MADDE 33 - SUÇ VE CEZALARA İLİŞKİN ESASLAR

Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

22.646 yorum:

«En Eski   ‹Eski   201 – 400 / 22646   Yeni›   En yeni»
uludağ dedi ki...

Şimdi ne olacak?
Hukukçular arasında da tartışmaya yol açan gelişme sonrası, şu anda görülmekte olan 70 bin davanın düşeceği ve 2 bin dolayındaki hükümlünün serbest kalacağı ileri sürülüyor. Birçok hükümlü avukatı da gelişme üzerine dilekçelerle mahkemelere başvurmaya hazırlanıyor.

uludağ dedi ki...

Kanun geliyor
Bu arada Meclis'te yeni Borçlar Yasası ve Türk Ticaret Kanunu çalışmaları da sürüyor. Bu kanunların içinde çeklerle ilgili hükümler de bulunuyor ve bu konuda yenilikler yapılması gündemde. Konu geçtiğimiz günlerde ekonomiden sorumlu bakanların da gündemindeydi

uludağ dedi ki...

Kanun geliyor
Bu arada Meclis'te yeni Borçlar Yasası ve Türk Ticaret Kanunu çalışmaları da sürüyor. Bu kanunların içinde çeklerle ilgili hükümler de bulunuyor ve bu konuda yenilikler yapılması gündemde. Konu geçtiğimiz günlerde ekonomiden sorumlu bakanların da gündemindeydi

uludağ dedi ki...

Kanun geliyor
Bu arada Meclis'te yeni Borçlar Yasası ve Türk Ticaret Kanunu çalışmaları da sürüyor. Bu kanunların içinde çeklerle ilgili hükümler de bulunuyor ve bu konuda yenilikler yapılması gündemde. Konu geçtiğimiz günlerde ekonomiden sorumlu bakanların da gündemindeydi

uludağ dedi ki...

Şimdi ne olacak?
Hukukçular arasında da tartışmaya yol açan gelişme sonrası, şu anda görülmekte olan 70 bin davanın düşeceği ve 2 bin dolayındaki hükümlünün serbest kalacağı ileri sürülüyor. Birçok hükümlü avukatı da gelişme üzerine dilekçelerle mahkemelere başvurmaya hazırlanıyor.

Adsız dedi ki...

takvim gazetesi

Adsız dedi ki...

takvim gazetesi

Adsız dedi ki...

GEÇMİŞ OLSUN:)

Adsız dedi ki...

GEÇMİŞ OLSUN:)

Adsız dedi ki...

kısaca arkadaşlar yasayı çıkaran adalet komisyonu başkanının yorumu böyle olunca sanırım bu konu kısa zamanda kapanacak sadece teferruatlarla uğraşılıyor.

Adsız dedi ki...

İyide benim anlayamadıgım,
kanunsuz ceza olmaz. gecmiste alan cek cezaları düşüyor bu tamam
o zaman neden ceza evlerinde yatanlar(cek sucundan)cıkartılmıyor..
Hukukcu arkadas bilgilendirsen sevinirim.
Saydılarımla

uludağ dedi ki...

ARKADAŞLAR ŞU ANDA ÇEK CEZASINDAN YATARKEN SALIVERİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ DUYDUNUZMU SÖYLEYEBİLİRMİSİNİZ.

Adsız dedi ki...

itiraz dilekçesi veren bir kişi
tüzel kişiliklere zaten cezanın verilmedii şirketin yetkili kişisinin aynı davada ceza aldığını
bu nedenle infazın durdurulmasının reddine itirazı açık olarak karar verildi.yani yargıtaydan karar çıkıncaya kadar mahkemelerde birbirini tutmayan kararlar veriyor

uludağ dedi ki...

peki gerçek kişiler için durum şu qndq nasıl acaba?

Adsız dedi ki...

kısaca ltd şti çekine hem şirkete hemde yetkilisine aynı dosyada dava açılmış dosyada şirkete tüzel kişilik olduğundan ceza verilmemiş ama aynı davada yetkilisine ceza verilmiş

Adsız dedi ki...

itiraz reddedildi ama üst mahkemeye itirazı açık olarak yani
yargıtay bi karar vermeden bu iş zor çözüme kavuşacak sanırım

Adsız dedi ki...

yani prof dr adem sözüer gibi düşünen mahkemeler infazı durduracak öyle düşünmeyenler reddedecek

uludağ dedi ki...

iyide kanun kanundur. yoruma açık bi durum yok ki çünkü adalet komisyon başkanı iyimaya'da durumrn kesin olduğunu teyit etti.yapacak bieşey olmadığını tüm çek davalaının ortda verilecek ceza olmadığından düştüğünü söyledi.demekki ortada kraldan çok kralcılar mevcut. herkes kafasına göre istediğini bırakıyor kanunu uyguluyor kimiside keyfine göre adamcağızı kodese gönderiyo. hani kanun karşısında herkes eşitti ve aynı şartlarda yargılanacaktı. demekki hepsi hikaye. varsa kağıt para suç da yok ceza da.. işe bak be.....

Adsız dedi ki...

hukukçu arkadaş olsaydı yorumunu dinlerdik ama araştırdığım
kadarıyla mahkeme kendi verdiği kararı herşeye rağmen bozmamakta direniyor.yani yargıtaydan karar çıkmadığı müddetçe yoruma açık bi durum var her mahkeme kendi yorumunu yapacak ve ona göre karar verecek gibi görünüyor

uludağ dedi ki...

HUKUKÇUUUU BEYEFENDİİİ..... ARANIYORSUNUZZZZZ ACİLLL....
TOPLANTIYA LÜTFEN....
BİZLER GENE BAŞA DÖNDÜKK...

Adsız dedi ki...

başa dönmesekte doğal olarak sabırsızlık olacak çünkü herkes diken üstünde ii bir haber duymak istiyoruz.ama şu bir gerçek hukukçu arkadaşında daha önce yorumladığı gibi yargıtay bu konuya son noktayı koymadığı müddetçe mantıksızda olsa her mahkeme kendi kafasına göre karar verecek.yani tombala gibi bazıları
sevinecek bazıları üzülecek ama kanımca bu konu sonuçta prof adem sözüer ve ahmet iyimayanın yorumladığı gibi sonuçlanacak beklemekten başkada bi çare yok zaten

Adsız dedi ki...

22.01.2009 23:55 Arkadaşım, sorunuzu fark edememişim o yüzden birazda olsa geç cevap vereceğim özür..

Tüzel kişin yani şirketlere verilen cezada mesul olarak yetkili veya imza sahibi kişiyede ceza veriliyor bu tuzel kişiliğin zararına bir fiilden sebeple yetkili veya imza sahibine verilen ayrı bir cyaptırımdır.. Yasa Tüzel kişiliğe bir ceza öngörmüyorsa tüzelkişilik zararına olan bir fiilden bahsedilmeside olanaksızdır. Ortada bir zarar yoksa temsilcinin yani yetkili kişininde herhangi bir fiilden cezalandırılması olanaksızdır.. Kısaca suç yoksa cezada yoktur..

Hukukçu..

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu hoşgeldiniz
ama durum bu ve bu karar çıktı bu gün avukattan haber aldım ama tabi ağır ceza mahkemesine itirazı yapılacak ordan sonuç beklenecek.
yani ortada tek çek var ve ltd çeki
yetkilinin aldığı ceza aynen kaldı.şirket zaten ceza almadı denildi.ayrıca hoş geldiniz

uludağ dedi ki...

ÖYLE SANIYOROM Kİ KOCA TÜRKİYEDE BİR BRN BİRKAÇ TANEDE ARKADAŞIM KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURUYUZ. BU 2 MİLYON ARKASI YAZILMIŞ ARKADAŞLAR NEREDE ONUDA GEÇTİM 70 BİN KİŞİ NEREDE HERALDE 3-5 KİŞİ MAĞDURUZ. HER NEYSE TÜZEL KİŞİLERİN VE ŞİRKETLERİN CEZASININ DÜŞTÜĞÜ GARANTİ ANLADIĞIM KADARIYLA. SADECE GERÇEK KİŞİLERİN DURUMU YARGITAAYA BAĞLI. YARGITAYDAKİLER NEYE KARAR VERİRSE O YANİ DEĞİL Mİ??

Adsız dedi ki...

sayın uludağ anlattığım bu şu anda tüzel kişi ile de ilgili kesin bişey yok anlattığım durum zaten bu mahkemeye kalmış.itirazı kabul etmedi ve havamızı aldık

uludağ dedi ki...

ANLADIM ARKADAŞIM DA KABULLENEMİYORUM KABUL ETMEK İSTEMİYORUM BELKŞİDE O YÜZSEN. ZATEN BATTIM BİRDE SUÇLUYMUŞUM GİBİ HAPİS YATMA DUYGUSU BENİ ÖLDÜRÜYOR BE CANIM KARDEŞİM. DURUM BUNDAN İBARET. NE OLUR KUSURUMA BAKMAYIN SANIYORUM BENCİLLİK YAPIP SİZLERİ YORDUM..

Adsız dedi ki...

zaten bir şirketi hapsedemeyeceklerine göre ceza verse ne olacak ama yetkilisini hapsetme noktasında değişen bişey yok yani itiraz edildi değişen bişey yok diyorum

Adsız dedi ki...

22.01.2009 23:55 Adsız arkadaşım
Sorunuzu geç farkettim özür..

Sorunuzun cevabı: Yasada Tüzel kişiliklere verilen cezada aynı zamanda temsilci veya imza sahibinede ceza verilmektedir, bu tüzel kişiliği zarara uğratan yetkili kişiye çıkan bir cezadır.. Yasa Karşılıksız çek cezasını Tüzelkişiliğe verir, Yetkili kişi Tüzel kişiliğin bu cezaya çarptırılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle aynı oranda cezaya çarptırmak şeklindedir..

Yasada tüzel kişiliğe bir ceza öngörülmüyorsa temsilcininde bir kabahati yoktur.. Suç yoksa herhangi bir yaptırımdanda bahsedilmez..

Hukukçu...

Adsız dedi ki...

22.01.2009 23:55 Adsız arkadaşım
Sorunuzu geç farkettim özür..

Sorunuzun cevabı: Yasada Tüzel kişiliklere verilen cezada aynı zamanda temsilci veya imza sahibinede ceza verilmektedir, bu tüzel kişiliği zarara uğratan yetkili kişiye çıkan bir cezadır.. Yasa Karşılıksız çek cezasını Tüzelkişiliğe verir, Yetkili kişi Tüzel kişiliğin bu cezaya çarptırılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle aynı oranda cezaya çarptırmak şeklindedir..

Yasada tüzel kişiliğe bir ceza öngörülmüyorsa temsilcininde bir kabahati yoktur.. Suç yoksa herhangi bir yaptırımdanda bahsedilmez..

Hukukçu...

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
doğru olan bu mantıkta okuduğumuz binlerce yorumda bu doğrultuda ama
gerçek olan mahkemenin itirazı reddetmesi.ama tabi üst mahkemeye itiraz ederek hak arama yolunda gerekeni yapmaya devam edeceğiz.
ama sizinde dün akşam yorumladığınız gibi yargıtay bu konuyu bi karara bağlamadığı müdddetçe kimin haklı kimin haksız olduğu anlaşılmayacak.işin sevindirici tarafı tombala bize çıkmasada itirazla infazı durduran
mahkemelerinde olduğunu avukattanda öğrendim ve tanımasamda o insanlar adına secvindim.
sonuçta hukuk hepimize lazım

Adsız dedi ki...

sayın uludağ
sonuçta yargıtay karar verince bu
mağduriyetler sona erecektir diye düşünüyorum sabredecez

Adsız dedi ki...

SAYIN HUKUKCU;
Sorum kısa ve net cevap verirmisiniz rica etsem.kanunsuz Ceza olmadıgını hepimiz biliyoruz. bizim cezada buna giriyor.
neden uygulayamaya konulmuyor hapishanedekiler neden boşa yatıyor,
uygulanmaya ne zaman konur.. sizde nrica yanıtlarsanız sevinirim.

Adsız dedi ki...

Arkadaşlar bu sayfayı sık kulanılanlara eklediğimden dolayı bu sayfadaki yorumlarınızı fark etmedim yorumumu sayfada göremeyince bir kaç kez aynı yorum yayınlandı bir karışıklık oldu özür..
Şimdilik her şey karmakarışık ama Yargıtaya görüş bildirildi sanırım salı günü cevap elimize ulamış olur ve Pazartesi Yargıtay internet sitesi İçtihat kararları bölümünde yayınlanmasıda büyük ihtimal.. cevap gelir gelmez burada sizinle paylaşmaya çalışırım..
Gelelim esas konuya; Kartal Adliyesi Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 3 ayrı davada Tüzel kişilik Hakkında beraat, Çekte imzası bulunan Yetkili kişi hakkındada infazın durdurulmasına karar verildi..

Gerekçe: 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile hazırlanan çek yasasında her hangi değişiklik yapılmadığı bu durumda çek yasasının uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulması gerekmektedir...

Hukukçu...

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
tekrar hoşgeldiniz ve bizi aydınlattığınız için tekrar teşekkürler.aynı durumda şirkete beraat ve infazın durdurulması reddedildi ve anladığım kadarıyla itiraz merci üst mahkeme yanlışmı düşünüyorum

Adsız dedi ki...

23.01.2009 23:05 Evet itiraz mutlaka yapılmalı..

Arkadaşlar oluşan bir yasa boşluğu mevcutken haklı olarak Mahkemeler neden farklı kararlar veriyor, neden cezaevlerinde insanlar kalıyor diyorsunuz..
Ama bunu merak edenler Ülke gerçeklerinide göz ardı ediyorlar..
Ülkemizde Avukat lobisi denilen bir olgu var. Sizlerinde bildiğiniz gibi serbest avukatlarının almış olduğu veya açmış olduğu davaların büyük çoğunluğunu bu tip çek ve alacak davaları oluşturmakta.. Bir davadan sonuç alabilmeniz ve gelir kazanabilmeniz o yasanın yaptırım gücüyle orantılı.. Çeklerde yaptırım gcünün kalkmasının avukatlar üzerinde ne gibi etki yaratacağınıda tahmin ediyorsunuzdur sanırım.. Ama hukuk adaleti geçte olsa kendi içinde sağlayacaktır.. Sizlere düşen sadece sabırlı olmak..
Oysa Kanun koyucunun bilerek ya da bilmeyerek uygulanmasına son verdiği bir kanundan ötürü mahkum olmanın eşiğinde olan kişileri, hukuk sistemimizin işleyişi içinde yaratılan lehe durumdan yararlandırmaya çalışmak adaletin sağlanması açısından çok önemlidir.... Bu lehe durumu görmezden gelip kişiye ceza vermek o kişinin ailesi sosyal yaşamı üstünde ne gibi bir olumsuz etki yaratacağı nerden bilebilirsiniz.. ve bu vicdani sınırları zorlayan bir etkidir ve bu hiç bir hukukçunun çıkarına kullanamayacağı bir durumdur..
Bilgi ve Deneyime sahip Yüksek Yargı Mensuplarıda bu görüştedir Müsterih olun..
Ortada bir yasa boşluğu vardır ve Ceza eşiğinde veya ceza almış kişilere Adaletin sağlanması açısından en doğru kararı verecek olanlarda Yüksek yargı mensuplarıdır.. Bir kaç hafta ama adalet mutlaka sağlanır..

Hukukçu..

Adsız dedi ki...

sayı hukukçu
sizinde dediğiniz gibi yorum çok önemli bir avukat miktarı ne olursa olsun maddi menfaat sağlamak amacı ile insanların hayatları ile oynayacak bir konuda şu anda öyle veya böyle lehe bir durum varken vicdanı bir tarafa bırakarak hukuku bırakarak haksız yol izlemesi anlaşılması güç bir durum.ama ne yazıkki sade bir vatandaş olarak 5. madde gerçeğini 6 ay önce anlayıp okuduklarımdan yola çıkarakyılbaşına kadar inş yasayı atlarlar diyen ben kendi avukatıma itiraz dilekçesini bişey çıkmaz mantığıyla önemli ölçüde zorlama yaptıktan sonra verdirebildim.reddedildi belki ama kazanılmş bir hak doğdu.ama şunu bilmemiz lazım ki hukukta yorum yaparken bile gerçeği anlatmak bi hukuk insanı olarak önemli..
bundan dolayı objektif bakışınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum..

Adsız dedi ki...

23.01.2009 23:47 Adsız yorumcu:

Üst mahkemeye yapacağınız itiraz dilekçenizde, örnek mahkeme kararını eklerseniz aynı kararı üst mahkemeden çıkarmanız mümkün..

KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E. 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

Avukatınız Bu dava kararının bir kopyasını, davanızın görüldüğü Adliye İlamat sevisinden alabilir..
Bunu itiraz dilekçenizle beraber hakimliğe veriniz.. Örnek karar teşkil eder ve lehinize bir durumdur..

Hukukçu...

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
yardımlarınız ve birikimlerinizden faydalanma imkanı yarattığınız için teşekkürler.karar örneğini mutlaka
eklettireceğim.umarım olumlu sonuçlanır.ayrıca gerçek kişi olan
arkadaşlarında lehine bir durum çıkacağını düşünüyor en azından ümit ediyorum.çünkü şunu çok net biliyorum çeki kötü niyetli kullanan kişiler adli para cezasını
kat kat karşılayacak parayı zaten kaçırıyolar.kısaca çekten hapis yatmak zorunda kalan insanlar bütün güçlerini ve imkanlarını sonuna kadar kullandıktan sonra geriye canlarından başka birşeyi kalmayan kişilerdir.bu konu üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir konudur çünkü parası olan hiç kimse bir gün bile cezaevinde yatmaz.eğer amaç yasada sadece bütçeye gelir kazandırmaksa bu gerçeği yasa yapanların göz önünde bulundurması gerekir kanaatindeyim.saygılarımla

uludağ dedi ki...

herkese tünaydın arkadaşlar.ben bişeyi merak ediyorum. böylesine afaki bir konu sizce neden medyada manşet bulamadı yada medya tarafından üzerine gidilmedi. bi fikri olan var mı?

Adsız dedi ki...

tünaydın sayın uludağ
bu konu bankaların çok üzüleceği bir durum her medya sahibinin birde bankası olduğunu düşünürsek
normal ama sanırım sonuç daha öncede dedim lehimize olacak.sonrada kuzu kuzu tv lerde gazetelerde bunu gündemlerine alacak

uludağ dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
uludağ dedi ki...

ÜNLÜ BİR HUKUKÇU AŞAĞIDAKİ AÇIKLAMAYI HUKUK SİTELERİNE GÖNDERMİŞ. BEN OKUDUM AMA BZİM YARARIMIZA BİR ŞEY GÖREMEDİM. NOLURSUNUZ BİRİNİZ BU AÇIKLAMANIN NEDEDİĞİNİ BANA ÖZETLEYEBİLİRMİ. BEN OKUYUNCA MORALİM ALT ÜST OLDU. SANKİ OLUMSUZLUK VARMIŞ GİBİ ALGILADIM.UMARIM YANILMIŞIMDIR. BİR ZAHMET AKLI BAŞINDA HUKUKÇU BİR ARKADAŞIM YORUMLARMI BİZLERE..


31.12.2008 TARİHİ SONRASINDA, KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇUNA UYGULANACAK OLAN TÜRK CEZA KANUNU HÜKÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
I- GENEL OLARAK
01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşıyan m. 5 “(1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” hükmünü getirmektedir.
Ceza hukuku kuralları hukuk düzenimizde esas olarak Ceza Kanunu adı verilen bir ana metinde toplanmıştır. Bunun dışında YTCK m. 5’in deyimiyle “özel ceza kanunlarında ve ceza içeren kanunlarda” yani örneğin, Çek Kanunu, İcra İflas Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Basın Kanunu gibi başka bazı yasalarda da ceza hukuku kurallarına yer verildiği görülmektedir.
TCK m. 5 hükmü eski TCK m. 10’daki düzenlemeden oldukça farklıdır. En önemli fark genel kanun olarak TCK’nın sadece özel kanunda bu konuda bir düzenleme bulunmaması halinde uygulanabileceği yönündeki sınırlamanın kalkmış olmasıdır. Gerçekten 765 s. TCK m.10’a göre herhangi bir özel ceza kanununda örneğin, teşebbüs, erteleme vb. konuda hüküm varsa o kanun hükmü uygulanmaktaydı. Yeni düzenlemeye göre ise özel ceza kanunlarında ya da ceza içeren kanunlarda YTCK’nın genel hükümleri içinde yer alan bir düzenleme varsa, artık YTCK’nın ilgili hükmü uygulanacaktır. Bu anlamda özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar sadece suç tipi ve yaptırım bakımından uygulanacak, teşebbüs, tekerrür, erteleme, çevirme, iştirak vb. hususlar bakımından ise YTCK uygulama alanı bulacaktır. O halde TCK dışında bulunan özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlarda yer alan sadece suç ve cezalar uygulanabilecek, bunun dışında kalan tüm ceza hukuku kuralları bakımından TCK’nın genel hükümleri uygulanacaktır.
Diğer önemli bir fark da YTCK’nın sadece özel ceza kanunlarından değil, ceza içeren kanunlardan söz etmesidir. Gerçekten ceza normuna yer veren her kanun özel ceza kanunu değildir. Esasen hükmün kapsamına giren kanunların çoğu ceza içeren kanunlardır. Örneğin, Vergi Usul Kanunu ceza içeren bir kanundur. Böylece kavram açıklığa kavuşturulmuş ve uygulama alanı genişlemiştir.
Bununla birlikte 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
Bu düzenlemeden çıkan sonuçlar şunlardır:
• Özel kanunlarda mevcut ve fakat YTCK’nın Birinci Kitabını oluşturan genel hükümlere aykırı düzenlemeler uygulanmaya devam edecektir. Bu durumda Çek Kanunu, İİK, FSEK, VUK gibi kanunlarda yer alan erteleme, teşebbüs, tekerrür, zamanaşımı vb. kurumlar bakımından getirilen hükümlerin uygulaması sürecektir. Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.
• Yasakoyucu bu madde ile aslında diğer kanunlardaki düzenlemelerin YTCK’nın genel hükümleri ile uyumlu hale getirilmesini ve mevcut farklılıkların giderilmesini istemektedir.
• Söz konusu süre içinde ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılmaz ise bu durumda artık m. 5 gereği TCK hükümleri uygulanacaktır.
•Söz konusu süre içinde değişiklik yapılmış olsa dahi bu değişiklik ile TCK’nın ilgili hükümleri arasında farklılık varsa, 31.12.2008 tarihi beklenmeksizin değişikliğin yapıldığı tarihten itibaren TCK hükümleri uygulanacaktır.
Bu değişiklikler 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile gerçekleştirilmiş (RG.: 08.02.2008-26781). Ancak söz konusu Kanun içeriğine bakıldığında 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’la ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Öte yandan 5237 sayılı TCK’nın uygulanmasını engelleyen geçici madde hükmünde bir değişiklik yapılmamış ve hükümde öngörülen süre uzatılmayarak 31.12.2008 tarihinde sona ermiştir. Bu durumda artık 5237 sayılı TCK m. 5 gereği 3167 sayılı Kanun bakımından TCK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
O halde 31.12.2008 tarihi sonrasında 5237 sayılı TCK m. 5 hükmü karşısında 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’unun (Çek Kanunu) uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanun’unda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) 3167 sayılı Kanun bakımından da uygulama alanı bulması söz konusudur.
Bilindiği üzere 3167 sayılı Kanun m. 16’da karşılıksız çek keşide etme suçu düzenlenmektedir. Buna göre;
“Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur. Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma kararı bütün bankalara duyurulmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir.
Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur.”
Bu çerçevede aşağıda öncelikle Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin olarak uygulama alanı bulabilecek TCK ve daha sonra CMK hükümleri değerlendirilecektir.



II- 5237 sayılı TÜRK CEZA KANUNU BAKIMINDAN
A- Manevi unsur
5237 sayılı TCK 765 sayılı TCK’da olduğu gibi temel kusur şekli olarak kastı aramıştır. Diğer bir deyişle, bir suçun işlendiğinden söz edilebilmesi için kural olarak kastın varlığı zorunludur. Nitekim TCK m. 21/1’e göre “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır”. “Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır” (TCK m.22/1).
O halde karşılıksız çek keşidesi suçunun da ancak kasten işlenebildiği kabul edilmelidir. Zira 3167 sayılı Kanun m. 16’da bu suçun taksirle de işlenebileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Kast ise suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmıştır (TCK m. 21/1). Bu durumda hakim karşılıksız çek keşidesi suçu bakımından failin çeki keşide ederken yeterli karşılığı bulunmadığını biliyor ve istiyor olmalıdır. Diğer bir deyişle failde karşılıksız çek keşide etme kastı bulunuyor olmalıdır. Bu çekin keşide edildiği sırada olabileceği gibi çekin bankaya ibraz anında da bulunuyor olabilir. Bununla birlikte ileri keşide tarihli (vadeli) çekin varlığı durumunda çekin üzerinde yazılı keşide (vade) tarihinden önce bankaya ibraz edilmesi ve karşılığı bulunmaması durumunda keşidecinin kastı bulunmadığından suçun oluştuğundan söz etmek de mümkün olmayacaktır.
Öte yandan 5237 sayılı TCK m.22 olası kastı ayrıca düzenlemiş ve buna önemli bir sonuç bağlamıştır. Buna göre “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kastvardır”. Bu halde “temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir” (m.22/2).
O halde bundan böyle hakim karşılıksız çek keşidesi suçu bakımından suçun kasten mi yoksa olası kastla mı işlendiği hususunu ayrıca araştırmalıdır.
B- Yaptırım: Adli para cezası
3167 sayılı Kanun m.16/1’e göre bu suçun işlenmiş olması durumunda fail “… çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası seksen milyar liradan fazla olamaz”.
Görüldüğü üzere 3167 sayılı Kanun nispi para cezası öngörmekte ve para cezasından adli para cezası olarak söz etmektedir. 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.5/2 “Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz“.
Yukarıda da ifade edildiği üzere 3167 sayılı Kanunda bugüne kadar herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu halde 01 Ocak 2009 tarihinden itibaren 3167 sayılı Kanun bakımından 5237 sayılı TCK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulacağına göre 3167 sayılı Kanunda öngörülen para cezasının da TCK m. 52 anlamında adli para cezasına dönüştüğü kabul edilmelidir.
Buna göre “(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir”.
Kanımızca kanunilik ilkesinin zorunlu bir sonucu olarak 3167 sayılı Kanun m. 16 yaptırım bakımından derhal değiştirilmelidir. Değişiklik gerçekleşene kadar hakim m. 52’yi esas almalı ve adlî para cezasını önce beş gün ile yediyüzotuz gün arasında tam gün sayısı belirlemeli daha sonra failin ekonomik ve kişisel durumu göz önünde tutularak bir gün karşılığı olarak takdir ettiği miktarı çarpmak suretiyle hesaplamalıdır. Bu halde verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz
C- Tekerrür Bakımından
1-) Yasal düzenleme
TCK m. 58’e göre “(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez. (2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz … (6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. (7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir. (8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır”.

uludağ dedi ki...

HUKUKÇULARIN B,İKİNCİ BÖLÜMDEKİ AÇIKLAMADA İSE ŞÖYLE DEVAM EDİYOR:






2-) Tekerrürün hukuki niteliği
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, 5237 sayılı TCK tekerrürün hukuki niteliğini değiştirmiştir. TekerrürYTCK’da artık bir güvenlik tedbiridir. Bu nedenle kanun koyucu failin cezasının artırılması yerine, failin cezasının infaz şeklinin değiştirilmesini öngörmüştür. Yeni kanuna göre mükerrir suçlular için cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır. Böylece mükerrir suçlu olmakla ortaya çıkan tehlikelilik hali klasik ceza hukuku öğretisinden farklı olarak cezayı ağırlaştıran bir durum olarak değil, failin ıslah edilmesi ve topluma yeniden kazandırılması gereken bir durum olarak kabul edilmiş olmaktadır..
4-) Tekerrürde süre
5237 sayılı TCK eskisinde olduğu gibi süreli tekerrür sistemini benimsemiştir. Yani tekerrürün söz konusu olabilmesi için yeni suçun kanunda öngörülen belli süreler içinde işlenmesi gerekir. Kanunun süre yönünden ikili bir ayrım yaptığı görülmektedir. Buna göre sonradan işlenen suçun;
a. 5 yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar için 5 yıl,
b. 5 yıldan az hürriyeti bağlayıcı cezalar için 3 yıl içinde işlenmiş olması gerekir.
5 ve 3 yıllık süreler CEZANIN İNFAZ EDİLDİĞİ TARİHTEN itibaren başlar. YTCK eskisinden farklı olarak cezanın infazı ve düşmesinden değil, sadece cezanın infazından söz etmektedir. O halde cezanın düşmesi halinde söz konusu sürelerin geçmesi beklenmeyeceğinden artık tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır.
Nihayet TEKERRÜR SÜRESİNİN BAŞLAYABİLMESİ İÇİN İNFAZ ŞARTTIR. Buna karşılık tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için infaz gerekli değildir. Bu durumda ceza infaz edilmediği sürece tekerrür hükümleri her zaman uygulanabilir. Dolayısıyla süre tekerrürün doğrudan koşulu değildir.
5-) Tekerrürün sonuçları
YTCK tekerrüre 765 s. TCK’dan oldukça farklı sonuçlar bağlamıştır. Buna göre tekerrürün 3167 sayılı Kanun bakımından önem taşıyan sonucu mükerrirlerin özel infaz rejimine tabi tutuluyor olmasıdır. Mükerrir suçluların cezaları bunlara özgü bir şekilde infaz edilecektir. Öte yandan mükerrirler infazdan sonra denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulur (YTCK m. 58/6).
6-) 3167 sayılı Kanun bakımından değerlendirme
3167 sayılı Kanun m.16/1 son cümleye göre “Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir”. Yukarıda da ifade edildiği üzere 5237 sayılı TCK tekerrüre önemli sonuçlar bağlamıştır. Tekerrür bir güvenlik tedbiri olup ancak infaz bakımından sonuç doğurabilir. Halbuki 3167 sayılı Kanun tekerrüre daha ağır olan hapis cezasına hükmedilmesi sonucu bağlamıştır. O halde karşılıksız çek keşide etme suçundan mükerrir olan failin cezasının hapis cezası olarak öngörülebilmesi mümkün değildir.
D- Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu
3167 sayılı Kanun m.16/2’ye göre “Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur. Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır”.
Bununla birlikte 5237 sayılı TCK m. 20’ye göre “Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır”.
O halde artık karşılıksız çek keşidesi suçundan dolayı tüzel kişiler hakkında para cezasına hükmedilmesi mümkün olamayacaktır. 3167 sayılı Kanun m. 16/2’nin hukuki bir geçerliliği kalmamıştır. Bu suç bakımından tüzel kişi hakkında 5237 sayılı TCK m. 60’da yer alan iki güvenlik tedbirinden birinin uygulanması mümkündür. Bunlar ise iznin iptali ve müsaderedir. Buna göre “Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir. Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır” (TCK m. 60/1, 2).
E- Zincirleme Suç Bakımından
3167 sayılı Kanun m. 16/4’e göre “Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur.”
Bu nedenle karşılıksız çek keşidesi suçu bakımından zincirle suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildi. 5237 sayılı TCK m.5’e göre 3167 sayılı Kanun bakımından da 5237 sayılı TCK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulacağına göre artık söz konusu düzenlemenin bir anlamı bulunmamaktadır. Bu nedenle 3167 sayılı Kanun bakımından da 5237 sayılı TCK m. 43’de yer alan zincirleme suç hükmü uygulanmalıdır. Buna göre; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir”. O halde hamilin aynı olması durumunda birden fazla karşılıksız çek keşidesi (sıralı çek) zincirleme suç hükmü nedeniyle tek bir suç sayılmalıdır. Ancak hamiller farklı ise bu halde zincirleme suç hükmünün uygulanması mümkün değildir..
G- Önödeme
5237 sayılı TCK m. 75/1’e göre “yalnız adlî para cezasını gerektiren” suçlar önödemeliktir. 3167 sayılı Kanunda öngörülen karşılıksız çek keşidesi suçu da yalnız adli para cezasını gerektiren suçlardan olduğundan artık önödemelik hale gelmiştir. Ancak burada sorun para cezasının belirlenmesi noktasında ortaya çıkacaktır. Zira artık 3167 sayılı Kanun bakımından da para cezası 5237 sayılı TCK m.52 hükmüne göre belirlenmelidir.
H- Lehe Kanun Uygulaması ve Davaların “Dirilmesi” Sorunu
Yukarıda açıklanmaya çalışılan 5237 sayılı TCK hükümleri lehe kanun uygulaması sorunu doğurmuştur. Bu nedenle bugüne kadar verilmiş kesinleşmiş ya da kesinleşmemiş tüm hükümler bakımından söz konusu dosyaların yeniden incelenmesi sorunu ortaya çıkmıştır. Bu da artık hükme bağlanıp kesinleşmiş dosyaların “Dirilmesi” sonucunu doğuracaktır.



Yazarlar: Doç. Dr. V. Özer ÖZBEK*/ Y. Doç. Dr. Vural SEVEN**
*(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı)
**(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Ticaret Hukuku Anabilim Dalı – Avukat İzmir Barosu)





Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"31.12.2008 Tarihi Sonrasında, Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç. Dr. V. Özer Özbek - Y. Doç. Dr. Vural Seven'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

Adsız dedi ki...

sn uludağ
bu yazıdan anlaşılan yılbaşından sonra tck hükümlerinin dikkate alınacağı buda zaten bizim lehimize
olduğundan sorun yok
zaten aksi yorum yapmak mümkün değil gibi görünüyor.bu bi hak olarak ortaya çıkmış yeni uyum yasasını çıkarmayı atlamışlar ve 5. madde yürürlük kazanmış.kısaca ters bi durum yazıda göremedim

uludağ dedi ki...

ANLAŞILDI. DEMEKKİ GEREK TÜZEL VE GEREKSEDE GERÇEK KİŞLERDE HAPİS CEZASI UYGULAMASI KALKMIŞ DURUMDA .ANCAK BUNUN İÇİN NEZAMAN NASIL VE NEREYE BAŞ VURACAĞIMIZI BİLEMİYORUZ DEĞİL Mİ. BİZ ONU MU BEKLİYECEĞİZ ŞİMDİ?

Adsız dedi ki...

zaten grup başkan vekili gözden kaçmış olabilir demiş ya yani gözden kaçmasa her halde yasa çıkana kadar bikaç yıl daha beklerdik çıkıncada lehimize olup olmayacağıda muammaydı zaten iiki unutmuşlar,iiki gözden kaçmış

Adsız dedi ki...

dün sayın hukukçu arkadaş yargıtayda görüşüldüğü bilgisini vermişti yüksek mahkemeden karar çıktımı kökten sorun hallolacak

Adsız dedi ki...

Merhaba Arkadaşlar

Bu konu Yargıtay 10. Ceza dairesinde görüşülmekte konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle Yargıtay Ceza Kuruluna gideceği belirtilmektedir.. Size bir fikir vermesi açısından 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI nı görüşleri aşağıdadır..

a-)TCK.nun 5.maddesi ne anlama gelir: TCK.nun 5.maddesi kendisinden önce yürürlüğe girmiş ve TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemeleri zımnen yürürlükten kaldırmış demektir.Yani TCK.ya aykırı hükümler bakımından aynen yeni bir yasa hükmü yürürlüğe girmiş gibi kabul edilerek uyarlama yapılması gerekir.Kesinleşen hükümler bakımından uyarlamanın nasıl yapılacağı hususunda ise önceki uygulama aynen geçerli olacaktır.Yani eğer yeni hüküm herhangi bir araştırma ve takdir yetkisinin uygulanmasını gerektirmiyorsa dosya üzerinden karar verilecek ve itiraza tabi olacaktır.Ancak duruşma açılmasını gerektiren durumlar var ise duruşma açılacak ve sonuç ta verilen karar duruma göre kesin nitelikte yada temyize tabi olacaktır.
-)TCK.nun 5.maddesi hangi hükümleri yürürlükten kaldırmıştır:Daha başka bir ifadeyle TCK.nun 5.maddesinin kapsamı nedir? TCK.nun 5.maddesi kendisinden önce yürürlüğe girmiş ve yürürlüğü devam eden hükümlerin TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemelerini yürürlükten kaldırmış demektir.TCK ile aynı zamanda yada sonradan yürürlüğe giren hükümleri ise yürürlükten kaldıramaz.Örneğin TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan kendi özel hükümleri.BU NEDENLE 01/06/2005 TARİHİNDEN ÖNCE YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞ VE TCK.YA AYKIRI OLAN TÜM HÜKÜMLER TCK.NUN 5.MADDESİ GEREĞİNCE YÜRÜRLÜKTEN KALKMIŞ OLUR VE HİÇ BİR GEREKÇEYLE TCK.YA AYKIRIDA OLSA UYGULANABİLECEĞİ İDDİA EDİLEMEZ.Tartışma konumuz olan 3167 sayılı yasanın 01/06/2005 tarihinde ve sonrasında değiştirilmemiş olan tüm hükümleri TCK.ya aykırı olmak şartıyla TCK.nun 5.maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmış demektir. Bu nedenle hangi gerekçe gösterilirse gösterilsin TCK.ya aykırı olan hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
3167 sayılı yasanın ağır para cezası verilmesini öngören hükümleri 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5.maddesi gereğince değiştirilerek adli para cezasına dönüştürülmüştür.Bu nedenle sadece bu hükümler TCK.nun 5 ve 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamı dışındadır.Bu nedenle sadece bu hükümlerle ilgili aykırılık iddia edilemez ve uyarlama yapılamaz.Ancak TCK.ya aykırı olabilecek diğer tüm hükümleri TCK.nun 5 ve 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamındadır.Yani gerçekten TCK.ya yakırı ise artık hiç bir şekilde ve gerekçeyle uygulanması mümkün değildir.Çünkü TCK.nun 5.maddesi bu aykırı hükmü yürürlükten kaldırmış demektir.Değerlendirmeyi de buna göre yapmak gerekir.
1-Karşılıksız çek keşide eden kişiye çek bedeli kadar adli para verilmesi hususu TCK.nun 5 ve 52. maddesine aykırıdır.(aykırılık sadece küsurattadır. 1 günün 100 TL olduğu kesin olduğu için gün para cezasına uygundur.)Fakat kanunlardaki ağır para cezaları TCK ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5. maddesi ile adli para cezasına dönüştürülmüş ve alt ve üst sınırları gösterilmiştir. Bu ağır para cezası içeren tüm kanunlarda yapılmış bir değişikliktir.Bu nedenle halen geçerlidir. TCKya aykırı olmadığı için değil, TCK.nun 5.maddesinin kapsamı dışında kaldığı için! Çünkü TCK.nun 5.maddesinin kendisiyle aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5.maddesi ile kanunlarda yapılan değişikliği yürürlükten kaydırma yetkisi ve gücü yoktur.TCK.nun 5.maddesine böyle bir gücü verdiğiniz takdirde bundan sonrada hiç bir kanunda TCK.ya aykırı hükümler kabul edilemez ve uygulanamaz.Halbuki kanunlarımızda TCKya aykırı bir çok düzenleme vardır.Örneğin Kaçakçılıkla Mücadele Yasanın 3/18.maddesi gibi.Yada bizzat TCK.nun kendi özel hükümleri. Buna itiraz edeler olabilir diye tek bir örnek daha vermek istiyorum.Bizim günlerdir tartışmamıza neden olan ve TCK ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesinin bizzat kendisi TCK.nun 5.maddesine aykırıdır.Çünkü TCK.nun 5.maddesine rağmen TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemelerin 31/12/2008 tarihine kadar uygulanmasına yetki vermiştir.
2-Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz.Bu nedenle tüzel kişiler hakkında bundan sonra kesinlikle adli para cezası uygulanamayacağı gibi bundan önce verilmiş olan kararlarında mutlaka düzeltilmesi gerekir.
3-Tekerrür nedeniyle adli para cezası yerine hapis cezası uygulanması kesinlikle TCK.nun genel hükümlerine aykırıdır TCK.nun 58.maddesi gereğince tekerrür nedeniyle herhangi bir artırım öngörülmemiştir.Buna göre tekerrür nedeniyle para cezasının artırılmasını TCK.ya aykırı kabul edip çok daha ağır sonuçlar meydana getiren "tekerrür nedeniyle para cezası yerine hapis cezası verilmesini" TCK.ya aykırıdır. eğer 3167 sayili yasadaki tekerrür hükmü ile TCKdaki tekerrür hükmü birbirinden farkli ise yani tamamen farkli düzenlemeler olduğu için herhangi bir aykirilik yok ise o zaman karşiliksiz çek suçlarindan mükerrir olan kişi hakkinda 3167 sayili yasanin 16/1.maddesinin son cümlesi gereğince hem hapis cezasi verilmesi gerekecek hem de TCKnun 58.maddesi gereğince sanik hakkindaki hapis cezasinin mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanin infazindan sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasina karar verilmesi gerekecektir.
4-Her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturması TCK.nun 43.maddesinde açıkça Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. denmektedir. şartları varsa birden fazla suç bile işlense tek ceza verilir. Bu kuralda kanunda açıkça sayılan istisnalar dışında tüm suçlar için geçerli bir kuraldır.( Örneğin aynı ticari ilişki nedeniyle aynı zamanda ve aynı kişiye karşı birden fazla karşılıksız çek keşide edilmesi halinde eylem tektir. zincirleme suç yoktur.Değişik zamanlarda keşide edilmesi halinde ise zincirleme suç vardır. Bu kanunun açık hükmüdür.
5-Şikayet süresinin başlangıcı 01/01/2009 tarihinden itibaren işlenen suçlarda yeni uygulama zorunludur.Fakat bu değişiklik yani TCK.daki hükmün uygulanması zorunluluğu hükümlü yada sanık durumunda olanların lehine olmakla birlikte geçmişe yönelik uygulanamaz.Çünkü şikayet süresinin başlangıcı ve süresi sadece bu yönüyle ilgili olarak usuli bir işlem niteliğindedir.Bu nedenle de derhal uygulanma ilkesi geçerlidir.Yani suç tarihi eskide olsa şu an şikayet süresini geçirmek üzere olanlar derhal şikayette bulunmak zorundalar.Aksi takdirde 3167 sayılı yasadaki sürenin geçmesini beklerlerse ibraz tarihinden itibaren geçerli olan 6 aylık şikayet süresini geçirebilirler.
5-Uzlaşma ve HAGB açısından bir değişiklik yoktur.Eskiden olduğu gibi Karşılıksız çek suçlarında bunların uygulanma imkanı yoktur.
6-TCK.nun 73/4.maddesi gereğince hüküm kesinleştikten sonra şikayetten vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.Ama suç tarihine dikkat etmek gerekir.01/01/2009 tarihten önce işlenen suçlarda eski durum geçerlidir.Bu tarihten sonra işlenen karşılıksız çek suçlarında ise artık kesinleşmeden sonraki vazgeçmenin bir anlamı olmayacaktır.(Ancak sonradan TCK.nun 73/4.madddesinde kanunda aksi yazılı olmadıkça ibaresinin bulunduğunu farkettim.Bu nedenle 3167 sayılı yasanın kesinleşmeden sonraki vazgeçmeyle ilgili hükümleri halen geçerlidir ve uygulanması gerekir.Fakat şikayet süresinin başlangıcı ile ilgili kısmı TCK.ya aykırı görünmektedir.Bu nedenle 3167 sayılı yasada öngörülen süreler beklenmeden faiilin ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayette bulunulması gerekir.Bundan sonra uygulamanında bu şekilde olması gerekir.)
7. 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 5252 Sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.

Hukukçu

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
teşekkürler yeni bilgiler için.
benim bu yazıdan anladığım 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesinin
5. maddeyi ertelemesi ve bundan dolayı hüküm kurulmasınında 5.maddeye aykırı olduğu kısaca 5.maddenin yürürlüğünün ertelenmesine sebep olan bu madde olduğu için ve tck ile aynı tarihte yürürlüğe girdiği için 01.01.2009 tarihinden önce açılan davaları etkilemesi için bu maddeninde iptal edilmesi gerektiği.doğrumu yorumluyorum?

uludağ dedi ki...

kafam allak bullak oldu kısaca ne demek istenmiş bu yazıda öğrenebilirmiyim?.
ayrıca bu makale bağlayıcımıdır bunu da bildirirmisiniz?.

Adsız dedi ki...

31.12.2008 TARİHİ SONRASINDA, KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇUNA UYGULANACAK OLAN TÜRK CEZA KANUNU HÜKÜMLERİNİN KISA BİR DEĞERLENDİRMESİ

5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un Geçici 1. Maddesine göre;
“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
Bu hüküm çerçevesinde, belirtilen tarihten sonra, Türk Ceza Kanunu (TCK) dışındaki ceza hükmü getiren tüm ceza kanunları hükümlerinin, TCK’da öngörülen şekle uydurulması çerçevesinde, 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’unun (Çek Kanunu) uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanun’unda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) uygulama alanı bulması söz konusudur.
Ayrıca, 5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede aşağıda, Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçunu düzenleyen hükümler yerine uygulanması gerektiği düşünülen TCK hükümlerinin kısa ve acil bir değerlendirilmesi yapılmıştır.
1. 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu,
“Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.” Şeklinde olmak üzere, karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir.
Ancak, TCK’nın genel hükümleri uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır (TCK m. 21). Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezlandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Bunun yanı sıra belirtmek gerekir ki; TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen hafifletici durumların dikkate alınması gerekir.
2. TCK m. 20
TCK m. 20 uyarınca, ceza sorumluluğu şahsidir ve kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Ancak bu maddenin 2. fıkrasında, tüzel kişiler açısından ayrı bir düzenleme yapılmış ve tüzel kişiler bakımından –hiçbir suretle- ceza yaptırımı uygulanamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, bir tüzel kişi çek keşide ettiği takdirde, bu tüzel kişi hakkında artık ceza yaptırımı uygulanamayacaktır.
3. TCK m. 22
Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. Bu nedenle, taksirle işlenen bir fiilin cezandırılabilmesi için, açıkça düzenlenmiş olması gerekir. Oysa ki, karşılıksız çek keşide etme suçu için, taksirle işlenebileceği yönünde özel bir düzenleme kanunda yer almamaktadır. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme fiilini taksirle işlemek mümkün olmadığından, ceza yaptırımı da uygulanamaz.
4. TCK. m. 43
Bu hüküm, zincirleme suçu düzenlemektedir. Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Bu nedenle, karşılıksız çek keşide etme suçu bakımından, bir tek kişiye karşı (sıralı çek) işlenmiş birden fazla karşılıksız çek keşide etme suçunun “zincirleme suç” kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir.
Bunun sonucu olarak da, Çek Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen “Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur” hükmünün artık her durumda uygulanabilmesi mümkün değildir. Yapılan yargılamada, bu hükmün de değerlendirilmesi gerekmektedir.
5. TCK m. 52 – 61/8
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tütarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Verilecek para cezasının üst sınırı her yıl 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre artırılan miktarla sınırlıdır.
Ancak, TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi farklılaşacaktır.
Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Yargılama sonucunda verilen kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilmelidir. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece bu yolla gerçekleştirilebilecektir.
Bu noktada, yargılamada sanığın lehine olan hafifletici hükmün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme suçuna karşılık verilecek cezanın tayininde bu hükmün uygulanması gerekmektedir.
Burada karşılaşılacak bir başka sorun, karşılıksız çek keşide etme suçuna tayin edilecek cezanın tam gün karşılığının neye göre belirleneceğidir. Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir.
TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezasının hesaplanması ise, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılmalıdır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
6. TCK m. 73
Çek kanunu’na göre, karşılıksız çek suçundan dolayı kovuşturma yapılması şikayete bağlı tutulmuştur. Ancak bu şikayet hakkının kullanılma süresi Çek Kanunu’nun 16b maddesinin ikinci fıkrasında; “Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı, 8 inci maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyati tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar” olarak belirtilmiştir.
Fakat, TCK’nın genel hükümlerinden şikayet’i düzenleyen 73. maddesinin uygulamasıyla, karşılıksız çek suçunun kovuşturulmasına ilişkin usul de değişmektedir. Bu çerçevede, TCK’ya göre süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlayacak şekilde hesap edilmek üzere, 6 ay olarak belirlenecektir. Bu durumda, şikayetçinin fiili ve faili öğrenme tarihi, çekin ibraz tarihi olacağından (Çekin karşılıksız olduğunun öğrenildiği, bankaya ibraz tarihinde), şikayet hakkının başlangıcı daha geriye çekilmiş olacaktır. Kovuşturma ve yargılamada, bu durumun da dikkate alınması ve şikayet süresinin buna göre hesaplanması gerekmektedir.
7. 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.

Adsız dedi ki...

Sayın Uludağ
10. Ceza dairesi üyesinin görüşü önemlidir ve kurul üyesidir..

Yukarıda anlatılmak isteneni özetlersek:

TCK.nun 5.maddesi TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemeleri yürürlükten kaldırmıştır. TCK ile aynı zamanda yada sonradan yürürlüğe giren hükümleri ise yürürlükten kaldıramaz. Örneğin TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan kendi özel hükümleri. BU NEDENLE 01/06/2005 TARİHİNDEN ÖNCE YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞ VE TCK.YA AYKIRI OLAN TÜM HÜKÜMLER TCK.NUN 5. MADDESİ GEREĞİNCE YÜRÜRLÜKTEN KALKMIŞ OLUR VE HİÇ BİR GEREKÇEYLE TCK.YA AYKIRIDA OLSA UYGULANABİLECEĞİ İDDİA EDİLEMEZ.
Tartışma konusu olan 3167 sayılı yasanın 01/06/2005 tarihinde ve sonrasında değiştirilmemiş olan tüm hükümleri TCK.ya aykırı olmak şartıyla TCK.nun 5.maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmış demektir. Bu nedenle hangi gerekçe gösterilirse gösterilsin TCK.ya aykırı olan hükümlerinin uygulanmasıda mümkün değildir.

Şeklindedir

Hukukçu

Adsız dedi ki...

Yukarı makalelerden anladığım

Şimdiye kadar sanığın mazereti ne olursa olsun(hastalık, cezaevinde olma, v.s.) çeki yasadaki bağlayacı yorumla genel hükümlerdeki kasıt kurallarına aykırı biçimde şekli suç olarak uygulayıp savunmalar gözönüne alınmayarak çekin karşılısıksız çıkması durumunda ceza verilmekteydi, bunun değişmesi de söz konusu olabilir ancak o zamanda sanıgın çeki vadeli verip ticari imkansızlık nedeni ile ödeyemediyine ilişkin savunması ceza mahkemelerini ticaret mahkemesine dönüştürerek Yargıyı işlemez hale getirecektir.
Ayrıca bundan sonra nasıl bir yasa değişikliği olursa olsun şu anda kazanılmış hak olduğundan yeni yasada sorunları çözemeyecek ve bundan sonra bu konu tartışmaya açık olacaktır.

uludağ dedi ki...

O ZAMAN BÜTÜN ÇEK DAVALARININ YENİDEN GÖRÜLMESİ GEREKİR VE ŞU ANKİ TÜM DAVALAR GEÇERSİZ KALIR. AYRICA HAKKINDA HAPİS KARARI ÇIKANLAR YADA ŞUANDA HAPİSTE YATANLARINDA CEZALARI DÜŞMÜŞ OLUYOR DEĞİLMİ SAYIN HUKUKÇU. O ZAMAN HAPİSHANEDEKİLERİN SALIVERİLMESİ GEREKMEZ Mİ......

Adsız dedi ki...

Sayın Hukukcu;
bizim anlayacagimız dilde söylesen,
yani bizlere yasanın her ne ise acıklıgından yararlanıp af a ugrayacakmıyız uğramayacakmı. kısa ve öz yazarmısınız..

Adsız dedi ki...

daha önceden verilmiş yargıtay kararlarının bir çoğuna baktığımızda tck 5.maddenin 31.12.2008 tarihine kadar yürürlüğünün ertelendiği konusundan bahisle karar verilmiş.
dolayısı ile 5.madde yürürlüğe 01.01.2009 tarihinde girdiğinden
doğal olarak lehe sonuç doğuracak.
hukukçu arkadaşında sölediği gibi 1 haftaya kalmaz bu konu kesinleşir çünkü bu durumdu kurulan her hüküm
tartışmalı hale gelecektir.

uludağ dedi ki...

SAYIN HUKUKÇU PEKİ BU AÇIKLAMAYA NE DİYECEKSİNİZ.
ÇOK MERAK EDİYORUM..


Cihan Şahin
Merhaba Arkadaşlar,
Az önce Yargıtay 10. Ceza Dairesi Üyesi Sn. Osman BAŞ ile yaptığım görüşmede, sayın üyemiz konuyu bugün görüştüklerini ve oyçokluğu ile karara bağladıklarını söyledi. Buna göre, 3167 sayılı yasanın 16. maddesi yönünden ikili bir ayrım yaptıklarını; tüzelkişiler yönünden TCK'nun 5, 20 ve 60. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tüzelkişileri cezaen sorumlu tutmanın mümkün olamayacağını, bunlar hakkında açılan davalarda BERAAT kararı verilmesi gerektiğini; gerçek kişiler yönünden de eski uygulamanın devam edeceğini söyledi. Yine aynı şekilde 3167 sayılı yasanın 13. maddesi yönünden eski uygulamaya devam edileceğini bu kararın da oyçokluğuy ile alındığını, muhalif görüşlerin de bulunduğunu söyledi.
Selam ve saygılarımla...

Adsız dedi ki...

Uludağ arkadaşım

tüzelkişiler yönünden TCK'nun 5, 20ve 60. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tüzelkişileri cezaen sorumlu tutmanın mümkün olamayacağı kesinleşmiş ve tartışmaya yapılamayacak kadar kesindir..
10. Daire gerçek kişiler yönünden de eski uygulamanın devam edeceğini açıklarken bu konuda muhaliflerin olduğunu ve mutabakata varılamadığına işaret etmek istemektedir.. Aksi halde mutabakata varılsa idi konu 10. dairede çözülür Genel Ceza kuruluna inmesi gerktiğine karar verilmezdi.. Konu GCK ya inecek ve orda sonuçlanacak..

Hukukçu

Adsız dedi ki...

bu durum
konuya tarafsız baktığımızda ya da bakmaya çalıştığmızda diyelim 3167
sayılı çek yasasından ceza almış
insanlar için lehe yasa uygulanması
konusunda zorunluluk getiriyor.
tabi hak konusunu önemsemeyen ve
sadece kendi çıkarlarını düşünen bankaların lobisi eminim şu anda çoktan çalışmalarına başlamışlardır
neticeyi ancak bekleyerek göreceğiz
sonuç olarak bir 3167 sayılı kanunun ikinci fıkrası tck ya aykırıdır ama bu fıkrada geçen cümlenin aykırı olması fıkrayı uygu
lama konusunu engellememiştir.ayrıca demekki bir madde bir fıkrasında aynı suçtan
ceza verirken diğer fıkrasında vermeyebilecektir.şahıs olarak düşününce eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu düşündürüyor

Adsız dedi ki...

Arkadaşlar
Bu büyük bir ihtimaldir ama sizleride yanlış yönlendirmemek adına ibaresini ekleyerek söyleyebilirimki; ceza kurulunda görevli ve diğer meslaktaşlarımızla yapılan görüşmeler neticesinde bizlerde oluşan ortak bir kanıdır.. Genel Ceza Kurulunun görüşü şu yöndedir..

Yürürlükteki 3167 sayılı Çek Kanunu yürürlüğünün kalmadığı, halen devam eden davalarda ise Hazırlanan yeni çek yasası kanunlaşıncaya kadar infazın durdurulmasına...... Şeklinde

Hukukçu

Adsız dedi ki...

kısaca prof dr hayri domaniçinde dediği gibi bu konuyu
hukukun üstünlüğü bağlamında düşündüğümüzde ele alınacak bi tarafı kalmamış oluyor.

Adsız dedi ki...

Arkadaşlar ben anlamakta güclük cekiyorum..
biz su anda cek kanunu hakkında degil. bundan sonraki verilecek yasa hapis her ne ise o konuda degil.. benim anlamak istedigim..
Şu ana kadar cezası olanlara af varmı... lütfen bilgilendirirmisiniz..ve özellikle siz hukukcu arkadaş

Adsız dedi ki...

Ne yaparsa yapsınlar ne kanun çıkarırlarsa çıkarsınlar ister Bankalar ister Avukatlara hizmet etsinler yasayı bu şekilde sürdürmek davaları çok tartışma ve belirsizliğe sürükleyeceği kesin.. Yargıtay bu ihtimali göz önüne alır..

Adsız dedi ki...

3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi; Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ADLİ PARA CEZASIyla cezalandırılırlar." der.
Çek Kanununu koyan kanun koyucu terim olarak adli para cezası terimini seçmekle birlikte gün para cezası sistemi o tarihte yürürlükte olmadığından ÇEK BEDELİ TUTARI ADLİ PARA CEZASI terimini seçmiştir.
Cevaplandıracağımız soru çek bedeli tutarı adli para cezası vermeyi emreden 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi TCK.nın 45 maddesine aykırımıdır.
Ne varki 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi 52 nci maddeye gittiğinde bu maddeden geri döndürülmesi yüksek ihtimaldir. Zira aslında 52 nci madde 45 nci maddenin açıklamasıdır.Ve 52 nci madde ceza mahkemelerine tam gün esasına dayalı adli para cezası vermeyi emretmektedir. Ceza Kanunun genel hükümleri gün esasına dayalı bir para cezası sistemini emrettiğinden çek bedeli tutarı ADLİ PARA CEZASINI EMREDEN bir sistemin bu sisteme AYKIRI olduğunu KABUL ETMEK GEREKİR.

YUKARİDAKİ ÖNSÖZ 10. DAİRE UYESİNİN GÖRÜŞÜDÜR VE DİĞER ÜYELERCEDE KABUL GÖRMÜŞTÜR..

aykırılığın varlığını tesbit etmiş olmakla ortada bir AYKIRILIK VAR OLDUĞUNDAN bahisle 31.12.2008 tarihine kadar verilen tüm ADLİ PARA CEZALARI hatalıdır.. YOK HÜKMÜNDEDİR.. Verilmiş adli para cezaları düşecek cezaevinde olanlarda salıverilecektir..

Hukukçu

Adsız dedi ki...

SAYIN HUKUKCU
cok tesekkürde ne zaman kalkacak ce cezaevindekiler ne zaman salıverilecektir bilginiz varmı acaba?
infazı verilen bu kararla bir yerlere basvurulup infazı durdurulurmu?
durdurulursa ne zaman nereye başvurmalı..

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
çok teşekkürler zaten herşey aksi bir yorumu bi hukuk insanın yapamayacağı kadar açık sonuç olarak yargıtay son noktayı koyacak
ve bu konu kapanacak.
geriye bir tek soru kalıyor.o da bu kaç gün sürer malum mahkemelerin birbiriyle çelişen kararlar vermesi konunun aciliyetini ortaya koyuyor.
teşekkürler

uludağ dedi ki...

SANIYORUM ŞU ANDA KONU YARGITAYI AŞARAK GENEL CEZE KURULUNDA ÇÖZÜME KAVUŞACAK. PEKİİ BURADA SONUÇ SİZCE NE OLUR VE NE ZAMAN KAMUOYUNA AÇIKLANIR BİR ŞEY SÖYLEYEBİLİRMİSİNİZ!!!!!

Adsız dedi ki...

Şubat ayının ilk haftası içinde konu netleşir..

Adsız dedi ki...

Uludağ arkadaşım
Yargıtay Genel Ceza Kurulunda görüşülecek.. Konu Yargıtayda

Adsız dedi ki...

sayın arkadaşlar
basit bir mantık yürütürsek 5.maddenin iki defa ertelenmiş olmasıve ensonunda 31.12.2008 tarihinde unutularak yürürlüğe girmesi.yorumlarsak bu yasanın uygulanır tarafı aslında yok ama yeni kanun yapıncaya kadar idare etsin demenin bir itirafı değilmidir?

Adsız dedi ki...

malum 3167 gözden kaçmış bi yasa

Adsız dedi ki...

İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu.

uludağ dedi ki...

EY ALLAHIM KAOSA BAK YA...
ARKADAŞIM BUNUN BELLİ Bİ KANUNU YOK MU ŞUDUR DEYİP KESTİRİLİP ATILAMIYOR MU BEYA...

Adsız dedi ki...

sayın uludağ
sayın hukukçu arkadaş yorumunda olması gerekeni söyledi ve gayet açık söyledi sonuç öyle olacaktır cgk kararını bekleyeceğiz oda çok uzun sürmeyecektir...

Adsız dedi ki...

sayın hukukçunun 19.09 da yaptığı yorum çok net ve açık

uludağ dedi ki...

PEKİ TAMAM FORUM KAPANDIMI ARTIK. BURAYA KADARMIYDI HERŞEY..

Adsız dedi ki...

konu ancak yargıtay karar verince kapanır o zamana kadar biz merakımızı gidermeye çalışıyoruz

Adsız dedi ki...

Uludağ arkadaşım
Bize ulaşan tüm bilgileri yazacağız elbette.. 3167 Sayılı Yasada, diğer yasalarla çelişen bir çok madde var.. şu an için iptal edilmesinden başka yol gözükmüyor.. ama o yasayı iptal ederken doğuracak sonuçlarıda hesap etmek gerekiyor şöyle bir örnek vereyim..
Adli Para cezası Hapisten gün karşılığına çevrilmiş para cezalarıdır, Çek Tutarı kadar Adli para cezası hatalı bir uygulamadır.. aykırılığın varlığını tesbit etmiş olmakla bu güne kadar Maliye tarafından alınan Çek Karşılığı Para cezalarının iade yoluda açılmış olurki buda Yasa Erkinin kaçınılmaz olarak mudahalesini gerektirir. Ama her şeye karşı Hukukun Üstünlüğü tartışılmaz bir gerçektir...
Yasa Erki ivedi olarak buna çözüm bulacak hürriyeti bağlayıcı cezalardan kaçınacak ve buna uygun yasayıda bir an önce çıkaracak gerekli düzenlemeyide yapacaktır..
Her iki durum ise İnfazı tamamlanmakta olan veya infaz aşamasında olan kişilerin lehine olan gelişmelerdir..

Hukukçu

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
bravo tek kelimeyle bravo ceza ortadan kalktığı için cezayı yatırarak hapisten kurtulan kişilerin paraları geri isteme durumu olacak.ve bu davalarda iade kaçınılmaz olacak daha önce böyle bi karar okuduğumu hatırlıyorum .

Adsız dedi ki...

yeni yasa çıkarılana kadar aradaki boşluk nasıl kapatılacak.ve ya kapatalabilecekmi?

Adsız dedi ki...

24.01.2009 21:37

Gayet basit
Davalar ötelenecek ve infazlar durdurulacak.. Buda alacaklılar açısından bir kaos anlamına gelir
Af kaçınılmaz olur

Hukukçu

Adsız dedi ki...

Katılımcı tüm arkadaşlara selam özellikle hukukcu rumuzlu arkadaş’a extra selam ve teşekkürler çünkü her şeyin para olduğu bu dünyada insanlık örneği göstererek bilgilerini bizimle paylaştığı ve aydınlatıcı bilgiler verdiği için .
Ben 19.08.2008 de14.50 ve14.58 yorumlarımı adsız olarak bildirmiştim.Malum ekonomik durumlardan dolayı interneti de pek takip edemez olduk ,gelişmeleri imkan dahilinde takip etmeye çalışıyorum .İki senenin vermiş olduğu insanlardan kaçak ve kısık sesle konuşma hastalığına yakalanmış biri olarak(varlığımızı kimse duymasın diye)malum işler batınca parasız kalınca bir de aranınca pek dost arkadaş olmuyor.İnsan içine çıkmayı bende sabırsızlıkla bekliyorum şunu da belirtmek isterim param olsaydı inanın gidip teslim olacaktım malum hapiste bile adama para lazımdır ,şimdiye kadar namusu ve şerefiyle yaşamış biri olarak kendime bu durumumu asla kabullendiremedim devlete karşı gelmemişim 50 yaşında sadece bir veya iki trafik cezası haricinde kanuna aykırı hiç suçum olmadı bu cezayı kendime yediremiyorum mağdur ettiğimden kat fazlası ben mağdur oldum işler batıp dükkan kapanınca eldeki senetlerde çek gibi yaptırımı olmayınca kese kağıdı oluyor benim çeklere de illede hapis deyince durumlar malumunuz karşılıksız çıkan çeklerime 711 . maddeyi de kesinlikle uygulamadım elimden geldiğince dürüst olmaya çalıştım.Bu kanun çıkarsa ilk olarak doktor parası bulup daha önce ne diye giderler diye kendimce güldüğüm psikiyatrist olacak ve daha önce batan güneşimin tekrar doğması için mücadele edicem Şimdi güleceksiniz belki ama bu yaşta 100 metreyi 8 saniyede koşacak kadar hırs doluyum
Hukuk sitelerinin çoğunda çeklerle ilgili bu yorumları bulmak pek mümkün değil siz ve bazı arkadaşlar bu konuda ki yorumları da rantın sadece evde arsada değil bu alanda da ne kadar yoğun olduğu şeklinde düşünüyorum acı ama gerçek fakat hukukcu rumuzlu arkadaşların varlığıda insanlığın ölmediğini gösteriyor bu kanunun sonucunun sevindirici olması dileği ile saygılar .

Adsız dedi ki...

iyiki varsiniz sayın hukukcu.. bide adınızı soyadınızı yazsanız.

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
herşeyin parayla değerlendiridiği günümüzde bu sıkıntıları yaşarken her zaman hala insanlığın bitmediği ve sizin gibi insanların varlığına olan inancımızı hiç kaybetmedik.sizde bu düşüncemizin doğru olduğunu kanıtlayarak sadece yorum yapanların değil sadece siteyi ziyaret eden birçok insanın hayır duasını aldınız.tekrar tekrar teşekkürler..

Adsız dedi ki...

iyi akşamlar yorumlarınızı okudum bir sorum olacak cevaplarsanız sevirim. eşim ithalatçı idi 2001 krizinde iflas etti 2007 temmuzda cezaevine girdi hala cezaevinde 2 yıl yatarı var . şimdi bu yasa kapsamında bizde varmıyız tşk.

Adsız dedi ki...

suç 3167(karşılıksız çek keşide etmek) midir

Adsız dedi ki...

22.17 zamanlı yazı sahibi hanımefendi..eşiniz karşılıksız çek vermek suçundan cezaevinde ise evet çıkması muhtemel.. bu konu ile ilgili yazıyoruz..

Adsız dedi ki...

24.01.2009 22:17

2001 yılı karşılıksız çek suçu 1 ila 5 yıl hapis cezasını öngörüyordu.. 26 Şubat 2002 tarihinde TBMM'de kabul edilen Çek Yasası karşılıksız çek düzenleyenlere çek bedeli kadar ağır para cezasını kabul etmiştir. 2003 Tarihinde ise Ağır Para cezaları Adli Para cezasına çevrilmiştir.
2001 yılında karşılıksız kalan çeklerinize alacaklı taraf dava açmış değişen yasa bu davaları düşürmüş (Hapis cezasının kalkması) Alacaklı taraf savcılığa suç duyurusunda bulanarak Adli Para cezasının çıkmasını sağlamıştır..
Siz bu gelişmeleri bir şekilde takip edemediğinizi ve itiraz yoluna gitmediğinizi düşünüyorum. Verilen 2 yıllık ceza (2 yıl infaz düşümlü ceza olmalı) Çek bedeli kadar hapis cezasıdır.. Eşiniz infaz düşümsüz ne kadar ceza aldı??

size verilen ceza Adli Para Cezasından hapis olduğuna göre bu durumdan sizde faydalanırsınız..


Hukukçu

Adsız dedi ki...

24.01.2009 22:17

Verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz veya 3 yıldan fazla olamaz. Suç Tarihi 01/ 06/ 2005 öncekiler için infaz kanunu 2/5 uygulanır.. 01/06/2005 den sonraki fiiller için infaz 2/3 dür.. Bu hesaplamayla eşinizin infazı tamamlanmış olmalıydı...
Eşiniz hangi suçtan hüküm giymiştir?

Hukukçu

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
bir sorum olacak avukatta şirketin vekaleti var alacak davalarına bakıyor alacak davaları uzadıından tahsilat uzuyor iş taahhüt ve sözleşmeye dayalı iş .bu sürede şirkete ait çekler yazılıyor ve bu davaları temyiz bile etmeden kesinleşiyor.ceza çıkıyor.bu avukat
hala şirket davalarını takip etmeye devam ediyor.bizde malum sıkıştıramıyoruz.bu suç değilmi yorumunuz nedir rica etsem.

Adsız dedi ki...

kimse kalmadı sanırım. merakla cevaplarınızı bekliyorum

seta73 dedi ki...

özür dilerim yazdıklarınız şimdi ulaştı eşim karşılıksız çekten ceza aldı hem şirket hemde kendi çeklerinden 5 yıl aldı yatarı 2 yıl çeklerin taoplam tutarı 500 milyar( 80 milyarı yatıramadık)

Adsız dedi ki...

eşi cezaevinde yatan hanımefendi sayın hukukçu sorunuzu yanıtladı yukarıdaki yorumlarda ama
eksik bilgi verdiniz sanırım okuyup doğru bilgiyi verirseniz
cezanız çek cezasıysa ki 2001 de ceza almış olsa bu güne kadar hapiste olması mümkün değil muhtemelen 2001 de işleri bozuldu cezayı sonra aldı doğru bilgi doğru cevap demektir..

Adsız dedi ki...

hanımefendi bu yasa çek suçundan ceza alan hapis yatan herkesi kapsıyacak inşallah eşinizde çıkacak.

Adsız dedi ki...

sanırım anlatamadım 2005 çekleri var ve 2007 yakalandı arkadaşlar temmuzda 2001 senesinde iflas etti

Adsız dedi ki...

hanımefendi aynı durumda olduğumuz için hemen cevap vermenin ne kadar önemli olduğunu biliyorum.bu durum sizide kapsayacak ve çok uzun sürmeyecek müsterih olabilirsiniz.kısaca çekten ceza alan herkes yararlanacak.yorumları sabırla okursanız.anlayacaksınız

Adsız dedi ki...

teşekkür ediyorum.kusura bakmayın sıkmış olabilirim sizleri bizler daha önce bırakın cezaevini karakolun kapısından geçmedik eşim iki üniversite mezunu bir mühendis ve inanın çok zor sabırsızlığımı anladığınızı umuyorum iyi akşamlar yorumlarınızı takip edeceğim

Adsız dedi ki...

25.01.2009 00:02

Çeklerin bankaya ibraz edildiği ve karşılıksız çıktığı tarih suç tarihidir.. 5 yıl ceza alması birden fazla karşılıksız çıkan çekten dolayı açılmış olan davalarla ilişkindir.. Hakkınızda açılan tüm davaları birleştirme talebinde bulunmuş olsaydınız eşiniz azami 3 yıl ceza alacaktı.. 5 yılın 2 yıl infaz ise karşılıksız çıkan çeklerin haziran 2005 öncesine ait olması.. Eşiniz bu durumdan faydalanır.. ihtimalen şubat ayı içinde salıverilecektir..


24.01.2009 23:30 sorunuzu tam olarak anlayabilmiş değilim..

Hukukçu

Adsız dedi ki...

teşekkür ediyorum

Adsız dedi ki...

sn hukukçu
23.30 dayazan bendim.şirketimin avukatı sözleşmeli alacak davalarıma bakıyor davalar uzadığından (malum çek senet değil)
şirketim alacağını alamadığından çeklerim ödenmiyor.avukatım bu diğer davalarıma baktığı halde bu çeklerden dolayı şirkete açılan davaları temyiz bile etmiyor.sonuçta cezalar kesinleşiyor şirketim 3167 den ceza alıyor fakat şirketimin alacağı olan davalar hala sürüyor
avukat çekle ilgili davalarımada bakmak zorunda değilmiydi.temyiz dilekçesi bile yazsa davalar kesinleşmeyecekti.

Adsız dedi ki...

25.01.2009 00:35
Avukatınızla aranızda Avukatlık Ücret Sözleşmesi varmı? Avukat üzerine aldığı işi temyiz aşaması dahil sonuna kadar takip etmek zorundadır Avukatlık ücreti temyiz aşamasını da kapsar. Yani herhangi bir işi üstlendiğinde o işi temyiz aşamasında da yapmak ve kesinleştirmek zorundadır. Kaldiki avukatlık ücretini tahsil edip edememekle bile hiç bir ilgisi ilişkisi yoktur. Avukat işinizi , görevinizi sonuna kadar yerine getirmekle yükümlüdür. Ücret ilişkisi ise bu konudan ayrı olarak değerlendirilir. Ücretini alamadım diye işi savsaklamak ya da hiç yapmamak disiplin hukuku açısından suç oluşturur.
Avukatlık Yasasının 34. maddesi hükmüne göre, Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmakla yükümlüdür.
Avukatlık Yasasının 171/1. maddesi hükmüne göre de, Avukat, üzerine aldığı üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.
Şikayetli avukatın, açtığı davayı takip etmemesi, şikayetçiyi bilgilendirmemesi nedeniyle kararın aleyhte çıkmasına ve şikayetçinin hak kaybına uğramasına sebep olmasından ibaret eylemi Avukatlık Yasasının 34. ve 171/1. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Avukatı bağlı bulunduğu Baro Disiplin kuruluna şikayet edebilir, Barodan süreli çıkarma cezası aldırmanız mümkün.. En azından Avukatınıza bunu yapacağınızı APS ile ihtarda bulunabilirsiniz.. Kendisine çeki düzen verecektir..

Hukukçu

Adsız dedi ki...

ARKADAŞLAR
YENİ ÇEK YASASI TASARISI TASLAĞINDA
PARA CEZASININ 1500 GÜN (150.000.-)
YTL OLARAK HAZIRLANMASININ SEBEBİ
BU TARTIŞTIĞIMIZ AYKIRILIĞIN GİDERİLMESİNE YÖNELİK BİR ÇALIŞMA
AMA ATLANDIĞINDAN O YASA YÜRÜRLÜĞE GİRSE BİLE ARADAKİ BOŞLUKTAN HERKES YARARLANACAK MALUM ŞU ANDA
YASA BOŞLUKTA

Adsız dedi ki...

Bu haberler sevindirici.de; ne zaman cıkacak hapihanedekiler. yasa madem boslukta. bir yerlere muracat etmemiz gerekmesmi arkadaşlar..

Adsız dedi ki...

yargıtaydan çıkacak karar fazla uzun sürmez sanırım çünkü verilecek her karar tartışmalı şu durumda.

Adsız dedi ki...

İyi guzelde bosluk var.. bu kadar insan cezaevinde,boşlıkta ceza verilemez deniliyor,neden bırakmıyorlar cezaevlerinden. anlayamıyorum

Adsız dedi ki...

itirazlar yapılısada her mahkeme farklı yorumluyor.yargıtay
son noktayı koyduğu zaman bağlayıcı olacak.yani biraz daha sabır

Adsız dedi ki...

peki cezaevdekiler cıkınca dava acma hakları doğmazmı..

Adsız dedi ki...

BUGÜNKÜ TAKVİM GZETESİNDE FARUK EDEME AİT KÖŞE YAZISINDA İYİ BİŞEYLER VAR...





Kafalar karıştı hukukçular açıklamalı

Yine çek yasası ile ilgili gelişmelerden bahsedeceğim. Çünkü çok fazla telefon geliyor ve insanların kafalarının karıştığını görüyoruz. Sadece onların değil, hukukçuların da kafası karışmış durumda. Ama 2 gün sürdürdüğümüz haberlerde olayı gayet net olarak ortaya koyduk. Hem de en yetkili ağızların tespitlerini aktardık.

Telefonlar susmuyor
Çek yasası ile ilgili ceza hükümlerinin 31 Aralık 2008 itibariyle geçersiz olduğu ve bu hükümlülerin salıverilmesi gerektiği, davaların da düşürülmesi lâzım geldiği açıkça söylendi. Bunu yeni TCK'yı yapan ekipten Prof. Dr. Adem Sözüer söyledi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya söyledi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü söyledi. Herkes heyecanla telefona sarılıp bizi arıyor. Çünkü, önce avukatlarına danışıyorlar, avukatların çoğu "Bizim haberimiz yok" diyor.

Olay netleşecek
Oysa küçük bir araştırmayla bu 'af' durumunun farkına varacaklar. Görünen o ki, burada bir hukuki boşluk ortaya çıktı. Sorun yeni bir yasayla da çözülemiyor. Dolayısıyla mahkeme kararı gerekecek. Öğrendiğimiz kadarıyla konu Yargıtay'a da intikal edecek. Sanırım orada son nokta konulacak ve durum açıklığa kavuşturulacak. Dediğimiz gibi, biz en uzman ağızlardan konuyu aktardık. Bundan sonra avukatların hukuki prosedürü işletmeleri ve mahkemelerin vereceği karar ile olay netleşecek.

Adsız dedi ki...

HEY ARKADAŞLAR ÖLDÜ3NÜZ MÜ YAHU NERELERDESİNİZ. SAYIN HUKUKÇU VE DİĞERLERİİ.....

Adsız dedi ki...

bekliyoruz dostum
çok söylendi çok konuşuldu umarım hukukcu arkadaşımızın dediği gibi olur herşey

Adsız dedi ki...

ya arkadaşlar
bu olay aslında net bu konuyu 6 ay
önce farkettim avukata sordum mümkündeğil olmaz dedi.o zaman şimdi bu konunun netliği ortaya çıktı bunu yıllar önce hayri prof.dr hayri domaniç dç.dr ümit kocasakal ve daha niceleri yazdıkları makalelerde ortaya koymuşlar mantıksız kanun olmaması lazım diye düşündüğümüzde bu konunun net olduğu anlaşılıyor.sorduğunuz soruyu duyar gibiyim ozaman anayasa 38.maddede hiç kimse sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz dediğine göre neden bu yasa çıktı.kanımca ttk nundaki çek bir havaledir ibaresi bu hapis cezalarının yolunu açtı.kısaca bu gün durum çok farklı tck 5. madde yürürlüğe girdi ve bu durumun tespitini yapacak kurum yargıtay onun için ben çok rahatım 6 ay bekledik ve sonucu biliyorum.bikaç gün daha beklesek ne çıkar..rahat olun

Adsız dedi ki...

TAKVİM GAZETESİ KONUYU BUGÜNDE GÜNDEMDE TUTMUŞ.ŞUANDA CEZAEVLERİNDE YATANLARIN SALIVERİLMESİ GEREKTİĞİNİN ALTINI ÇİZMİŞ.GEREKÇE OLARAKTA ADALET KOMİSYON BAŞKANININ SÖYLEDİKLERİ PROF. DR. ADEM SÖZÜERİN AÇIKLAMALARINI GÖSTERMİŞ. DAHA NE DURUYORSUNUZ SALIVERİN İNSANCIKLARI DEMEYE GETİRMİŞ.DEVAM ETMİŞ KONU ARTIK NE HÜKÜMETİ NEDE SİYASİLERİ İLGİLENDİRİYOR OLAY TAMAMEN HUKUKİ VE ÇEK YASASININ ATLANMASIYLA OLUŞAN CEZASIZLIKTA (YASAL BOŞLUKTAN) CEZAEVİ VE DAVASI DEVAM EDENLERİ BİR BAKIMA AFFI ANLAMINA GELDİĞİNİ NEDE GÜZEL ANLATMIŞ TIPKI SAYIN HUKUKÇUMUZ GİBİ. DEĞİL Mİ ARKADAŞLARIM..

ULUDAĞ...

Adsız dedi ki...

Özel kanunlarla ilişkiyi düzenleyen 5.madde, mevcut 10.maddenin aksine, bu kanunlarda düzenlenen suçlar bakımından, farklı bir düzenleme getirilmesinin önünü kapatmıştır. Bunun kısa vadede sonucu şudur ki Yeni TCK’nun yürürlüğe girmesinden itibaren, özel kanunlardaki suçların çok büyük bir bölümü uygulanamaz hale gelecek ve büyük bir karışıklık yaşanacaktır. Örneğin artık 4814 sayılı Kanundaki çek bedeli tutarı kadar para cezası uygulayabilmek mümkün olmayacağı gibi, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun gibi pek çok kanun da bir çok yönden uygulanamaz hale gelecektir. Böyle bir seçimin gerekliliği ve hukuki temeli de son derece tartışmalıdır.

dç dr ümit kocasakalın eski bir makalesinden alıntıdır.

Adsız dedi ki...

NE KADAR ESKİ BİR MAKALE DİR BU.

Adsız dedi ki...

NE KADAR ESKİ BİR MAKALEDİR BU..

Adsız dedi ki...

sn uludağ
bu iş bitti benim 3 gündür anlatmaya çalıştığım bu hukukçuda aynı şeyi söylüyor.yapacak bi tek şey var beklemek çünkü yargıtay son kararı verene kadar yapacak bişey yok

Adsız dedi ki...

ümit kocasakal ın makalesi gün ışığı sitesinde çok uzun bir makaleden bir paragraf bunu çok önce okudum ve 5.madde 31.12.2008
de yürürlüğe girince boşluk olacağını tahmin ettim ve aralık ayında kendi avukatımla paylaştım bişey çıkmaz demişti ozaman demek ki çıkıyormuş şimdi kabul ediyor.hukukçununda anlattığı gibi vasat avukatların geliri icra ve çek davalarından....

Adsız dedi ki...

İYİ TAMAM TAMAM. SUSUYORUM HANİ KONU BİTTİ AMA ARAMIZDAKİ İLŞKİ DEVAM ETSİ SOHBET UZASIN DİYE UZATIYORDUM VAZ GEÇTTİM. MUK SUSTUM ARTIK BY BY BY...

Adsız dedi ki...

SELAM

Sayın hukukcu sizin tartışılmaz arastırıcı oldugunuz alen,ben sizden adınızı soyadınızı yada tel rica etsem bizim davalara siz baksanız..

Adsız dedi ki...

kimseler yokmu bu gece

Adsız dedi ki...

arkadaşlar
yargıtaydan karar çıktıktan sonra bir tek dilekçe konuyu tümden bitirir.inş fazla uzamadan bu hafta bu iş sonuçlanır.

Adsız dedi ki...

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından infazın durdurulmasını sayın mahkemenizden arz ve talep ederim.arkadaşlar hukukçu arkadaşın 6 konya asliye ceza mahkemesinin verdiği karardan alıntı üzerinde küçük bir değişiklik güzel bir itiraz dilekçesi olur kanısındayım.bilmem hukukçu arkadaş ne der.

Adsız dedi ki...

hiç kimsenin sesi çıkmadığına göre henüz yargıtayda açıklanan bir karar yok galiba..yeni bir bilgi alan varmı arkadaşlar..?

Adsız dedi ki...

az önce cezaevinde karşılıksız çekten hüküm giymiş arkadaşıma görüşten döndüm .geçen hafta karşılıksız çekten girenleri toplamış ve dosyalarını birbir göstermişler ve en geç 15 şubatta serbestsiniz demişler dosyalardaki belgeleri de ankaraya göndermişler.bence bu iş tamam ama neden bu kanun boşluğunu değerlendirenler bu masumları 45 gün daha içerde tutarlar anlamadım.ceza evinde 1 gün nedemek bilmezlermi onları bekleyen sevenleri çocukları ne hisseder düşünmezlermi.neticede hak yerını buluyor er yada geç bence arananlara ve cezaevlerinde bu suçtan yatanlara ve yargılananlara büyük geçmiş olsun.

Adsız dedi ki...

GERÇEKTEN Mİ SÖYLÜYONUZ BUNU. TÜRKİYEDEKİ TÜM BU DAVALARDAN YATAN KİŞİLERE Mİ SÖYLEMİŞLER. BIRAKACAĞIZ DİYE.

Adsız dedi ki...

arkadaşlar az önce cemil çiçek bir açıklama yaptı ..çeklerle ilgili yeni düzenlemelerin yapıldığı kanun tasarısı bakanlar kurulunca ele alındı..en kısa zamanda yasalaşması temennilerimle..

Adsız dedi ki...

ARKADAŞLAR BİRŞEY SORMAK İSTİYORUM. ŞİMDİ BEM AFYONDAYIM VE BU SİZİN YAZDIKLARINIZI BEN AVUKATIMADA GÖSTERDİM ANCAK ONUN BUNLARDAN HABERİ YOK. AYRICADA BUNLARIN MÜMKÜN OLMADIĞINI HERSENE BUNA BENZER YANLIŞ HABERLERİN YAPILDIĞINI SÖYLEDİ VE ESKİ KANUNUN AYNEN GEÇERLİ OLDUĞUNUDA İDDİA ETTİ. ŞİMDİ BEN KİME İNANACAĞIMI ŞAŞIRDIM VALLA...

Adsız dedi ki...

ADSIZ 18;25 ARKADAŞIM. YENİ ÇEK KANUNUN SANA HİÇ BİR FAYDASI YOK. EĞER BİR AVUKATA SORACAK OLURSAN YENİ KANUNUN ESKİYE GÖRE DAHA KÖTÜ OLDUĞUNUDA SANA İSPATLAYACAKTIR. ŞÖYLEKİ; YENİ KANUNDA GÜYA HAPİS CEZASI KALKIYOR ONUN YERİNE 150 BİN LİRAYA KADAR ADLİ PARA CEZASI GELİYOR. ABE GÜZEL KARDEŞİM YANİ SANA DİYORKİ YA 150 BİNİ ÖDE YADA GÜNLÜĞÜ 100 LİRADAN 1500 GÜN HAPİS YAT. ANLAYABİLDİNMİ O SEVİNDİĞİN YENİ ÇEK YASASI SENİ NASIL 1500 GÜN HAPSE TIKIYOR. HA HİLELİ İFLAS ETMİŞİNDİR PARAYI AYARLAMIŞSINDIR ALACAKLIYA DEĞİL PAŞA PAŞA DEVLETE ÖDEYECEM DFİYOSUNDUR O AYRI. AMA DÜRÜSTÇE BATANLAR İÇİN BU ÇIKACAK OLAN YENİ ÇEK YASASI DAHA ALEYHTE BUNU BİLİN TAMAM MI . VAY BENİM CAHİL SAF İYİ KALPLİ YURDUM İNSANLARI SİZ ÇOK YAŞAYIN EMİ. ÖLMÜŞSÜNÜZ HABERİNİZ YOK KODESTE AKILLANIRSINIZ İNŞAALLAH. HADİ SİZE HAYIRLI HAPİS YATMALAR .....

Adsız dedi ki...

CEMİL ÇİÇEK KURTARIR SİZLERİ ARTIK.

Adsız dedi ki...

26.01.2009 tarih 18.39 saatte yazan adsız.
sizin kanun boşlugundan haberiniz yok sanırım. kanunsuz ceza olmaz.. yeni cek yasası yada eskı yasadan bahsetmiyoruz. kanubsuz ceza olmaz.. ve bundan yararlananlar cıkacaklar. siz aklınızı kendinize saklayın.. akpyide kötülemeyin

Adsız dedi ki...

BEYLER UYANIN BU KONUDAN HİÇ BİR AVUKATIN DOĞRU DÜRÜST HABERİ YOK VE BUNU BİR TÜRLÜ GAZETE VE TELEVİZYONLAR GÜNDEMİNE ALMIYOR. BENCE BU İŞTE Bİ İŞ VAR BİLGİNİZ OLA. BURNUMA PİS KOKULAR GELİYO..

Adsız dedi ki...

sizin avukatınız arastırıcı degilse suc kimin.. siz gazete okumuyorsunuz herhalde..

Adsız dedi ki...

HAYATTA YAPTIĞIMIZ EN BÜYÜK YANLIŞLARDAN BİRİDİR AVUKATLARA İNANMAK:))

Adsız dedi ki...

EN AZ SENİN KADAR OKUYORUM BAYIM AMA TAKVİM GAZETESİNDEN BAŞKA HİÇ BİR YERDE KONUYU DİLE GETİREN HERHANGİ BİR YAYIN KURULUŞUNA RASTLAMADIM. AYRICA DA KANUNSUZ CEZA OLMAZ DİYEN ARKADAŞA SESLENİYORUM. YATANLAR NEDEN ATIYO O ZAMAN BİİİİRRR. İKİNCİSİ ARANANLAR NEDEN ARANIYOR O ZAMANNN BUDA ÜÇÇÇÇ NEDEN KAMUOYU OLUŞTURULMUYOR VE HER HUKUKÇUNUN BUNDAN HABERİ YOK BUNUDA Bİ AÇIKLASAN Bİ ZAHMET.

Adsız dedi ki...

Yargıtay ictihatları bekleniyor...

Adsız dedi ki...

Çekte af depremi
Karşılıksız çek kesenlerin ceza almaktan kurtulmak için buldukları yöntemi geçen hafta yazmıştık.
Türk Ticaret Kanunu'nun 711'inci maddesindeki bir ifadeden yararlanıp, "Rızam olmadan çek elimden çıktı" diyerek borçlarını ödemekten nasıl sıyırmaya çalıştıklarını aktarmıştık.
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan'ın sorunu gidermek için tek maddelik bir Ticaret Kanunu değişikliği hazırlığından söz etmiştik.
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...

Yayın tarihi: 20 Ocak 2009, Salı
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2009

Adsız dedi ki...

çekten cezası olanları yargıtaydan çıkacak karar kurtaracak

Adsız dedi ki...

26.01.2009 18:39 yazan adsıza cevap:

Hazırlanmakta olan yeni çek yasasındaki 150 bin TL ye kadar ceza mükerrirler hakkındadır, İlk defa karşılıksız çek keşide edenler çek bedeli kadar para, mükerrirler 1 yıldan 5 yıla hapis!!
Örnek vererek anlatırsak daha iyi anlaşılabilir. Örneğin iki kişinin ruhsatsız silah taşımak suçunu işlediğini ancak bunlardan birisinin mükerrir olduğunu varsayalım. Bu durumda her iki şahsın işlediği suçta ruhsatsız silah taşımak suçudur. Yani aynı suçtur. Mükerrir olan daha ağır cezayı gerektiren farklı bir suç işlemiş değildir. Sadece kanunda hüküm varsa tekekrür nedeniyle cezası artırılabilir. Buda Ruhsatsız silah taşıma suçunda verilecek cezanın alt sınırıyla ilgilidir.
TCK.nun 58.maddesi gereğince tekerrür nedeniyle herhangi bir artırım öngörülmemiştir. Buna göre tekerrür nedeniyle para cezası yerine hapis cezası verilmesi TCK.ya aykırıdır.. Bu düzenleme bu aykırılığa yöneliktir..

Kaldiki Çek yasası bunun gibi TCK ya aykırı bir çok hüküm içermektedir..
TCK.nun 43.maddesinde açıkça Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir deniliyor.. Örneğin aynı ticari ilişki nedeniyle aynı zamanda ve aynı kişiye karşı birden fazla karşılıksız çek keşide edilmesi halinde eylem tektir. Yani zincirleme suç dahi yoktur. Değişik zamanlarda keşide edilmesi halinde ise zincirleme suç vardır. Zincirleme suç ise öngörülen cezanın alt veya üst sınırı ile ilgilidir.. Kanunun bu açık hükmünü göz ardı etmek mümkün mü? Ayrıca her suça ve her eyleme ayrı ceza anlamına gelen yeni suç teorisinden bahsedebilmek için farklı suçların işlenmesi gerekir. Örneğin hırsızlık suçu ile birlikte işlenen konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar vermek suçları gibi. Aksi takdirde aynı yerden aynı zamanda çalınan her eşya ayrı bir hırsızlık suçu, mağdura atılan her bir yumruk ise ayrı bir kasten yaralama suçu olur şahıs hırsızlık amacıyla bir eve girer ve 7-8 parça eşya çalar, ayrıca arabaya ait anahtarıda çalar. Dışarı çıkınca cadde üzerinde duran arabayıda çalar. Burada birden çok hırsızlık suçu işlenmesine rağmen tek bir hırsızlık suçu vardır. Oda haksız elde edilen anahtarla hırsızlıktır. Çünkü aynı kasıt altında, aynı zamanda ve aynı kişiye karşı suç işlemiştir. Eylemide kesintiye uğramadığı için tek suç olur. 43.madde dahi uygulanamaz. Sadece alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir. Ama evden hırsızlık suçunu tamamladıktan bir kaç gün sonra tekrar gelip arabayı da çalsa idi o zaman 43.madde devreye girerdi. Yani zincirleme suç olurdu. Yine birden fazla suç olmazdı. Buna göre aynı ticari ilişki nedeniyle aynı zamanda yada yakın zamanlarda aynı kişiye karşı keşide edilerek verilen her çek yaprağını ayrı bir suç saymak kesinlikle TCK.ya aykırıdır.

Birde akla gelen en önemli soru: Yasa koyucu TCK daki diğer yasalar düzeltilinceye kadar 31.12.2008 tarihine kadar yürürlüktedir neden demiştir?
Eğer bu yasa her şekilde geçerli olacak olsaydı 5252 sayılı yasanın 5. maddesinde özel ceza yasalarındaki düzenlemenin TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmezdi değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur.

Hukukçu

Adsız dedi ki...

yeni çek yasası dahada ağır bir yasada olsa lehte yasann uygulanması gerektiğinden bu aradaki boşluk çekten bugüne kadar ceza alanları kurtaracak.yani kısaca çıkaracakları yasayla bu işin bi ilgisi yok yargıtay son noktayı koyacak o kadar

Adsız dedi ki...

ALLAH razı olsun hukukcu sizden.... o kadar...

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
yeni çek yasası tasarısı hakkındaki görüşlerinize bende katılamayacağım bende tasarıyı inceledim ve görebildiğim çek bedeli kadar ağır para cezasının yerine 1500 günadli para cezasıolduğu yazıyor mükerrirlikten bahsetmiyor.ama tabi bu şekliyle geçse bile şu andaki boşluktan daha önceki cezalara bi etkisi yok zaten sizinde söylediğiniz gibi uyumlu hale getirecekleri zaten buymuş...ama iyiki gözden kaçmış ve bu boşluk doğmuş..

Adsız dedi ki...

arkadaşlar o yeni çek yasa tasarısı unutulmasa ve 31.12.2008 tarihinden önce geçse şu an ortada konuşulacak bişey olmayacaktı.80000ytl olan üst sınır 150.000 tl olacaktı.ama bugün unutulduğundan sn ahmet iyimayanın dediği geçmiş olsun..

Adsız dedi ki...

26.01.2009 19:39 yorumcu
Hazırlanan Çek Kanunu Tasarısı ile karşılıksız çek verenlerin 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması uygulamasının yerine, bu kişilere 150 bin TL’ye kadar para cezası verilmesi öngörülüyor

1500 gün adli para cezası 150 bin YTL yapar günx100 YTL yani 5 yıl.. 1 yıldan 5 yıla kadar öngörülen mükerrirlerle ilgili.. yasa taslağı bende mevcut..
ayrıca o taslakta hapis cezası kaldırılıyor diyor dikkat edersen..

Adsız dedi ki...

19.50 de yazan arkadaş eski yasadada zaten hapis cezası mükerrirlere var ama önce adli para cezası veriliyor ve infaz kanunudan dolayı hapise çevriliyor ve infaz ediliyor sanırım hukukçu arkadaşta bu şekilde yorumlayacaktır öyle olmasa mükerrir olmayanlara hapis cezası verilememesi lazım.

Adsız dedi ki...

18 39 zamanlı yazıyı yazan arkadaşım 150000 tl lil cezanın adli olup olmadığını tekrar okuyabilirsen sana zahmet.. adli midir idari midir.. öğrenmiş olursun..

Adsız dedi ki...

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz yasa tasarısına netten baktım bu mudur.bundan benim anladığım açık ama önergeyle değiştirilecekse bilemem tabi

Adsız dedi ki...

26.01.2009 19:56
Eski yasada mükerrir iseniz daha önce karşılıksız çekten dolayı yargılanmış ve infazınız tamamlanmış ve tekrar karşılıksız çek keşide etmişseniz doğrudan hapis cezası ile yargılanırsınız.. hakimin takdir yetkisi 1 yıl ila 5 yıl arasında ceza alırsınız.. Yeni taslakta bu kaldırılmış mükerrirler çekte yazılan bedel haric olmak üzere hakimin takdiriyle 30 bin YTL ile 150 bin YTL arasında adli para cezasına çarptırılır bunu ödemezseniz;
gün hapis+ayrıca o çek bedeli kadar miktarı ekle= cezaevine...
Hapis yok adli para cezalarının ödenmemesiyle hapis yolu var.....

Hukukçu

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu bravo benim söylediimde buydu.yeni yasa taslağında hapis cezasının kalkmasıyla ilgili bi ibare göremedim siz ne dersiniz

Adsız dedi ki...

26.01.2009 20:36

Yeni Taslakta hapis cezası kaldırılmış, ağırlaştırılmış Adli para cezasından hapis yolu açılmış, hapis süresinede sınırlama getirilmemiş kısaca : 50 yıl hapis yatmanız mümkün.. Aslında 100 yıl bile olabilir ama yaş haddinden en fazla 50 yıl:)

Hukukçu

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
bravo bunu anlatmaya çalışıyorum yeni yasanın lehe hiç bir tarafı yok dahada ağırlaştırıyor.bunuda malum bankalar yaptırıyor

Adsız dedi ki...

neyse önemli olan şu anki durum
şu boşluktan bir yararlanalımda yeni taslağı sonra görüşürüz

Adsız dedi ki...

Bu arada unutmamak kaydıyla, Bu taslak Eylül 2006 da hazırlanan bir yasa düzenlemesiydi.. 2006 dan günümüze kadar bir çok konu var.. küresel kriz vs..
Bu taslak böyle çıkmaz

Hukukçu

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
bu memlekette kriz ne zaman bitti ki 2001 den sonra kriz hiç bitmedi fakirin halinden fakirler anlar 2001 krizinin arkasında bu hapis cezalı yasa 2003 te çıkarmadılar mı o kadar derin bir krizin arkasından bu yasa çıktıysa daha ne yasalar çkar bu memlekettte.bereket ab ye girecez diye gayri ihtiyari bi kaç yasa yapmışlarda yararlanacaz hamdolsun...

Adsız dedi ki...

eh bilmem anlatabildim mi arkadaşlar demekki neymiş parasız adam hapislik adam. Dürüste yer yok çal, çırp, dolandır, milletin hakkını ye, sahtekarlık ya ki hapislerde 50 yıl çürümeyesin. aziz ve muhterem arkadaşlar bugünkü vaazımızın ana teması neymiş yaşasın kötülük ve şerefsizlik. burada sizin gibi dürüstlere yer yok sizin yeriniz zindanlardır. haydi yallah yallah...doğru hırsizlık yapmaya...

Adsız dedi ki...

arkadaşlar
uludağ yok bu gün sesi çıkmıyor özledik be ya

Adsız dedi ki...

eeee küstürdük adamı dün bay bay dedi ya adamcağız...bir daha konuşmayacağım,sizi dinleyeceğim dedi.. heeeyyyy uludağ kardeş nerelerdesiniz.. ses soluk yok ...hayır mı?

Adsız dedi ki...

21.19
öyle olmuyor işte haksızlığa allah razı olmuyor ve yasayı çıkartmayı unutturuyor.mazlum olanları biliyor.hani demiş ya mağrurlanma padişahım senden büyük allah var

uludağ dedi ki...

MERABAYIN MERABAYIN ARKADAŞLAR. HERKESE İYİ AKŞAMLAR. MUHABBETİNİZ BOL OLSUN. SAYFAMIZIN PEK DEĞERLİ SAYIN HUKUKÇUMUZ SİZEDE HAYIRLI AKŞAMLAR DİLİYORUM EFENDİM.

uludağ dedi ki...

noldu ya ben gelimdim diye mi herkes sustu. tamam tamam gidiyoruz işte...

Adsız dedi ki...

arkadaşlar şaka bi tarafa
yeni çıkarılacak yasa eğer çağa uygun bi yasa olacaksa hapis cezasının hiçbir şekilde verilemeyeceğinin bir madde olarak eklenmesi gerekiyor.çünkü bu aslında bi eşitsizliğe neden oluyor devlet insanların pra tahsilat mercii olmamalı çünkü dolandırıcılık gibi konular zaten yasada var çek ödeyememek hapisle cezalandırılmamalı....bilmem sayın hukukçu nasıl yorumlar

Adsız dedi ki...

hukukcu yokmu?

Adsız dedi ki...

Goruslerinizi Hollanda dan buyuk bir dikkatle takip ediyorum. Ben de cek magduruyum. Ancak yeni yasa magdurlara degil de, ceklerden finansal olarak gelir elde edenleri daha fazla memnun edecek gibi gozukuyor.

Adsız dedi ki...

Hukukcular soyleyecekleri herseyi soyledi. Sabirli bir sekilde ictihat sonucunda cikacak olan karari beklemek zorundayiz. Ancak baska hangi suclarda insanin ailesi de mahkum oluyor merak ediyorum. Turk ticaret sistemine gore cekte hapis olmazsa ticaret durur. Cunku hepimiz sermayesiz calisiyoruz. Ancak hapis yatanin borc mukellefiyeti duser diye bir madde konursa o zaman sadece dolandiricilar hapse girer. Alacakli kimin dolandirilip kimin dolandirilmadigini cik iyi biliyor.

Adsız dedi ki...

BİR TEK BANA ŞUNU İZAH ETSİN BİRİSİ BUGÜN TBMMM TV DE GAZETEDE ÇIKAN ÇEKLE İLGİLİ HABERLERE İTİBAR ETMEYİN DENİLDİ. EĞER İŞ SİZİN DEDİĞİNİZ HALİ ALMIŞSA BUNU NEDEN SÖYLEDİ VEKİLLER PEKİALA...

Adsız dedi ki...

aslında basit bir mantık yürüttüğümüzde hapis cezası bir nevi çekin arkasındaki teminat gibi duruyor.bir nevi ipotek yani ve vadeli çek dediğimiz konunun doğmasına neden oluyor kısaca çekle mal satan kesim güven duymaktan çok hiç bişey yapamazsam keşideciyi hapsettiririm diyor.daha vahimi çekin bir havale olduğu olgusunu ihlal etmekten hapis cezası veriliyor .yani çeki kestiğinizde hesabımda bu para var diye kesiyosunuz ttk da çekin tanımı bu şekilde zaten zamanında anayasa mahkemesindeki reddedilme sebebi de buydu.ama şuda bir gerçek sadece ticaret yürüsün diye insanları özgürlüğünden yoksun bırakacak bi kanun çıkarılmamalı.ya vadeli çek kullanmanın önü kapatılmalı yani bankalara çek götürüyosunuz mesela üç aylık ticari kredinizden para kullanıyosunuz o banka o çeki aldığıda o çekin aslında vadeli olduğunu ve çekin tanımına uymayan bir kağıt parçası olduğunu bilmiyormu?tabi ki biliyor ticaretin dönmesi sağlanacaksa devlet vatandaşına mutlaka bi başka yol bulacaktır kısaca bankaya vadeli yazdığınız çeki götürdüğünüzde kredi kullanıyosanız bamkada onun kanunsuz olduğunu biliyor ve bilerek kanunsuzuğa ortak oluyor .bunun düzeltilmesi şart

Adsız dedi ki...

YENİ HAZIRLANAN ÇEK KANUNUNDAHAPİS KARARI MADEM KALKIYOR NEDEN HÜKÜMET BU KARGAŞAYI BİTİRMEK İÇİN YENİ YASAYI DEVREYE SOKMUYOR? YENİ ÇEK KANUNUNDA HAPİS KARARININ KALDIRILDIĞI KESİNMİ?

Adsız dedi ki...

Sayin profesor ve uzman hukukcularimizin goruslerini okudum. Ancak bu unutkanligin kasitli oldugunu dusunmekteyim. Ne sis ne kebap yanmaz. AKP af cikarmamis, unutmus olur. Bundan sonraki ticaret cok daha riskli. Diyelim ki olumsuz oldu. Bizim karsiliksiz ceklerimizin rakamlari yukseltildikten sonra vergiden dusuyor. 5 sene sonunda bankalar sigortadan para aliyor. Bu lobiler kanimizi emmekte ve malesef surekli guclenmekte. Ben pkk li olup pisman olsaydim. Ne ceza alirdim. Sonuc itibari ile durumumuz duzgun iken vermis oldugumuz vergiler bize mahkeme, polis ve cezaevi olarak geri donmekte. bu cok haksiz bir uygulama. Beni dolandiranlarin hicbir sikintisi yok. Ceza paralari hazir, olan garibana olur.

Adsız dedi ki...

hepimiz yıllarca ticaret yapmış insanlarız her bankada borçlu cari dediğimiz kredi şekli var ve bunu kullanırken ya çek ya da senet istenir senette pul parası olacağından banka çek kabul eder ve vergi yönünden de devlet zarara girer .sonuçta vadeli çek dediğimiz kanunsuz uygulama böyle başlar.hemde resmi yoldan....

Adsız dedi ki...

22.35
bu yasayı inceleyecek ve karara bağlayacak kurum yargıtay yeni yasa nasıl çıksa daha önceki kararları aleyhte bir uygulama olmayacak belkide iş içten geçti diye jet hızıyla meclise geldi diye manşetlere düşen çek yasası 05.01.2009 tarihinde bile 5 gün geç kaldığından hızlı çıkarılmasınında bi anlamı kalmadı

Adsız dedi ki...

Donem sonu faizlerini aldiklari surece sikinti cikmaz. Kapinin onunde siraya gecerler, benle de calis diye. Simdiki aklim olsaydi hepsi ile calisir bir guzelde tasarruf yapardim(!). Gercek sorun banka ve finans kurumlaridir. Hollanda

Adsız dedi ki...

5 gün erken farkedilseydi vay halimize ...ne dersiniz sayın hukukçu haksızmıyım

uludağ dedi ki...

BAKIN SEVGİLİ ARKADAŞLARIM HAKİKATEN YAPILMASI GEREKEN BİZLERE ÇEK KULLANMAYI BANKALARADA YASAL OLMAYAN KREDİ VERMEMEYİ ÖĞRETMELİ. UNUTMADAN HEM ÇEK NAKİTTİR ÇEKTE VADE YOKTUR DİYORLAR. HEMDE TARİHİNDEN ÖNCE TAHSİL ATMEYE KALKTINMI MÜŞTERİYİ ARAYIP VERMEMEK İÇİN 711 İ DAHİ UYGULATTIRIYOLAR. HEPSİ DÜZENBAZ FİKİRBAZ VE SAHTEKAR BANKACISINDAN TÜCCARINA KADAR BEN ONU BUNU BİLMEM ARKADAŞ BİZE ÇEKLİ TİCARETİ ÖĞRETSİNLER. BENİM SUÇUM BU ÜLKEDE BATTIĞIMDAN DOLAYI HAPİS OLMAMAMLI. BÖYLE ADİ BİR UYGULAMA OLMAMAMLI. BUNU AKP YADA BAŞKA Bİ PARTİ ADINA DEĞİL HUKUK ADINA SÖYLÜYORUM DEMİN ARKADAŞIN DEDİĞİ GİBİ 10 ASKER ŞEHİT ET. GEL PİŞMAN OL SONRA SERBEST. ALACAKLARINI ALAMA İFLAS ET ŞARTLI TAHLİYEDEN BİLE TARARLANAMA KODESE GİT. YERİM BEN BÖYLE ADALETİ BE..

uludağ dedi ki...

BANA ÇEKLE İLGİLİ HAKİKATEN İFLAS EDENLER ADINA HAKTAN ADALETTEN BAHSETMEYİN ARKADAŞ. SAHTEKARI DÜRÜSTÜ AYIRT EDEMEYEN HUKUKU YİYEYİM BEN. UFACIK YAVRUYA TECAVÜZ EDENLER DIŞARIDA GEZECEK BEN İFLAS ETTİM DİYE ÇOLUK ÇOCUK0REZİL KEPAZE OLACAK. HAYIR ABİ SONUNA KADAR HAYIR.

Adsız dedi ki...

bravo sayın uludağ
konu kısaca HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ve şu anda tek ümitlendiğim şey bu kararı hukuk verecek

Adsız dedi ki...

Sayin uludag, Benim tek bankada 300.000tl ipoteksiz , 7 yasinda sirketim vardi. Gelde kullanma adami tesfik ediyorlar. Ondan sonra karsi taraflar ceklerini odemiyor. Kabus basladi. Ipleri elinde tutanlar bu sistemden cok buyuk paralar kazaniyorlar. Bizsiz olmaz, top oyniyacak adam bulamazlar. Hollanda

uludağ dedi ki...

DÜRÜSTÜ KOLLAMAYAN ADALET ADALET DEĞİLDİR.
BENİ ANLAMADAN DİNLEMEDEN TÜRK MİLLETİ ADINA SENİ YARGILADIM BANA YANİ DEVLETE ŞUKADAR VÖDE YADA GİT HAPİS YAT. PARAM OLSA ZATEN ALACAKLIYA VERİRDİM. İŞ BU NOKTAYA GELMEZDİ. 15 YIL DSÜRÜST TİCARETİN ÖDÜLÜNE BAK ...
VALLA BİLLA DAYANAMIYORUM BE KARDEŞİM. BU ÇEK SAHİPLERİNİN Bİ İSTİHBARATI YAPILMALI Bİ TİCARET GEÇMİŞİNE BANKALARLA OLAN TİCARİ HUKUKUNA FALAN BAKILMALI. ÖYLE EZBERE BEN SENİ YARGILADIM ŞU KADAR CEZAYI ÖDE İŞTE O ZAMAN SEN DÜRÜSTSÜNDÜR .HADİ ORADAN HADİ ORADAN YOK BÖYLE ADALET BÖYLE HUKUK BÖYLE HAK KABUL ETMİYORUM VE ETMEYECEĞİMDE KARDEŞİM.

Adsız dedi ki...

Adsiz 22.54 Allahtan adalet var. Buna sadece ilahi adalet denir

Adsız dedi ki...

Sayin uludag istihbarati cok saglam ve saygin olan bir firmaya tesisler kuruyorduk. muthis bir dolandiricilik sebekesi cikti. 500.000 tl civarinda cek patladi. gel de altindan kalk. 150.000tl civarinda cekim var. Topla topla bitmiyor. Hollanda

Adsız dedi ki...

gazetelerde bile çarşaf çarşaf ilanlar yayınlanırken ÇEKİNİZE PARA çekinize aynı gün para diye çekin bir havale olduğunu ve keşide edildiği anda hesapta para olduğunu hangi akıllı insan iddia edebilir.sn.prof.dr.hayri domaniç in 2003 yılında söylediği gibi bizim ülkemizde kullanılan çek çek değildir vadeli senettir ve bunu bilmeyen yoktur.bunuda bilmeyen uyuyor demektir derin uykudadır

Adsız dedi ki...

Yeni cek kanununun tam metnini okudum. Bu kanunla gercekten batani Allah kurtarsin, inanilmaz agir bir yasa. Her gelen yasa oncekini aratiyor. Benim tavsiyem, ulkemize mahsus bir cek yapsinlar, odemiyeni de assinlar. Boylesi daha kestirme olur.

Adsız dedi ki...

23.20
öyle bi yasa yapsalar astıkları insan ölür yakınları gömerler hiç olmazsa bi süre sonra yakınları bari işine bakar böyle insanların yedi sülalesini hergün ölümden beter yaşatmazlar kısaca daha ii olur...

Adsız dedi ki...

yeni cek yasasının adresini yazarmısınız

Adsız dedi ki...

23.29
20.19 da en önemli maddesini yazdım okuyabilirsiniz.ayrıca yeni çek yasası tasarısı taslağı yazınca google da geliyor

Adsız dedi ki...

tskler ustat

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
bugün az yorum yapıyorsunuz.yorumlarınız bizim için önemli aksi bi karar çıkma ihtimali sizce ne kadar(yargıtaydan)

Adsız dedi ki...

hakimlerden birinin adalet. org sitesine yaptığı yorumu okuyun lütfen.


Sayın AKTAŞ, tabiki kanunsuz suç ve ceza olmaz ve tabiki maddi ceza hukukunda kıyas yasaktır.Ancak 3167 sayılı yasa halen yürürlüktedir.Karşılıksız çek suçunun cezasıda 16/1.madde gereğince çek bedeli kadar ağır para cezasıdır.Yine 5252 sayılı yasanın 5.maddesi gereğince tüm ağır para cezaları adli para cezasına dönüştürülmüştür.Alt ve üst sınırları da gösterilmiştir.Kanunlarda TCK.ya uygun değişiklik yapılıncaya kadar bu şekilde uygulanacağıda açıkça belirtilmiştir.5252 sayılı yasadaki ağır para cezalarının dönüştürülmesiyle ilgili değişiklik TCK.nun 5.maddesine rağmen yapılmış bir değişikliktir.Bu nedenle ağır para cezasından dönüşen adli para cezaları TCK.nun genel hükümlerine aykırı olsada uygulanması gerekir.Bu kıyas değil kanunun açık hükmüdür.Burada kıyas yada kanunilik ilkesine aykırılıktan değil olsa olsa yorum farkından söz edilebilir.Yani kısaca ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezaları 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamının dışındadır.Bu madde hiç olmasa dahi ağır para cezasından dönüşen adli para cezaları 5252 sayılı yasanın 5.maddesi gereğince uygulanmaya devam edecekti.Bu maddenin konulmasındaki amaç diğer aykırılıklardır. Ayrıca sizin yorumunuzu doğru kabul edersek 01/06/2005 tarihinden önce işlenmiş ve ağır para cezası gerektiren tüm eylemleride suç olmaktan çıkartmış oluruz.

Örneğin 765 sayılı TCK gereğince bir kişi hakkında ağır para cezası verildiğini ve bu eylemin karşılığının yeni yasada daha aleyhe olduğunu farzedelim.Bu durumda ne olacak? Yeni yasa aleyhe olduğu için uygulanamaz.Sizin dediğinize göre (ağır para cezalarınında uygulanma imkanı bulunmadığı için) 765 sayılı TCK gereğince kurulan hükümde geçersizdir.O halde eylem suç olmaktan çıkmıştır mı diyeceğiz?.

Yada 31/12/2008 tarihine kadar Çek Kanununda değişiklik yapılsaydı ve eylem için hapis cezası yada daha ağır gün para cezası öngörülseydi biz ne yapacaktık?Yeni değişiklik aleyhe olduğu için yine uygulayamayacaktık.Önceki halide TCK.nun genel hükümlerine aykırı olduğu için uygulanmayacaktı.Buna göre 31/12/2008 tarihine kadar işlenen karşılıksız çek suçları her halukarda suç olmaktan çıkartılmış mı olacaktı? O halde bugüne kadar niye uyguladık?

Adsız dedi ki...

tck 5.md göre tck genel hükümleri olan ilk 75 .md si 1.1.2009 gününden itibaren ceza içeren tüm kanunlar için uygulanması zorunlu hale gelmiştir.

3167 sk gerek 16/1-2 ,13/1, ve ceza içeren tüm özel kanunlarda 1.1.2009 gününden itibaren tck 52.md aykırı olmayacak GÜN PARA CEZA SİSTEMİ OLAN ADLİ PARA CEZASI uygulamasına tck 5.md göre geçilmiştir.

tck 52.md göre adli para cezası hesaplanırken de alt ve üst sınırlarının takdirinde de tck 61 .md gözetilecek .özellikle de tck 61/8 -9,.md hükümleri gözetilecek.
tartışılması gereken asıl sorun ,3167 sk 16/1-2.md ve aynı kanunun 13/1.md cezaların artık 1.1.2009 gününden itibaren uygulanmayacağı ve hatta bu kanunlarda tck 52 .md aykırı olmayan gerekli yasal düzenleme yapılmadığından bu suçlara 1.1.2009 gününden itibaren uygulanabilecek ceza yaptırımı yoktur.çek bedeli kadar veya doğrudan adli para cezası sistemini tck 5,52.md amir hükümlerine göre bu ceza sistemi terkedildiği kesin olarak söylenebilir.

tck 2.md göre bu suçların düzenlendiği kendi özel yasaı olan 3167 sayılı kanunda da yasal düzenleme yapılmadığından burada tck 2.md cezada kanunilik kuralı gereğince bu suçlar için 1.1.2009 gününden itibaren yasal olarak uygulanabilecek adli para cezası da olmadığından cezasız kaldığı sonucu ortaya çıkmaktadır.

diyelim ki 3167 sayılı kanunda yeni bir yasal düzenleme yapılsa bile bu yasa değişikliği önceden işlenen suçlara uygulanamaz. zira önceki suçlar tck2.md anlamında cezasız kaldığından ancak değişiklikten sonra işlenecek suçlar hakkında uygulaması sözkonusu olacaktır. tck 2.md kanunda yazılı olmayan bir ceza verilemeyeceğini amirdir.

her nekadar 3167 sk. bu suçların cezası var olduğu söylenebilir ise de kanundaki bu cezalar 5252 sk.geçici 1.md göre artık 1.1.2009 gününden itibaren tck 5.md. de gözetilerek yasal zorunluluk nedeniyle uygulama kabiliyeti kalmadığından bunun sonucu bu suçlar tck 2.md anlamında artık cezasız kalmış demektir.

yani ÖZETLE FİİLİ DURUM SUÇ VAR ANCAK (1.1.2009 DAN SONRA)UYGULANABİLECEK KANUNİ BİR CEZASI YOK.

nasıl ki 1.1.2009 gününden sonra mahkemeler bu suçlara ceza veremeyeceklerine göre, önceden ceza verilmiş ancak 1.1.2009 dan sonra cezasız kalmış bir suç nedeniyle verilmiş bu cezalar da infaz edilemez.cezaların kararı veren mahkemesince ek kararla bütün sonuçları ile ortadan kaldırılması gerekir.cezası ceza evinde infaz edilenlerin de mağduriyetlerinin önlenmesi için de ya infazlarının öncelikle durdurulması veya cezanın ortadan kaldırılarak tahliye edilmeleri gerekir.

yapılacak yasa değişikliği beklense bile hiç olmazsa infazlar durdurulmalıdr.

tck 61/10.md de cezalar KANUNDA AÇIKÇA yazılı olmadıkça ne artırılablir ne eksiltilebilir ne de DEĞİŞTİRİLEBİLİR.

tck 45 md ve 61/10,ve tck 2md birlikte değerlendirildiğin de ÇEK SUÇU 1.1.2009 dan sonra CEZASIZ kalmıştır.cezasız kalan suç nedeniyle de önceden verilmiş cezayı da ortadan kaldırılması gerekir.infazlarınında durdurulması gerekir.
tck 45.md cezaların hapis ve adli para cezaları olduğunu söylüyor.bu madde de veya tck 52 .md.de 'ÇEK BEDELİ KADAR ADLİ PARA CEZASI' VEYA ' ARTIK UYGULAMA İMKANI KALMAYAN(5252 sk geçici 1.md göre) 5252.SK 5.md benzer şekilde 450 ytl adli para cezasını uygulamak yasal değildir.zira tck 45.md de böyle bir ceza vermeye yasal imkan da yoktur .

aksini kabul etmek demek ise tck 2/3.md göre ' Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz' amir hükmüne aykırı KIYAS YASAĞINA GİRER.CEZA İÇEREN HÜKÜMLER KIYASA YOL AÇACAK BİÇİMDE GENİŞ YORUMLANMIŞ OLACAKTIR.

ceza hükümlerinin uygulanmasında KIYAS YASAĞI VAR. CEZA İÇEREN HÜKÜMLERİNİN DE YORUMLANIRKEN DE GENİŞ YORUM YAPILABİLİR ANCAK BU GENİŞ YORUMUN DA YASAL SINIRI KIYASA YOL AÇACAK BİÇİMDE OLMAYACAK
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*11.01.2009.23:06

--------------------------------------------------------------------------------

saygıdeğer Meslekdaşlar;

Doğrudur; 5252 sayılı yasanın geçici birinci maddesi "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır" demek suretiyle 01/01/2009 tarihinden itibaren diğer kanunların 5237 Sayılı yasanın Genel hükümlerine yani 75 nci maddeye (bu madde de dahil) kadar ki hükümlerine aykırı hükümleri 01/01/2009 tarihinden itibaren uygulanamayacaktır.

Keza doğrudur; TCK.nın 45 nci maddesi "Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır." demek suretiyle ceza mahkemelerinden suç karşılığında verilebilecek cezaları 01/01/2009 tarihinden itibaren hapis cezası ve adli para cezası olarak daraltmış, ve hangi kanunda ne isimle olursa olsun başka ceza vermeyi yasaklamıştır. Bununla da yetinmemiş TCK.nın 52 nci maddesinde adli para cezasını "Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir." şeklinde tanımlamıştır.

Öyleyse gene doğrudur ki 01/01/2009 tarihinden itibaren hangi kanundan kaynaklanırsa kaynaklansın verilecek para cezaları "beş günden az ..730 günden yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağ" şeklinde olmak zorundadır.


Peki 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi bu TCK.nın 45 nci maddesine uygun bir adli para cezası ihtiva ediyormu?

Kanunun bu maddesi; "Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ADLİ PARA CEZASIyla cezalandırılırlar." der. Çek Kanununu koyan kanun koyucu terim olarak adli para cezası terimini seçmekle birlikte gün para cezası sistemi o tarihte yürürlükte olmadığından ÇEK BEDELİ TUTARI ADLİ PARA CEZASI terimini seçmiştir.

Aslında buraya kadar yazdıklarımın hepsi LAFI GÜZAFTIR.:) Cevaplandıracağımız soru çek bedeli tutarı adli para cezası vermeyi emreden 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi TCK.nın 45 maddesine aykırımıdır. Kanaatimce 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi birinci maddeden itibaren yürümeye başlasa 45 nci maddeye kadar hiç bir madde sen bana aykırısın deyip onu durdurmaz. ve hatta 45 nci madde dahi bana aykırısın demez. Demez çünkü 45 nci madde genel bir tabirle adli para cezası terimini kullanmış, adli para cezası terimi 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinde de aynen kullanılmış olduğundan 3167 sayılı Yasanın 45 nci maddeye bu aşamada aykırı bi yanı olmasa gerek.

Ne varki 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi 52 nci maddeye gittiğinde bu maddeden geri döndürülmesi yüksek ihtimaldir. Zira aslında 52 nci madde 45 nci maddenin açıklamasıdır.Ve 52 nci madde ceza mahkemelerine tam gün esasına dayalı adli para cezası vermeyi emretmektedir. Ceza Kanunun genel hükümleri gün esasına dayalı bir para cezası sistemini emrettiğinden çek bedeli tutarı ADLİ PARA CEZASINI EMREDEN bir sistemin bu sisteme AYKIRI olduğunu KABUL ETMEK GEREKİR.

Aslında bütün bu yazıda bir aykırılığın var olup olmadığını tesbit etmeye çalışmış olmakla olmadığını ummakla ama kanaatimce böylece aykırılığın varlığını tesbit etmiş olmakla ortada bir AYKIRILIK VAR OLDUĞUNDAN yapılacak iş uyarlama yargılaması olmalıdır.

Saygılar sunarım.

Ferşat Aydın*Hakim*12.01.2009.0:26

Adsız dedi ki...

Ilk yazidaki sayin hakimimizin yorumunu okuyunca eyvah dedim. Ikinci yorum yuregime su serpti. Ucuncu yorum birinci yorum dusuncesinde olmasina ragmen, tam bir mesleki yaklasimla tezati tespit ve kabul etti. Muthis bir akademik olgunluk. Ancak durum gosteriyorki 10 - 15 gun cok sancili gececek. Bu ictihatin oybirligi ile cikacagini zannetmiyorum. Sayin hakimlerime sunu arz etmek isterim. Benim de actigim cek davalari var. Gercekten dolandirdilar. Benim hapse girmemek icin tek umudum onlarin hapis kararinin erken cikip, yakalanmalari. Aksi halde gercekten batan bir sanayici hapse girecek. Saygilarimla arz ederim. Hollanda da olmam hapisten korkup memleketime donmiyecegim anlamina gelmez. Can guvenligi sikintisindan dolayi burdayim. Allaha cok sukur hemen hemen cozuldu. Hollanda

Adsız dedi ki...

Uyarlama yargilamasinin ne oldigunu hukukcumuz aciklarsa kendisine mutesekkur kaliriz. Saygilarimla

Adsız dedi ki...

27.01.2009 02:07
Uyarlama yargılaması:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 9/3; devam eden veya kesinleşmiş ceza davalarında dosyaların yeniden ele alınarak lehe olan kanunun tespiti için, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılarak lehe olan hükümün sanığa uygulanmasıdır.

Hukukçu

Adsız dedi ki...

Gecenin bu saatinde lutfedip cevap yazdiginiz icin tesekkur ederim. Allaha emanet olun.

Adsız dedi ki...

yeni çek kanununu okudum kanım dondu neye hizmet ettigi belli deyil

Adsız dedi ki...

sayın hukukçu
daha önceden yapmış olduğunuz yorumlarınızda p.tesi veya salı günü(bugün)yargıtaydan bi karar çıkmasının mümkün olduğunu söylemiştiniz.kısaca yeni bir bilgi alıp almadığınızı paylaşırsanız memnun oluruz.

Adsız dedi ki...

yeni çek yasasını çıkarmadan önce aşağıdaki makalenin tekrar tekrar okunması.bu yasanın 21.yüzyıla yakışır bir yasa olmasına yardımcı olacaktır


KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI ANAYASAYA AYKIRIDIR - Prof. Dr. Hayri Domaniç - (22.02.2006)



KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI ANAYASAYA AYKIRIDIR
Prof. Dr. Hayri Domaniç

(Bu makale Legal Hukuk Dergisi'nin Kasım 2003/11. sayısından alınmıştır.)

Ödenmeyen çekleri imzalayanlara 1-5 yıl hapis cezası öngören 3167 sayılı kanunla, bu kanunu daha ağır cezalarla yenileyen 4814 sayılı ve 26.2.2003 tarihli Kanun ve çekte hapis cezasının sözleşmelerden doğan borçların yerine getirilmemesi nedeni ile kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağını emreden anayasanın 38. maddesine aykırı sayılmayacağına karar veren Anayasa Mahkemesi,
Ağır şekilde hatalıdır.
Çekte hapis cezasını tekrarlayan 4814 sayılı kanunun hatalı gerekçeler ile Anayasa Mahkemesi kararındaki hatalar, eleştiriler, yasal ve doktrinal gerekçeler aşağıdadır:
A- Yeni Çek Kanunu’nu Hazırlayanlar ve Gerekçeleri:
TBMM, Adalet Bakanlığı Alt Komisyon Başkanı Hakkı KÖYLÜ, üye Harun TÜFEKÇİ ve Muharrem KILIÇ tarafından imzalı 3.2.2003 tarihli raporda belirtildiğine göre, çeklerin ödenmemesini “objektif sorumluluk” nedeni sayan, yani Ceza Kanunu’nun 45. maddesinde yer alan ve “cürümde kasdın bulunmaması cezayı kaldırır” diyen uluslar arası kuralın dışında tutan kanun tasarısı:
1) Adalet Bakanlığı,
2) Merkez Bankası,
3) Türkiye Bakanlar Birliği,
4) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
5) Türkiye Barolar Birliği,
Temsilcileri ile,
6) Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanının
katıldığı 31.01.2003.ve 03.02.2003 tarihli toplantılarda hazırlanmıştır.
Alt Komisyon tasarıda bazı değişikler yapmışsa da, netice olarak tasarı:
a) Bedeli bağış veya lehtara verilen ödünç bir para dahi olsa çeklerin ödenmemesini, genel olarak tüm suçlarda şart koşulan kasıt unsurunu aramaksızın objektif sorumluluk sebebi saymış,
b) Bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile 80 milyar lirayı aşmamak üzere çek bedeli kadar para cezası öngörmüş,
c) Çek hamili lehine tazminat ve reeskont faizi önerilmiştir.
10.1.2003 TARİHLİ “GENEL GEREKÇE”nin ÖNEMLİ BÖLÜMÜ ŞÖYLEDİR:
“Ceza hükmü içeren özel ceza kanunları hükümlerinin, uygulanacak cezanın ülkedeki tüm ceza kurallarının bütünü dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Çağdaş ceza hukukunda, ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu bu ilişkilerden doğan ve netice itibarıyla, cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere hürriyeti bağlıyıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi,
‘EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA’ ilkesinin doğmasına yol açmıştır.
Bu gelişme nedeniyle karşılıksız çek keşide etmek suçunu ilk defa işleyenlere hürriyeti bağlıyıcı ceza yerine çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası verilmesi,
Ancak çeke güvenin zaafa uğratılmaması ve cezada etkinliğin arttırılması bakımından, bu suçtan mükerrirler hakkında (1 yıldan 5 yıla kadar) hapis cezası verilmesi uygun görülmüştür.”
B- Anayasa Mahkemesi de Resmî Gazete’nin 26.04.2003 Tarihli Sayısında Yayımlanan 11.12.2002 Tarihli 2002/165 K. Sayılı Kararında Çeklerin Sözleşme Olmadığını Bu Nedenle, Sözleşmeden Doğan Borçların Yerine Getirilmemesi Nedeni ile, Hapis Cezası Verilemeyeceğini Emreden Anayasanın 38. maddesi Dışında Kaldığını ve Karşılıksız Çeke Hapis Cezasının Doğru Olduğunu Başkan Vekili Haşim Kılıç’ın Muhalefeti ve Oyçokluğu İle Açıklamıştır.
Kararın gerekçe bölümü şöyledir:
“Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek;
Temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmadığından bağımsız olarak,
Kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.
Hatır senetlerinde olduğu gibi, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı veya temelde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu durumlarda çek, başlı başına borç kaynağı biçiminde ortaya çıkabilmektedir.
Ayrıca, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir borç için dahi çek keşide edilebilmektedir.
Çeki elinde bulunduran hamil, keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan bir alacağı değil, doğrudan doğruya çekten doğan bir hakkı iktisap etmektedir.
O halde, çek ilişkisi bizzat sözleşme olmadığı gibi, çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması da zorunlu değildir. Temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise, çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz konusudur.
Borçlu, temel ilişkisi ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında, asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkisi doğmaktadır.
İtiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 38. maddesi’nin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilebilmesi için ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilememesi gerekmektedir.
Oysa çek temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran bir havaledir.
Bu nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesi’nin sekizinci fıkrasa aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.”

C- Çekte Hapis Cezasını Tekrarlayan 4814 Sayılı Kanunla Bu Doğrultudaki Anayasa Mahkemesi Kararına Eleştiriler İle Yasal ve Doktrinal Dayanakları:
“EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA” gerekçesi ile hapis cezasını tespit eden, 4814 sayılı kanunla bu doğrultudaki Anayasa Mahkemesi kararı hatalı olup, DÜNYA MEVZUATINA AYKIRI VE ACEMİLİK ÜRÜNÜDÜR..
1) Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlış, hem de çeke dayalı ekonomik suç tekrarlandığı takdirde, karşılıksız çek düzenleyenlere 1 – 5 yıl hapis cezası kuralı ile çelişkilidir. Zira “ekonomik suç” kavramı, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtekarlık gibi haksız yararlar sağlayan suçları da kapsar ve tüm Dünya kanunlarında hapisle cezalandırılmıştır. Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil, “ekonomik direncedir” yaptırımı da faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur. Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıyan “ekonomik suça ekonomik ceza” hiçbir yasal dayanak gösterilmeden yakıştırılmış bir acemilik ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur. “Ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarını “ödemede temerrüt dirence” karıştırılmıştır. Parasal direncelerin yaptırımı parasaldır, faiz ve tazminattır. Hapis ve hatta para cezası yoktur. Ekonomik direnceye alacaklı yararına parasal yaptırım uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödenmekte olup, alacağı direnceye uğrayan alacaklıya bir faydası yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasını Devlete ödemesi de söz konusu değildir. Çek Kanununun Yeni 16. maddesi’ne göre 80 milyar lirayı aşmamak üzere karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası da, çekin temsilciler tarafından imzalanması halinde iki üç katına çıkabilmektedir. Zira 16. madde hem temsil edene hem temsil edilen kişiye ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası uygulamaktadır. Temsil edilen özel kişi 80 milyar, temsilcide 80 milyar lira ceza ödeyecektir. Vakıf ve Dernek gibi özel tüzel kişiler adına çek imzalanması hallerinde de tüzel kişi ayrı, temsilci veya temsilcilerden her biri ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası ödemek zorundadır. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerine yollama yapan TK.730’un yollama yaptığı TK.599 ve 600 gereğince, çek borçlusu çeki ibraz eden lehtara karşı her tür defileri ileri sürebildiği ve bu defi imkanı nama yazılı çeklerde iyi niyet sahibi üçüncü şahıslara karşı da geçerli olduğu halde, 16. madde karşılıksız çekte hapis ve para cezası için bu defileri de göz ardı etmiştir.
KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Çeklerin mutlaka bir sözleşmeye dayalı olmasını emreden bunca kanun maddeleri ile parasal borçlarda dirence nedeni ile hapis cezası verilemeyeceğini emreden Anayasa’nın 38. maddesine rağmen, çekin bir sözleşme olmadığını gerekçe alan 16. madde’nin mimarları da aynı görüşü paylaşan yargı üyelerinin tutumu da 72. Ayeti anımsatmaktadır.
Sürekli olarak Hazine Müsteşarlığı, Banka Denetleme Kurumu ve Merkez Bankası gibi Devlet kuruluşlarının denetiminde bulunmasına rağmen 40 – 50 maddelik kredi sözleşmelerinin tamamı emredici hükümlere aykırı ve geçersiz bulunan bankaların yasama organını yanıltması neticesinde Çek Ceza Hukukunda şu dengesizliğe bakınız:
1- Karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası,
2- Temsil edilene ayrı, temsilciye ayrı olmak üzere çek bedelinin iki katı para cezası,
3- Birden çok temsilci varsa her birine ayrı ayrı para cezası, temsil edilene de üçüncü para cezası,
4- Para cezaları bir ayda ödenmezse, üç yılı geçmemek üzere hapis cezası,
5- Birinci çekin karşılıksız kalması nedeni ile para cezalarının ödenmesinden sonra düzenlenen ikinci çekin karşılıksız kalması halinde ise 1-5 yıl arası hapis cezası,
6- TCK. 503 gereğince dolandırıcılık suçlarına 1-3 yıl arası hapis cezası yeterli görüldüğü halde, borç para vermek amacı ile düzenlenen çekin karşılıksız kalmasına 1-5 yıl hapis cezası,
7- TCK. 491 gereğince hırsıza 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası, buna karşı teslim edilmeyen malın bedeli olup, BK. 81. gereğince ödenmeyen çek için 1-5 yıl hapis cezası,
8- TCK.508’de düzenlenen emniyeti suistimal suçu için 2 aydan 2 yıla kadar hapis cezası, bağış çekinin karşılıksız kalması halinde ise 1-5 yıl hapis cezası,
9- Sahte belgeler düzenleyerek vergi kaçıranlara Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi gereğince altı aydan üç yıla kadar hapis cezası, haklı nedenle de olsa çeki ödemeyenlere 1-5 yıl hapis cezası,
Ödenmeyen çeklere hapis cezası getirerek çok müşteri edinmek ve para kazanmak amacındaki bankaların zulüm örneklerindendir. Bunca yasal dengesizliğe ve karşılıksız beher çek için 80 milyar liraya kadar para cezası ile hapis cezasına neden olan bankaların karşılıksız çeklerde riski de yaprak başına 300 milyon liradan ibarettir.
Avrupa Birliği (AB) Devletleri’nin hiç birinde, kötü niyet ve dolandırıcılık gibi suç unsurları olmadıkça tarihte ve halen karşılıksız çek için hapis cezası yoktur. Arjantin, Brezilya, Japonya gibi devletlerin çek kanunlarında da hapis cezası söz konusu değildir.
TK. 707, çeklerin vadeli olmasını yasakladığı halde uygulamamızda karşılıksız çeklerin hemen hemen tümü vadelidir. Vadeli çekin vade beklemeksizin ibrazı TCK. 508 gereğince suç olduğu halde, avukatlarla hakimler bunu da nazara almamakta hemen hapis cezası uygulamaktadır. ZALUMEN CEHULA.
“Ekonomik suça ekonomik ceza” aynı zamanda aldatıcıdır. Çünkü para cezası savcının talebi üzerine ödenmezse 657 sayılı İnfaz Kanun’un 5. maddesi gereğince, üç lira için bir gün hapis olmak ve üç seneyi geçmemek üzere hapse dönüşür. Yeni Çek Kanunun gerekçesinde yer alan ve çeklerde karşılıksızlığın tekrarı halinde hapis cezası öngören bölüm de çelişkilidir. Madem ki, “ekonomik suça ekonomik ceza prensip edinilmiştir” karşılıksız çeklerin tekrarlanması halinde de “suç ekonomiktir” cezanın da parasal olması zorunludur. Yeni Çek Kanunu ve gerekçesi, kanunları inceleme yetersizliğinden kaynaklanan tam bir acemilik ürünüdür.
2) Çeklerin birer havale ve sözleşme senedi olduğunu düzenleyen başlıca yasalar:
a) Çekler dahil Kıymetli Evrakı tarif eden TK. 557:
Kıymetli evrak ÖYLE SENETLERDİR Kİ, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez.
Şeklinde olup, çekin SENET olduğunu açıklamaktadır.
b) Çekin şekil şartlarını düzenleyen TK. 692’nin 2. bendine göre çek;
“Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için HAVALE”dir.
c) Borçlar Kanunu 457’ye göre de;”HAVALE BİR AKİTTİR” sözleşmedir.
d) TK. 694 hükmü de çeklerin HAVALE SENEDİ olduğunu tekrarlamıştır.
e) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.7.1958 tarihli ve K. 28 sayılı kararına göre de:
Çek mahiyeti itibariyle BORÇ İKRARINI HAVİ bir vesika değil, HAVALE BENZERİ bir ödeme vasıtasıdır.
f) Hususî ve resmî evrakta sahtekarlık suçlarını cezalandıran Türk Ceza Kanunu’nun 349. maddesi’nin 2. bendi de, TK. 557 gereğince çekleri de kapsayan “Emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen KAMBİYO SENETLERİ”ni daha ağır cezalara tabi tutmuş ve ÇEKLERİ de SENET VE SÖZLEŞME saymıştır.
g) “KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLİÇE VE EMRE MUHARRER SENET) HAKKINDAKİ HUSUSİ TAKİP USULLERİ”ni düzenleyen İİK. 167-176 hükümleri de çekleri senet ve sözleşme saymış ve özel bir icra takip usulüne tabi tutmuştur.
h) 57 maddeden oluşan 1931 tarihli Milletler Yeknesak Çek Kanunu (Loi Uniforme Concernant le Cheque) de 1 ve 3. maddelerinde çekin bir banka üzerine yazılan özel bir havale sözleşmesi olduğunu açıklamıştır.
HAYRİ DOMANİÇ de, 1990 YAYIMI KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitabının 529. sayfasında:
“Çek, münhasıran bir bankaya hitaben yazılabilen, kanuni şekil şartlarına tabi, kıymetli evrakta madut ve sadece nakde taalluk edebilen hususî bir HAVALE SENEDİDİR.”
Şeklinde bir tarif yapmış, çekin bir senet ve sözleşme olduğunu belirtmiştir. Hocamız Ord. Prof. Dr. Halil ARSLANLI’da 1960 yayımı Ticari Senetler adlı eserinde ÇEKİN BİR HAVALE SÖZLEŞMESİ ÜRÜNÜ olduğu beyan etmiştir.
Prof. Dr. Reha POROY ile Prof. Dr. Hamdi YASAMAN’ ın müşterek eseri KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitap da çekler bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Ziraat Bankasının, 1988 yayımı “Tevdiat ve Banka Hizmetleri Mevzuatı” adlı kitapçığının 1 ve 2. sayfalarında da çek, bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Özetle, 26.2.2003 tarihli ve 4814 sayılı Yeni Çek Kanunu’na kadar çekin sözleşme niteliğinde bir havale ve senet olmadığını savunan yasal, yargısal ve doktrinal bir görüş yoktur.
Bir kimsenin diğer bir kimseye çek vermesinde amaç:
- Ya çek lehtarına olan bir borcun ödenmesi;
- Veya çek lehtarına bir miktar paranın borç verilmesi;
- Yahut çek lehtarının ileride teslim etmeyi vaadettiği mal ve hizmetlerden doğacak borçların karşılanması;
- Veyahut bir miktar paranın borç verilmesi;
gibi hukukî sebeplere dayalı ve yönelik olabilir.
BK. 17’ye dayalı tüm bu hukuki sebepler da yazılı veya sözlü sözleşmelere dayalıdır. Dolayısı ile Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan ve:
“Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” diyen emredici kuralın kapsamındadır. Bu nedenle, çek bedelinin ödenmemesi hapis cezasını gerektirmez. Dolayısı ile bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngören 4814 sayılı Yeni Çek Kanunu Anayasa’ya aykırıdır.
Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlış, hem de çeke dayalı ekonomik suç tekrarlandığı takdirde, karşılıksız çek düzenleyenlere 1-5 yıla hapis cezası kuralı ile çelişkilidir. Zira, “ekonomik suç” kavramı, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtekarlık gibi haksız yararlar sağlayan suçları da kapsar ve tüm Dünya kanunlarında hapisle cezalandırılmıştır. Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil “ekonomik direncedir” yaptırımı da faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur.
Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıyan “ekonomik suça ekonomik ceza” ilgili kanunları yeterince incelememekten kaynaklanan hata ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur.”ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarını ödemede temerrüt dirence” karıştırılmaktadır. Parasal direncelerin yaptırımı parasaldır, faiz ve tazminattır. Hapis ve hatta para cezası yoktur. Ekonomik direnceye alacaklı yararına parasal yaptırım uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödemekte olup, alacağı direnceye uğrayan alacaklıya bir faydası yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasını Devlete ödemesi de söz konusu değildir.
“Ekonomik suça ekonomik ceza” aynı zamanda aldatıcıdır. Çünkü para cezası ödenmezse 657 sayılı İnfaz Kanunu’nun 5. maddesi gereğince hapis cezasına çevrilir.
Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan ve çeklerde karşılıksızlığın tekrarı halinde hapis cezası öngören bölüm de çelişkilidir. Madem ki, “ekonomik suça ekonomik ceza prensip edinilmiştir” karşılıksız çeklerin tekrarlanılması halin de “suç ekonomiktir” yaptırımın da parasal olması zorunludur. Yeni Çek Kanunu ve gerekçesi tam bir acemilik ürünüdür.
NETİCE:
ÇEK BANKALARA HİTABEN YAZILAN BİR HAVALE SENEDİDİR. BK. 457’ye GÖRE İSE HAVALE BİR AKİTTİR.”
ŞU HALDE ÇEK TANZİMİ BİR SÖZLEŞMEDİR VE ANAYASA’NIN 38. MADDESİ’NDE YER ALAN VE “HİÇ KİMSE KENDİSİNİ VE KANUNDA GÖSTERİLEN YAKINLARINI SUÇLAYAN BİR BEYANDA BULUNMAYA VEYA BU YOLDA DELİL GÖSTERMEYE ZORLANAMAZ”. ŞEKLİNDE BULUNAN EMREDİCİ KURALA TABİDİR.
BU EMREDİCİ YASAL DURUMA RAĞMEN, ÇEKLERİN ÖDEME ARAÇLARI OLDUĞU, SENET OLMADIĞI YÖNÜNDEKİ GÖRÜŞLER, YASALARI VE DOKTRİNİ GÖZARDI EDEN HATALARDIR.
Osmanlı İmparatorluğunun 20 Nisan 1914 tarihli Çek Kanunu ile 1926 ve 1956 tarihli Türk Ticaret Kanunları da karşılıksız çeke hapis cezası düşünmemiştir. Hiçbir suç unsuru aramaksızın ve keşideciye, Anayasanın 36. maddesi’ne dayalı savunma hakkı da vermeksizin karşılıksız çeke hapis cezası öngören 1985 ve 2003 tarihli Çek Kanunları çek kullanımını artırmak, daha çok çek hesabı açtırmak, kazanç artırmak peşinde koşan bankaların ürünüdür.
Doğru ve olması gereken Kanun, Uyum Yasaları’nı hazırlamakta olduğumuz AB ülkeleri başta olmak üzere, ayrı bir suç unsuru taşımadıkça, tarihte ve halen karşılıksız çeke cezası vermeyen ve %5-10 tazminat ve masrafla yetinen medeni Dünya mevzuatına uygun bir çek kanunudur.

.

Adsız dedi ki...

ADALET KOMİSYONU RAPORU


Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu

20.2.2003

Esas No. : 1/433

Karar No. : 16

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
...............................................................................................................................................................................

MALUM YASAYI HAZIRLAYIP SUNAN MİLLET VEKİLLERİ:
Köksal Toptan Zonguldak AKP
Halil Özyolcu Ağrı AKP
Ramazan Can Kırıkkale AKP
Hasan Kara Kilis AKP
Orhan Yıldız Artvin AKP
Semiha Öyüş Aydın AKP
Muzaffer Külcü Çorum AKP
Mahmut Durdu Gaziantep AKP
Esat Canan Bağımsız
Sadullah Ergin Hatay AKP
Recep Özel Isparta AKP
Mehmet Yılmazcan K.Maraş AKP
Hakkı Köylü Kastamonu AKP
Harun Tüfekçi Konya AKP
Ömer Kulaksız Sivas AKP
Zeyid Aslan Tokat AKP
Bekir Bozdağ Yozgat AKP

YASAYA KARŞI ÇIKAN VE KARŞI OY YAZAN MİLLETVEKİLLERİ:
KARŞI OY YAZISI

Çekle ÖdemelerinDüzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı”nda çek keşide edenlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verileceğini düzenleyen 14 üncü maddesine aşağıda belirteceğimiz gerekçelerle karşıyız. Şöyleki:


Tasarının 14 üncü maddesiyle 3167 sayılı Kanunun 16 maddesi değiştirilmiştir. Buna göre “Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksen milyar liradan fazla olamaz. Bu miktar 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir” denmektedir. Bu düzenlemenin doğru olmadığı görüşündeyiz. Zira;


Güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık gibi ayrıca ceza kanunlarında cezalandırılan bir suça neden olmadıkça sırf hukukî ilişkilerden doğan çek borçlarını ödeyemeyenlere hapis cezası verilmesi uygulaması, başta Avrupa Birliği Mevzuatı olmak üzere dünya mevzuatında bulunmamaktadır. Çek bedelleri de dahil olmak üzere para ve mal borçlarının ödenmemesi nedeniyle, hapis cezası verilemeyeceği Türkiye’nin de taraf olduğu birçok milletlerarası anlaşmalarda yer almaktadır. Örneğin Türkiye’nin de imzaladığı 1948 tarihli “İnsan Hak ve Ödevlerine İlişkin Amerikan Bildirisinin” XXV. Maddesinin 2 nci bendi: “Salt medenî nitelikli yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden dolayı kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” şeklindedir. Keza 1967 tarihli “Medenî ve Siyasî Haklara İlişkinMilletlerarası Antlaşmanın” 11 inci maddesi de “Hiç kimse sadece akdi bir borcu yerine getirmediği için hapsedilemez” şeklindedir. Yine “İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına ilişkin Sözleşme ile Bu Sözleşmeye Ek Birinci Protokolde Tanınmış Bulunan Haklardan ve Özgürlüklerden Başka Haklar ve Özgürlükler Tanıyan 16.9.1963 tarihli Dört No’lu Protokolün” 1 inci maddesi de: “Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” şeklindedir. Milletlerarası bu antlaşmalarla AB yasalarına uyum maksadıyla 3.10.2001 tarihinde Anayasanın 38 inci maddesine eklenen hükümde “Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” şeklindedir. Her ne kadar Anayasa Mahkemesinin çekte hapis cezasını onayladığı basında açıklanmış ise de gerekçeli karar henüz Resmî Gazetede yayımlanmamıştır.


Tüm Avrupa Ülkelerinde borç için hapis yaptırımı yıllar önce kaldırılmış olmasına rağmen imzacısı bulunduğumuz ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere ve Anayasamızın emredici hükmüne rağmen ticarî hayatın ve iş hayatının zarar göreceği gerekçesiyle çekte hapis cezası verilmesini kabul edilebilir bulmuyoruz. Bütün dünyada, gelişmiş ülkelerde de, gelişmekte olan ülkelerde de hatta az gelişmiş ülkelerin hiç birinde de çekte hapis cezası bulunmazken Türkiye’de ticarî hayatın hapis tehdidiyle ayakta kalacağını ve istikrara kavuşacağını savunmanın doğru ve haklı bir mantığı olamaz.


Diğer taraftan aynı maddenin son paragrafında “kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur” denilmektedir. Buna da katılmıyoruz Şöyle ki:


Ticarî hayatta çek, vadeli bir ödeme vasıtası haline gelmiştir.Yıllardır uygulama bu yoldadır. Bir ticarî ilişki içinde keşideci birkaç çek yaprağını aynî borç için ve vadelendirerek keşide etmektedir. Madde metninde de belirtildiği gibi her çek yaprağı için ayrı bir suçun oluştuğu kabul edilir ise bir tek ticarî işlem sonucu keşideci birden çok suç işlemiş olacak ve birden çok tecziye edilecektir.Bu durum ise hukuk ve ceza mantığı ve uygulamaları ile çelişmektedir.


3167 sayılı Yasanın düzenlenmesinden önceki uygulamaya bakıldığında, aynî ticarî ilişki için aynı anda düzenlenen muhtelif çek yapraklarının karşılıksız çıkması halinde keşideci bir tek kez suçlu bulunmakta idi. Bu uygulamanın günümüz ekonomik koşullarında ve de özellikle çekin uygulaması dikkate alındığında halen geçerliliğini korumakta olduğunu görmekteyiz.


Bu nedenle de maddenin son bendinin kaldırılmasının doğru olacağını iddia etmekteyiz.Bu madde yerine yukarıda bahsettiğimiz sistemi benimseyen bir ifadenin yer alması en uygun olanı olacaktır. Ancak böyle bir uygulamanın metne dahil edilmesinin istenmemesi halinde ise sadece son bendin metinden çıkartılması dahi yeterli olabilecektir.


Yukarıda belirtilen gerekçeler ile Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunda DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 14 üncü maddesine karşıyız.


Gereğini bilgilerinize arz ederiz. 20.2.2003

M. Ziya Yergök Adana CHP
M. Nuri Saygun Tekirdağ CHP
Orhan Eraslan Niğde CHP
F. Fikret Baloğlu Antalya CHP
Feridun Ayvazoğlu Çorum CHP
A. Güryüz Ketenci İstanbul SHP
Muharrem Kılıç Malatya CHP
Orhan Eraslan Niğde CHP

GERKÇELERİ MÜKEMMEL AMA SAYILARI AZ..

Adsız dedi ki...

arkadaşlar
işte en önemli sorun bu çıkardıkları yasaları vekiller okumuyor bile .
sistem şu:kabul edenler etmeyenler kabul edilmiştir......
çoğunluk var ya biz ne getirirsek doğrudur anlayışı......

Adsız dedi ki...

ama ne yazık ki görüş olarak faize karşı bir topluluk(ya da öyle görünen)5-6 yıldır bu mantıkla milyonlarca insanı tefecilerin kucağına bırakmıştır.hergün basında çıkan tefeci organize suç örgütlerinin yakalandığı haberleride bundan ..asıl günümüz de var olan yüz yılın krizinde nüfusun %90 tefecilerin kucağına düşürüldüğünden kimsenin haberi yok kimin umurunda ki...
kabul edenler etmeyenler kabul edilmiştir.....

Adsız dedi ki...

anayasamızdan I. Ailenin korunması

MADDE 41. – (Değişik: 3.10.2001-4709/17 md.) Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
sadece bu çek kanunundaki hapis cezasından dolayı kaç ailenin huzur ve refahı kalmamış kaç aile dağılmıştır ..soran varmı?

Adsız dedi ki...

anayasadan bi başka madde
. Esnaf ve sanatkârların korunması

MADDE 173. – Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır

Adsız dedi ki...

ARKADAŞLAR YUKARDAKİ YASAYI ADALET KOMİSYONU ÜYELERİ HAZIRLAMIŞ KOMİSYON ÜYELERİNİN 8 TANESİ KARŞI OY KULLANMIŞ.. YASAYIDA HAZIRLAYAN KOMİSYON BAŞKANI KÖKSAK TOPTAN!! ÖDÜL OLARAK TBMM BAŞKANI YAPILDI... EMEKLERİ İÇİN ÖDÜL OLSA GEREK.. VAH VATANDAŞ VAH

«En Eski ‹Eski   201 – 400 / 22646   Yeni› En yeni»

Yeni anayasa yapılmalı mı?

AKP'nin tavrı kürt sorununun çözümüne olumlu katkı yapıyor mu?

DTP'nin tavrı kürt sorununun çözümüne olumlu katkı yapıyor mu?