MADDE 32 - HAK ARAMA HÜRRİYETİ VE ADİL YARGILANMA HAKKI

Hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı
Madde 32- (1) Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle, yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
(2) Hiç kimse, tabiî hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz ve bir kimseyi tabiî hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.
(3) Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
(4) Davalar, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve alenî olarak görülür. Ancak, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlâkın, küçüklerin korunmasının veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliğinin gerektirdiği veya davanın alenî olarak görülmesinin yargılamanın selâmetine zarar verebileceği özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.
(5) Küçüklerin yargılanması hakkında özel hükümler konulabilir.
(6) Her sanık aşağıda belirtilen haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebi hakkında en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak bilgilendirilmek,
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak,
c) Kendisini bizzat veya tayin edeceği bir müdafiin yardımından yararlanarak savunmak; müdafi tayini için gereken malî imkânlardan mahrum bulunuyor ve yargılamanın selâmeti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir müdafiin yardımından bedelsiz yararlanabilmek,
ç) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı şartlar altında dinlenmesini istemek,
d) Mahkemede kullanılan dili anlayamadığı veya konuşamadığı takdirde, bir tercümanın yardımından bedelsiz yararlanmak.
(7) Hukuka aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
(8) Mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.

277 yorum:

«En Eski   ‹Eski   201 – 277 / 277
Adsız dedi ki...

hımmmm nasıl katılacaz samimm

Adsız dedi ki...

vallahi bilmiyorum 32.gün internet sitesi var oradan aranabilir


samim

Adsız dedi ki...

dur bii arayım bakıyım m.ali brand ı

Adsız dedi ki...

ne oldu eski dost ne yaptın?


samim

Adsız dedi ki...

samim arayacagımda telefonumu bulamadım

Adsız dedi ki...

bende bulamadım


samim

Adsız dedi ki...

orada mısın eski dost

samim

Adsız dedi ki...

eski dost ciğerim orda mısın?


samim

Adsız dedi ki...

sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGIL

22.03.2009 14:33
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

22.03.2009 14:35
eski dost dedi ki...
30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGIL

22.03.2009 14:36
eski dost dedi ki...
Ana sayfa > Finans&Borsa
Google Facebook Favorilerim Digg Del.icio.us
Kredi kartında 'Barış Projesi'
Bireysel tüketicilerin kredi borçlarını yeniden yapılandırılmayı planlanıyor. Hükümet faiz yükünü hafifletecek bir formül üzerinde çalışıyor
22 Mart 2009 Pazar, 10:22
Vergi indirimlerinin ön plana çıktığı ekonomik paketin ardından gözler reel sektör ve bankalar arasındaki finansman sorununu çözmeye dönük 5'inci pakete çevrildi. Sabah gazetesinin haberine göre, ekonomi yönetimi, reel sektörün borçları, tüketici kredileri ve kredi kartlarında yaşanan sıkıntıları giderecek yeni bir "barış projesi" üzerinde çalışıyor. AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, "Kriz ortamındayız, insanlar sıkıntı yaşıyor. Kredi kartı borçlarında yapılandırmaya gidilmesi şart" dedi.

Proje kapsamında, takibe düşen kredilerin tüketici kredilerine dönüştürülmesi planlanıyor. Bunun karşılığında bankaların rahatlatılması amacıyla kredilerden alınan yüzde 5'lik Bankacılık Sigorta ve Muameleleri Vergisi'nin (BSMV) ve stopajın belli bir süreyle alınmaması öngörülüyor. Türkiye Bankalar Birliği de, kredi kartları ve tüketici kredilerine yönelik bir çalışma grubu oluşturdu. Çalışma grubunun ortaya koyacağı rapor borç yapılandırmasının önemli bir ayağını oluşturacak. Canikli , borç yapılandırmasının bankaların da menfaatine olacağını belirterek, "Bu noktada sorunun taraflarından birisi olan bankalardan da adım atmalarını bekliyoruz. Esas gayemiz vatandaşın, reel ve mali sektörün rahatlatılması" dedi.



başbakan kredi kartı magdurlarını dürüst görmüyor,akp grup başkan vekiki canikli nin beyanı da böyle oluyor. 'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

cemil çiçek böyle açıklıyor başbakan pkk silah bırakırsa olumlu düşünürüz diyor.. yaniii kısacası bu hükümetin net bir düşünce ve kararları yok.. her an her türlü kararlar verilebiliyor......................

22.03.2009 14:39
eski dost dedi ki...
BU ÇOK ÖNEMLİİ DÜN C TESİ SAAT 10 DA YAPILAN GÖRÜŞME TAMAMEN DOGRUDUR.. arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

22.03.2009 14:43
eski dost dedi ki...
iince@hotmail.com
iyimaya.ahmet@gmail.com
Dengir Mir Mehmet FIRAT ADANA AK Par
Kürşat ATILGAN ADANA MHP
Ömer ÇELİK ADANA AK Parti
eminekmen@tbmm.gov.tr
ahmetaydin@tbmm.gov.tr
zekeriya.aslan@tbmm.gov.tr
farukbebek@hotmail.com
celal.erbay@tbmm.gov.tr
veysikaynak@tbmm.gov.tr
metin.cobanoğlu@tbmm.gov.tr
ali.ihsankokturk@tbmm.gov.tr
isa.gok@tbmm.gov.tr
mustafahamarat@tbmm.gov.tr
yahya.akman@tbmm.gov.tr
halil.unlutepe@tbmm.gov.tr
ridvanyalcin@hotmail.com
ali.ihsan.kokturkt@tbmm.gov.tr
metin.cobanoglu@tbmm.gov.tr
yilmaz.tunc@tbmm.gov.tr

22.03.2009 15:15
eski dost dedi ki...
TÜRKİYE BÜYÜK MÎLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın R. Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla

Dt. Şevket KÖSE Adıyaman Milletvekili


08.03.2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'da yer alan düzenlemeler konusunda, on binlerce yurttaşımız mağduriyet yaşamaktadır. Çek bedeli kadar ağır para cezasını hükmeden yasa, aynı zamanda para cezası ödenmediği takdirde hapis cezası Öngörülmekte ve bu ceza ertelenmemektedir. Üstelik borcu da devam etmektedir. Bu bağlamda:

1. Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde, ilgili yasa Avrupa Birliği kriterlerine uygun mudur? Avrupa Birliği ülkelerinde bu gibi uygulamalar bulunmakta mıdır?

2. Yasada herhangi bir düzenleme yapılması düşünülüyor mu?

3. Çok sayıda işadamı ve esnafın ticari yaşamdan çekilmesine neden olan bu yasanın, hem vicdani sorumlulukla hem de hukuk ilkeleriyle bağdaştığını düşünüyor musunuz?

Arkadaşlar Yazılı soru önergesi sahibi Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket KÖSE'yi destekliyelim.

Tel: 4205716 - 17
Faks: 4206956
Cep: 533/7464864

22.03.2009 16:14
eski dost dedi ki...
Ordu'da borç intiharı
ORDU (İHA) - Ordu'da yüklü miktarda borcu olduğu iddia edilen oto galerici, kendisine ait araç içerisinde kafasına tek el ateş ederek intihar etti.

Edinilen bilgiye göre, oto galerici olduğu öğrenilen Hamdi Yılmaz (30), kendisine ait 34 TD 6762 plakalı otomobiliyle Bahçelievler Mahallesi'nde Civil Irmağı üzerindeki Gazi Köprüsü yanına geldi. Burada aracını park eden Hamdi Yılmaz, üzerindeki silahı çıkartarak bir süre elinde silah dışarıda dolandı. Daha sonra yine kendisine ait araca binen Yılmaz sürücü koltuğunda kafasına tek el ateş ederek intihar etti. Hamdi Yılmaz'ın şüpheli hareketleri ve elindeki silahı gören vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, Hamdi Yılmaz'ı araç içerisinde kanlar içinde buldu. Polisin haber vermesiyle olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri yaşam belirtilerinin olması üzerine genç adamı Ordu Devlet Hastanesi'ne götürdü. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen Hamdi Yılmaz hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

23.03.2009 13:47
eski dost dedi ki...
arkadaşlar bu haberlerde gördüğümüz intiharlar gördüklerimizden çok fazla nedense haber edilmek istenmiyor borç için intihar edenler haber olmuyor geçen hafta arkadaşım borç için intihar etti çevreden de bi kaç kişi daha 8 intihardan 1 ini duyuyoruz ama herşey güllük gülistanlık görünüyo halen nereye kadar böyle görecez halkın borcu ödenebilecek seviyeden çok yukarıda ödenmez bu borçlar...................................habere yapılan bir vadandaş yorumudur

23.03.2009 13:49
eski dost dedi ki...
Maliye tefecilerin peşine düştü


Factoring şirketleri nezdinde ilk vergi incelemesini Maliye Teftiş Kurulu başlattı. Denetim birimlerinin son 10 yıllık dönemdeki sektör incelemelerini büyüteç altına alan Kurul, risk analizleri sonucunda factoring sektöründe geniş çaplı denetim kararı aldı.

Bu çerçevede Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın onayıyla, factoring şirketlerine yönelik ön araştırma yapıldı. Bu araştırmada, Türkiye'nin ABD'den sonra en fazla factoring şirketine sahip ülke olduğu ve şirketlerin 2008'e girerken 20 milyar dolarlık bir işlem hacmine ulaştığı tespit edildi.

Daha sonra da factoring sektörünü inceleyecek bir ekip oluşturuldu ve 100 firma için tarama çalışması başlatıldı. Bu çalışmada şirketlerin ortaklık yapısı ve faaliyetleri masaya yatırıldı, risk analizlerine yönelindi. Analiz sonrası, öncelikle denetlenecek firmalar belirlenerek, bunlar nezdinde incelemeye geçildi. Maliye müfettişlerinin sektör incelemesinin devam ettiği belirtildi.

Son dönemde factoring sektöründe krizi fırsat bilen bazı kişi ve kuruluşların kayıt dışı olarak elden para verdiği ve tefecilik yaptığı şeklinde Gelir İdaresi Başkanlığına çok sayıda şikayet iletildi.

Bu gelişme üzerine Gelirler Kontrolörlerinin de factoring şirketleri nezdinde kapsamlı denetim faaliyetinde bulunması kararlaştırıldı.

Gelirler Kontrolörlerinin de, ön araştırmaların ardından factoring sektörünü büyüteç altına alacağı bildirildi.

5 LİRA KAYITLIYSA, 10-15 LİRA KAYIT DIŞI
Öte yandan Hesap Uzmanları Kurulunun bankacılık sektörüne yönelik incelemeleri sırasında da bir factoring şirketinin kayıt dışı işlemlerle tefecilik yaptığı ortaya çıkarıldı.

Hesap uzmanlarının denetim çalışmasında, İstanbul'da bazı kişilerin banka hesaplarında çok ciddi tutarlarda para hareketleri olduğu belirlendi. Para hareketlerinin uzantılarının soruşturulması neticesinde 25 kişiye ait hesapların 1 merkezden yönetildiği anlaşıldı.

Para hareketleriyle ilgili araştırmaları daha da derinleştiren Hesap Uzmanları, işlemlerin bir factoring şirketi tarafından gerçekleştirildiğini tespit etti. Şirket ortaklarının işlemlerin bir bölümünü kayıtlı olarak yaptığı, kayıtlı tutarın 2-3 katı işlemin ise kayıt dışı şekilde elden yürütüldüğü görüldü ve bu factoring şirketine 200 milyon liranın üzerinde vergi ve ceza tahakkuk ettirildi.

Factoring şirketi, daha sonra Maliye Bakanlığı'na uzlaşma talebinde bulundu ve taraflar 130 milyon liraya uzlaştı.

Maliye Bakanlığı'ndan bir yetkili, ülkemizde, piyasada faaliyet gösteren tefecilerin yanı sıra factoring şirketleri kanalıyla da tefecilik yapıldığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu tür tefecilik işleri, ekonomik kriz ortamlarında çok daha yaygınlaşıyor. Krizi fırsat bilenler, bu tür işlere yöneliyor. Bu işlem de daha çok çek, senet kırmak suretiyle gerçekleştiriliyor. Ortada vadesi gelmemiş ya da tahsili böyle kriz ortamlarında daha da zorlaşmış çok sayıda çek ve senet var. Şirkete gidiliyor. 100 liralık çek ya da senet karşılığı 50 lira alınıyor. Tefecilik yapanlar da, bunu bazen zor kullanarak, tahsil ediyor. Diğer yöntemde de zora düşen kişi ya da şirketler, elden yüksek faizle para alıyor ve darboğazı atlatmaya çalışıyor."

23.03.2009 13:55
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

23.03.2009 14:10
eski dost dedi ki...
31 /12/2008 SONRASI LEHİMİZE GELİŞEN DURUMLAR 1)ÇEK KANUNUNUN UYUMLULUGUNUN YAPILMAMASI VE ÇEK CEZALARININ,31/12/2008 İTİBARİ İLE KANUNSUZ KALMASI 2)ANAYASADA KANUNUSUZ ŞUÇ OLMAZ MADDESİ 3)ŞİŞLİ ,KONYA ASLİYE,SAKARYA AGIR CEZA MAHKEMELERİNİN BU SEBEPLE BERAAT VERMESİ 4)BU KONUNUN YCK NA TAŞINMIŞ OLMASI VE YCK TAN LEHİMİZE KARAR VERİLMESİ OLASILIGINI YÜKSEK OLMASI(KANUNLARA GÖERE HAKLIYIZ) 5)İÇİNDE BULUNDUGUMUZ EKONOMİK KRİZ VE ÇEK CEZALARININDA EKONOMİK SUÇ OLMASI(MECBUREN HÜKÜMET KANADININ BİR KOLAYLIKLAR YAPMASI KAÇINILMAZ) 6)ANAYASAMIZIN AB FORMLARINA UYGUN HALE GETİRİLMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKEN BAZI KANUNLARIN ÖZGÜRLÜKÇÜ HALE GETİRİLMESİ ZORUNLULUGU(AB KURALLARI KESİNLİKLE EKONOMİK SUÇLARIN ÖZGÜRLÜK BAGLAYICI OLMADIGI YÖNÜNDEDİR) 7)ABD NİN BASKISI VE KÜRT SORUNUNUN BİTİRİLMESİ İÇİN TASARLANAN VE MECBUR DURUMDA BIRAKILAN AF YASASI(BAŞBAKAN VE HÜKÜMET ÜYELERİNİN BİLE AGZINDAN DUYDUK.ÖZELLİKLE BAŞBAKAN NIN PKK SİLAH BIRAKIRSA HER TÜRLÜ KOLAYLIK SAGLANACAKTIR GİBİ) BUNCA LEHİMİZE OLAN DURUMLAR İÇERİGİNDE RAHAT OLALIM ZAFER YAKINNN BİAZ SABIRR DAHA LAZIMMM

23.03.2009 14:51
eski dost dedi ki...
Erdoğan'dan 'PKK silah bırakırsa adım atarız' mesajı
23.03.2009 | Cevdet Aşkın | Yorum
ARAÇLAR
yorum yaz
favorilerime ekle
haberi yazdır
arkadaşıma gonder
&
KUZEY IRAK GÜNCESİ
22 MART 2008 SAAT: 18.00

ANKARA

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün ATV'de sorulara verdiği yanıtta nisan ayında Erbil'de yapılması beklenilen Kürt konferansına ilişkin olarak "Kuzey Irak, bölücü terör örgütünün konuşlanma alanı olmaktan çıkabilecek mi? Burası çok önemli. Önce bunu halletmeniz lazım. Kaldı ki bölücü terör örgütü silahlarını bırakabilecek mi? Yoksa bizim güvenlik güçlerimiz sürekli böyle bir operasyonun içerisinde olmanın arzusunu taşımıyorlar. Ama biz her zaman burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur" dedi. PKK ile Kürt sorununun özdeşleştirilmesini Kürt vatandaşlara "hakaret" sayan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Bağdat ziyareti için şunları söyledi: "Irak'a yapacakları seyahatte şüphesiz ki Talabani'nin kuzeyle ilgili bir katkısı olabilirse bu bölgedeki soruna yardımcı olabilir. Kuzeyde bir Barzani var. Bunu da gerçekçi olarak değerlendirmeye alacaksınız."
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, yeni ABD yönetiminin PKK ile mücadele konusunda eski çizginin devam edeceği yönünde garanti verdiğini söyledi. Babacan önceki gün ATV'de yaptığı açıklamada "Kürt konferansının 3-4 aydır gündemde olmasına rağmen bizden hiçbir şey çıkmadı. Bu beklentilerin bu kadar yükseleceği, herkesin bu kadar çok şey bekleyeceği bir konferans haline getirilmemeliydi, ama Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani böyle bir konferansın olacağını söyledi ve beklentiyi çok yüksek bir noktaya çekti. Şimdi kendi kendilerini zora sokmuş oldular beklentiyi yükseltmekle" dedi. Babacan konferansın etnik milliyetçilik ve PKK için propaganda zemini oluşturacaksa yapılmaması gerektiği düşüncesinde olduklarını söyledi. Babacan, Türkiye'nin "sopasıyla" elde edilecek bir sonuçtan ziyade Iraklı Kürtlerin kendi çaba ve inisiyatifleriyle çözüm üretmeye çalışmaları ve ortaya çıkacak çözümün de "sahibi biziz" demelerinin çok daha olumlu bir tablo olduğunu belirtti.

IRAK

Irak Hükümet Sözcüsü Ali Debbağ, Cumhurbaşkanı Gül'ün bu hafta Bağdat'ı ziyaret edeceğini söyledi. Peyamner Ajansı'nın önceki günkü haberine göre Debbağ, Gül'ün ziyaretinin 2 gün süreceğini belirtti.

KUZEY IRAK

İnternet üzerinden Türkçe yayın yapan haftalık Hewlerpost gazetesinin önceki günkü ilk sayısında Cumhurbaşkanı Gül'ün Kürt sorunuyla ilgili Kürt liderlerle görüşmeler yapması beklenen Bağdat ziyaretinin 23 Mart günü gerçekleşeceği ileri sürüldü.

PKK

PKK'nın askeri kanadı HPG'nin lideri Bahoz Erdal, Irak sınırına yeni karakollar yapıldığını ileri sürdü. Fırat Haber Ajansı'nın dünkü haberine göre Erdal, 29 Mart yerel seçimlerinde AKP'nin Kürtlerden beklediği desteği bulması halinde kapsamlı saldırıların başlayacağını söyledi. Erdal kış aylarını HPG'nin yoğun ideolojik ve askeri hazırlık içinde geçirdiğini, saldırılara hazırlıklı olduklarını belirtti.

GELİŞMELER NEYE İŞARET EDİYOR

Uzun zamandır bizzat açıklama yapmayan ve PKK üst yönetimiyle anlaşmazlık içinde olduğuna dair haberler çıkan Bahoz Erdal tarafından yapıldığı ileri sürülen açıklama, TSK tarafından sınıra yönelik son iki haftadır yoğunlaşan sevkıyat ve konuşlanmalarla paralellik arz ediyor.
Babacan'ın sözleri Ankara'nın PKK'nın Kuzey Irak'tan çıkarılmasının Erbil marifetiyle gerçekleşmesini tercih ettiğine işaret ediyor.
Hem Erdoğan hem de Babacan'ın konferansa ilişkin açıklamaları, Ankara'nın Erbil'den PKK'yı tecrit eden bir kararın çıkışını garantilemesini beklediğini gösteriyor.
Erdoğan'ın silah bırakmaya ilişkin sözleri ise Ankara'da Kürt sorununun çözümü ve PKK üyelerinin genel af da dahil olmak üzere topluma entegrasyonuyla ilgili adımların atılması için önce örgütün silah bırakması gerektiğine işaret ediyor.
Cumhuriyet tarihinin en kritik yerel seçimlerine bir hafta kala 22 Mart 2009 tarihi itibariyle PKK'nın tasfiyesi ile çakışan Kürt sorununun çözüm sürecinde tarafların durumu şöyle somutlaşıyor:
1- PKK, 29 Mart seçimlerinde AKP'nin Doğu ve Güneydoğu'da DTP tarafından önemli ölçüde geriletilmesi halinde sorunun çözümünde askeri olmayan yöntemlerin hakim olmasını; aksi halde kendisini imha etmeyi hedefleyen büyük saldırıların başlamasını bekliyor ve kendini buna hazırlıyor
2- Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi, PKK'nın devre dışı bırakılması için Ankara tarafından tanınma sürecinin tamamlanması gerektiğini düşünüyor. Kendileri tarafından kontrol edilemeyeceğini gördüklerinden PKK'nın rakip siyasi varlığının tasfiyesi hem Barzani hem de Talabani'nin çıkarına uygun düşüyor. Ancak her ikisi de bu tasfiyenin Kürtler içinde hain duruma düşülmeden yapılmasını dizayn etmeye çalışıyor.
3- Ankara, Kürt sorununu zamana yayan çözümlerle adeta "sönümlendirmeyi" düşünüyor. Bunun için PKK ve Kürt sorunu arasına çizgi çekmeye özen gösteriyor. AKP'nin 29 Mart'ta Doğu ve Güneydoğu'da oylarını artırarak çizgiyi kalınlaştırması hedefleniyor. Örgütün Kuzey Irak'taki varlığının tasfiyesini Erbil'in omuzuna yükleyerek askeri riski asgariye indirmek istiyor.
KUZEY IRAK GÜNCESİ22 MART 2008 SAAT: 18.00 ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün ATV'de sorulara verdiği yanıtta nisan ayında Erbil'de yapı...
( KB)

23.03.2009 15:32
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

23.03.2009 15:33
eski dost dedi ki...
Tefeci cinneti 23 Mart 2009


DHA



İzmir'ın Gaziemir İlçesi'nde ticaretle uğraşan Aziz Ulusoy, borç aldığı ve tefecilik yaptığını ileri sürdüğü H.E.'nin galerisini silahla bastı. Sağa sola ateş açan Aziz Ulusoy kafasına silah dayayıp borçlarının silinmesini, el konulan mallarının kendisine geri verilmesini istedi. Polis, Aziz Ulusoy'u ikna etmek için uğraşıyor.

23.03.2009 15:43
eski dost dedi ki...
Kredi kartı borcu ölüme sürükledi
Üzerinden 10'dan fazla kredi kartı çıkan şahıs kafasına sıktı. AHT muhabiri Ersin Özmen'in haberi

23.03.2009 15:11
Ordu'da bir şahıs aracında kafasına bir el ateş ederek intihar etti. Üzerinden 10'dan fazla kredi kartı çıkan kişinin yaklaşık 40 bin TL borcu olduğu öğrenildi.

Ersin ÖZMEN / ORDU (AHT)

Olay Ordu merkezde bulunan Civil Irmağı kenarında bugün sabah saatlerinde meydana geldi. Otomobil alım-satımı yaptığı öğrenilen Hamdi Yılmaz (30), 34 TD 6772 plakalı aracında kafasına bir ateş etti. Silah sesini duyanların haber vermesi üzerine olay yerine gelen polis ve ambulans geldi. 112 Acil Servis ambulansıyla Ordu Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Yılmaz, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Yılmaz'ın intihar ettiği aracın içerisinde ise 10'dan fazla kredi kartı çıktı. Aracında kendini vurarak intihar eden Hamdi Yılmaz'ın yaklaşık 40 bin TL'lik kredi kartı borcu olduğu ve bu yüzden intihar ettiği iddia edildi.

23.03.2009 15:46
Cuneyt dedi ki...
Sayın Eski Dost
Nasılsınız? Bilgilendirme açısından yaptığınız bu çalışma için sizi takdir ediyorum. teşekkürler

23.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
rica ederim sayın cüneyt..bende sizin bu konudaki ülçülü,gerçekçi,mücadeleci,ve dürüst çabalarınızı tebrik ediyorum ,,,ben her ne kadar sizin oraya yazmasamda devamlı takip ediyorum.nerde ne yapmaya karar veririseniz katılıyorum.göstediginiz her adrese maaillerimi atıyorum...mücadelemiz ortak bir amaç için degilmi?

23.03.2009 18:46
eski dost dedi ki...
Erdoğan, AKP'nin Bolu'da düzenlediği yerel seçim mitinginde yaptığı konuşmada, muhalefetin Türkiye'de kapanan iş yerleriyle ilgili sözlerine atıfta bulunarak, "Kalkıp efendim 'şu kadar tekstil fabrikası kapanmış, şu olmuş bu olmuş' diyorlar. Abarttıkları gibi bir şey yok ortada. Yani işini bilmeyen başarısız varsa, olabilir; kapatmış da olabilir" dedi.

Krizin küresel ve ABD kaynaklı olduğunu yineleyen Erdoğan, "Benim 'teğet geçiyor' ifademden rahatsız oluyorlar. Aynı şeyi söylüyorum: Evet, teğet geçecek. En az zararla bunu biz atlatacağız" diye konuştu.

İşsizliğin dünya genelinde bir sorun olduğunu anımsatan Erdoğan, "Niye bu kadar rahatsız oluyorsun. Allah'ın izniyle çalışacağız, gayret edeceğiz bunu (işsizliği) tekrar indireceğiz" dedi.

TÜİK, geçen yıl sonu itibariyle işsizlik oranını yüzde 13.6 olarak açıklamıştı.

Erdoğan, açıkladıkları dördüncü kriz paketinin ciddi hareketlendirme başlattığını kaydetti.
İŞTE DURUM VE HALEN.DE İLLA HÜKÜMET DENİRSE...........RAHMETLİ AZİZ NESİNİ VE O MEŞHUR SÖZLERİNİN HATIRLAMAMK ELDE DEGİL....

23.03.2009 19:15
eski dost dedi ki...
23 Mart 2009 Pazartesi 20:14
kader dedi ki...
arkadaşlar,

kusura bakmayın dayanamadım artık sayın cüneyt , sayın my way

küfür ve hakaretlerin yayınlanmaması gayet hoş site inanılmaz seviyeli ama bencğdur 07 ikinci bir ŞEKER vakası adminlik demek her sorulana cevap vermek değildir kimin ne yorum yapacağına karar vermek değildir. diyeceksinizki beğenmiyorsan okuma, öbür sitedede beğenmediklerimizi okumamaya çalışıyorduk . malum şahsın fikirleri neyin yazılıp yazılmayacağına karar vermesini hangi bilgi düzeyi ve hangi hakla olduğunu açıklarsanız sevineceğim

saygılarımla

kader

evet syn cüneyt siteyi eleştirme nedeni benim de bu idi,yoksa site konusunda başka bir rahatsızlıgım yoktu....bu tür engellemeler sitede yogunlaşacak insanları yıldırıyor.yanii içinde küfür aşagılama olmayan eleştiri yazıları birinin hoşuna gitmiyor diye yayınlanmıyor du...neye göre,hangi kıstasa göre,hangi bilgi seviyesine göre karar veriliyor?? syn kader gibi insanlar rahatsızlıklarını içinde tutmak zorunda kalıyor ve daha dayanamaz hale geliyor.bir an önce bu sorunu çözmeniz dilegi ile saygılar

23.03.2009 20:42
eski dost dedi ki...
Hükümet karşılıksız çek sorununa el attı
Diğer EKONOMİ haberlerini okumak için tıklayınız...

Hükümet, ekonomik krizin ardından patlayan geçen şubata göre yüzde 53.1 artarak, 1 milyon 400 bini aşan karşılıksız çek sorununu çözmek için harekete geçti.24 Mart 2009 08:40

Oya Armutçu'nun haberi

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 11 maddelik yeni Çek Kanunu Taslağı, Başbakanlığa gönderildi. Seçimden sonra Bakanlar Kurulu’nda görüşülüp süratle yasalaşması beklenen taslak, çekte çok önemli yenilikler yanında ekonomik kriz önlemi de getiriyor.

Hükümet’in ekonomik önlem paketinde de bulunan ve çeklerin vadelerinden önce işleme konulmalarını engelleyen düzenleme, taslağa eklendi. 31 Aralık 2009’a kadar vadesi gelmemiş çekler, bankalara ibraz edilemeyecek. Geçici madde sadece 31 Aralık 2009 tarihine kadar uygulanacak. 1 Ocak 2010 itibaren genel hükümler geçerli olacak. Taslak şöyle:

Hapis yerine para

TCK’nın genel hükümlerine paralel "karşılıksız çek" suçunda "hapis" yerine 1500 güne kadar "adli para cezası" verilecek.

Karşılıksız çek verdiği için hakkında dava açılan sanık, mahkemece belirlenecek adli para cezasını öderse, cezaevine girmekten kurtulacak.

Ancak, hükmedilecek adli para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmayacak.

Mahkemeler cezayı belirlerken, çek miktarını dikkate alarak 1500 güne kadar adli para cezası verecek.

Bu durumda karşılıksız çek sanığı, 150 bin TL’ye kadar adli para cezasına çarptırılabilecek.

Karşılıksız çek miktarı 150 bin TL’nin üzerinde olursa, adli para cezası yükselecek.

Para cezasını ödeyemeyen sanık, günlüğü 100 liradan hapis yatacak.

Hükmedilen adli para cezası kaç lira olursa olsun, bu cezanın karşılığında sanığın yatacağı hapis mevzuat gereği 3 yılı geçemeyecek.

Birden çok karşılıksız çek suçu işleyen ve adli para cezasını ödeyemeyen sanıklar ise en fazla 5 yıl hapis yatacak.

Adli para cezasını ödeyemediği için hapse giren kişi, para cezasını ödediği veya çek miktarını faizi ile birlikte alacaklıya verdiği takdirde, cezaevinden çıkacak. Soruşturma yapılıyorsa soruşturma sona erecek, açılmışsa dava düşecek.

10 yıllık kara liste

KARŞILIKSIZ çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve çekin karşılığını tarihinde banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, savcının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme-çek hesabı açma yasağı kararı verilecek. Karşılıksız kalan çek bedelini faiziyle tamamen ödeyen kişi hakkında, savcı tarafından soruşturma yapılmayacak, dava açılmışsa dava düşecek, mahkumiyet kararı ise bütün sonuçları ile ortadan kaldırılacak. Şikayetten vazgeçilmesi halinde de bu hükümler uygulanacak. Kişinin mahkum olduğu adli para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını talep edebilecek.

24.03.2009 10:12
eski dost dedi ki...
daha önceki site lere defalarca yazmıştım,hükümetin 1 oy için bile neler yapabilecegini hepimiz gördük ve şahit olduk.şimdi böyle bir potansiyelden yararlanma düşüncesinin hükümette ilk sıralarda yer aldıgı düşüncesindeyim....bu nedenleki bu konu artık gündeme gelmeye başladı,benim şahsi düşüncem seçim öncesi bir şey yapacaklarıdır.yetiştiremeseler bile çıkıp bu konuda lehimize şeyler söyleyecektir.c tesi günü bile olsa pazarı çok etkileyecektir,bunu bizlerden daha iyi bildiklerini düşünüyorum.. bakalım görecezz

24.03.2009 10:19
eski dost dedi ki...
SONNN DAKİKAAA...... BARZANİDEN PKK YA AF ŞARTI..........

24.03.2009 10:37
eski dost dedi ki...
Barzani: PKK sorununun çözümü için af gerekli 24 Mart 2009


A.A



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Irak ziyaretinin ikinci gününde temaslarını sürdürüyor. Gül, bu sabah Barzani ile görüştü. Kuzeydeki bölgesel yönetimin yetkilisi Neçirvan Barzani, ''PKK sorununun çözümü için af gerekli'' dedi.


Barzani, ''Türkiye ile birbirimizi artık daha iyi anlıyoruz. Talabani ile aynı düşünüyoruz. PKK silah bırakmalı.'Af PKK'yı dağdan indirmede önemli bir adım olur.' diye konuştu.

Bugün ilk olarak, başkent Bağdat'ta kendisine tahsis edilen Devlet Konuk Evi'nde Iraklı Türkmen milletvekillerini kabul eden Cumhurbaşkanı Gül, bu kabulün hemen ardından, kuzeydeki bölgesel yönetimin yetkilisi Neçirvan Barzani ile bir araya geldi.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bugün Irak temaslarını tamamlayarak yurda dönecek.

24.03.2009 10:45
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

24.03.2009 10:47
eski dost dedi ki...
Hükümetin gündeminde af yok"
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'den Neçirvan Barzani'nin af talebine jet yanıt

24.03.2009 11:33
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinde PKK'ya af konusunu gündeme getiren Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'ye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'den jet yanıt geldi. Şahin, "Hükümetimizin
HER NE KADAR HÜKÜMET ÜYELERİNİN BU AÇIKLAMALARI OLSADA,ARTIK ÇIKAR YOLUN OLMADIGI,BU AF MESELESİNİN DOGUŞ YERİ OLAN ABD NİN OLDUGU,VE KÜRT GURUPLARI İLE ALINMIŞ OLAN BU KARARIN BOP PROJESİ DOGRULTUSUNDA TÜRKİYENİN YAPACAK BİR ŞEYİ OLMADIGI KESİNDİR,,,,,,,,BU TÜR AÇIKLAMALAR AŞIRI MİLLİYETÇİ ŞAHSİYETLER VE ŞEHİT YAKINLARININ OYUNU KAYBETMEMEK İÇİN YAPILMAKTADIR..........SEÇİM SONRASI YAPACAKLAI İLK İŞ AF KONUSUDUR BUNA EMİN OLABİLİRSİNİZ....

24.03.2009 12:50
eski dost dedi ki...
AKP'li Meclis üyesi borç yüzünden intihar etti 25 Mart 2009


Galip ERAYDIN - İSTANBUL DHA



Kartal Belediyesi'nin AKP'li Meclis üyesi ve Rize'nin İyidere İlçesi'nde iki dönem belediye başkanlığı yapan Adil Mete, borçları nedeniyle Maltepe'deki evinde intihar etti.


Edinilen bilgilere göre olay dün saat 03:00 sıralarında meydana geldi. Rize'nin İyidere İlçesi eski Belediye Başkanı ve işadamı Adil Mete (57), ruhsatlı silahı ile başına bir el ateş ederek hayatına son verdi. En son gece 23.00 sıralarında oğlu Osman Mete'yi aradığı öğrenilen iş adamının oğlu ve eşine hitaben bir mektup yazdığı öğrenildi.



Mete'nin mektubunda 'Ali Rıza abi benim onurumu koruyun' yazdığı ve yazının altında borçlu olduğu kişilerin adları ve borç miktarının yazıldığı öğrenildi. AKP Kartal Belediyesi Meclis üyeliği görevini yürüten Mete'nin cenazesi yapılan incelemenin ardından Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.



Adil Mete, Rize'nin İyidere ilçesi'nde 1994 - 2004 yılları arasında iki ayrı dönem belediye başkanlığı görevini yürüttü. Mete'nin memleketi İyidere'de defnedileceği öğrenildi.

25.03.2009 11:15
eski dost dedi ki...
Av. Rahmi Ofluoğlu
Mali Oligarşinin Cübbelilerine hayır..! Hukuk Ro
Mali Oligarşinin Hizmetindeki Cübbelilere hayır..!

.

Anayasanın 38 .maddesi sözleşmelerden doğan borçların yerine getirilmemesi nedeni ile kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağını emretmektedir..!

.
Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil, “ekonomik sonuçtur” ve yaptırımı da, faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur..!

.

Mart 25, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | | Yorum yapılmamış

Karşılıksız Çek, Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi
Bu konuda yazılabilecek en güzel yazıyı Prof. Dr. Hayri Domaniç yazmış, söylenebilecek en güzel sözü söylemiştir. Hoca, Çek yasasını anayasaya aykırı bulmayan Anayasa Mahkemesi için “AĞIR ŞEKİLDE HATALIDIR” demektedir.

Anayasa mahkemesinin bu ağır hatasını anlatıp kurandan örnek vererek şöyle demektedir:

KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.

Anayasanın 38 .maddesi sözleşmelerden doğan borçların yerine getirilmemesi nedeni ile kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağını emretmektedir. Anayasa mahkemesi ise, çeki bir sözleşme olarak kabul etmemiş ve ekonomik suça ekonomik ceza diye aslında hukuk literatüründe bulunmayan bir kavram uydurarak çek yasasının anayasaya aykırı olduğu davasını ret etmiştir. Domaniç Hoca bu konuda şöyle demektedir:

“EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA” gerekçesi ile hapis cezasını tespit eden, 4814 sayılı kanunla, bu doğrultudaki Anayasa Mahkemesi kararı hatalı olup, DÜNYA MEVZUATINA AYKIRI VE ACEMİLİK ÜRÜNÜDÜR..

1) Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlış, hem de çeke dayalı ekonomik suç tekrarlandığı takdirde, karşılıksız çek düzenleyenlere 1 – 5 yıl hapis cezası kuralı ile çelişkilidir. Zira “ekonomik suç” kavramı, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtekarlık gibi haksız yararlar sağlayan suçları da kapsar ve tüm Dünya kanunlarında hapisle cezalandırılmıştır. Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil, “ekonomik direncedir” ve yaptırımı da faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur. Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıyan “ekonomik suça ekonomik ceza” hiçbir yasal dayanak gösterilmeden yakıştırılmış bir acemilik ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur. “Ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarını “ödemede temerrüt dirence” karıştırılmıştır. Parasal direncelerin yaptırımı parasaldır, faiz ve tazminattır. Hapis ve hatta para cezası yoktur. Ekonomik direnceye alacaklı yararına parasal yaptırım uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödenmekte olup, alacağı direnceye uğrayan alacaklıya bir faydası yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasını Devlete ödemesi de söz konusu değildir. Çek Kanununun Yeni 16. maddesi’ne göre 80 milyar lirayı aşmamak üzere karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası da, çekin temsilciler tarafından imzalanması halinde iki üç katına çıkabilmektedir. Zira 16. madde hem temsil edene hem temsil edilen kişiye ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası uygulamaktadır. Temsil edilen özel kişi 80 milyar, temsilcide 80 milyar lira ceza ödeyecektir. Vakıf ve Dernek gibi özel tüzel kişiler adına çek imzalanması hallerinde de tüzel kişi ayrı, temsilci veya temsilcilerden her biri ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası ödemek zorundadır. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerine yollama yapan TK.730’un yollama yaptığı TK.599 ve 600 gereğince, çek borçlusu çeki ibraz eden lehtara karşı her tür defileri ileri sürebildiği ve bu defi imkanı nama yazılı çeklerde iyi niyet sahibi üçüncü şahıslara karşı da geçerli olduğu halde, 16. madde karşılıksız çekte hapis ve para cezası için bu defileri de göz ardı etmiştir.

ÇEK BİR SENETTİR

Hoca , çekin senet niteliğinde olduğunu şöyle anlatmaktadır:
2) Çeklerin birer havale ve sözleşme senedi olduğunu düzenleyen başlıca yasalar:
a) Çekler dahil Kıymetli Evrakı tarif eden TK. 557:
Kıymetli evrak ÖYLE SENETLERDİR Kİ, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez.
Şeklinde olup, çekin SENET olduğunu açıklamaktadır.
b) Çekin şekil şartlarını düzenleyen TK. 692’nin 2. bendine göre çek;
“Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için HAVALE”dir.
c) Borçlar Kanunu 457’ye göre de;”HAVALE BİR AKİTTİR” sözleşmedir.
d) TK. 694 hükmü de çeklerin HAVALE SENEDİ olduğunu tekrarlamıştır.
e) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.7.1958 tarihli ve K. 28 sayılı kararına göre de:
Çek mahiyeti itibariyle BORÇ İKRARINI HAVİ bir vesika değil, HAVALE BENZERİ bir ödeme vasıtasıdır.
f) Hususî ve resmî evrakta sahtekarlık suçlarını cezalandıran Türk Ceza Kanunu’nun 349. maddesi’nin 2. bendi de, TK. 557 gereğince çekleri de kapsayan “Emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen KAMBİYO SENETLERİ”ni daha ağır cezalara tabi tutmuş ve ÇEKLERİ de SENET VE SÖZLEŞME saymıştır.
g) “KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLİÇE VE EMRE MUHARRER SENET) HAKKINDAKİ HUSUSİ TAKİP USULLERİ”ni düzenleyen İİK. 167-176 hükümleri de çekleri senet ve sözleşme saymış ve özel bir icra takip usulüne tabi tutmuştur.
h) 57 maddeden oluşan 1931 tarihli Milletler Yeknesak Çek Kanunu (Loi Uniforme Concernant le Cheque) de 1 ve 3. maddelerinde çekin bir banka üzerine yazılan özel bir havale sözleşmesi olduğunu açıklamıştır.
HAYRİ DOMANİÇ de, 1990 YAYIMI KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitabının 529. sayfasında:
“Çek, münhasıran bir bankaya hitaben yazılabilen, kanuni şekil şartlarına tabi, kıymetli evrakta madut ve sadece nakde taalluk edebilen hususî bir HAVALE SENEDİDİR.”
Şeklinde bir tarif yapmış, çekin bir senet ve sözleşme olduğunu belirtmiştir. Hocamız Ord. Prof. Dr. Halil ARSLANLI’da 1960 yayımı Ticari Senetler adlı eserinde ÇEKİN BİR HAVALE SÖZLEŞMESİ ÜRÜNÜ olduğu beyan etmiştir.
Prof. Dr. Reha POROY ile Prof. Dr. Hamdi YASAMAN’ ın müşterek eseri KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitap da çekler bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Ziraat Bankasının, 1988 yayımı “Tevdiat ve Banka Hizmetleri Mevzuatı” adlı kitapçığının 1 ve 2. sayfalarında da çek, bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Özetle, 26.2.2003 tarihli ve 4814 sayılı Yeni Çek Kanunu’na kadar çekin sözleşme niteliğinde bir havale ve senet olmadığını savunan yasal, yargısal ve doktrinal bir görüş yoktur.

ÇEK YASASI ORTAÇAĞ KALINTISI BİR ZİHNİYETİN ESERİ OLDUĞU GİBİ, BAŞBAKANLIĞA SUNULAN YENİ ÇEK YASA TASARISI DA 3167 SAYILI YASAYI ARATMAYACAK UCUBE BİR TASARIDIR..

Çek hamillerin koruma adı altında borçlarını ödemekten acze düşenlere feodal şiddet uygulanmaktadır. Çekini öde yoksa yakarım ha !.. yanarsın Ha !.. Peki bir sorum var:

NEDEN BONOYU ÖDEMEYENLERE CEZA YOK? NEDEN KİRAYI ÖDEMEYENLERE, KREDİ KARTINI ÖDEMEYENLERE V.S V.S CEZA YOK ? VARMI BUNU AÇIKLAYACAK BİRİSİ?

Vadeli yazılan çeklerin bonodan, kira sözleşmesinden ne farkı var? Çek yazıldığı, keşidecinin elinden çıktığı anda bankada karşılığı olmalı. Çek buna denir. Bir para yerine geçen bir ödeme aracıdır. Benim bankada param var. Git al diyorsun. Adam sana güveniyor bankaya gidiyor. EYVAH PARA YOK, DOLANDIRILDIM! Burada keşidecinin dolandırma kastı vardır. Peki ya bir ödeme vasıtası olarak kullanılan vadeli çekte böyle bir kasıt var mıdır? Üç beş ay sonraya, bazen daha da uzun, çek yazan insanlar acaba dolandırma kastı ile mi bu çekleri keşide etmektedirler. Ne gezer? Zaten mevcut çek yasası böyle bir kastı aramamaktadır. Genellikle insanlar çek vadelerinde karşılaştıkları sıkıntılar nedeni ile çeklerini ödeyememektedirler. İşlerinin iyi gitmemesi, ekonomik kriz v.s gibi nedenlerle. Çeklerini ödeyemeyen bu insanlardan bir bölümü yargılama sürecin de parayı bulup ödemekte, bazen de hapiste iken yakınlarının gayreti ile ödeyip özgürlüklerine kavuşmaktadırlar. Peki hiç bu parayı bulamayanlar, işte onlar yandılar.. BÖYLE BİR KAST OLUR MU? BÖLE ÇAĞDAĞ BİR YASA OLUR MU?

Adamın hiçbir kastı yok. Batmış gitmiş, bir de yıllarca hapiste yatacak..Kimi koruyorsunuz ? ÇEK HAMİLLERİNİ.. Peki diğer çeşit alacaklıların ne günahı var? Bu durumda borcunu ödemeyen herkes hapse girsin. Mademki kast ve hile aramaksızın çekini ödemeyen hapse giriyor, o zaman eşitliği sağlayın bütün borçlular hapse girsin.. ADAM GİBİ ORTAÇAĞ BÖYLE OLUR..

KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI MALİ OLİGARŞİNİN ESERİDİR..!

Dikkat! Bankaların % 55 i yabancıların elinde. Sigortacılık öyle, perakendecilik öyle.. Ve yabancılar kendi ülkelerinde olmayan olanaklardan bizim ülkemizde yararlanmaktadırlar. TAM SÖMÜRGE BUNA DENİR.

Mart 25, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | | Yorum yapılmamış


ARKADAŞLAR LİNK AŞAGIDADIR............................................................... http://rahmiofluoglu.wordpress.com/2009/03/25/

25.03.2009 11:59
eski dost dedi ki...
ARKADAŞLAR OFLUOĞLUNA GEREKEN DESTEGİ VERMELİYİZ...SESİMİZİ DUYURMASI YÖNÜNDEN ÇOK FAYDALI OLACAGI KANISINDAYIM

25.03.2009 12:09
eski dost dedi ki...
Av.Rahmi Ofluoğlu (Aydın)

İstanbul Barosu

Cep : +90 532 550 50 61

eposta : rahmi68@hotmail.com

25.03.2009 12:17
eski dost dedi ki...
tabii kii bu avkat arkadaşımızın veya daha degişik hukuk adamlarının ,bu yöndeki açıklamalarını hepimiz biliyoruz.biliyoruz diyede okumadan geçemeyiz degilmi? bakın,kamuoyu oluşturmak ses getirmek konumuzu gündemde tutmaktan bahsediyoruz...nasıl yapacaz bu işii?? birbirimizi boş yazılarla avutarak degil elbetteki.bu tür avkat,yazar,haber siteleri vs gibi insanlara maail mesajve görüşme gibi faaliyetlerle yapabiliriz..bizler artık bu konuları çok iyi biliyoruz artık bu dogru,ama biz ler ne kadar gündem yaratabiliriz,hangi kanalda programa katılabiliriz..ancak bu kişiler vasıtası ile amacımıza ulaşma imkanlarımız mevcuttur,bu nedenlede bu insanlarla yazışmalarımız ve diyaloglarımız olmalıdır.

Adsız dedi ki...

sayın eski dost sitede misiniz?


samim

Adsız dedi ki...

eski dost ciğerim çok önemli şeyler var sitede misin?


samim

eski dost dedi ki...

Çek'te 25nci tahliye kararı!



Türkiye'de ilk kez karşılıksız çekle ilgili hapis cezalarını kaldıran Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Mart ayında bu suçtan 25 kişi için tahliye kararı verdi

Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi olarak karşılıksız çekle ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemelerinden gelen dilekçeleri inceleyerek karşılıksız çek suçundan tutuklu bulunan kişiler hakkında tahliye kararı verdi
lnci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi mahkeme olarak Mart ayı içerisinde 25 kişi tahliye kararı verdi
Mahkemenin son verdigi tahliye kararının gerekçesi..

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BEHİYE AYDIN

Hükümlü Abdullah Bekir vekili Av. Levent S. tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ek kararı ile hükümlü vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 28.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 24.03.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2008 tarih ve 2008/202 esas, 2008/323 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Abdullah Bekir vekilinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 8.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamı ile verilen 4158 .- TL, adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.27.03.2009

eski dost dedi ki...

http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37059.......arkadaşlar bu adrese yogunlaşalım

CHE dedi ki...

slm arkadaşlar...hepinizi özgürce yorumlarınızı yapacagınız,haklı davamızı savunacagınız ve mücadeleye destek vereceginiz...seviye sınırları içerisinde,konumuz harici ufak tefek sohbetlerlede desdekleyecegimiz .bu adrese davet ediyorummm....CHE

eski dost dedi ki...

che mrb hoş geldin....

CHE dedi ki...

diger her iki siteyide uzun zamandır izliyorum..biri artık ,dayanışma sitesi olmaktan çıkmış....digeri de sansür kurulunu geçmiş,bence insanlar haber ve yorumlarını özgürce yazabilmeli,her fikre saygı gösterilmeli diye düşünüyorum.

Adsız dedi ki...

SELAM ESKİ DOST HELAL VALLA ÖBÜR TARAFTA Bİ SEN KARŞI CIKTIN HİMAYE ALTINA GİRMEDİN..BİZDE YAZIYOZ BEYFENDİLER BEGENMİYO YAYINLAMIYO..............SAMİM

eski dost dedi ki...

arkadaşlar bu gün ve yarın,ankara ve istanbulda oturan ve araması olan arkadaşlar ,son derece dikkatli olsun.çünkü ankara ve istanbulda obamanın geçiş güzergahındaki tüm mahalle sakinlerinin genel bilgi taraması yapılıyormuş..muhtarlık,tuik ve şb müdürlüklerinden alınan tüm kimlik bilgilri g.b.t den geçiriliyormuş..çok dikkatli olun

che dedi ki...

evet eski dost dogru yazıyor.bende gazetede okudum dikkatli olalım

Adsız dedi ki...

Selam. arkadaşla
bakalım bu siteyi seker ne hale getirecek.ben zaten diğer siteye hic yazmadım yazmamda,gercektebilgilerini değerli bulsam yazardım. sansür uyguluyorlar,kendilerine iltifat yada işlerine gelen olursa okeyliyorlar.copyden başka bir şey yok. doğru bilgilere değer vermiyorlar.
lütfen arkadaşlar sizden rica,gereksiz COPY yapmayalım sahifeleri kirletmeyelim.

İbrahim

eski dost dedi ki...

İHD Genel Merkezi

Adres:
Necatibey Cad. No: 82 / 11-12 (6. Kat)
Demirtepe
Ankara
06430
Türkiye

E-posta: posta@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz.
Telefon: 0 312 230 35 67-68-69
Faks: 0 312 230 17 07
http://www.ihd.org.tr


arkadaşlar insan hakları derneginede maaillerle yogunlaşmamızda yarar var.bu dernek sorunumuzu ele alır düşüncesindeyim.çünkü tam 22 yıldır hiç bir baskıdan yılmayan ve saadece insanların haklarını arama yönünde çaba sarfeden bir dernektir.

eski dost dedi ki...

ibrahim arkadaş hoş geldi

Adsız dedi ki...

Boş yere mail yazıyorlar,maili yazacaksanız gercekten öyle basma kalıp fotokopilerle değil iki satır uzun değil,hakkınızı elinizden alındığını bildiren cümlelerleher medyaya değil. her köşe yazarlarına değil. isimleri duyulmuş gazete ve yazarlara yazalım.hatırlarsanızdegerliği hukukcu yazmıştı,sesinizimi duyurmak istiyorsunuz toplanın. gazetelere haber verin. bakanlığın önüne gidin bak nasıl duyulur ve o zaman adalet yerini bulur demişti.
hangimiz yürekliyiz bunu yapacak. hemen hemen yok denilecek .
maillerle iltifatlarla uğraşıp duruyorlar boş yere...
benim görüşmelerimden ki adım gibi eminim. Yargıtay meclisten cıkacak yasayı bekliyorlar...

herkes dedi CK hayır kardeşim cıkmaz meclisten haber bekliyorlar. ondan sonra ne olur onu bilemem.

İbrahim

Adsız dedi ki...

eski dost teşekkür ederim.

Bak insan hakları konusunda haklısın.
neden derseniz. hakkımızı arıyoruz..
mailde özetle şunu yazalım lütfen..

Sakarya daki hakimler. şu ana kadar cekle ilgili 25 kişiyi,infazını durdurular ve tahliye ettiler.şişli adliyesi o nevi..
peki. bizim sucumuz,davalarımızın şişli yada sakarya daki mahkemelerde olmadıgındanmı. onlar Tc deler bizler neredeyiz. neden biz yararlanamıyoruz. KANUNSUZ CEZA olmaz dan. yargıtay ve ceza kurulu lütfen duyarlı olalım..
Markalar kanunu nasıl yararlandı ize cek davalarıda KANUNSUZ davadan yararlanmalıdır.

İbrahim

eski dost dedi ki...

şimdi arkadaşlar.....bencee.......yargıtay 10 ceza dairesi ,böyle büyük bir meselede af veren taraf olmamak için,risk almamak için,yasa koyucunun ufakta olsa kendine bir yeşil ışık yakmasını beklemektedir.bu nedenlede hükümet üyeleri ve hukukçularla bir çalışma içerisinde olduklarını duymuştuk.şu an bizim için birşeyler yapmanın tam zamanıdır.tam konu tartışılırken ,kanunları,haksızlıkları ,magduriyeti ve ekonomik sallantıyıo,dile getirmenin tam zamanıdır...yarın öbürgün çok geç olabilir.alehimize ufak bir oymamayla konulan bir madde ,yargıtayıda yönlendirecegi için ,hüsran olur.veya lehimize ufak bir madde ile gene yargıtayında bundan etkilenecegi düşünüldüğünde ,herkezin kurtulması olur......bu yeni çek kanunu nasıl çıkarsa çıksın yasa olarak bizi etkilemez vede ilgilendirmez.(alehimize olarak)...31/12/2008 itibari ile bir kanun boşlugu oluştugu ve büyük çelişkiler ile verilen aksine kararlarla hukuk kıyımı oluştugu ,her hukukçu ve kanun koyucuları tarafından bilinmektedeir.netice olarak bizim bu kanun taslagından yargıtayı beklemeden yararlanmamız ve lehimize bazı maddeleri koydurmamız açsından,sesimizi ve yanlışlıkları duyurmamız lazım.bu da etkili kurumları kullanarak olur...diger sitede arkadaşlar basından yakınıyor bizi dinlemiyor yayınlamıyor diye,,bende ihd ne yogunlaşalım dedim yazıyı kaldırdılar anlamadım...........neden insan haklarında ısrar ediyorum...bu dernek 22 yıldır insan hakları ihlalleri konusunda mücadele verdi ,ve her seferinde de avrupada dahil olmak üzere ses getirdi,olduk ça cesur ve kararlı bir dernek.biz durumumuzu onlara anlatmayı başarabilirsek ele alacaklarına ve de ses getireceklerine ve hatta hatta çözeceklerine eminim...............ben yarın itibari ile hem tel hem maaille ulaşmaya çalışacagım..

eski dost dedi ki...

BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPALIM..

Sizleri bilmem ama ben bugün Allah için özünde eşitsizlik olan, çek mahkumiyetinden hapislere düşmüş, kaçak düşmüş insanların acısını gündeme taşıyacağım.

Hüküm giymiş, çoluk çocuğundan, eşinden dostundan, ailesinden, anadan babadan uzak, demir parmaklıklar mahkum olmuş insanların dramıdır bu. Bir toplumsal trajedidir. Bu çaresi insanların feryadını, haksızlığa uğrayanların isyan çığlığını duymanızı istiyorum.

Haklarındaki hükümler 'Batana da bir tekme benden' der gibi!

Onlar dağlarda askerimi şehit eden, sonra da af isteyen hainler değil!

Onlar G.Doğu'dan ithal kapkaç çeteleri de deği!l

Bu ülkenin kadınları, çocukları, anne, babaları; insanları!

Bu ülkenin vatandaşları!

Sayın Uğur Dündar! Anımsatsanız; size bir gazetecilik ödülünü sahibi olduğım sahibi olduğum İstanbul Gösteri Merkezi'nde ben takdim etmiştim.

Siz, siz M.Ali Birand, siz Ali Kırca ve TV'lerin haber dairelerini yöneten siz değerli medya mensupları; siz Ekrem Dumanlı yüzbinlerin kararmış hayatları sizlerin duyarlılığını bekliyor!

Hadi bugün Allah için bunu yapın!

Noktasına virgülüne dokunmadan yayınladığım mektuplar yüreğimde derin bir sızı bırakıyor, ya sizin?

Mustafa Özbey

eski dost dedi ki...

Prof. Dr. HAYRI DOMANİÇ


Ödenmeyen çekleri imzalayanlara 1-5 yil hapis cezasi öngören 3167 sayılı kanunla, bu kanunu daha ağır cezalarla yenileyen 4814 sayılı ve 26.2.2003 tarihli Kanun ve çekte hapis cezasinin sözlesmelerden dogan borçlarin yerine getirilmemesi nedeni ile kimsenin hürriyetinden yoksun birakilamayacagini emreden anayasanin 38. maddesine aykiri sayilmayacagina karar veren Anayasa Mahkemesi,
Agir sekilde hatalidir.
Çekte hapis cezasini tekrarlayan 4814 sayili kanunun hatali gerekçeler ile Anayasa Mahkemesi kararindaki hatalar, elestiriler, yasal ve doktrinal gerekçeler asagidadir:
A- Yeni Çek Kanunu’nu Hazirlayanlar ve Gerekçeleri:
TBMM, Adalet Bakanligi Alt Komisyon Baskani Hakki KÖYLÜ, üye Harun TÜFEKÇI ve Muharrem KILIÇ tarafindan imzali 3.2.2003 tarihli raporda belirtildigine göre, çeklerin ödenmemesini “objektif sorumluluk” nedeni sayan, yani Ceza Kanunu’nun 45. maddesinde yer alan ve “cürümde kasdin bulunmamasi cezayi kaldirir” diyen uluslar arasi kuralin disinda tutan kanun tasarisi:
1) Adalet Bakanligi,
2) Merkez Bankasi,
3) Türkiye Bakanlar Birligi,
4) Bankacilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
5) Türkiye Barolar Birligi,
Temsilcileri ile,
6) Yargitay 10. Ceza Dairesi Baskaninin
katildigi 31.01.2003.ve 03.02.2003 tarihli toplantilarda hazirlanmistir.
Alt Komisyon tasarida bazi degisikler yapmissa da, netice olarak tasari:
a) Bedeli bagis veya lehtara verilen ödünç bir para dahi olsa çeklerin ödenmemesini, genel olarak tüm suçlarda sart kosulan kasit unsurunu aramaksizin objektif sorumluluk sebebi saymis,
b) Bir yildan bes yila kadar hapis cezasi ile 80 milyar lirayi asmamak üzere çek bedeli kadar para cezasi öngörmüs,
c) Çek hamili lehine tazminat ve reeskont faizi önerilmistir.
10.1.2003 TARIHLI “GENEL GEREKÇE”nin ÖNEMLI BÖLÜMÜ SÖYLEDIR:
“Ceza hükmü içeren özel ceza kanunlari hükümlerinin, uygulanacak cezanin ülkedeki tüm ceza kurallarinin bütünü dikkate alinarak degerlendirilmesi gerekir. Çagdas ceza hukukunda, ekonomik iliskilerin gelismesi ve çesitlenmesi sonucu bu iliskilerden dogan ve netice itibariyla, cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere hürriyeti bagliyici cezanin basvurulacak en son çare olarak öngörülmesi,
‘EKONOMIK SUÇA EKONOMIK CEZA’ ilkesinin dogmasina yol açmistir.
Bu gelisme nedeniyle karsiliksiz çek keside etmek suçunu ilk defa isleyenlere hürriyeti bagliyici ceza yerine çek bedeli tutari kadar agir para cezasi verilmesi,
Ancak çeke güvenin zaafa ugratilmamasi ve cezada etkinligin arttirilmasi bakimindan, bu suçtan mükerrirler hakkinda (1 yildan 5 yila kadar) hapis cezasi verilmesi uygun görülmüstür.”
B- Anayasa Mahkemesi de Resmî Gazete’nin 26.04.2003 Tarihli Sayisinda Yayimlanan 11.12.2002 Tarihli 2002/165 K. Sayili Kararinda Çeklerin Sözlesme Olmadigini Bu Nedenle, Sözlesmeden Dogan Borçlarin Yerine Getirilmemesi Nedeni ile, Hapis Cezasi Verilemeyecegini Emreden Anayasanin 38. maddesi Disinda Kaldigini ve Karsiliksiz Çeke Hapis Cezasinin Dogru Oldugunu Baskan Vekili Hasim Kiliç’in Muhalefeti ve Oyçoklugu Ile Açiklamistir.
Kararin gerekçe bölümü söyledir:
“Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasinda düzenlenen çek;
Temel iliskide bir sözlesmenin bulunup bulunmadigindan bagimsiz olarak,
Kambiyo hukukuna özgü borç doguran özel bir havaledir.
Hatir senetlerinde oldugu gibi, taraflar arasinda herhangi bir sözlesme iliskisinin bulunmadigi veya temelde yer alan sözlesmenin geçersiz oldugu durumlarda çek, basli basina borç kaynagi biçiminde ortaya çikabilmektedir.
Ayrica, haksiz fiil veya sebepsiz zenginlesmeden kaynaklanan bir borç için dahi çek keside edilebilmektedir.
Çeki elinde bulunduran hamil, kesideci ile lehdar arasindaki temel iliskiden kaynaklanan bir alacagi degil, dogrudan dogruya çekten dogan bir hakki iktisap etmektedir.
O halde, çek iliskisi bizzat sözlesme olmadigi gibi, çekin temelinde her zaman bir sözlesme bulunmasi da zorunlu degildir. Temelde bir sözlesme iliskisinin bulundugu durumlarda ise, çekte bu iliskiden bagimsiz ve sözlesme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz konusudur.
Borçlu, temel iliskisi ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandiginda, asil borç iliskisi disinda kambiyo iliskisi dogmaktadir.
Itiraz konusu kuralin, Anayasa’nin 38. maddesi’nin sekizinci fikrasi kapsaminda degerlendirilebilmesi için iliskinin yalnizca sözlesmeden dogmasi ve borcun yerine getirilememesi gerekmektedir.
Oysa çek temelde sözlesmeden bagimsiz olarak kambiyo hukukuna özgü borç doguran bir havaledir.
Bu nedenlerle kural, Anayasa’nin 38. maddesi’nin sekizinci fikrasa aykiri degildir. Itirazin reddi gerekir.”

C- Çekte Hapis Cezasini Tekrarlayan 4814 Sayili Kanunla Bu Dogrultudaki Anayasa Mahkemesi Kararina Elestiriler Ile Yasal ve Doktrinal Dayanaklari:
“EKONOMIK SUÇA EKONOMIK CEZA” gerekçesi ile hapis cezasini tespit eden, 4814 sayili kanunla bu dogrultudaki Anayasa Mahkemesi karari hatali olup, DÜNYA MEVZUATINA AYKIRI VE ACEMILIK ÜRÜNÜDÜR..
1) Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlis, hem de çeke dayali ekonomik suç tekrarlandigi takdirde, karsiliksiz çek düzenleyenlere 1 – 5 yil hapis cezasi kurali ile çeliskilidir. Zira “ekonomik suç” kavrami, hirsizlik, dolandiricilik, evrakta sahtekarlik gibi haksiz yararlar saglayan suçlari da kapsar ve tüm Dünya kanunlarinda hapisle cezalandirilmistir. Hile ve dolandiricilik gibi bir suç unsuru bulunmadikça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” degil, “ekonomik direncedir” yaptirimi da faiz ve tazminattir. Para ve hapis cezasi Dünya tarihinde ve halen yoktur. Anayasa Mahkemesi kararlarina da yansiyan “ekonomik suça ekonomik ceza” hiçbir yasal dayanak gösterilmeden yakistirilmis bir acemilik ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur. “Ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarini “ödemede temerrüt dirence” karistirilmistir. Parasal direncelerin yaptirimi parasaldir, faiz ve tazminattir. Hapis ve hatta para cezasi yoktur. Ekonomik direnceye alacakli yararina parasal yaptirim uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödenmekte olup, alacagi direnceye ugrayan alacakliya bir faydasi yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasini Devlete ödemesi de söz konusu degildir. Çek Kanununun Yeni 16. maddesi’ne göre 80 milyar lirayi asmamak üzere karsiliksiz kalan çek bedeli kadar para cezasi da, çekin temsilciler tarafindan imzalanmasi halinde iki üç katina çikabilmektedir. Zira 16. madde hem temsil edene hem temsil edilen kisiye ayri ayri çek bedeli kadar para cezasi uygulamaktadir. Temsil edilen özel kisi 80 milyar, temsilcide 80 milyar lira ceza ödeyecektir. Vakif ve Dernek gibi özel tüzel kisiler adina çek imzalanmasi hallerinde de tüzel kisi ayri, temsilci veya temsilcilerden her biri ayri ayri çek bedeli kadar para cezasi ödemek zorundadir. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerine yollama yapan TK.730’un yollama yaptigi TK.599 ve 600 geregince, çek borçlusu çeki ibraz eden lehtara karsi her tür defileri ileri sürebildigi ve bu defi imkani nama yazili çeklerde iyi niyet sahibi üçüncü sahislara karsi da geçerli oldugu halde, 16. madde karsiliksiz çekte hapis ve para cezasi için bu defileri de göz ardi etmistir.
KUR’AN-I KERIM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
Insan ZALUMEN CEHULA yani INSAN ÇOK ZALIM ve ÇOK CAHILDIR.
Çeklerin mutlaka bir sözlesmeye dayali olmasini emreden bunca kanun maddeleri ile parasal borçlarda dirence nedeni ile hapis cezasi verilemeyecegini emreden Anayasa’nin 38. maddesine ragmen, çekin bir sözlesme olmadigini gerekçe alan 16. madde’nin mimarlari da ayni görüsü paylasan yargi üyelerinin tutumu da 72. Ayeti animsatmaktadir.
Sürekli olarak Hazine Müstesarligi, Banka Denetleme Kurumu ve Merkez Bankasi gibi Devlet kuruluslarinin denetiminde bulunmasina ragmen 40 – 50 maddelik kredi sözlesmelerinin tamami emredici hükümlere aykiri ve geçersiz bulunan bankalarin yasama organini yaniltmasi neticesinde Çek Ceza Hukukunda su dengesizlige bakiniz:
1- Karsiliksiz kalan çek bedeli kadar para cezasi,
2- Temsil edilene ayri, temsilciye ayri olmak üzere çek bedelinin iki kati para cezasi,
3- Birden çok temsilci varsa her birine ayri ayri para cezasi, temsil edilene de üçüncü para cezasi,
4- Para cezalari bir ayda ödenmezse, üç yili geçmemek üzere hapis cezasi,
5- Birinci çekin karsiliksiz kalmasi nedeni ile para cezalarinin ödenmesinden sonra düzenlenen ikinci çekin karsiliksiz kalmasi halinde ise 1-5 yil arasi hapis cezasi,
6- TCK. 503 geregince dolandiricilik suçlarina 1-3 yil arasi hapis cezasi yeterli görüldügü halde, borç para vermek amaci ile düzenlenen çekin karsiliksiz kalmasina 1-5 yil hapis cezasi,
7- TCK. 491 geregince hirsiza 6 ay ile 3 yil arasinda hapis cezasi, buna karsi teslim edilmeyen malin bedeli olup, BK. 81. geregince ödenmeyen çek için 1-5 yil hapis cezasi,
8- TCK.508’de düzenlenen emniyeti suistimal suçu için 2 aydan 2 yila kadar hapis cezasi, bagis çekinin karsiliksiz kalmasi halinde ise 1-5 yil hapis cezasi,
9- Sahte belgeler düzenleyerek vergi kaçiranlara Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi geregince alti aydan üç yila kadar hapis cezasi, hakli nedenle de olsa çeki ödemeyenlere 1-5 yil hapis cezasi,
Ödenmeyen çeklere hapis cezasi getirerek çok müsteri edinmek ve para kazanmak amacindaki bankalarin zulüm örneklerindendir. Bunca yasal dengesizlige ve karsiliksiz beher çek için 80 milyar liraya kadar para cezasi ile hapis cezasina neden olan bankalarin karsiliksiz çeklerde riski de yaprak basina 300 milyon liradan ibarettir.
Avrupa Birligi (AB) Devletleri’nin hiç birinde, kötü niyet ve dolandiricilik gibi suç unsurlari olmadikça tarihte ve halen karsiliksiz çek için hapis cezasi yoktur. Arjantin, Brezilya, Japonya gibi devletlerin çek kanunlarinda da hapis cezasi söz konusu degildir.
TK. 707, çeklerin vadeli olmasini yasakladigi halde uygulamamizda karsiliksiz çeklerin hemen hemen tümü vadelidir. Vadeli çekin vade beklemeksizin ibrazi TCK. 508 geregince suç oldugu halde, avukatlarla hakimler bunu da nazara almamakta hemen hapis cezasi uygulamaktadir. ZALUMEN CEHULA.
“Ekonomik suça ekonomik ceza” ayni zamanda aldaticidir. Çünkü para cezasi savcinin talebi üzerine ödenmezse 657 sayili Infaz Kanun’un 5. maddesi geregince, üç lira için bir gün hapis olmak ve üç seneyi geçmemek üzere hapse dönüsür. Yeni Çek Kanunun gerekçesinde yer alan ve çeklerde karsiliksizligin tekrari halinde hapis cezasi öngören bölüm de çeliskilidir. Madem ki, “ekonomik suça ekonomik ceza prensip edinilmistir” karsiliksiz çeklerin tekrarlanmasi halinde de “suç ekonomiktir” cezanin da parasal olmasi zorunludur. Yeni Çek Kanunu ve gerekçesi, kanunlari inceleme yetersizliginden kaynaklanan tam bir acemilik ürünüdür.
2) Çeklerin birer havale ve sözlesme senedi oldugunu düzenleyen baslica yasalar:
a) Çekler dahil Kiymetli Evraki tarif eden TK. 557:
Kiymetli evrak ÖYLE SENETLERDIR KI, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayri olarak dermeyan edilemedigi gibi baskalarina da devredilemez.
Seklinde olup, çekin SENET oldugunu açiklamaktadir.
b) Çekin sekil sartlarini düzenleyen TK. 692’nin 2. bendine göre çek;
“Kayitsiz ve sartsiz muayyen bir bedelin ödenmesi için HAVALE”dir.
c) Borçlar Kanunu 457’ye göre de;”HAVALE BIR AKITTIR” sözlesmedir.
d) TK. 694 hükmü de çeklerin HAVALE SENEDI oldugunu tekrarlamistir.
e) Yargitay Hukuk Genel Kurulunun 9.7.1958 tarihli ve K. 28 sayili kararina göre de:
Çek mahiyeti itibariyle BORÇ IKRARINI HAVI bir vesika degil, HAVALE BENZERI bir ödeme vasitasidir.
f) Hususî ve resmî evrakta sahtekarlik suçlarini cezalandiran Türk Ceza Kanunu’nun 349. maddesi’nin 2. bendi de, TK. 557 geregince çekleri de kapsayan “Emre veya hamile yazili olarak tanzim edilen KAMBIYO SENETLERI”ni daha agir cezalara tabi tutmus ve ÇEKLERI de SENET VE SÖZLESME saymistir.
g) “KAMBIYO SENETLERI (ÇEK, POLIÇE VE EMRE MUHARRER SENET) HAKKINDAKI HUSUSI TAKIP USULLERI”ni düzenleyen IIK. 167-176 hükümleri de çekleri senet ve sözlesme saymis ve özel bir icra takip usulüne tabi tutmustur.
h) 57 maddeden olusan 1931 tarihli Milletler Yeknesak Çek Kanunu (Loi Uniforme Concernant le Cheque) de 1 ve 3. maddelerinde çekin bir banka üzerine yazilan özel bir havale sözlesmesi oldugunu açiklamistir.
HAYRI DOMANIÇ de, 1990 YAYIMI KIYMETLI EVRAK HUKUKU adli kitabinin 529. sayfasinda:
“Çek, münhasiran bir bankaya hitaben yazilabilen, kanuni sekil sartlarina tabi, kiymetli evrakta madut ve sadece nakde taalluk edebilen hususî bir HAVALE SENEDIDIR.”
Seklinde bir tarif yapmis, çekin bir senet ve sözlesme oldugunu belirtmistir. Hocamiz Ord. Prof. Dr. Halil ARSLANLI’da 1960 yayimi Ticari Senetler adli eserinde ÇEKIN BIR HAVALE SÖZLESMESI ÜRÜNÜ oldugu beyan etmistir.
Prof. Dr. Reha POROY ile Prof. Dr. Hamdi YASAMAN’ in müsterek eseri KIYMETLI EVRAK HUKUKU adli kitap da çekler bir havale ve senet olarak tarif edilmistir.
Ziraat Bankasinin, 1988 yayimi “Tevdiat ve Banka Hizmetleri Mevzuati” adli kitapçiginin 1 ve 2. sayfalarinda da çek, bir havale ve senet olarak tarif edilmistir.
Özetle, 26.2.2003 tarihli ve 4814 sayili Yeni Çek Kanunu’na kadar çekin sözlesme niteliginde bir havale ve senet olmadigini savunan yasal, yargisal ve doktrinal bir görüs yoktur.
Bir kimsenin diger bir kimseye çek vermesinde amaç:
- Ya çek lehtarina olan bir borcun ödenmesi;
- Veya çek lehtarina bir miktar paranin borç verilmesi;
- Yahut çek lehtarinin ileride teslim etmeyi vaadettigi mal ve hizmetlerden dogacak borçlarin karsilanmasi;
- Veyahut bir miktar paranin borç verilmesi;
gibi hukukî sebeplere dayali ve yönelik olabilir.
BK. 17’ye dayali tüm bu hukuki sebepler da yazili veya sözlü sözlesmelere dayalidir. Dolayisi ile Anayasa’nin 38. maddesinde yer alan ve:
“Hiç kimse, yalnizca sözlesmeden dogan yükümlülügü yerine getirememesinden dolayi özgürlügünden alikonulamaz.” diyen emredici kuralin kapsamindadir. Bu nedenle, çek bedelinin ödenmemesi hapis cezasini gerektirmez. Dolayisi ile bir yildan bes yila kadar hapis cezasi öngören 4814 sayili Yeni Çek Kanunu Anayasa’ya aykiridir.
Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlis, hem de çeke dayali ekonomik suç tekrarlandigi takdirde, karsiliksiz çek düzenleyenlere 1-5 yila hapis cezasi kurali ile çeliskilidir. Zira, “ekonomik suç” kavrami, hirsizlik, dolandiricilik, evrakta sahtekarlik gibi haksiz yararlar saglayan suçlari da kapsar ve tüm Dünya kanunlarinda hapisle cezalandirilmistir. Hile ve dolandiricilik gibi bir suç unsuru bulunmadikça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” degil “ekonomik direncedir” yaptirimi da faiz ve tazminattir. Para ve hapis cezasi Dünya tarihinde ve halen yoktur.
Anayasa Mahkemesi kararlarina da yansiyan “ekonomik suça ekonomik ceza” ilgili kanunlari yeterince incelememekten kaynaklanan hata ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur.”ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarini ödemede temerrüt dirence” karistirilmaktadir. Parasal direncelerin yaptirimi parasaldir, faiz ve tazminattir. Hapis ve hatta para cezasi yoktur. Ekonomik direnceye alacakli yararina parasal yaptirim uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödemekte olup, alacagi direnceye ugrayan alacakliya bir faydasi yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasini Devlete ödemesi de söz konusu degildir.
“Ekonomik suça ekonomik ceza” ayni zamanda aldaticidir. Çünkü para cezasi ödenmezse 657 sayili Infaz Kanunu’nun 5. maddesi geregince hapis cezasina çevrilir.
Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan ve çeklerde karsiliksizligin tekrari halinde hapis cezasi öngören bölüm de çeliskilidir. Madem ki, “ekonomik suça ekonomik ceza prensip edinilmistir” karsiliksiz çeklerin tekrarlanilmasi halin de “suç ekonomiktir” yaptirimin da parasal olmasi zorunludur. Yeni Çek Kanunu ve gerekçesi tam bir acemilik ürünüdür.
NETICE:
ÇEK BANKALARA HITABEN YAZILAN BIR HAVALE SENEDIDIR. BK. 457’ye GÖRE ISE HAVALE BIR AKITTIR.”
SU HALDE ÇEK TANZIMI BIR SÖZLESMEDIR VE ANAYASA’NIN 38. MADDESI’NDE YER ALAN VE “HIÇ KIMSE KENDISINI VE KANUNDA GÖSTERILEN YAKINLARINI SUÇLAYAN BIR BEYANDA BULUNMAYA VEYA BU YOLDA DELIL GÖSTERMEYE ZORLANAMAZ”. SEKLINDE BULUNAN EMREDICI KURALA TABIDIR.
BU EMREDICI YASAL DURUMA RAGMEN, ÇEKLERIN ÖDEME ARAÇLARI OLDUGU, SENET OLMADIGI YÖNÜNDEKI GÖRÜSLER, YASALARI VE DOKTRINI GÖZARDI EDEN HATALARDIR.
Osmanli Imparatorlugunun 20 Nisan 1914 tarihli Çek Kanunu ile 1926 ve 1956 tarihli Türk Ticaret Kanunlari da karsiliksiz çeke hapis cezasi düsünmemistir. Hiçbir suç unsuru aramaksizin ve kesideciye, Anayasanin 36. maddesi’ne dayali savunma hakki da vermeksizin karsiliksiz çeke hapis cezasi öngören 1985 ve 2003 tarihli Çek Kanunlari çek kullanimini artirmak, daha çok çek hesabi açtirmak, kazanç artirmak pesinde kosan bankalarin ürünüdür.
Dogru ve olmasi gereken Kanun, Uyum Yasalari’ni hazirlamakta oldugumuz AB ülkeleri basta olmak üzere, ayri bir suç unsuru tasimadikça, tarihte ve halen karsiliksiz çeke cezasi vermeyen ve %5-10 tazminat ve masrafla yetinen medeni Dünya mevzuatina uygun bir çek kanunudur.









Bu haber 2,658 defa okundu.

yorum ekle

Yorumlar

henüz yorum yok








Herşeyi Bilen Adam'ELHAMDÜLİLLAH MİLYARDERİM' KAFASI TUNCELİ'Yİ AYRILIKÇI TAKIMINA 'SATTI'.. Mustafa ÖZBEYÇEKLERİ, SENETLERİ YÜZÜNDEN HAYATLARI KAYANLAR… Anket
YÜRÜRLÜKTEKİ ÇEK - SENET YASASI'NDAN KAYNAKLANAN HAKSIZLIKLAR BÜYÜK MAĞDURİYETE NEDEN OLUYOR. SİZCE ÇARE NEDİR?


Yasa değişsin, çok acilen yenisi çıkarılsın! Öncelikle hapiste yatanlar salıverilsin! Herkes için genel bir af çıkarılsın! Bu durumdan bankalar sorumludur, burunları mutlaka sürtülsün! Adımız temizlensin de ne yapılırsa yapılsın!



[ sonuçlar için tıklayın ]

eski dost dedi ki...

http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37132.........................................pressturk te syn domaniçin bu yazısı bugün yayınlanmış..........pressturk e teşekkür ederiz konuyu elinden bırakmıyor

eski dost dedi ki...

syn mustafa özbey e de sonsuz teşekkürler .ulusal basına sesleniyor,bu konuda sessiz kalındıgı için

che dedi ki...

http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37132 syn sitededi arkadaşlar bu adreste anket yayınlanmış hepimiz katılalım..

Adsız dedi ki...

ben ankete katılaım.samim

eski dost dedi ki...

İHD GENEL MERKEZİ VE ŞUBELERİNE AİT AYRINTILI BİLGİ İÇİN İSİMLERİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ.






# İsim E-posta Telefon Faks
1 İHD Genel Merkezi posta@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 0 312 230 35 67-68-69 0 312 230 17 07
2 İHD Adana Şubesi adana@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03223512066 03223512066
3 İHD Adıyaman Şubesi adiyaman@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04162138209 04162138209
4 İHD Ağrı Temsilciliği agri@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04722163525
5 İHD Ankara Şubesi ankara@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03124330077 03124330077
6 İHD Aydın Şubesi aydin@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02562266516 02562266516
7 İHD Balıkesir Şubesi balikesir@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02662441878 02662441878
8 İHD Batman Şubesi batman@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04882149655 04882149655
9 İHD Bingöl Şubesi bingol@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04262150044 04262150044
10 İHD Bursa Şubesi bursa@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02242210002 02242210002
11 İHD Çanakkale Şubesi canakkale@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02862130836 02862130836
12 İHD Diyarbakır Şubesi diyarbakir@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04122233033 04122235737
13 İHD Elazığ Şubesi elazig@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04242336988 04242336988
14 İHD Eskişehir Temsilciliği eskisehir@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 05058347877
15 İHD Gaziantep Şubesi gaziantep@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03422307490 03422307490
16 İHD Hakkari Şubesi hakkari@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04382118897 04382118897
17 İHD Hatay Şubesi hatay@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03262157903 03262157903
18 İHD İskenderun Şubesi iskenderun@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03266164313 03266164313
19 İHD İstanbul Şubesi istanbul@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02122444423 02122513526
20 İHD İzmir Şubesi izmir@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02324454168 02324454168
21 İHD Malatya Şubesi malatya@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04223241866 04223241866
22 İHD Mardin Şubesi mardin@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04822126560 04822126560
23 İHD Mersin Şubesi mersin@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03242383221 03242383221
24 İHD Muğla Şubesi mugla@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 02522148376 02522148376
25 İHD Muş Şubesi mus@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04362128056 04362128056
26 İHD Sakarya Şubesi sakarya@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 0 535 441 57 22
27 İHD Siirt Şubesi siirt@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04842245741 04842245741
28 İHD Şanlıurfa Şubesi sanliurfa@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04143142353 04143142353
29 İHD Tarsus Şubesi tarsus@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 03246246461 03246246461
30 İHD Trabzon Şubesi trabzon@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04623265535 04623265535
31 İHD Tunceli Temsilciliği tunceli@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 05338125980
32 İHD Van Şubesi van@ihd.org.tr Bu e-posta adresi spam botlarından korunmaktadır. Görmek için JavaScript açık bir şekilde girmelisiniz. 04322121403 04322121403

eski dost dedi ki...

Kimden:duran-@hotmail.com ▼ duran-@hotmail.com
E-posta adresi ekle... Bilgi ve Gizli alanlarını göster
posta@ihd.org.tr





Kişi listenizi görmek için "Kime" düğmesini tıklatın|
Konu:
Toplam boyut: 0,0 KB / 10,0 MB
İleti metni syn yetkil ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur ,insan hakları dernegimiz ,olarak destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU ŞU ANDAKİ 500 BİN MAGDURUN SESİ OLACAGINIZA İNANIYOR VE BİZLERİ BU HUKUK KIYIMINDAN KURTARMANIZI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına ...rumuz..eski dost..


ArialGaramondComic Sans MSCourier NewFranklin Gothic MediumTahomaTimes New RomanVerdana ▼ 8101216202430 ▼ K T A

eski dost dedi ki...

H- Lehe Kanun Uygulaması ve Davaların “Dirilmesi” Sorunu
Yukarıda açıklanmaya çalışılan 5237 sayılı TCK hükümleri lehe kanun uygulaması sorunu doğurmuştur. Bu nedenle bugüne kadar verilmiş kesinleşmiş ya da kesinleşmemiş tüm hükümler bakımından söz konusu dosyaların yeniden incelenmesi sorunu ortaya çıkmıştır. Bu da artık hükme bağlanıp kesinleşmiş dosyaların “Dirilmesi” sonucunu doğuracaktır.



Yazarlar: Doç. Dr. V. Özer ÖZBEK*/ Y. Doç. Dr. Vural SEVEN**
*(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı)
**(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Ticaret Hukuku Anabilim Dalı – Avukat İzmir Barosu)

eski dost dedi ki...

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_962.htm......okuyunuz

eski dost dedi ki...

BBAKIN ARKADAŞLAR HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ .BATARSAKTA ÇIKARSAKTA BU HEP BERABER OLACAKTIR....DİGER SİTEDEKİ ARKADAŞLARIN ÜZERİNE GİTMENİN NE BİR ANLAMI NEDE YARARI OLUR,YAPACAKSAK EGER BURADA BİRLİK ,BERABERLİK İÇERİSİNDE BİŞEYLER YAPALIM.AYRIYETEN ORADAKİ MÜCADELEYİDE ,SİTEYE YAZMASAKTA VERİLEN ADRESLERLE DESTEK VERELİM...............................................................BURADA BİR ŞEYİ DE YAZMADAN GEÇEMEYECEGİM................MY VAY DENEN ŞAHISIN NE KADAR RİYAKAR VE İÇTEN HESAPLI BİRİ OLDUGUNUN KANITINI SUNUYORUM...........................BEN 2 GÜN ÖNCE BAROLAR BİRLİGİNE YAZALIM DEMİŞTİM HATTA ADRESLERİNİ VERMİŞTİM...MY VAY KARŞI ÇIKARAK AVKATLARIN YÜZDE 90 NINI DÜRÜST OLMADIGINI İİLERİ SÜREREK,YAZIMA KARŞI ÇIKTI VE SİLDİ(YANİİ ONA GÖRE BİZLER CAHİL İNSANLARIZ)BU GÜN SİTEYİ OKUYUN SAYGIDEGER CÜNEYT BEY BAROLAR BİRLİGİNE YAZALIM DEMİŞ ÇOK TA DOGRU...AMA MY VAY BU SEFER BUNU CÜNEYT BEY YAZDIGI İÇİN ÇOK DOGRU BİR İSABET DEMİŞ....BUYRUNNN BU NASIL BİR İNSANLIK, BU NASIL BİR DÜRÜSTLÜKKK......BEN BU MY VY IN SİTEYE ZARAR VERDİGİNİ VE MAGDUR İNSANLARIN MÜCADELESİNİ *PARÇALADIGINI DÜŞÜNÜYORUM

eski dost dedi ki...

eski dost dedi ki...
arkadaşlar 5 nisan avkatlar günü..yanii yarın...il baroları na da ,bu konu ile ilgili mailler atabiliriz..görüşleriniz??

04 Nisan 2009 Cumartesi 16:07
my way dedi ki...
sn eski dost

şu an sn sami beyin fikirlerine yoğunlaştık...gelecek hafta bir günde bizi % 90 gibi sahtekar olarak gören avukatlara yoğunlaşırız...

not...kendi avukatlarımız dahil...

bu gün iseeeeee my vayın tavrııı...................................................................................................................................05 Nisan 2009 Pazar 22:58
Cuneyt dedi ki...
Arkadaşlar
Barolar birliğinede email gönderelim.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Avukat Özdemir ÖZOK

ozdemir.ozok@barobirlik.org.tr

http://www.barobirlik.org.tr/iletisim/
Buraya sorunlarımızı yazıyoruz ayrıca dosya ekleyip gönderme seçeneğimizde var.

06 Nisan 2009 Pazartesi 00:40
my way dedi ki...
sn cüneyt hoş geldiniz...

bu da çok isabetli olur..sonuçta baştaki insan...belki dile getirir...mail atmaya devam edelim...bu konu ancak insanlara anlatabilirsek erken kapanacak...yılgınlık yok...mücadeleye devam...

06 Nisan 2009 Pazartesi 00:44 ..

eski dost dedi ki...

arkadaslar sıze bahsettıgım karar geldı...T.C. Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi

DOSYA NO:2007/541

KARAR NO:2009/113

C.Savcılığı Esas No:2007/6970

GEREKÇELİ KARAR

TÜRK MİLLETİ ADINA

HAKİM :F.O

C.SAVCISI :C.K

DAVACI :KAMU HUKUKU

KATILAN :K.K

VEKİLİ :Av.S.Y

SANIK :A.A

SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme

SUÇ TARİHİ:16.12.2006

KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;


GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir. Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK’nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde “Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı” hükme bağlanmış TCK’nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise “Diğer kanunların 5237 sayılı TCK’nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği” belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK’un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.

Yasama organı tarafından birçok yasada TCK’nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.

TCK’nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK’nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir. Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK’nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.

Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK’nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK’nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.

TCK’nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması, bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir. Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur. Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış, zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir. Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK’nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı

TCK’nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir. Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK’nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulüne imkan vermeyecektir.

Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK’nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELİRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş, dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.

Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK’nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR. Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin: TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen taktiri indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK’nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.

4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış, ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir. Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK’nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.

Ayrıca yürürlüğe giren TCK’nın genel hükümleri karşısında, karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür, şikayetten vazgeçme, çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK’nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.

3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK’nın genel hükümleri nedeniyle geçerliliğini kaybettiğinden bu durumda TCK’nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır. Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.

Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları varsayıldığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK’nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?

Anayasanın 38. maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır. Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş, genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir. Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih, suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak takdirinde olan bir husustur. Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan takdir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.

5237 sayılı TCK’nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belirttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış, dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkça ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda, bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettiği hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır. Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir. Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin: Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK’nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir. Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK’nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.

31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış, dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.

Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı takdirde bu yasanın yürürlüğe gireceği tarihe kadar, TCK’nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde genişletici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK’nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.

Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 367 sayılı yasada öngörülen yaptırımda, 31.12.2008 tarihine kadar TCK’nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı, ayrıca ceza miktarını TCK’nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı, dolayısıyla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımnen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış, yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:

Sanık A.A’ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,

Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,

Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkça yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak, kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suretiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 05.03.2009

Katip Hakim

eski dost dedi ki...

bir insan bu kadar yalaka,riyakar,sümsük ve aslak olabilir....bunu orada bulunan diger arkadaşlar nasıl görmezler anlamam..? gerçekten orada bişeyler yapma çabasındaki insanların amacını engelliyor...siteye yogunlaşmayı engelliyor...insanlara üstten bakıyor(sanki kendisi bi b.k biliyor)....bu bence bilgisizligin,ezilmişligin,ve cahilligin egosudur....

eski dost dedi ki...

04 Nisan 2009 Cumartesi 20:47
my way dedi ki...
sn arkadaşlar

bu sitede bir çaba sarfetmeye çalışıyoruz ve ulaşabildiğimiz bir çok yer oldu..birçok vekille bizzat kendim telle konuştum buraya yazmadım bile..çünkü birirnin paye vermesine falan ihtiyacım yok...burda tbmm insan hakları komisyonuna mail atalım yazana itirazım olmaz...ve çok mantıklı görürüm...

ama ben başından beri bir af lafı etmedim ve etmeyeceğim..teröristle birlikte seni affedelim deseler cevabım hayır olur...benim derdim af dilemek falan değil..çünkü suç işlediğimi düşünmüyorum..ayrıca burda iki kelime ile obama geliyor dikkat edin demek yeterli..ayrıntı rahatsız ediyor...

kısaca burda katkı vermek adına hepimiz elimizden geleni yapıyoruz,,ama sapla samanı birbirine karıştırmayacağız..en azından bizim çek cezalısı olarak durumumuz farklı...eğer gerçek suçlu olarak kendimi görsem tek adım bile atmazdım...

YUKARIDAKİ YAZI MY VAY DENEN RİYAKAR ŞAHSA AİTTİR...............BİR İNSAN BU KADAR YAPMACIK BİR YAZI YAZABİLİR..........................TERÖRÜSLERLE BERABER SENİDE AF EDELİM DERLERSE CEVABI HAYIR OLURMUŞŞŞ..BUNA ÇOCUKLAR BİLE GÜLER GEÇELİM BU YAPMACIK DÜRÜSTLÜK NUMARALARINI.............O KADAR DÜRÜSTSÜN DE NEDEN GİDİP TESLİM OLMADIN DA KÖŞE BUCAKTASIN........ŞU BİR GERÇEK...31/12/2008 E KADAR KANUN ÖNÜNDE HEPİMİZ SUÇLU GÖRÜNÜYORUZ.........BU KANUN HAKKI BİZE 31/12/2008 DEN SONRA DOGMUŞTUR BU TARİHTEN SONRA SUÇUMUZ YOK DİYEBİLİRİZ KANUN ÖNÜNDE AMA DAHA ÖNCE NE OLURSA OLSUN BİR KANUN VARDI VE BİZLERDE ONA GÖRE SUÇLU İDİK.........MY VAY BU KADAR DÜRÜS TÜ DE NEDEN BU TARİHE KADAR SUÇUNU KABUL EDİP TESLİM OLMAMIŞ VE YA İNSANLARIN PARASINI ÖDEMEMİŞ.......DOGAL OLALIM GERÇEKÇİ OLALIM YAPMACIK HİÇ BİR ŞEY HOŞ OLMUYOR

06.04.2009 12:52

Adsız dedi ki...

.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.

Adsız dedi ki...

.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.







































































































































































































.

























































































































































































































































































































































































































































































































































































.






















































































































































































































































































































































































































































.













































































































































































































































































































































.

eski dost dedi ki...

my vay burayla oynama ,,kendine başka bir oyuncak bul olmazmı???işte bu sun sen...

eski dost dedi ki...

20.03.2009 18:37
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01
eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04
eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05
eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06
eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09
eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10
eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11
eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36
eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:01
eski dost dedi ki...
Kriz nedeniyle karşılıksız çek ve çek borcunu ödeyemeyenlerin sayısında patlama oldu. Aşağıdaki rakamlar Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarından:
-577 bin 901 kişinin karşılıksız çekten dolayı yasaklandı.
-103 bin 909 kişi de mahkumiyet aldı.
-“2002’de 5 bin 525, 2003’te 18 bin 340, 2004’te 70 bin 672, 2005’te 95 bin 978, 2006’da 67 bin 875, 2007’de 72 bin 502, 2008’de 76 bin 782 kişi hakkında yasaklama kararı alındı. -Açılan dava sayısı 142 bin 174,
-Mahkumiyet kararı da 103 bin...................................................................TOPLUMSAL FACİAYA RAMAK KALDIIIIIII........................FACİANIN AYAK SESLERİ DUYULMAYA BAŞLADII

20.03.2009 20:19
eski dost dedi ki...
30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 20:21
eski dost dedi ki...
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

20.03.2009 20:23
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:25
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

20.03.2009 20:31
eski dost dedi ki...
6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

20.03.2009 20:44
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:45
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:46
eski dost dedi ki...
HERKESE İYİ GECELER.YARIN SABAH 10 DA BURADAYIM..saygılar

20.03.2009 21:20
eski dost dedi ki...
bu arada aşagıdaki adreslere olabildigince ,mail atmalıyız arkadaşlar ,ama her arkadaş birer kez olursa iyi olur....ben attım bu gün.bu millet vekilleri konu ile ilgileniyorlar. Cânân ARİTMAN İZMİR CHP canan.aritman@tbmm.gov.tr


İsa GÖK MERSİN CHP isagok@tbmm.gov.tr
özgür yarınlar için hoşçakalın

20.03.2009 21:24
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 11:58
sulukalp dedi ki...
SN ESKİDOST mail adresini verdiğiniz milletvekilleriyle telefonda görüşsek ,daha faydalı olurmu acaba,,hatta diyorumki adresinide yazın burayada direk evlerine gitsek belki daha ii olur...

21.03.2009 12:52
sulukalp dedi ki...
sn eskidost baktım da bloga sizden başka yazan yok,afedersiniz SİZ MANYAKMISINIZ....

21.03.2009 12:55
eski dost dedi ki...
syn sulukalp..amacın dalga ise ,rica ediyorum yapmayın..bakın bir çok insan magdur durumda,çolugu çocugu perişan,bu gibi konuların dalgası olmaz.milletvekilinin evine gitmek falan ,bunlar boş konuşma,ama bir maail atarsan belki,zaten bildikleri konunun önemini belli edebiliriz.saygılar

21.03.2009 12:56
Adsız dedi ki...
sn sulukalp

bence de haklısınızn evlere gidilip
bir acı kahvelerini içmek lazım sanki sesimizi orada daha iyi duyururuz sanki

make love not war

21.03.2009 12:56
eski dost dedi ki...
syn sulukalp en azından size burayı okutmayı başarmışım demekki,bu daha akşamm saatlerinde açılmış bir blog.saygılar

21.03.2009 12:59
sulukalp dedi ki...
benim dalga falan geçtiğim yok SN ESKİDOST...maluım seçim zamanı bunlar herşey yaparlar 1 oy için...bide bişi sorabilirmiyim...benim 15.04.2008 tarihinde 15.000 ytl lik çekim vardı...ödedim ama zamanında...sorun çıkmaz değilmi...ödenmiş çeklere hapis yok diye biliyorum ama bide size sorayım dedim..sağolun...

21.03.2009 12:59
Adsız dedi ki...
arkadaşlar diğer siteye ne oldu yaaa

21.03.2009 13:03
eski dost dedi ki...
sulukalp senin amacın belli arkadaşımmm...benimm hukiki konularda bir bilgim yok,bu konuda sana yardım edemeyecegim kusura bakma..

21.03.2009 13:03
Adsız dedi ki...
sn eski dost

burası daha seviyeli bir yere benziyeo en azından diğer sitedeki gibi ukala ve cok bilmişinsanlar yok burda isimleri lazım değil

make love not war

21.03.2009 13:04
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SELAM HERKEZE....OLUMSULUKALP HADİİ İŞİNE HADİİİİ

21.03.2009 13:04
Adsız dedi ki...
hobaaaaaaa


tefeci geldi tefecii
yokmu para isteyen

ballı lokma tatlısı

tefeci

21.03.2009 13:06
eski dost dedi ki...
diger sitede anlaşılamayan bir durum var.sayfa 10 kakkada açılmıyor,yazılar donuyor geç çıkıyor,o nedenle burası hızlı

21.03.2009 13:06
sulukalp dedi ki...
ARKADAŞLAR sorumu soramadım galiba yanlış anlaşıldı,o tarihte benim çekim erken sorulmuştu abnkaya bende arkası yazılmasın diye ödemiştim...şimdi dava açsam bişi çıkarabilirmiyim erken soruldugu için dicektim..

21.03.2009 13:07
Adsız dedi ki...
SN TEFECİ diğer sitede ŞEKER765 diye bi arkadaş vardı ne oldu yaaa,dağa kaldırmış olmayasınşu listeni kontrol etsene ...

21.03.2009 13:10
Çaresiz dedi ki...
ya benimde 2008 yılında vadesinde ödenmiş çeklerim var niye vadesinde ödedin diye hapis kararı çıkarmı

21.03.2009 13:10
eski dost dedi ki...
syn sulukalp sana ancak bi şekilde yardımcı olabiliriz..bak sana bir adres veriyorum oraya gir ve sor .orada hukuku su gibi içmiş ve hatta fahri avkatlık ünvanını almış lar..http://cek-magdurlari.blogspot.com/2009/02/cek-magdurlari-gorus-ve-onerilerinizi.html?commentPage=14...............

21.03.2009 13:11
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 13:13
Adsız dedi ki...
yok arkadaşım oraya girdim,ama yazılarım sansüre takılıyor..bi kaç tane kendini site sahibi sana var ...bide ukalalarki

21.03.2009 13:13
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

21.03.2009 13:14
Çaresiz dedi ki...
değerli eski dost soruma cevap alamadım ödenmiş çeklerede hapis çıkıyormu

21.03.2009 13:14
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 13:15
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
e)Kişi hürriyeti haksız bir şekilde kısıtlandığı, güvenliği, sağlığı zarar gördüğü, zaman ve iş kaybına sebep olunduğu, maddi ve manevi zarara uğradığı mahkemelerce tespit olduğu takdirde bunun bedeli daha önce karar vererek zarara uğratan mahkeme heyeti tarafından ödenir ve mahkeme heyeti cezalandırılır. (Günlük hayat içinde yanlış yapan mühendis, doktor... vs. yaptığı iş ve eylemlerden, verdiği zarardan dolayı ceza almaktadır. Aynı şekilde yanlış karar vererek zarara sebep olan mahkeme heyetlerine de ceza verilebilmelidir. Bu anayasanın eşitlik ilkesine, suç ve cezanın ferdiliği ilkesine, hukuk ve adalete uygun olur. 32. maddeye 6. fıkrasına (e) bendi olarak eklenmelidir.)

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
(f)Davalı, davacı veya sanık mahkeme için parası olmayıp malı varsa harcı her türlü masrafı devlet tarafından karşılanır. Davayı kazan taraf ise karşı tarafından devlet alacağını tahsilâtını yapar. Davayı kaybeden taraf ise şahsın malını paraya çevirmek sureti ile devlet alacağını tahsil eder. Tamamen yoksul ise her türlü mahkeme masrafları devlet tarafından karşılanır. ( Hak, hukuk aramanın önündeki bütün engelleri kardırmadığımız takdirde yurttaşlarımız arasında mağdurlar ve devletine küskünler, düşmanlar sürüsü oluştururuz. Buna fırsat vermeyelim. 6 fıkraya (f) bendi olarak eklenebilir.)

21.03.2009 13:18
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:19
eski dost dedi ki...
(1) Herkes bilgi edinme, dilekçe ve başvuru haklarına sahiptir. İlgili kurumlar tarafından 15 gün içinde cevap verilmesi zorunludur. Vatandaşından alınacak bilgi içinde 15 günlük süre tanır. Bilgiler devletin güvecesi altındadır. Yok edilemez, tahrifat yapılamaz. Yorumlanamaz, yalın halde verilir. Yabancılar için bilgi edinme hakkı karşılıklılık esasına düzenlenir. ( Devlet kendisine müracaatlara 15 gün içinde cevap verebildiğine göre vatandaş dan alacağı bilgiye de 15 süre tanımalıdır. Bu durum çıkarılacak kanunlarda da dikkate alınmalıdır.)

21.03.2009 13:20
eski dost dedi ki...
) Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bu hürriyetin devletin organları veya üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi halinde ihlal edenler kanunla cezalandırılır. Zarar görene maddi ve manevi tazminat ödenir. ( Sadece hürriyet ve gizlilik kelimelerinin bulunması yetersiz kalabilir.)
(2) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi sebepleriyle usulüne uygun olarak verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar.

21.03.2009 13:21
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

21.03.2009 13:24
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SENİN O KARIYI ALDIGIN GÜN SENİN KARIYIDA BEN ALDIM ...AMA BEN SENİN KARIYA PARAYI ÖDEDİM Bİİ SORUN ÇIKMADI

21.03.2009 13:25
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

21.03.2009 13:26
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

eski dost dedi ki...

20.03.2009 18:37
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01
eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04
eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05
eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06
eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09
eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10
eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11
eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36
eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:01
eski dost dedi ki...
Kriz nedeniyle karşılıksız çek ve çek borcunu ödeyemeyenlerin sayısında patlama oldu. Aşağıdaki rakamlar Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarından:
-577 bin 901 kişinin karşılıksız çekten dolayı yasaklandı.
-103 bin 909 kişi de mahkumiyet aldı.
-“2002’de 5 bin 525, 2003’te 18 bin 340, 2004’te 70 bin 672, 2005’te 95 bin 978, 2006’da 67 bin 875, 2007’de 72 bin 502, 2008’de 76 bin 782 kişi hakkında yasaklama kararı alındı. -Açılan dava sayısı 142 bin 174,
-Mahkumiyet kararı da 103 bin...................................................................TOPLUMSAL FACİAYA RAMAK KALDIIIIIII........................FACİANIN AYAK SESLERİ DUYULMAYA BAŞLADII

20.03.2009 20:19
eski dost dedi ki...
30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 20:21
eski dost dedi ki...
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

20.03.2009 20:23
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:25
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

20.03.2009 20:31
eski dost dedi ki...
6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

20.03.2009 20:44
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:45
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:46
eski dost dedi ki...
HERKESE İYİ GECELER.YARIN SABAH 10 DA BURADAYIM..saygılar

20.03.2009 21:20
eski dost dedi ki...
bu arada aşagıdaki adreslere olabildigince ,mail atmalıyız arkadaşlar ,ama her arkadaş birer kez olursa iyi olur....ben attım bu gün.bu millet vekilleri konu ile ilgileniyorlar. Cânân ARİTMAN İZMİR CHP canan.aritman@tbmm.gov.tr


İsa GÖK MERSİN CHP isagok@tbmm.gov.tr
özgür yarınlar için hoşçakalın

20.03.2009 21:24
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 11:58
sulukalp dedi ki...
SN ESKİDOST mail adresini verdiğiniz milletvekilleriyle telefonda görüşsek ,daha faydalı olurmu acaba,,hatta diyorumki adresinide yazın burayada direk evlerine gitsek belki daha ii olur...

21.03.2009 12:52
sulukalp dedi ki...
sn eskidost baktım da bloga sizden başka yazan yok,afedersiniz SİZ MANYAKMISINIZ....

21.03.2009 12:55
eski dost dedi ki...
syn sulukalp..amacın dalga ise ,rica ediyorum yapmayın..bakın bir çok insan magdur durumda,çolugu çocugu perişan,bu gibi konuların dalgası olmaz.milletvekilinin evine gitmek falan ,bunlar boş konuşma,ama bir maail atarsan belki,zaten bildikleri konunun önemini belli edebiliriz.saygılar

21.03.2009 12:56
Adsız dedi ki...
sn sulukalp

bence de haklısınızn evlere gidilip
bir acı kahvelerini içmek lazım sanki sesimizi orada daha iyi duyururuz sanki

make love not war

21.03.2009 12:56
eski dost dedi ki...
syn sulukalp en azından size burayı okutmayı başarmışım demekki,bu daha akşamm saatlerinde açılmış bir blog.saygılar

21.03.2009 12:59
sulukalp dedi ki...
benim dalga falan geçtiğim yok SN ESKİDOST...maluım seçim zamanı bunlar herşey yaparlar 1 oy için...bide bişi sorabilirmiyim...benim 15.04.2008 tarihinde 15.000 ytl lik çekim vardı...ödedim ama zamanında...sorun çıkmaz değilmi...ödenmiş çeklere hapis yok diye biliyorum ama bide size sorayım dedim..sağolun...

21.03.2009 12:59
Adsız dedi ki...
arkadaşlar diğer siteye ne oldu yaaa

21.03.2009 13:03
eski dost dedi ki...
sulukalp senin amacın belli arkadaşımmm...benimm hukiki konularda bir bilgim yok,bu konuda sana yardım edemeyecegim kusura bakma..

21.03.2009 13:03
Adsız dedi ki...
sn eski dost

burası daha seviyeli bir yere benziyeo en azından diğer sitedeki gibi ukala ve cok bilmişinsanlar yok burda isimleri lazım değil

make love not war

21.03.2009 13:04
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SELAM HERKEZE....OLUMSULUKALP HADİİ İŞİNE HADİİİİ

21.03.2009 13:04
Adsız dedi ki...
hobaaaaaaa


tefeci geldi tefecii
yokmu para isteyen

ballı lokma tatlısı

tefeci

21.03.2009 13:06
eski dost dedi ki...
diger sitede anlaşılamayan bir durum var.sayfa 10 kakkada açılmıyor,yazılar donuyor geç çıkıyor,o nedenle burası hızlı

21.03.2009 13:06
sulukalp dedi ki...
ARKADAŞLAR sorumu soramadım galiba yanlış anlaşıldı,o tarihte benim çekim erken sorulmuştu abnkaya bende arkası yazılmasın diye ödemiştim...şimdi dava açsam bişi çıkarabilirmiyim erken soruldugu için dicektim..

21.03.2009 13:07
Adsız dedi ki...
SN TEFECİ diğer sitede ŞEKER765 diye bi arkadaş vardı ne oldu yaaa,dağa kaldırmış olmayasınşu listeni kontrol etsene ...

21.03.2009 13:10
Çaresiz dedi ki...
ya benimde 2008 yılında vadesinde ödenmiş çeklerim var niye vadesinde ödedin diye hapis kararı çıkarmı

21.03.2009 13:10
eski dost dedi ki...
syn sulukalp sana ancak bi şekilde yardımcı olabiliriz..bak sana bir adres veriyorum oraya gir ve sor .orada hukuku su gibi içmiş ve hatta fahri avkatlık ünvanını almış lar..http://cek-magdurlari.blogspot.com/2009/02/cek-magdurlari-gorus-ve-onerilerinizi.html?commentPage=14...............

21.03.2009 13:11
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 13:13
Adsız dedi ki...
yok arkadaşım oraya girdim,ama yazılarım sansüre takılıyor..bi kaç tane kendini site sahibi sana var ...bide ukalalarki

21.03.2009 13:13
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

21.03.2009 13:14
Çaresiz dedi ki...
değerli eski dost soruma cevap alamadım ödenmiş çeklerede hapis çıkıyormu

21.03.2009 13:14
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 13:15
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
e)Kişi hürriyeti haksız bir şekilde kısıtlandığı, güvenliği, sağlığı zarar gördüğü, zaman ve iş kaybına sebep olunduğu, maddi ve manevi zarara uğradığı mahkemelerce tespit olduğu takdirde bunun bedeli daha önce karar vererek zarara uğratan mahkeme heyeti tarafından ödenir ve mahkeme heyeti cezalandırılır. (Günlük hayat içinde yanlış yapan mühendis, doktor... vs. yaptığı iş ve eylemlerden, verdiği zarardan dolayı ceza almaktadır. Aynı şekilde yanlış karar vererek zarara sebep olan mahkeme heyetlerine de ceza verilebilmelidir. Bu anayasanın eşitlik ilkesine, suç ve cezanın ferdiliği ilkesine, hukuk ve adalete uygun olur. 32. maddeye 6. fıkrasına (e) bendi olarak eklenmelidir.)

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
(f)Davalı, davacı veya sanık mahkeme için parası olmayıp malı varsa harcı her türlü masrafı devlet tarafından karşılanır. Davayı kazan taraf ise karşı tarafından devlet alacağını tahsilâtını yapar. Davayı kaybeden taraf ise şahsın malını paraya çevirmek sureti ile devlet alacağını tahsil eder. Tamamen yoksul ise her türlü mahkeme masrafları devlet tarafından karşılanır. ( Hak, hukuk aramanın önündeki bütün engelleri kardırmadığımız takdirde yurttaşlarımız arasında mağdurlar ve devletine küskünler, düşmanlar sürüsü oluştururuz. Buna fırsat vermeyelim. 6 fıkraya (f) bendi olarak eklenebilir.)

21.03.2009 13:18
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:19
eski dost dedi ki...
(1) Herkes bilgi edinme, dilekçe ve başvuru haklarına sahiptir. İlgili kurumlar tarafından 15 gün içinde cevap verilmesi zorunludur. Vatandaşından alınacak bilgi içinde 15 günlük süre tanır. Bilgiler devletin güvecesi altındadır. Yok edilemez, tahrifat yapılamaz. Yorumlanamaz, yalın halde verilir. Yabancılar için bilgi edinme hakkı karşılıklılık esasına düzenlenir. ( Devlet kendisine müracaatlara 15 gün içinde cevap verebildiğine göre vatandaş dan alacağı bilgiye de 15 süre tanımalıdır. Bu durum çıkarılacak kanunlarda da dikkate alınmalıdır.)

21.03.2009 13:20
eski dost dedi ki...
) Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bu hürriyetin devletin organları veya üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi halinde ihlal edenler kanunla cezalandırılır. Zarar görene maddi ve manevi tazminat ödenir. ( Sadece hürriyet ve gizlilik kelimelerinin bulunması yetersiz kalabilir.)
(2) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi sebepleriyle usulüne uygun olarak verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar.

21.03.2009 13:21
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

21.03.2009 13:24
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SENİN O KARIYI ALDIGIN GÜN SENİN KARIYIDA BEN ALDIM ...AMA BEN SENİN KARIYA PARAYI ÖDEDİM Bİİ SORUN ÇIKMADI

21.03.2009 13:25
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

21.03.2009 13:26
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

eski dost dedi ki...

20.03.2009 18:37
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01
eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04
eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05
eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06
eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09
eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10
eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11
eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36
eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:01
eski dost dedi ki...
Kriz nedeniyle karşılıksız çek ve çek borcunu ödeyemeyenlerin sayısında patlama oldu. Aşağıdaki rakamlar Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarından:
-577 bin 901 kişinin karşılıksız çekten dolayı yasaklandı.
-103 bin 909 kişi de mahkumiyet aldı.
-“2002’de 5 bin 525, 2003’te 18 bin 340, 2004’te 70 bin 672, 2005’te 95 bin 978, 2006’da 67 bin 875, 2007’de 72 bin 502, 2008’de 76 bin 782 kişi hakkında yasaklama kararı alındı. -Açılan dava sayısı 142 bin 174,
-Mahkumiyet kararı da 103 bin...................................................................TOPLUMSAL FACİAYA RAMAK KALDIIIIIII........................FACİANIN AYAK SESLERİ DUYULMAYA BAŞLADII

20.03.2009 20:19
eski dost dedi ki...
30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 20:21
eski dost dedi ki...
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

20.03.2009 20:23
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:25
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

20.03.2009 20:31
eski dost dedi ki...
6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

20.03.2009 20:44
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:45
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:46
eski dost dedi ki...
HERKESE İYİ GECELER.YARIN SABAH 10 DA BURADAYIM..saygılar

20.03.2009 21:20
eski dost dedi ki...
bu arada aşagıdaki adreslere olabildigince ,mail atmalıyız arkadaşlar ,ama her arkadaş birer kez olursa iyi olur....ben attım bu gün.bu millet vekilleri konu ile ilgileniyorlar. Cânân ARİTMAN İZMİR CHP canan.aritman@tbmm.gov.tr


İsa GÖK MERSİN CHP isagok@tbmm.gov.tr
özgür yarınlar için hoşçakalın

20.03.2009 21:24
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 11:58
sulukalp dedi ki...
SN ESKİDOST mail adresini verdiğiniz milletvekilleriyle telefonda görüşsek ,daha faydalı olurmu acaba,,hatta diyorumki adresinide yazın burayada direk evlerine gitsek belki daha ii olur...

21.03.2009 12:52
sulukalp dedi ki...
sn eskidost baktım da bloga sizden başka yazan yok,afedersiniz SİZ MANYAKMISINIZ....

21.03.2009 12:55
eski dost dedi ki...
syn sulukalp..amacın dalga ise ,rica ediyorum yapmayın..bakın bir çok insan magdur durumda,çolugu çocugu perişan,bu gibi konuların dalgası olmaz.milletvekilinin evine gitmek falan ,bunlar boş konuşma,ama bir maail atarsan belki,zaten bildikleri konunun önemini belli edebiliriz.saygılar

21.03.2009 12:56
Adsız dedi ki...
sn sulukalp

bence de haklısınızn evlere gidilip
bir acı kahvelerini içmek lazım sanki sesimizi orada daha iyi duyururuz sanki

make love not war

21.03.2009 12:56
eski dost dedi ki...
syn sulukalp en azından size burayı okutmayı başarmışım demekki,bu daha akşamm saatlerinde açılmış bir blog.saygılar

21.03.2009 12:59
sulukalp dedi ki...
benim dalga falan geçtiğim yok SN ESKİDOST...maluım seçim zamanı bunlar herşey yaparlar 1 oy için...bide bişi sorabilirmiyim...benim 15.04.2008 tarihinde 15.000 ytl lik çekim vardı...ödedim ama zamanında...sorun çıkmaz değilmi...ödenmiş çeklere hapis yok diye biliyorum ama bide size sorayım dedim..sağolun...

21.03.2009 12:59
Adsız dedi ki...
arkadaşlar diğer siteye ne oldu yaaa

21.03.2009 13:03
eski dost dedi ki...
sulukalp senin amacın belli arkadaşımmm...benimm hukiki konularda bir bilgim yok,bu konuda sana yardım edemeyecegim kusura bakma..

21.03.2009 13:03
Adsız dedi ki...
sn eski dost

burası daha seviyeli bir yere benziyeo en azından diğer sitedeki gibi ukala ve cok bilmişinsanlar yok burda isimleri lazım değil

make love not war

21.03.2009 13:04
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SELAM HERKEZE....OLUMSULUKALP HADİİ İŞİNE HADİİİİ

21.03.2009 13:04
Adsız dedi ki...
hobaaaaaaa


tefeci geldi tefecii
yokmu para isteyen

ballı lokma tatlısı

tefeci

21.03.2009 13:06
eski dost dedi ki...
diger sitede anlaşılamayan bir durum var.sayfa 10 kakkada açılmıyor,yazılar donuyor geç çıkıyor,o nedenle burası hızlı

21.03.2009 13:06
sulukalp dedi ki...
ARKADAŞLAR sorumu soramadım galiba yanlış anlaşıldı,o tarihte benim çekim erken sorulmuştu abnkaya bende arkası yazılmasın diye ödemiştim...şimdi dava açsam bişi çıkarabilirmiyim erken soruldugu için dicektim..

21.03.2009 13:07
Adsız dedi ki...
SN TEFECİ diğer sitede ŞEKER765 diye bi arkadaş vardı ne oldu yaaa,dağa kaldırmış olmayasınşu listeni kontrol etsene ...

21.03.2009 13:10
Çaresiz dedi ki...
ya benimde 2008 yılında vadesinde ödenmiş çeklerim var niye vadesinde ödedin diye hapis kararı çıkarmı

21.03.2009 13:10
eski dost dedi ki...
syn sulukalp sana ancak bi şekilde yardımcı olabiliriz..bak sana bir adres veriyorum oraya gir ve sor .orada hukuku su gibi içmiş ve hatta fahri avkatlık ünvanını almış lar..http://cek-magdurlari.blogspot.com/2009/02/cek-magdurlari-gorus-ve-onerilerinizi.html?commentPage=14...............

21.03.2009 13:11
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 13:13
Adsız dedi ki...
yok arkadaşım oraya girdim,ama yazılarım sansüre takılıyor..bi kaç tane kendini site sahibi sana var ...bide ukalalarki

21.03.2009 13:13
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

21.03.2009 13:14
Çaresiz dedi ki...
değerli eski dost soruma cevap alamadım ödenmiş çeklerede hapis çıkıyormu

21.03.2009 13:14
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 13:15
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
e)Kişi hürriyeti haksız bir şekilde kısıtlandığı, güvenliği, sağlığı zarar gördüğü, zaman ve iş kaybına sebep olunduğu, maddi ve manevi zarara uğradığı mahkemelerce tespit olduğu takdirde bunun bedeli daha önce karar vererek zarara uğratan mahkeme heyeti tarafından ödenir ve mahkeme heyeti cezalandırılır. (Günlük hayat içinde yanlış yapan mühendis, doktor... vs. yaptığı iş ve eylemlerden, verdiği zarardan dolayı ceza almaktadır. Aynı şekilde yanlış karar vererek zarara sebep olan mahkeme heyetlerine de ceza verilebilmelidir. Bu anayasanın eşitlik ilkesine, suç ve cezanın ferdiliği ilkesine, hukuk ve adalete uygun olur. 32. maddeye 6. fıkrasına (e) bendi olarak eklenmelidir.)

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
(f)Davalı, davacı veya sanık mahkeme için parası olmayıp malı varsa harcı her türlü masrafı devlet tarafından karşılanır. Davayı kazan taraf ise karşı tarafından devlet alacağını tahsilâtını yapar. Davayı kaybeden taraf ise şahsın malını paraya çevirmek sureti ile devlet alacağını tahsil eder. Tamamen yoksul ise her türlü mahkeme masrafları devlet tarafından karşılanır. ( Hak, hukuk aramanın önündeki bütün engelleri kardırmadığımız takdirde yurttaşlarımız arasında mağdurlar ve devletine küskünler, düşmanlar sürüsü oluştururuz. Buna fırsat vermeyelim. 6 fıkraya (f) bendi olarak eklenebilir.)

21.03.2009 13:18
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:19
eski dost dedi ki...
(1) Herkes bilgi edinme, dilekçe ve başvuru haklarına sahiptir. İlgili kurumlar tarafından 15 gün içinde cevap verilmesi zorunludur. Vatandaşından alınacak bilgi içinde 15 günlük süre tanır. Bilgiler devletin güvecesi altındadır. Yok edilemez, tahrifat yapılamaz. Yorumlanamaz, yalın halde verilir. Yabancılar için bilgi edinme hakkı karşılıklılık esasına düzenlenir. ( Devlet kendisine müracaatlara 15 gün içinde cevap verebildiğine göre vatandaş dan alacağı bilgiye de 15 süre tanımalıdır. Bu durum çıkarılacak kanunlarda da dikkate alınmalıdır.)

21.03.2009 13:20
eski dost dedi ki...
) Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bu hürriyetin devletin organları veya üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi halinde ihlal edenler kanunla cezalandırılır. Zarar görene maddi ve manevi tazminat ödenir. ( Sadece hürriyet ve gizlilik kelimelerinin bulunması yetersiz kalabilir.)
(2) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi sebepleriyle usulüne uygun olarak verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar.

21.03.2009 13:21
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

21.03.2009 13:24
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SENİN O KARIYI ALDIGIN GÜN SENİN KARIYIDA BEN ALDIM ...AMA BEN SENİN KARIYA PARAYI ÖDEDİM Bİİ SORUN ÇIKMADI

21.03.2009 13:25
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

21.03.2009 13:26
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

eski dost dedi ki...

>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

Adsız dedi ki...

sgsgshhdh

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:04
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38

08.04.2009 16:13

eski dost dedi ki...

arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK yok herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir ...hak verilmez alınır....MÜCADELEYE DEVAM..

eski dost dedi ki...

siteyi my vay denen şahıs bozdu ,tamir etmeye çalışıyoruz.

eski dost dedi ki...

arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK yok herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir ...hak verilmez alınır....MÜCADELEYE DEVAM..

08.04.2009 17:01

eski dost dedi ki...

FLAŞ! HAKSIZ DAVALARDA PATLAMA!

Karşılıksız çek - senet son 6 ayda 5 kat arttı. Biinlerce insan mağdur. İcra müdürlükleriyle asliye ceza mahkemeleri de kitlendi. Piyasa vurgun yemişe döndü!

--------------------------------------------------------------------------------
8 Nisan 2009 15:16
--------------------------------------------------------------------------------


Kriz yüzünden hem esnaf hem tüketici kan ağlıyor. Çekler karşılıksız çıkıyor, tüketici bankalara olan kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Banka borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ocakta geçen yılı ikiye katlarken, şubatta karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı.


Küresel krizin etkisiyle ne tüketiciler kredi ve kart borcunu ödeyebildi ne de sanayide çekler karşılık bulabildi. Bireysel kredi ve kredi kartı ödeyemeyenlerin sayısı 2009`un ilk ayında 138 bin kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. En dikkat çeken artış ise kredi borçlularında yaşandı. Bireysel kredi borçlularının sayısındaki artış geçen yılın tam 4.5 katına çıktı.


Ticari hayatı ise karşılıksız çıkan çekler alt üst etti. Şubatta geçen yılın aynı ayına göre karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı. Davalar icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri kilitledi. Krizin etkilerinin arttığı son 6 ayda karşılıksız çıkan çek sayısındaki artışın 5 kata ulaştığı belirtiliyor.


Borç batağındakiler ikiye katlandı


Krizin etkisiyle kredi kartı ve bireysel kredi borçluları katlanarak artıyor. 2009`un ilk ayında kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 138 bin 987 kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. Bankalardaki batık kredi de ocak itibariyle 2 milyar 82 milyon 143 bin liraya çıkarak toplam kredi borcunun yüzde 2,5`ine ulaştı. Batık kredi kartı borcu da 2 milyar 477 bin 397 bin liraya ulaşarak toplam kredi kartı borcunun yüzde 7,5`ine çıktı.


Merkez Bankası`nın verilerine göre yılın ilk ayında 82 bin 714 kişi kredi kartı borcunu ödeyemedi. Bu rakam geçen yılın ocak ayına göre iki katlık artış anlamına geliyor. Geçen yıl bu sayı 49 bin 719 kişiydi. Bireysel kredi borçlularının sayısı da 56 bin 273`e çıktı ki geçen yıl bu rakam sadece 12 bin 431 kişiydi. Bireysel kredi borçluları da 4.5 kat artmış oldu.


Bankalara kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyen tüketici sayısı da geçen yıl ocakta 62 bin 150 kişiydi. Bu rakam bu yıl 138 bin 987 kişiye ulaştı. Toplam borçlu sayısı da yaklaşık ikiye katlandı.


Bankalarca bildirimi yapılan Merkez Bankasının negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı da 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 230,6 artarak 207 bin 636`dan 686 bin 547`ye yükselmişti. 2009`un ilk ayında 138 bin 987 kişiye ulaşarak neredeyse 2008`in yılının beşte biri oranını tek ayda yakaladı.





Batık kredi oranı artıyor


Bankalardaki batık bireysel kredi miktarı ise yine Merkez Bankası verilerine göre ocakta toplam kredinin yüzde 2,5`i seviyesinde bulunuyordu. 30 Ocak itibariyle batık bireysel kredi miktarı 1 milyar 82 milyon 143 bin toplam bireysel kredi borcu da 80 milyar 445 milyon 175 bin idi. 27 Şubat itibariyle batık kredi miktarı 2 milyar 265 milyon 524 bin liraya ulaştı. Toplam kredi borcu ise 80 milyar 311 milyon 383 bine geriledi. Ve batık kredi oranı yüzde 2,8`e yükseldi.


Kredi kartlarında da batık oranında artış sürüyor. Ocak sonu itibariyle toplam kredi kartı borcu 33 milyar 23 milyon 644 bin iken bunun 2 milyar 447 milyon 397 bini batıkdı. Batık kredi kartı oranı da yüzde 7,5 düzeyindeydi. Şubat sonu itibariyle ise kredi kartı borcu 32 milyar 520 milyon 40 bin liraya düştü, batık kredi kartı borcu da 2 milyar 671 milyon 814 bine çıktı. Batık oranı ise şubatta yüzde 8,2`ye ulaştı.


Karşılıksız çek davaları mahkemeleri kilitledi


Küçük esnaf, `karşılıksız çek` davaları nedeniyle mahkemelere taşınıyor. Türkiye genelindeki icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri, karşılıksız çek ve senet davaları dolayısıyla kilitlenirken, karşılıksız çıkan çek sayısının son 6 ayda 5 kat arttığı belirtiliyor. Bin TL`lik çeklerin bile dava konusu olduğuna işaret eden icra avukatları, kriz ile birlikte dolandırıcılık ve sahte çek suçlarında patlama yaşandığına dikkat çekiyor.


Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 53,1 artarak 149 bin 186`ya çıktı. Bu artış, icra müdürlükleri ve icra davalarına bakan Asliye Ceza Mahkemeleri`nde `kaos`a neden oldu. Seratlı Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Serdar Seratlı, son 6 ayda karşılıksız çek davalarında yüzde 100`den fazla artış yaşandığını belirterek, `Özellikle matbaacılık, tekstil ve demir-çelik sektöründen çok dava oluyor. Bin TL`lik çekler bile geri dönüyor ve dava konusu oluyor` dedi. Seratlı, çekini ödemeyen şirket sahiplerinin `Kriz nedeniyle işlerim çok kötü. Bu yüzden ödeyemedim. Para kazanır kazanmaz ödeyeceğim` diyerek savunma yaptığını, ancak yasa gereği haciz işleminden kurtulamadığını dile getirdi.


İcra müdürlüklerinin hali içler acısı


Çakmakçı-Sağıroğlu Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Mehmet Şerif Sağıroğlu da krizin baş gösterdiği ekim-kasım aylarında 200 bin karşılıksız çıkan çek varken, şu an bu rakamın 1 milyonu aştığını söyledi. Davalar nedeniyle icra müdürlüklerinin `içler acısı` durumda olduğunu vurgulayan Sağıroğlu, `Eskiden kesinleşmiş icra takiplerinde sabah icra müdürlüklerine gelir, öğlen hacze çıkardık. Şimdi icra müdürlükleri randevu usulü çalışıyor. Haciz için neredeyse 1 ay sonraya süre veriyorlar. Bu durum adaletin zamanında tecelli etmesini de engelliyor. Şu anda Asliye Ceza`ların iş yükünün önemli kısmını bu davalar oluşturuyor` diye konuştu.


Avukat da parasını alamıyor


Krizin derinleşmesi ile sahtecilik, dolandırıcılık gibi ekonomik suçlar inanılmaz bir şekilde artığını dile getiren Ahi-Gürler-Taygün Avukatlık Bürosundan Avukat Mustafa Gökhan Ahi ise, son dönemde ceza mahkemelerinin adam öldürme ve gasp davalarından çok çek sahteciliği, sahte belge tanzimi ve dolandırıcılık gibi mali suçlara baktığını kaydetti.


İcra davalarında yaşanan artış, avukatların işlerinde de artış sağladı. Ancak karşılıksız çeklerde yaşanan `ödeme` sorunu avukat ücretlerine de yansıyor. `İş yükü artışına rağmen tahsilatlarımızda yaşadığımız sıkıntılar daha büyük` diyen Avukat Şenol Küni, `Çek senet işlerinde avukatlık ücreti tahsilat yapıldığında ödenir. Tahsilat olmayınca avukatta ücretini alamıyor` dedi.


Karşılıksız çek sıkıntısı yaşanan sektörlerin başında tekstil geliyor. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı(İHKİB) Hikmet Tanrıverdi, sokak aralarındaki küçük butikler ve mağazaların çok ağır bir dönemden geçtiğini söyledi. Küçük esnafın karşılıksız çek davalarından başını alamadığını ifade eden Tanrıverdi, "iç piyasadaki talep daralması ve dışarıdaki finansal kaynakların azalması nedeniyle, küçük esnafımız bu tür davalarla karşı karşıya kaldı." dedi.







ARKADAŞLAR PRESSTURKÜN YENİ BAŞLIĞI ..ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ....................................................http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37178.............................................

eski dost dedi ki...

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:01
eski dost dedi ki...
20.03.2009 18:37
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01
eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04
eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05
eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06
eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09
eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10
eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11
eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36
eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:01
eski dost dedi ki...
Kriz nedeniyle karşılıksız çek ve çek borcunu ödeyemeyenlerin sayısında patlama oldu. Aşağıdaki rakamlar Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarından:
-577 bin 901 kişinin karşılıksız çekten dolayı yasaklandı.
-103 bin 909 kişi de mahkumiyet aldı.
-“2002’de 5 bin 525, 2003’te 18 bin 340, 2004’te 70 bin 672, 2005’te 95 bin 978, 2006’da 67 bin 875, 2007’de 72 bin 502, 2008’de 76 bin 782 kişi hakkında yasaklama kararı alındı. -Açılan dava sayısı 142 bin 174,
-Mahkumiyet kararı da 103 bin...................................................................TOPLUMSAL FACİAYA RAMAK KALDIIIIIII........................FACİANIN AYAK SESLERİ DUYULMAYA BAŞLADII

20.03.2009 20:19
eski dost dedi ki...
30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 20:21
eski dost dedi ki...
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

20.03.2009 20:23
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:25
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

20.03.2009 20:31
eski dost dedi ki...
6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

20.03.2009 20:44
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:45
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:46
eski dost dedi ki...
HERKESE İYİ GECELER.YARIN SABAH 10 DA BURADAYIM..saygılar

20.03.2009 21:20
eski dost dedi ki...
bu arada aşagıdaki adreslere olabildigince ,mail atmalıyız arkadaşlar ,ama her arkadaş birer kez olursa iyi olur....ben attım bu gün.bu millet vekilleri konu ile ilgileniyorlar. Cânân ARİTMAN İZMİR CHP canan.aritman@tbmm.gov.tr


İsa GÖK MERSİN CHP isagok@tbmm.gov.tr
özgür yarınlar için hoşçakalın

20.03.2009 21:24
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 11:58
sulukalp dedi ki...
SN ESKİDOST mail adresini verdiğiniz milletvekilleriyle telefonda görüşsek ,daha faydalı olurmu acaba,,hatta diyorumki adresinide yazın burayada direk evlerine gitsek belki daha ii olur...

21.03.2009 12:52
sulukalp dedi ki...
sn eskidost baktım da bloga sizden başka yazan yok,afedersiniz SİZ MANYAKMISINIZ....

21.03.2009 12:55
eski dost dedi ki...
syn sulukalp..amacın dalga ise ,rica ediyorum yapmayın..bakın bir çok insan magdur durumda,çolugu çocugu perişan,bu gibi konuların dalgası olmaz.milletvekilinin evine gitmek falan ,bunlar boş konuşma,ama bir maail atarsan belki,zaten bildikleri konunun önemini belli edebiliriz.saygılar

21.03.2009 12:56
Adsız dedi ki...
sn sulukalp

bence de haklısınızn evlere gidilip
bir acı kahvelerini içmek lazım sanki sesimizi orada daha iyi duyururuz sanki

make love not war

21.03.2009 12:56
eski dost dedi ki...
syn sulukalp en azından size burayı okutmayı başarmışım demekki,bu daha akşamm saatlerinde açılmış bir blog.saygılar

21.03.2009 12:59
sulukalp dedi ki...
benim dalga falan geçtiğim yok SN ESKİDOST...maluım seçim zamanı bunlar herşey yaparlar 1 oy için...bide bişi sorabilirmiyim...benim 15.04.2008 tarihinde 15.000 ytl lik çekim vardı...ödedim ama zamanında...sorun çıkmaz değilmi...ödenmiş çeklere hapis yok diye biliyorum ama bide size sorayım dedim..sağolun...

21.03.2009 12:59
Adsız dedi ki...
arkadaşlar diğer siteye ne oldu yaaa

21.03.2009 13:03
eski dost dedi ki...
sulukalp senin amacın belli arkadaşımmm...benimm hukiki konularda bir bilgim yok,bu konuda sana yardım edemeyecegim kusura bakma..

21.03.2009 13:03
Adsız dedi ki...
sn eski dost

burası daha seviyeli bir yere benziyeo en azından diğer sitedeki gibi ukala ve cok bilmişinsanlar yok burda isimleri lazım değil

make love not war

21.03.2009 13:04
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SELAM HERKEZE....OLUMSULUKALP HADİİ İŞİNE HADİİİİ

21.03.2009 13:04
Adsız dedi ki...
hobaaaaaaa


tefeci geldi tefecii
yokmu para isteyen

ballı lokma tatlısı

tefeci

21.03.2009 13:06
eski dost dedi ki...
diger sitede anlaşılamayan bir durum var.sayfa 10 kakkada açılmıyor,yazılar donuyor geç çıkıyor,o nedenle burası hızlı

21.03.2009 13:06
sulukalp dedi ki...
ARKADAŞLAR sorumu soramadım galiba yanlış anlaşıldı,o tarihte benim çekim erken sorulmuştu abnkaya bende arkası yazılmasın diye ödemiştim...şimdi dava açsam bişi çıkarabilirmiyim erken soruldugu için dicektim..

21.03.2009 13:07
Adsız dedi ki...
SN TEFECİ diğer sitede ŞEKER765 diye bi arkadaş vardı ne oldu yaaa,dağa kaldırmış olmayasınşu listeni kontrol etsene ...

21.03.2009 13:10
Çaresiz dedi ki...
ya benimde 2008 yılında vadesinde ödenmiş çeklerim var niye vadesinde ödedin diye hapis kararı çıkarmı

21.03.2009 13:10
eski dost dedi ki...
syn sulukalp sana ancak bi şekilde yardımcı olabiliriz..bak sana bir adres veriyorum oraya gir ve sor .orada hukuku su gibi içmiş ve hatta fahri avkatlık ünvanını almış lar..http://cek-magdurlari.blogspot.com/2009/02/cek-magdurlari-gorus-ve-onerilerinizi.html?commentPage=14...............

21.03.2009 13:11
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 13:13
Adsız dedi ki...
yok arkadaşım oraya girdim,ama yazılarım sansüre takılıyor..bi kaç tane kendini site sahibi sana var ...bide ukalalarki

21.03.2009 13:13
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

21.03.2009 13:14
Çaresiz dedi ki...
değerli eski dost soruma cevap alamadım ödenmiş çeklerede hapis çıkıyormu

21.03.2009 13:14
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 13:15
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
e)Kişi hürriyeti haksız bir şekilde kısıtlandığı, güvenliği, sağlığı zarar gördüğü, zaman ve iş kaybına sebep olunduğu, maddi ve manevi zarara uğradığı mahkemelerce tespit olduğu takdirde bunun bedeli daha önce karar vererek zarara uğratan mahkeme heyeti tarafından ödenir ve mahkeme heyeti cezalandırılır. (Günlük hayat içinde yanlış yapan mühendis, doktor... vs. yaptığı iş ve eylemlerden, verdiği zarardan dolayı ceza almaktadır. Aynı şekilde yanlış karar vererek zarara sebep olan mahkeme heyetlerine de ceza verilebilmelidir. Bu anayasanın eşitlik ilkesine, suç ve cezanın ferdiliği ilkesine, hukuk ve adalete uygun olur. 32. maddeye 6. fıkrasına (e) bendi olarak eklenmelidir.)

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
(f)Davalı, davacı veya sanık mahkeme için parası olmayıp malı varsa harcı her türlü masrafı devlet tarafından karşılanır. Davayı kazan taraf ise karşı tarafından devlet alacağını tahsilâtını yapar. Davayı kaybeden taraf ise şahsın malını paraya çevirmek sureti ile devlet alacağını tahsil eder. Tamamen yoksul ise her türlü mahkeme masrafları devlet tarafından karşılanır. ( Hak, hukuk aramanın önündeki bütün engelleri kardırmadığımız takdirde yurttaşlarımız arasında mağdurlar ve devletine küskünler, düşmanlar sürüsü oluştururuz. Buna fırsat vermeyelim. 6 fıkraya (f) bendi olarak eklenebilir.)

21.03.2009 13:18
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:19
eski dost dedi ki...
(1) Herkes bilgi edinme, dilekçe ve başvuru haklarına sahiptir. İlgili kurumlar tarafından 15 gün içinde cevap verilmesi zorunludur. Vatandaşından alınacak bilgi içinde 15 günlük süre tanır. Bilgiler devletin güvecesi altındadır. Yok edilemez, tahrifat yapılamaz. Yorumlanamaz, yalın halde verilir. Yabancılar için bilgi edinme hakkı karşılıklılık esasına düzenlenir. ( Devlet kendisine müracaatlara 15 gün içinde cevap verebildiğine göre vatandaş dan alacağı bilgiye de 15 süre tanımalıdır. Bu durum çıkarılacak kanunlarda da dikkate alınmalıdır.)

21.03.2009 13:20
eski dost dedi ki...
) Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bu hürriyetin devletin organları veya üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi halinde ihlal edenler kanunla cezalandırılır. Zarar görene maddi ve manevi tazminat ödenir. ( Sadece hürriyet ve gizlilik kelimelerinin bulunması yetersiz kalabilir.)
(2) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi sebepleriyle usulüne uygun olarak verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar.

21.03.2009 13:21
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

21.03.2009 13:24
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SENİN O KARIYI ALDIGIN GÜN SENİN KARIYIDA BEN ALDIM ...AMA BEN SENİN KARIYA PARAYI ÖDEDİM Bİİ SORUN ÇIKMADI

21.03.2009 13:25
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

21.03.2009 13:26
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52


eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 18:41

21.03.2009 18:41
Adsız dedi ki...
yeter sıkıldım bu seviyesiz muhabetten ..mutasıp aile çocuğu

21.03.2009 18:41
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

08.04.2009 16:02
eski dost dedi ki...
20.03.2009 18:37
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01
eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04
eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05
eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06
eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08
eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09
eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10
eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11
eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36
eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Gecikme cezası
MADDE 10 - (1) Banka,
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi
hallerinde, her geçen gün için çek hamiline binde üç gecikme cezası öder.
(2) Birinci fıkrada belirtilen hâllerde 3095 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Hesaben ödeme
MADDE 11 - (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Hesabın kapatılması
MADDE 12 - (1) Çek hesabı, ancak sahibinin veya kanunî temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tâbi tutulur.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 13 - (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 3 üncü madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1 Haziran 2007 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmündedir.

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden “karşılıksız çek keşide etmek” suçundan dolayı açılmış olan davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.

Yürürlük
MADDE 14 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 15 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BU ÇEK KANUNU İLE ,İÇİNDE BULUNDUGUMUZ KRİZLE BİRLİK TE ,TOPLUMSALL FACİAYA DAVETİYE ÇIKARTTIGINIZI VE HATTA TEŞVİK ETTİGİNİZİ ,BİLMİYORMUSUNUZ .

20.03.2009 19:52
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:01
eski dost dedi ki...
Kriz nedeniyle karşılıksız çek ve çek borcunu ödeyemeyenlerin sayısında patlama oldu. Aşağıdaki rakamlar Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarından:
-577 bin 901 kişinin karşılıksız çekten dolayı yasaklandı.
-103 bin 909 kişi de mahkumiyet aldı.
-“2002’de 5 bin 525, 2003’te 18 bin 340, 2004’te 70 bin 672, 2005’te 95 bin 978, 2006’da 67 bin 875, 2007’de 72 bin 502, 2008’de 76 bin 782 kişi hakkında yasaklama kararı alındı. -Açılan dava sayısı 142 bin 174,
-Mahkumiyet kararı da 103 bin...................................................................TOPLUMSAL FACİAYA RAMAK KALDIIIIIII........................FACİANIN AYAK SESLERİ DUYULMAYA BAŞLADII

20.03.2009 20:19
eski dost dedi ki...
30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 20:21
eski dost dedi ki...
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

20.03.2009 20:23
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:25
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

20.03.2009 20:31
eski dost dedi ki...
6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

20.03.2009 20:44
eski dost dedi ki...
31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu.

20.03.2009 20:45
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

20.03.2009 20:46
eski dost dedi ki...
HERKESE İYİ GECELER.YARIN SABAH 10 DA BURADAYIM..saygılar

20.03.2009 21:20
eski dost dedi ki...
bu arada aşagıdaki adreslere olabildigince ,mail atmalıyız arkadaşlar ,ama her arkadaş birer kez olursa iyi olur....ben attım bu gün.bu millet vekilleri konu ile ilgileniyorlar. Cânân ARİTMAN İZMİR CHP canan.aritman@tbmm.gov.tr


İsa GÖK MERSİN CHP isagok@tbmm.gov.tr
özgür yarınlar için hoşçakalın

20.03.2009 21:24
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 11:58
sulukalp dedi ki...
SN ESKİDOST mail adresini verdiğiniz milletvekilleriyle telefonda görüşsek ,daha faydalı olurmu acaba,,hatta diyorumki adresinide yazın burayada direk evlerine gitsek belki daha ii olur...

21.03.2009 12:52
sulukalp dedi ki...
sn eskidost baktım da bloga sizden başka yazan yok,afedersiniz SİZ MANYAKMISINIZ....

21.03.2009 12:55
eski dost dedi ki...
syn sulukalp..amacın dalga ise ,rica ediyorum yapmayın..bakın bir çok insan magdur durumda,çolugu çocugu perişan,bu gibi konuların dalgası olmaz.milletvekilinin evine gitmek falan ,bunlar boş konuşma,ama bir maail atarsan belki,zaten bildikleri konunun önemini belli edebiliriz.saygılar

21.03.2009 12:56
Adsız dedi ki...
sn sulukalp

bence de haklısınızn evlere gidilip
bir acı kahvelerini içmek lazım sanki sesimizi orada daha iyi duyururuz sanki

make love not war

21.03.2009 12:56
eski dost dedi ki...
syn sulukalp en azından size burayı okutmayı başarmışım demekki,bu daha akşamm saatlerinde açılmış bir blog.saygılar

21.03.2009 12:59
sulukalp dedi ki...
benim dalga falan geçtiğim yok SN ESKİDOST...maluım seçim zamanı bunlar herşey yaparlar 1 oy için...bide bişi sorabilirmiyim...benim 15.04.2008 tarihinde 15.000 ytl lik çekim vardı...ödedim ama zamanında...sorun çıkmaz değilmi...ödenmiş çeklere hapis yok diye biliyorum ama bide size sorayım dedim..sağolun...

21.03.2009 12:59
Adsız dedi ki...
arkadaşlar diğer siteye ne oldu yaaa

21.03.2009 13:03
eski dost dedi ki...
sulukalp senin amacın belli arkadaşımmm...benimm hukiki konularda bir bilgim yok,bu konuda sana yardım edemeyecegim kusura bakma..

21.03.2009 13:03
Adsız dedi ki...
sn eski dost

burası daha seviyeli bir yere benziyeo en azından diğer sitedeki gibi ukala ve cok bilmişinsanlar yok burda isimleri lazım değil

make love not war

21.03.2009 13:04
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SELAM HERKEZE....OLUMSULUKALP HADİİ İŞİNE HADİİİİ

21.03.2009 13:04
Adsız dedi ki...
hobaaaaaaa


tefeci geldi tefecii
yokmu para isteyen

ballı lokma tatlısı

tefeci

21.03.2009 13:06
eski dost dedi ki...
diger sitede anlaşılamayan bir durum var.sayfa 10 kakkada açılmıyor,yazılar donuyor geç çıkıyor,o nedenle burası hızlı

21.03.2009 13:06
sulukalp dedi ki...
ARKADAŞLAR sorumu soramadım galiba yanlış anlaşıldı,o tarihte benim çekim erken sorulmuştu abnkaya bende arkası yazılmasın diye ödemiştim...şimdi dava açsam bişi çıkarabilirmiyim erken soruldugu için dicektim..

21.03.2009 13:07
Adsız dedi ki...
SN TEFECİ diğer sitede ŞEKER765 diye bi arkadaş vardı ne oldu yaaa,dağa kaldırmış olmayasınşu listeni kontrol etsene ...

21.03.2009 13:10
Çaresiz dedi ki...
ya benimde 2008 yılında vadesinde ödenmiş çeklerim var niye vadesinde ödedin diye hapis kararı çıkarmı

21.03.2009 13:10
eski dost dedi ki...
syn sulukalp sana ancak bi şekilde yardımcı olabiliriz..bak sana bir adres veriyorum oraya gir ve sor .orada hukuku su gibi içmiş ve hatta fahri avkatlık ünvanını almış lar..http://cek-magdurlari.blogspot.com/2009/02/cek-magdurlari-gorus-ve-onerilerinizi.html?commentPage=14...............

21.03.2009 13:11
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 13:13
Adsız dedi ki...
yok arkadaşım oraya girdim,ama yazılarım sansüre takılıyor..bi kaç tane kendini site sahibi sana var ...bide ukalalarki

21.03.2009 13:13
eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

21.03.2009 13:14
Çaresiz dedi ki...
değerli eski dost soruma cevap alamadım ödenmiş çeklerede hapis çıkıyormu

21.03.2009 13:14
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 13:15
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:16
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
e)Kişi hürriyeti haksız bir şekilde kısıtlandığı, güvenliği, sağlığı zarar gördüğü, zaman ve iş kaybına sebep olunduğu, maddi ve manevi zarara uğradığı mahkemelerce tespit olduğu takdirde bunun bedeli daha önce karar vererek zarara uğratan mahkeme heyeti tarafından ödenir ve mahkeme heyeti cezalandırılır. (Günlük hayat içinde yanlış yapan mühendis, doktor... vs. yaptığı iş ve eylemlerden, verdiği zarardan dolayı ceza almaktadır. Aynı şekilde yanlış karar vererek zarara sebep olan mahkeme heyetlerine de ceza verilebilmelidir. Bu anayasanın eşitlik ilkesine, suç ve cezanın ferdiliği ilkesine, hukuk ve adalete uygun olur. 32. maddeye 6. fıkrasına (e) bendi olarak eklenmelidir.)

21.03.2009 13:17
eski dost dedi ki...
(f)Davalı, davacı veya sanık mahkeme için parası olmayıp malı varsa harcı her türlü masrafı devlet tarafından karşılanır. Davayı kazan taraf ise karşı tarafından devlet alacağını tahsilâtını yapar. Davayı kaybeden taraf ise şahsın malını paraya çevirmek sureti ile devlet alacağını tahsil eder. Tamamen yoksul ise her türlü mahkeme masrafları devlet tarafından karşılanır. ( Hak, hukuk aramanın önündeki bütün engelleri kardırmadığımız takdirde yurttaşlarımız arasında mağdurlar ve devletine küskünler, düşmanlar sürüsü oluştururuz. Buna fırsat vermeyelim. 6 fıkraya (f) bendi olarak eklenebilir.)

21.03.2009 13:18
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:19
eski dost dedi ki...
(1) Herkes bilgi edinme, dilekçe ve başvuru haklarına sahiptir. İlgili kurumlar tarafından 15 gün içinde cevap verilmesi zorunludur. Vatandaşından alınacak bilgi içinde 15 günlük süre tanır. Bilgiler devletin güvecesi altındadır. Yok edilemez, tahrifat yapılamaz. Yorumlanamaz, yalın halde verilir. Yabancılar için bilgi edinme hakkı karşılıklılık esasına düzenlenir. ( Devlet kendisine müracaatlara 15 gün içinde cevap verebildiğine göre vatandaş dan alacağı bilgiye de 15 süre tanımalıdır. Bu durum çıkarılacak kanunlarda da dikkate alınmalıdır.)

21.03.2009 13:20
eski dost dedi ki...
) Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bu hürriyetin devletin organları veya üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmesi halinde ihlal edenler kanunla cezalandırılır. Zarar görene maddi ve manevi tazminat ödenir. ( Sadece hürriyet ve gizlilik kelimelerinin bulunması yetersiz kalabilir.)
(2) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi sebepleriyle usulüne uygun olarak verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar.

21.03.2009 13:21
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
Adsız dedi ki...
SN ESKİDOST ekonomik suçlara eknomik ceza diyorsunuz ama bunu uygulayan kim...ben geçenlerde bi pezevekten karı aldım gecelik..ama sabah parasını ödemedim beni dövdüler,hani nerde ekonomiğk suça ekonomik ceza,dağ başımı burası...şikayet edeceğim onları..bana bu konu hakkında bir dilekçe örneği verebilirmisiniz...sağolun...

21.03.2009 13:23
eski dost dedi ki...
SAYIN:...ÖZGÜR,CESUR, TARAFSIZ,ADİL,BASINIMIZZZZZ.SİZLERE SESLENİYORUM ekonominin normal oldugu dönemlerde,her zaman oldugu gibi ,ileriki zamanda ödenmek üzere,aldıgı mal karşılıgı çek yazan esnaf ve iş adamlarımız,küresel mali krizle beraberinde gelen ülkemiz kriz ortamında,çekini ödeyemeyen esnaf ve iş adamlarımıza,ceza verip,cezaevine atmanın ,demokrasiye ,hukuk devletine,akla,mantıga,uygun bir tarafını göerebiliyormusunuz... kaldı ki ,dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bu cezaları,anayasamız reddetmektedir..(ekonomik suça ekonomik ceza,hiç kimse sözleşmeden dogan,fiiller nedeni ile özgürlügünden alıkonulamaz) 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.dolayısı ile bu uyumlama yasası31/12/2008 itibari ile bilerek veya bilmeyerek yapılmamış ve unutulmuştur.bu çerçevede 31/12/2008 İTİBARİ İLE KARŞILIKSIZ ÇEKLERE VERİLEN CEZALAR TAMAMEN KANUNU OLMADAN YANİİ KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE CEZA VERİLMİŞ OLMAKTADIR. çek cezaları ile aynı yasa çerçevesinde olan ve uyumlama yapılmaması ile ,yargıtay 7 ceza dairesi tarafından kanunsuzluk tezine dayanılarak berat kararı ve davaların düşürülmesine karar verilmiştir.İKİ AYNI KONUMDAKİ SUÇUN BİRİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DİGERİNİN DEVAMI HANGİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. GENE şu anda çek davalarına bazı mahkemeler aynı gerkçe ile beraat vermekte,,bazı mahkemeler ceza vermektedir.AYNI SUÇ,AYNI KANUN ,AYNI TCK,AYNI ÜLKE.BUNUN NERSİ HUKUK MANTIGINA SIGMAKTADIR. 30 000 İşadamı esnaf şu an cezaevlerindedir,110 000 esnaf ve iş adamı kaçak konumunda evini ,işyerini terk etmiş,htta imkanı olsa ülkesini terketmek zorunda kalmıştır.Yaklaşık 700 000 görülmekte olan ve kaçak konumuna veya cezaevine konulacak ,esnaf ve iş adamlarının davası vardır.son alınan yaklaşık verilere görede 6 milyon yazılmış ve her an dava açılması beklenen çek mevcut. DURUM BÖYLE İKEN ADALETTEN,DEMOKRASİDEN ,HUKUK DEVLETİNDEN,İNSAN HAKLARINDAN,EŞİTLİK İLKESİNDEN,BAHSEDEMİLMEMİZ MÜMKÜNMÜDÜR.. Sizlerden halkın sesi,halkın kulagı,halkın sözü,ve özgür,cesur basınımız olarak,,destek bekliyoruz.BU KONUDA Kİ YAPACAGINIZ ARAŞTIRMA SONUNCU YAPACAGINIZ HABER PROGRAMLARI BEKLİYORUZ. yüzbinlerce çek magduru adına

21.03.2009 13:24
ÇİNÇİNLİ dedi ki...
SENİN O KARIYI ALDIGIN GÜN SENİN KARIYIDA BEN ALDIM ...AMA BEN SENİN KARIYA PARAYI ÖDEDİM Bİİ SORUN ÇIKMADI

21.03.2009 13:25
eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

21.03.2009 13:26
eski dost dedi ki...
arkadaşlar..buradan bu konu ile ilgili bütün arkadaşlara sesleniyorum..itirazlar,dilekçeler,avkat tutmalar,şu an için bunlar tamamen boş şeyler....bu gün saat o10 da ankarada bürakrasinin hatırı sayılır bir mevkisindeki arkadaşımıza,emekli bir savcı arkadaşını arattırdım.emeki savcı nın hukuk bürosu mevcutmuş ankarada.bütün konuyu arkadaşım anlatacaktı ama hiç konuşturmadı bile,nedeni hepsinden haberimiz var dedi,sakarya ,konya ,şişli mahkemelerinin,ve yargıtay 10 dairedeki görüş farklılıklarının....cgk da bu konunun gündemde oldugunu söyledi,cgk nun da çek cezaları konumuna karar vermek için ,hükümet kanadı ile yaklaşık 1.5 aydır görüş birligine varmak gerektigini savunuyor ve yazışıyorlarmış.yeni çek kanunuda o yüzden seçim öncesi telaşı olmasına ragmen başbakanlıga gönderilmiş.en kısa zaman da son halini alarak mejlise gelecekmiş.şu andada 14 kişilik hukuk çu gurubu ile bu konu şekilleniyormuş....diger mesele bizleri dogrudan ilgilendiren kanun boşlugunu ,bütün hukukçu ve yargıtay üyelerinin sözlü olarak onayladıklarını,fakat yeni çek kanunu yasa koyucu tarafından konulmadıktan sonra,bu boşlukla ilgili itirazın degerlendirilemeyecegini,belirginsizligin şu an devam ettigini,bu belirginsizlik içinde kanun boşlugu itirazlarının olumlu yada olumsuz degerlendirme imkanını bulunmadıgını o yüzden bekleme kararı aldıklarını,ancak yeni kanun yasalaşır yasallaşmaz bu konunun itirazının karara baglanacagını söylemişler.yani yeni kanun yasallaştıgı tarihten önceki çek cezalarının kanunsuz verildigi kesinleşmesi nedeni ile tüm hükümlerin bozulacagı söylenmiş.şu an karar vermemeleri ni de şimdi verecekleri bozma kararından sonra,yeni çek yasasının çok uzun sürecegi için karar tarihinden sonraki çek cezalarının ortada kaldoıgı imiş .o yüzden çek kanununa öncelik verilmesine karar vermişler yargı ve hükümet kanadı,,,,yani arkadaşlar benim anladıgım.çek yasasına öncelik verecekler ,yargıtayın istegi dogrultusunda,yasa kısa zamanda çıkacak ve arkasından kanun boşlugu itirazı karara baglanacak.KENDİSİDE KESİN BU BOŞLUKTAN DOLAYI GEÇMİŞ DAVALAR BOZULACAK DİYOR 60 ,70 DAVAM VAR BİR DİLEKÇE BİLE VERDİRMİYORUM ÇÜNKÜ TAMAMEN BOŞ UGRAŞ DİYOR ÇOK KISA BİR ZAMANIMIZ KALDIGINIDA SÖYLÜYOR.EN GEÇ NİSAN AYI SONU DİYOR....SAYGILAR

21.03.2009 13:42
eski dost dedi ki...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununa yönelik çözüm arayışlarıyla ilgili ''Biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur'' dedi.


Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.


Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti.

21.03.2009 16:00
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 16:01
eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek dava açtırdı

Bülent MAKAR 19.03.2009

Kadri'nin Götürdüğü Yere Git' filminin yapımcısı Cem Özer ile başrol oyuncusu Şafak Sezer, 'çek yüzünden' mahkemelik oldu. Sezer, 'oyunculuk ücreti' olarak Cem Özer'in verdiği iki çek, karşılıksız çıkınca dava açmak zorunda kaldığını söyledi. İki ünlü; iki ay önce gösterime giren filmin çekimleri sırasında da kavga etmişti. Galaya Sezer katılmış ama Cem Özer gitmemişti.

21.03.2009 16:47
eski dost dedi ki...
Saygıdeğer meslektaşlarım; sitemizin Yargıtay İçtihatları ekleme bölümünde yukarıya alıntıladığım uyarı yazısı yer almaktadır. Yazıyı okuyunca oldukça garipsedim ve bir daha okudum. Evet okuduklarım doğruydu... Bu ülkede Yargıtay İçtihatlarının alınıp satılması olağan hale geldiği için pek çoğumuz bunun ne demek olduğunu sorgulamadan içtihatları belirli bir bedel mukabilinde el değiştiren "ürün" olarak kabul ediyoruz!!!

Sayın BAŞAR' ın 'haklı bulmadığım', ancak teknik anlamda hukuksal nedenlere dayalı çekincesini eleştirmekten ziyade temyiz makamı olan Yargıtay Dairelerinin hukuksal bir konuda görüşünü ortaya koyan, resmi belge niteliğinde ki ilamlarda yer alan içtihatların, nasıl ve hangi hakla ticari ürün kabul edilerek pazarlanması konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim sevgili üyeler…

İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.

Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.

Hazırladıkları bilgisayar programları ile içtihatları pazarlayan yayınevleri yada firmaların bulunduğu herkesin malumudur. Yargıtay Dairelerinin görüşünü ortaya koyan içtihatların haraç-mezat satılmasına göz yumulması kabullenilmez bir gerçekliktir.

Yargı alanında karar merciinde görev yapan hakimlerimizin çok önemli bir bölümünün içtihatlardan yararlanmaları, öte yanda Yargıtayın temiz denetimi sırasında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına not takdir etmesi, takdir olunan notun ise terfilere etkili olması karşısında, mevcut işleyişe dayalı sistemin birilerinin cebini doldurmasını sağlamaktan başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Diyelim ki; bir yere ilk defa gittiniz ve elinizde ki adresi yoldan geçen birisine sordunuz. Bu kişi size “adresi doğru tarif etmek için 100,00 TL. para isterim!” dediğinde ne düşünürsünüz??? Bu tarzda ki cevap ne kadar saçma ve maddeci ise, içtihatların ticari kazanç yolu yapılması da bir o kadar saçma ve maddeci uygulamadır.

İçtihadın sözlük anlamlarından birisi de ‘yol’ olduğuna göre, ilamlarda yer alan ve uygulayıcılara yol gösteren içtihatların para ile alınıp satılması hangi mantıkla izah olunabilir???

Yargıtay gibi seçkin bir kurumun ticari amaçlara aracı kılınmasını, Yargıtay üyelerinden bu işe bulaşmayan sessiz çoğunluğun da mevcut işleyişe karşı yıllarca sessiz ve duyarsız kalmaları kabul edilemez bir olgudur.

Şahsen millet adına karar vermeye yetkili bir hakim olarak, uygulayıcıların tümüne yol gösteren, ışık tutan ve aynı zamanda ortak görüşün oluşmasına katkı sağlayan tüm içtihatların UYAP portalı aracılığı ayrım gözetilmeksizin hukukçuların tümüne açık hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçuların sırtından illegal yollardan para kazanılmasını kabullenmiyorum ve artık bu işleyişe son verilmesini istiyorum.

Çünkü “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…

Bu ülkenin seçkin insanları ve aydınları olarak, konuyu gündemde tutmak, sesimiz kamuoyuna duyurmak için site üyesi sizleri de “EVET” demeye davet ediyorum…

Saygılarımla.

828 kez okundu. 26Cevap verildi.

Ahmet Kezer 05.03.2009.8:26

EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

ali yetiş 05.03.2009.8:41
SAYIN GÜLÇEK GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ VE YERİNDE BİR DÜŞÜNCE YAZISI DİLE GETİRMİŞSİNİZ ADALET ASLA PARA İLE ÖLÇÜLMEZ.....

Murat SAHIN 05.03.2009.9:01
EVET “adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir…Tebrikler sayın Gülçek..Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz..Bu konuda Takdire şayan bir üslub sergilemişsiniz...'Adalet' Siyaaset ve Ticarete girdiği an Ruhunu kaybeder.Ruhu ayrılmış cansız bir bedenden farkı kalmamış demektir.
İçtihadların satılması durumuna ben de karşıyım..Adalet içinde böyle şeyler olmaz ve olmamalıdır..Toplumumuz o kadar köhne bir istikbale sürükleniyorki yarın öbür gün kendi çocuklarımıza dahi 'yavrum bana bir bardak su getirirmisin' dediğimizde korkarım ki 'baba önce para ' diyecek basiretini kaybetmiş çocuklar meydana gelecektir...Saygılar


muharrem karadag 05.03.2009.9:07
EVET.bende..İmzalıyorum...Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.


Hakan Eren 05.03.2009.11:02
EVET...İmzalıyorum...Tüm yargıtay-danıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır.

EVET!

HALİL İBRAHİM AKTEPE 05.03.2009.11:12
evet bende aynı kanaatteyim.Yüksek Mahkemelerin tüm kararları yayımlanmalıdır.

mehmet alptekin 05.03.2009.11:16
Sayın Gülçek;
Çok geç kalmış bir konuyu dile getirme cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyorum,destekliyorum ve evet diyorum.

MEHMET BOZKURT 05.03.2009.11:56
Duruşma herkese açıkta kararlar niye herkese kapalı... Evet onaylıyorum.

melek başar 05.03.2009.12:17
"EVET" onaylıyorum...

Akın DOMBAYCI 05.03.2009.13:34
Bir evet de benden.
Toplam :26 cevap yazılmıştır Önceki .. Sonraki--->>>>

21.03.2009 17:23
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:25
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 11.01.2009.18:00
Sayın YETİŞ, sizin yazdıklarınızdan sonra aklıma geldi. Aslında yapılması gereken belki de Karşılıksız Çek Keşide Etme suçunun tamamen kaldırılmasıdır. Hakim-Savcı meslektaşlarımın birçoğunun bu düşüncede oldukları kanaatindeyim (Avukat meslektaşlarımız aksi fikirde olabilirler). Neticede taraflar ticari bir alış-veriş yapıp rızaları ile çek alıp veriyorlar. Bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Çekin karşılıksız çıkması halinde çek alacaklısı Hukuk Mahkemelerinde yasal yollara başvurabilir. Bono ve senede tanınmayan bir ayrıcalık yıllardır çekler için tanınıyor ve adeta Ceza Mahkemeleri İcra Müdürlüğü gibi işlev görüyordu. Saygılarımla

21.03.2009 17:35
eski dost dedi ki...
Muharrem Ballı 13.01.2009.13:54
5252 sayılı yasanın 5. maddesinde; özel ceza yasalarındaki düzenlemenin "TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar" geçerli olacak şekilde uygulanacağı belirtilmektedir. değişiklik yapılabilme süresi ise 31.12.2008 tarihinde dolmuştur. Bu tarihe kadar düzenleme yapılmamış olan ve TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun olmayan cezaların artık uygulanamayacağı kanaatindeyim

21.03.2009 17:40
eski dost dedi ki...
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir.Çok şekilsel düşünmemiz halinde bile çek bedelini 20 ye bölersiniz ve kaç gün ediyorsa temel cezayı bu değer alıp daha sonra bunu da 20 ile çarpar yine aynı sonuca ulaşırsınız.
Aydın Başar*Hakim*12.01.2009.12:57

21.03.2009 17:43
eski dost dedi ki...
suç ortadan kalkmamıştır.ancak 1.1.2009 dan sonra mahkemeler çek bedeli kadar adli para cezası veremeyecektir çünkü böyle bir ceza tck 52.md aykırılığı çok açık değilmi? aksini ileri sürmek demek 5252 sk geçici 1.md sini gözardı etmek olmaz mı? neden bu geciçi 1.madde de kanun koyucu diğer kanunlarda bir değişiklik yapılıncaya kadar ve engeç 31.12.2008 'kadar bir süre vermiştir.bu tarihten sonra ise artık tck 52.md göre adli para ceza sistemi uygulanması zorunlu değilmi? bence yasal bir zorunluluktur.
Erdoğan Aktaş*C.Savcısı*12.01.2009.14:44

21.03.2009 17:44
eski dost dedi ki...
Derya Konak 14.01.2009.1:54
Bence bu konudaki iki görüşten biri (3167 S.Y.nın 16/1.maddesi halen yürürlüktedir ve uygulanmalıdır.-Hayır,yürürlükte değildir.TCK.nun 5.ve 7/2. delaletiyle 52. madde uygulanmalıdır.)Yargıtay tarafından netleştirilinceye kadar,sanıkların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi açısından,infazı durdurma kararı verilmelidir.
_________*_________*___________*____________*__________*____________*_____________*___________

21.03.2009 17:46
eski dost dedi ki...
Akın DOMBAYCI 15.01.2009.20:02
Sevgili meslektaşlarım, iki gün önce 10. Ceza Dairesi üyesi Sayın Ali KINACI Beyfendiyi aramıştım. Dün, dairelerinin konuyu görüşüp bir sonuca varmaya çalışacaklarını bildirmişlerdi. Ancak kendilerini bugün tekrar aradım ve henüz bir sonuca varamadıklarını, konunun özel yasalara bakan diğer daireleri de ilgilendirmesi sebebiyle onlarla koordineli çalıştıklarını, hatta Üniversite hocaları ile de irtibat halinde olduklarını belirttiler. Ayrıca konunun büyük ihtimalle CGK kadar gideceğini o yüzden tüm üyelerin bu konuda araştırma yapmaya başladığını ifade ettiler. Bir gelişme olduğunda edindiğim bilgileri burada paylaşacağım. Saygılarımla...

21.03.2009 17:48
eski dost dedi ki...
'Gündemimizde Af Yok'
Cemil Çiçek, 'Bizim Af Konusuyla İlgili Şu An Ne Çalışmamız Var Ne Böyle Bir Düşüncemiz Var Ne de Böyle Bir Konu Üzerinde Duruyoruz' Dedi.
Haber Yayın Tarihi: 20.03.2009 16:48
bunu buraya not olarak düşüyorum sayın cemil çiçek...kürt konferansı ve obamanın gelmesi ile fikirleriniz degişirde ,eger pkk nın sayesinde bizleride af ederseniz,,,bunun türk esnafı ve işadamlarının ölünceye kadar içinde bir sızı olarak kalacagını,unutmayınnn

21.03.2009 17:52
eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

21.03.2009 17:54
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Sayın eskidost bu siteyi tesadüfen buldum benim çok büyük bir sorunum var bana yardımcı olurmusunz rica etsem ne olur yalvarıyorum.
Ben büyük bir firmada sekreter olarak çalışıyorum, patronum kasa anhtarını bana teslim etmişti, çek defterleri kasadaydı. patronum çek yazacağı zaman çek defterini istiyor bende kasayı açıp çek defterini patronuma veriyordum.
Yazdığı bir çek karşılıksız çıkmış sende suç ortaımzın diye beni şantaj etti zorla bana zuhulu avrette bulundu. polise şikayet edemedim çünkü bende çek suçuna ortaktım.
hergün bana şantaj ediyor zuhulu avrette bulunuyor biz mutaasıp bir aileyiz benide isteyenler var kabus gibi oldu kurtulmak için ne yapmalıyım
Bana bir çare gösteriniz lüdfen saygılarımla eski dost bekliyorum

21.03.2009 18:29
Adsız dedi ki...
SN MUTAASSIP AİLE KIZI
burda anlayamadıgımız sen patronuna çekmi verdin yoksa başka bişeymi verdin,çek verdiyen evet cezası var,9 ay 10 gün yatar çıkarsın,ama çek değilde başka şey verdiysen onunda mükaafatı var,9 ay 10 gün sonra çıkartır alırsın :)

21.03.2009 18:32
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI İSTERSENİZ BEN SİZİNLE EVLANABİLİRİM.30 YAŞINDAYIM BEKARET GİBİ TABULARIM YOK !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:33
eski dost dedi ki...
mutassıp aile kızı isimli arkadaşım..amacın dalga anlaşılan senin...sizden rica ediyorum lütfen başka yerde dalga geçin olmazmı saygılar

21.03.2009 18:34
Adsız dedi ki...
MUTASIP AİLE KIZI BOYUNUZ KAŞ BEN KISA BOYLU KIZLARI SEVMEM DE !XXX LARGE MAN

21.03.2009 18:36
Mutaasıp Aile Kızı dedi ki...
Hayır ludfen dalga geçmiyorum saf duygularımlan anlattım bana yardımcı olun ludfen

21.03.2009 18:36
Adsız dedi ki...
şeker hanım bırakın bu eski dost ,mutasıp aile kızı ayaklarını...

21.03.2009 18:37
mutaasıp aile kızı dedi ki...
boyunu çok merak ediyorsanız yinede söyleyeyi...18 cm nasıl idare edermi...lütfen yardımcı olun bana

21.03.2009 18:37
Adsız dedi ki...
sayın mutasıp aile kızı verdiyseniz yapacak bişey yok vermediyseniz hemen işten çıkın...

21.03.2009 18:38
Mutaasıp aile Kızı dedi ki...
Benim yerime yazıyola neyi verdimmi anamadımki

21.03.2009 18:39
Adsız dedi ki...
patronun boyunu gördüyseniz yapacak bişey kalmamış üzgünüm...

21.03.2009 18:39
çekçük dedi ki...
arkadaşlar benimde bi sorunum var...bende sekreter olarak çalışıyorudm bi şirkette...patron bana aybaşında çek verecekti yanlışlıkla çük verdi...ama çükün karşılıgı vardı.buna hapis cezası olmaz değili...

21.03.2009 18:40
Adsız dedi ki...
kasadaki çeki verdiyseniz patronon eline yapacak bişey yok....

21.03.2009 18:40
eski dost dedi ki...
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

20.03.2009 18:58


eski dost dedi ki...
madde 33.(6)Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.ifadesi yer almaktadır.ama halen birkaç parça tencere tava yada ev eşyası alıp borcunu ödeyemeyip hacizlik olmuş ve çaresizlikten alacaklıya borcunu ödeyeceğine dair taahhüd sözleşmesi yapmış ve ödeme gücü olmadığı için sözleşmeyi yerine getiremediğinden dolayı hapis cezası almış ve iki parça eşya yüzünden hayatı altüst olmuş geleceğini kaybetmiş ailesi dağılmış insanlar var.oysaki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça ortadadır.ve demiştirki hiçkimse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.gayet açık bir ifadedir.ama bazı mahkemelerce halen bu tip davalarda hapis kararı çıkabilmektedir.bunun gibi uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için birde uyum yasası çıkarılması şart değilmidir?

20.03.2009 18:59


eski dost dedi ki...
ekonomik suclara biraz daha acıklık getirilmeli.karsılıksız çek davalarından getirilen hapis cezaları kesinlikle kalkmalı,sebebi diğer yorumlarda da acıklandığı gibi bunun alacaklıya hic bir faydası yoktur.borclunun ödeyebilirliğini engellemektir.borc ortadan kalkmamalı,en azından borc meblağına ,ve borclunun konumuna göre süre verilmeli.bu alacaklının hic alamamasından daha iyidir diye düsünüyorum.günümüzde avukatların tutumu hapis kapıya gelince öder olayına katılmıyorum,varsa ödenir ,yoksa girilir ve ödenebilirliği ortadan kalkar.tabiki bu dolandırıcılk amacıyla yapılmis durumların dısında tutulmalıdır.bu ayrım mahkemelerde kolaylıkla tespit edilebilir.çeke güvenilirlik böyle sağlanamadığına inanıyorum.çünkü hic bir tacir çek yazarken veya alcaklı aldığı cekin hapis cezası tasımasını düsünerek bu işlemi yapmaz.kaldı ki ülke nin ekonomik durumu ortada,soncta yönetimin yaptığı hatalar ,piyasalara yansımasıdır ,fakat cek yazıp ödeme tahüdü veren ,insanlar hapis e giriyor.biraz daha bu konuya eğilinmesinde fayda görüyorum,tesekkürler

20.03.2009 19:00


eski dost dedi ki...
Karşılıksız çek de cezaî yaptırımı kaldırdığımız zaman ticarî hayatın sekteye uğrayacağı, çek kullanımının azalacağı dolayısıyla dolaşıma çek yoluyla çıkarılan parasal kıymetin azalmasıyla çek yoluyla yaratılan ticarî gelişmenin gerileyeceği şeklindeki eleştiri gerçeği yansıtmamaktadır. Çeke cezaî yaptırımla sağlanan güvence sanal ve aldatıcıdır. Dürüst insanlar zarar görmektedir. Çekte cezaî yaptırımla Devletin gücünün sağladığı güvence ile rahatlayan insanlar, ticari hayatın temel kurallarından olan, iş yaptığı kişiyi araştırma soruşturma, güven duymada itidallik kısacası basiretli davranmayı terk etmektedir. Bunun sonucunda ticari hayattaki bu boşluk sahtekâr kişilerce rahatça doldurulmaktadır. Dürüst insanlara hizmet etmesi gereken bir kurum sahtekârlara hizmet etmektedir. Çekte cezaî yaptırımın kaldırılmasıyla çekin diğer kıymetli evraklardan önemli bir farkının ortadan kalkacağı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında şunu da söyleyebiliriz. Çek asli fonksiyonu olan nakit para karşılığı ve görüldüğünde ödenecek olması pozisyonuna, daha da yaklaşacaktır. Çek karşılıksız kaldığında cezaî yaptırım olmayacağını bilen insanlar, çok güvendikleri dürüst insanlardan çek kabul edeceklerdir. Bu durumda sözüne ve davranışına güvenilir insanlar ticari hayatta söz sahibi olacaklar, sahtekârlara bu anlamda tanınan kredi de tükenmiş olacaktır. Ayrıca taraflar arasındaki özel alacak borç ilişkisinden doğan karşılıksız çek keşide etme fiiline hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi, devletin alacaklının yanında taraf olduğu anlamına gelir ki, devlet yargılama faaliyeti sırasında hiçbir şekilde taraf olmamalıdır.
Hürriyeti bağlayıcı ceza ancak, çok ağır ve kamu düzenini ciddi şekilde bozucu fiillerde uygulanmalıdır. Öte yandan Türkiye’nin de taraf olduğu, “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri) çerçevesinde imzalanan ancak ülkemizin katılmadığı 4 sayılı protokolün birinci maddesi, özel hukuk alanında “borç için hapsedilmeme” kuralını öngörmüştür. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı uluslararası nitelikteki sözleşmelerde de açık olmasa da kişinin borç nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını öngören hükümler bulunmaktadır. Uluslararası hukukta yer alan tüm bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde genel eğilimin, borç için kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması veya insan haysiyeti ile bağdaşmayan diğer ceza ve uygulamalara maruz kalmaması yolunda olduğu görülür. Bu itibarla karşılıksız çek keşide etmek eylemi nedeniyle borçluyu, “cezaevine girmek veya cezaî yaptırımla karşılaşmak” gibi ikilemle karşı karşıya bırakarak mahkemeler ve savcılıkları borç tahsili için aracı kurum olarak kullanmanın terk edilmiş bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

20.03.2009 19:01


eski dost dedi ki...
Türk Ceza Kanunu'nun hazırlanmasında emeği geçen Prof. Dr. Adem Sözüer aradı.
Söze, "Çok daha vahim bir durum var..." diye başladı.

Toplu af gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girdiğini anımsatıp, "TCK'nın 5'inci maddesini" anımsattı.
Sözünü ettiği madde aynen şöyle:
"Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır..."
Hukuki dildeki anlamı net...
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar tek tek TCK'ya göre yeniden düzenlenecek. Bu düzenlemelerin yapılabilmesi için de Meclis'e bir yıl süre tanındı.
Ancak öngörülen bir yılda düzenlemeler yapılamayınca, birer yıl ertelenerek 31 Aralık 2008'e gelindi.

Çek kanunu atlandı
Bu çerçevede bir ay önce (Aralık 2008) Türk Parasını Koruma Kanunu'ndaki maddelerde de süratle düzenleme yapılıp 5'inci maddenin öngördüğü şekilde TCK ile uyumlaştırıldı...
Ancak hükümet Çek Hamillerini Koruma Kanunu'nu TCK ile uyumlu hale getirmedi; buna ilişkin düzenlemeleri atladı.
Yılbaşı günü de düzenleme yapılması için öngörülen süre sona erdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer'i dün Meclis'te Adli Tıp ile ilgili bir konuda çaba gösterirken bulduk.
Çek Kanunu'nu anımsatıp, "Şimdi ne olacak?" dediğimizde yanıtı şöyle oldu:
"TCK'nın genel hükümleri Çek Kanunu için de geçerli. Maalesef Çek Kanunu'ndaki cezalar uygulanamaz hale geldi. Çünkü Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinde örneğin tüzel kişilere adli değil, idari para cezası var. Halbuki Çek Kanunu'nda şirketlere para cezası var. Biri diğerini tutmuyor. Uyumlu hale gelmediği için uygulanamaz oluyor."
Prof. Sözüer'e bunun karşılıksız çek kesen veya çekle ilgili bir suç işleyen kişinin affa uğraması anlamına mı geldiğini sorduk.
"Aynen öyle" deyip ekledi:
"Bu kişilere ceza verilmesinin olanağı yok. Zaten birçok mahkemeden de yargı üyeleri telefon açıp davaları düşürdüklerini bildiriyor ve bir an önce çare bulunmasını istiyor. Düzenleme olmazsa çek suçlarına bakılamaz hale gelecek."

"Geçmiş olsun..."
Konuyu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de sorduk...
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af...

20.03.2009 19:04


eski dost dedi ki...
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009

5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009

20.03.2009 19:05


eski dost dedi ki...
Çek suçlularının cezası kalktı'
Çek kanununun TCK ile uyumunun sağlanmaması tartışılıyor. Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, 'Geçmiş olsun! Bu suçu işleyenler yılbaşında kurtuldu' dedi
Takvim'in dün duyurduğu ve Prof. Adem Sözüer tarafından ortaya atılan çek yasası ile ilgili iddia gündemi değiştirdi. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uygun hale getirilmediği için çek yasasından ceza alanlar ve yargılananlar için adeta 'af' imkanı doğdu. Haberimiz özellikle hükümlü yakınları ve bu suçtan dolayı halen hapishanede bulunanlar arasında sevinçle karşılanırken, hukukçular arasında da tartışmaya yol açtı.

'Bir şey yapılamaz'
Çek kanunu ile ilgili düzenlemenin yapılmaması ve bununla ilgili sürenin dolmuş olması, Meclis'te de yankı buldu. Takvim'e konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, çek kanunu inceledikten sonra, "Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu. Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şey yok. Onların cezaları ortadan kalktı" dedi. İyimaya, yeni yasa çıksa bile geriye işlemeyeceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

'Cezasızlık dönemi'
"Sonraki kanun yürürlüğe girmek için bir süre öngörmüş, suç ve cezanın tipini de değiştirmiş ise, yürürlük öncesi aksi doğrultudaki hükümler, hüküm ve sonuçlarını sonraki kanun yürürlüğe girdiği anda yitirir. Yasama organının yürürlük öncesi bir uyum yasası çıkarma Çek ması Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir suçsuzluk ve cezasızlık dönemine yol açabilir. Olay bu kapsamda değerlendirilmeli." TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: "Daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. 170 kadar yasa maddesinde düzenleme gerçekleşti. Çek yasası ile ilgili hükümete uyarıda bulunduk. Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir."
Şerife ÜSTÜNER

23.01.2009 13:58

20.03.2009 19:06


eski dost dedi ki...
Ağır Ceza Mahkemesi 2nci Asliye Ceza Mahkemesinin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan tutuklunun tahliyesine karar verdi.
Ağır Ceza Mahkemesinin çek’le ilgili kararının Türkiyenin dört bir yanında bu suçtan hüküm giyenler için emsal teşkil edebilecegi belirtiliyor.
Mahkeme çekle ilgili yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyecegini gerekçe gösteriyor .






T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009..SAKARYA

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.

İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.

İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.
İŞTE SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.1.2009 tarih 2007/392-856 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin redidine ve mahkemelerinin 2007/392 esas-2007/856 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde: müvekklilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu,5275 Sayılı Yasanın 98.maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği,bu kararın 5237 Sayılı TCK’nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesi,3167 Sayılı Yasanın 16.maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu,

31.11.2008 tarihi itibarı ile karşılıksız çek keşide eylemenin suç olmaktan çıktığı,böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı alındı,dosya incelendi

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde:
1-3167 Sayılı Yasanın 16.maddesinde:
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4’üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar,ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilen para cezası sensen milyar liradan fazla olmazsa. Bu miktar 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2’nci maddesine göre her yıl arttırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.

2-5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;

(1)’’Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz.Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunmaz.’’

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.Suçve
ceza içeren hükümler,kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

3-5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :

‘’Bu kanunun genel hükümleri,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır.’’

4-5237 Sayılı TCK nun 52/11-2-3 Madde ve fıkralarında;

(1)Adli para cezası,beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde
yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,bir gün karşılığı
olarak takfir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

(2)En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının
miktarı ,kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3)Kararda,adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün
karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.’’

5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6.Maddesi ile değişik Geçici 1.Maddesinde:

(1)Diğer kanunların,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç
31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.

6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:

(1) Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında
duraksama olursa,cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri
sürülür yada sonradan yürürlüğe giren kanun ,hükümlünün lehinde olursa,duraksamanın
giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden
karar istenir.

(3)Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını
ertelemez.Ancak,mahkeme olayının özelliğine göre infazın ertelenmesine veya
durdurulmasına karar verebilir

7-5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:

(1)Cezanın infazı sırasında,98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden
alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.Karar verilmeden önce Cumhuriyet
savcısı ve hükümlünün görüşleri yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş
olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidebilir.’’hükümleri bulunmaktadır.

Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli
Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İLE düzenleme
yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde
3167 Sayılı Yasanın 16.Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.

Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın
yürülükten kalkmadığını ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğunu,bu
durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediğini,3167 Sayılı
Yasanın 16/1 naddesindeki düzenlemenin TCK nun 52.maddesi ile uyumlu
olduğunu,çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi,730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde;TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun
genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlamak istenmiştir.

Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesine;diğer kanunların TCK nun birinci
kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri,ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre
yeniden uzatılmıştır.

Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1.Madde hükmü dikkate alınarak ‘’Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasaya çıkartmış
ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.

Bundan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK’nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.

5237 Sayılı TCK’nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tamamının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak taktir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan” kanunda aksine hüküm bulamayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan Da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.

3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde;….. çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olmaz” hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedele çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılmaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.


Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nun 1. kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31/12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK’nun 1.kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.

Yasan koruyucunun altlama yaptığı bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koruyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulama amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslar arası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.


Bu yasal durum karşısında hükümlünün 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması haline kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarihi ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına kara vermek gerekmiştir

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2- Sakarya1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.01.2009 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3- Sanık hakkında Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 tarih ve 2007/392 esas 2007/856 karar sayılı ilamı ile verilen 24.300 TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURUMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ,
Dosyanın Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE,
Dair;5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK’nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.03. 2009

20.03.2009 19:08


eski dost dedi ki...
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ TÜRKİYE'DE İLK KEZ KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN HAPİS CEZASINA CARPTIRILAN BİNLERCE KİŞİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİGİ TAHLİYE KARARLARINA DEVAM EDİYOR
MAHKEME SAKARYA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN VERDİGİ HAPİS CEZASINI KALDIRDI. BU SEFERDE FARKLI GEREKÇE İLE. İŞTE MAHKEMENİN 4 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARI

T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.

20.03.2009 19:09


eski dost dedi ki...
TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
DOSYA NO:2007/541
KARAR NO:2009/113
C.Savcılığı Esas No:2007/6970
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
HAKİM :F.O
C.SAVCISI :C.K
DAVACI :KAMU HUKUKU
KATILAN :K.K
VEKİLİ :Av.S.Y
SANIK :A.A
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ:16.12.2006
KARAR TARİHİ:05.03.2009

Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
Katip Hakim
09.03.2009 11:03

20.03.2009 19:10


eski dost dedi ki...
İdari af depremi 22 Ocak 2009


Oya ARMUTÇU-Şehriban OĞHAN / ANKARA



TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle idari cezalara ilişkin binlerce dava düşecek, mahkûmiyetler beraate dönecek. Cumhuriyet tarihinin en büyük idari affına, 9 bin marka taklitçiliği davası da girecek.

HÜKÜMETİN, 31 Aralık 2008’de yürürlüğe giren TCK’daki, ’Kanunsuz suç ve ceza olmaz. İdari tasarrufla suç ve ceza konulamaz’ genel düzenlemesiyle, en büyük idari affa imza attığı ortaya çıktı. Yargılaması süren 9 bin marka taklitçiliği davası da yeni düzenleme yapılsa bile düşecek.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurullarının verdiği kararlar, patent, endüstriyel tasarımlar ve markalarla ilgili idari işlemler, Kaçakçılık Kanunu, Askerlik Yasası’ndan verilen idari nitelikli cezalar, valilik kararları, genelgeler, yönetmelikler ve tüzüklerle verilen idari cezalara ilişkin binlerce dava, "Kanunsuz suç yaratılamayacağı" ve "İdari kararla suç ve ceza konulamayacağı" genel ilkesi çerçevesinde affa girecek. Bu konuda verilen mahkûmiyet kararlarını, mahkeme ve Yargıtay bozacak. Mahkûmiyetler, bu düzenleme yüzünden beraate dönecek.

Çek Yasası tartışılıyor

Yargıtay kaynakları, genel ilkenin yürürlüğe girmesinin bir idari af sonucu doğuracağını doğruladılar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de Çek Yasası’ndaki tüzel kişilere idari para cezaları verilmesine iişkin düzenlemenin, bu çerçevede olup olmadığını hala tartışıyor. Yargıtay’ın, Çek Yasası’nın bu hükümlerini de affa sokması halinde, çek davaları içinden çıkılmaz bir hal alacak.

’Taklit’e de beraat

Hükümetin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra düşmelerini önlemek amacıyla düzenleme yapmak için harekete geçtiği 9 bin taklit davası da kurtarılamayacak. TBMM Genel Kurulu gündemindeki bu düzenleme çıksa bile geriye yürümeyeceği için lehe kanun olarak TCK’nın genel ilkeleri uygulanacak. 9 bin taklit dosyası ile ilgili mahkûmiyet kararları, "KHK ile ceza verilemez" diye bozularak, beraat kararları verilecek. Yargıtay, marka taklitçiliği dosyalarının durumunu önümüzdeki günlerde ele alacak.

Tam bir perişanlık

CHP’li İsa Gök, "Bu, Cumhuriyet tarihinde çıkarılan en büyük idari aftır. Tutuklu olanların hepsi çıkacak. Etkilenen tüm işlemler için yeni kanun çıkarmak lazım. Hiçbir markanın güvencesi yok. Her türlü markanın taklidi yapılabilir. Yargıtay ve mahkemeler perişan olacak" değerlendirmesini yaptı.

Gözden kaçan olabilir

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Gözden kaçmış birşey olabilir, ama büyük oranda uyum temin edildi. O nedenle bu sene bu maddenin yürürlüğü için yeni bir değişiklik yapılmadı. Uyumu yapılmadık çok az yasa var" dedi. Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü ise idari af değerlendirmesine karşı çıktı. Geçen şubat ayında 170 kanunda bu uyarlamanın yapıldığını, arkasından Kabahatlar Kanunu’nun çıkarıldığını savunan Köylü, "Bazılarını suç olarak değerlendirdik, bazılarını para cezasına çevirdik. Sadece Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerin iptali nedeniyle Markalar Kanunu’nda sorun var. Onu da Genel Kurul gündemindeki yeni düzenlemeyle çözeceğiz. Ama onda da tazminat yönü olduğu için sorun olmuyor" diye konuştu

20.03.2009 19:11


eski dost dedi ki...
Karşılıksız Çek’den beraatını göremedi …
Yorumlara Git

….

Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde, ısı sistemleri pazarlayan bir şirketin sahibi, ödeyemediği çek nedeniyle hakkında hapis kararı alınmasının ardından intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Beşevler Mahallesi Konak Caddesi’nde, ısı sistemleri üzerine faaliyet gösteren bir şirketin sahibi olan A. D. (34), iş yerinin depo kısmında boynuna bağladığı bir kabloyla yaşamına son verdi.

İş yerinde çalışan R.F. tarafından bulunan A.D.’nun cesedi, güvenlik güçlerinin incelemesinin ardından asılı olduğu yerden indirildi.

A.D.’nun ölüm haberini alarak iş yerine gelen annesi H.D., fenalık geçirdi ve yakınları ile polisler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı.

A.D.’nun cesedini bulan R.F. , AA muhabirine, patronunun piyasaya yaklaşık 300 bin TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, bu nedenle de uzun süredir maddi sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

A.D. ‘nun son olarak 1200 TL tutarındaki çeki ödeyemediğini ve bu yüzden hakkında hapis kararı çıkarıldığını belirten R. F., ”Hapis kararı onu çok etkiledi. Kendisini dün hiç görmedim. Ailesi de polise kayıp başvurusunda bulunmuştu. Bugün depoya baktığımda cesediyle karşılaştım” dedi.

Ceset, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Allah rahmet eylesin …

20.03.2009 19:12


eski dost dedi ki...
sayın yüksek yargı üyeleri..eger gözünüzün ucu takılırda buraları görürseniz ,lütfen okuyun.31/12/2008 itibari ile oluşan bu kanun boşlugunu çok çok iyi biliyorsunuz buna eminim...bu kanun boşlugunu ve yapılması gerekenleri,sizlere karşı haddim olmadıgı için yazmayacagım...ama artık buradan hakkımız olan ,bu kanunun uygulanması için ,haykırmak gerektigine inanıyorum.sadece ekonominin normal seyrinde iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere,verilen ceza (her ne kadar kanun koyucu tarafından konsada)ANAYASAMIZA AYKIRIDIR.bu ayrı bir konu,, Çek Yasası'ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu'na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğunu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Konu Adalet Komisyonu Başkan ve Başkanvekili'ne de soruldu..
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, önce TCK'yı okudu, sonra Çek Kanunu'nu inceleyip devam etti:
"Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu..."
İyimaya "Teşekkül etmiş suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını" da vurguladı.
Başkanvekili Hakkı Köylü ise daha önce TCK ile ilgili bazı düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "170 kadar yasa maddesinde düzenleme yapılmıştı" anımsatmasında bulundu.
Çek Kanunu ile ilgili olarak da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyleyen Köylü, "Çekte kusurlu suçlar açısından sorun çıkmış olabilir" dedi.
Meclis, TCK gibi dev boyutlu Borçlar ve Türk Ticaret kanunlarını bir an önce çıkarabilmek için çaba gösterirken, geçmişte çıkardığı kanunun yarattığı af depremiyle yüz yüze kalıyordu.
İyimaya'nın da dediği gibi; geçmiş olsun...
yani karşılıksız ceke af... durum bu iken siz sayın yüksek yargı üyelerinden,son nokta istiyoruz,istiyoruzkii,,30 BİN ESNAF VE SANAYİCİ ŞU AN CEZAEVİNDE İŞYERİ VE AİLESİ DAGILMIŞ DURUMDA................KURTULSUNLAR..125 000 İŞ ADAMI VE ESNAF EVLERİNİ BARKLARINI TERK ETMİŞ,BİR KAÇAK KONUMUNDA YAŞAMASIN..........HALEN DEVAM EDEN ÇEK DAVALARI SEBEBİ İLE 700 000 ESNAF VE SANAYİCİ BU DURUMLERA DÜŞMESİN...........................YAKLŞIK SON VERİLERE GÖRE 7 MİLYON YAZILAN ÇEKE DAVA AÇILIP BU DURUMLARA DÜŞMESİM.....SAYGILAR

20.03.2009 19:36


eski dost dedi ki...
syn..başbakan,bakanlar,hükümet üyeleri,milletvekilleri,siyasi partiler,hukuk adamları,profosörler,SİZLERE SESLENİYORUMMM..!!!!!!!!
ÇEK KANUNU TASARISI TASLAĞI
Amaç ve kapsam
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine çek yönünden katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanabilecek yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Araştırma yükümlülüğü
MADDE 2 - (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

Çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(2) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(3) Çek defterinin her bir yaprağına,
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin tam adı,
d) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası
yazılır.
(4) Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları, çek hesabının kapatılması hâlinde, bu tarihten itibaren beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde hamilin talebi üzerine çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.
(5) Çek hesabı ilgilinin veya kanunî temsilcisinin imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri verilmez.

Çek düzenlenmesi
MADDE 4 - (1) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

İbraz, ödeme ve çekin karşılıksız olduğunun tespiti
MADDE 5 - (1) Koşullarına uygun ve karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) Karşılığının bulunmaması hâlinde, bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılır.
(3) Süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde, muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, karşılıksızdır işleminin yapıldığı anda her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirası ödemekle yükümlüdür. Ancak, çek bedelinin kısmen karşılığının bulunması hâlinde, bu miktarı, her çek yaprağı için üçyüzyetmiş Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapılır. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından sorumluluk tutarı dahil kısmî ödemenin kabul edilmemesi hâlinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Sorumluluk tutarı dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Kişinin bankaya ödememe talimatı vermesi, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına engel teşkil etmez.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 6 - (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından uygun görülmesi hâlinde, bu duyurunun diğer mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7 - (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8 - (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.
(2) Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması hâlinde, kişi hakkında koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, 7 nci maddenin sekizinci fıkrası hükümlerine göre kaldırılmasına karar verilir. Hüküm kesinleştikten sonra etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından, talep üzerine, cezanın veya güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına derhal bildirilir ve 7 nci maddedeki usullere göre ilân olunur.
(3) Kişinin, mahkum olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 7 nci maddenin yedinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri
MADDE 9 - (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 3 üncü maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

eski dost dedi ki...

08.04.2009 17:39
eski dost dedi ki...
FLAŞ! HAKSIZ DAVALARDA PATLAMA!

Karşılıksız çek - senet son 6 ayda 5 kat arttı. Biinlerce insan mağdur. İcra müdürlükleriyle asliye ceza mahkemeleri de kitlendi. Piyasa vurgun yemişe döndü!

--------------------------------------------------------------------------------
8 Nisan 2009 15:16
--------------------------------------------------------------------------------


Kriz yüzünden hem esnaf hem tüketici kan ağlıyor. Çekler karşılıksız çıkıyor, tüketici bankalara olan kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Banka borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ocakta geçen yılı ikiye katlarken, şubatta karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı.


Küresel krizin etkisiyle ne tüketiciler kredi ve kart borcunu ödeyebildi ne de sanayide çekler karşılık bulabildi. Bireysel kredi ve kredi kartı ödeyemeyenlerin sayısı 2009`un ilk ayında 138 bin kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. En dikkat çeken artış ise kredi borçlularında yaşandı. Bireysel kredi borçlularının sayısındaki artış geçen yılın tam 4.5 katına çıktı.


Ticari hayatı ise karşılıksız çıkan çekler alt üst etti. Şubatta geçen yılın aynı ayına göre karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı. Davalar icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri kilitledi. Krizin etkilerinin arttığı son 6 ayda karşılıksız çıkan çek sayısındaki artışın 5 kata ulaştığı belirtiliyor.


Borç batağındakiler ikiye katlandı


Krizin etkisiyle kredi kartı ve bireysel kredi borçluları katlanarak artıyor. 2009`un ilk ayında kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 138 bin 987 kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. Bankalardaki batık kredi de ocak itibariyle 2 milyar 82 milyon 143 bin liraya çıkarak toplam kredi borcunun yüzde 2,5`ine ulaştı. Batık kredi kartı borcu da 2 milyar 477 bin 397 bin liraya ulaşarak toplam kredi kartı borcunun yüzde 7,5`ine çıktı.


Merkez Bankası`nın verilerine göre yılın ilk ayında 82 bin 714 kişi kredi kartı borcunu ödeyemedi. Bu rakam geçen yılın ocak ayına göre iki katlık artış anlamına geliyor. Geçen yıl bu sayı 49 bin 719 kişiydi. Bireysel kredi borçlularının sayısı da 56 bin 273`e çıktı ki geçen yıl bu rakam sadece 12 bin 431 kişiydi. Bireysel kredi borçluları da 4.5 kat artmış oldu.


Bankalara kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyen tüketici sayısı da geçen yıl ocakta 62 bin 150 kişiydi. Bu rakam bu yıl 138 bin 987 kişiye ulaştı. Toplam borçlu sayısı da yaklaşık ikiye katlandı.


Bankalarca bildirimi yapılan Merkez Bankasının negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı da 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 230,6 artarak 207 bin 636`dan 686 bin 547`ye yükselmişti. 2009`un ilk ayında 138 bin 987 kişiye ulaşarak neredeyse 2008`in yılının beşte biri oranını tek ayda yakaladı.





Batık kredi oranı artıyor


Bankalardaki batık bireysel kredi miktarı ise yine Merkez Bankası verilerine göre ocakta toplam kredinin yüzde 2,5`i seviyesinde bulunuyordu. 30 Ocak itibariyle batık bireysel kredi miktarı 1 milyar 82 milyon 143 bin toplam bireysel kredi borcu da 80 milyar 445 milyon 175 bin idi. 27 Şubat itibariyle batık kredi miktarı 2 milyar 265 milyon 524 bin liraya ulaştı. Toplam kredi borcu ise 80 milyar 311 milyon 383 bine geriledi. Ve batık kredi oranı yüzde 2,8`e yükseldi.


Kredi kartlarında da batık oranında artış sürüyor. Ocak sonu itibariyle toplam kredi kartı borcu 33 milyar 23 milyon 644 bin iken bunun 2 milyar 447 milyon 397 bini batıkdı. Batık kredi kartı oranı da yüzde 7,5 düzeyindeydi. Şubat sonu itibariyle ise kredi kartı borcu 32 milyar 520 milyon 40 bin liraya düştü, batık kredi kartı borcu da 2 milyar 671 milyon 814 bine çıktı. Batık oranı ise şubatta yüzde 8,2`ye ulaştı.


Karşılıksız çek davaları mahkemeleri kilitledi


Küçük esnaf, `karşılıksız çek` davaları nedeniyle mahkemelere taşınıyor. Türkiye genelindeki icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri, karşılıksız çek ve senet davaları dolayısıyla kilitlenirken, karşılıksız çıkan çek sayısının son 6 ayda 5 kat arttığı belirtiliyor. Bin TL`lik çeklerin bile dava konusu olduğuna işaret eden icra avukatları, kriz ile birlikte dolandırıcılık ve sahte çek suçlarında patlama yaşandığına dikkat çekiyor.


Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 53,1 artarak 149 bin 186`ya çıktı. Bu artış, icra müdürlükleri ve icra davalarına bakan Asliye Ceza Mahkemeleri`nde `kaos`a neden oldu. Seratlı Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Serdar Seratlı, son 6 ayda karşılıksız çek davalarında yüzde 100`den fazla artış yaşandığını belirterek, `Özellikle matbaacılık, tekstil ve demir-çelik sektöründen çok dava oluyor. Bin TL`lik çekler bile geri dönüyor ve dava konusu oluyor` dedi. Seratlı, çekini ödemeyen şirket sahiplerinin `Kriz nedeniyle işlerim çok kötü. Bu yüzden ödeyemedim. Para kazanır kazanmaz ödeyeceğim` diyerek savunma yaptığını, ancak yasa gereği haciz işleminden kurtulamadığını dile getirdi.


İcra müdürlüklerinin hali içler acısı


Çakmakçı-Sağıroğlu Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Mehmet Şerif Sağıroğlu da krizin baş gösterdiği ekim-kasım aylarında 200 bin karşılıksız çıkan çek varken, şu an bu rakamın 1 milyonu aştığını söyledi. Davalar nedeniyle icra müdürlüklerinin `içler acısı` durumda olduğunu vurgulayan Sağıroğlu, `Eskiden kesinleşmiş icra takiplerinde sabah icra müdürlüklerine gelir, öğlen hacze çıkardık. Şimdi icra müdürlükleri randevu usulü çalışıyor. Haciz için neredeyse 1 ay sonraya süre veriyorlar. Bu durum adaletin zamanında tecelli etmesini de engelliyor. Şu anda Asliye Ceza`ların iş yükünün önemli kısmını bu davalar oluşturuyor` diye konuştu.


Avukat da parasını alamıyor


Krizin derinleşmesi ile sahtecilik, dolandırıcılık gibi ekonomik suçlar inanılmaz bir şekilde artığını dile getiren Ahi-Gürler-Taygün Avukatlık Bürosundan Avukat Mustafa Gökhan Ahi ise, son dönemde ceza mahkemelerinin adam öldürme ve gasp davalarından çok çek sahteciliği, sahte belge tanzimi ve dolandırıcılık gibi mali suçlara baktığını kaydetti.


İcra davalarında yaşanan artış, avukatların işlerinde de artış sağladı. Ancak karşılıksız çeklerde yaşanan `ödeme` sorunu avukat ücretlerine de yansıyor. `İş yükü artışına rağmen tahsilatlarımızda yaşadığımız sıkıntılar daha büyük` diyen Avukat Şenol Küni, `Çek senet işlerinde avukatlık ücreti tahsilat yapıldığında ödenir. Tahsilat olmayınca avukatta ücretini alamıyor` dedi.


Karşılıksız çek sıkıntısı yaşanan sektörlerin başında tekstil geliyor. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı(İHKİB) Hikmet Tanrıverdi, sokak aralarındaki küçük butikler ve mağazaların çok ağır bir dönemden geçtiğini söyledi. Küçük esnafın karşılıksız çek davalarından başını alamadığını ifade eden Tanrıverdi, "iç piyasadaki talep daralması ve dışarıdaki finansal kaynakların azalması nedeniyle, küçük esnafımız bu tür davalarla karşı karşıya kaldı." dedi.

08.04.2009 18:02
eski dost...... dedi ki...
pressturk ten yeni başlık...........................................http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37178..............

08.04.2009 18:03
eski dost dedi ki...
mejliste karşılksız çek ve intihar dan bahsediliyor ve önlem alma vakti deniyor...trt3 de

08.04.2009 18:17
eski dost dedi ki...
Öncelikle hapiste yatanlar salıverilsin!316( 40.51% ) Herkes için genel bir af çıkarılsın!230( 29.49% ) Yasa değişsin, çok acilen yenisi çıkarılsın!199( 25.51% ) Bu durumdan bankalar sorumludur, burunları mutlaka sürtülsün!21( 2.69% ) Adımız temizlensin de ne yapılırsa yapılsın!14( 1.79% ) ...................................................................PRESSTURK TE AÇILAN ANKETE ŞU AN İTİBARİ İLE CEVAP YAZANLAR

08.04.2009 18:30
eski dost dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYORLAR
Sayın Milletvekilim,
KARŞILIKSIZ ÇEK KONUSU YENİDEN SORGULANMALI VE ÇAĞDAŞ, ADİL BİR ÇÖZÜM BULUNMALI.
Zor duruma düşen iş adamları, esnaflar her gün mahkeme kapılarında bekliyorlar. Mahkûm olanların bir kısmı ya kaçak yaşıyor, ya da içerdeler. Aileler perişan. Peki, bu insanlar bütün bunları hak ettiler mi? Çeki her karşılıksız çıkan insan suçlu mudur? Adalet, dolandırma kastı olanla, iyi niyetine rağmen zor duruma düşenleri ayırt edecek imkâna sahip mi?
3167 sayılı yasa ,suçta kast unsuru aramamakta, hangi nedenle olursa olsun çeki karşılıksız çıkanları mahkûm etmektedir.1995 yılından itibaren üç kez bu yasa iptal istemi ile Anayasa Mahkemesinin önüne geldi. Anayasa Mahkemesi bütün bu iptal istemlerini çek bir senet(akit, sözleşme ) değildir gibi hukuk dışı gerekçelerle ret etti. Bunun üzerine Prof. Dr. Hayri Domaniç ünlü makalesinde Anayasa Mahkemesi’nin AĞIR ŞEKİLDE hatalı olduğunu yazdı ve Kur’andan örnek vererek şöyle dedi: KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Anayasa mahkemesi kararlarını HAŞİM KILIÇ’IN muhalefet oyu ile ve çoğunlukla vermiştir.
Bu yasa AKP döneminde düzenlenmiş bir yasa değil. Ama bu adaletsizliğe son verecek olan AKP olmalı.
Bugün, belirlenen sürede 31.12.2008 tarihine kadar uyum yasası çıkarılamadığı için mahkemelerin bir bölümü karşılıksız çeklerden beraat kararı verirken çoğu mahkûmiyet vermektedir. Prof.Dr. Adem Sözüer’in ve Sayın İyimaya’n bu konu ile ilgili açıklamalarından sonra umutlar mahkemelere bağlanmıştı. Şimdi ise bir kargaşa yaşanmaktadır. Ancak önemli olan bir şekilde gerçekleşecek af değil, yasadaki adaletsizliğin giderilerek adil bir çek yasasına kavuşmaktır. Bunu için yapılması gereken siz milletvekillerinin 3167 sayılı yasada küçük bir değişiklikle, bu suçu kasta bağlamak ve basit yargılama yerine karşılıksız çek suçlarını genel yargılamaya tabi tutmaktır.
3167 sayılı çek yasasına kast unsuru ilave edilir ve genel yargılama usulüne geçilirse mevcut çek mahkumları özgürlüklerine kavuşur ve yargıdaki davalar da düşer. Bundan böyle de kötü niyetle, ya da dolandırma kastı ile çek keşide edenler yeni yasaya göre adil bir yargılamaya tabi olurlar.
Siz değerli vekillerimizden acil adalet bekliyoruz.

Nisan 8, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE FAKSLIYOR, MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE | Yorum yapılmamış

KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI AKP MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYOR
Sayın Milletvekilim,

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açacaktır. Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıd
......................................................................avkat rahmi ofluoğluna çok teşekkür ediyoruzzz

eski dost dedi ki...

Çek yasası kafaları karıştırdı her mahkemeden farklı karar!


Çek yasasının TCK’ya uyarlanmaması hukukçuları da böldü. Karşılıksız çeke bazı mahkemelerde beraat, bazılarında ise hapis kararları çıkıyor
--------------------------------------------------------------------------------

Çek yasasındaki hukuki karmaşa devam ediyor. İlk kez Takvim'in gündeme getirdiği ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer'in öne sürdüğü 'Çek yasası yeni kanuna uyumlu hale getirilmediği için 31 Aralık 2008 tarihi itibarıyla hükümsüzdür' tezi sonrası mahkemelerden farklı kararlar çıkıyor.

70 bin dava var
Prof. Sözüer'in '70 bin dava düşecek 2 bin kişi cezaevinden çıkacak' açıklamasından sonra TAKVİM'in görüştüğü TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da konuyu doğrulamış ve kanunun uyumlu hale getirilmediğini belirtmişti. Bütün bu gelişmelerden sonra cezaevlerinde karşılıksız çek suçundan yatan binlerce kişi dilekçelerle mahkemelere başvurdu. Ardından bu suçtan dolayı yargılamalar da devam etti.

İki görüş
Gazetemize de ulaşan yüzlerce çek hükümlüsü mahkemelerin farklı farklı kararlar verdiklerini aktardı. Bazı mahkemeler yasanın TCK'ya uyarlanmadığı için karşılıksız çek suçundan beraat kararı verirken, bazı hakimler de yasanın yürürlükte olduğu kanaatiyle para cezası vermeyi sürdürüyor. Yaşanan ilginç durum avukatları da ikiye bölüyor. Bazı avukatlar müvekkillerine bu konudaki hukuki boşluktan yararlanabilecekleri bilgisini verirken bazıları, 'benim bilgim yok, böyle bir gelişme yok' cevabını veriyor. Mevcut 3167 sayılı Çek Yasası 3 Nisan 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yasa kapsamında 2003 yılına kadar karşılıksız çek kesenler dolandırıcılık suçundan yargılanıyordu. Ancak 8 Mart 2003 tarihinde Çek Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi.

Para cezası getirildi
Bu değişiklik doğrultusunda karşılıksız çek kesenlere önce maksimum 80 bin TL para cezası verildi. Ödenmediği takdirde ise gün hesabı yapılarak hapis cezasına çevrildi. Ancak yasanın 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uyumlu hale getirilmemesi karışıklığa sebep oldu.
08.04.2009 takvim gazetesi haberi

eski dost dedi ki...

...ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

eski dost dedi ki...

arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

eski dost dedi ki...

dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HER KEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR ,,,DD1DD2

06.04.2009 17:41
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SYN ŞEKER SİZDEDE HATA YOK DEGİL... AMA DİKKATİMİ ÇEKEN ŞU OLDU SİZ KÜFÜRDEN UZAK KALDINIZ TÜM GEÇMİŞ YAZILARI OKUDUM SÜREKLİ KÜFÜRLER SİZE YAPILMIŞŞ...BUNU DA ANLAMADIM SİTENİN SEVİYESİNİ SİZİN DÜŞÜRDÜGÜNÜZÜ YAZIP DURDULAR..BUNDADANDA ŞU ÇIKIYOR SİTE HAKİMİYETETİ KURMAYA ÇALIŞANLARA KARŞI DURMANIZDIR..BEN DE BU DÜŞÜNCELERE TAMAMEN KARŞI BİRİYİM.O YÜZDEN DE BURDAYIM...DD1DD2

06.04.2009 17:44
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SAYN ŞEKER BOŞVERELİM ARTIK ...MY VAY IN NİYETİNİ BEN ÇOK İYİ BİLİYORUM...BİZİM ÖYLE BİR TAKINTIMIZ YOK KİMSEYE LİDERLİK YAPMA GİBİ DÜŞÜNCELERİMİZE YOK..HERKEZDE BEYİN VAR ÇALIŞTIRSINLAR KAFALARINI GİRMESİNLER BOYUNDURUK ALTINA...ZATEN ÜLKEMİZİN BU HALİDE KOYUN BİR MİLLET OLDUGUMUZDAN DEGİLMİ,,,KİMSE HAK ARAMASINI BİLMEZ,BİRİ Bİ YARDIM YAPSIN DİYE EL OVUŞTURURLAR..ALINAN HAKLARI BİR LÜTUF OLARAK GÖRÜRLER...İNSANLARIMIZ EN BİRİNCİ HAKKI OLAN SAGLIK TA BİLE HALEN DOKTORLARIN FIRÇASI ALTINDA EZİLEREK MUAYENE OLUYORLARR....DD1DD2

06.04.2009 17:44
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
SYN CÜNEYT:bakın benim buraya,sabah yazdıgım yazıyı ,oraya bir arkadaş kopyalamıştı,çünkü orda okudaum(ben kopyalamadım bunu bilmenizi isterim)yazımda bir hakaret bir küfür bir aşagılama yoktu,neden kaldırdınız açıklayabilirmisiniz.?hani sadece küfür içerikli yazılar silinecekti??yanii siz eleştirilemeyecekmisiniz,sizin yanlışlarınızı yazamayacakmı insanlar...herneyse tartışma yaratmak niyetinde degilim .ama yazıyı neden kaldırdıgınızı açıklarsanız sevinirim..dd1dd2

06.04.2009 17:44
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
BBAKIN ARKADAŞLAR HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ .BATARSAKTA ÇIKARSAKTA BU HEP BERABER OLACAKTIR....DİGER SİTEDEKİ ARKADAŞLARIN ÜZERİNE GİTMENİN NE BİR ANLAMI NEDE YARARI OLUR,YAPACAKSAK EGER BURADA BİRLİK ,BERABERLİK İÇERİSİNDE BİŞEYLER YAPALIM.AYRIYETEN ORADAKİ MÜCADELEYİDE ,SİTEYE YAZMASAKTA VERİLEN ADRESLERLE DESTEK VERELİM...............................................................BURADA BİR ŞEYİ DE YAZMADAN GEÇEMEYECEGİM................MY VAY DENEN ŞAHISIN NE KADAR RİYAKAR VE İÇTEN HESAPLI BİRİ OLDUGUNUN KANITINI SUNUYORUM...........................BEN 2 GÜN ÖNCE BAROLAR BİRLİGİNE YAZALIM DEMİŞTİM HATTA ADRESLERİNİ VERMİŞTİM...MY VAY KARŞI ÇIKARAK AVKATLARIN YÜZDE 90 NINI DÜRÜST OLMADIGINI İİLERİ SÜREREK,YAZIMA KARŞI ÇIKTI VE SİLDİ(YANİİ ONA GÖRE BİZLER CAHİL İNSANLARIZ)BU GÜN SİTEYİ OKUYUN SAYGIDEGER CÜNEYT BEY BAROLAR BİRLİGİNE YAZALIM DEMİŞ ÇOK TA DOGRU...AMA MY VAY BU SEFER BUNU CÜNEYT BEY YAZDIGI İÇİN ÇOK DOGRU BİR İSABET DEMİŞ....BUYRUNNN BU NASIL BİR İNSANLIK, BU NASIL BİR DÜRÜSTLÜKKK......BEN BU MY VY IN SİTEYE ZARAR VERDİGİNİ VE MAGDUR İNSANLARIN MÜCADELESİNİ *PARÇALADIGINI DÜŞÜNÜYORUM..

06.04.2009 17:45
bahri dedi ki...
arkadaşlar bugün kapattığım dükkanımdan bie polis gelip beni aramış.evrak için olabilir mi?

bahri

06.04.2009 21:42
bahri dedi ki...
BU SİTE KAPALIMIDIR.KİMSE YOKMU

BAHRİ

06.04.2009 23:46
seker765 dedi ki...
Karşılıksız çek keşide etme suçu
Av. Mehmet Fatih Turan
fatihturan@gmail.com
14 Mart 2009 Cumartesi
Genç kızın buğday sarısı saçları rüzgârın her dokunuşuyla adeta güneşe nazire yaparcasına parlıyordu. Etrafa ışık saçan bir gülüşü vardı kızın. Koca bir yazı iki büklüm geçirmiş badem ağaçlarının yanından geçerken karşılaştılar. Gerçi genç adam kalbini sıcak bir gülümsemeye rehin bırakacak biri değildi ama eski zamanlardan kalma unuttuğu bir anıyı hatırlar gibi gülümseyerek karşılık verdi...

Yok, yok benim size anlatacaklarım bu kadar eğlenceli değil. Hatta biraz da sıkıcı diyebilirim. Ama krizin teğet geçtiği bir ülkenin vatandaşlarıysanız yazdıklarım çok işinize yarayacaktır. Bir de bankalardan çek koçanı alabiliyorsanız bir miktar kârâ bile geçebilirsiniz. (Tabiî ki topuk bütünlüğünüzü garanti etmiyorum). 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun"un 16. maddesinde geçen "Karşılıksız çek keşide etme" suçundan artık hapis cezası uygulanmıyor.

Geçtiğimiz günlerde Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ve Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi"nin verdiği iki beraat kararının gerekçeleri de borç için hapis yasağı olamayacağı yönünde. Gerçi mahkemelerin gerekçeli kararları Türkiye"nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin Ek 4 Nolu Protokolü"nün 1. maddesinde ifadesini bulan “Hiç kimse, yalnızca akdî ilişkiden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” hükmünün garanti altına almaya çalıştığı değerlere atıf yapmıyor. Aynı kural yani “ borç için hapis yasağı” Anayasamızın 38. maddesinde de mevcut.

Mahkemelerimizin verdiği kararların dayanakları ise TCK"nın 2. maddesinde de belirtildiği üzere ceza hukukunda kıyasın yasak olması ve TCK"nın yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 sayılı yasayla değişik geçici 1. maddesindeki “Diğer kanunların TCK"nın 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği” hükmüne dayanıyor. Anılan geçici 1. madde ile TCK"nın genel hükümlerine aykırılık içeren kısımlar süreye tabi tutulmuş ve 01.01.2009 tarihinden sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı ifade edilmiştir. 3167 sayılı yasa TCK"nın 52. maddesine uygun şekilde gün/para cezası içermemesine rağmen uygulamada ceza miktarı çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20–100 TL arasında takdir edilen bir bedelle çarpılması sureti ile belirleniyordu. Bu da suçta ve cezada kanunilik ilkesine de (kıyas yasağı) aykırı bir uygulamaydı.

Anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere karşılıksız çek keşide etme suçunun hapis cezasını gerektirecek yasal dayanağı kalmamıştır. Artık yasa koyucu yeni bir düzenleme ile karşımıza çıkıncaya kadar bol bol karşılıksız çek keşide edebilirsiniz. Zaten karşılıksız birçok çekim piyasada diyorsanız korkacak bir durum yok rahatlıkla Âdemoğullarının içine çıkabilir hatta çiçek açmaya başlayan badem ağaçlarının süslediği yoldan tekrar geçebilirsiniz…

Anlattıklarımızın üzerinden o kadar çok zaman geçti ki genç kız ve adam tanışıp şık pahalı bir restoranda yemeğe bile çıktılar. Genç adam zarif bir hareketle elini kaldırarak odanın loş köşesinde asil bir duruşla bekleyen garsona işaret edip, "hesap lütfen" dedi. Delikanlı cebinden çıkardığı çek defterinin bir sayfasını doldurup usulca masaya bıraktı…

07.04.2009 01:15
seker765 dedi ki...
borç için hapis yasağı” Anayasamızın 38. maddesinde de mevcut.

07.04.2009 01:17
seker765 dedi ki...
O KADAR UMUT DAĞITILDI ŞÖLE DENDİ BÖYLE DENDİ..SAYIN ARMUTÇUNUN YAZISI GENE YOK ..GENE YOK... PAZAR GÜNÜ 10 AR HÜRRİYET ALINACAKTI??? NE OLDU??
YA BAKIN ÖNCE ŞUNUN BİLİNCİNDE OLUN ARKADAŞLAR..SADECE BU KONU DEĞİL ÜLKENİN GÜNDEMİ...BİZ BAŞIMIZA GELDİĞİ İÇİN ÇOK FAZLA ABARTIP SANKİ ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU GİBİ GÖRÜYORUZ...BUGÜN FINDIK ÜRETİCİSİ BİR SİTE KURSA DAHA ÇOK SES GETİRİR..ÇÜNKÜ DEVLETİN ONDAN KAZANCI VARDIR...
BURADA NE VARDIR??
BURADA ÇEK MAĞDURU VARDIR VE DEVLETİN ÜZERİNDE BİR KAMBUR DURUMUNDADIR..KAZANÇ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA BİZİMKİ SON SIRALARDA YER ALIR...
ŞİMDİ NE YAPILMALIDIR..??
DAHA FAZLA SES GETİRLEBİLECEK KANALLARA YÖNELİNMELİDİR.? NEDİR BU KANALLAR?
CUMHURBAŞKANI-BAŞBAKAN-ANA MUHALEFET PARTİSİ BAŞKANI- VE MECLİSTEKİ DİĞER GURUBU BULUNAN PARTİ BAŞKANLARI...
BAKIN MİLLETVEKİLLERİ BİLE DEMİYORUM...
İŞTE BURALARA ULAŞILMAYA ÇALIŞILMALIDIR.. ZATEN BİZ İSTESEK DE İSTEMESEKDE BİR YARGITAY KARARI ÇIKACAKTIR...MECLİSE TASARI HALİNDE SUNULAN KANUN YASALAŞACAKTIR..İŞTE BU SAFHADA YAPILMASI GEREKEN AZ ÖNCE YAZDIĞIM KANALLARA ULAŞMAKTIR.
YOKSA YAKALADIĞIN HER GAZETECİ HER YAZAR HER YORUMCUYA ATILAN MAİLLER ..AÇILAN TELEFONLAR SORUNUN ÇÖZÜMÜNE FAZLACA KATKISI OLMAZ..ANLARIM MBUNLARIN NİÇİNDE ÇOK REVAÇTA GÖRSEL MEDYA OLURSA BUDA SES GETİRİR...AMA KANAL BİLMEM S- YOK KANAL Ğ- BUNU ÇÖZEMEZ..RAYTİNGİ EN YÜKSEK 2 KANAL..
ONUN İÇİN BOŞA KÜREK ÇEKİP MAİL BOMBARDUMANI ANCAK İNSANLARI BIKTIRIR..ÇOĞU ZATEN OKUNMAZ BİLE...İNSANLARI SIKMADAN AMA AKILLI YOLLAR TERCİH EDİLMELİDİR..
BENCE GÜZEL HAZIRLANMIŞ..ÇEŞİTLİ ARGÜMANLARLA AÇIKLANMIŞ ÇOK İYİ BİR METİN BU NOKTALARA ULAŞTIRILMALIDIR.VE BU DEFALARCA İSİMİ DEĞİŞİK KİŞİLER TARAFINDAN DEĞİL TEK KİŞİ TARAFINDAN YAPILMALIDIR.BU DAHA ÇOK SES GETİRİR..YANİ BİRİ A DEREKEN DİĞERİNİN Z DEMEMESİ GEREKİR.AKILCI BİR METİN VE TEK MESAJ YETERLİDİR.
SAYGILAR...

07.04.2009 10:17
seker765 dedi ki...
SALLAPARTİ MAİLLER NATMAYALIM.BU İŞİ ÇÖZMEZ ..DAHA FAZLA ZORA SOKAR..

07.04.2009 10:33
seker765 dedi ki...
SALLAPARTİ MAİLLER ATMAYALIM.BU İŞİ ÇÖZMEZ ..DAHA FAZLA ZORA SOKAR..

07.04.2009 10:34
kader dedi ki...
evet bence siz atmayın, ama atanlarada engel olmayın.

kader

07.04.2009 10:44
seker765 dedi ki...
kesin sesinizi kader zavallısı

07.04.2009 11:09
seker765 dedi ki...
burada bi tek ben varım...senin ne işin var burada.??
kaşınıyorsunuz değil mi?

07.04.2009 11:13
Adsız dedi ki...
şeker sen alacaklısın attığın yazı bunu kanıtlıyor

07.04.2009 11:36
seker765 dedi ki...
iyi okursanız ne demek istediğimi doğru anlarsınız..

07.04.2009 11:50
kader dedi ki...
sesimi kesmem için tek bir neden söyle,
ama ben senin sesini kesmen için ansiklopedi yazarım,

kader

07.04.2009 12:53
kader dedi ki...
konumuz karşılıksız çek ve madde 33
ne bu site nede başka bir site. ama siz egolarınızla olayı o site bu site diye nitelendiriyorsunuz.katkınızın olmadıgı kesin verdiğiniz zararsa diz boyu bu yüzden siz kesin sesinizi.

kader

07.04.2009 12:55
mahoniiiiii dedi ki...
ulen morukkkkkkkkk.
attırma tepemiiii.
sabah beri seni izliyorum orada başka burada başka.
kel aynak sürü lideri gibisin ihtiyar.
sana birşey sorayım .sen ne zaman adam olacan dede.?

mahoniiiiiii

07.04.2009 13:01
kader dedi ki...
en azından ben burdayım hiçte gitmedim. konuyla alakalıbir çok sitedeyim . ama senın gerek şeker gerek tefeci gerekse hukukun içinden biri olarak ve son yargım dd1dd2 olarak yazman çokta bağlamıyor. yaptıgın suçlamaların çoğunu kendin yapıyorsun. ama sen karsındakileri hep kibarca küfürlerin ve hakaretlerinle yok hayvan yokkoyun yok ipsiz sapsız diye nitelendirdiğin için pek algılamanıda beklemiyorum. çünkü sen zavallının tekisin ne yaparsan yap ne dersen de alacağını alamayacaksın bizler ve bizim gibiler yatacağız ama senin gibilere ödemeyeceğiz . artık eminim sen bir tefecisin.

kader

07.04.2009 13:02
mahoniiii dedi ki...
sende artık kes sesini şekerrrrr..

mahoniiiii

07.04.2009 13:03
kader dedi ki...
pardon eksik yazmışım birde mahoniiiii

kader

07.04.2009 13:13
Adsız dedi ki...
Anlattıklarımızın üzerinden o kadar çok zaman geçti ki genç kız ve adam tanışıp şık pahalı bir restoranda yemeğe bile çıktılar. Genç adam zarif bir hareketle elini kaldırarak odanın loş köşesinde asil bir duruşla bekleyen garsona işaret edip, "hesap lütfen" dedi. Delikanlı cebinden çıkardığı çek defterinin bir sayfasını doldurup usulca masaya bıraktı


bundan sen ne anladın beyinsiz sekerçeki hesap ödemeye bile kullan geri zekalı şeker

07.04.2009 13:25
İbrahim dedi ki...
Bahri bey kesin aranmanızdan dolayıdır. eve gitmeyin bence

07.04.2009 17:47
seker765 dedi ki...
O KADAR UMUT DAĞITILDI ŞÖLE DENDİ BÖYLE DENDİ..SAYIN ARMUTÇUNUN YAZISI GENE YOK ..GENE YOK... PAZAR GÜNÜ 10 AR HÜRRİYET ALINACAKTI??? NE OLDU??
YA BAKIN ÖNCE ŞUNUN BİLİNCİNDE OLUN ARKADAŞLAR..SADECE BU KONU DEĞİL ÜLKENİN GÜNDEMİ...BİZ BAŞIMIZA GELDİĞİ İÇİN ÇOK FAZLA ABARTIP SANKİ ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU GİBİ GÖRÜYORUZ...BUGÜN FINDIK ÜRETİCİSİ BİR SİTE KURSA DAHA ÇOK SES GETİRİR..ÇÜNKÜ DEVLETİN ONDAN KAZANCI VARDIR...
BURADA NE VARDIR??
BURADA ÇEK MAĞDURU VARDIR VE DEVLETİN ÜZERİNDE BİR KAMBUR DURUMUNDADIR..KAZANÇ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA BİZİMKİ SON SIRALARDA YER ALIR...
ŞİMDİ NE YAPILMALIDIR..??
DAHA FAZLA SES GETİRLEBİLECEK KANALLARA YÖNELİNMELİDİR.? NEDİR BU KANALLAR?
CUMHURBAŞKANI-BAŞBAKAN-ANA MUHALEFET PARTİSİ BAŞKANI- VE MECLİSTEKİ DİĞER GURUBU BULUNAN PARTİ BAŞKANLARI...
BAKIN MİLLETVEKİLLERİ BİLE DEMİYORUM...
İŞTE BURALARA ULAŞILMAYA ÇALIŞILMALIDIR.. ZATEN BİZ İSTESEK DE İSTEMESEKDE BİR YARGITAY KARARI ÇIKACAKTIR...MECLİSE TASARI HALİNDE SUNULAN KANUN YASALAŞACAKTIR..İŞTE BU SAFHADA YAPILMASI GEREKEN AZ ÖNCE YAZDIĞIM KANALLARA ULAŞMAKTIR.
YOKSA YAKALADIĞIN HER GAZETECİ HER YAZAR HER YORUMCUYA ATILAN MAİLLER ..AÇILAN TELEFONLAR SORUNUN ÇÖZÜMÜNE FAZLACA KATKISI OLMAZ..ANLARIM BUNLARIN İÇİNDE ÇOK REVAÇTA GÖRSEL MEDYA OLURSA BUDA SES GETİRİR...AMA KANAL BİLMEM S- YOK KANAL Ğ- BUNU ÇÖZEMEZ..RAYTİNGİ EN YÜKSEK 2 KANAL..
ONUN İÇİN BOŞA KÜREK ÇEKİP MAİL BOMBARDUMANI ANCAK İNSANLARI BIKTIRIR..ÇOĞU ZATEN OKUNMAZ BİLE...İNSANLARI SIKMADAN AMA AKILLI YOLLAR TERCİH EDİLMELİDİR..
BENCE GÜZEL HAZIRLANMIŞ..ÇEŞİTLİ ARGÜMANLARLA AÇIKLANMIŞ ÇOK İYİ BİR METİN BU NOKTALARA ULAŞTIRILMALIDIR.VE BU DEFALARCA İSİMİ DEĞİŞİK KİŞİLER TARAFINDAN DEĞİL TEK KİŞİ TARAFINDAN YAPILMALIDIR.BU DAHA ÇOK SES GETİRİR..YANİ BİRİ A DEREKEN DİĞERİNİN Z DEMEMESİ GEREKİR.AKILCI BİR METİN VE TEK MESAJ YETERLİDİR.
SAYGILAR...

07.04.2009 18:28
seker765 dedi ki...
SALLAPARTİ MAİLLER ATMAYALIM.BU İŞİ ÇÖZMEZ ..DAHA FAZLA ZORA SOKAR..

07.04.2009 18:29
Adsız dedi ki...
sende incir çekirdeği kadar beyin varmı şeker?????

07.04.2009 18:42
seker765 dedi ki...
neoldu öbür site lav mı oldu..ortalarda gözükmüyor blog??

07.04.2009 18:48
seker765 dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE ÇELİŞKİ

Karşılıksız çek suçundan ötürü hapis cezasına devam edilmesi Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır! Avukat Gökhan Ahi bir hukuk dramını yorumluyor

--------------------------------------------------------------------------------
2 Nisan 2009 20:52
--------------------------------------------------------------------------------


AVUKAT GÖKHAN AHİ



TÜRKİYE’nin imzalamış olduğu ve uymayı taahhüt ettiği uluslararası sözleşmeler gereği, bazı teminatlar Anayasa’da hüküm altına alınmıştır. Anayasa, bir ülke için en üstün yasadır, dolayısıyla tüm kanunlar Anayasa’ya uygun ve uyumlu olmak zorundadır. Anayasa’nın 38. Maddesinde düzenlenen bu teminatlara göre, hiç kimse kanunla suç sayılmayan bir eylem için cezalandırılamayacağı gibi, hiç kimse sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getir(e)mediği için özgürlüğünden alıkonamaz.



Dikkat edilecek olursa, yükümlülüğü yerine getirmemekten değil, yerine getirememekten bahsedilmektedir. Hal böyleyken, sözleşme benzeri olan çekin karşılığının öden(e)memesinin suç kabul edilmesi en başta Anayasa’ya aykırı düşmektedir. Nasıl ki, kredisini ödemeyen, borcunu ödemeyen kişilere hapis cezası uygulaması yoksa, çeke de hapis cezası veya para cezası uygulanmamalıdır. Nitekim mal beyanında bulunmama suçu da bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, 16.04.2009 tarihinden itibaren de yürürlükten kalkacaktır. Anayasa Mahkemesi, bu kararı 16.04.2008 tarihinde yayınlamasına ve yürürlükte kalması için 1 yıl süre vermesine rağmen, lehe uygulama nedeniyle o tarihten bu yana mal beyanında bulunmama suçundan dolayı kimseye ceza verilmemiş, verilen cezalar da infaz edilmemiştir.



ASLINDA ÇEK NEDİR?

Çek, kambiyo senedi olduğundan dolayı bir ödeme aracıdır. Başka bir deyişle nakit yerine geçen güven aracıdır. Ancak, Türkiye’de çek, ne yazık ki bir ödeme aracı olmaktan çıkmış, vadelendirme veya kredilendirme aracına dönüşmüştür. Çekte asıl olan, nakit karşılığın bankada o anda bulunması ve banka tarafından bloke edilerek ibraz anında lehdara ödenmesidir. Tüm dünyada uygulanan model budur. Çekin karşılığı yoksa bile banka bu çeki lehdara ödeyecektir, çünkü çek verdiği kişilerden veya şirketlerden zaten yeterli teminatları almıştır. Ama Türk bankaları yeterli teminatı sağlamadan, talep eden herkese çek karnesi vermiş ve çeklerin karşılığını ödemekten kaçınabileceği yasal düzenlemelerin arkasına sığınmıştır. Başka bir deyişle, kendisine düşen araştırma, teminat alma ve güven sağlama yükümlülüğünü yasal düzenlemelerle bertaraf etmişlerdir. Sonuçta, Türk hukukunda mevcut olan çek uygulaması amacını aşmış ve kendine has başka bir araca dönüşmüştür.



KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇ OLMAKTAN ÇIKMIŞ MIDIR?

Karşılıksız çek vermek, suç olmaktan çıkmamıştır, fakat bu suça ceza verilmesi yasal boşluktan dolayı olanaksız hale gelmiştir. Şu anki mevcut kanunlarla karşılıksız çek suçuna ceza vermek mümkün değildir. Nitekim, 3167 sayılı yasanın 16/1-2.md ve 13/1. Maddelerinde düzenlenen cezaların “sistemin değişmesi” nedeniyle 1.1.2009 gününden itibaren uygulanmayacağı ortaya çıkmıştır.



Türk Ceza Kanunu’nun 5. Maddesine göre, ilk 75 maddeyi kapsayan “genel hükümler” 01.01.2009 tarihinden itibaren, ceza hükmü içeren tüm kanunlar için uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun böyle olmasının sebebi, çek kanunu gibi özel ceza hükümleri içeren onlarca kanunun yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihte külliyen değiştirilmesinin mümkün olamamasıdır. Kanun koyucu, üç buçuk yıllık bir ara dönem öngörerek bu tür özel ceza hükümlerinin zaman içinde yavaş yavaş değiştirilmesine ve yeni Türk Ceza Kanunu’na uyumlu olmasına olanak tanımıştır. Ancak, düzenlemeler için uzun bir süre tanınmasına rağmen, çek yasası ve bunun gibi özel yasalarda Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesine ters düşmeyecek gerekli yasal düzenlemeler bu güne kadar yapılmamıştır.



1 OCAK 2009 TARİHİNİN ÖNEMİ NEDİR?

31/12/2008 saat 24:000 itibariyle, genel hükümlere aykırı ceza maddelerinin uygulanması son bulmuştur. 5252 sayılı Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun geçici 1. Maddesi gereğince, diğer kanunların Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümlerine aykırı olan maddelerinin değişiklik yapılana kadar ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağına ilişkin kural, Çek yasasındaki “çek bedeli kadar” olan para cezası sistemini de ortadan kaldırmıştır. Bu tarihe kadar çek yasasının bu hükmü değiştirilmiş olsaydı, sorun çıkmayacaktı. Ancak bu değişikliği içeren yeni düzenleme yapılmadığı için yasal bir boşluk oluşmuştur.



Dolayısıyla takdire yer bırakmayan “çek bedeli kadar” şeklinde para cezası uygulaması 1.1.2009 gününden itibaren uygulanamaz hale gelmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda artık “adli para cezası” sistemine geçilmiş olup, özel kanunda geçen “çek bedeli kadar” ceza sistemi otomatik olarak yürürlükten kalkmıştır.



Bilindiği üzere Türk Ceza Kanunu’nun 45. Maddesinde sadece iki tip ceza vardır. Bunlar da, hapis ve adli para cezasıdır. 3167 sayılı kanunun 16/1-2 ,13/1 maddeleri gibi, ceza içeren tüm özel kanunlarda 1.1.2009 gününden itibaren Türk Ceza Kanunu’nun 52. Maddesine aykırı olmayacak şekilde ADLİ PARA CEZASI uygulamasına geçilmiştir. Yani çek suçlarında öngörülen “çek bedeli kadar” veya “doğrudan” para cezası uygulaması yerini belirli koşullara göre değişen ve hakimin “takdiri” ile belirlenen adli para cezasına bırakmıştır.



Türk Ceza Kanunu 52. maddeye göre adli para cezası hesaplanırken de alt ve üst sınırlarının takdirinde Türk Ceza Kanunu’nun 61/8 ve 61/9. Maddeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yani, sanığın şahsi ve ekonomik durumuna göre adli para cezası takdir edilmelidir.



YENİ ÇEK YASASI ÇIKINCA HAPİS CEZALARI DEVAM EDECEK MİDİR?

Yasa koyucu yani Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu konuda artık yeni bir düzenleme yapsa bile, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesi gereği, 01.01.2009 tarihinden düzenleme yapılan güne kadar lehe olan kanunların uygulanmasına devam edilmelidir. Yani yasa değişikliği durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesinde anılan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibi gereği ve yine 7. Maddenin 2. Bendinde anılan “lehe uygulama” ilkesi gereği düzenleme yapılan güne kadar işlenmiş olan ve 1 Ocak 2009’dan önce de işlenmiş olan karşılıksız çek suçları cezalandırılamaz, cezalandırılmış olsa bile cezanın infazından vazgeçilmelidir. Örneğin, 1.1.2009 tarihinden itibaren, karşılıksız çek suçlarında tüzel kişiye de verilen para cezası, genel hükümlere uygun olmaması ve yeni Türk Ceza Kanunu’nda tüzel kişilere verilen ceza sistemi değiştiğinden dolayı, istisnasız olarak tüm mahkemelerce ortadan kaldırılmıştır.



Çok yerinde ve hukuka uygun olarak, bazı mahkemeler (Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi, itiraz üzerine verilen kararlarıyla Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesi) karşılıksız çeke verilen cezanın yeni bir düzenleme yapılmaması ve yeni bir düzenleme yapılana kadar infazın yerine getirilmesinde tereddütler olacağı gerekçeleriyle beraat ya da infazın durdurulması kararı vermişlerdir. Ancak halen bir çok mahkeme, bu kadar açık ve net bir durum karşısında ceza vermeye devam etmekte, verilmiş cezalara yapılan infaz durdurma taleplerini reddetmektedir. Bu durum, eşitlik prensibine ve hakkaniyete aykırıdır.



Bir devlet, yasalarının eşit, adil ve herkese uygulanabilir olmasıyla ancak “hukuk devleti” olabilir. Eğer yasal boşluklar doldurulmazsa, adil olunamazsa ve vatandaşlar arasında eşitlik korunamazsa, “hukuk devleti” ilkesi sadece Anayasa’da yazılı bir ibare olarak kalır. Bu durum, yasalara saygısı kalmayan bir vatandaş topluluğu oluşturur ki, bir devlet için en tehlikeli tehdit bu olacaktır.

07.04.2009 22:08
seker765 dedi ki...
meclis tutanaklarından alıntıdır...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Özellikle karşılıksız çeklerden dolayı hapis cezasıyla ilgili kaosun öncelikle objektif olması, herkes için eşit olması yönünde mutlaka bir çözüm getirilmelidir. Burada bir boşluk doğmuştur. Bu boşluktan birileri faydalanacak, birileri faydalanmayacak; birileri dün yattı, bugüne kadar kaçan, hapse girmeyen insanlar da hapis yatmayacak. Ben bilginize sunuyorum. Eğer bir uygulama varsa herkese eşit olsun ama mutlaka bu insanların ne sorunları var… Özellikle hapis cezası… Bunlar maddi cezayla cezalandırılmalıdır. Hapis çözüm değil arkadaşlar, çalışıp öder bu insanlar. Özellikle karşılıksız çeklere hapis cezası yerine maddi ceza getirmek zorundayız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

07.04.2009 22:29
seker765 dedi ki...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben de aleyhte oyumun rengini belirtmek üzere söz istiyorum.

BAŞKAN – Oyunun rengini belirtmek üzere, aleyhte, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 320 sıra sayılı karşılıksız çeklerle ilgili olarak getirilen af kanunuyla ilgili kanun tasarısının sonunda oyumun rengini belirtmek üzere aleyhte söz aldım.

Aslında, bakarsanız, tabii ki Türkiye'de çek konusunda ekonomik sıkıntının yarattığı çok büyük bir sıkıntı var. Elbette ki Parlamentonun görevi bu basiretsiz ve beceriksiz siyasi kadronun ekonomide yarattığı tahribat dolayısıyla ekonomik güçleri yok olan bu insanların sıkıntıya düşmeleri nedeniyle, bunun, bir af getirilmesi yerindedir. Ben de zaten bu affın getirilmesine karşı değilim ancak bu vesileyle söz hakkı elde etme durumunda olduğum için, bazı şeyleri söylemek için söz aldım.

07.04.2009 22:32
seker765 dedi ki...
CHP çok duyarlı...bence deniz baykal a yönlenmek doğru olur.

07.04.2009 23:37
Adsız dedi ki...
sakaryada yok şişlide yok diğer illerde var hapis cezası, bu elbette adil değil..ekonumiden sanayiden adaletten sorumlu çok önemli şahsiyetlerde bu işin farkındalar. ekonuminin bu bozukluğundan mütevellit bir çok insan hapis cezası almış hapishanede birçok insan yine hapis cezası almış adaletten :) kaçıyor ve yine bir çok insan da hapis cezası almak adına yargılanıyor.yeni yasa tasarısındada hapis cezası korunuyor. yapılacak olan mahkemelerin verdiği kararlar adına çifte standardı ortadan kaldırmak ,mevcut dolu hapishanelerin mevcudunu azaltmak , kısa vadede çoğalacak olan cezalı sayısını azaltmak adına yeni yasaya TTK ile uyumsuzluğu sebep göstererek yasa çıkıncaya kadar alınmış cezaları kaldırılması eklenecektir diye düşünüyorum. bunun söylenmesi elbette piyasaları olumsuz hemde çok olumsuz etkileyeceği için yasa meslis gündemine gelene kadar mümkün olmayacaktır .unutmayalım ki bu işin başında olanlar hakıkaten deneyimli profesyonel insanlar.. saygılarımla..

07.04.2009 23:54
seker765 dedi ki...
elbette doğru yazdıklarınız sayın adsız size katılıyorum.ben meclis görüşmelerindeki (bundan bir önceki torba yasa) tutanakları inceledim.gerçekten söz alan milletvekilleri konulara tamamen hakim durumundalar. her konuda bu böyle..boş çıkmıyorlar oraya yani.saygılar..

08.04.2009 00:01
seker765 dedi ki...
düşünebiliyor musunuz sn kamer genç bile tek başına birşeyler yapabilme çabasında yani..diyeceksinizki ne kadar etkili olur...o 1 kişi...ama öyle söylememek gerekir.ana muhalefete ortam hazırlama adına gene de bir çaba bence..
saygılar..

08.04.2009 00:03
kader dedi ki...
YAPILANLARA İNANMAYANLARA KAPAK OLSUN,

Oya ARMUTÇU

Karşıklıksız çekte tahliye karmaşası


HÜKÜMET’in Yeni Çek Yasası taslağı görüşülmeyi beklerken, karşılıksız çek davalarıyla ilgili olarak mahkemeler arasında tam bir tahliye karmaşası yaşanıyor.

TCK’nın 1 Ocak 2009’da yürürlüğe giren ve 9 bin taklit davasına örtülü af getiren "Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları için de uygulanır" şeklindeki genel hükümleri "karşılıksız çek" davalarında mahkemelerce farklı şekilde yorumlanıyor.

Çek Yasası’nı dikkate alan mahkemeler tahliye taleplerini reddederken, TCK’nın genel hükümlerini uygulayanlar tahliye ve beraat kararları veriyor. Tahliye kararı verenler arasında, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Şişli 3 ve 11. Asliye Ceza Mahkemeleri var. Tavas Asliye Ceza Mahkemesi’nin aralarında bulunduğu birçok mahkeme ise tahliye taleplerini geri çeviriyor. Önce bu örnek tahliye kararına kısaca bir gözatalım:

İlk tahliye kararı Sakarya’dan geldi

Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, karşılıksız çekle ilgili ilk tahliye kararını veren mahkeme. Geçtiğimiz ay karşılıksız çek suçlarından "Kanunların suç saymadığı fiil için ceza verilemez" gerekçesiyle tam 25 tahliye kararı verdi. Kararda, TCK’nın genel hükümlerinin uygulanacağı ve 3167 sayılı Çek Yasası’nın 1 Ocak’tan itibaren uygulanamayacağı savunuldu. Karar şöyle:

"Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse TCK’nın 2. maddesinde düzenlenen ’kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz’ kuralına aykıdır."

Çek mağdurları isyan etti

İnternette site kuran karşılıksız çek mağdurları ise bu karmaşaya isyan ediyor. Tüm basın kuruluşlarına mail yağdıran ve seslerini duyurumamaktan yakınan çek mağdurları yaşanan karmaşayı ve tepkilerini bakın şöyle dile getirdiler:

"3167 sayılı Çek Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri uygulanabilirliğini yitirmiştir. Ceza hukuku otoriteleri Sayın Prof. Adem Sözüer ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın görüşleri de bu yöndedir. Türkiye genelinde Sarayköy, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Şişli 11. Asliye Ceza, Şişli 3. Asliye Ceza ve başka mahkemeler infazı durdurma kararı vermekteler. Hukukta, özellikle ceza yasalarında yorum ve kıyas olmaz.

Anayasa kuralı olan ’bir taahhütten dolayı, kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez’ şartı varken, genel kaide olan ’suçsuz ceza olmaz’ şartı varken, bazı mahkemelerin uygulayıp, bazılarının da karara devam etmesi hukukta kaosa neden olmakta. Bu durum da adalete olan güvenimizi sarsmaktadır. Buradan yetkililere sesleniyoruz; kanayan yara olan ’karşılıksız çek’ artık kangrene dönüşmüş ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

Binlerce aile dağılmış, binlerce esnaf olmayan bir kanundan ceza evinde, onbinler kaçak yaşamaktadır. Esnaf intiharları artmıştır. Sesimizi duymanız için daha kaç esnafın intihar etmesi gerekecektir? Çok acil bir çözüm lazım. Bizler af istemiyoruz, yasal hakkımız olan özgürlüğümüzü, bir şans daha verilerek çalışıp borçlarımızı ödemek ve kul hakkından kurtulmak için kullanmak istiyoruz."

İşte o mailler

Tahliye verilebiliyorsa, biz niye mağdur oluyoruz

Bazı Hakimlerimiz bu davalarda infaz durdurma-beraat kararları verirken, bazıları tam tersi karar vermektedirler. Senelerce babamdan devraldığım işi yürüten dürüst bir tüccardım. 20 senelik ticari hayatımda bir trafik cezası almamış bir insanım. İki sene evvel işlerimin bozulması nedeni ile 15 kişiyi istihdam ettiğim ve yılda devlete 400.000 TL’den fazla dolaylı vergi ödeyen bir firmamı kapadım. Piyasada 150.000 TL’ye yakın sahsi çeklerimin karşılığı çıkmadı ama piyasada çalıştığım firmalar benim dürüstlüğümden dolayı çoğu bu borçları sildi. Sadece 4 kişi toplam 40.000 TL miktar için hakkımda tutuklama kararı çıkardı. Geçen hafta avukatım itiraz etti.Reddedildi. Sayın Adalet Bakanı’ndan bu karmaşa için yardım talep ediyoruz. Şayet mevcut yasa yatmamızı istiyorsa onunda cezasını çekeriz ama şayet bu cezamızın affı söz konusu ise neden ben ve bu insalar mağdur oluyoruz.( Kutlu A.)

Dünyada başka örneği yok

1 Ocak 2009’dan bu yana gündemde olan ancak medyanın nedense pek itibar etmediği bir konu var. TCK’nın 5. maddesinin 1.Ocak 2009’dan itibaren, ceza içeren diğer tüm kanunları da kapsayacak şekilde yürürlüğe girmiş olması dolayısıyla, karşılıksız çekten dolayı hapis cezası almış olanlar, kanunsuz bir şekilde tam 70 gündür cezaevlerinde tutuluyor. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Mart 2009 günü cesur bir kararla bir çek mahkumunun cezasını kaldırmış bulunuyor. Ancak binlerce mahkum kanunsuz bir şekilde hala hapiste. Böyle bir uygulama zulümdür ve dünyada başka örneği de yoktur. Hapisteki binlerce mahkum ve davası sonuçlanan yahut devam eden yüzbinden fazla insan açısından hayati önemi haiz olan böyle bir konu, en azından "Hande’nin bacakları" veya "Hadise’nin kumaşsız elbisesi" kadar medyada yer almalı diye düşünüyoruz.

Babamın hapiste yatmasının borcunu ödemesine ne faydası var

Babam bir kaç gün önce karşılıksız çekten içeri girdi zor günler geçiriyoruz. Çok severek gittiğim üniversiteme ne yazık ki artık gidemeyeceğim. Avukatlar bile yardımcı olmak istemiyor eğer af çıkarsa, geçim kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturan çek ve senet davalarından para kazanamayacaklarını düşünüyorlar. Af çıkmasına kesinlikle karşılar. Bir yanda Sakarya’da beraat eden 25 kişi bir yanda onlar kadar insaflı karar mercilerine rastlamayan hapiste yatan onbinlerce insan 400 bin aranan, 1 buçuk milyon çek. Ne yazık ki adalet neye göre işliyor bilmiyoruz. Ufacık çocuklara tecavüz eden adamlar 5 yıl yatmıyor şimdi kalkıp bir işadamını ya da esnafı verdiği sözü tutamadı diye en çok çalışması gereken zamanken 5 yıl içeri alıyorlar. Hiç kimsenin sözünü tutamadığı için özgürlüğü kısıtlanamaz? Yasalarda bu kadar boşluk varken kriz zaten her şeyi bu kadar zorlaştırmışken böyle keyfi kararlarla aileler umutsuzluğa itilebilir mi? Gerçekten anlamıyorum. Babamın orada olmasının kime ne faydası var? Ne ailesine bakabiliyor ne varolan borcunu ödeyebiliyor. Halbuki almış olduğu çok güzel işler vardı bir ay içinde bu parayı rahatlıkla ödeyebilirdi. Kalkıp karşılıksız çekle ilgili hapis cezasını Adem Sözüer gibi bir çok hukuk profsörü bile yasal bulmuyorsa neden bir gazetede kanalda bu haksızlığa değinilmiyor? İnsan yaşadığı ülkenin adaletine bile güvenemezse neye güvenebilir?



8 Nisan 2009


kader

08.04.2009 09:32
kader dedi ki...
takvim gazeteside yer vermiş sesimize ve email lerimize sessiz kalmamışlar,

http://egazete.takvim.com.tr/syf-TK-20090408-07.html

kader

08.04.2009 09:40
seker765 dedi ki...
buna benzer 100 lerce yazı yazıldı yıllarca...
ey zavallı insan evlatları bu yazının neyi çözeceğine inanıyorsunuz siz?
olay zaten profosyonel ellerde..
bu tür yazılar ancak fındık üreticilerini heyecanlandırır..yani biz çek mağdurlrını...geneli etkilemez..
kanun mecliste görüşülecektir.oradan ses gelmesi önemlidir.
sn oya armutçuya sadece tşk.ederiz. ancak yazısı sadece bir yerel gazete ekinde vardır..
türkiye genelinde magazin sayfalarındaki yazılar sadece aktüalitedir.
sn armutçu bu yazısıyla olağanüstü gündem oluşturup meclisi mi toplayacaktır?
valla bu ütopya ve çocukça düşüncelerle kendimizi hiçççç kandırmayalım...
bu ülkede 1/1/2009 dan evvel anayasa profösörleri bu işi çeşitli medya da gündeme getirdikleri halde gündem oluşmamıştır..
gündem sadece bizim kendi içimizde vardır..o da sadece bazı gerçek çek mağdurları adına...onun için elma şekeri bulmuş çocuk gibi sevinmenin belli yaşa ulaşmış (KADER) ama 06 yaş gurubu beyni taşıyan ihtiyarları fazla heyecanlanmamaları gerekir..aksi durumlarda ALLAH korusun tansiyonları yükselir..
arpa boyu yol alınmamıştır.
magazin sayfalarından bence meclis kürsülerine olayın taşınması gerekir..
akıl ve yol bellidir.bunu daha önce yazmıştım...tekrarlamanın anlamı yoktur..
gerçekleri göz ardı edemeyiz.
ben reel yani somut şeylerle uğraşırım.bana göre soyut argümanlar sadece magazinseldir..

08.04.2009 10:19
Adsız dedi ki...
Geçmişte farklı asliye ceza mahkemeleri, farklı gerekçelerle, farklı maddeler hakkında Anayasa Mahkemesine iptal başvuruları yapmışlardır. Anayasa Mahkemesi bu başvurulardan biri hariç tümünü esastan ret etmiştir. Usul yönünden ret aynı yasa maddesi ile ilgili olarak 10 yıl dolmadan yapılan iptal başvurusudur. Mahkeme 10 yıl dolmadan aynı madde için ikici kez yapılan iptal talebini anayasanın 152 ve 2949 sayılı yasa’nın 28. maddesine aykırı bulmuştur.
2002 yılında Vezirköprü Asliye Ceza mahkemesi 3167 sayılı kanunun 16. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu savıyla iptal isteminde bulunmuştur. Bu fıkra aynen şöyledir:

“Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz”

Anayasa Mahkemesi’nde şu üyeler vardır o tarihte: Mustafa Bumin, Haşim Kılıç, Samia Akbulut, Yalçın Acargün, Sacit adalı, Fulya Kantarcıoğlu, Ertuğrul Ersoy, Tülay Tuğcu, Ahmet Akyalçın, Enis Tunga, Mehmet Erten.
Bu heyet Haşim Kılıç’ın muhalefet oyu ve çoğunluk kararı ile iptal istemini ret etmiştir.
İsimleri yazmamın nedeni; Prof. Dr. Hayri Domaniç’in bu ret kararı üzerine yazdığı yazıda kimlere cahil dediği, kimleri ağır şekilde hatalı bulduğunun açıkça anlaşılması içindir. Ben bu yazıyı yazmak için araştırmaya başladığımda şu anki düşüncelerimden çok farklı bir düşüncede idim. Ulaştığım sonuçlar beni hayret ve şaşkınlığa uğrattı. Siyasete bakışım değişti diyebilirim. Kişiler açısından Haşim Kılıç beni şaşırttı ve karar benim siyasal bakışımı derinden etkiledi.
Mahkeme üyelerinin çoğunluğu çekin bir sözleşme olmadığı gerekçesi ile iptal istemini ret ediyor. Kararda şöyle deniliyor: Türk Ticaret kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek, ilişkide bir sözleşme bulunup bulunmamasından bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.
Oysa Türk Ticaret kanunu 457 ye göre havale bir akittir, bir sözleşmedir. Türk Ticaret Kanunu 457 ye bakınız, bir de sayın mahkemenin gerekçesine.. Ne demek …kambiyo hukukuna özgü borç doğura özel havale. TTK 457 ile birlikte okursak mahkemenin gerekçesini o zaman özel bir sözleşmedir diyeceğiz. Nerden çıktı ise şu özel?…
Mahkemenin bu kararı diğer kararlar ile birlikte değerlendirildiği zaman iptal istemini ret eden üyelerin gerçek maksadını, ideolojik yaklaşımlarını daha iyi görmekteyiz. Evet mahkemenin kararı ideolojik bir yaklaşımdır. Gerçi Anayasa Mahkemesi’nin siyasal kararlar verdiği gerçeğini hiç kimse yadsımamaktadır. Buradaki gerekçe ise siyasaldan öte ideolojiktir. Şöyle ki:
TTK , Borçlar Kanunu akit serbestisinden söz etmektedir . Özel girişimci sistemlerde, yani kapitalist ekonomilerde ticaret serbestîsinin olması, akit serbestîsinin olması sistemin bir gereğidir. Burada bireyler serbestçe işlerini düzenlerler. Bu gün piyasalarda çek bir kredi aracı olarak kullanılmaktadır. Girişimcilerin ; sanayi ve ticaret adamlarının hangi çeke kredi tanıyacağı, hangi çeke tanımayacağı kendilerin bileceği iştir. Onlar mütedbir tüccar gibi davranarak kararlarını verecekler ve sonuçlarına da katlanacaklardır. Sistem nasıl çalışmaktadır? Siz eğer bankadan kredi kullanacaksanız, çeklerinizi bir bordro ile bankaya gönderiyorsunuz, banka çeklerinizin istihbaratını yapıyor, beğenmediği çekleri iade ediyor ve kalanına kredi kullandırıyor. Keza mal alımlarında da aynı yöntemler uygulanmaktadır. Oysa Anayasa Mahkemesi 26.9.1995 tarihli kararının gerekçesinde şöyle demektedir:
Karşılıksız çekler için uygulanan yaptırımların yetersiz kalması nedeniyle çekle ödemelerin azalmasının ulusal ekonomiyi olumsuz yönde etkilemesinden dolayı, yasa koyucunun piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlamak amacıyla yeni yaptırımlar…getirilmesinde anayasaya aykırılık yoktur. İptal isteminin reddi gerekir.
Oldu mu şimdi? Siz kanunla, mahkeme ile ticari yaşama müdahale edeceksiniz, hem de alacaklıdan yana bir müdahale.. Çekini ödeyemeyen, gününde karşılığın yatıramayan insanlara sormayacaksınız başınıza ne geldi, ne oldu diye. Körfez krizi, Rusya krizi, anayasa krizi, küresel kriz, ya da özel krizler.. Önemli değil, sana ne olursa olsun .. Sen parayı bulup çekini yatıracaksın.. Yoksa ulusal ekonomi zarar görür..

Ulusal ekonomi çeklerin ödenmemesinden neden zarar görüyor acaba? Bunu da açıklasalar içimiz rahat edecekti? Siz sanayici ve işadamlarınıza güvenmiyorsunuz, onların para ve kredi verirken hata yapacaklarını düşünüyorsunuz ve suçlar icat edip mahkemeleri görevlendiriyorsunuz paracıkları batmasın diye. Ne güzel serbest ekonomi, serbest ticaret di mi?
Karşılıksız çek kesene beş yıla kadar hapis öngörülürken en ağır vergi suçu 3 yıl. Vergi borçları ödenmeyince ulusal ekonomi zarar görmüyor da vatandaş çekini ödeyemeyince ulusal ekonomi zarar görüyor..
İşte bu bakış açısı ideolojiktir ve en hafif deyimle baskıcı bir ideolojinin yansımasıdır. Baskıcı ve güçlüden yana bir ideoloji…
Yaklaşım böyle ideolojik olunca çekin bir sözleşme olmadığını savlayabilir, suçta dolandırıcılık veya hile kastı aramanıza gerek kalmaz.
Anayasa Mahkemesi’nin en ilginç ve mahkeme üyelerinin hayatın gerçeklerinden tümüyle kopuk olduğunu gösteren bir gerekçesi de 21.11.2002 tarihli kararında yer almaktadır. Gerekçenin bir yerinde şöyle deniliyor:
…Oysa keşideci, çekin karşılıksız olmasını bilmesine rağmen çek keşide ettiğine göre, bu borcun yerine getirilemediğinden söz etmekte olanaksızdır.
Ne derler bu durumda? Buyurun, buradan yakın! Üç ay, beş altı ay sonraya çek keşide eden insan nerden bilsin ileride başına gelecekleri? Falcılar ne güne duruyor? Onlar küresel krizi, anayasanın ne zaman fırlatılacağını her şeyi bilirler..
İşimiz falcıya kaldı..
Av.Rahmi OFLUOĞLU

08.04.2009 10:41
seker765 dedi ki...
buna benzer 100 lerce yazı yazılmıştır yıllarca...
ey zavallı insan evlatları bu yazının neyi çözeceğine inanıyorsunuz siz?
olay zaten profosyonel ellerde..
bu tür yazılar ancak fındık üreticilerini heyecanlandırır..yani biz çek mağdurlrını...geneli etkilemez..
kanun mecliste görüşülecektir.oradan ses gelmesi önemlidir.
sn oya armutçuya sadece tşk.ederiz. ancak yazısı sadece bir yerel gazete ekinde vardır..
türkiye genelinde magazin sayfalarındaki yazılar sadece aktüalitedir.
sn armutçu bu yazısıyla olağanüstü gündem oluşturup meclisi mi toplayacaktır?
valla bu ütopya ve çocukça düşüncelerle kendimizi hiçççç kandırmayalım...
bu ülkede 1/1/2009 dan evvel anayasa profösörleri bu işi çeşitli medya da gündeme getirdikleri halde gündem oluşmamıştır..
gündem sadece bizim kendi içimizde vardır..o da sadece bazı gerçek çek mağdurları adına...onun için elma şekeri bulmuş çocuk gibi sevinmenin belli yaşa ulaşmış (KADER) ama 06 yaş gurubu beyni taşıyan ihtiyarları fazla heyecanlanmamaları gerekir..aksi durumlarda ALLAH korusun tansiyonları yükselir..
arpa boyu yol alınmamıştır.
magazin sayfalarından bence meclis kürsülerine olayın taşınması gerekir..
akıl ve yol bellidir.bunu daha önce yazmıştım...tekrarlamanın bir anlamı yoktur..
gerçekleri göz ardı edemeyiz.
ben reel yani somut şeylerle uğraşırım.bana göre soyut argümanlar sadece magazinseldir..

08.04.2009 10:47
kader dedi ki...
senin kalın kafan sadece ÇEKLERE BERAAT RESMİ GAZETEDE YAYINLANIRSA anlar.

nesin sen ana muhalefet partisimi,

yaptıgın tek bir şeyi anlatta görelim,

beraat çıkıncada elindeki tahsil edemediğin çekleri artık çerçeveletir asarsın duvarına ,

bizler zaten dipteyiz bu yüzden senin olumsuzlukların vız gelir tırıs gider,

kader

08.04.2009 10:56
seker765 dedi ki...
SN OYA ARMUTÇU YAZMIŞ..BİZ BULDUK EK SAYFALARDAN BİRİNDE OKUDUK.
BU TÜR YAZILARIN SES GETİREBİLMESİ İÇİN 1. SAYFADAN MANŞETTEN YAYINLANMA ZORUNLULUĞU VARDIR...
SİZ BUNU ORALARDA GÖRMEKTENSE ŞU MECLİS ÇATISINA TAŞIMA YOLUNA GİTSENİZ BELKİ SES GETİREBİLİRSİNİZ..ÖZELLİKLEDE PARTİ BAŞKANLARI VE MİLLETVEKİLLERİNİN SADECE SES GETİREBİLECEK KONUMDA OLANLARINA...
YOKSA SN OYA ARMUTÇU YAZMIŞTIR..BİZLERDE OKUMUŞUZDUR.
KARAR VERME KONUMUNDA OLAN BİZLER DEĞİLİZ..YANLIŞ YERLERE YOĞUNLAŞMAYALIM..YOL VE İZ BELLİDİR.
KIZILDERELİ OLEYYY NİDALARINDAN KURTULMAK GEREKİR..SN ARMUTÇU NUN YAZISI İLE SAVAŞ KAZANILMAMIŞTIR..
BENCE KAPAK MECLİSEN SES GETİRİLEBİLDİĞİ AHVALDE GERÇEKTİR...HARİCİ O YAZMIŞ BU YAZMIŞ ÇOK DA TINNN DIR..
SN KADER KIZILDERELİ NİDALARIYLA OLEYYY LER ÇEKMEKTEDİR...
ONA YANITIM ŞUDUR...
ÇOK DA TINNNN.. SAYIN KADER....

08.04.2009 10:58
seker765 dedi ki...
sadece nezaketen sn armutçuya teşekkür etmek isterim...

08.04.2009 10:59
kader dedi ki...
oleyyy benim değil senin nidan,

kalın kafan onuda idrak edememiş çünkü içi saman dolu,

madem olumsuz fikirlere sahipsin madem somut bir şeyler arıyorsun sanal alemde ne işin var

bizler en küçük kırıntıya bile umutla sarılıyoruz.

tabi senin bir sorunun olmadıgı için umudada ıhtıyacın yok

sen kusmaya devam et. ama mümkünse buralarda degıl bizede sıçramasın

manşet dedin o zaman gıt bır vatan gazetesi al okuyabılırsen tabii

kader

08.04.2009 11:03
seker765 dedi ki...
tınnn sayın kader tınnn...

size ve kendime köşe yazarlığı yapıyorum buradan daha ne istiyorsunuz??

ahhh dede ahhh...siz bence soyağacınızı bir araştırın bir inceleyin..bakın samimi söylüyorum sizde kökeninizde "KIZILDERELİLİK" vardır..çünkü tarzınız o sizin..

doğru yolu gösterdiğimde siz neden afkırıyorsunuz sayın kader?
bilgi fakirisiniz...yaşlı ve saf bir kızılderelisiniz..onun için sizin ipinizi nereye çekersek siz oraya gidiyorsunuz...

bakın hürriyetiniz elinizden alınmış..hala esaret içinde yaşamayı tercih eden bir tarzınız var..acılardan zevk almayın..o zaman bunun adı başka olur sayın kızıldereli kader...

siz bana gerçekten tınnn sınız...benimle uğraşma şansınız hiç yok sizin..seviyeniz herşeyiniz belli...siz az sonra küfürlerde edebilecek aşağılıkta bir kişiliksizsiniz..(kişiliksiniz diyemedim özür dilerim)

bu tür şeylere kanmayın kendinizi avutmayın sayın kızıldereli dede....

doğru yolu size çizdim ...gelin o yolu takip edin dedem benim.....

08.04.2009 11:12
Adsız dedi ki...
millete hakaret edip durma terbiyesiz
kadınmısın erkekmisin ne olduğunda belli değil şizofren ruh hastası yaratık

samim

08.04.2009 11:14
seker765 dedi ki...
sn kader ...pardon samim :))))
değişik nıc kullanmayın...erkek olduğunuz anlaşılıyor...o zaman erkek gibi davranın...

08.04.2009 11:17
seker765 dedi ki...
tınnn sayın kader tınnn...

size ve kendime köşe yazarlığı yapıyorum buradan daha ne istiyorsunuz??

ahhh dede ahhh...siz bence soyağacınızı bir araştırın bir inceleyin..bakın samimi söylüyorum sizde kökeninizde "KIZILDERELİLİK" vardır..çünkü tarzınız o sizin..

doğru yolu gösterdiğimde siz neden afkırıyorsunuz sayın kader?
bilgi fakirisiniz...yaşlı ve saf bir kızılderelisiniz..onun için sizin ipinizi nereye çekersek siz oraya gidiyorsunuz...

bakın hürriyetiniz elinizden alınmış..hala esaret içinde yaşamayı tercih eden bir tarzınız var..acılardan zevk almayın..o zaman bunun adı başka olur sayın kızıldereli kader...

siz bana gerçekten tınnn sınız...benimle uğraşma şansınız hiç yok sizin..seviyeniz herşeyiniz belli...siz az sonra küfürlerde edebilecek aşağılıkta bir kişiliksizsiniz..(kişiliksiniz diyemedim özür dilerim)

bu tür şeylere kanmayın kendinizi avutmayın sayın kızıldereli dede....

doğru yolu size çizdim ...gelin o yolu takip edin dedem benim.....

08.04.2009 11:18
seker765 dedi ki...
tlgerd dedi ki...
sn arkadaşlar

aşağıdaki fax numarasına fax cekelim yasdaki boşluğu anlatan ve adletsizliği anlatan


ADI SOYADI ÜNVANI 1.-2. TEL FAKS
Köksal TOPTAN TBMM Başkanı 420 51 51
(pbx 10 hat) 420 51 65


fax---- 0312 420 51 65------

08 Nisan 2009 Çarşamba 11:19






BAKIN FİKİRLERİ,M MEYVELERİNİ VERMEYE BAŞLADI...SAYIN TLGERD ANLADI VE YÖNÜ ÇİZDİ..BU ÇOK DOĞRU BİR SEÇİMDİR..HADİ BAKALIM ORAYA YÖNLENİN..

08.04.2009 11:23
seker765 dedi ki...
DOĞRU YAKLAŞIMA ŞAPKA ÇIKARTIRIM...
BRAVO SAYIN TLGERD..GERÇEKTEN BRAVO...ÇOK DOĞRU BİR SEÇİM OLDU BU...KOLAY GELSİN..

08.04.2009 11:24
kader dedi ki...
KAZ KAFALI YARATIK

BEN ASLA BAŞKA NİCK LE YAZMAM,

HÜRRİYETİM KISITLI DEĞİL ,
OĞLUMUNKİ KISITLI,
ÜNİVERSİTE MEZUNUYUM,
KIZILDERİLİ BİLE OLMAKTAN GURUR DUYARIM EN AZINDAN SENİN GİBİ İPSİZ SAPSIZ VE UCUBE OLMAM, SEN GİT DİĞER MAĞDURLARIN YANINA YANİ ÇEKİNİ TAHSİL EDEMEYENLERİN YANINA, YAŞIMLA SENIN NE TAKINTIN VAR ANLAMADIM, SENİN GİBİ BOŞ YAŞAMISLARI ON DEFA CEBİMDEN ÇIKARIRIM,
KUSURA BAKMA KÜFÜRLERİN BELKİ BELDEN AŞAĞI DEĞİL AMA İÇERDE YATANLARIN BİR KISMI SENIN SARFETTİĞİN HAKARETLERI DUYDUKLARI İÇİN YATIYORLAR, SENİ GÖRDÜKTEN SONRA ARTIK ONLARINDA BİR KADER MAĞDURU DEĞİL ŞEKER VE ŞEKER GİBİLERİN MAĞDURU OLDUGUNU ANLADIM,

SEVİYESİZSİN SEN SEVİYESİZ

KADER

08.04.2009 11:42
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46
seker765 dedi ki...
.....SAYIN KIZILDERELİ....KADER....


VOHAYYYY...KOMTAYYYY...HOBAAAA...TOKTAAAA...ŞAMŞAMMMMM...KAMKAMMMM..GULUUUU GULUUUU.GULU GULUUU...ŞUKAAAAA...MAKAAAAA....TAKAAAAA....HOBAAAAAA.....VAHHHHHHH...VAHHHHH. TÜHHHH...TÜHHHHH....ŞAMŞUMMMMM....HOMMMMM..HORRRRR.TORRRRR....



şimdi özür dilerim sayın kader duman gönderemedim..malum sanal ortam...anladınız siz.....

08.04.2009 11:49
Adsız dedi ki...
şeker bu kader seni kafaya takmış,sikecek anlaşılan peşini bırakmıyo:::)))))))

08.04.2009 11:52
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46

08.04.2009 11:54
seker765 dedi ki...
.....SAYIN KIZILDERELİ....KADER....


VOHAYYYY...KOMTAYYYY...HOBAAAA...TOKTAAAA...ŞAMŞAMMMMM...KAMKAMMMM..GULUUUU GULUUUU.GULU GULUUU...ŞUKAAAAA...MAKAAAAA....TAKAAAAA....HOBAAAAAA.....VAHHHHHHH...VAHHHHH. TÜHHHH...TÜHHHHH....ŞAMŞUMMMMM....HOMMMMM..HORRRRR.TORRRRR....KAMKUMAAAA.....TAMTUMAAAAA.......



şimdi özür dilerim sayın kader duman gönderemedim..malum sanal ortam...anladınız siz.....

08.04.2009 11:54
magdur07 dedi ki...
kader elini çabuk tut ben sıradayım::=)))

08.04.2009 11:55
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46

08.04.2009 11:56
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46

08.04.2009 11:57
seker765 dedi ki...
.....SAYIN KIZILDERELİ....KADER....


VOHAYYYY...KOMTAYYYY...HOBAAAA...TOKTAAAA...ŞAMŞAMMMMM...KAMKAMMMM..GULUUUU GULUUUU.GULU GULUUU...ŞUKAAAAA...MAKAAAAA....TAKAAAAA....HOBAAAAAA.....VAHHHHHHH...VAHHHHH. TÜHHHH...TÜHHHHH....ŞAMŞUMMMMM....HOMMMMM..HORRRRR.TORRRRR....KAMKUMAAAA.....TAMTUMAAAAA.......



şimdi özür dilerim sayın kader duman gönderemedim..malum sanal ortam...anladınız siz.....

08.04.2009 11:57
kader dedi ki...
SENİN GİBİ BENDE BİR TÜRK OLMAK YERİNE KIZILDERİLİ OLSAYDIM ANLARDIM AMA AZ ÇOK TAHMİN EDİYORUM.

DİYORSUNKİ HİHİHİHHİ BEN SALAĞIM......OLEYYYYY BEN MENOPZLU EVDE KALMIŞ BİR KALTAĞIM.....YİHOHAHA BEN BEYİNSİZ SEVİYESİZ TERBİYESİZ BİRİYİM SENİN GİBİ Bİ TÜRK DEĞİL KIZILDERİLİYİM YA Nİ İPSİZ SAPSIZ DEĞİLİM,

DOĞRUMU ANLAMISIM.

KADER

08.04.2009 12:03
seker765 dedi ki...
VAH VAH SAYIN KADER ÖZ LİSANINIZLA BİLE ANLATAMAMIŞIM SİZE...NE KADAR BEYİNSİZMİŞSİNİZ....BAKIN TEKRAR YAZAYIM ...

TARRRR.KARRR...HOBAAA...
TANNNN....TINNNN....KOMKAAA...
ZOTTİRİK...HOPTİRİK....
COMMMM...COMMMM.....
ROMMMM.ROMMMM.....

sayın kader şimdide yukarıdaki metni türkçe yazıyorum..bunu en yakın bir yerde çevirtin...ben dedimki sayın kızıldereli kader...

"NİÇİN SİZİN BEYNİNİZ ÇALIŞMAZ??
NİÇİN SİZ KÖRSÜNÜZ????
NİÇİN ELİNİZDEN ELMA ŞEKERİ ALININCA ZIRLIYORSUNUZ??
NİÇİN TERBİYESİZSİNİZ???
SİZ NEZAMAN ADAM OLACAKSINIZ??
YAŞINIZ GİTMİŞ ..BİR AYAĞINIZ ÇUKURDA ...HALA MI ANLAYAMADINIZ..."


SAYGILAR SAYIN YAŞLI KIZILDERELİ KADER DEDE..

08.04.2009 12:09
kader dedi ki...
KÜFÜR EDİNCE KÜFÜR ETTİ OLUYOR SENİN GİBİSİNE LÜGAT BİLE BULUNAMIYOR TEKRER SÖYLÜYORUM KIZILDERİLİ BİLE OLMAK SENİN GİBİ İPSİZ SAPSIZ UCUBE OLMAKTAN İYİDİR.AMA ŞUNU UNUTMA SENİ BULACAĞIM DEDEYİ KIZILDERİLİYİ BEYİNSİZİ SORACAĞIM TEHDİT OLARAK ALGILAMA BAKALIM O ZAMANDA BU KADAR SEVİYESİZ KONUŞABİLECEKMİSİN. OĞLUMU ÇIKARMAKTAN SONRA EDİNDİĞİM 2. VAZİFE SENSİN .

KADER

08.04.2009 12:14
seker765 dedi ki...
HAMMMM...HUMMMM...ŞARALOPPPP...
SN DEDE PARALOPPPPP...
TANTUNNNNN...CANNNN CUNNNN...
ZOTTİRİKKK DEDE CUMBURLOPPPP...
KANTOLOKKKK...ŞANTORCUPPPP...
HAMMMMM..TEMMMM.DERRRRR...FIRRRR.KIRRRRR.ZIRRRRRRR....

anladınız siz sayın kızıldereli dede kader....

08.04.2009 12:17
seker765 dedi ki...
ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:20
kader dedi ki...
BİR ŞEY ANLAMADIM SEN BAKIR KÖYLÜKSÜN HATTA ODA AZ GELİR İMRALIYA GÖNDERMELERİ LAZIM SENİ ORDAKİYLE İYİ ANLAŞIRSIN. SENDE FARKLI BİR TERÖRİSTSİN

KADER

08.04.2009 12:21
kader dedi ki...
TENOLOJİYE BİR YERDEN BAĞLIYSAN BULUNAMAZ DEĞİLSİN

KADER

08.04.2009 12:21
seker765 dedi ki...
ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:22
seker765 dedi ki...
CADDEBOSTAN...CADDEBOSTANNN

08.04.2009 12:23
kader dedi ki...
GÖRECEĞİZ HANGİ BOSTAN

KADER

08.04.2009 12:27
seker765 dedi ki...
SAKIN BOSTAN TARLASINA DA GİTME KAYBOLURSUN KIZILDERELİ DEDE.. BİDE SENİ ARAMAYALIM..

RIIRRRRRR....CIRRRRR.....FIRRRRRR..
KEMMM.KÜMMMM...
ŞAPŞAL...TIIRR DEDEEEE....CAMMM
CUMMMM.

SAYGILAR...

08.04.2009 12:29
kader dedi ki...
BENİ ARAMAZSIN MERAK ETME

BEN SENİ BULURUM

KADER

08.04.2009 12:30
magdur07 dedi ki...
şekerr kader dede seni bi yakalarsa siker valla (tabi kalkarsa)dikkat et

08.04.2009 12:35
seker765 dedi ki...
AHHH DEDE (KIZILDERELİ)
VAHH DEDE (KIZILDERELİ)
SEN ÖNCE Bİ KENDİNİ BUL..KENDİNE GEL...
GİT Bİ SOĞUK SUYLA DUŞ AL..Bİ AÇIL...İYİCE SAÇMALAMAYA BAŞLADIN...
KAFAN BELKİ AZ ÇALIŞIR..
(GERÇİ HİÇ ÜMİDİM YOK AMA)

GLOOOOO.TLOOOOO...MLOOOOOO..
ŞAMBURLOPPP...KAFASIZZZZZZ...DEDE.....ŞİMŞİRRRR....KİMKİR.....BİCİ BİCİ DEDEEE.......



SAYGILAR DEDEMMMMM..(KIZILDERELİ)

08.04.2009 12:35
seker765 dedi ki...
ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:37
kader dedi ki...
ANGUT SENSİN

SAYGIYIDA SANA GÖSTERECEĞİM

KADERİN

08.04.2009 12:45
seker765 dedi ki...
AAA DEDE KIZLDERELİ LİSANI KONUŞTUĞUNU NASIL İSPATLADI BİZE GÖRDÜNÜZ...ANLADI VALLA ...
NE DE OLSA ATALARI ÖĞRETMİŞ ONA LİSANINI...

ŞİMDİ BİDE ŞUNU NANLA BAKİM DEDE (KIZILDERELİ)


ŞUMBURLOP...KAMBURLOP....SAVSATASYON....
ANGUTASYONNNN....HAMURRRR.HUMURRRRR...TANDIRRRR...KEPÇEEEEEEEEE...DEDEEEEEEEE....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:48
seker765 dedi ki...
HIYARASYONNNNNN ...
YERASYONNNNN.....
KITIRRRRR...KITIR....
DEDEMASYONNN......
ÇEKE GELİNCE....
ÇITIRASYONNNN.
ACİTASYONNNN....

VAHHH DEDEM VAHHHH
(KIZILDERELİ)


SAYGILAR...

08.04.2009 12:52
kader dedi ki...
NE ÖZÜR HAKKIN NEDE YALVARMANI DİNLEYECEK KULAKLARIM OLMAYACAK

08.04.2009 13:03
seker765 dedi ki...
BUUU TEHDİTASYONNNNNN
SAYIN DEDEEE (KIZILDERELİ)
TEHDİTASYONNNNN....
BURADAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM ŞAHSINIZAAAA...


EYYY DEDE EYYY ..(KIZILDERELİ)

ŞAMBURLOPPPP..KAMBURLOPP...
TANBURRR...HAMURRR...HUMURRR...
SNASON...APTALASYONNNN...
ŞİMŞİRASYONNN.HOBAAAAA...
ÇEKLERİNİ JAMBOOO...KAMBBOOOO...
ÖDEEEE....ŞIRRRR...ZIRRRR...
TIRRRR......
YAPMASYONNNN...AJİTASYONNNN....
KAMHAMBEEEE...
TARAMANYEEEE.
SAÇLARAINIIYEEEE..KELMASYONNN...
DEDEMASYONNN...

DEDEM (KIZILDERELİ)

SAYGILAR...

08.04.2009 13:16
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:19
Adsız dedi ki...
:))))
bu çok komikti..:)))
yani şimdi kader kedi mi oldu? :))

08.04.2009 13:25
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:39
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 13:43
kader dedi ki...
ŞİMDİDE OBAMA NİCK İ İYİ İŞ

08.04.2009 13:47
OBAMA dedi ki...
NEREDESİN SEN BAKİM PİSİ PİSİM..
ÇOK ŞÜKÜR BULDUM SENİ..
İLGİLENEN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER..


OBAMA

08.04.2009 13:49
Adsız dedi ki...
hay sikecem şimdi kedinizi

08.04.2009 13:50
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:52
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:52
seker765 dedi ki...
ÇOK UYUZ BİR KEDİYDİ O...

SİZ SAKIN ÜZERİNİZE ALINMAYIN SAYIN DEDEM (KIZILDERELİ KADER)

SAYGILAR..

08.04.2009 13:54
Adsız dedi ki...
kedinin sahibine söylüyorum eğer bidaha kaçarsa o kediyi sikmezsem ne olayım.ona göre kedinize ve kendinize sahip çıkın.

08.04.2009 13:57
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:58
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:58
kader dedi ki...
SIFATLARINI YAYINLA BAKALIM

KADER

08.04.2009 13:58
Adsız dedi ki...
senin taaaa amına koyayım şeker orospusu sen ne biçim hayvansın seni değil yedi sülaleni siksm rahatlamam sıçtın batırdın sitenin ağzına pisliğin tekisin fahişe diyecem ama parada etmezsin bir siktir git gitte site normale dönsün

08.04.2009 13:58
seker765 dedi ki...
küfür edenlerin yazıları okunmuyor.ayrıca ben zaten sayın dedemle (kızıldereli) konuşuyorum.diğerleri adam gibi yazmadıkça muhatabım değildir.

dede sana özel yazıyorum kimse anlamasın sen anlarsın...


ŞAKŞUKAAA...TAKTUKAAA.
MAKAMUKA...TALSAR..
KALAMAŞ...HAFRUJJJ...
CAMBUR CUMBUR...

SAYGILAR DEDEM...(KIZILDERELİ)

08.04.2009 14:01
Adsız dedi ki...
kedinede koyayım amınada koyayım ananın amınada koyayım seni çıktıgın deliğe geri sokayım orospunun evladı

08.04.2009 14:02
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:02
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:03
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:03
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:03
Adsız dedi ki...
okumadan nerene soktugumu nereden anlıyon eşekler siksin seni senın hayatın küfür hayatında değil sen bir inek bokusun

ona bile hakaret oldu

08.04.2009 14:04
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
kader dedi ki...
sayın adsız,

size sayın diyorum çünkü sayılmayanlardan bile kıymetiniz oldugunuzu biliyorum siz ipsiz sapsız diye adlandırılsanızda bence küfür etmeyin bırakın hakaretçi başı tefeci şeker ister tefeci ister hukukun bilmemnesi ister obama yada ister yeni buldugu bir nick le yazsın dursun biz ne oldugunu biliyoruz, elinde patlayan çekleriyle yaşasın dursun

kader

08.04.2009 14:09
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 14:09
OBAMA dedi ki...
TAMAM GELMİŞ GENE KEDİM..
İLGİLENEN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER..

OBAMA

08.04.2009 14:11
Adsız dedi ki...
amına bak ordadır

08.04.2009 14:11
seker765 dedi ki...
KADERİNGOŞ KOKOŞ DEDOŞ..


ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 14:12
kader dedi ki...
sok çıkar sok çıkar ama senin gibi orospuyu anca fil paklar

08.04.2009 14:12
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:13
seker765 dedi ki...
AZ ÖNCE KÜFÜRLER SAVURUP KARŞILIKLI KADER DEDEYLE KONUŞTUĞU İMAJI VEREN
TAAA KADERİN KENDİSİDİR.

BU DEDE GERÇEKTEN AHLAKSIZ DEDEDİR..
KIZILDERELİ KÜLTÜRÜNÜ GÖRDÜNÜZ ARKADAŞLAR...
BU OBAMANIN KEDİSİ SAYIN KADER DEDE (KIZILDERELİ) BUDUR İŞTE..

SAYGILAR DEDE

08.04.2009 14:15
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:16
kader dedi ki...
ben ne oldugumu çok iyi biliyorum sen bir yazdıklarına bak da ondan sonra ne oldugunu anla

kader

08.04.2009 14:16
seker765 dedi ki...
HADİ ORADAN OBAMANIN KEDİSİ SENDE...

İHTİYAR DEDE (KIZILDERELİ)

08.04.2009 14:17
seker765 dedi ki...
KADERİNGOŞ KOKOŞ DEDOŞ..


ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 14:18
kader dedi ki...
sana ağzımı bozmak için adsız yazmaya ihtiyacım yok ben yazdıgım her kelimenin altına imza ederim bana yamamaya çalışma hiç kimseyi

kader

08.04.2009 14:18
seker765 dedi ki...
DETTTT...OBAMANIN KEDİSİ SENDE...

İHTİYAR KIZILDERELİ..

HAHAHAHAHHAHAH


SAYGILAR DEDEM..

08.04.2009 14:20
seker765 dedi ki...
KADERİNGOŞ KOKOŞ HOMOŞ DEDOŞ..


ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 14:20
seker765 dedi ki...
DEDİŞKOŞ...HOMOŞŞŞ...

EVDE TANS,İYON ALETİN VARSA Bİ ÖLÇ BAKİM KAÇ? KESİN 12 YE 24 OLMUŞUNDUR SEN...

KIZILDERELİ HOMOŞ DEDE KADER...


SAYGILAR...

08.04.2009 14:24
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:25
kader dedi ki...
ödenecek bedel ne olursa olsun bulacam seni ve sokacam

kader

08.04.2009 14:26
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 14:26
seker765 dedi ki...
O BEDELİ OĞLUN İÇİN ÖDE DE HAPİSTEN ÇIKSIN ÇOCUK...ALLAHIN ANGUTU...

ZİRZOP KIZILDERELİ KADER DEDE...


SAYGILAR...

08.04.2009 14:28
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:28
kader dedi ki...
obamada sensin adsızda

ne mal oldugunu herkes biliyor tefecide sensin hukukun bilmemneside o yüzden hiiiiiç yırtınma nereni yırtarsan yırt sen o kedının pisliği bile olamazsız

kader

08.04.2009 14:29
seker765 dedi ki...
ADSIZ KESİNLİKLE BEN DEĞİLİM..ÖNCELİKLE BUNU BİL..ÇÜNKÜ BEN KÜFÜR ETMEM SAYIN KADERSİZ..PARDON ANGUT DEDE KADER (KIZILDERELİ)

SAYGILAR...

08.04.2009 14:31
kader dedi ki...
angut sensin

paramı nereye harcayacağımı senın gıbı bır embesilemi soracam

kader

08.04.2009 14:31
seker765 dedi ki...
TEFECİ DE SENSİN. OBAMADA SENSİZN.ADSIZDA SENSİN.HUKUKÇUDA SENSİN BUNU HERKES BİLİYO.

SENİ GİDİ ANGUT DEDE SENİ..
...(KIZILDERELİ)....


SAYGILAR..

08.04.2009 14:32
kader dedi ki...
senden her şey beklenir obamada sensin tefecide küfür eden adsızda hukukun bilmemneside

kader

08.04.2009 14:32
seker765 dedi ki...
ANGUT DEDE SEN GEL BENİ DİNLE O PARACIKLARINI OĞLUN İÇİN HARCADA O ÇOCUK ÇIKSIN ORADAN..
SENİN ANGUTLUĞUN HİÇ DEĞİŞMEZ ..


DEDEM BENİM...

SAYGILAR...

08.04.2009 14:34
kader dedi ki...
gülüyorum sana ama son gülen gene ben olacam bırazdaha basarsam baska nicklerinide bulacam

kader

08.04.2009 14:35
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:37
kader dedi ki...
dd1dd2 yi unutmamamak lazım

hatta sen bir kadın bile değilsin

kader

08.04.2009 14:37
seker765 dedi ki...
BU SİTEYE GELİP.. YOK İŞTE TEFECİ..YOK MAHONİ..YOK HUKUKÇU..OBAMA .. ADSIZ.. OLARAK SİTEYİ SABOTE EDEN İHTİYAR SENSİN DEDE..
BU AKLIBAŞINDA KİMSENİN GÖZÜNDEN KAÇMAZ..YEMEZLER SENİN BLÖFLERİNİ ANGUT DEDE SENİİİİİ...
YAŞLI KURT...
PARDON YAŞLI KEDİİİİİİİ..:))


SAYGILAR DEDEM..

08.04.2009 14:39
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 14:44
kader dedi ki...
senin gibi copyleme yeteneğim yok ama en safı bile obamanın yazdığığı kedi muhabbetinın hem şeker hemde obama olarak yayınlandıgını merak eden biraz yukarı gidip görebilir

kader

08.04.2009 14:45
Adsız dedi ki...
syn kader size bişey söyleyebilirmiyim?

08.04.2009 14:48
seker765 dedi ki...
AHHH DEDEM AHHH..

BAK BEN ZATEN SENİ OBAMANIN KEDİSİ YAPTIM...ŞİMDİ BENDE SÖYLEYEBİLİRDİM KEDİM KAÇTI BULAN GÖREN VS.VS.
BUNDA NE SAKINCA VARDI..ZATEN AKLIMA GELSEYDİ BEN ONU KENDİ ADIMLADA YAZARDIM..AMA BUNU SEN YAPTIN DEDE SEN YAPTIN..NEDEN Mİ??
BU KEDİ YAKIŞTIRMASINI ÇOK TUTTUN SEN ÇOK..
VALLA ZATEN DE CUK DİYE OTURDU BU KEDİ MUHABBETİ SANA..HATTA GÖRDÜN KEDİYİ BAYA DA UYUZBİ KEDİYDİ O..HEHEHEHHEHEHE
ŞİMDİ ONUN İÇİN OBAMA BEN OLAMAM BİKERE..BU SENİN Bİ OYUNUN ..YAŞLI KEDİCİK SENİİİİ....

KIZILDERELİ DEDE KADER..

SAYGILAR...

08.04.2009 14:49
OBAMA dedi ki...
KEDİME LAF SÖYLEMEYİN


OBAMA

08.04.2009 14:53
OBAMA dedi ki...
KEDİ BENİM KEDİM.LÜTFEN ŞEKER SAHİP ÇIKMA.


OBAMA

08.04.2009 14:54
OBAMA dedi ki...
BİZ BU SİTENİN BAŞLIĞINI DEĞİŞTİRELİM HEMEN .
SİTENİN BAŞLIĞI BUNDAN SONRA
KADER VE KEDİ OLSUN.


OBAMA

08.04.2009 14:56
seker765 dedi ki...
KENDİNE NE GÜZELDE PAYE ÇIKARTIYORSUN OBAMA KADER...:))
TEFECİ..MAHONİ.HUKUKÇU.ADSIZ.BİDE BAŞIMIZA ÇIKTI OBAMA.BRAVO SAYIN KADER DEDE BRAVO.
BİNBİRSURATI DA GEÇTİN.HİÇ YAKIŞMIYOR SİZE HİÇ.


KIZILDERELİ DEDEM BENİM

SAYGILAR

08.04.2009 14:57
seker765 dedi ki...
BEN ŞİMDİ ÇIKIYORUM 3 SAAT SONRA GELECEM.PİSİ PİSİ KADER DEDE BEKLE BENİ CANIM..BURADA KAÇMA BİYERLERE TAMAMMI?

SAYGILAR..

08.04.2009 14:59
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 15:00
kader dedi ki...
kendin yaz kendin oku biz ne kurtlar ne çakallar gördük sonrasında süt dökmüş kedi

kader

08.04.2009 15:07
seker765 dedi ki...
SEVİMLİ KEDİCİK...DEDECİK...


SAYGILAR...

08.04.2009 15:09
Adsız dedi ki...
amina koydugumun orospusu delirdi
biri bi siksede belki kendine gelir
Kimsenin mideside kaldirmaz ama
Sevabina biri sikecek artik

Osman

08.04.2009 15:24
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38
seker765 dedi ki...
Bu günkü Türkiye Gazetesi Serbest Kürsüde Sayın Behçet Fakihoglu çek magduru arkadaşımız Duran Aymaz yada sayın kader beyefendinin magduriyetimizi beyan eden yazısını yayınlamış. Yayınlayana ve yazana sonsuz teşekkürler. sami kal





KEDİ KADER BU SENSİN...PEKİ ESKİ DOST DA MI SENİN?
ÇUVALLADIN GENE ÇUVALLADIN...

08.04.2009 16:53
seker765 dedi ki...
Bu günkü Türkiye Gazetesi Serbest Kürsüde Sayın Behçet Fakihoglu çek magduru arkadaşımız Duran Aymaz yada sayın kader beyefendinin magduriyetimizi beyan eden yazısını yayınlamış. Yayınlayana ve yazana sonsuz teşekkürler. sami kal





KEDİ KADER BU SENSİN...PEKİ ESKİ DOST DA MI SENSİN?
ÇUVALLADIN GENE ÇUVALLADIN...

08.04.2009 16:54
seker765 dedi ki...
KENDİNE NE GÜZELDE PAYE ÇIKARTIYORSUN OBAMA KADER...:))
TEFECİ..MAHONİ.HUKUKÇU.ADSIZ.BİDE BAŞIMIZA ÇIKTI OBAMA.BRAVO SAYIN KADER DEDE BRAVO.
BİNBİRSURATI DA GEÇTİN.HİÇ YAKIŞMIYOR SİZE HİÇ.BİDE ESKİ DOST ÇIKTI BU DA SENSİN..


KIZILDERELİ DEDEM BENİM

SAYGILAR

08.04.2009 16:55
eski dost dedi ki...
http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-32-hak-arama-hrriyeti-ve-adil.html?commentPage=2......................................ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 16:56
eski dost dedi ki...
http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-32-hak-arama-hrriyeti-ve-adil.html?commentPage=2......................................ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 16:57
OBAMA dedi ki...
BİZ BU SİTENİN BAŞLIĞINI DEĞİŞTİRELİM HEMEN .
SİTENİN BAŞLIĞI BUNDAN SONRA
KADER VE KEDİ OLSUN.


OBAMA

08.04.2009 16:58
seker765 dedi ki...
ESKİ DOST=KADER

08.04.2009 16:59
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 16:59
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:00
eski dost dedi ki...
şeker hanım ben kimse degilim ben eski dost rumuzuyla yazıyorum...yanlış degerlendirme yapıyorsun.

08.04.2009 17:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 17:10
eski dost dedi ki...
http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-32-hak-arama-hrriyeti-ve-adil.html?commentPage=2......................................ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 17:14
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

08.04.2009 17:16
seker765 dedi ki...
duran aymaz ın sayın kader olduğunu yazmışlar öbür s,itede...siz kimsiniz?

08.04.2009 17:18
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
arkadaşlar sitede bir kaç kişinin hakimiyet egosunu tasvip etmedigim için halen bu sitedeyim.2veya3 kişinin ben daha iyi bilirim saplantısı siteyi bu hale getirdi,aynı şeyler yeni sitedede olacak.2 kişi anlatacak digerleri dinleyecek ,umutlanacak,umutları sönecek,böyle devam edecek,kimsenin kimseyi kurtarcak haliyok.kurtarsa zaten kendini kurtaracaktır.buradaki amaç daha çabuk bizleri ilgilendiren haberlere ulaşabilmektir.sesimizi duyuracak bişeyler yapmak için beraber hareket etmektir.ama bazı arkadaşlar sitedeki insanlara hükmetmeyi,sagdan soldan kopyaladıgı bir kaç yazıyı,bilgi olarak degerlendirip örtülü olarak ego tatmini yapmayı huy edinmişler degişemezler,aynı olay yeni sitedede olacaktır...my vay orda oldugu sürece,diger arkadaşlara bir sözüm yok ,bence bu sitedeki birlikteligimizi az da olsa koruyalım...zamanla daha bilgili arkadaşların buraya gelecegine eminim.dd1dd2

08.04.2009 17:21
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
syn mahoni burası çok güzeldi,dedimya bir kaç kişi buradaki diger insanlara hükmetmeye kaltı ,kendi bilgi ,ve bilmişlik egosunu tatmin etmeye çalıştı.durum ortada her türlü seviyesizlik yaşandı burada,,aynı kişi gidiyoeum dedi ve arkasınada insanları taktı...zaten bizim insanımız şak şakçıdır hemen galayana gelir.adam boyna bak giderim diyor bir allahın kuluda gidersen git diyemiyor.sanki yargıtay kararını ilgili o kişi verecek herhalde?kusura bakmayın ama bizim milletimizin içinde var sürü gibi güdülmek..adamlar burada bile hakimiyet peşinde oldular her zaman..burada kimse kimseye hükmedemez küçük düşüremez...tek bir amaç ugruna buradaki insanlar yazışma geregi duyuyorlar...bekledigimiz bir haber bir karar bunu 1 gün sonrada duyarız ne lur yaniii...dd1dd2

08.04.2009 17:22
eski dost dedi ki...
yanlış yazmışlar duran aymaz benim ve saadece eski dost rumuzu ile yazıyorum.

08.04.2009 17:22
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
arkadaş lar günaydın.diger siteye taşınan arkadaşlarla hiç bir problemim olmamıştır.ama ben gitmemeyi burada kalmayı tercih ettim.çünkü ben koyun degilim kusura bakmasınlar...orada arkadaşın biri aynen şöyle diyor aklı selim 3 kişi siteyi kontrol edecek...yaniiii geri kalanlar aklı selim degil koyun sürüsü yanii...ben böyle anlıyorum....oradaki 3 kişi şimdi rahat rahat bilmişlik ve liderlik egolarını tatmin ediyorlar...onlara göre karşılarında ne dese inanacak koyun sürüsü var nasıl olsa....oradaki my vay isimli arkadaş buradaki tartışmayı başlatıp sürdüren ve nihayetinde sitenin bu hale düşmesine neden olan arkadaştır...sen daha iyi biliyorsun ben daha iyi biliyorum tartışmasından kaynaklandı sitenin bu duruma düşmesi.arkadaşlar girin bi bakın siteye toplam 3 kişi birbirleri ile (güya hukuk adamları ya)yazışıyor digerleride abi abi diye seslenmekle kalıyor...böyle bir mantık olabilirmi kim karar verecek yazının dogruluguna yanlışlıgına?o 3 kişiye göremi yorumlar yazılacak...onlar begenmedigi zaman yayınlanmayacakmışşş...yazıklar olsun onlara demokrasi den insanlıktan bahseden dayanışmadan bahseden kafalara bak ...istedikleri yazıyı yayınlayacak istemedigini yayınlamayacakmışş...pekiii sizin bilmişlik ve ukalalık dolu yazılarınızı kim denetleyecek...ne hakkınız var insanların üzerinde hakimiyet kurmaya...? kimsiniz siz....ayrıyeten bu yazıyı okuyan o 3 kişiye sesleniyorum.site sabote etmenin ne kadar acizce ve zavallıca bir hareket oldugunu hepiniz kabul edersiniz.ama bu siteye boyna oranın adresini peş peşe ve sürekli kopyalayarak bu sitenin yazılamaz hale getirdiginizde sizde sabotaj cı olmuyormusunuz...sizden ricamm gittiniz tamam kabul ama burayada karışmayın artık...siz sürünüze sahip olun.....dd1dd2

08.04.2009 17:22
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HER KEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR ,,,DD1DD2

08.04.2009 17:23
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SYN ŞEKER SİZDEDE HATA YOK DEGİL... AMA DİKKATİMİ ÇEKEN ŞU OLDU SİZ KÜFÜRDEN UZAK KALDINIZ TÜM GEÇMİŞ YAZILARI OKUDUM SÜREKLİ KÜFÜRLER SİZE YAPILMIŞŞ...BUNU DA ANLAMADIM SİTENİN SEVİYESİNİ SİZİN DÜŞÜRDÜGÜNÜZÜ YAZIP DURDULAR..BUNDADANDA ŞU ÇIKIYOR SİTE HAKİMİYETETİ KURMAYA ÇALIŞANLARA KARŞI DURMANIZDIR..BEN DE BU DÜŞÜNCELERE TAMAMEN KARŞI BİRİYİM.O YÜZDEN DE BURDAYIM...DD1DD2

08.04.2009 17:23
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SAYN ŞEKER BOŞVERELİM ARTIK ...MY VAY IN NİYETİNİ BEN ÇOK İYİ BİLİYORUM...BİZİM ÖYLE BİR TAKINTIMIZ YOK KİMSEYE LİDERLİK YAPMA GİBİ DÜŞÜNCELERİMİZE YOK..HERKEZDE BEYİN VAR ÇALIŞTIRSINLAR KAFALARINI GİRMESİNLER BOYUNDURUK ALTINA...ZATEN ÜLKEMİZİN BU HALİDE KOYUN BİR MİLLET OLDUGUMUZDAN DEGİLMİ,,,KİMSE HAK ARAMASINI BİLMEZ,BİRİ Bİ YARDIM YAPSIN DİYE EL OVUŞTURURLAR..ALINAN HAKLARI BİR LÜTUF OLARAK GÖRÜRLER...İNSANLARIMIZ EN BİRİNCİ HAKKI OLAN SAGLIK TA BİLE HALEN DOKTORLARIN FIRÇASI ALTINDA EZİLEREK MUAYENE OLUYORLARR....DD1DD2

15.03.2009 13:14

08.04.2009 17:24
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
SYN CÜNEYT:bakın benim buraya,sabah yazdıgım yazıyı ,oraya bir arkadaş kopyalamıştı,çünkü orda okudaum(ben kopyalamadım bunu bilmenizi isterim)yazımda bir hakaret bir küfür bir aşagılama yoktu,neden kaldırdınız açıklayabilirmisiniz.?hani sadece küfür içerikli yazılar silinecekti??yanii siz eleştirilemeyecekmisiniz,sizin yanlışlarınızı yazamayacakmı insanlar...herneyse tartışma yaratmak niyetinde degilim .ama yazıyı neden kaldırdıgınızı açıklarsanız sevinirim..dd1dd2

08.04.2009 17:24
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:25
eski dost dedi ki...
şeker hanım bak size daha önce izah etmiştim..bu site dagılmadan önce dd1dd2 rumuzu ile yazan bendim fakat site dagıldıktan sonra diger tarafa eski dost rumuzu ile yazmıştım ve bunuda burda belirtmiştim...ama şimdi benim o zaman dd1dd2 rumuzu ile yazılarımı bir başkası yazıyor???

08.04.2009 17:26
seker765 dedi ki...
peki eski dost sakın bana dd1dd2 olmadığınızı yazmayın o halde...

08.04.2009 17:27
OBAMA dedi ki...
BOŞVERİN BUNLARI ARKADAŞLAR....
BENİM DERDİM BÜYÜK SİZ ONA ÇARE BULUN...

KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:28
OBAMA dedi ki...
AMERİKADA BAŞKANLIK YAPIYORUM AMA Bİ KEDİYE SAHİP ÇIKAMADIM.


OBAMA

08.04.2009 17:29
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 17:31
eski dost dedi ki...
şeker hanım izah ediyorum size,daha öncede izah etmiştim.ilk rumuzum site dagılmadan önce dd1dd2 idi site dagıldıktan sonra diger tarafa eski dost rumuzu ile yazıyordum ve halende aynı ,benim başka rumuzum yok ..düşüncelerimde ortada ne olursa olsun dogrularımı savunmak zorundayım ne pahasına olursa olsun...

08.04.2009 17:32
OBAMA dedi ki...
BOŞVERİN BUNLARI ARKADAŞLAR....
BENİM DERDİM BÜYÜK SİZ ONA ÇARE BULUN...

KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:38
eski dost dedi ki...
bir kez diger siteyi terketmiştim my vay sebebi ile.....başka bir sitede yazalim demiş ve buradaki arkadaşlarıda davet etmiştim...bu site bozuktu o zaman..fakat syn saygıdeger cüneyt beyin daveti üzerine tekrar diger siteye yazıyordum..ama gene dayanamadım ve artık saadece takip edecegim diger siteyi ve çalışmalarına dışardan katılıp her türlü maaillerine katılacagım katılıyorumda zaten..ismim duran aymaz .türkiye gazetesinede yayınlanan maaili ben göndermiştim...sizden ricamm beni bir başkası ile karıştırmayın çünkü ben başka bir rumuzla yazmıyorum yazmamda......bişeyler yapacaksak mücadeleye destek vereceksek yapalım.seviyesizlige müsade etmeyelim.

08.04.2009 17:39
eski dost dedi ki...
FLAŞ! HAKSIZ DAVALARDA PATLAMA!

Karşılıksız çek - senet son 6 ayda 5 kat arttı. Biinlerce insan mağdur. İcra müdürlükleriyle asliye ceza mahkemeleri de kitlendi. Piyasa vurgun yemişe döndü!

--------------------------------------------------------------------------------
8 Nisan 2009 15:16
--------------------------------------------------------------------------------


Kriz yüzünden hem esnaf hem tüketici kan ağlıyor. Çekler karşılıksız çıkıyor, tüketici bankalara olan kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Banka borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ocakta geçen yılı ikiye katlarken, şubatta karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı.


Küresel krizin etkisiyle ne tüketiciler kredi ve kart borcunu ödeyebildi ne de sanayide çekler karşılık bulabildi. Bireysel kredi ve kredi kartı ödeyemeyenlerin sayısı 2009`un ilk ayında 138 bin kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. En dikkat çeken artış ise kredi borçlularında yaşandı. Bireysel kredi borçlularının sayısındaki artış geçen yılın tam 4.5 katına çıktı.


Ticari hayatı ise karşılıksız çıkan çekler alt üst etti. Şubatta geçen yılın aynı ayına göre karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı. Davalar icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri kilitledi. Krizin etkilerinin arttığı son 6 ayda karşılıksız çıkan çek sayısındaki artışın 5 kata ulaştığı belirtiliyor.


Borç batağındakiler ikiye katlandı


Krizin etkisiyle kredi kartı ve bireysel kredi borçluları katlanarak artıyor. 2009`un ilk ayında kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 138 bin 987 kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. Bankalardaki batık kredi de ocak itibariyle 2 milyar 82 milyon 143 bin liraya çıkarak toplam kredi borcunun yüzde 2,5`ine ulaştı. Batık kredi kartı borcu da 2 milyar 477 bin 397 bin liraya ulaşarak toplam kredi kartı borcunun yüzde 7,5`ine çıktı.


Merkez Bankası`nın verilerine göre yılın ilk ayında 82 bin 714 kişi kredi kartı borcunu ödeyemedi. Bu rakam geçen yılın ocak ayına göre iki katlık artış anlamına geliyor. Geçen yıl bu sayı 49 bin 719 kişiydi. Bireysel kredi borçlularının sayısı da 56 bin 273`e çıktı ki geçen yıl bu rakam sadece 12 bin 431 kişiydi. Bireysel kredi borçluları da 4.5 kat artmış oldu.


Bankalara kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyen tüketici sayısı da geçen yıl ocakta 62 bin 150 kişiydi. Bu rakam bu yıl 138 bin 987 kişiye ulaştı. Toplam borçlu sayısı da yaklaşık ikiye katlandı.


Bankalarca bildirimi yapılan Merkez Bankasının negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı da 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 230,6 artarak 207 bin 636`dan 686 bin 547`ye yükselmişti. 2009`un ilk ayında 138 bin 987 kişiye ulaşarak neredeyse 2008`in yılının beşte biri oranını tek ayda yakaladı.





Batık kredi oranı artıyor


Bankalardaki batık bireysel kredi miktarı ise yine Merkez Bankası verilerine göre ocakta toplam kredinin yüzde 2,5`i seviyesinde bulunuyordu. 30 Ocak itibariyle batık bireysel kredi miktarı 1 milyar 82 milyon 143 bin toplam bireysel kredi borcu da 80 milyar 445 milyon 175 bin idi. 27 Şubat itibariyle batık kredi miktarı 2 milyar 265 milyon 524 bin liraya ulaştı. Toplam kredi borcu ise 80 milyar 311 milyon 383 bine geriledi. Ve batık kredi oranı yüzde 2,8`e yükseldi.


Kredi kartlarında da batık oranında artış sürüyor. Ocak sonu itibariyle toplam kredi kartı borcu 33 milyar 23 milyon 644 bin iken bunun 2 milyar 447 milyon 397 bini batıkdı. Batık kredi kartı oranı da yüzde 7,5 düzeyindeydi. Şubat sonu itibariyle ise kredi kartı borcu 32 milyar 520 milyon 40 bin liraya düştü, batık kredi kartı borcu da 2 milyar 671 milyon 814 bine çıktı. Batık oranı ise şubatta yüzde 8,2`ye ulaştı.


Karşılıksız çek davaları mahkemeleri kilitledi


Küçük esnaf, `karşılıksız çek` davaları nedeniyle mahkemelere taşınıyor. Türkiye genelindeki icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri, karşılıksız çek ve senet davaları dolayısıyla kilitlenirken, karşılıksız çıkan çek sayısının son 6 ayda 5 kat arttığı belirtiliyor. Bin TL`lik çeklerin bile dava konusu olduğuna işaret eden icra avukatları, kriz ile birlikte dolandırıcılık ve sahte çek suçlarında patlama yaşandığına dikkat çekiyor.


Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 53,1 artarak 149 bin 186`ya çıktı. Bu artış, icra müdürlükleri ve icra davalarına bakan Asliye Ceza Mahkemeleri`nde `kaos`a neden oldu. Seratlı Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Serdar Seratlı, son 6 ayda karşılıksız çek davalarında yüzde 100`den fazla artış yaşandığını belirterek, `Özellikle matbaacılık, tekstil ve demir-çelik sektöründen çok dava oluyor. Bin TL`lik çekler bile geri dönüyor ve dava konusu oluyor` dedi. Seratlı, çekini ödemeyen şirket sahiplerinin `Kriz nedeniyle işlerim çok kötü. Bu yüzden ödeyemedim. Para kazanır kazanmaz ödeyeceğim` diyerek savunma yaptığını, ancak yasa gereği haciz işleminden kurtulamadığını dile getirdi.


İcra müdürlüklerinin hali içler acısı


Çakmakçı-Sağıroğlu Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Mehmet Şerif Sağıroğlu da krizin baş gösterdiği ekim-kasım aylarında 200 bin karşılıksız çıkan çek varken, şu an bu rakamın 1 milyonu aştığını söyledi. Davalar nedeniyle icra müdürlüklerinin `içler acısı` durumda olduğunu vurgulayan Sağıroğlu, `Eskiden kesinleşmiş icra takiplerinde sabah icra müdürlüklerine gelir, öğlen hacze çıkardık. Şimdi icra müdürlükleri randevu usulü çalışıyor. Haciz için neredeyse 1 ay sonraya süre veriyorlar. Bu durum adaletin zamanında tecelli etmesini de engelliyor. Şu anda Asliye Ceza`ların iş yükünün önemli kısmını bu davalar oluşturuyor` diye konuştu.


Avukat da parasını alamıyor


Krizin derinleşmesi ile sahtecilik, dolandırıcılık gibi ekonomik suçlar inanılmaz bir şekilde artığını dile getiren Ahi-Gürler-Taygün Avukatlık Bürosundan Avukat Mustafa Gökhan Ahi ise, son dönemde ceza mahkemelerinin adam öldürme ve gasp davalarından çok çek sahteciliği, sahte belge tanzimi ve dolandırıcılık gibi mali suçlara baktığını kaydetti.


İcra davalarında yaşanan artış, avukatların işlerinde de artış sağladı. Ancak karşılıksız çeklerde yaşanan `ödeme` sorunu avukat ücretlerine de yansıyor. `İş yükü artışına rağmen tahsilatlarımızda yaşadığımız sıkıntılar daha büyük` diyen Avukat Şenol Küni, `Çek senet işlerinde avukatlık ücreti tahsilat yapıldığında ödenir. Tahsilat olmayınca avukatta ücretini alamıyor` dedi.


Karşılıksız çek sıkıntısı yaşanan sektörlerin başında tekstil geliyor. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı(İHKİB) Hikmet Tanrıverdi, sokak aralarındaki küçük butikler ve mağazaların çok ağır bir dönemden geçtiğini söyledi. Küçük esnafın karşılıksız çek davalarından başını alamadığını ifade eden Tanrıverdi, "iç piyasadaki talep daralması ve dışarıdaki finansal kaynakların azalması nedeniyle, küçük esnafımız bu tür davalarla karşı karşıya kaldı." dedi.

08.04.2009 18:02
eski dost...... dedi ki...
pressturk ten yeni başlık...........................................http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37178..............

08.04.2009 18:03
eski dost dedi ki...
mejliste karşılksız çek ve intihar dan bahsediliyor ve önlem alma vakti deniyor...trt3 de

08.04.2009 18:17
eski dost dedi ki...
Öncelikle hapiste yatanlar salıverilsin!316( 40.51% ) Herkes için genel bir af çıkarılsın!230( 29.49% ) Yasa değişsin, çok acilen yenisi çıkarılsın!199( 25.51% ) Bu durumdan bankalar sorumludur, burunları mutlaka sürtülsün!21( 2.69% ) Adımız temizlensin de ne yapılırsa yapılsın!14( 1.79% ) ...................................................................PRESSTURK TE AÇILAN ANKETE ŞU AN İTİBARİ İLE CEVAP YAZANLAR

08.04.2009 18:30
eski dost dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYORLAR
Sayın Milletvekilim,
KARŞILIKSIZ ÇEK KONUSU YENİDEN SORGULANMALI VE ÇAĞDAŞ, ADİL BİR ÇÖZÜM BULUNMALI.
Zor duruma düşen iş adamları, esnaflar her gün mahkeme kapılarında bekliyorlar. Mahkûm olanların bir kısmı ya kaçak yaşıyor, ya da içerdeler. Aileler perişan. Peki, bu insanlar bütün bunları hak ettiler mi? Çeki her karşılıksız çıkan insan suçlu mudur? Adalet, dolandırma kastı olanla, iyi niyetine rağmen zor duruma düşenleri ayırt edecek imkâna sahip mi?
3167 sayılı yasa ,suçta kast unsuru aramamakta, hangi nedenle olursa olsun çeki karşılıksız çıkanları mahkûm etmektedir.1995 yılından itibaren üç kez bu yasa iptal istemi ile Anayasa Mahkemesinin önüne geldi. Anayasa Mahkemesi bütün bu iptal istemlerini çek bir senet(akit, sözleşme ) değildir gibi hukuk dışı gerekçelerle ret etti. Bunun üzerine Prof. Dr. Hayri Domaniç ünlü makalesinde Anayasa Mahkemesi’nin AĞIR ŞEKİLDE hatalı olduğunu yazdı ve Kur’andan örnek vererek şöyle dedi: KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Anayasa mahkemesi kararlarını HAŞİM KILIÇ’IN muhalefet oyu ile ve çoğunlukla vermiştir.
Bu yasa AKP döneminde düzenlenmiş bir yasa değil. Ama bu adaletsizliğe son verecek olan AKP olmalı.
Bugün, belirlenen sürede 31.12.2008 tarihine kadar uyum yasası çıkarılamadığı için mahkemelerin bir bölümü karşılıksız çeklerden beraat kararı verirken çoğu mahkûmiyet vermektedir. Prof.Dr. Adem Sözüer’in ve Sayın İyimaya’n bu konu ile ilgili açıklamalarından sonra umutlar mahkemelere bağlanmıştı. Şimdi ise bir kargaşa yaşanmaktadır. Ancak önemli olan bir şekilde gerçekleşecek af değil, yasadaki adaletsizliğin giderilerek adil bir çek yasasına kavuşmaktır. Bunu için yapılması gereken siz milletvekillerinin 3167 sayılı yasada küçük bir değişiklikle, bu suçu kasta bağlamak ve basit yargılama yerine karşılıksız çek suçlarını genel yargılamaya tabi tutmaktır.
3167 sayılı çek yasasına kast unsuru ilave edilir ve genel yargılama usulüne geçilirse mevcut çek mahkumları özgürlüklerine kavuşur ve yargıdaki davalar da düşer. Bundan böyle de kötü niyetle, ya da dolandırma kastı ile çek keşide edenler yeni yasaya göre adil bir yargılamaya tabi olurlar.
Siz değerli vekillerimizden acil adalet bekliyoruz.

Nisan 8, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE FAKSLIYOR, MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE | Yorum yapılmamış

KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI AKP MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYOR
Sayın Milletvekilim,

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açacaktır. Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıd
......................................................................avkat rahmi ofluoğluna çok teşekkür ediyoruzzz

08.04.2009 18:41
eski dost dedi ki...
Çek yasası kafaları karıştırdı her mahkemeden farklı karar!


Çek yasasının TCK’ya uyarlanmaması hukukçuları da böldü. Karşılıksız çeke bazı mahkemelerde beraat, bazılarında ise hapis kararları çıkıyor
--------------------------------------------------------------------------------

Çek yasasındaki hukuki karmaşa devam ediyor. İlk kez Takvim'in gündeme getirdiği ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer'in öne sürdüğü 'Çek yasası yeni kanuna uyumlu hale getirilmediği için 31 Aralık 2008 tarihi itibarıyla hükümsüzdür' tezi sonrası mahkemelerden farklı kararlar çıkıyor.

70 bin dava var
Prof. Sözüer'in '70 bin dava düşecek 2 bin kişi cezaevinden çıkacak' açıklamasından sonra TAKVİM'in görüştüğü TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da konuyu doğrulamış ve kanunun uyumlu hale getirilmediğini belirtmişti. Bütün bu gelişmelerden sonra cezaevlerinde karşılıksız çek suçundan yatan binlerce kişi dilekçelerle mahkemelere başvurdu. Ardından bu suçtan dolayı yargılamalar da devam etti.

İki görüş
Gazetemize de ulaşan yüzlerce çek hükümlüsü mahkemelerin farklı farklı kararlar verdiklerini aktardı. Bazı mahkemeler yasanın TCK'ya uyarlanmadığı için karşılıksız çek suçundan beraat kararı verirken, bazı hakimler de yasanın yürürlükte olduğu kanaatiyle para cezası vermeyi sürdürüyor. Yaşanan ilginç durum avukatları da ikiye bölüyor. Bazı avukatlar müvekkillerine bu konudaki hukuki boşluktan yararlanabilecekleri bilgisini verirken bazıları, 'benim bilgim yok, böyle bir gelişme yok' cevabını veriyor. Mevcut 3167 sayılı Çek Yasası 3 Nisan 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yasa kapsamında 2003 yılına kadar karşılıksız çek kesenler dolandırıcılık suçundan yargılanıyordu. Ancak 8 Mart 2003 tarihinde Çek Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi.

Para cezası getirildi
Bu değişiklik doğrultusunda karşılıksız çek kesenlere önce maksimum 80 bin TL para cezası verildi. Ödenmediği takdirde ise gün hesabı yapılarak hapis cezasına çevrildi. Ancak yasanın 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uyumlu hale getirilmemesi karışıklığa sebep oldu.
08.04.2009 takvim gazetesi haberi

08.04.2009 19:57
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

08.04.2009 20:04
OBAMA dedi ki...
BOŞVERİN BUNLARI ARKADAŞLAR....
BENİM DERDİM BÜYÜK SİZ ONA ÇARE BULUN...

KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 20:28
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

08.04.2009 20:04

08.04.2009 20:41
eski dost dedi ki...
08.04.2009 18:17
eski dost dedi ki...
Öncelikle hapiste yatanlar salıverilsin!316( 40.51% ) Herkes için genel bir af çıkarılsın!230( 29.49% ) Yasa değişsin, çok acilen yenisi çıkarılsın!199( 25.51% ) Bu durumdan bankalar sorumludur, burunları mutlaka sürtülsün!21( 2.69% ) Adımız temizlensin de ne yapılırsa yapılsın!14( 1.79% ) ...................................................................PRESSTURK TE AÇILAN ANKETE ŞU AN İTİBARİ İLE CEVAP YAZANLAR

08.04.2009 18:30
eski dost dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYORLAR
Sayın Milletvekilim,
KARŞILIKSIZ ÇEK KONUSU YENİDEN SORGULANMALI VE ÇAĞDAŞ, ADİL BİR ÇÖZÜM BULUNMALI.
Zor duruma düşen iş adamları, esnaflar her gün mahkeme kapılarında bekliyorlar. Mahkûm olanların bir kısmı ya kaçak yaşıyor, ya da içerdeler. Aileler perişan. Peki, bu insanlar bütün bunları hak ettiler mi? Çeki her karşılıksız çıkan insan suçlu mudur? Adalet, dolandırma kastı olanla, iyi niyetine rağmen zor duruma düşenleri ayırt edecek imkâna sahip mi?
3167 sayılı yasa ,suçta kast unsuru aramamakta, hangi nedenle olursa olsun çeki karşılıksız çıkanları mahkûm etmektedir.1995 yılından itibaren üç kez bu yasa iptal istemi ile Anayasa Mahkemesinin önüne geldi. Anayasa Mahkemesi bütün bu iptal istemlerini çek bir senet(akit, sözleşme ) değildir gibi hukuk dışı gerekçelerle ret etti. Bunun üzerine Prof. Dr. Hayri Domaniç ünlü makalesinde Anayasa Mahkemesi’nin AĞIR ŞEKİLDE hatalı olduğunu yazdı ve Kur’andan örnek vererek şöyle dedi: KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Anayasa mahkemesi kararlarını HAŞİM KILIÇ’IN muhalefet oyu ile ve çoğunlukla vermiştir.
Bu yasa AKP döneminde düzenlenmiş bir yasa değil. Ama bu adaletsizliğe son verecek olan AKP olmalı.
Bugün, belirlenen sürede 31.12.2008 tarihine kadar uyum yasası çıkarılamadığı için mahkemelerin bir bölümü karşılıksız çeklerden beraat kararı verirken çoğu mahkûmiyet vermektedir. Prof.Dr. Adem Sözüer’in ve Sayın İyimaya’n bu konu ile ilgili açıklamalarından sonra umutlar mahkemelere bağlanmıştı. Şimdi ise bir kargaşa yaşanmaktadır. Ancak önemli olan bir şekilde gerçekleşecek af değil, yasadaki adaletsizliğin giderilerek adil bir çek yasasına kavuşmaktır. Bunu için yapılması gereken siz milletvekillerinin 3167 sayılı yasada küçük bir değişiklikle, bu suçu kasta bağlamak ve basit yargılama yerine karşılıksız çek suçlarını genel yargılamaya tabi tutmaktır.
3167 sayılı çek yasasına kast unsuru ilave edilir ve genel yargılama usulüne geçilirse mevcut çek mahkumları özgürlüklerine kavuşur ve yargıdaki davalar da düşer. Bundan böyle de kötü niyetle, ya da dolandırma kastı ile çek keşide edenler yeni yasaya göre adil bir yargılamaya tabi olurlar.
Siz değerli vekillerimizden acil adalet bekliyoruz.

Nisan 8, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE FAKSLIYOR, MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE | Yorum yapılmamış

KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI AKP MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYOR
Sayın Milletvekilim,

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açacaktır. Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıd
......................................................................avkat rahmi ofluoğluna çok teşekkür ediyoruzzz

08.04.2009 18:41
eski dost dedi ki...
Çek yasası kafaları karıştırdı her mahkemeden farklı karar!


Çek yasasının TCK’ya uyarlanmaması hukukçuları da böldü. Karşılıksız çeke bazı mahkemelerde beraat, bazılarında ise hapis kararları çıkıyor
--------------------------------------------------------------------------------

Çek yasasındaki hukuki karmaşa devam ediyor. İlk kez Takvim'in gündeme getirdiği ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer'in öne sürdüğü 'Çek yasası yeni kanuna uyumlu hale getirilmediği için 31 Aralık 2008 tarihi itibarıyla hükümsüzdür' tezi sonrası mahkemelerden farklı kararlar çıkıyor.

70 bin dava var
Prof. Sözüer'in '70 bin dava düşecek 2 bin kişi cezaevinden çıkacak' açıklamasından sonra TAKVİM'in görüştüğü TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da konuyu doğrulamış ve kanunun uyumlu hale getirilmediğini belirtmişti. Bütün bu gelişmelerden sonra cezaevlerinde karşılıksız çek suçundan yatan binlerce kişi dilekçelerle mahkemelere başvurdu. Ardından bu suçtan dolayı yargılamalar da devam etti.

İki görüş
Gazetemize de ulaşan yüzlerce çek hükümlüsü mahkemelerin farklı farklı kararlar verdiklerini aktardı. Bazı mahkemeler yasanın TCK'ya uyarlanmadığı için karşılıksız çek suçundan beraat kararı verirken, bazı hakimler de yasanın yürürlükte olduğu kanaatiyle para cezası vermeyi sürdürüyor. Yaşanan ilginç durum avukatları da ikiye bölüyor. Bazı avukatlar müvekkillerine bu konudaki hukuki boşluktan yararlanabilecekleri bilgisini verirken bazıları, 'benim bilgim yok, böyle bir gelişme yok' cevabını veriyor. Mevcut 3167 sayılı Çek Yasası 3 Nisan 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yasa kapsamında 2003 yılına kadar karşılıksız çek kesenler dolandırıcılık suçundan yargılanıyordu. Ancak 8 Mart 2003 tarihinde Çek Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi.

Para cezası getirildi
Bu değişiklik doğrultusunda karşılıksız çek kesenlere önce maksimum 80 bin TL para cezası verildi. Ödenmediği takdirde ise gün hesabı yapılarak hapis cezasına çevrildi. Ancak yasanın 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uyumlu hale getirilmemesi karışıklığa sebep oldu.
08.04.2009 takvim gazetesi haberi

08.04.2009 19:57
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

eski dost dedi ki...

dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HER KEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR ,,,DD1DD2

06.04.2009 17:41
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SYN ŞEKER SİZDEDE HATA YOK DEGİL... AMA DİKKATİMİ ÇEKEN ŞU OLDU SİZ KÜFÜRDEN UZAK KALDINIZ TÜM GEÇMİŞ YAZILARI OKUDUM SÜREKLİ KÜFÜRLER SİZE YAPILMIŞŞ...BUNU DA ANLAMADIM SİTENİN SEVİYESİNİ SİZİN DÜŞÜRDÜGÜNÜZÜ YAZIP DURDULAR..BUNDADANDA ŞU ÇIKIYOR SİTE HAKİMİYETETİ KURMAYA ÇALIŞANLARA KARŞI DURMANIZDIR..BEN DE BU DÜŞÜNCELERE TAMAMEN KARŞI BİRİYİM.O YÜZDEN DE BURDAYIM...DD1DD2

06.04.2009 17:44
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SAYN ŞEKER BOŞVERELİM ARTIK ...MY VAY IN NİYETİNİ BEN ÇOK İYİ BİLİYORUM...BİZİM ÖYLE BİR TAKINTIMIZ YOK KİMSEYE LİDERLİK YAPMA GİBİ DÜŞÜNCELERİMİZE YOK..HERKEZDE BEYİN VAR ÇALIŞTIRSINLAR KAFALARINI GİRMESİNLER BOYUNDURUK ALTINA...ZATEN ÜLKEMİZİN BU HALİDE KOYUN BİR MİLLET OLDUGUMUZDAN DEGİLMİ,,,KİMSE HAK ARAMASINI BİLMEZ,BİRİ Bİ YARDIM YAPSIN DİYE EL OVUŞTURURLAR..ALINAN HAKLARI BİR LÜTUF OLARAK GÖRÜRLER...İNSANLARIMIZ EN BİRİNCİ HAKKI OLAN SAGLIK TA BİLE HALEN DOKTORLARIN FIRÇASI ALTINDA EZİLEREK MUAYENE OLUYORLARR....DD1DD2

06.04.2009 17:44
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
SYN CÜNEYT:bakın benim buraya,sabah yazdıgım yazıyı ,oraya bir arkadaş kopyalamıştı,çünkü orda okudaum(ben kopyalamadım bunu bilmenizi isterim)yazımda bir hakaret bir küfür bir aşagılama yoktu,neden kaldırdınız açıklayabilirmisiniz.?hani sadece küfür içerikli yazılar silinecekti??yanii siz eleştirilemeyecekmisiniz,sizin yanlışlarınızı yazamayacakmı insanlar...herneyse tartışma yaratmak niyetinde degilim .ama yazıyı neden kaldırdıgınızı açıklarsanız sevinirim..dd1dd2

06.04.2009 17:44
eski dost dedi ki...
eski dost dedi ki...
BBAKIN ARKADAŞLAR HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ .BATARSAKTA ÇIKARSAKTA BU HEP BERABER OLACAKTIR....DİGER SİTEDEKİ ARKADAŞLARIN ÜZERİNE GİTMENİN NE BİR ANLAMI NEDE YARARI OLUR,YAPACAKSAK EGER BURADA BİRLİK ,BERABERLİK İÇERİSİNDE BİŞEYLER YAPALIM.AYRIYETEN ORADAKİ MÜCADELEYİDE ,SİTEYE YAZMASAKTA VERİLEN ADRESLERLE DESTEK VERELİM...............................................................BURADA BİR ŞEYİ DE YAZMADAN GEÇEMEYECEGİM................MY VAY DENEN ŞAHISIN NE KADAR RİYAKAR VE İÇTEN HESAPLI BİRİ OLDUGUNUN KANITINI SUNUYORUM...........................BEN 2 GÜN ÖNCE BAROLAR BİRLİGİNE YAZALIM DEMİŞTİM HATTA ADRESLERİNİ VERMİŞTİM...MY VAY KARŞI ÇIKARAK AVKATLARIN YÜZDE 90 NINI DÜRÜST OLMADIGINI İİLERİ SÜREREK,YAZIMA KARŞI ÇIKTI VE SİLDİ(YANİİ ONA GÖRE BİZLER CAHİL İNSANLARIZ)BU GÜN SİTEYİ OKUYUN SAYGIDEGER CÜNEYT BEY BAROLAR BİRLİGİNE YAZALIM DEMİŞ ÇOK TA DOGRU...AMA MY VAY BU SEFER BUNU CÜNEYT BEY YAZDIGI İÇİN ÇOK DOGRU BİR İSABET DEMİŞ....BUYRUNNN BU NASIL BİR İNSANLIK, BU NASIL BİR DÜRÜSTLÜKKK......BEN BU MY VY IN SİTEYE ZARAR VERDİGİNİ VE MAGDUR İNSANLARIN MÜCADELESİNİ *PARÇALADIGINI DÜŞÜNÜYORUM..

06.04.2009 17:45
bahri dedi ki...
arkadaşlar bugün kapattığım dükkanımdan bie polis gelip beni aramış.evrak için olabilir mi?

bahri

06.04.2009 21:42
bahri dedi ki...
BU SİTE KAPALIMIDIR.KİMSE YOKMU

BAHRİ

06.04.2009 23:46
seker765 dedi ki...
Karşılıksız çek keşide etme suçu
Av. Mehmet Fatih Turan
fatihturan@gmail.com
14 Mart 2009 Cumartesi
Genç kızın buğday sarısı saçları rüzgârın her dokunuşuyla adeta güneşe nazire yaparcasına parlıyordu. Etrafa ışık saçan bir gülüşü vardı kızın. Koca bir yazı iki büklüm geçirmiş badem ağaçlarının yanından geçerken karşılaştılar. Gerçi genç adam kalbini sıcak bir gülümsemeye rehin bırakacak biri değildi ama eski zamanlardan kalma unuttuğu bir anıyı hatırlar gibi gülümseyerek karşılık verdi...

Yok, yok benim size anlatacaklarım bu kadar eğlenceli değil. Hatta biraz da sıkıcı diyebilirim. Ama krizin teğet geçtiği bir ülkenin vatandaşlarıysanız yazdıklarım çok işinize yarayacaktır. Bir de bankalardan çek koçanı alabiliyorsanız bir miktar kârâ bile geçebilirsiniz. (Tabiî ki topuk bütünlüğünüzü garanti etmiyorum). 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun"un 16. maddesinde geçen "Karşılıksız çek keşide etme" suçundan artık hapis cezası uygulanmıyor.

Geçtiğimiz günlerde Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ve Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi"nin verdiği iki beraat kararının gerekçeleri de borç için hapis yasağı olamayacağı yönünde. Gerçi mahkemelerin gerekçeli kararları Türkiye"nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin Ek 4 Nolu Protokolü"nün 1. maddesinde ifadesini bulan “Hiç kimse, yalnızca akdî ilişkiden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” hükmünün garanti altına almaya çalıştığı değerlere atıf yapmıyor. Aynı kural yani “ borç için hapis yasağı” Anayasamızın 38. maddesinde de mevcut.

Mahkemelerimizin verdiği kararların dayanakları ise TCK"nın 2. maddesinde de belirtildiği üzere ceza hukukunda kıyasın yasak olması ve TCK"nın yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 sayılı yasayla değişik geçici 1. maddesindeki “Diğer kanunların TCK"nın 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği” hükmüne dayanıyor. Anılan geçici 1. madde ile TCK"nın genel hükümlerine aykırılık içeren kısımlar süreye tabi tutulmuş ve 01.01.2009 tarihinden sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı ifade edilmiştir. 3167 sayılı yasa TCK"nın 52. maddesine uygun şekilde gün/para cezası içermemesine rağmen uygulamada ceza miktarı çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20–100 TL arasında takdir edilen bir bedelle çarpılması sureti ile belirleniyordu. Bu da suçta ve cezada kanunilik ilkesine de (kıyas yasağı) aykırı bir uygulamaydı.

Anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere karşılıksız çek keşide etme suçunun hapis cezasını gerektirecek yasal dayanağı kalmamıştır. Artık yasa koyucu yeni bir düzenleme ile karşımıza çıkıncaya kadar bol bol karşılıksız çek keşide edebilirsiniz. Zaten karşılıksız birçok çekim piyasada diyorsanız korkacak bir durum yok rahatlıkla Âdemoğullarının içine çıkabilir hatta çiçek açmaya başlayan badem ağaçlarının süslediği yoldan tekrar geçebilirsiniz…

Anlattıklarımızın üzerinden o kadar çok zaman geçti ki genç kız ve adam tanışıp şık pahalı bir restoranda yemeğe bile çıktılar. Genç adam zarif bir hareketle elini kaldırarak odanın loş köşesinde asil bir duruşla bekleyen garsona işaret edip, "hesap lütfen" dedi. Delikanlı cebinden çıkardığı çek defterinin bir sayfasını doldurup usulca masaya bıraktı…

07.04.2009 01:15
seker765 dedi ki...
borç için hapis yasağı” Anayasamızın 38. maddesinde de mevcut.

07.04.2009 01:17
seker765 dedi ki...
O KADAR UMUT DAĞITILDI ŞÖLE DENDİ BÖYLE DENDİ..SAYIN ARMUTÇUNUN YAZISI GENE YOK ..GENE YOK... PAZAR GÜNÜ 10 AR HÜRRİYET ALINACAKTI??? NE OLDU??
YA BAKIN ÖNCE ŞUNUN BİLİNCİNDE OLUN ARKADAŞLAR..SADECE BU KONU DEĞİL ÜLKENİN GÜNDEMİ...BİZ BAŞIMIZA GELDİĞİ İÇİN ÇOK FAZLA ABARTIP SANKİ ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU GİBİ GÖRÜYORUZ...BUGÜN FINDIK ÜRETİCİSİ BİR SİTE KURSA DAHA ÇOK SES GETİRİR..ÇÜNKÜ DEVLETİN ONDAN KAZANCI VARDIR...
BURADA NE VARDIR??
BURADA ÇEK MAĞDURU VARDIR VE DEVLETİN ÜZERİNDE BİR KAMBUR DURUMUNDADIR..KAZANÇ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA BİZİMKİ SON SIRALARDA YER ALIR...
ŞİMDİ NE YAPILMALIDIR..??
DAHA FAZLA SES GETİRLEBİLECEK KANALLARA YÖNELİNMELİDİR.? NEDİR BU KANALLAR?
CUMHURBAŞKANI-BAŞBAKAN-ANA MUHALEFET PARTİSİ BAŞKANI- VE MECLİSTEKİ DİĞER GURUBU BULUNAN PARTİ BAŞKANLARI...
BAKIN MİLLETVEKİLLERİ BİLE DEMİYORUM...
İŞTE BURALARA ULAŞILMAYA ÇALIŞILMALIDIR.. ZATEN BİZ İSTESEK DE İSTEMESEKDE BİR YARGITAY KARARI ÇIKACAKTIR...MECLİSE TASARI HALİNDE SUNULAN KANUN YASALAŞACAKTIR..İŞTE BU SAFHADA YAPILMASI GEREKEN AZ ÖNCE YAZDIĞIM KANALLARA ULAŞMAKTIR.
YOKSA YAKALADIĞIN HER GAZETECİ HER YAZAR HER YORUMCUYA ATILAN MAİLLER ..AÇILAN TELEFONLAR SORUNUN ÇÖZÜMÜNE FAZLACA KATKISI OLMAZ..ANLARIM MBUNLARIN NİÇİNDE ÇOK REVAÇTA GÖRSEL MEDYA OLURSA BUDA SES GETİRİR...AMA KANAL BİLMEM S- YOK KANAL Ğ- BUNU ÇÖZEMEZ..RAYTİNGİ EN YÜKSEK 2 KANAL..
ONUN İÇİN BOŞA KÜREK ÇEKİP MAİL BOMBARDUMANI ANCAK İNSANLARI BIKTIRIR..ÇOĞU ZATEN OKUNMAZ BİLE...İNSANLARI SIKMADAN AMA AKILLI YOLLAR TERCİH EDİLMELİDİR..
BENCE GÜZEL HAZIRLANMIŞ..ÇEŞİTLİ ARGÜMANLARLA AÇIKLANMIŞ ÇOK İYİ BİR METİN BU NOKTALARA ULAŞTIRILMALIDIR.VE BU DEFALARCA İSİMİ DEĞİŞİK KİŞİLER TARAFINDAN DEĞİL TEK KİŞİ TARAFINDAN YAPILMALIDIR.BU DAHA ÇOK SES GETİRİR..YANİ BİRİ A DEREKEN DİĞERİNİN Z DEMEMESİ GEREKİR.AKILCI BİR METİN VE TEK MESAJ YETERLİDİR.
SAYGILAR...

07.04.2009 10:17
seker765 dedi ki...
SALLAPARTİ MAİLLER NATMAYALIM.BU İŞİ ÇÖZMEZ ..DAHA FAZLA ZORA SOKAR..

07.04.2009 10:33
seker765 dedi ki...
SALLAPARTİ MAİLLER ATMAYALIM.BU İŞİ ÇÖZMEZ ..DAHA FAZLA ZORA SOKAR..

07.04.2009 10:34
kader dedi ki...
evet bence siz atmayın, ama atanlarada engel olmayın.

kader

07.04.2009 10:44
seker765 dedi ki...
kesin sesinizi kader zavallısı

07.04.2009 11:09
seker765 dedi ki...
burada bi tek ben varım...senin ne işin var burada.??
kaşınıyorsunuz değil mi?

07.04.2009 11:13
Adsız dedi ki...
şeker sen alacaklısın attığın yazı bunu kanıtlıyor

07.04.2009 11:36
seker765 dedi ki...
iyi okursanız ne demek istediğimi doğru anlarsınız..

07.04.2009 11:50
kader dedi ki...
sesimi kesmem için tek bir neden söyle,
ama ben senin sesini kesmen için ansiklopedi yazarım,

kader

07.04.2009 12:53
kader dedi ki...
konumuz karşılıksız çek ve madde 33
ne bu site nede başka bir site. ama siz egolarınızla olayı o site bu site diye nitelendiriyorsunuz.katkınızın olmadıgı kesin verdiğiniz zararsa diz boyu bu yüzden siz kesin sesinizi.

kader

07.04.2009 12:55
mahoniiiiii dedi ki...
ulen morukkkkkkkkk.
attırma tepemiiii.
sabah beri seni izliyorum orada başka burada başka.
kel aynak sürü lideri gibisin ihtiyar.
sana birşey sorayım .sen ne zaman adam olacan dede.?

mahoniiiiiii

07.04.2009 13:01
kader dedi ki...
en azından ben burdayım hiçte gitmedim. konuyla alakalıbir çok sitedeyim . ama senın gerek şeker gerek tefeci gerekse hukukun içinden biri olarak ve son yargım dd1dd2 olarak yazman çokta bağlamıyor. yaptıgın suçlamaların çoğunu kendin yapıyorsun. ama sen karsındakileri hep kibarca küfürlerin ve hakaretlerinle yok hayvan yokkoyun yok ipsiz sapsız diye nitelendirdiğin için pek algılamanıda beklemiyorum. çünkü sen zavallının tekisin ne yaparsan yap ne dersen de alacağını alamayacaksın bizler ve bizim gibiler yatacağız ama senin gibilere ödemeyeceğiz . artık eminim sen bir tefecisin.

kader

07.04.2009 13:02
mahoniiii dedi ki...
sende artık kes sesini şekerrrrr..

mahoniiiii

07.04.2009 13:03
kader dedi ki...
pardon eksik yazmışım birde mahoniiiii

kader

07.04.2009 13:13
Adsız dedi ki...
Anlattıklarımızın üzerinden o kadar çok zaman geçti ki genç kız ve adam tanışıp şık pahalı bir restoranda yemeğe bile çıktılar. Genç adam zarif bir hareketle elini kaldırarak odanın loş köşesinde asil bir duruşla bekleyen garsona işaret edip, "hesap lütfen" dedi. Delikanlı cebinden çıkardığı çek defterinin bir sayfasını doldurup usulca masaya bıraktı


bundan sen ne anladın beyinsiz sekerçeki hesap ödemeye bile kullan geri zekalı şeker

07.04.2009 13:25
İbrahim dedi ki...
Bahri bey kesin aranmanızdan dolayıdır. eve gitmeyin bence

07.04.2009 17:47
seker765 dedi ki...
O KADAR UMUT DAĞITILDI ŞÖLE DENDİ BÖYLE DENDİ..SAYIN ARMUTÇUNUN YAZISI GENE YOK ..GENE YOK... PAZAR GÜNÜ 10 AR HÜRRİYET ALINACAKTI??? NE OLDU??
YA BAKIN ÖNCE ŞUNUN BİLİNCİNDE OLUN ARKADAŞLAR..SADECE BU KONU DEĞİL ÜLKENİN GÜNDEMİ...BİZ BAŞIMIZA GELDİĞİ İÇİN ÇOK FAZLA ABARTIP SANKİ ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU GİBİ GÖRÜYORUZ...BUGÜN FINDIK ÜRETİCİSİ BİR SİTE KURSA DAHA ÇOK SES GETİRİR..ÇÜNKÜ DEVLETİN ONDAN KAZANCI VARDIR...
BURADA NE VARDIR??
BURADA ÇEK MAĞDURU VARDIR VE DEVLETİN ÜZERİNDE BİR KAMBUR DURUMUNDADIR..KAZANÇ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA BİZİMKİ SON SIRALARDA YER ALIR...
ŞİMDİ NE YAPILMALIDIR..??
DAHA FAZLA SES GETİRLEBİLECEK KANALLARA YÖNELİNMELİDİR.? NEDİR BU KANALLAR?
CUMHURBAŞKANI-BAŞBAKAN-ANA MUHALEFET PARTİSİ BAŞKANI- VE MECLİSTEKİ DİĞER GURUBU BULUNAN PARTİ BAŞKANLARI...
BAKIN MİLLETVEKİLLERİ BİLE DEMİYORUM...
İŞTE BURALARA ULAŞILMAYA ÇALIŞILMALIDIR.. ZATEN BİZ İSTESEK DE İSTEMESEKDE BİR YARGITAY KARARI ÇIKACAKTIR...MECLİSE TASARI HALİNDE SUNULAN KANUN YASALAŞACAKTIR..İŞTE BU SAFHADA YAPILMASI GEREKEN AZ ÖNCE YAZDIĞIM KANALLARA ULAŞMAKTIR.
YOKSA YAKALADIĞIN HER GAZETECİ HER YAZAR HER YORUMCUYA ATILAN MAİLLER ..AÇILAN TELEFONLAR SORUNUN ÇÖZÜMÜNE FAZLACA KATKISI OLMAZ..ANLARIM BUNLARIN İÇİNDE ÇOK REVAÇTA GÖRSEL MEDYA OLURSA BUDA SES GETİRİR...AMA KANAL BİLMEM S- YOK KANAL Ğ- BUNU ÇÖZEMEZ..RAYTİNGİ EN YÜKSEK 2 KANAL..
ONUN İÇİN BOŞA KÜREK ÇEKİP MAİL BOMBARDUMANI ANCAK İNSANLARI BIKTIRIR..ÇOĞU ZATEN OKUNMAZ BİLE...İNSANLARI SIKMADAN AMA AKILLI YOLLAR TERCİH EDİLMELİDİR..
BENCE GÜZEL HAZIRLANMIŞ..ÇEŞİTLİ ARGÜMANLARLA AÇIKLANMIŞ ÇOK İYİ BİR METİN BU NOKTALARA ULAŞTIRILMALIDIR.VE BU DEFALARCA İSİMİ DEĞİŞİK KİŞİLER TARAFINDAN DEĞİL TEK KİŞİ TARAFINDAN YAPILMALIDIR.BU DAHA ÇOK SES GETİRİR..YANİ BİRİ A DEREKEN DİĞERİNİN Z DEMEMESİ GEREKİR.AKILCI BİR METİN VE TEK MESAJ YETERLİDİR.
SAYGILAR...

07.04.2009 18:28
seker765 dedi ki...
SALLAPARTİ MAİLLER ATMAYALIM.BU İŞİ ÇÖZMEZ ..DAHA FAZLA ZORA SOKAR..

07.04.2009 18:29
Adsız dedi ki...
sende incir çekirdeği kadar beyin varmı şeker?????

07.04.2009 18:42
seker765 dedi ki...
neoldu öbür site lav mı oldu..ortalarda gözükmüyor blog??

07.04.2009 18:48
seker765 dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE ÇELİŞKİ

Karşılıksız çek suçundan ötürü hapis cezasına devam edilmesi Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır! Avukat Gökhan Ahi bir hukuk dramını yorumluyor

--------------------------------------------------------------------------------
2 Nisan 2009 20:52
--------------------------------------------------------------------------------


AVUKAT GÖKHAN AHİ



TÜRKİYE’nin imzalamış olduğu ve uymayı taahhüt ettiği uluslararası sözleşmeler gereği, bazı teminatlar Anayasa’da hüküm altına alınmıştır. Anayasa, bir ülke için en üstün yasadır, dolayısıyla tüm kanunlar Anayasa’ya uygun ve uyumlu olmak zorundadır. Anayasa’nın 38. Maddesinde düzenlenen bu teminatlara göre, hiç kimse kanunla suç sayılmayan bir eylem için cezalandırılamayacağı gibi, hiç kimse sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getir(e)mediği için özgürlüğünden alıkonamaz.



Dikkat edilecek olursa, yükümlülüğü yerine getirmemekten değil, yerine getirememekten bahsedilmektedir. Hal böyleyken, sözleşme benzeri olan çekin karşılığının öden(e)memesinin suç kabul edilmesi en başta Anayasa’ya aykırı düşmektedir. Nasıl ki, kredisini ödemeyen, borcunu ödemeyen kişilere hapis cezası uygulaması yoksa, çeke de hapis cezası veya para cezası uygulanmamalıdır. Nitekim mal beyanında bulunmama suçu da bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, 16.04.2009 tarihinden itibaren de yürürlükten kalkacaktır. Anayasa Mahkemesi, bu kararı 16.04.2008 tarihinde yayınlamasına ve yürürlükte kalması için 1 yıl süre vermesine rağmen, lehe uygulama nedeniyle o tarihten bu yana mal beyanında bulunmama suçundan dolayı kimseye ceza verilmemiş, verilen cezalar da infaz edilmemiştir.



ASLINDA ÇEK NEDİR?

Çek, kambiyo senedi olduğundan dolayı bir ödeme aracıdır. Başka bir deyişle nakit yerine geçen güven aracıdır. Ancak, Türkiye’de çek, ne yazık ki bir ödeme aracı olmaktan çıkmış, vadelendirme veya kredilendirme aracına dönüşmüştür. Çekte asıl olan, nakit karşılığın bankada o anda bulunması ve banka tarafından bloke edilerek ibraz anında lehdara ödenmesidir. Tüm dünyada uygulanan model budur. Çekin karşılığı yoksa bile banka bu çeki lehdara ödeyecektir, çünkü çek verdiği kişilerden veya şirketlerden zaten yeterli teminatları almıştır. Ama Türk bankaları yeterli teminatı sağlamadan, talep eden herkese çek karnesi vermiş ve çeklerin karşılığını ödemekten kaçınabileceği yasal düzenlemelerin arkasına sığınmıştır. Başka bir deyişle, kendisine düşen araştırma, teminat alma ve güven sağlama yükümlülüğünü yasal düzenlemelerle bertaraf etmişlerdir. Sonuçta, Türk hukukunda mevcut olan çek uygulaması amacını aşmış ve kendine has başka bir araca dönüşmüştür.



KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇ OLMAKTAN ÇIKMIŞ MIDIR?

Karşılıksız çek vermek, suç olmaktan çıkmamıştır, fakat bu suça ceza verilmesi yasal boşluktan dolayı olanaksız hale gelmiştir. Şu anki mevcut kanunlarla karşılıksız çek suçuna ceza vermek mümkün değildir. Nitekim, 3167 sayılı yasanın 16/1-2.md ve 13/1. Maddelerinde düzenlenen cezaların “sistemin değişmesi” nedeniyle 1.1.2009 gününden itibaren uygulanmayacağı ortaya çıkmıştır.



Türk Ceza Kanunu’nun 5. Maddesine göre, ilk 75 maddeyi kapsayan “genel hükümler” 01.01.2009 tarihinden itibaren, ceza hükmü içeren tüm kanunlar için uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun böyle olmasının sebebi, çek kanunu gibi özel ceza hükümleri içeren onlarca kanunun yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihte külliyen değiştirilmesinin mümkün olamamasıdır. Kanun koyucu, üç buçuk yıllık bir ara dönem öngörerek bu tür özel ceza hükümlerinin zaman içinde yavaş yavaş değiştirilmesine ve yeni Türk Ceza Kanunu’na uyumlu olmasına olanak tanımıştır. Ancak, düzenlemeler için uzun bir süre tanınmasına rağmen, çek yasası ve bunun gibi özel yasalarda Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesine ters düşmeyecek gerekli yasal düzenlemeler bu güne kadar yapılmamıştır.



1 OCAK 2009 TARİHİNİN ÖNEMİ NEDİR?

31/12/2008 saat 24:000 itibariyle, genel hükümlere aykırı ceza maddelerinin uygulanması son bulmuştur. 5252 sayılı Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun geçici 1. Maddesi gereğince, diğer kanunların Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümlerine aykırı olan maddelerinin değişiklik yapılana kadar ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağına ilişkin kural, Çek yasasındaki “çek bedeli kadar” olan para cezası sistemini de ortadan kaldırmıştır. Bu tarihe kadar çek yasasının bu hükmü değiştirilmiş olsaydı, sorun çıkmayacaktı. Ancak bu değişikliği içeren yeni düzenleme yapılmadığı için yasal bir boşluk oluşmuştur.



Dolayısıyla takdire yer bırakmayan “çek bedeli kadar” şeklinde para cezası uygulaması 1.1.2009 gününden itibaren uygulanamaz hale gelmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda artık “adli para cezası” sistemine geçilmiş olup, özel kanunda geçen “çek bedeli kadar” ceza sistemi otomatik olarak yürürlükten kalkmıştır.



Bilindiği üzere Türk Ceza Kanunu’nun 45. Maddesinde sadece iki tip ceza vardır. Bunlar da, hapis ve adli para cezasıdır. 3167 sayılı kanunun 16/1-2 ,13/1 maddeleri gibi, ceza içeren tüm özel kanunlarda 1.1.2009 gününden itibaren Türk Ceza Kanunu’nun 52. Maddesine aykırı olmayacak şekilde ADLİ PARA CEZASI uygulamasına geçilmiştir. Yani çek suçlarında öngörülen “çek bedeli kadar” veya “doğrudan” para cezası uygulaması yerini belirli koşullara göre değişen ve hakimin “takdiri” ile belirlenen adli para cezasına bırakmıştır.



Türk Ceza Kanunu 52. maddeye göre adli para cezası hesaplanırken de alt ve üst sınırlarının takdirinde Türk Ceza Kanunu’nun 61/8 ve 61/9. Maddeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yani, sanığın şahsi ve ekonomik durumuna göre adli para cezası takdir edilmelidir.



YENİ ÇEK YASASI ÇIKINCA HAPİS CEZALARI DEVAM EDECEK MİDİR?

Yasa koyucu yani Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu konuda artık yeni bir düzenleme yapsa bile, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesi gereği, 01.01.2009 tarihinden düzenleme yapılan güne kadar lehe olan kanunların uygulanmasına devam edilmelidir. Yani yasa değişikliği durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesinde anılan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibi gereği ve yine 7. Maddenin 2. Bendinde anılan “lehe uygulama” ilkesi gereği düzenleme yapılan güne kadar işlenmiş olan ve 1 Ocak 2009’dan önce de işlenmiş olan karşılıksız çek suçları cezalandırılamaz, cezalandırılmış olsa bile cezanın infazından vazgeçilmelidir. Örneğin, 1.1.2009 tarihinden itibaren, karşılıksız çek suçlarında tüzel kişiye de verilen para cezası, genel hükümlere uygun olmaması ve yeni Türk Ceza Kanunu’nda tüzel kişilere verilen ceza sistemi değiştiğinden dolayı, istisnasız olarak tüm mahkemelerce ortadan kaldırılmıştır.



Çok yerinde ve hukuka uygun olarak, bazı mahkemeler (Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi, itiraz üzerine verilen kararlarıyla Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesi) karşılıksız çeke verilen cezanın yeni bir düzenleme yapılmaması ve yeni bir düzenleme yapılana kadar infazın yerine getirilmesinde tereddütler olacağı gerekçeleriyle beraat ya da infazın durdurulması kararı vermişlerdir. Ancak halen bir çok mahkeme, bu kadar açık ve net bir durum karşısında ceza vermeye devam etmekte, verilmiş cezalara yapılan infaz durdurma taleplerini reddetmektedir. Bu durum, eşitlik prensibine ve hakkaniyete aykırıdır.



Bir devlet, yasalarının eşit, adil ve herkese uygulanabilir olmasıyla ancak “hukuk devleti” olabilir. Eğer yasal boşluklar doldurulmazsa, adil olunamazsa ve vatandaşlar arasında eşitlik korunamazsa, “hukuk devleti” ilkesi sadece Anayasa’da yazılı bir ibare olarak kalır. Bu durum, yasalara saygısı kalmayan bir vatandaş topluluğu oluşturur ki, bir devlet için en tehlikeli tehdit bu olacaktır.

07.04.2009 22:08
seker765 dedi ki...
meclis tutanaklarından alıntıdır...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Özellikle karşılıksız çeklerden dolayı hapis cezasıyla ilgili kaosun öncelikle objektif olması, herkes için eşit olması yönünde mutlaka bir çözüm getirilmelidir. Burada bir boşluk doğmuştur. Bu boşluktan birileri faydalanacak, birileri faydalanmayacak; birileri dün yattı, bugüne kadar kaçan, hapse girmeyen insanlar da hapis yatmayacak. Ben bilginize sunuyorum. Eğer bir uygulama varsa herkese eşit olsun ama mutlaka bu insanların ne sorunları var… Özellikle hapis cezası… Bunlar maddi cezayla cezalandırılmalıdır. Hapis çözüm değil arkadaşlar, çalışıp öder bu insanlar. Özellikle karşılıksız çeklere hapis cezası yerine maddi ceza getirmek zorundayız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

07.04.2009 22:29
seker765 dedi ki...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben de aleyhte oyumun rengini belirtmek üzere söz istiyorum.

BAŞKAN – Oyunun rengini belirtmek üzere, aleyhte, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 320 sıra sayılı karşılıksız çeklerle ilgili olarak getirilen af kanunuyla ilgili kanun tasarısının sonunda oyumun rengini belirtmek üzere aleyhte söz aldım.

Aslında, bakarsanız, tabii ki Türkiye'de çek konusunda ekonomik sıkıntının yarattığı çok büyük bir sıkıntı var. Elbette ki Parlamentonun görevi bu basiretsiz ve beceriksiz siyasi kadronun ekonomide yarattığı tahribat dolayısıyla ekonomik güçleri yok olan bu insanların sıkıntıya düşmeleri nedeniyle, bunun, bir af getirilmesi yerindedir. Ben de zaten bu affın getirilmesine karşı değilim ancak bu vesileyle söz hakkı elde etme durumunda olduğum için, bazı şeyleri söylemek için söz aldım.

07.04.2009 22:32
seker765 dedi ki...
CHP çok duyarlı...bence deniz baykal a yönlenmek doğru olur.

07.04.2009 23:37
Adsız dedi ki...
sakaryada yok şişlide yok diğer illerde var hapis cezası, bu elbette adil değil..ekonumiden sanayiden adaletten sorumlu çok önemli şahsiyetlerde bu işin farkındalar. ekonuminin bu bozukluğundan mütevellit bir çok insan hapis cezası almış hapishanede birçok insan yine hapis cezası almış adaletten :) kaçıyor ve yine bir çok insan da hapis cezası almak adına yargılanıyor.yeni yasa tasarısındada hapis cezası korunuyor. yapılacak olan mahkemelerin verdiği kararlar adına çifte standardı ortadan kaldırmak ,mevcut dolu hapishanelerin mevcudunu azaltmak , kısa vadede çoğalacak olan cezalı sayısını azaltmak adına yeni yasaya TTK ile uyumsuzluğu sebep göstererek yasa çıkıncaya kadar alınmış cezaları kaldırılması eklenecektir diye düşünüyorum. bunun söylenmesi elbette piyasaları olumsuz hemde çok olumsuz etkileyeceği için yasa meslis gündemine gelene kadar mümkün olmayacaktır .unutmayalım ki bu işin başında olanlar hakıkaten deneyimli profesyonel insanlar.. saygılarımla..

07.04.2009 23:54
seker765 dedi ki...
elbette doğru yazdıklarınız sayın adsız size katılıyorum.ben meclis görüşmelerindeki (bundan bir önceki torba yasa) tutanakları inceledim.gerçekten söz alan milletvekilleri konulara tamamen hakim durumundalar. her konuda bu böyle..boş çıkmıyorlar oraya yani.saygılar..

08.04.2009 00:01
seker765 dedi ki...
düşünebiliyor musunuz sn kamer genç bile tek başına birşeyler yapabilme çabasında yani..diyeceksinizki ne kadar etkili olur...o 1 kişi...ama öyle söylememek gerekir.ana muhalefete ortam hazırlama adına gene de bir çaba bence..
saygılar..

08.04.2009 00:03
kader dedi ki...
YAPILANLARA İNANMAYANLARA KAPAK OLSUN,

Oya ARMUTÇU

Karşıklıksız çekte tahliye karmaşası


HÜKÜMET’in Yeni Çek Yasası taslağı görüşülmeyi beklerken, karşılıksız çek davalarıyla ilgili olarak mahkemeler arasında tam bir tahliye karmaşası yaşanıyor.

TCK’nın 1 Ocak 2009’da yürürlüğe giren ve 9 bin taklit davasına örtülü af getiren "Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları için de uygulanır" şeklindeki genel hükümleri "karşılıksız çek" davalarında mahkemelerce farklı şekilde yorumlanıyor.

Çek Yasası’nı dikkate alan mahkemeler tahliye taleplerini reddederken, TCK’nın genel hükümlerini uygulayanlar tahliye ve beraat kararları veriyor. Tahliye kararı verenler arasında, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Şişli 3 ve 11. Asliye Ceza Mahkemeleri var. Tavas Asliye Ceza Mahkemesi’nin aralarında bulunduğu birçok mahkeme ise tahliye taleplerini geri çeviriyor. Önce bu örnek tahliye kararına kısaca bir gözatalım:

İlk tahliye kararı Sakarya’dan geldi

Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, karşılıksız çekle ilgili ilk tahliye kararını veren mahkeme. Geçtiğimiz ay karşılıksız çek suçlarından "Kanunların suç saymadığı fiil için ceza verilemez" gerekçesiyle tam 25 tahliye kararı verdi. Kararda, TCK’nın genel hükümlerinin uygulanacağı ve 3167 sayılı Çek Yasası’nın 1 Ocak’tan itibaren uygulanamayacağı savunuldu. Karar şöyle:

"Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse TCK’nın 2. maddesinde düzenlenen ’kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz’ kuralına aykıdır."

Çek mağdurları isyan etti

İnternette site kuran karşılıksız çek mağdurları ise bu karmaşaya isyan ediyor. Tüm basın kuruluşlarına mail yağdıran ve seslerini duyurumamaktan yakınan çek mağdurları yaşanan karmaşayı ve tepkilerini bakın şöyle dile getirdiler:

"3167 sayılı Çek Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri uygulanabilirliğini yitirmiştir. Ceza hukuku otoriteleri Sayın Prof. Adem Sözüer ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın görüşleri de bu yöndedir. Türkiye genelinde Sarayköy, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Şişli 11. Asliye Ceza, Şişli 3. Asliye Ceza ve başka mahkemeler infazı durdurma kararı vermekteler. Hukukta, özellikle ceza yasalarında yorum ve kıyas olmaz.

Anayasa kuralı olan ’bir taahhütten dolayı, kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez’ şartı varken, genel kaide olan ’suçsuz ceza olmaz’ şartı varken, bazı mahkemelerin uygulayıp, bazılarının da karara devam etmesi hukukta kaosa neden olmakta. Bu durum da adalete olan güvenimizi sarsmaktadır. Buradan yetkililere sesleniyoruz; kanayan yara olan ’karşılıksız çek’ artık kangrene dönüşmüş ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

Binlerce aile dağılmış, binlerce esnaf olmayan bir kanundan ceza evinde, onbinler kaçak yaşamaktadır. Esnaf intiharları artmıştır. Sesimizi duymanız için daha kaç esnafın intihar etmesi gerekecektir? Çok acil bir çözüm lazım. Bizler af istemiyoruz, yasal hakkımız olan özgürlüğümüzü, bir şans daha verilerek çalışıp borçlarımızı ödemek ve kul hakkından kurtulmak için kullanmak istiyoruz."

İşte o mailler

Tahliye verilebiliyorsa, biz niye mağdur oluyoruz

Bazı Hakimlerimiz bu davalarda infaz durdurma-beraat kararları verirken, bazıları tam tersi karar vermektedirler. Senelerce babamdan devraldığım işi yürüten dürüst bir tüccardım. 20 senelik ticari hayatımda bir trafik cezası almamış bir insanım. İki sene evvel işlerimin bozulması nedeni ile 15 kişiyi istihdam ettiğim ve yılda devlete 400.000 TL’den fazla dolaylı vergi ödeyen bir firmamı kapadım. Piyasada 150.000 TL’ye yakın sahsi çeklerimin karşılığı çıkmadı ama piyasada çalıştığım firmalar benim dürüstlüğümden dolayı çoğu bu borçları sildi. Sadece 4 kişi toplam 40.000 TL miktar için hakkımda tutuklama kararı çıkardı. Geçen hafta avukatım itiraz etti.Reddedildi. Sayın Adalet Bakanı’ndan bu karmaşa için yardım talep ediyoruz. Şayet mevcut yasa yatmamızı istiyorsa onunda cezasını çekeriz ama şayet bu cezamızın affı söz konusu ise neden ben ve bu insalar mağdur oluyoruz.( Kutlu A.)

Dünyada başka örneği yok

1 Ocak 2009’dan bu yana gündemde olan ancak medyanın nedense pek itibar etmediği bir konu var. TCK’nın 5. maddesinin 1.Ocak 2009’dan itibaren, ceza içeren diğer tüm kanunları da kapsayacak şekilde yürürlüğe girmiş olması dolayısıyla, karşılıksız çekten dolayı hapis cezası almış olanlar, kanunsuz bir şekilde tam 70 gündür cezaevlerinde tutuluyor. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Mart 2009 günü cesur bir kararla bir çek mahkumunun cezasını kaldırmış bulunuyor. Ancak binlerce mahkum kanunsuz bir şekilde hala hapiste. Böyle bir uygulama zulümdür ve dünyada başka örneği de yoktur. Hapisteki binlerce mahkum ve davası sonuçlanan yahut devam eden yüzbinden fazla insan açısından hayati önemi haiz olan böyle bir konu, en azından "Hande’nin bacakları" veya "Hadise’nin kumaşsız elbisesi" kadar medyada yer almalı diye düşünüyoruz.

Babamın hapiste yatmasının borcunu ödemesine ne faydası var

Babam bir kaç gün önce karşılıksız çekten içeri girdi zor günler geçiriyoruz. Çok severek gittiğim üniversiteme ne yazık ki artık gidemeyeceğim. Avukatlar bile yardımcı olmak istemiyor eğer af çıkarsa, geçim kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturan çek ve senet davalarından para kazanamayacaklarını düşünüyorlar. Af çıkmasına kesinlikle karşılar. Bir yanda Sakarya’da beraat eden 25 kişi bir yanda onlar kadar insaflı karar mercilerine rastlamayan hapiste yatan onbinlerce insan 400 bin aranan, 1 buçuk milyon çek. Ne yazık ki adalet neye göre işliyor bilmiyoruz. Ufacık çocuklara tecavüz eden adamlar 5 yıl yatmıyor şimdi kalkıp bir işadamını ya da esnafı verdiği sözü tutamadı diye en çok çalışması gereken zamanken 5 yıl içeri alıyorlar. Hiç kimsenin sözünü tutamadığı için özgürlüğü kısıtlanamaz? Yasalarda bu kadar boşluk varken kriz zaten her şeyi bu kadar zorlaştırmışken böyle keyfi kararlarla aileler umutsuzluğa itilebilir mi? Gerçekten anlamıyorum. Babamın orada olmasının kime ne faydası var? Ne ailesine bakabiliyor ne varolan borcunu ödeyebiliyor. Halbuki almış olduğu çok güzel işler vardı bir ay içinde bu parayı rahatlıkla ödeyebilirdi. Kalkıp karşılıksız çekle ilgili hapis cezasını Adem Sözüer gibi bir çok hukuk profsörü bile yasal bulmuyorsa neden bir gazetede kanalda bu haksızlığa değinilmiyor? İnsan yaşadığı ülkenin adaletine bile güvenemezse neye güvenebilir?



8 Nisan 2009


kader

08.04.2009 09:32
kader dedi ki...
takvim gazeteside yer vermiş sesimize ve email lerimize sessiz kalmamışlar,

http://egazete.takvim.com.tr/syf-TK-20090408-07.html

kader

08.04.2009 09:40
seker765 dedi ki...
buna benzer 100 lerce yazı yazıldı yıllarca...
ey zavallı insan evlatları bu yazının neyi çözeceğine inanıyorsunuz siz?
olay zaten profosyonel ellerde..
bu tür yazılar ancak fındık üreticilerini heyecanlandırır..yani biz çek mağdurlrını...geneli etkilemez..
kanun mecliste görüşülecektir.oradan ses gelmesi önemlidir.
sn oya armutçuya sadece tşk.ederiz. ancak yazısı sadece bir yerel gazete ekinde vardır..
türkiye genelinde magazin sayfalarındaki yazılar sadece aktüalitedir.
sn armutçu bu yazısıyla olağanüstü gündem oluşturup meclisi mi toplayacaktır?
valla bu ütopya ve çocukça düşüncelerle kendimizi hiçççç kandırmayalım...
bu ülkede 1/1/2009 dan evvel anayasa profösörleri bu işi çeşitli medya da gündeme getirdikleri halde gündem oluşmamıştır..
gündem sadece bizim kendi içimizde vardır..o da sadece bazı gerçek çek mağdurları adına...onun için elma şekeri bulmuş çocuk gibi sevinmenin belli yaşa ulaşmış (KADER) ama 06 yaş gurubu beyni taşıyan ihtiyarları fazla heyecanlanmamaları gerekir..aksi durumlarda ALLAH korusun tansiyonları yükselir..
arpa boyu yol alınmamıştır.
magazin sayfalarından bence meclis kürsülerine olayın taşınması gerekir..
akıl ve yol bellidir.bunu daha önce yazmıştım...tekrarlamanın anlamı yoktur..
gerçekleri göz ardı edemeyiz.
ben reel yani somut şeylerle uğraşırım.bana göre soyut argümanlar sadece magazinseldir..

08.04.2009 10:19
Adsız dedi ki...
Geçmişte farklı asliye ceza mahkemeleri, farklı gerekçelerle, farklı maddeler hakkında Anayasa Mahkemesine iptal başvuruları yapmışlardır. Anayasa Mahkemesi bu başvurulardan biri hariç tümünü esastan ret etmiştir. Usul yönünden ret aynı yasa maddesi ile ilgili olarak 10 yıl dolmadan yapılan iptal başvurusudur. Mahkeme 10 yıl dolmadan aynı madde için ikici kez yapılan iptal talebini anayasanın 152 ve 2949 sayılı yasa’nın 28. maddesine aykırı bulmuştur.
2002 yılında Vezirköprü Asliye Ceza mahkemesi 3167 sayılı kanunun 16. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu savıyla iptal isteminde bulunmuştur. Bu fıkra aynen şöyledir:

“Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz”

Anayasa Mahkemesi’nde şu üyeler vardır o tarihte: Mustafa Bumin, Haşim Kılıç, Samia Akbulut, Yalçın Acargün, Sacit adalı, Fulya Kantarcıoğlu, Ertuğrul Ersoy, Tülay Tuğcu, Ahmet Akyalçın, Enis Tunga, Mehmet Erten.
Bu heyet Haşim Kılıç’ın muhalefet oyu ve çoğunluk kararı ile iptal istemini ret etmiştir.
İsimleri yazmamın nedeni; Prof. Dr. Hayri Domaniç’in bu ret kararı üzerine yazdığı yazıda kimlere cahil dediği, kimleri ağır şekilde hatalı bulduğunun açıkça anlaşılması içindir. Ben bu yazıyı yazmak için araştırmaya başladığımda şu anki düşüncelerimden çok farklı bir düşüncede idim. Ulaştığım sonuçlar beni hayret ve şaşkınlığa uğrattı. Siyasete bakışım değişti diyebilirim. Kişiler açısından Haşim Kılıç beni şaşırttı ve karar benim siyasal bakışımı derinden etkiledi.
Mahkeme üyelerinin çoğunluğu çekin bir sözleşme olmadığı gerekçesi ile iptal istemini ret ediyor. Kararda şöyle deniliyor: Türk Ticaret kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek, ilişkide bir sözleşme bulunup bulunmamasından bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.
Oysa Türk Ticaret kanunu 457 ye göre havale bir akittir, bir sözleşmedir. Türk Ticaret Kanunu 457 ye bakınız, bir de sayın mahkemenin gerekçesine.. Ne demek …kambiyo hukukuna özgü borç doğura özel havale. TTK 457 ile birlikte okursak mahkemenin gerekçesini o zaman özel bir sözleşmedir diyeceğiz. Nerden çıktı ise şu özel?…
Mahkemenin bu kararı diğer kararlar ile birlikte değerlendirildiği zaman iptal istemini ret eden üyelerin gerçek maksadını, ideolojik yaklaşımlarını daha iyi görmekteyiz. Evet mahkemenin kararı ideolojik bir yaklaşımdır. Gerçi Anayasa Mahkemesi’nin siyasal kararlar verdiği gerçeğini hiç kimse yadsımamaktadır. Buradaki gerekçe ise siyasaldan öte ideolojiktir. Şöyle ki:
TTK , Borçlar Kanunu akit serbestisinden söz etmektedir . Özel girişimci sistemlerde, yani kapitalist ekonomilerde ticaret serbestîsinin olması, akit serbestîsinin olması sistemin bir gereğidir. Burada bireyler serbestçe işlerini düzenlerler. Bu gün piyasalarda çek bir kredi aracı olarak kullanılmaktadır. Girişimcilerin ; sanayi ve ticaret adamlarının hangi çeke kredi tanıyacağı, hangi çeke tanımayacağı kendilerin bileceği iştir. Onlar mütedbir tüccar gibi davranarak kararlarını verecekler ve sonuçlarına da katlanacaklardır. Sistem nasıl çalışmaktadır? Siz eğer bankadan kredi kullanacaksanız, çeklerinizi bir bordro ile bankaya gönderiyorsunuz, banka çeklerinizin istihbaratını yapıyor, beğenmediği çekleri iade ediyor ve kalanına kredi kullandırıyor. Keza mal alımlarında da aynı yöntemler uygulanmaktadır. Oysa Anayasa Mahkemesi 26.9.1995 tarihli kararının gerekçesinde şöyle demektedir:
Karşılıksız çekler için uygulanan yaptırımların yetersiz kalması nedeniyle çekle ödemelerin azalmasının ulusal ekonomiyi olumsuz yönde etkilemesinden dolayı, yasa koyucunun piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlamak amacıyla yeni yaptırımlar…getirilmesinde anayasaya aykırılık yoktur. İptal isteminin reddi gerekir.
Oldu mu şimdi? Siz kanunla, mahkeme ile ticari yaşama müdahale edeceksiniz, hem de alacaklıdan yana bir müdahale.. Çekini ödeyemeyen, gününde karşılığın yatıramayan insanlara sormayacaksınız başınıza ne geldi, ne oldu diye. Körfez krizi, Rusya krizi, anayasa krizi, küresel kriz, ya da özel krizler.. Önemli değil, sana ne olursa olsun .. Sen parayı bulup çekini yatıracaksın.. Yoksa ulusal ekonomi zarar görür..

Ulusal ekonomi çeklerin ödenmemesinden neden zarar görüyor acaba? Bunu da açıklasalar içimiz rahat edecekti? Siz sanayici ve işadamlarınıza güvenmiyorsunuz, onların para ve kredi verirken hata yapacaklarını düşünüyorsunuz ve suçlar icat edip mahkemeleri görevlendiriyorsunuz paracıkları batmasın diye. Ne güzel serbest ekonomi, serbest ticaret di mi?
Karşılıksız çek kesene beş yıla kadar hapis öngörülürken en ağır vergi suçu 3 yıl. Vergi borçları ödenmeyince ulusal ekonomi zarar görmüyor da vatandaş çekini ödeyemeyince ulusal ekonomi zarar görüyor..
İşte bu bakış açısı ideolojiktir ve en hafif deyimle baskıcı bir ideolojinin yansımasıdır. Baskıcı ve güçlüden yana bir ideoloji…
Yaklaşım böyle ideolojik olunca çekin bir sözleşme olmadığını savlayabilir, suçta dolandırıcılık veya hile kastı aramanıza gerek kalmaz.
Anayasa Mahkemesi’nin en ilginç ve mahkeme üyelerinin hayatın gerçeklerinden tümüyle kopuk olduğunu gösteren bir gerekçesi de 21.11.2002 tarihli kararında yer almaktadır. Gerekçenin bir yerinde şöyle deniliyor:
…Oysa keşideci, çekin karşılıksız olmasını bilmesine rağmen çek keşide ettiğine göre, bu borcun yerine getirilemediğinden söz etmekte olanaksızdır.
Ne derler bu durumda? Buyurun, buradan yakın! Üç ay, beş altı ay sonraya çek keşide eden insan nerden bilsin ileride başına gelecekleri? Falcılar ne güne duruyor? Onlar küresel krizi, anayasanın ne zaman fırlatılacağını her şeyi bilirler..
İşimiz falcıya kaldı..
Av.Rahmi OFLUOĞLU

08.04.2009 10:41
seker765 dedi ki...
buna benzer 100 lerce yazı yazılmıştır yıllarca...
ey zavallı insan evlatları bu yazının neyi çözeceğine inanıyorsunuz siz?
olay zaten profosyonel ellerde..
bu tür yazılar ancak fındık üreticilerini heyecanlandırır..yani biz çek mağdurlrını...geneli etkilemez..
kanun mecliste görüşülecektir.oradan ses gelmesi önemlidir.
sn oya armutçuya sadece tşk.ederiz. ancak yazısı sadece bir yerel gazete ekinde vardır..
türkiye genelinde magazin sayfalarındaki yazılar sadece aktüalitedir.
sn armutçu bu yazısıyla olağanüstü gündem oluşturup meclisi mi toplayacaktır?
valla bu ütopya ve çocukça düşüncelerle kendimizi hiçççç kandırmayalım...
bu ülkede 1/1/2009 dan evvel anayasa profösörleri bu işi çeşitli medya da gündeme getirdikleri halde gündem oluşmamıştır..
gündem sadece bizim kendi içimizde vardır..o da sadece bazı gerçek çek mağdurları adına...onun için elma şekeri bulmuş çocuk gibi sevinmenin belli yaşa ulaşmış (KADER) ama 06 yaş gurubu beyni taşıyan ihtiyarları fazla heyecanlanmamaları gerekir..aksi durumlarda ALLAH korusun tansiyonları yükselir..
arpa boyu yol alınmamıştır.
magazin sayfalarından bence meclis kürsülerine olayın taşınması gerekir..
akıl ve yol bellidir.bunu daha önce yazmıştım...tekrarlamanın bir anlamı yoktur..
gerçekleri göz ardı edemeyiz.
ben reel yani somut şeylerle uğraşırım.bana göre soyut argümanlar sadece magazinseldir..

08.04.2009 10:47
kader dedi ki...
senin kalın kafan sadece ÇEKLERE BERAAT RESMİ GAZETEDE YAYINLANIRSA anlar.

nesin sen ana muhalefet partisimi,

yaptıgın tek bir şeyi anlatta görelim,

beraat çıkıncada elindeki tahsil edemediğin çekleri artık çerçeveletir asarsın duvarına ,

bizler zaten dipteyiz bu yüzden senin olumsuzlukların vız gelir tırıs gider,

kader

08.04.2009 10:56
seker765 dedi ki...
SN OYA ARMUTÇU YAZMIŞ..BİZ BULDUK EK SAYFALARDAN BİRİNDE OKUDUK.
BU TÜR YAZILARIN SES GETİREBİLMESİ İÇİN 1. SAYFADAN MANŞETTEN YAYINLANMA ZORUNLULUĞU VARDIR...
SİZ BUNU ORALARDA GÖRMEKTENSE ŞU MECLİS ÇATISINA TAŞIMA YOLUNA GİTSENİZ BELKİ SES GETİREBİLİRSİNİZ..ÖZELLİKLEDE PARTİ BAŞKANLARI VE MİLLETVEKİLLERİNİN SADECE SES GETİREBİLECEK KONUMDA OLANLARINA...
YOKSA SN OYA ARMUTÇU YAZMIŞTIR..BİZLERDE OKUMUŞUZDUR.
KARAR VERME KONUMUNDA OLAN BİZLER DEĞİLİZ..YANLIŞ YERLERE YOĞUNLAŞMAYALIM..YOL VE İZ BELLİDİR.
KIZILDERELİ OLEYYY NİDALARINDAN KURTULMAK GEREKİR..SN ARMUTÇU NUN YAZISI İLE SAVAŞ KAZANILMAMIŞTIR..
BENCE KAPAK MECLİSEN SES GETİRİLEBİLDİĞİ AHVALDE GERÇEKTİR...HARİCİ O YAZMIŞ BU YAZMIŞ ÇOK DA TINNN DIR..
SN KADER KIZILDERELİ NİDALARIYLA OLEYYY LER ÇEKMEKTEDİR...
ONA YANITIM ŞUDUR...
ÇOK DA TINNNN.. SAYIN KADER....

08.04.2009 10:58
seker765 dedi ki...
sadece nezaketen sn armutçuya teşekkür etmek isterim...

08.04.2009 10:59
kader dedi ki...
oleyyy benim değil senin nidan,

kalın kafan onuda idrak edememiş çünkü içi saman dolu,

madem olumsuz fikirlere sahipsin madem somut bir şeyler arıyorsun sanal alemde ne işin var

bizler en küçük kırıntıya bile umutla sarılıyoruz.

tabi senin bir sorunun olmadıgı için umudada ıhtıyacın yok

sen kusmaya devam et. ama mümkünse buralarda degıl bizede sıçramasın

manşet dedin o zaman gıt bır vatan gazetesi al okuyabılırsen tabii

kader

08.04.2009 11:03
seker765 dedi ki...
tınnn sayın kader tınnn...

size ve kendime köşe yazarlığı yapıyorum buradan daha ne istiyorsunuz??

ahhh dede ahhh...siz bence soyağacınızı bir araştırın bir inceleyin..bakın samimi söylüyorum sizde kökeninizde "KIZILDERELİLİK" vardır..çünkü tarzınız o sizin..

doğru yolu gösterdiğimde siz neden afkırıyorsunuz sayın kader?
bilgi fakirisiniz...yaşlı ve saf bir kızılderelisiniz..onun için sizin ipinizi nereye çekersek siz oraya gidiyorsunuz...

bakın hürriyetiniz elinizden alınmış..hala esaret içinde yaşamayı tercih eden bir tarzınız var..acılardan zevk almayın..o zaman bunun adı başka olur sayın kızıldereli kader...

siz bana gerçekten tınnn sınız...benimle uğraşma şansınız hiç yok sizin..seviyeniz herşeyiniz belli...siz az sonra küfürlerde edebilecek aşağılıkta bir kişiliksizsiniz..(kişiliksiniz diyemedim özür dilerim)

bu tür şeylere kanmayın kendinizi avutmayın sayın kızıldereli dede....

doğru yolu size çizdim ...gelin o yolu takip edin dedem benim.....

08.04.2009 11:12
Adsız dedi ki...
millete hakaret edip durma terbiyesiz
kadınmısın erkekmisin ne olduğunda belli değil şizofren ruh hastası yaratık

samim

08.04.2009 11:14
seker765 dedi ki...
sn kader ...pardon samim :))))
değişik nıc kullanmayın...erkek olduğunuz anlaşılıyor...o zaman erkek gibi davranın...

08.04.2009 11:17
seker765 dedi ki...
tınnn sayın kader tınnn...

size ve kendime köşe yazarlığı yapıyorum buradan daha ne istiyorsunuz??

ahhh dede ahhh...siz bence soyağacınızı bir araştırın bir inceleyin..bakın samimi söylüyorum sizde kökeninizde "KIZILDERELİLİK" vardır..çünkü tarzınız o sizin..

doğru yolu gösterdiğimde siz neden afkırıyorsunuz sayın kader?
bilgi fakirisiniz...yaşlı ve saf bir kızılderelisiniz..onun için sizin ipinizi nereye çekersek siz oraya gidiyorsunuz...

bakın hürriyetiniz elinizden alınmış..hala esaret içinde yaşamayı tercih eden bir tarzınız var..acılardan zevk almayın..o zaman bunun adı başka olur sayın kızıldereli kader...

siz bana gerçekten tınnn sınız...benimle uğraşma şansınız hiç yok sizin..seviyeniz herşeyiniz belli...siz az sonra küfürlerde edebilecek aşağılıkta bir kişiliksizsiniz..(kişiliksiniz diyemedim özür dilerim)

bu tür şeylere kanmayın kendinizi avutmayın sayın kızıldereli dede....

doğru yolu size çizdim ...gelin o yolu takip edin dedem benim.....

08.04.2009 11:18
seker765 dedi ki...
tlgerd dedi ki...
sn arkadaşlar

aşağıdaki fax numarasına fax cekelim yasdaki boşluğu anlatan ve adletsizliği anlatan


ADI SOYADI ÜNVANI 1.-2. TEL FAKS
Köksal TOPTAN TBMM Başkanı 420 51 51
(pbx 10 hat) 420 51 65


fax---- 0312 420 51 65------

08 Nisan 2009 Çarşamba 11:19






BAKIN FİKİRLERİ,M MEYVELERİNİ VERMEYE BAŞLADI...SAYIN TLGERD ANLADI VE YÖNÜ ÇİZDİ..BU ÇOK DOĞRU BİR SEÇİMDİR..HADİ BAKALIM ORAYA YÖNLENİN..

08.04.2009 11:23
seker765 dedi ki...
DOĞRU YAKLAŞIMA ŞAPKA ÇIKARTIRIM...
BRAVO SAYIN TLGERD..GERÇEKTEN BRAVO...ÇOK DOĞRU BİR SEÇİM OLDU BU...KOLAY GELSİN..

08.04.2009 11:24
kader dedi ki...
KAZ KAFALI YARATIK

BEN ASLA BAŞKA NİCK LE YAZMAM,

HÜRRİYETİM KISITLI DEĞİL ,
OĞLUMUNKİ KISITLI,
ÜNİVERSİTE MEZUNUYUM,
KIZILDERİLİ BİLE OLMAKTAN GURUR DUYARIM EN AZINDAN SENİN GİBİ İPSİZ SAPSIZ VE UCUBE OLMAM, SEN GİT DİĞER MAĞDURLARIN YANINA YANİ ÇEKİNİ TAHSİL EDEMEYENLERİN YANINA, YAŞIMLA SENIN NE TAKINTIN VAR ANLAMADIM, SENİN GİBİ BOŞ YAŞAMISLARI ON DEFA CEBİMDEN ÇIKARIRIM,
KUSURA BAKMA KÜFÜRLERİN BELKİ BELDEN AŞAĞI DEĞİL AMA İÇERDE YATANLARIN BİR KISMI SENIN SARFETTİĞİN HAKARETLERI DUYDUKLARI İÇİN YATIYORLAR, SENİ GÖRDÜKTEN SONRA ARTIK ONLARINDA BİR KADER MAĞDURU DEĞİL ŞEKER VE ŞEKER GİBİLERİN MAĞDURU OLDUGUNU ANLADIM,

SEVİYESİZSİN SEN SEVİYESİZ

KADER

08.04.2009 11:42
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46
seker765 dedi ki...
.....SAYIN KIZILDERELİ....KADER....


VOHAYYYY...KOMTAYYYY...HOBAAAA...TOKTAAAA...ŞAMŞAMMMMM...KAMKAMMMM..GULUUUU GULUUUU.GULU GULUUU...ŞUKAAAAA...MAKAAAAA....TAKAAAAA....HOBAAAAAA.....VAHHHHHHH...VAHHHHH. TÜHHHH...TÜHHHHH....ŞAMŞUMMMMM....HOMMMMM..HORRRRR.TORRRRR....



şimdi özür dilerim sayın kader duman gönderemedim..malum sanal ortam...anladınız siz.....

08.04.2009 11:49
Adsız dedi ki...
şeker bu kader seni kafaya takmış,sikecek anlaşılan peşini bırakmıyo:::)))))))

08.04.2009 11:52
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46

08.04.2009 11:54
seker765 dedi ki...
.....SAYIN KIZILDERELİ....KADER....


VOHAYYYY...KOMTAYYYY...HOBAAAA...TOKTAAAA...ŞAMŞAMMMMM...KAMKAMMMM..GULUUUU GULUUUU.GULU GULUUU...ŞUKAAAAA...MAKAAAAA....TAKAAAAA....HOBAAAAAA.....VAHHHHHHH...VAHHHHH. TÜHHHH...TÜHHHHH....ŞAMŞUMMMMM....HOMMMMM..HORRRRR.TORRRRR....KAMKUMAAAA.....TAMTUMAAAAA.......



şimdi özür dilerim sayın kader duman gönderemedim..malum sanal ortam...anladınız siz.....

08.04.2009 11:54
magdur07 dedi ki...
kader elini çabuk tut ben sıradayım::=)))

08.04.2009 11:55
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46

08.04.2009 11:56
seker765 dedi ki...
SİZ ANLAMADINIZ ...ELBETTE ANLAMAZSINIZ...BEN SİZE ŞİMDİ ANLADIĞINIZ DİLDE ANLATACAĞIM SAYIN KIZILDERELİ KADER...
BEKLEYİN AZ SONRA SİZE ANLAYACAĞINIZ DİLDE MESAJ GÖNDERECEĞİM...
SAYGILAR...

08.04.2009 11:46

08.04.2009 11:57
seker765 dedi ki...
.....SAYIN KIZILDERELİ....KADER....


VOHAYYYY...KOMTAYYYY...HOBAAAA...TOKTAAAA...ŞAMŞAMMMMM...KAMKAMMMM..GULUUUU GULUUUU.GULU GULUUU...ŞUKAAAAA...MAKAAAAA....TAKAAAAA....HOBAAAAAA.....VAHHHHHHH...VAHHHHH. TÜHHHH...TÜHHHHH....ŞAMŞUMMMMM....HOMMMMM..HORRRRR.TORRRRR....KAMKUMAAAA.....TAMTUMAAAAA.......



şimdi özür dilerim sayın kader duman gönderemedim..malum sanal ortam...anladınız siz.....

08.04.2009 11:57
kader dedi ki...
SENİN GİBİ BENDE BİR TÜRK OLMAK YERİNE KIZILDERİLİ OLSAYDIM ANLARDIM AMA AZ ÇOK TAHMİN EDİYORUM.

DİYORSUNKİ HİHİHİHHİ BEN SALAĞIM......OLEYYYYY BEN MENOPZLU EVDE KALMIŞ BİR KALTAĞIM.....YİHOHAHA BEN BEYİNSİZ SEVİYESİZ TERBİYESİZ BİRİYİM SENİN GİBİ Bİ TÜRK DEĞİL KIZILDERİLİYİM YA Nİ İPSİZ SAPSIZ DEĞİLİM,

DOĞRUMU ANLAMISIM.

KADER

08.04.2009 12:03
seker765 dedi ki...
VAH VAH SAYIN KADER ÖZ LİSANINIZLA BİLE ANLATAMAMIŞIM SİZE...NE KADAR BEYİNSİZMİŞSİNİZ....BAKIN TEKRAR YAZAYIM ...

TARRRR.KARRR...HOBAAA...
TANNNN....TINNNN....KOMKAAA...
ZOTTİRİK...HOPTİRİK....
COMMMM...COMMMM.....
ROMMMM.ROMMMM.....

sayın kader şimdide yukarıdaki metni türkçe yazıyorum..bunu en yakın bir yerde çevirtin...ben dedimki sayın kızıldereli kader...

"NİÇİN SİZİN BEYNİNİZ ÇALIŞMAZ??
NİÇİN SİZ KÖRSÜNÜZ????
NİÇİN ELİNİZDEN ELMA ŞEKERİ ALININCA ZIRLIYORSUNUZ??
NİÇİN TERBİYESİZSİNİZ???
SİZ NEZAMAN ADAM OLACAKSINIZ??
YAŞINIZ GİTMİŞ ..BİR AYAĞINIZ ÇUKURDA ...HALA MI ANLAYAMADINIZ..."


SAYGILAR SAYIN YAŞLI KIZILDERELİ KADER DEDE..

08.04.2009 12:09
kader dedi ki...
KÜFÜR EDİNCE KÜFÜR ETTİ OLUYOR SENİN GİBİSİNE LÜGAT BİLE BULUNAMIYOR TEKRER SÖYLÜYORUM KIZILDERİLİ BİLE OLMAK SENİN GİBİ İPSİZ SAPSIZ UCUBE OLMAKTAN İYİDİR.AMA ŞUNU UNUTMA SENİ BULACAĞIM DEDEYİ KIZILDERİLİYİ BEYİNSİZİ SORACAĞIM TEHDİT OLARAK ALGILAMA BAKALIM O ZAMANDA BU KADAR SEVİYESİZ KONUŞABİLECEKMİSİN. OĞLUMU ÇIKARMAKTAN SONRA EDİNDİĞİM 2. VAZİFE SENSİN .

KADER

08.04.2009 12:14
seker765 dedi ki...
HAMMMM...HUMMMM...ŞARALOPPPP...
SN DEDE PARALOPPPPP...
TANTUNNNNN...CANNNN CUNNNN...
ZOTTİRİKKK DEDE CUMBURLOPPPP...
KANTOLOKKKK...ŞANTORCUPPPP...
HAMMMMM..TEMMMM.DERRRRR...FIRRRR.KIRRRRR.ZIRRRRRRR....

anladınız siz sayın kızıldereli dede kader....

08.04.2009 12:17
seker765 dedi ki...
ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:20
kader dedi ki...
BİR ŞEY ANLAMADIM SEN BAKIR KÖYLÜKSÜN HATTA ODA AZ GELİR İMRALIYA GÖNDERMELERİ LAZIM SENİ ORDAKİYLE İYİ ANLAŞIRSIN. SENDE FARKLI BİR TERÖRİSTSİN

KADER

08.04.2009 12:21
kader dedi ki...
TENOLOJİYE BİR YERDEN BAĞLIYSAN BULUNAMAZ DEĞİLSİN

KADER

08.04.2009 12:21
seker765 dedi ki...
ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:22
seker765 dedi ki...
CADDEBOSTAN...CADDEBOSTANNN

08.04.2009 12:23
kader dedi ki...
GÖRECEĞİZ HANGİ BOSTAN

KADER

08.04.2009 12:27
seker765 dedi ki...
SAKIN BOSTAN TARLASINA DA GİTME KAYBOLURSUN KIZILDERELİ DEDE.. BİDE SENİ ARAMAYALIM..

RIIRRRRRR....CIRRRRR.....FIRRRRRR..
KEMMM.KÜMMMM...
ŞAPŞAL...TIIRR DEDEEEE....CAMMM
CUMMMM.

SAYGILAR...

08.04.2009 12:29
kader dedi ki...
BENİ ARAMAZSIN MERAK ETME

BEN SENİ BULURUM

KADER

08.04.2009 12:30
magdur07 dedi ki...
şekerr kader dede seni bi yakalarsa siker valla (tabi kalkarsa)dikkat et

08.04.2009 12:35
seker765 dedi ki...
AHHH DEDE (KIZILDERELİ)
VAHH DEDE (KIZILDERELİ)
SEN ÖNCE Bİ KENDİNİ BUL..KENDİNE GEL...
GİT Bİ SOĞUK SUYLA DUŞ AL..Bİ AÇIL...İYİCE SAÇMALAMAYA BAŞLADIN...
KAFAN BELKİ AZ ÇALIŞIR..
(GERÇİ HİÇ ÜMİDİM YOK AMA)

GLOOOOO.TLOOOOO...MLOOOOOO..
ŞAMBURLOPPP...KAFASIZZZZZZ...DEDE.....ŞİMŞİRRRR....KİMKİR.....BİCİ BİCİ DEDEEE.......



SAYGILAR DEDEMMMMM..(KIZILDERELİ)

08.04.2009 12:35
seker765 dedi ki...
ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:37
kader dedi ki...
ANGUT SENSİN

SAYGIYIDA SANA GÖSTERECEĞİM

KADERİN

08.04.2009 12:45
seker765 dedi ki...
AAA DEDE KIZLDERELİ LİSANI KONUŞTUĞUNU NASIL İSPATLADI BİZE GÖRDÜNÜZ...ANLADI VALLA ...
NE DE OLSA ATALARI ÖĞRETMİŞ ONA LİSANINI...

ŞİMDİ BİDE ŞUNU NANLA BAKİM DEDE (KIZILDERELİ)


ŞUMBURLOP...KAMBURLOP....SAVSATASYON....
ANGUTASYONNNN....HAMURRRR.HUMURRRRR...TANDIRRRR...KEPÇEEEEEEEEE...DEDEEEEEEEE....


SAYGILAR...

08.04.2009 12:48
seker765 dedi ki...
HIYARASYONNNNNN ...
YERASYONNNNN.....
KITIRRRRR...KITIR....
DEDEMASYONNN......
ÇEKE GELİNCE....
ÇITIRASYONNNN.
ACİTASYONNNN....

VAHHH DEDEM VAHHHH
(KIZILDERELİ)


SAYGILAR...

08.04.2009 12:52
kader dedi ki...
NE ÖZÜR HAKKIN NEDE YALVARMANI DİNLEYECEK KULAKLARIM OLMAYACAK

08.04.2009 13:03
seker765 dedi ki...
BUUU TEHDİTASYONNNNNN
SAYIN DEDEEE (KIZILDERELİ)
TEHDİTASYONNNNN....
BURADAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM ŞAHSINIZAAAA...


EYYY DEDE EYYY ..(KIZILDERELİ)

ŞAMBURLOPPPP..KAMBURLOPP...
TANBURRR...HAMURRR...HUMURRR...
SNASON...APTALASYONNNN...
ŞİMŞİRASYONNN.HOBAAAAA...
ÇEKLERİNİ JAMBOOO...KAMBBOOOO...
ÖDEEEE....ŞIRRRR...ZIRRRR...
TIRRRR......
YAPMASYONNNN...AJİTASYONNNN....
KAMHAMBEEEE...
TARAMANYEEEE.
SAÇLARAINIIYEEEE..KELMASYONNN...
DEDEMASYONNN...

DEDEM (KIZILDERELİ)

SAYGILAR...

08.04.2009 13:16
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:19
Adsız dedi ki...
:))))
bu çok komikti..:)))
yani şimdi kader kedi mi oldu? :))

08.04.2009 13:25
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:39
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 13:43
kader dedi ki...
ŞİMDİDE OBAMA NİCK İ İYİ İŞ

08.04.2009 13:47
OBAMA dedi ki...
NEREDESİN SEN BAKİM PİSİ PİSİM..
ÇOK ŞÜKÜR BULDUM SENİ..
İLGİLENEN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER..


OBAMA

08.04.2009 13:49
Adsız dedi ki...
hay sikecem şimdi kedinizi

08.04.2009 13:50
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:52
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:52
seker765 dedi ki...
ÇOK UYUZ BİR KEDİYDİ O...

SİZ SAKIN ÜZERİNİZE ALINMAYIN SAYIN DEDEM (KIZILDERELİ KADER)

SAYGILAR..

08.04.2009 13:54
Adsız dedi ki...
kedinin sahibine söylüyorum eğer bidaha kaçarsa o kediyi sikmezsem ne olayım.ona göre kedinize ve kendinize sahip çıkın.

08.04.2009 13:57
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:58
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 13:58
kader dedi ki...
SIFATLARINI YAYINLA BAKALIM

KADER

08.04.2009 13:58
Adsız dedi ki...
senin taaaa amına koyayım şeker orospusu sen ne biçim hayvansın seni değil yedi sülaleni siksm rahatlamam sıçtın batırdın sitenin ağzına pisliğin tekisin fahişe diyecem ama parada etmezsin bir siktir git gitte site normale dönsün

08.04.2009 13:58
seker765 dedi ki...
küfür edenlerin yazıları okunmuyor.ayrıca ben zaten sayın dedemle (kızıldereli) konuşuyorum.diğerleri adam gibi yazmadıkça muhatabım değildir.

dede sana özel yazıyorum kimse anlamasın sen anlarsın...


ŞAKŞUKAAA...TAKTUKAAA.
MAKAMUKA...TALSAR..
KALAMAŞ...HAFRUJJJ...
CAMBUR CUMBUR...

SAYGILAR DEDEM...(KIZILDERELİ)

08.04.2009 14:01
Adsız dedi ki...
kedinede koyayım amınada koyayım ananın amınada koyayım seni çıktıgın deliğe geri sokayım orospunun evladı

08.04.2009 14:02
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:02
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:03
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:03
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:03
Adsız dedi ki...
okumadan nerene soktugumu nereden anlıyon eşekler siksin seni senın hayatın küfür hayatında değil sen bir inek bokusun

ona bile hakaret oldu

08.04.2009 14:04
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:06
kader dedi ki...
sayın adsız,

size sayın diyorum çünkü sayılmayanlardan bile kıymetiniz oldugunuzu biliyorum siz ipsiz sapsız diye adlandırılsanızda bence küfür etmeyin bırakın hakaretçi başı tefeci şeker ister tefeci ister hukukun bilmemnesi ister obama yada ister yeni buldugu bir nick le yazsın dursun biz ne oldugunu biliyoruz, elinde patlayan çekleriyle yaşasın dursun

kader

08.04.2009 14:09
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 14:09
OBAMA dedi ki...
TAMAM GELMİŞ GENE KEDİM..
İLGİLENEN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER..

OBAMA

08.04.2009 14:11
Adsız dedi ki...
amına bak ordadır

08.04.2009 14:11
seker765 dedi ki...
KADERİNGOŞ KOKOŞ DEDOŞ..


ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 14:12
kader dedi ki...
sok çıkar sok çıkar ama senin gibi orospuyu anca fil paklar

08.04.2009 14:12
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:13
seker765 dedi ki...
AZ ÖNCE KÜFÜRLER SAVURUP KARŞILIKLI KADER DEDEYLE KONUŞTUĞU İMAJI VEREN
TAAA KADERİN KENDİSİDİR.

BU DEDE GERÇEKTEN AHLAKSIZ DEDEDİR..
KIZILDERELİ KÜLTÜRÜNÜ GÖRDÜNÜZ ARKADAŞLAR...
BU OBAMANIN KEDİSİ SAYIN KADER DEDE (KIZILDERELİ) BUDUR İŞTE..

SAYGILAR DEDE

08.04.2009 14:15
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:16
kader dedi ki...
ben ne oldugumu çok iyi biliyorum sen bir yazdıklarına bak da ondan sonra ne oldugunu anla

kader

08.04.2009 14:16
seker765 dedi ki...
HADİ ORADAN OBAMANIN KEDİSİ SENDE...

İHTİYAR DEDE (KIZILDERELİ)

08.04.2009 14:17
seker765 dedi ki...
KADERİNGOŞ KOKOŞ DEDOŞ..


ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 14:18
kader dedi ki...
sana ağzımı bozmak için adsız yazmaya ihtiyacım yok ben yazdıgım her kelimenin altına imza ederim bana yamamaya çalışma hiç kimseyi

kader

08.04.2009 14:18
seker765 dedi ki...
DETTTT...OBAMANIN KEDİSİ SENDE...

İHTİYAR KIZILDERELİ..

HAHAHAHAHHAHAH


SAYGILAR DEDEM..

08.04.2009 14:20
seker765 dedi ki...
KADERİNGOŞ KOKOŞ HOMOŞ DEDOŞ..


ey türk dedesi...
1. vazifen oğlunu kurtarmak...
2. vazifen seker765 i bulmak...
ahhh dede vah dede (KIZILDERELİ)
sen kendini kaybetmişsin ..bence önce kendini bul...

FIRRRR....TIRRRRR.....CIRRRRRR...
KEMKÜMMMM...ANGUT DEDEEEE....CIRRRRR...CIRRRRTTTT...HIRTTTT.HAMHUMMMM..ŞARALOPPPP...ZIRRRRR....


SAYGILAR...

08.04.2009 14:20
seker765 dedi ki...
DEDİŞKOŞ...HOMOŞŞŞ...

EVDE TANS,İYON ALETİN VARSA Bİ ÖLÇ BAKİM KAÇ? KESİN 12 YE 24 OLMUŞUNDUR SEN...

KIZILDERELİ HOMOŞ DEDE KADER...


SAYGILAR...

08.04.2009 14:24
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:25
kader dedi ki...
ödenecek bedel ne olursa olsun bulacam seni ve sokacam

kader

08.04.2009 14:26
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 14:26
seker765 dedi ki...
O BEDELİ OĞLUN İÇİN ÖDE DE HAPİSTEN ÇIKSIN ÇOCUK...ALLAHIN ANGUTU...

ZİRZOP KIZILDERELİ KADER DEDE...


SAYGILAR...

08.04.2009 14:28
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:28
kader dedi ki...
obamada sensin adsızda

ne mal oldugunu herkes biliyor tefecide sensin hukukun bilmemneside o yüzden hiiiiiç yırtınma nereni yırtarsan yırt sen o kedının pisliği bile olamazsız

kader

08.04.2009 14:29
seker765 dedi ki...
ADSIZ KESİNLİKLE BEN DEĞİLİM..ÖNCELİKLE BUNU BİL..ÇÜNKÜ BEN KÜFÜR ETMEM SAYIN KADERSİZ..PARDON ANGUT DEDE KADER (KIZILDERELİ)

SAYGILAR...

08.04.2009 14:31
kader dedi ki...
angut sensin

paramı nereye harcayacağımı senın gıbı bır embesilemi soracam

kader

08.04.2009 14:31
seker765 dedi ki...
TEFECİ DE SENSİN. OBAMADA SENSİZN.ADSIZDA SENSİN.HUKUKÇUDA SENSİN BUNU HERKES BİLİYO.

SENİ GİDİ ANGUT DEDE SENİ..
...(KIZILDERELİ)....


SAYGILAR..

08.04.2009 14:32
kader dedi ki...
senden her şey beklenir obamada sensin tefecide küfür eden adsızda hukukun bilmemneside

kader

08.04.2009 14:32
seker765 dedi ki...
ANGUT DEDE SEN GEL BENİ DİNLE O PARACIKLARINI OĞLUN İÇİN HARCADA O ÇOCUK ÇIKSIN ORADAN..
SENİN ANGUTLUĞUN HİÇ DEĞİŞMEZ ..


DEDEM BENİM...

SAYGILAR...

08.04.2009 14:34
kader dedi ki...
gülüyorum sana ama son gülen gene ben olacam bırazdaha basarsam baska nicklerinide bulacam

kader

08.04.2009 14:35
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 14:37
kader dedi ki...
dd1dd2 yi unutmamamak lazım

hatta sen bir kadın bile değilsin

kader

08.04.2009 14:37
seker765 dedi ki...
BU SİTEYE GELİP.. YOK İŞTE TEFECİ..YOK MAHONİ..YOK HUKUKÇU..OBAMA .. ADSIZ.. OLARAK SİTEYİ SABOTE EDEN İHTİYAR SENSİN DEDE..
BU AKLIBAŞINDA KİMSENİN GÖZÜNDEN KAÇMAZ..YEMEZLER SENİN BLÖFLERİNİ ANGUT DEDE SENİİİİİ...
YAŞLI KURT...
PARDON YAŞLI KEDİİİİİİİ..:))


SAYGILAR DEDEM..

08.04.2009 14:39
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 14:44
kader dedi ki...
senin gibi copyleme yeteneğim yok ama en safı bile obamanın yazdığığı kedi muhabbetinın hem şeker hemde obama olarak yayınlandıgını merak eden biraz yukarı gidip görebilir

kader

08.04.2009 14:45
Adsız dedi ki...
syn kader size bişey söyleyebilirmiyim?

08.04.2009 14:48
seker765 dedi ki...
AHHH DEDEM AHHH..

BAK BEN ZATEN SENİ OBAMANIN KEDİSİ YAPTIM...ŞİMDİ BENDE SÖYLEYEBİLİRDİM KEDİM KAÇTI BULAN GÖREN VS.VS.
BUNDA NE SAKINCA VARDI..ZATEN AKLIMA GELSEYDİ BEN ONU KENDİ ADIMLADA YAZARDIM..AMA BUNU SEN YAPTIN DEDE SEN YAPTIN..NEDEN Mİ??
BU KEDİ YAKIŞTIRMASINI ÇOK TUTTUN SEN ÇOK..
VALLA ZATEN DE CUK DİYE OTURDU BU KEDİ MUHABBETİ SANA..HATTA GÖRDÜN KEDİYİ BAYA DA UYUZBİ KEDİYDİ O..HEHEHEHHEHEHE
ŞİMDİ ONUN İÇİN OBAMA BEN OLAMAM BİKERE..BU SENİN Bİ OYUNUN ..YAŞLI KEDİCİK SENİİİİ....

KIZILDERELİ DEDE KADER..

SAYGILAR...

08.04.2009 14:49
OBAMA dedi ki...
KEDİME LAF SÖYLEMEYİN


OBAMA

08.04.2009 14:53
OBAMA dedi ki...
KEDİ BENİM KEDİM.LÜTFEN ŞEKER SAHİP ÇIKMA.


OBAMA

08.04.2009 14:54
OBAMA dedi ki...
BİZ BU SİTENİN BAŞLIĞINI DEĞİŞTİRELİM HEMEN .
SİTENİN BAŞLIĞI BUNDAN SONRA
KADER VE KEDİ OLSUN.


OBAMA

08.04.2009 14:56
seker765 dedi ki...
KENDİNE NE GÜZELDE PAYE ÇIKARTIYORSUN OBAMA KADER...:))
TEFECİ..MAHONİ.HUKUKÇU.ADSIZ.BİDE BAŞIMIZA ÇIKTI OBAMA.BRAVO SAYIN KADER DEDE BRAVO.
BİNBİRSURATI DA GEÇTİN.HİÇ YAKIŞMIYOR SİZE HİÇ.


KIZILDERELİ DEDEM BENİM

SAYGILAR

08.04.2009 14:57
seker765 dedi ki...
BEN ŞİMDİ ÇIKIYORUM 3 SAAT SONRA GELECEM.PİSİ PİSİ KADER DEDE BEKLE BENİ CANIM..BURADA KAÇMA BİYERLERE TAMAMMI?

SAYGILAR..

08.04.2009 14:59
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 15:00
kader dedi ki...
kendin yaz kendin oku biz ne kurtlar ne çakallar gördük sonrasında süt dökmüş kedi

kader

08.04.2009 15:07
seker765 dedi ki...
SEVİMLİ KEDİCİK...DEDECİK...


SAYGILAR...

08.04.2009 15:09
Adsız dedi ki...
amina koydugumun orospusu delirdi
biri bi siksede belki kendine gelir
Kimsenin mideside kaldirmaz ama
Sevabina biri sikecek artik

Osman

08.04.2009 15:24
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 15:38
seker765 dedi ki...
Bu günkü Türkiye Gazetesi Serbest Kürsüde Sayın Behçet Fakihoglu çek magduru arkadaşımız Duran Aymaz yada sayın kader beyefendinin magduriyetimizi beyan eden yazısını yayınlamış. Yayınlayana ve yazana sonsuz teşekkürler. sami kal





KEDİ KADER BU SENSİN...PEKİ ESKİ DOST DA MI SENİN?
ÇUVALLADIN GENE ÇUVALLADIN...

08.04.2009 16:53
seker765 dedi ki...
Bu günkü Türkiye Gazetesi Serbest Kürsüde Sayın Behçet Fakihoglu çek magduru arkadaşımız Duran Aymaz yada sayın kader beyefendinin magduriyetimizi beyan eden yazısını yayınlamış. Yayınlayana ve yazana sonsuz teşekkürler. sami kal





KEDİ KADER BU SENSİN...PEKİ ESKİ DOST DA MI SENSİN?
ÇUVALLADIN GENE ÇUVALLADIN...

08.04.2009 16:54
seker765 dedi ki...
KENDİNE NE GÜZELDE PAYE ÇIKARTIYORSUN OBAMA KADER...:))
TEFECİ..MAHONİ.HUKUKÇU.ADSIZ.BİDE BAŞIMIZA ÇIKTI OBAMA.BRAVO SAYIN KADER DEDE BRAVO.
BİNBİRSURATI DA GEÇTİN.HİÇ YAKIŞMIYOR SİZE HİÇ.BİDE ESKİ DOST ÇIKTI BU DA SENSİN..


KIZILDERELİ DEDEM BENİM

SAYGILAR

08.04.2009 16:55
eski dost dedi ki...
http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-32-hak-arama-hrriyeti-ve-adil.html?commentPage=2......................................ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 16:56
eski dost dedi ki...
http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-32-hak-arama-hrriyeti-ve-adil.html?commentPage=2......................................ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 16:57
OBAMA dedi ki...
BİZ BU SİTENİN BAŞLIĞINI DEĞİŞTİRELİM HEMEN .
SİTENİN BAŞLIĞI BUNDAN SONRA
KADER VE KEDİ OLSUN.


OBAMA

08.04.2009 16:58
seker765 dedi ki...
ESKİ DOST=KADER

08.04.2009 16:59
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 16:59
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:00
eski dost dedi ki...
şeker hanım ben kimse degilim ben eski dost rumuzuyla yazıyorum...yanlış degerlendirme yapıyorsun.

08.04.2009 17:07
eski dost dedi ki...
>> Çek cezaları bir felakete dönüşmeden çare bulunmalı
Ekonominin normal seyrinde devam ettiği zamanlarda iyi niyetle ve ödenmek üzere yazılmış çeklere, verilen ceza Anayasamıza aykırıdır..
Çek Yasası’ndaki cezaların yeni Türk Ceza Kanunu’na uygun hale getirilmesi için son tarihin 31 Aralık 2008 olduğu ve bu tarih geçtiği için cezaların hükümsüz olduğu anlaşılmıştır.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Yapacak bir şey yok; geçmiş olsun. Geçmişte bu suçu işleyenler yılbaşından itibaren ceza almaktan kurtuldu...” diyor; “suçlar açısından yapacak bir şeyin olmadığını, onların cezalarının ortadan kalktığını” da vurgulamış.
Durum bu iken, Yüksek Yargı Üyelerinden, son nokta istiyoruz, istiyoruz ki; 30 bin esnaf ve sanayici şu an cezaevinde, işyerleri ve aileleri zor durumda. Bunlar ve sıranın kendilerine gelmesini bekleyen yüzbinler için biran önce çözüm bekliyoruz. Son verilere göre yazıldığı söylenen yaklaşık 7 milyon çek sahibine sıra gelmesin...
Duran Aymaz
...........................................................................................................................................http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=405296......................................................................arkadaşlar behçet beye gönderdigim maaili yayınlamış.

08.04.2009 17:10
eski dost dedi ki...
http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-32-hak-arama-hrriyeti-ve-adil.html?commentPage=2......................................ciddi,mücadeleci,seviyeli,ve gerçek magdur insanları bu siteye davet ediyorum.HAK VERİLMEZ ALINIR

08.04.2009 17:14
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

08.04.2009 17:16
seker765 dedi ki...
duran aymaz ın sayın kader olduğunu yazmışlar öbür s,itede...siz kimsiniz?

08.04.2009 17:18
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
arkadaşlar sitede bir kaç kişinin hakimiyet egosunu tasvip etmedigim için halen bu sitedeyim.2veya3 kişinin ben daha iyi bilirim saplantısı siteyi bu hale getirdi,aynı şeyler yeni sitedede olacak.2 kişi anlatacak digerleri dinleyecek ,umutlanacak,umutları sönecek,böyle devam edecek,kimsenin kimseyi kurtarcak haliyok.kurtarsa zaten kendini kurtaracaktır.buradaki amaç daha çabuk bizleri ilgilendiren haberlere ulaşabilmektir.sesimizi duyuracak bişeyler yapmak için beraber hareket etmektir.ama bazı arkadaşlar sitedeki insanlara hükmetmeyi,sagdan soldan kopyaladıgı bir kaç yazıyı,bilgi olarak degerlendirip örtülü olarak ego tatmini yapmayı huy edinmişler degişemezler,aynı olay yeni sitedede olacaktır...my vay orda oldugu sürece,diger arkadaşlara bir sözüm yok ,bence bu sitedeki birlikteligimizi az da olsa koruyalım...zamanla daha bilgili arkadaşların buraya gelecegine eminim.dd1dd2

08.04.2009 17:21
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
syn mahoni burası çok güzeldi,dedimya bir kaç kişi buradaki diger insanlara hükmetmeye kaltı ,kendi bilgi ,ve bilmişlik egosunu tatmin etmeye çalıştı.durum ortada her türlü seviyesizlik yaşandı burada,,aynı kişi gidiyoeum dedi ve arkasınada insanları taktı...zaten bizim insanımız şak şakçıdır hemen galayana gelir.adam boyna bak giderim diyor bir allahın kuluda gidersen git diyemiyor.sanki yargıtay kararını ilgili o kişi verecek herhalde?kusura bakmayın ama bizim milletimizin içinde var sürü gibi güdülmek..adamlar burada bile hakimiyet peşinde oldular her zaman..burada kimse kimseye hükmedemez küçük düşüremez...tek bir amaç ugruna buradaki insanlar yazışma geregi duyuyorlar...bekledigimiz bir haber bir karar bunu 1 gün sonrada duyarız ne lur yaniii...dd1dd2

08.04.2009 17:22
eski dost dedi ki...
yanlış yazmışlar duran aymaz benim ve saadece eski dost rumuzu ile yazıyorum.

08.04.2009 17:22
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
arkadaş lar günaydın.diger siteye taşınan arkadaşlarla hiç bir problemim olmamıştır.ama ben gitmemeyi burada kalmayı tercih ettim.çünkü ben koyun degilim kusura bakmasınlar...orada arkadaşın biri aynen şöyle diyor aklı selim 3 kişi siteyi kontrol edecek...yaniiii geri kalanlar aklı selim degil koyun sürüsü yanii...ben böyle anlıyorum....oradaki 3 kişi şimdi rahat rahat bilmişlik ve liderlik egolarını tatmin ediyorlar...onlara göre karşılarında ne dese inanacak koyun sürüsü var nasıl olsa....oradaki my vay isimli arkadaş buradaki tartışmayı başlatıp sürdüren ve nihayetinde sitenin bu hale düşmesine neden olan arkadaştır...sen daha iyi biliyorsun ben daha iyi biliyorum tartışmasından kaynaklandı sitenin bu duruma düşmesi.arkadaşlar girin bi bakın siteye toplam 3 kişi birbirleri ile (güya hukuk adamları ya)yazışıyor digerleride abi abi diye seslenmekle kalıyor...böyle bir mantık olabilirmi kim karar verecek yazının dogruluguna yanlışlıgına?o 3 kişiye göremi yorumlar yazılacak...onlar begenmedigi zaman yayınlanmayacakmışşş...yazıklar olsun onlara demokrasi den insanlıktan bahseden dayanışmadan bahseden kafalara bak ...istedikleri yazıyı yayınlayacak istemedigini yayınlamayacakmışş...pekiii sizin bilmişlik ve ukalalık dolu yazılarınızı kim denetleyecek...ne hakkınız var insanların üzerinde hakimiyet kurmaya...? kimsiniz siz....ayrıyeten bu yazıyı okuyan o 3 kişiye sesleniyorum.site sabote etmenin ne kadar acizce ve zavallıca bir hareket oldugunu hepiniz kabul edersiniz.ama bu siteye boyna oranın adresini peş peşe ve sürekli kopyalayarak bu sitenin yazılamaz hale getirdiginizde sizde sabotaj cı olmuyormusunuz...sizden ricamm gittiniz tamam kabul ama burayada karışmayın artık...siz sürünüze sahip olun.....dd1dd2

08.04.2009 17:22
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HER KEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR ,,,DD1DD2

08.04.2009 17:23
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SYN ŞEKER SİZDEDE HATA YOK DEGİL... AMA DİKKATİMİ ÇEKEN ŞU OLDU SİZ KÜFÜRDEN UZAK KALDINIZ TÜM GEÇMİŞ YAZILARI OKUDUM SÜREKLİ KÜFÜRLER SİZE YAPILMIŞŞ...BUNU DA ANLAMADIM SİTENİN SEVİYESİNİ SİZİN DÜŞÜRDÜGÜNÜZÜ YAZIP DURDULAR..BUNDADANDA ŞU ÇIKIYOR SİTE HAKİMİYETETİ KURMAYA ÇALIŞANLARA KARŞI DURMANIZDIR..BEN DE BU DÜŞÜNCELERE TAMAMEN KARŞI BİRİYİM.O YÜZDEN DE BURDAYIM...DD1DD2

08.04.2009 17:23
dd1dd2 dedi ki...
DD1DD2 dedi ki...
SAYN ŞEKER BOŞVERELİM ARTIK ...MY VAY IN NİYETİNİ BEN ÇOK İYİ BİLİYORUM...BİZİM ÖYLE BİR TAKINTIMIZ YOK KİMSEYE LİDERLİK YAPMA GİBİ DÜŞÜNCELERİMİZE YOK..HERKEZDE BEYİN VAR ÇALIŞTIRSINLAR KAFALARINI GİRMESİNLER BOYUNDURUK ALTINA...ZATEN ÜLKEMİZİN BU HALİDE KOYUN BİR MİLLET OLDUGUMUZDAN DEGİLMİ,,,KİMSE HAK ARAMASINI BİLMEZ,BİRİ Bİ YARDIM YAPSIN DİYE EL OVUŞTURURLAR..ALINAN HAKLARI BİR LÜTUF OLARAK GÖRÜRLER...İNSANLARIMIZ EN BİRİNCİ HAKKI OLAN SAGLIK TA BİLE HALEN DOKTORLARIN FIRÇASI ALTINDA EZİLEREK MUAYENE OLUYORLARR....DD1DD2

15.03.2009 13:14

08.04.2009 17:24
dd1dd2 dedi ki...
dd1dd2 dedi ki...
SYN CÜNEYT:bakın benim buraya,sabah yazdıgım yazıyı ,oraya bir arkadaş kopyalamıştı,çünkü orda okudaum(ben kopyalamadım bunu bilmenizi isterim)yazımda bir hakaret bir küfür bir aşagılama yoktu,neden kaldırdınız açıklayabilirmisiniz.?hani sadece küfür içerikli yazılar silinecekti??yanii siz eleştirilemeyecekmisiniz,sizin yanlışlarınızı yazamayacakmı insanlar...herneyse tartışma yaratmak niyetinde degilim .ama yazıyı neden kaldırdıgınızı açıklarsanız sevinirim..dd1dd2

08.04.2009 17:24
OBAMA dedi ki...
KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:25
eski dost dedi ki...
şeker hanım bak size daha önce izah etmiştim..bu site dagılmadan önce dd1dd2 rumuzu ile yazan bendim fakat site dagıldıktan sonra diger tarafa eski dost rumuzu ile yazmıştım ve bunuda burda belirtmiştim...ama şimdi benim o zaman dd1dd2 rumuzu ile yazılarımı bir başkası yazıyor???

08.04.2009 17:26
seker765 dedi ki...
peki eski dost sakın bana dd1dd2 olmadığınızı yazmayın o halde...

08.04.2009 17:27
OBAMA dedi ki...
BOŞVERİN BUNLARI ARKADAŞLAR....
BENİM DERDİM BÜYÜK SİZ ONA ÇARE BULUN...

KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:28
OBAMA dedi ki...
AMERİKADA BAŞKANLIK YAPIYORUM AMA Bİ KEDİYE SAHİP ÇIKAMADIM.


OBAMA

08.04.2009 17:29
seker765 dedi ki...
OBAMANIN AYASOFYADA SEVDİĞİ KEDİYE ÇOK BENZİYORSUNUZ SAYIN KADER...

SAYGILAR..

08.04.2009 17:31
eski dost dedi ki...
şeker hanım izah ediyorum size,daha öncede izah etmiştim.ilk rumuzum site dagılmadan önce dd1dd2 idi site dagıldıktan sonra diger tarafa eski dost rumuzu ile yazıyordum ve halende aynı ,benim başka rumuzum yok ..düşüncelerimde ortada ne olursa olsun dogrularımı savunmak zorundayım ne pahasına olursa olsun...

08.04.2009 17:32
OBAMA dedi ki...
BOŞVERİN BUNLARI ARKADAŞLAR....
BENİM DERDİM BÜYÜK SİZ ONA ÇARE BULUN...

KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 17:38
eski dost dedi ki...
bir kez diger siteyi terketmiştim my vay sebebi ile.....başka bir sitede yazalim demiş ve buradaki arkadaşlarıda davet etmiştim...bu site bozuktu o zaman..fakat syn saygıdeger cüneyt beyin daveti üzerine tekrar diger siteye yazıyordum..ama gene dayanamadım ve artık saadece takip edecegim diger siteyi ve çalışmalarına dışardan katılıp her türlü maaillerine katılacagım katılıyorumda zaten..ismim duran aymaz .türkiye gazetesinede yayınlanan maaili ben göndermiştim...sizden ricamm beni bir başkası ile karıştırmayın çünkü ben başka bir rumuzla yazmıyorum yazmamda......bişeyler yapacaksak mücadeleye destek vereceksek yapalım.seviyesizlige müsade etmeyelim.

08.04.2009 17:39
eski dost dedi ki...
FLAŞ! HAKSIZ DAVALARDA PATLAMA!

Karşılıksız çek - senet son 6 ayda 5 kat arttı. Biinlerce insan mağdur. İcra müdürlükleriyle asliye ceza mahkemeleri de kitlendi. Piyasa vurgun yemişe döndü!

--------------------------------------------------------------------------------
8 Nisan 2009 15:16
--------------------------------------------------------------------------------


Kriz yüzünden hem esnaf hem tüketici kan ağlıyor. Çekler karşılıksız çıkıyor, tüketici bankalara olan kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Banka borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ocakta geçen yılı ikiye katlarken, şubatta karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı.


Küresel krizin etkisiyle ne tüketiciler kredi ve kart borcunu ödeyebildi ne de sanayide çekler karşılık bulabildi. Bireysel kredi ve kredi kartı ödeyemeyenlerin sayısı 2009`un ilk ayında 138 bin kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. En dikkat çeken artış ise kredi borçlularında yaşandı. Bireysel kredi borçlularının sayısındaki artış geçen yılın tam 4.5 katına çıktı.


Ticari hayatı ise karşılıksız çıkan çekler alt üst etti. Şubatta geçen yılın aynı ayına göre karşılıksız çek sayısı yüzde 53,1 arttı. Davalar icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri kilitledi. Krizin etkilerinin arttığı son 6 ayda karşılıksız çıkan çek sayısındaki artışın 5 kata ulaştığı belirtiliyor.


Borç batağındakiler ikiye katlandı


Krizin etkisiyle kredi kartı ve bireysel kredi borçluları katlanarak artıyor. 2009`un ilk ayında kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 138 bin 987 kişiye ulaşarak geçen yıl ocak ayındaki rakamı ikiye katladı. Bankalardaki batık kredi de ocak itibariyle 2 milyar 82 milyon 143 bin liraya çıkarak toplam kredi borcunun yüzde 2,5`ine ulaştı. Batık kredi kartı borcu da 2 milyar 477 bin 397 bin liraya ulaşarak toplam kredi kartı borcunun yüzde 7,5`ine çıktı.


Merkez Bankası`nın verilerine göre yılın ilk ayında 82 bin 714 kişi kredi kartı borcunu ödeyemedi. Bu rakam geçen yılın ocak ayına göre iki katlık artış anlamına geliyor. Geçen yıl bu sayı 49 bin 719 kişiydi. Bireysel kredi borçlularının sayısı da 56 bin 273`e çıktı ki geçen yıl bu rakam sadece 12 bin 431 kişiydi. Bireysel kredi borçluları da 4.5 kat artmış oldu.


Bankalara kart ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyen tüketici sayısı da geçen yıl ocakta 62 bin 150 kişiydi. Bu rakam bu yıl 138 bin 987 kişiye ulaştı. Toplam borçlu sayısı da yaklaşık ikiye katlandı.


Bankalarca bildirimi yapılan Merkez Bankasının negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı da 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 230,6 artarak 207 bin 636`dan 686 bin 547`ye yükselmişti. 2009`un ilk ayında 138 bin 987 kişiye ulaşarak neredeyse 2008`in yılının beşte biri oranını tek ayda yakaladı.





Batık kredi oranı artıyor


Bankalardaki batık bireysel kredi miktarı ise yine Merkez Bankası verilerine göre ocakta toplam kredinin yüzde 2,5`i seviyesinde bulunuyordu. 30 Ocak itibariyle batık bireysel kredi miktarı 1 milyar 82 milyon 143 bin toplam bireysel kredi borcu da 80 milyar 445 milyon 175 bin idi. 27 Şubat itibariyle batık kredi miktarı 2 milyar 265 milyon 524 bin liraya ulaştı. Toplam kredi borcu ise 80 milyar 311 milyon 383 bine geriledi. Ve batık kredi oranı yüzde 2,8`e yükseldi.


Kredi kartlarında da batık oranında artış sürüyor. Ocak sonu itibariyle toplam kredi kartı borcu 33 milyar 23 milyon 644 bin iken bunun 2 milyar 447 milyon 397 bini batıkdı. Batık kredi kartı oranı da yüzde 7,5 düzeyindeydi. Şubat sonu itibariyle ise kredi kartı borcu 32 milyar 520 milyon 40 bin liraya düştü, batık kredi kartı borcu da 2 milyar 671 milyon 814 bine çıktı. Batık oranı ise şubatta yüzde 8,2`ye ulaştı.


Karşılıksız çek davaları mahkemeleri kilitledi


Küçük esnaf, `karşılıksız çek` davaları nedeniyle mahkemelere taşınıyor. Türkiye genelindeki icra müdürlükleri ile asliye ceza mahkemeleri, karşılıksız çek ve senet davaları dolayısıyla kilitlenirken, karşılıksız çıkan çek sayısının son 6 ayda 5 kat arttığı belirtiliyor. Bin TL`lik çeklerin bile dava konusu olduğuna işaret eden icra avukatları, kriz ile birlikte dolandırıcılık ve sahte çek suçlarında patlama yaşandığına dikkat çekiyor.


Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 53,1 artarak 149 bin 186`ya çıktı. Bu artış, icra müdürlükleri ve icra davalarına bakan Asliye Ceza Mahkemeleri`nde `kaos`a neden oldu. Seratlı Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Serdar Seratlı, son 6 ayda karşılıksız çek davalarında yüzde 100`den fazla artış yaşandığını belirterek, `Özellikle matbaacılık, tekstil ve demir-çelik sektöründen çok dava oluyor. Bin TL`lik çekler bile geri dönüyor ve dava konusu oluyor` dedi. Seratlı, çekini ödemeyen şirket sahiplerinin `Kriz nedeniyle işlerim çok kötü. Bu yüzden ödeyemedim. Para kazanır kazanmaz ödeyeceğim` diyerek savunma yaptığını, ancak yasa gereği haciz işleminden kurtulamadığını dile getirdi.


İcra müdürlüklerinin hali içler acısı


Çakmakçı-Sağıroğlu Avukatlık Bürosu`ndan Avukat Mehmet Şerif Sağıroğlu da krizin baş gösterdiği ekim-kasım aylarında 200 bin karşılıksız çıkan çek varken, şu an bu rakamın 1 milyonu aştığını söyledi. Davalar nedeniyle icra müdürlüklerinin `içler acısı` durumda olduğunu vurgulayan Sağıroğlu, `Eskiden kesinleşmiş icra takiplerinde sabah icra müdürlüklerine gelir, öğlen hacze çıkardık. Şimdi icra müdürlükleri randevu usulü çalışıyor. Haciz için neredeyse 1 ay sonraya süre veriyorlar. Bu durum adaletin zamanında tecelli etmesini de engelliyor. Şu anda Asliye Ceza`ların iş yükünün önemli kısmını bu davalar oluşturuyor` diye konuştu.


Avukat da parasını alamıyor


Krizin derinleşmesi ile sahtecilik, dolandırıcılık gibi ekonomik suçlar inanılmaz bir şekilde artığını dile getiren Ahi-Gürler-Taygün Avukatlık Bürosundan Avukat Mustafa Gökhan Ahi ise, son dönemde ceza mahkemelerinin adam öldürme ve gasp davalarından çok çek sahteciliği, sahte belge tanzimi ve dolandırıcılık gibi mali suçlara baktığını kaydetti.


İcra davalarında yaşanan artış, avukatların işlerinde de artış sağladı. Ancak karşılıksız çeklerde yaşanan `ödeme` sorunu avukat ücretlerine de yansıyor. `İş yükü artışına rağmen tahsilatlarımızda yaşadığımız sıkıntılar daha büyük` diyen Avukat Şenol Küni, `Çek senet işlerinde avukatlık ücreti tahsilat yapıldığında ödenir. Tahsilat olmayınca avukatta ücretini alamıyor` dedi.


Karşılıksız çek sıkıntısı yaşanan sektörlerin başında tekstil geliyor. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı(İHKİB) Hikmet Tanrıverdi, sokak aralarındaki küçük butikler ve mağazaların çok ağır bir dönemden geçtiğini söyledi. Küçük esnafın karşılıksız çek davalarından başını alamadığını ifade eden Tanrıverdi, "iç piyasadaki talep daralması ve dışarıdaki finansal kaynakların azalması nedeniyle, küçük esnafımız bu tür davalarla karşı karşıya kaldı." dedi.

08.04.2009 18:02
eski dost...... dedi ki...
pressturk ten yeni başlık...........................................http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37178..............

08.04.2009 18:03
eski dost dedi ki...
mejliste karşılksız çek ve intihar dan bahsediliyor ve önlem alma vakti deniyor...trt3 de

08.04.2009 18:17
eski dost dedi ki...
Öncelikle hapiste yatanlar salıverilsin!316( 40.51% ) Herkes için genel bir af çıkarılsın!230( 29.49% ) Yasa değişsin, çok acilen yenisi çıkarılsın!199( 25.51% ) Bu durumdan bankalar sorumludur, burunları mutlaka sürtülsün!21( 2.69% ) Adımız temizlensin de ne yapılırsa yapılsın!14( 1.79% ) ...................................................................PRESSTURK TE AÇILAN ANKETE ŞU AN İTİBARİ İLE CEVAP YAZANLAR

08.04.2009 18:30
eski dost dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYORLAR
Sayın Milletvekilim,
KARŞILIKSIZ ÇEK KONUSU YENİDEN SORGULANMALI VE ÇAĞDAŞ, ADİL BİR ÇÖZÜM BULUNMALI.
Zor duruma düşen iş adamları, esnaflar her gün mahkeme kapılarında bekliyorlar. Mahkûm olanların bir kısmı ya kaçak yaşıyor, ya da içerdeler. Aileler perişan. Peki, bu insanlar bütün bunları hak ettiler mi? Çeki her karşılıksız çıkan insan suçlu mudur? Adalet, dolandırma kastı olanla, iyi niyetine rağmen zor duruma düşenleri ayırt edecek imkâna sahip mi?
3167 sayılı yasa ,suçta kast unsuru aramamakta, hangi nedenle olursa olsun çeki karşılıksız çıkanları mahkûm etmektedir.1995 yılından itibaren üç kez bu yasa iptal istemi ile Anayasa Mahkemesinin önüne geldi. Anayasa Mahkemesi bütün bu iptal istemlerini çek bir senet(akit, sözleşme ) değildir gibi hukuk dışı gerekçelerle ret etti. Bunun üzerine Prof. Dr. Hayri Domaniç ünlü makalesinde Anayasa Mahkemesi’nin AĞIR ŞEKİLDE hatalı olduğunu yazdı ve Kur’andan örnek vererek şöyle dedi: KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Anayasa mahkemesi kararlarını HAŞİM KILIÇ’IN muhalefet oyu ile ve çoğunlukla vermiştir.
Bu yasa AKP döneminde düzenlenmiş bir yasa değil. Ama bu adaletsizliğe son verecek olan AKP olmalı.
Bugün, belirlenen sürede 31.12.2008 tarihine kadar uyum yasası çıkarılamadığı için mahkemelerin bir bölümü karşılıksız çeklerden beraat kararı verirken çoğu mahkûmiyet vermektedir. Prof.Dr. Adem Sözüer’in ve Sayın İyimaya’n bu konu ile ilgili açıklamalarından sonra umutlar mahkemelere bağlanmıştı. Şimdi ise bir kargaşa yaşanmaktadır. Ancak önemli olan bir şekilde gerçekleşecek af değil, yasadaki adaletsizliğin giderilerek adil bir çek yasasına kavuşmaktır. Bunu için yapılması gereken siz milletvekillerinin 3167 sayılı yasada küçük bir değişiklikle, bu suçu kasta bağlamak ve basit yargılama yerine karşılıksız çek suçlarını genel yargılamaya tabi tutmaktır.
3167 sayılı çek yasasına kast unsuru ilave edilir ve genel yargılama usulüne geçilirse mevcut çek mahkumları özgürlüklerine kavuşur ve yargıdaki davalar da düşer. Bundan böyle de kötü niyetle, ya da dolandırma kastı ile çek keşide edenler yeni yasaya göre adil bir yargılamaya tabi olurlar.
Siz değerli vekillerimizden acil adalet bekliyoruz.

Nisan 8, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE FAKSLIYOR, MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE | Yorum yapılmamış

KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI AKP MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYOR
Sayın Milletvekilim,

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açacaktır. Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıd
......................................................................avkat rahmi ofluoğluna çok teşekkür ediyoruzzz

08.04.2009 18:41
eski dost dedi ki...
Çek yasası kafaları karıştırdı her mahkemeden farklı karar!


Çek yasasının TCK’ya uyarlanmaması hukukçuları da böldü. Karşılıksız çeke bazı mahkemelerde beraat, bazılarında ise hapis kararları çıkıyor
--------------------------------------------------------------------------------

Çek yasasındaki hukuki karmaşa devam ediyor. İlk kez Takvim'in gündeme getirdiği ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer'in öne sürdüğü 'Çek yasası yeni kanuna uyumlu hale getirilmediği için 31 Aralık 2008 tarihi itibarıyla hükümsüzdür' tezi sonrası mahkemelerden farklı kararlar çıkıyor.

70 bin dava var
Prof. Sözüer'in '70 bin dava düşecek 2 bin kişi cezaevinden çıkacak' açıklamasından sonra TAKVİM'in görüştüğü TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da konuyu doğrulamış ve kanunun uyumlu hale getirilmediğini belirtmişti. Bütün bu gelişmelerden sonra cezaevlerinde karşılıksız çek suçundan yatan binlerce kişi dilekçelerle mahkemelere başvurdu. Ardından bu suçtan dolayı yargılamalar da devam etti.

İki görüş
Gazetemize de ulaşan yüzlerce çek hükümlüsü mahkemelerin farklı farklı kararlar verdiklerini aktardı. Bazı mahkemeler yasanın TCK'ya uyarlanmadığı için karşılıksız çek suçundan beraat kararı verirken, bazı hakimler de yasanın yürürlükte olduğu kanaatiyle para cezası vermeyi sürdürüyor. Yaşanan ilginç durum avukatları da ikiye bölüyor. Bazı avukatlar müvekkillerine bu konudaki hukuki boşluktan yararlanabilecekleri bilgisini verirken bazıları, 'benim bilgim yok, böyle bir gelişme yok' cevabını veriyor. Mevcut 3167 sayılı Çek Yasası 3 Nisan 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yasa kapsamında 2003 yılına kadar karşılıksız çek kesenler dolandırıcılık suçundan yargılanıyordu. Ancak 8 Mart 2003 tarihinde Çek Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi.

Para cezası getirildi
Bu değişiklik doğrultusunda karşılıksız çek kesenlere önce maksimum 80 bin TL para cezası verildi. Ödenmediği takdirde ise gün hesabı yapılarak hapis cezasına çevrildi. Ancak yasanın 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uyumlu hale getirilmemesi karışıklığa sebep oldu.
08.04.2009 takvim gazetesi haberi

08.04.2009 19:57
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

08.04.2009 20:04
OBAMA dedi ki...
BOŞVERİN BUNLARI ARKADAŞLAR....
BENİM DERDİM BÜYÜK SİZ ONA ÇARE BULUN...

KEDİM KAÇTI ARKADAŞLAR..GÖREN HABER VERSİN.


OBAMA

08.04.2009 20:28
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

08.04.2009 20:04

08.04.2009 20:41
eski dost dedi ki...
08.04.2009 18:17
eski dost dedi ki...
Öncelikle hapiste yatanlar salıverilsin!316( 40.51% ) Herkes için genel bir af çıkarılsın!230( 29.49% ) Yasa değişsin, çok acilen yenisi çıkarılsın!199( 25.51% ) Bu durumdan bankalar sorumludur, burunları mutlaka sürtülsün!21( 2.69% ) Adımız temizlensin de ne yapılırsa yapılsın!14( 1.79% ) ...................................................................PRESSTURK TE AÇILAN ANKETE ŞU AN İTİBARİ İLE CEVAP YAZANLAR

08.04.2009 18:30
eski dost dedi ki...
KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYORLAR
Sayın Milletvekilim,
KARŞILIKSIZ ÇEK KONUSU YENİDEN SORGULANMALI VE ÇAĞDAŞ, ADİL BİR ÇÖZÜM BULUNMALI.
Zor duruma düşen iş adamları, esnaflar her gün mahkeme kapılarında bekliyorlar. Mahkûm olanların bir kısmı ya kaçak yaşıyor, ya da içerdeler. Aileler perişan. Peki, bu insanlar bütün bunları hak ettiler mi? Çeki her karşılıksız çıkan insan suçlu mudur? Adalet, dolandırma kastı olanla, iyi niyetine rağmen zor duruma düşenleri ayırt edecek imkâna sahip mi?
3167 sayılı yasa ,suçta kast unsuru aramamakta, hangi nedenle olursa olsun çeki karşılıksız çıkanları mahkûm etmektedir.1995 yılından itibaren üç kez bu yasa iptal istemi ile Anayasa Mahkemesinin önüne geldi. Anayasa Mahkemesi bütün bu iptal istemlerini çek bir senet(akit, sözleşme ) değildir gibi hukuk dışı gerekçelerle ret etti. Bunun üzerine Prof. Dr. Hayri Domaniç ünlü makalesinde Anayasa Mahkemesi’nin AĞIR ŞEKİLDE hatalı olduğunu yazdı ve Kur’andan örnek vererek şöyle dedi: KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Anayasa mahkemesi kararlarını HAŞİM KILIÇ’IN muhalefet oyu ile ve çoğunlukla vermiştir.
Bu yasa AKP döneminde düzenlenmiş bir yasa değil. Ama bu adaletsizliğe son verecek olan AKP olmalı.
Bugün, belirlenen sürede 31.12.2008 tarihine kadar uyum yasası çıkarılamadığı için mahkemelerin bir bölümü karşılıksız çeklerden beraat kararı verirken çoğu mahkûmiyet vermektedir. Prof.Dr. Adem Sözüer’in ve Sayın İyimaya’n bu konu ile ilgili açıklamalarından sonra umutlar mahkemelere bağlanmıştı. Şimdi ise bir kargaşa yaşanmaktadır. Ancak önemli olan bir şekilde gerçekleşecek af değil, yasadaki adaletsizliğin giderilerek adil bir çek yasasına kavuşmaktır. Bunu için yapılması gereken siz milletvekillerinin 3167 sayılı yasada küçük bir değişiklikle, bu suçu kasta bağlamak ve basit yargılama yerine karşılıksız çek suçlarını genel yargılamaya tabi tutmaktır.
3167 sayılı çek yasasına kast unsuru ilave edilir ve genel yargılama usulüne geçilirse mevcut çek mahkumları özgürlüklerine kavuşur ve yargıdaki davalar da düşer. Bundan böyle de kötü niyetle, ya da dolandırma kastı ile çek keşide edenler yeni yasaya göre adil bir yargılamaya tabi olurlar.
Siz değerli vekillerimizden acil adalet bekliyoruz.

Nisan 8, 2009 Yazan: rahmiofluoglu | Uncategorized | KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE FAKSLIYOR, MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇE | Yorum yapılmamış

KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI AKP MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYOR
Sayın Milletvekilim,

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açacaktır. Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıd
......................................................................avkat rahmi ofluoğluna çok teşekkür ediyoruzzz

08.04.2009 18:41
eski dost dedi ki...
Çek yasası kafaları karıştırdı her mahkemeden farklı karar!


Çek yasasının TCK’ya uyarlanmaması hukukçuları da böldü. Karşılıksız çeke bazı mahkemelerde beraat, bazılarında ise hapis kararları çıkıyor
--------------------------------------------------------------------------------

Çek yasasındaki hukuki karmaşa devam ediyor. İlk kez Takvim'in gündeme getirdiği ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer'in öne sürdüğü 'Çek yasası yeni kanuna uyumlu hale getirilmediği için 31 Aralık 2008 tarihi itibarıyla hükümsüzdür' tezi sonrası mahkemelerden farklı kararlar çıkıyor.

70 bin dava var
Prof. Sözüer'in '70 bin dava düşecek 2 bin kişi cezaevinden çıkacak' açıklamasından sonra TAKVİM'in görüştüğü TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da konuyu doğrulamış ve kanunun uyumlu hale getirilmediğini belirtmişti. Bütün bu gelişmelerden sonra cezaevlerinde karşılıksız çek suçundan yatan binlerce kişi dilekçelerle mahkemelere başvurdu. Ardından bu suçtan dolayı yargılamalar da devam etti.

İki görüş
Gazetemize de ulaşan yüzlerce çek hükümlüsü mahkemelerin farklı farklı kararlar verdiklerini aktardı. Bazı mahkemeler yasanın TCK'ya uyarlanmadığı için karşılıksız çek suçundan beraat kararı verirken, bazı hakimler de yasanın yürürlükte olduğu kanaatiyle para cezası vermeyi sürdürüyor. Yaşanan ilginç durum avukatları da ikiye bölüyor. Bazı avukatlar müvekkillerine bu konudaki hukuki boşluktan yararlanabilecekleri bilgisini verirken bazıları, 'benim bilgim yok, böyle bir gelişme yok' cevabını veriyor. Mevcut 3167 sayılı Çek Yasası 3 Nisan 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yasa kapsamında 2003 yılına kadar karşılıksız çek kesenler dolandırıcılık suçundan yargılanıyordu. Ancak 8 Mart 2003 tarihinde Çek Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi.

Para cezası getirildi
Bu değişiklik doğrultusunda karşılıksız çek kesenlere önce maksimum 80 bin TL para cezası verildi. Ödenmediği takdirde ise gün hesabı yapılarak hapis cezasına çevrildi. Ancak yasanın 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni TCK'ya uyumlu hale getirilmemesi karışıklığa sebep oldu.
08.04.2009 takvim gazetesi haberi

08.04.2009 19:57
eski dost dedi ki...
arkadaşlar ciddi olarak magdur arkadaşların,artık herşeyi bir kenara bırakarak,burada seviyeli bir şekilde bilgi ve haber paylaşımı yapmalıyız...vede neler yapabiliriz sesimizi nasıl duyurabiliriz bu konuda kafa yormalıyız.burada herkez özgürce fikirlerini beyan edebilir .bence herkez aynı deger e sahiptir.kimsenin kimseye hükmetmesi kabul edilemez.ama bu konularda daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşlarında ,fikirlerinden faydalanmalıyız.tüm arkadaşların konumuzla ilgili veya dolaylı ilgili her buldugu haberi kaynagı ile buraya atarsa çok yararlı olacaktır....TÜM MAGDUR ARKADAŞLARI SEVİYE ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE DAYANIŞMA VE MÜCADELEYE ÇAGIRIYORUM....BURADA BOYUNDURUK YOK HAKİMİYET YOK SANSÜR YOK SÜRÜ YERİNE KONMAK YOK BASTIRILMAYA ÇALIŞILAN EGO YOK UKALALIK YOK HERKEZ ÖZGÜRCE FİKİRLERİNİ BEYAN EDEBİLİR.....MÜCADELEYE DEVAM...HAK VERİLMEZ ALINI

eski dost dedi ki...

buradan tüm arkadaşlara sesleniyorum.lütfen kendimize gelelim,bırakalım kısır tartışmaları,bizim bu tartışmalarla oyalanacak ne zamanımız var nede moralimiz..diger site olsun burası olsun,veya başka bir site olsun tamamen birbirimize destek verelim.unutmayın herkez buradaki her kez içinde mücadele vermiş oluyor,diger sitedeki arkadaşlarında ne olursa olsun mücadelesini destekliyor ve hepsini tebrik ediyorum.her kezin kendine göre büyük sorunları var ,bu durumda insanlarla dalga geçmek aşagılama küfür etmek,son derece yanlış..bu tür hayat meselelerinde böyle şeyler yapmak ayıp ve günahtır.......bakın bu mesele yüzünden hayatını sonlandıracak pisikolojide insanlar var....bu yüzden tekrar burdan rica ediyorum,muhabbet arayan ve zaman geçirmek isteyen arkadaşlar lütfen bu işe uygun siteler var oralar takılın gerçekten ,,hayati meselelerde alay olmaz,insanlıga hiç yakışmaz..

eski dost dedi ki...

buradan tüm arkadaşlara sesleniyorum.lütfen kendimize gelelim,bırakalım kısır tartışmaları,bizim bu tartışmalarla oyalanacak ne zamanımız var nede moralimiz..diger site olsun burası olsun,veya başka bir site olsun tamamen birbirimize destek verelim.unutmayın herkez buradaki her kez içinde mücadele vermiş oluyor,diger sitedeki arkadaşlarında ne olursa olsun mücadelesini destekliyor ve hepsini tebrik ediyorum.her kezin kendine göre büyük sorunları var ,bu durumda insanlarla dalga geçmek aşagılama küfür etmek,son derece yanlış..bu tür hayat meselelerinde böyle şeyler yapmak ayıp ve günahtır.......bakın bu mesele yüzünden hayatını sonlandıracak pisikolojide insanlar var....bu yüzden tekrar burdan rica ediyorum,muhabbet arayan ve zaman geçirmek isteyen arkadaşlar lütfen bu işe uygun siteler var oralar takılın gerçekten ,,hayati meselelerde alay olmaz,insanlıga hiç yakışmaz..

eski dost dedi ki...

buradan tüm arkadaşlara sesleniyorum.lütfen kendimize gelelim,bırakalım kısır tartışmaları,bizim bu tartışmalarla oyalanacak ne zamanımız var nede moralimiz..diger site olsun burası olsun,veya başka bir site olsun tamamen birbirimize destek verelim.unutmayın herkez buradaki her kez içinde mücadele vermiş oluyor,diger sitedeki arkadaşlarında ne olursa olsun mücadelesini destekliyor ve hepsini tebrik ediyorum.her kezin kendine göre büyük sorunları var ,bu durumda insanlarla dalga geçmek aşagılama küfür etmek,son derece yanlış..bu tür hayat meselelerinde böyle şeyler yapmak ayıp ve günahtır.......bakın bu mesele yüzünden hayatını sonlandıracak pisikolojide insanlar var....bu yüzden tekrar burdan rica ediyorum,muhabbet arayan ve zaman geçirmek isteyen arkadaşlar lütfen bu işe uygun siteler var oralar takılın gerçekten ,,hayati meselelerde alay olmaz,insanlıga hiç yakışmaz..

eski dost dedi ki...

buradan tüm arkadaşlara sesleniyorum.lütfen kendimize gelelim,bırakalım kısır tartışmaları,bizim bu tartışmalarla oyalanacak ne zamanımız var nede moralimiz..diger site olsun burası olsun,veya başka bir site olsun tamamen birbirimize destek verelim.unutmayın herkez buradaki her kez içinde mücadele vermiş oluyor,diger sitedeki arkadaşlarında ne olursa olsun mücadelesini destekliyor ve hepsini tebrik ediyorum.her kezin kendine göre büyük sorunları var ,bu durumda insanlarla dalga geçmek aşagılama küfür etmek,son derece yanlış..bu tür hayat meselelerinde böyle şeyler yapmak ayıp ve günahtır.......bakın bu mesele yüzünden hayatını sonlandıracak pisikolojide insanlar var....bu yüzden tekrar burdan rica ediyorum,muhabbet arayan ve zaman geçirmek isteyen arkadaşlar lütfen bu işe uygun siteler var oralar takılın gerçekten ,,hayati meselelerde alay olmaz,insanlıga hiç yakışmaz..

eski dost dedi ki...

buradan tüm arkadaşlara sesleniyorum.lütfen kendimize gelelim,bırakalım kısır tartışmaları,bizim bu tartışmalarla oyalanacak ne zamanımız var nede moralimiz..diger site olsun burası olsun,veya başka bir site olsun tamamen birbirimize destek verelim.unutmayın herkez buradaki her kez içinde mücadele vermiş oluyor,diger sitedeki arkadaşlarında ne olursa olsun mücadelesini destekliyor ve hepsini tebrik ediyorum.her kezin kendine göre büyük sorunları var ,bu durumda insanlarla dalga geçmek aşagılama küfür etmek,son derece yanlış..bu tür hayat meselelerinde böyle şeyler yapmak ayıp ve günahtır.......bakın bu mesele yüzünden hayatını sonlandıracak pisikolojide insanlar var....bu yüzden tekrar burdan rica ediyorum,muhabbet arayan ve zaman geçirmek isteyen arkadaşlar lütfen bu işe uygun siteler var oralar takılın gerçekten ,,hayati meselelerde alay olmaz,insanlıga hiç yakışmaz..

eski dost dedi ki...

buradan tüm arkadaşlara sesleniyorum.lütfen kendimize gelelim,bırakalım kısır tartışmaları,bizim bu tartışmalarla oyalanacak ne zamanımız var nede moralimiz..diger site olsun burası olsun,veya başka bir site olsun tamamen birbirimize destek verelim.unutmayın herkez buradaki her kez içinde mücadele vermiş oluyor,diger sitedeki arkadaşlarında ne olursa olsun mücadelesini destekliyor ve hepsini tebrik ediyorum.her kezin kendine göre büyük sorunları var ,bu durumda insanlarla dalga geçmek aşagılama küfür etmek,son derece yanlış..bu tür hayat meselelerinde böyle şeyler yapmak ayıp ve günahtır.......bakın bu mesele yüzünden hayatını sonlandıracak pisikolojide insanlar var....bu yüzden tekrar burdan rica ediyorum,muhabbet arayan ve zaman geçirmek isteyen arkadaşlar lütfen bu işe uygun siteler var oralar takılın gerçekten ,,hayati meselelerde alay olmaz,insanlıga hiç yakışmaz..

eski dost dedi ki...

Hayat öyle bir örtüdür ki..

Üç kuruşluk dünyada azgınlaşan para hırslılarının..

İflah olmaz eli uzunların..

Din kisvesiyle çapulcuğu şiar edinenlerin..

Namusluluk adına helale haram, sevaba günah sokuşturanların..

Makama kurulanlarla kolkola girip devletini, vatandaşını soyanların..

Velhasıl..

İtin, uğursuzun.. üstüne tüyden, kadifeden bir yorgan olur o hayat..

Sarar, sarmalar, kuş sütüyle besler..

İpekten bir çarşaf gibi serilir yatağına..

Kırmızdan bir halı gibi akar gider ayağının altında..

Ama hayat öyle de bir örgüdür ki..

Başına olmadık işler örer..

Ayağının altından yer kabuğu çekilir..

Yataklar mezar, çarşaflar kefen olur adeta..

Devletine, yurduna, dinine, ulusuna bağlılığına..

Namusuna, insan sevgine, engin hoşgörülülüğüne..

Hepsinin dibine inen bir balta inmiş sayardın ama..

Asıl sırat köprüsü şimdi karşındadır..

İnsan gibi insan olmanın, adamlığının sınavını şimdi vereceksindir asıl..

Baş kaldırmayacaksın..

Hele zinhar; kahır etmeyeceksin..

Umudunu yitirmeyecek, her şey Rabbim’den diyeceksin..

Rızkım bu kadarmış diye buna da şükredeceksin tevekülle..

Çünkü buralar..

Bu nimetler, bu yoksunluklar hepsi birer sinav..

Asılolan..

Ötekinde başın dik hesap verecek misin..

Yoksa yerin dibine geçecek, boynunu bükecek, af mı dileneceksin..

Önceki günü bu duyguların en yoğunuyla yaşadım..

30 yıl gece gündüz çalışmış, iyi kötü kendime bir iş kurmuştum..

Pek çok haram süt emmişin kem gözü vardı üstümde..

Olmadık bürokratik dert, olmadık endel çıkardılar önüme..

Yar etmediler bana orayı..

Haklının değil güçlünün düzeninde entrikalarla baş edemedim..

Her şeyimi bir anda kaybediverdim..

O an melek yavrularım İpek’imle Gülbin’im..

Dünyalar tatlısı eşim Handan’ım canlandı gözlerimin önüne..

Dimdik kalmalıydım ayakta, çünkü..

Bizim terbiyede, bizim öğretide ne isyan vardır, ne beddua..

Edenlere ‘güzel Allah’ım bildiği gibi yapsın’ der geçeriz..

Uzun zamandır şu gudubet çek – senet yasasının mağdurlarına içim yanıyordu..

Bu duygularımı onlarla da paylaşmalı, cesaret almalıydım..

Aynı kirli ayak oyunlarının mağdurlarıydık ve beni anlayacaklardı mutlaka..

İnternetin başına geçtim..

Yine yüzlerce yorum yağmıştı..

Ama biri vardı ki çarpıldım..

Bir güzel yavrunun gözyaşları damlıyordu satırlara hala..

İsmi Nilüfer..

“Annemi babamı istiyorum” diye çığlık atıyordu:



‘Mustafa Abi, ben lise öğrencisiyim. Babam hapiste, annem de hapisle karşı karşıya. Krizde çeklerle her şeyimizi mahvetti. Ben derslerime bakamıyorum, çalışamıyorum, kendimi veremiyorum, versem de kafam almıyor.

Annemle babamı görmeye giderken binbir korkuyla gidiyoruz. Annemsiz babasız mı kalacağım diye korkuyorum. Çeklerde hapis olmaz, dedi avukat. Hiçbir yerde yokmuş, bizde varmış. Neden biz de hukuk devleti değil miyiz?

Mustafa Abi, benim bir de Uğur Dündar’a söylemek istediğim var. Kendisine bir haksızlık yapıldı mı kıyametleri kopardı, ama bizlere, binlerce kişiye haksızlık yapılıyor ama duymuyor Uğur Abi. Onun çocukları da bizler gibi annesiz babasız kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalsaydı susar mıydı acaba?

Annem babam bankalara yenildik, onlar güçlü diyor. Oysa biz daha güçlüyüz. Hukuk profesörleri var, siz varsınız. Bizim sesimiz oldunuz . Haklı olan biziz ve kazanacağız, bankalar kazanamayacak bu kez. Hukuk varsa adalet varsa çeke hapis kalkmalı.’



Nilüfercik haklı; ne o yalnız, ne bizler..

Onun iki ablası var; İpek’le Gülbin..

Benim binlerce dostumuz var; sizler..

Bozuk düzenin yoz oyunlarıyla mağdur edilmiş mağrurlar yürek yüreğe..

Bu da her şey değil mi?

eski dost dedi ki...

ÇEK MAĞDURU NASIL İSYAN ETMEZ!

Büyük skandal: Ziraat, 30 milyon TL borcu olduğu görülen firmaya 2 milyon TL’lik kredi kullandırdı. Firmanın çeklerİ karşılıksız çıktı. Çok sayıda icra kaydı kayıp!

--------------------------------------------------------------------------------
9 Nisan 2009 11:43
--------------------------------------------------------------------------------


Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK), faaliyetlerini mercek altına aldığı Ziraat Bankası’na firmalara verdiği krediler ve banka personelinin her yıl artan zimmet suçu konularında uyarıda bulundu. YDK, Ziraat Bankası’nın, icra ve karşılıksız çek kaydı olan, borcu nedeniyle pek çok banka ile davası bulunan, kredi verilemeyecek nitelikteki bir inşaat firmasını kredilendirdiğini tespit etti.
16 ayrı şubede usulsüz kredi verildiğini ortaya çıkaran YDK, bankanın personelinden, başta zimmet olmak üzere alacaklarının hızla arttığını da saptadı.

İcralık firmaya kredi verilmiş


YDK, Ziraat’ı 2007 hesaplarını inceleyerek hazırladığı raporu Meclis’e sundu. Raporda, 2007 ve 2008’de, tasfiye olunacak alacaklara intikal eden firma sayısında ve alacak oranında artış olduğu, bunun üzerinde önemle durulması gerektiği belirtildi.
“Kredi politikaları yeniden gözden geçirilmeli” denilen raporda, kredi talebinde bulunan firmalara yönelik raporların detaylı hazırlanması gerektiği belirtildi. Rapora göre, Ziraat, 30 milyon TL borcu olduğu görülen bir inşaat firmasına 2 milyon TL’lik kredi kullandırdı. Firmanın keşide ettiği çekler karşılıksız çıkarken, çok sayıda icra kaydının olduğu da belirlendi. Başka bankalara borcu nedeniyle icralık olan firma, Ziraat’a borcunu da ödeyemedi.
Bankanın Trabzon, İstanbul, Denizli, Elazığ ve Ankara’da bulanan bazı şubelerinin de bankacılık teammüllerine aykırı şekilde kredi kullandırdığı ve bu kredilerin geri dönüşünün olmadığı saptandı. Buna göre, kredi alan firmaların adreslerinde bulunamadığı, firmaların teminat gösterdiği gayrimenkullerin hacizli olduğu ve buna karşın firmalara yüksek miktarda kredi kullandırıldığı belirlendi. YDK, usulsüzlüklerin teftiş kurulunca soruşturulmasını istedi.

Kasalar açık veriyor
Ziraat Bankası’nın personelden alacaklarının yüzde 24.9 arttığı belirlendi. Alacakların önemli bölümünü zimmet suçundan kaynaklanan ödemeler oluşturdu. Buna göre, bankanın personelinden alacakları 12 milyon 116 bin TL’ye ulaştı. Bu paranın 10 milyon 203 bin lirasını zimmet suçundan kaynaklanan alacaklar oluşturdu.

eski dost dedi ki...

posta@ihd.org.tr tüm arkadaşlardan bu adrese maail destegi bekliyoruz,,,daha sonra telle irtibat kurulacaktır

«En Eski ‹Eski   201 – 277 / 277   Yeni› En yeni»

Yeni anayasa yapılmalı mı?

AKP'nin tavrı kürt sorununun çözümüne olumlu katkı yapıyor mu?

DTP'nin tavrı kürt sorununun çözümüne olumlu katkı yapıyor mu?