MADDE 33 - SUÇ VE CEZALARA İLİŞKİN ESASLAR

Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

22.646 yorum:

«En Eski   ‹Eski   8401 – 8600 / 22646   Yeni›   En yeni»
Adsız dedi ki...

bakın ben ayşe hanımı arasa idim o beni haberler müdürü ile görüştürmek için çaba sarfedecekti..şimdi ben ne yaptım sekreter bayana rica ettim..müdürle görüşmek istediğimi söyledim...o zaman bağlandım yani..ayşe hanımı aştık açıkçası..şimdi olay şu...ben pazartesi günü akşam haberlerinden önce direk ayşe hanım vasıtası ile sayın dündara ulaşma çabası vereceğim ...oki? saygılar..

Adsız dedi ki...

sn jenardi

biz haklıyız bunu net biliyorum..yasaya göre haklıyız ..sizin dediğiniz gibi olsaydı anayasa da 2003 ten bu yana ceza verilmemesi gerekirdi fakat yasa da o zaman boşluk yoktu 01.01.2009 tarihinde bu boşluk oluştu..

ve şu an yasa uygulandığında biz kurtulacağız.bankaların vs lobi oluşturmasının sebebi buna engel olmak..

my way

Adsız dedi ki...

baykal esnafın halinden bahsediyor bastır baykal :)3434

Adsız dedi ki...

yani bendende bu kadar yani..daha napim?

Adsız dedi ki...

teşekkürler sayın şeker..

my way

Adsız dedi ki...

ben ugurdundar@startv.com diye gönderince gitti.sanırım tr olmayacak

mühendis

ss34 dedi ki...

evet benimkide gitti

Adsız dedi ki...

Arkadaşlar hepimizin ALLAH YARDIMCISI OLSUN.


özlem

Işık Erdemli dedi ki...

evet bende gönderdim

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

sizce kaç mail gitmiştir yorum yaparmısınız lütfen..

bu arad sn özlem hoş geldiniz..

my way

Adsız dedi ki...

bakın sayın my way...
şimdi şöyle yapalım..buradaki arkadaşlardan birtanesi benim yaptığım gibi star tv yi arasın...uğur beyin sekreteri ayşe hanımla görüşeceğim desin...bu bayan zaten ilgileniyor..olayı kısaca anlatıp biz nasıl ulaşabiliriz uğur beye desin..bu 2. yol olur...tamam mı? telefonu
(0212) 4135000
zaten belkide diyecek ayşe hanım arayan oldu konu ile ilgili diye..oki?

Adsız dedi ki...

MY WAY ABİ BABAM AZ ÖNCE AVUKATIMIZLA GÖRÜŞMÜŞ AVUKAT ÇEKİN YASADAKİ HÜKMÜNÜ KAYBETMESİ SEBEBİYLE BİRAN ÖNCE TAHLİYELERİN BAŞLAMASI GEREKTİĞİNİ NEYİN ENGEL OLDUĞUNU ANLAYAMADIĞINI SÖYLEMİŞ ÜZÜLEYİMMİ SEVİNEYİMMİ ANLAMADIM VALLA SEN ANLADIYSAN BANA ANLAT 3434

Adsız dedi ki...

ayşe hanım uğur beyin sekreteridir...

Adsız dedi ki...

MY WAY ABİ AVUKATIMIZ PAZARTESİ İLK İŞ OLARAK YARGITAYI ARAYACAK AVUKATIMIZ DÜN YANLIŞ BİLGİDİR DEDİ BANA BUGÜN BABAMA BAŞKA BİŞEY DEMİŞ BUNLARIN ALAYI ŞAŞKIN VALLA YAW 3434

Adsız dedi ki...

ŞEKER ABLA UĞUR BEYİN PROGRAMI PAZARTESİYMİŞ HAFTASONU ANA HABER SUNMUYORMUŞ 3434

Adsız dedi ki...

3434 bak cnm..benim dediğimi demiş avukatınız...inş..aynen öyle olacak...şu an için...ÇEK VASFINI KAYNETMİŞTİR ..arkadaşlar..
buradan hiçbir hukukçu buna hayır diyemez...zaten torba yasanın içine de bu şekliyle jonulmuş olmasının sebebi odur...,
ayrıca kanun beklemeksizin yargıtayın önü açılmıştır...

Adsız dedi ki...

MY ABİ YAZIMI OKUDUYSAN DEĞERLİ YORUMLARINI BEKLİYORUM 3434

Adsız dedi ki...

ŞEKER ABKA VALLA İNŞALLAH YİNE BİRİ BU İŞ TAŞ KOYMAZ BANKALAR FALAN 3434

Adsız dedi ki...

bankalar deil mi şu an bi anlamda bu hale gelmesine sebep?
ne bankası artık iktidarın da tek düşmanı bankalar...
sen merak etme...

Adsız dedi ki...

SAYIN MY WAY..
YOK MU Bİ ARKADAŞ AZ ÖNCE YAZDIKLARIMI UYGULAYACAK?
Bİ TELEFON YANİ..

Adsız dedi ki...

svegili arkadaşlar artık bankaların koyacağı bir taş kalmadı.biz başından beri hükümetten ne bir af nede bir yeni yasa bekliyorduk.sadace KANUNSUZ CEZA OLMAZ ilkesine dayanarak 01,01,2009 dan önceki haklarımızı geri istiyoduk.yüce allahın tecellisi zuhur etmeye başladı.ben ve my way arkadaşımız dün yaptığımız yargıtay dosya kararlarında 5 dosyaya BOZMA kararı verildiğini gördük ve buraya da koyduk.ancak elimizden geleni yaptık ki bu BOZMA davalarının içeriğini görüp ona göre harekete geçmemiz lazım.içeriğini görebilmek için ya hakim ya savcı yada sağlam bir avukat olmanız gerekli.haberler ümit verici. ancak içerik görmeden burdaki bazı arkadaşlar gibi tam bir şey diyemiyorum.ümidimiz 1 kat daha arttı. çünkü my way arkadaşımızında dediği gibi 5 dosyanın 5 ine birden BOZMA verilmesi manidar

jenardi

Adsız dedi ki...

selam herkese,

sayın cumhurbaşkanı torba yasayı onaylamış.

Adsız dedi ki...

rcn nerden gördün bizimle paylaşırmısın


jenardi

Adsız dedi ki...

yanılmıyorsam ISKENDER BEY dı,haber verecektı.noldu,acaba hayat

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

mail atmaya devam..konuyu saptırmayalım..hep böyle oluyor..

sn 3434

zaten bizim savunduğumuz bu ve netice alacağız..bunu duyurmaya çalışalım..her yere..bu gün uğur dündar yarın başka bir tv..

p.tesi haber sunacak..arenada p.tesi..bir kelime söylese bu bir kartopu olarak başlar bir çğa dönüşür..olay bu..

my way

Adsız dedi ki...

HELAL BEEE....ÇOK SEVİNDİM....

Adsız dedi ki...

NTV HABERLERDE VARDİ.HEPİMİZ İÇİN HAYIRLISI OLSUN.

Adsız dedi ki...

YA MY WAY... KAÇ DEFA YAZDIM Bİ YANIT VERSENİZ YA..

Adsız dedi ki...

ugurdundar@startv.com olacak tr yi yazmayın
mühendis

Adsız dedi ki...

sn şeker

ben daha önce yazmıştım bir cep telefonum var..eksi 28 de kontör..tel açma durumum olsa emin olun bin sefer açardım..böyle bir imkanım yok..

unutmadan acitasyon yapmakta adetim değil..

my way

Adsız dedi ki...

5838 sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ve 5839 sayılı "Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayınlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir.



bizi ilgilendiren torba kanunu bu mu?


jenardi

Adsız dedi ki...

YA SİZ DEİL DE ÖNAYAK OLUN BİRİ MUTLAKA AÇAR...
O ZAMAN BU İŞ ORGANİZE OLUR...ÇOK İŞİMİZE YARAYACAK...

Adsız dedi ki...

Evet sayın Jenardi 5858 nolu kanun ile 3167 ye eklenen gecici madde 2) 18.madde oluyor yani 3167 de.31.12.2009 da kadar vadesinden önce yazdıramazsın olayı

R.C

Adsız dedi ki...

sn jenardi

yayınlandığı anda bir itiraz sebebimiz daha var ..bu çok güzel zaten cumhurbaşkanı bu durumda onaylamaması düşünülemezdi..

sn jenardi senin konun % 100 danayı kesebilirsin yani..

my way

Adsız dedi ki...

5838 miş 5858 yazmışım düzeltiyorum.

R.C

Adsız dedi ki...

dün star tv ana haberde bir bayanı yanlışlıkla!uğur dündar 2 kez bağladılar
o yanlışlığı bide bize yapsalar!!!!!!


özlem

Adsız dedi ki...

sayın arkadaşlar bizim kanunu cumhurbaşkanı onaylamıştır

bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun:
MADDE 18- 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 2- 31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”

jenardi

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

bu konu vadeli çek konusu yani çek yasasını anayasaya da aykırı hale getiriyor..

unutmadan söyleyim..

may way

Adsız dedi ki...

bişi dikkatini çektimi my way???


çekte vade olmaz kanunu iyi okurmusun..

ne olur bana benim düşündüğüm şeyi söle neolur:)


jenardi

Adsız dedi ki...

DEMLİĞE ÇAY ATMAMIŞIM..ÇAY DEMLEDİM Bİ BARDAK İÇEYİM DEDİM SADECE SU VAR ...ALLAHIM YA...ALLAH KİMSEYİ ŞAŞIRTMASIN...

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

konuyu açıklayan anayasa mahkemesi kararını atıyorum okuyun lütfen..

okuduğunuzda kendiniz anlayarak sevineceksiniz..

my way

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete tarih/sayı:26.04.2003/25090
Esas Sayısı : 2002/165
Karar Sayısı : 2002/195
Karar Günü : 11.12.2002
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Vezirköprü Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 19.3.1985 günlü, 3167 Sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” un 16. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Karşılıksız çek keşide etmek suçu ile ilgili açılan davada, 3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“3167 sayılı Yasa’nın 16/1 maddesi “ibraz süresi önce 4. maddeye göre ibraz edildiğinde yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar...” şeklindedir.
Anayasa’nın 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Yasa ile değişik 38/8. maddesi ve fıkrası “Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” şeklindedir.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çek bir tedavül aracıdır. Bu bağlamda çek, sözleşmenin kendisi olmamasına karşın düzenlenmesine neden olan bir sözleşmenin varlığı da mutlaktır. Alım-satım, bağışlama, ödünç verme,vb. bir sözleşme sonrası borçlunun edinimine karşılık olmak üzere düzenlenir. Çek sözleşme nedeni ile vardır. Çek karşılıksız çıktığında aslında keşideci sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmemiş olmaktadır. Karşılıksız çek düzenleyen kişi gerçekte, arka planda edimini yerine getirmediği için 3167 sayılı Yasa’nın 16/1. maddesinde tanımlanan suçu işlemiş olmaktadır. Bu suçun cezası hürriyeti bağlayıcıdır. Anayasa’nın değişik 38/8. madde ve fıkrası sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde borçlunun özgürlüğünden alıkonulamayacağını hüküm altına almasına nazaran 3167 sayılı Yasa’nın 16/1 maddesi Anayasa’ya aykırıdır.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
19.3.1985 günlü, 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”un itiraz konusu bölümü de içeren 16. maddenin birinci fıkrası şöyledir:
“MADDE 16/1 : İbraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce, 4 üncü maddeye göre ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Mahkeme ayrıca işlenen suçun mahiyetine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir müddet için failin bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına karar verir. Yasaklama kararı bütün bankalara duyurulmak üzere T.C. Merkez Bankasına bildirilir.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralı
İtiraz başvurusunda Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Enis TUNGA, Mehmet ERTEN’in katılmalarıyla 11.12.2002 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralı ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrasının iptalini istemiş ise de, sadece bu kuralda yer alan hürriyeti bağlayıcı cezanın Anayasa’ya aykırılığını ileri sürmüştür. Bu nedenle, esas incelemenin, fıkranın birinci tümcesinin “... bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar” bölümüyle sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
İtiraz başvurusunda, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çekin, kambiyo senedi olduğu, alım satım veya alacak-borç sözleşmesi gereğince ödeme vasıtası olarak kullanıldığı, taraflarca varılan hür irade sonucunda ve sözleşmenin sonucu olarak keşide edildiği, aktedilen sözleşme hükümlerine göre borçlunun belirlenen tarihte yazılı miktarı çek hamiline veya cirantalara ödeme yükümlülüğü altına girdiği, yasada öngörülen hapis cezasının sözleşmeden kaynaklandığı, kanunların Anayasa’ya aykırı olamayacağı bu nedenle kuralın, Anayasa’nın 2., 11. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kuralın iptali istemiyle daha önce Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru hakkında 26.2.1995 günlü, E: 1999/18, K:1999/50 sayı ile itiraz isteminin reddine karar verilmiş ve bu kararın Anayasa’nın 152. maddesinin son fıkrası uyarınca 15.11.1997 tarihinde Resmî Gezete’de yayımlanmasından itibaren 10 yıllık süre geçmemiş ise de, başvuru kararının dayanağını oluşturan Anayasa kuralının değişikliğe uğradığı gözetilerek yasaklanan süre içinde yeniden iptal için başvuruda bulunulabileceği kanaatine varılmıştır.
3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin gerekçesinde, “Karşılıksız Çekler hakkında ilgili kanunlarda özel ceza hükümleri bulunmakta, karşılıksız çek keşide edenler Türk Ceza Kanunu’nun dolandırıcılık suçunu müeyyide altına alan 503 üncü maddesine göre cezalandırılmaktadırlar. Ancak, dolandırıcılık suçunun unsurlarının karşılıksız çıkan her çek yönünden tespiti mümkün olmadığından, bu şekilde çek keşide edenlerin bir kısmının cezasız kalması gibi durumlar ortaya çıkmakta, bu durum çeke olan güveni sarsmaktadır.
Bu sebeple onyedinci maddede karşılıksız çek keşide eden kişilerle çekleri bilerek ciro edenler yönünden müstakil bir müeyyide getirilmiş, muhatap bankaya süresi içinde ibraz edildiğinde ödenmeyen her türlü çek keşidecisinin cezalandırılması öngörülmüştür. Ancak bu eylemlerden dolayı kovuşturma yapılması çek hamilinin şikayetine bağlı kılınmış, ayrıca kanunda belirtilen belli müddet içinde hamilin zararının karşılanmış olması dışında şikayet hakkının doğmayacağı hususu iyi niyetli keşideciler yönünden belirtilmiştir. Diğer taraftan şikayetten vazgeçmenin hükümden sonra dahi geçerli olacağı bu halde hükmün icrasından ve cezanın neticelerinden sarfınazar olunacağı belirtilmiştir.
Tasarıda yer alan geçici 1. madde ile, Kanun’un yürürlük tarihini takip eden onbeş gün içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan tutar ile gecikme faizi ve tazminatı hamil adına muhatap bankaya yatıran keşideciler yönünden takibat yapılamayacağı, açılmış davaların düşürüleceği, mahkumiyet hükümlerinin ise infazına yer olmadığına karar verileceği hükmü getirilmiş bulunmaktadır” denilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, ibraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce bankaya ibraz edildiğinde yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kimseye hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüş, mahkemenin, ayrıca işlenilen suçun mahiyetine göre belirleyeceği bir müddet için failin bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına karar vereceği, bu kararın bütün bankalara duyurulmak üzere T.C. Merkez Bankası’na bildirileceği belirtilmiştir.
Anayasa’nın 38. maddesine eklenen sekizinci fıkrada, hiç kimsenin, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı öngörülmüş, maddenin gerekçesinde de, “... 4 nolu protokol gereği sözleşmeden doğan bir yükümlülük nedeniyle hiç kimsenin özgürlüğünden alıkonulamayacağı hükmü eklenmiştir. Sözleşmeden doğan yükümlülük içinde borçlar da vardır ...” denilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek, temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmamasından bağımsız olarak, kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir. Hatır senetlerinde olduğu gibi, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı veya temelde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu durumlarda çek, başlı başına borç kaynağı biçiminde ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir borç için dahi çek keşide edilebilmektedir. Çeki elinde bulunduran hamil, keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan bir alacağı değil, doğrudan doğruya çekten doğan bir hakkı iktisap etmektedir. O halde, çek ilişkisi bizzat sözleşme olmadığı gibi, çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması da zorunlu değildir. Temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise, çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz konusudur.Borçlu, temel ilişki ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında, asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkisi doğmaktadır.
İtiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilebilmesi için ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilememesi gerekmektedir. Oysa çek temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.
Bu nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Haşim KILIÇ bu görüşe katılmamıştır.
VI- SONUÇ
19.3.1985 günlü, 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”un 16. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin “... bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.” bölümünün, Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Haşim KILIÇ’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 11.12.2002 gününde karar verildi.

Başkan
Mustafa BUMİN Başkanvekili
Haşim KILIÇ Üye
Samia AKBULUT

Üye
Yalçın ACARGÜN Üye
Sacit ADALI Üye
Fulya KANTARCIOĞLU

Üye
Ertuğrul ERSOY Üye
Tülay TUĞCU Üye
Ahmet AKYALÇIN

Üye
Enis TUNGA Üye
Mehmet ERTEN

KARŞIOY GEREKÇESİ
Anayasa’nın 38. maddesine 4709 sayılı Yasa ile eklenen sekizinci fıkrada “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” denilmektedir. Anayasa’da yapılan bu değişiklik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4 nolu protokolün birinci maddesinden -yazım farklılığı dışında- aynen alınmıştır. Anayasakoyucunun amacını ve hangi nedenle böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu maddenin gerekçesi ve Mecliste yapılan görüşmeler gözetilerek ortaya koymak gerekir. Yapılan bu değişiklik pozitif hukuk kurallarına kaynaklık etmiyor, ya da etkilemiyorsa kural haşivdir denilebilir. Anayasakoyucu böyle bir amaç gütmeyeceğine göre Anayasa’nın 38. maddesine giren bu kurala işlerlik kazandırmak gerekir. İhmal, hile ve kötü niyet dışında kalan ekonomik suçlara ekonomik ceza öngörülmesi çağdaş dünyada kabul edilen ve izlenen bir politikadır. Bu anlayış ve amaç içinde düşünülmediği takdirde Anayasa’nın 38. maddesinde yazılmış olan bu değişikliğin pozitif hukuk içinde uygulama alanı hiç yok denecek kadar işlevsiz olduğu çok açıktır. Bu değişiklik yapılmadan önce kimi ekonomik suçlara hapis cezası öngörülmesi Anayasa’ya aykırı olmamasına karşın, yeni kural bu alanı sınırlayarak oldukça daraltmıştır.
Anayasa’nın 38. maddesindeki bu değişiklik üç noktada toplanmıştır.
- Yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülük,
- Bu yükümlülüğün yerine getirilememesi,
- Bundan dolayı özgürlükten alıkonamama,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4 nolu protokolün 1. maddesi “Borç için hapis yasağı” başlığını taşımakla beraber madde metninde, “özgürlüğünden yoksun kılınamaz.” denilerek yasağın sadece hapis cezası ile sınırlı olmadığı başka özgürlükleri de kapsadığı açıktır. Sözleşmeden aynen alınan Anayasamızdaki metni de sadece hapis cezası ile sınırlandırmamak gerekir. Sözleşmeden doğan yükümlülük de borç ilişkisi dışında bir şeyin yapılması ya da yapılmaması anlamında daha geniş değerlendirilmelidir. Yükümlülük borç ilişkilerini de içine alan geniş bir kavramdır. Yükümlülük sözleşmeden kaynaklanmıyorsa bu kapsamda değildir. Ayrıca, yükümlülüğün yerine getirilememesi iyi niyete dayanmalıdır. Yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğini önceden bilen kişiyi kural korumamaktadır. Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda 38. maddedeki değişiklik görüşülürken Anayasa Komisyonu Başkanı “kendi ihmal veya kusuru olmaksızın borcunu ödemekte acze düşen kişi, bu yüzden hapis cezasına çarptırılamaz. Ancak, borçlunun hileyle veya kasten borcunu ifa etmekten kaçınması halinde protokolün bu hükmünden yararlanması mümkün değildir.” görüşünü dile getirmiştir. (26.9.2001 günlü, 133. Birleşim Tutanakları)
Buna göre, yapılan Anayasa değişikliğinde ekonomik nedenlerle ve iyiniyetle borcunu ödeyemeyen kişilere hapis cezası verilmesini önlemek amacı ön plana çıkmaktadır. Etkili ceza düşüncesiyle “hapisle tazyik” yoluyla çalışma hayatının daha iyi düzenleneceği anlayışı Anayasakoyucunun iradesini saptırmaktır. Kasıt ve kötüniyet olmadığı sürece ekonomik suçlara hapis cezası öngörülmesi insan onuruyla bağdaşmadığı için çağdaş dünya ve demokratik toplumlarda terkedilmiştir.
Çoğunluk görüşünde, borç ilişkisi ile çek kullanımı arasındaki bağ koparılmış soyut bir kambiyo ilişkisinden bahsedilmiş, sözleşmeden bağımsız bir kambiyo yükümlülüğü üzerinde durulmuştur. Oysa, keşideci ile lehdar arasındaki borç ilişkisini sözleşmenin dışında mutlak bağımsız bir işlem olarak nitelemek mümkün değildir. Sözleşmeye bağlı bir yükümlülük nedeniyle çek keşide edenle lehdar arasında bir ilişki her zaman olanaklıdır. Hapis cezası öngörülerek alacaklının hakkının korunması ve kamusal güvenin sağlanması gerekçesi de kabul edilemez. Hukuksal nitelikleri farklı da olsa bono ve poliçe gibi kambiyo senetlerinde de ödenmediği takdirde kamusal güvenin bozulması ve alacaklının hakkının yok olması söz konusu olabilir. Bu nedenle iyiniyetli olması koşuluyla bonosunu ödeyemeyen kimseye hapis cezası öngörülemeyeceği gibi karşılıksız çıkan çek içinde öngörülemez.
Çoğunluk gerekçesinde aynen “Yalnızca Anayasa’nın 38. maddesi kapsamında hürriyeti bağlayıcı ceza yasağı sözleşmeden doğan borcun yerine getirememesini gerektirmektedir. Oysa keşideci çekin karşılıksız olmasını bilmesine rağmen çek keşide ettiğine göre bu borcun yerine getirilemediğinden söz etmek de olanaksızdır.” denilmektedir. Çekin karşılıksız olduğunu bile bile keşide edenlerin iyiniyetinden zaten bahsedilemez. Böyle bir çek düzenleyen kişinin 38. maddesinde öngörülen korumadan faydalanması da olanaksızdır.
3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrası suçlarda objektif sorumluluk esası benimsenerek düzenlenmiştir. Yargıtay’da bugüne kadar objektif sorumluluk kapsamında uygulamasını sürdürmüştür. Düzenlenen çekin karşılığı yoksa suç oluşmuştur. Bunun dışında yargıcın subjektif değerlendirme ve araştırmaları kuralı objektif sorumluluk kapsamından çıkarmaz. Objektif sorumluluk nedeniyle 16. maddenin birinci fıkrasına göre oluşacak suç da “ödememe” ya da “ödeyememe”durumlarının araştırılması sözkonusu değildir. Bilerek ve kasden ödemeyenle, iyiniyetle hareket edilerek ödeyememe durumlarını ayırmaya imkan tanımayan bir düzenleme Anayasa’nın 38. maddesine aykırılık oluşturur. Karşılıksız çek suçu, kasıtla işlenen bir suç haline getirilmediği sürece Anayasa’ya aykırılıktan kurtulamaz.
Belirtilen nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmadım.



karar bu okuyan herkes tam vakıf olacaktır..

my way

Adsız dedi ki...

Geçmiş olsun sayın Jenardi , sen kesin kurtardın senin çekler hep vadesinden önce yazılmıştı.Şimdi bizler dilekçe vereceğiz şeker'in dediği gibi Çek hükmü , vasfı kalmamıştır bu sebeble yargılanmanın yenilenmesine (iadeyi mahkeme) senet gibi yargılanacağız , yani ceza olmayacak veyahutta şekerin dediği gibi yargıtay çekin hükmü kalmamıştır zaten 52. maddedende 1.1.09 itibari ile bi sekte vardı diye bi ictihat yayınlayacak iki satır dilekce ile bunu ekleyip beraat , beraat , beraat...Artık bunun lamı cimi kalmadı.Bunun bir üstü Başbakanın yada C.Başkanının cıkıp salın kardeşim adamları demesi olur o kadar bi olayada gerek kalmaz heralde.

Adsız dedi ki...

sn jenardi

senin yırttığını kaç gün önce söyledim inanmadın sende haklısın..

ama yukarıya attığım karar bizimde yırtacağımızın aşikar olduğu..

my way

Adsız dedi ki...

sonuna tr koymayın ugurdundar@startv.com olarak gidiyor
mühendis

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

şunu tavsiye ederim resmi gazetede yayınlanmasını bekleyiniz..

yasalar yayımlandığı tarihte yürürlük kazanır..

my way

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

kararı okuduktan sonra birazda siz yorum yapın ben okuyayaım..

my way

Adsız dedi ki...

sevgili my way kanunu okursan başlangıç tarihi yokkkk

yani 31,12,2009 denmiş sadece..01,01,2009 dan itibaren denmemiş.

şu kıt aklımla ben şunu diyorum artık ÇEK =SENET


jenardi

Adsız dedi ki...

BRAVO HAŞİM HOCA DİYORUM BENDE O ZAMAN...

Adsız dedi ki...

my way ve adsız kardeşim benim yırtmam bişeyi değiştirmez.burdaki herkes yırtmadan ben yırttım demem.

daha evvelden de demiştim yine diyorum pazara kadar değil mezara kadar


jenardi

Adsız dedi ki...

sn jenardi

anayasa mahkemesi kararını baştan sona okurmusun lütfen..

tek cümle atlamadan..

sen zaten 1 hafta önce yırtmıştın ..
laf aramızda benimde 3 dosyam var ikisi vadesinden önce yazdırlan çekler..))

my way

Adsız dedi ki...

yalnız bişi daha var my way anayasa mahkemesine konu tekrar gelemez. çünkü kanun açık..

ANAYASA MAHKEMESİNİN VERMİŞ OLDUĞU BİR KARARA 10 YIL GEÇMEDEN TEKRAR İTİRAZ EDİLEMEZ.

yani 2012 yılını beklememiz lazım. bu konuyu yargıtay çözecek yine


jenardi

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

kısaca bu yasada çok önemli bir yasa ...

ve önemli bir itiraf meclis tarafından yapılan..

bu ülkede yıllardır çeklerin vadeli yazıldığının itirafı..

fakat ben sırayı bozmadan yargıtay kararlarına bakmaya devam edeceğim..

bu konu benim için en son koz olacak..

my way

Adsız dedi ki...

sayın myway,okudum gonderdıgınız metnı ancak sormak ıstedıgım konu su bızım davaların tarıhı sızler kadar yakın olmadıgından dolayı 2001-2002 oldugundanben tam bılemıyorum.ama sanıyorum vardır,tarıhınden once yazılan.mahkemeye yenıden mı muracaat edecegız.ınceleyın dıye?mantık bunu soyluyor ama yınede bır acıklık getırırsenız sevınırım. hayat

Adsız dedi ki...

YA BU YASANIN İÇİNE ZATEN ARITK
ÇEK=SENET=BONO=POLİÇE VAR...
SAKİN OLUN GEÇMİŞ OLSUN BENCEDE..

Adsız dedi ki...

sn hayat

konu şu anayasa mahkemesi çekle ilgili cezayı devam ettirdiği yukarıdaki kararında çek bir havaledir demişti..bunuda ayrıntısını tam yazmayacağım türk ticaret kanunundaki çek bir havaledir tanımına bağlamıştı..o tarihte çok tarışılmış fakat bu karar çıkmıştı..

şimdi o yasayı getiren yasa koyucu bu meclisten geçirdiği yasayla bu konuyu biyerde kendi yaptığı yanlışlığı düzeltmeye(krizden dolayı)mecbur kaldı..bu ülkede çek kullanan milyonların çekin tanımına uygun kullanmadığını yıllar sonra kabul etmek zorunda kaldı..kısaca bu

benim fikrimi yukarı yazdım ben lise mezunu bir adamım sadece okudularımdan anladıklarımı buraya aktarıyorum..ya da okuyup öğrendiklerimi ama bildiğim şu avukatlar bunu fevri davranarak kabul etmek istemiyor ve mağdur sayısı katlanıyor..bilip israrcı olmak lazım yani..

my way

Adsız dedi ki...

Sayın Myway yorumlayın okuyayım demişsin ,

"...Oysa çek temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.
Bu nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir..."

demişler kararda fakat 5838 ile yani yeni geçen kanun ile artık çek "özel bir havale" değildir...Çok açık ve net bir biçimde artık bundan bahis edilemez.İşte bu noktadan hareketle artık Anayasa’nın 38. maddesine eklenen sekizinci fıkra görev başında.Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.

Şahsi yorumum budur.

Saygılarımla

Not:Geçmiş olsun Jenardi yazan adsız bendim isim eklemeyi atlamışım bir an.

R.C

Adsız dedi ki...

SAYIN HAYAT BAKIN SİZE KALBEN SÖYLÜYORUM BU İŞ ERKEN YAZILMA OLAYI İLE GÜNCELLEŞTİRİLDİ...
BURADA ÇEK VASFINI YİTİRDİ ARKADAŞIM...ERKENİ GEÇİ SİZİ TEMİN EDERİM BU İŞ BİTTİ...BAŞINDAN BERİİ SAVUNDUĞUM TEZİM BU BENİM...

Adsız dedi ki...

avukatlar daire üstüne daire alıyolar.. tek kazanç kapıları bu çek işi.


jenardi

Adsız dedi ki...

BOZMA kararları yalan oldu yine. asıl konumuz yagıtayın 5 davaya BOZMA vermesi ve içeriği arkadaşlar. içerikleri lazım şuan bize.


jenardi

Adsız dedi ki...

sn r.c

bravo...

sn jenardinin dediği doğru ama yargıtay da göz göre göre anayasaya aykırı bir karar vermeyecektir diye düşünüyorum..

10 yıl meselesi..

my way

Adsız dedi ki...

arkadaslar tum yazdıklarınıza katılıorum.aynı fıkırdeyım ama sormamın nedenı,hemfıkırmıyız dı.tesekkurler. hayat

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

sn prof hayri domaniç in makalesini okumayan varsa parmak kaldırsın..

my way

Adsız dedi ki...

tabiki my way... yargıtay anayasa mahkemesinin 2002 deki aldığı karar atfen bir karar vermek durumunda. haşim beyin karşı oy gerekçesini ayrıca oy birliği ile alınan kararı da göz önünde bulundurmalı.

belki biz şuanda boşa konuşuyoruz yargıtayın vermiş olduğu BOZMA davalarında belki de bu iş çoktan bitti. ama içerik göremiyoruz.


jenardi

Adsız dedi ki...

arkadaşlar dün gece geç vakitlere kadar tüm hukuk sitelerini tek tek tarayıp darmadağın ettim. Moralim çok bozuldu.özellikle cem eralpin hakim ve savcıları yazısıyla yönlendirmesi uyuz etti beni. saat 8 de uyudum. yeni uyandım gördümki sayın şeker boş durmamış uğur dündar olaya farklı bir boyut kazandıracaktır ancak doğan faktoring tarafından engellenmezse.
herkese tekrar merhaba ve saygılar biraz önce bende mail imi attım. tekrar teşekkürler şeker

Adsız dedi ki...

sn jenardi

aynı şekilde düşünüyorum..yargıtay kararları ve sn pervin in verdiği habere takılmış vaziyetteyim..

sn stranger

sn şekerin katkıları çok büyük inkar edilemez bu müjdeyi erken almamız onun sayesinde olacak..ayrıca sn eralpin yazılarını düştüğü gün bende okudum ve aykırılıklarla ilgili kısmını bir kaç kere bu siteye attım..ona takılmayın lütfen..

my way

Adsız dedi ki...

Bizi bu durumda en zorlayacak , yıpratacak , deli edecek konu nedir biliyormusunuz ?

Kendi avukatımızı ikna etmek...Kararı veren hakim , yargıtay , Anayasa mahkemesi olsa dahi şahsi avukatlarımız onların üstünde bir kurummuş gibi dinlemeden anlamadan direkt olmaz,bize yararı yok,sonuç alamayız v.s gibi kelamlar ediyorlar insanı çileden cıkartıyorlar Allah hepinize bu konuda sabır versin inşallah..Bende sabır kalmadı karar çıksın dava edeceğim zaten avukatı haklarımı korumadı diye.

Jenardi haklısın bende deli gibi içim titreyerek bu Yargıtay bozmalarının açılımını merak ediyorum ve 2009/11 i (CGK da olanı) merak ediyorum.Yüzdük yüzdük kuyruğunuda geçtik açık denizde kulaç atıyoruz şu an gibi inşallah yanılmıyorumdur.

R.C

Adsız dedi ki...

arkadaşlar hükümet de bence gelen factoring ve bankaların baskısından bunaldı ki çek kanunu uyumlaştırmadı.hiç mi bir milletvekili uyarmadı da unutuldu. savcısı hakimi kanun porfesörü hiç mi hatırlatmadı bunu.. bilinçli unutuldu bu iş. eğer af getirilseydi insan onuruna karşı işlenen bir suç olarak görülen çek kanunu ve factoringlerin ayrıca bankaların baskıları altında hükümet diyecek söz bulamazdı.


jenardi

Adsız dedi ki...

KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI ANAYASAYA AYKIRIDIR - Prof. Dr. Hayri Domaniç - (22.02.2006)

KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI ANAYASAYA AYKIRIDIR
Prof. Dr. Hayri Domaniç

(Bu makale Legal Hukuk Dergisi'nin Kasım 2003/11. sayısından alınmıştır.)

Ödenmeyen çekleri imzalayanlara 1-5 yıl hapis cezası öngören 3167 sayılı kanunla, bu kanunu daha ağır cezalarla yenileyen 4814 sayılı ve 26.2.2003 tarihli Kanun ve çekte hapis cezasının sözleşmelerden doğan borçların yerine getirilmemesi nedeni ile kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağını emreden anayasanın 38. maddesine aykırı sayılmayacağına karar veren Anayasa Mahkemesi,
Ağır şekilde hatalıdır.
Çekte hapis cezasını tekrarlayan 4814 sayılı kanunun hatalı gerekçeler ile Anayasa Mahkemesi kararındaki hatalar, eleştiriler, yasal ve doktrinal gerekçeler aşağıdadır:
A- Yeni Çek Kanunu’nu Hazırlayanlar ve Gerekçeleri:
TBMM, Adalet Bakanlığı Alt Komisyon Başkanı Hakkı KÖYLÜ, üye Harun TÜFEKÇİ ve Muharrem KILIÇ tarafından imzalı 3.2.2003 tarihli raporda belirtildiğine göre, çeklerin ödenmemesini “objektif sorumluluk” nedeni sayan, yani Ceza Kanunu’nun 45. maddesinde yer alan ve “cürümde kasdın bulunmaması cezayı kaldırır” diyen uluslar arası kuralın dışında tutan kanun tasarısı:
1) Adalet Bakanlığı,
2) Merkez Bankası,
3) Türkiye Bakanlar Birliği,
4) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
5) Türkiye Barolar Birliği,
Temsilcileri ile,
6) Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanının
katıldığı 31.01.2003.ve 03.02.2003 tarihli toplantılarda hazırlanmıştır.
Alt Komisyon tasarıda bazı değişikler yapmışsa da, netice olarak tasarı:
a) Bedeli bağış veya lehtara verilen ödünç bir para dahi olsa çeklerin ödenmemesini, genel olarak tüm suçlarda şart koşulan kasıt unsurunu aramaksızın objektif sorumluluk sebebi saymış,
b) Bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile 80 milyar lirayı aşmamak üzere çek bedeli kadar para cezası öngörmüş,
c) Çek hamili lehine tazminat ve reeskont faizi önerilmiştir.
10.1.2003 TARİHLİ “GENEL GEREKÇE”nin ÖNEMLİ BÖLÜMÜ ŞÖYLEDİR:
“Ceza hükmü içeren özel ceza kanunları hükümlerinin, uygulanacak cezanın ülkedeki tüm ceza kurallarının bütünü dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Çağdaş ceza hukukunda, ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu bu ilişkilerden doğan ve netice itibarıyla, cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere hürriyeti bağlıyıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi,
‘EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA’ ilkesinin doğmasına yol açmıştır.
Bu gelişme nedeniyle karşılıksız çek keşide etmek suçunu ilk defa işleyenlere hürriyeti bağlıyıcı ceza yerine çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası verilmesi,
Ancak çeke güvenin zaafa uğratılmaması ve cezada etkinliğin arttırılması bakımından, bu suçtan mükerrirler hakkında (1 yıldan 5 yıla kadar) hapis cezası verilmesi uygun görülmüştür.”
B- Anayasa Mahkemesi de Resmî Gazete’nin 26.04.2003 Tarihli Sayısında Yayımlanan 11.12.2002 Tarihli 2002/165 K. Sayılı Kararında Çeklerin Sözleşme Olmadığını Bu Nedenle, Sözleşmeden Doğan Borçların Yerine Getirilmemesi Nedeni ile, Hapis Cezası Verilemeyeceğini Emreden Anayasanın 38. maddesi Dışında Kaldığını ve Karşılıksız Çeke Hapis Cezasının Doğru Olduğunu Başkan Vekili Haşim Kılıç’ın Muhalefeti ve Oyçokluğu İle Açıklamıştır.
Kararın gerekçe bölümü şöyledir:
“Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek;
Temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmadığından bağımsız olarak,
Kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.
Hatır senetlerinde olduğu gibi, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı veya temelde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu durumlarda çek, başlı başına borç kaynağı biçiminde ortaya çıkabilmektedir.
Ayrıca, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir borç için dahi çek keşide edilebilmektedir.
Çeki elinde bulunduran hamil, keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan bir alacağı değil, doğrudan doğruya çekten doğan bir hakkı iktisap etmektedir.
O halde, çek ilişkisi bizzat sözleşme olmadığı gibi, çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması da zorunlu değildir. Temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise, çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz konusudur.
Borçlu, temel ilişkisi ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında, asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkisi doğmaktadır.
İtiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 38. maddesi’nin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilebilmesi için ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilememesi gerekmektedir.
Oysa çek temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran bir havaledir.
Bu nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesi’nin sekizinci fıkrasa aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.”

C- Çekte Hapis Cezasını Tekrarlayan 4814 Sayılı Kanunla Bu Doğrultudaki Anayasa Mahkemesi Kararına Eleştiriler İle Yasal ve Doktrinal Dayanakları:
“EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA” gerekçesi ile hapis cezasını tespit eden, 4814 sayılı kanunla bu doğrultudaki Anayasa Mahkemesi kararı hatalı olup, DÜNYA MEVZUATINA AYKIRI VE ACEMİLİK ÜRÜNÜDÜR..
1) Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlış, hem de çeke dayalı ekonomik suç tekrarlandığı takdirde, karşılıksız çek düzenleyenlere 1 – 5 yıl hapis cezası kuralı ile çelişkilidir. Zira “ekonomik suç” kavramı, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtekarlık gibi haksız yararlar sağlayan suçları da kapsar ve tüm Dünya kanunlarında hapisle cezalandırılmıştır. Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil, “ekonomik direncedir” yaptırımı da faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur. Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıyan “ekonomik suça ekonomik ceza” hiçbir yasal dayanak gösterilmeden yakıştırılmış bir acemilik ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur. “Ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarını “ödemede temerrüt dirence” karıştırılmıştır. Parasal direncelerin yaptırımı parasaldır, faiz ve tazminattır. Hapis ve hatta para cezası yoktur. Ekonomik direnceye alacaklı yararına parasal yaptırım uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödenmekte olup, alacağı direnceye uğrayan alacaklıya bir faydası yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasını Devlete ödemesi de söz konusu değildir. Çek Kanununun Yeni 16. maddesi’ne göre 80 milyar lirayı aşmamak üzere karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası da, çekin temsilciler tarafından imzalanması halinde iki üç katına çıkabilmektedir. Zira 16. madde hem temsil edene hem temsil edilen kişiye ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası uygulamaktadır. Temsil edilen özel kişi 80 milyar, temsilcide 80 milyar lira ceza ödeyecektir. Vakıf ve Dernek gibi özel tüzel kişiler adına çek imzalanması hallerinde de tüzel kişi ayrı, temsilci veya temsilcilerden her biri ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası ödemek zorundadır. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerine yollama yapan TK.730’un yollama yaptığı TK.599 ve 600 gereğince, çek borçlusu çeki ibraz eden lehtara karşı her tür defileri ileri sürebildiği ve bu defi imkanı nama yazılı çeklerde iyi niyet sahibi üçüncü şahıslara karşı da geçerli olduğu halde, 16. madde karşılıksız çekte hapis ve para cezası için bu defileri de göz ardı etmiştir.
KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.
Çeklerin mutlaka bir sözleşmeye dayalı olmasını emreden bunca kanun maddeleri ile parasal borçlarda dirence nedeni ile hapis cezası verilemeyeceğini emreden Anayasa’nın 38. maddesine rağmen, çekin bir sözleşme olmadığını gerekçe alan 16. madde’nin mimarları da aynı görüşü paylaşan yargı üyelerinin tutumu da 72. Ayeti anımsatmaktadır.
Sürekli olarak Hazine Müsteşarlığı, Banka Denetleme Kurumu ve Merkez Bankası gibi Devlet kuruluşlarının denetiminde bulunmasına rağmen 40 – 50 maddelik kredi sözleşmelerinin tamamı emredici hükümlere aykırı ve geçersiz bulunan bankaların yasama organını yanıltması neticesinde Çek Ceza Hukukunda şu dengesizliğe bakınız:
1- Karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası,
2- Temsil edilene ayrı, temsilciye ayrı olmak üzere çek bedelinin iki katı para cezası,
3- Birden çok temsilci varsa her birine ayrı ayrı para cezası, temsil edilene de üçüncü para cezası,
4- Para cezaları bir ayda ödenmezse, üç yılı geçmemek üzere hapis cezası,
5- Birinci çekin karşılıksız kalması nedeni ile para cezalarının ödenmesinden sonra düzenlenen ikinci çekin karşılıksız kalması halinde ise 1-5 yıl arası hapis cezası,
6- TCK. 503 gereğince dolandırıcılık suçlarına 1-3 yıl arası hapis cezası yeterli görüldüğü halde, borç para vermek amacı ile düzenlenen çekin karşılıksız kalmasına 1-5 yıl hapis cezası,
7- TCK. 491 gereğince hırsıza 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası, buna karşı teslim edilmeyen malın bedeli olup, BK. 81. gereğince ödenmeyen çek için 1-5 yıl hapis cezası,
8- TCK.508’de düzenlenen emniyeti suistimal suçu için 2 aydan 2 yıla kadar hapis cezası, bağış çekinin karşılıksız kalması halinde ise 1-5 yıl hapis cezası,
9- Sahte belgeler düzenleyerek vergi kaçıranlara Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi gereğince altı aydan üç yıla kadar hapis cezası, haklı nedenle de olsa çeki ödemeyenlere 1-5 yıl hapis cezası,
Ödenmeyen çeklere hapis cezası getirerek çok müşteri edinmek ve para kazanmak amacındaki bankaların zulüm örneklerindendir. Bunca yasal dengesizliğe ve karşılıksız beher çek için 80 milyar liraya kadar para cezası ile hapis cezasına neden olan bankaların karşılıksız çeklerde riski de yaprak başına 300 milyon liradan ibarettir.
Avrupa Birliği (AB) Devletleri’nin hiç birinde, kötü niyet ve dolandırıcılık gibi suç unsurları olmadıkça tarihte ve halen karşılıksız çek için hapis cezası yoktur. Arjantin, Brezilya, Japonya gibi devletlerin çek kanunlarında da hapis cezası söz konusu değildir.
TK. 707, çeklerin vadeli olmasını yasakladığı halde uygulamamızda karşılıksız çeklerin hemen hemen tümü vadelidir. Vadeli çekin vade beklemeksizin ibrazı TCK. 508 gereğince suç olduğu halde, avukatlarla hakimler bunu da nazara almamakta hemen hapis cezası uygulamaktadır. ZALUMEN CEHULA.
“Ekonomik suça ekonomik ceza” aynı zamanda aldatıcıdır. Çünkü para cezası savcının talebi üzerine ödenmezse 657 sayılı İnfaz Kanun’un 5. maddesi gereğince, üç lira için bir gün hapis olmak ve üç seneyi geçmemek üzere hapse dönüşür. Yeni Çek Kanunun gerekçesinde yer alan ve çeklerde karşılıksızlığın tekrarı halinde hapis cezası öngören bölüm de çelişkilidir. Madem ki, “ekonomik suça ekonomik ceza prensip edinilmiştir” karşılıksız çeklerin tekrarlanması halinde de “suç ekonomiktir” cezanın da parasal olması zorunludur. Yeni Çek Kanunu ve gerekçesi, kanunları inceleme yetersizliğinden kaynaklanan tam bir acemilik ürünüdür.
2) Çeklerin birer havale ve sözleşme senedi olduğunu düzenleyen başlıca yasalar:
a) Çekler dahil Kıymetli Evrakı tarif eden TK. 557:
Kıymetli evrak ÖYLE SENETLERDİR Kİ, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez.
Şeklinde olup, çekin SENET olduğunu açıklamaktadır.
b) Çekin şekil şartlarını düzenleyen TK. 692’nin 2. bendine göre çek;
“Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için HAVALE”dir.
c) Borçlar Kanunu 457’ye göre de;”HAVALE BİR AKİTTİR” sözleşmedir.
d) TK. 694 hükmü de çeklerin HAVALE SENEDİ olduğunu tekrarlamıştır.
e) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.7.1958 tarihli ve K. 28 sayılı kararına göre de:
Çek mahiyeti itibariyle BORÇ İKRARINI HAVİ bir vesika değil, HAVALE BENZERİ bir ödeme vasıtasıdır.
f) Hususî ve resmî evrakta sahtekarlık suçlarını cezalandıran Türk Ceza Kanunu’nun 349. maddesi’nin 2. bendi de, TK. 557 gereğince çekleri de kapsayan “Emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen KAMBİYO SENETLERİ”ni daha ağır cezalara tabi tutmuş ve ÇEKLERİ de SENET VE SÖZLEŞME saymıştır.
g) “KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLİÇE VE EMRE MUHARRER SENET) HAKKINDAKİ HUSUSİ TAKİP USULLERİ”ni düzenleyen İİK. 167-176 hükümleri de çekleri senet ve sözleşme saymış ve özel bir icra takip usulüne tabi tutmuştur.
h) 57 maddeden oluşan 1931 tarihli Milletler Yeknesak Çek Kanunu (Loi Uniforme Concernant le Cheque) de 1 ve 3. maddelerinde çekin bir banka üzerine yazılan özel bir havale sözleşmesi olduğunu açıklamıştır.
HAYRİ DOMANİÇ de, 1990 YAYIMI KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitabının 529. sayfasında:
“Çek, münhasıran bir bankaya hitaben yazılabilen, kanuni şekil şartlarına tabi, kıymetli evrakta madut ve sadece nakde taalluk edebilen hususî bir HAVALE SENEDİDİR.”
Şeklinde bir tarif yapmış, çekin bir senet ve sözleşme olduğunu belirtmiştir. Hocamız Ord. Prof. Dr. Halil ARSLANLI’da 1960 yayımı Ticari Senetler adlı eserinde ÇEKİN BİR HAVALE SÖZLEŞMESİ ÜRÜNÜ olduğu beyan etmiştir.
Prof. Dr. Reha POROY ile Prof. Dr. Hamdi YASAMAN’ ın müşterek eseri KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitap da çekler bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Ziraat Bankasının, 1988 yayımı “Tevdiat ve Banka Hizmetleri Mevzuatı” adlı kitapçığının 1 ve 2. sayfalarında da çek, bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Özetle, 26.2.2003 tarihli ve 4814 sayılı Yeni Çek Kanunu’na kadar çekin sözleşme niteliğinde bir havale ve senet olmadığını savunan yasal, yargısal ve doktrinal bir görüş yoktur.
Bir kimsenin diğer bir kimseye çek vermesinde amaç:
- Ya çek lehtarına olan bir borcun ödenmesi;
- Veya çek lehtarına bir miktar paranın borç verilmesi;
- Yahut çek lehtarının ileride teslim etmeyi vaadettiği mal ve hizmetlerden doğacak borçların karşılanması;
- Veyahut bir miktar paranın borç verilmesi;
gibi hukukî sebeplere dayalı ve yönelik olabilir.
BK. 17’ye dayalı tüm bu hukuki sebepler da yazılı veya sözlü sözleşmelere dayalıdır. Dolayısı ile Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan ve:
“Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” diyen emredici kuralın kapsamındadır. Bu nedenle, çek bedelinin ödenmemesi hapis cezasını gerektirmez. Dolayısı ile bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngören 4814 sayılı Yeni Çek Kanunu Anayasa’ya aykırıdır.
Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlış, hem de çeke dayalı ekonomik suç tekrarlandığı takdirde, karşılıksız çek düzenleyenlere 1-5 yıla hapis cezası kuralı ile çelişkilidir. Zira, “ekonomik suç” kavramı, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtekarlık gibi haksız yararlar sağlayan suçları da kapsar ve tüm Dünya kanunlarında hapisle cezalandırılmıştır. Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil “ekonomik direncedir” yaptırımı da faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur.
Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıyan “ekonomik suça ekonomik ceza” ilgili kanunları yeterince incelememekten kaynaklanan hata ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur.”ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarını ödemede temerrüt dirence” karıştırılmaktadır. Parasal direncelerin yaptırımı parasaldır, faiz ve tazminattır. Hapis ve hatta para cezası yoktur. Ekonomik direnceye alacaklı yararına parasal yaptırım uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödemekte olup, alacağı direnceye uğrayan alacaklıya bir faydası yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasını Devlete ödemesi de söz konusu değildir.
“Ekonomik suça ekonomik ceza” aynı zamanda aldatıcıdır. Çünkü para cezası ödenmezse 657 sayılı İnfaz Kanunu’nun 5. maddesi gereğince hapis cezasına çevrilir.
Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan ve çeklerde karşılıksızlığın tekrarı halinde hapis cezası öngören bölüm de çelişkilidir. Madem ki, “ekonomik suça ekonomik ceza prensip edinilmiştir” karşılıksız çeklerin tekrarlanılması halin de “suç ekonomiktir” yaptırımın da parasal olması zorunludur. Yeni Çek Kanunu ve gerekçesi tam bir acemilik ürünüdür.
NETİCE:
ÇEK BANKALARA HİTABEN YAZILAN BİR HAVALE SENEDİDİR. BK. 457’ye GÖRE İSE HAVALE BİR AKİTTİR.”
ŞU HALDE ÇEK TANZİMİ BİR SÖZLEŞMEDİR VE ANAYASA’NIN 38. MADDESİ’NDE YER ALAN VE “HİÇ KİMSE KENDİSİNİ VE KANUNDA GÖSTERİLEN YAKINLARINI SUÇLAYAN BİR BEYANDA BULUNMAYA VEYA BU YOLDA DELİL GÖSTERMEYE ZORLANAMAZ”. ŞEKLİNDE BULUNAN EMREDİCİ KURALA TABİDİR.
BU EMREDİCİ YASAL DURUMA RAĞMEN, ÇEKLERİN ÖDEME ARAÇLARI OLDUĞU, SENET OLMADIĞI YÖNÜNDEKİ GÖRÜŞLER, YASALARI VE DOKTRİNİ GÖZARDI EDEN HATALARDIR.
Osmanlı İmparatorluğunun 20 Nisan 1914 tarihli Çek Kanunu ile 1926 ve 1956 tarihli Türk Ticaret Kanunları da karşılıksız çeke hapis cezası düşünmemiştir. Hiçbir suç unsuru aramaksızın ve keşideciye, Anayasanın 36. maddesi’ne dayalı savunma hakkı da vermeksizin karşılıksız çeke hapis cezası öngören 1985 ve 2003 tarihli Çek Kanunları çek kullanımını artırmak, daha çok çek hesabı açtırmak, kazanç artırmak peşinde koşan bankaların ürünüdür.
Doğru ve olması gereken Kanun, Uyum Yasaları’nı hazırlamakta olduğumuz AB ülkeleri başta olmak üzere, ayrı bir suç unsuru taşımadıkça, tarihte ve halen karşılıksız çeke cezası vermeyen ve %5-10 tazminat ve masrafla yetinen medeni Dünya mevzuatına uygun bir çek kanunudur.



makaleyi okuyun lütfen 2006 yılında yazılmış sanrım ..

my way

soner yalçın dedi ki...

herkeze merhaba

sayın stranger sayın yargıtay saycısı tayyar cen eralp şimdiye kadar bizim LEHİMİZE savunan bir savcıu hangi yönlendirme açarmısınız bir yanlişlık olmasın
site ismi lütfen

Adsız dedi ki...

sayın my way

cem eralpin yazısına uyuz olmamın sebebi altında yorum yazan hakim ve savcıların ohh ohh öyle şöyle böyle demeleri. yorum yazanlar zaten infazları verenler tam kıl ettiler beni hatta diğer hukuk sitelerinde bile hakim ve savcılar dönüp dolaşıp o sitedeki örnekleri veriyorlar. Diğer taraftan 19 ocağa kadar hepsinin kafası alt üstmüş şimdi ise oh pohlu rutine girdik diye seviniyorlar. varya dün yakalasam bir tanesini gırtlaklayacaktım

Adsız dedi ki...

YIL 2050 KONU 3167 ÇEK KANUNU SN ŞEKER DERKİ:BU İŞ BİTMİŞTİR,ARTIK RAHAT UYUYUN.SN JENARDİ: KLONLANMIŞ DANA KESER ,BİZDE SAYIN MY WAY ABİMLE MERSİN MEZİTLİDE KLONLANMIŞ BALIK YERİZ HERALDE ANCAK O ZAMAN :)3434

Adsız dedi ki...

bu iş bitsin herkese msn adresimi vericem. kamera açıp kestiğim dananın etlerini göstericem hepinize.sonra hepinize göndericem 10 ar gr:)))



jenardi

Adsız dedi ki...

sayın soner belki sayın my way daha önce bu yazıyı mutlaka atmıştır buraya ama yinede okumanız açısından kopyalıyorum.

Değerli meslektaşlarım,
5252 s. Uygulama yasasının geçici 1. mad. TCK. 5. mad. ve 3167 s. Çek Kanununun 16. maddesi ile ilgili kişisel görüşüme ilişkin inceleme yazısını aşağıya alıyorum.
Değerli meslektaşlarımın görüş, düşünce ve eleştirilerini bekliyor, yasanın uygulamasını birlikte tartışarak olgunlaştıracağımıza inanıyorum.
İnceleme yazısı henüz tamamlanmadı, bazı yazım hataları ve yazı içeriğinde çelişkiler olabilir, bir an önce değerli meslektaşlarımın görüşlerini öğrenebilmek için ancak; bir kaç gün sonra tamamlayabileceğim yazıyı,aceleyle sizlere sundum.
Saygılarımla....



3167 s. ÇEKLE ÖDMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUNUN 31.12.2008 TARİHİNDEN SONRAKİ UYGULAMASI ile ilgili İNCELEME

Türk Ceza Kanununun özel kanunlarla ilişkisi:

765. S. TCK. nun 10. maddesinde: “Bu kanundaki hükümler, hususi ceza kanunlarının buna muhalif olmayan mevaddı hakkında da tatbik olunur.” Hükmü getirilmiş iken 5237 s. TCK. nun özel kanunlarla ilişki başlığı altında düzenlenen 5. Maddesinde ise: “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Hükmü konulmuştur.
765 s. TCK. nun 10. maddesinde ve 5237 s. TCK. nun 5. maddesinde özel kanunlarla ilişki farklı şekilde düzenlenmiştir.
Özel Kanunlarda, 765. s. TCK . nun genel hükümlerine aykırı bir düzenleme yapılmış ise TCK. nun genel hükümleri uygulanmayacak, özel kanundaki hükümler uygulanacaktır. Ancak; yeni TCK. nunda bu sistem değiştirilmek istenmiştir. Bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacaktır.
5237 s. TCK. nun 5. maddesinin uygulanması; 11.05.2005 tarih ve 5349 s. Yasanın 6. maddesi ile 5252 s. TCK. nu Uygulama yasasına eklenen GEÇİCİ 1. madde ile 31.12.2006 tarihine ve 5560 s. Yasanın 15. maddesi ile de 31.12.2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
Bu süre içerisinde 5237 s. TCK. nun genel hükümlerine aykırı hükümler içeren pek çok özel ceza kanununda ve ceza içeren özel kanunlarda değişiklikler yapılmış ya da yeni özel yasa tasarıları hazırlanıp kanunlaştırılmıştır.
Ancak; hazırlanıp T.B.M.M. ne sunulan “ ÇEK KANUNU TASARISI” 31.12.2008 tarihine kadar T.B.M.M. inde görüşülüp yasalaştırılamamıştır.

“3167 s. Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” da 5237 s. TCK. nun genel hükümlerine aykırı hükümler bulunup bulunmadığı:

Bu soru mahkemelerde tereddüt oluşturmuş, bir kısım mahkemeler 3167 s. Yasada TCK. nun genel hükümlerine aykırı hükümler bulunmadığı gerekçesiyle uyarlama taleplerinin reddine, bir kısım mahkemeler ise TCK . nun genel hükümlerine göre uyarlama ve infazın ertelenmesi kararı vermiştir.

Bu çalışmamızda, en sık işlenen ve bizi en çok ilgilendiren 3167 s. Yasanın 16. maddesindeki “karşılıksız çek keşide etmek” suçunda; TCK. nun Genel Hükümlerine aykırı düzenlemeler bulunup bulunmadığı, aykırı hükümler varsa hangi hükümlerle çeliştiği belirlenmek istenmiştir.
3167 s. Yasanın 16. maddesindeki düzenleme ile TCK. nun genel hükümlerine aykırılık teşkil edebileceği düşünülen ya da aykırı olup olmadığı konusunda tereddüt doğuran hususlar madde başlıkları altında tek tek aşağıda sıralanacaktır.

3167 s. Yasanın 16. maddesinin 5237 S. Türk Ceza Kanununun Genel Hükümlerine aykırı hükümleri:

1 – Çek bedeli kadar Adli para cezası – TCK. nun 52/1. maddesi,
2 – Karşılıksız çek keşide etmek suçundan mükerrirlere hapis cezası verilmesi – TCK. nun 58. maddesi,
3 – Tüzelkişilere ceza verilmesi – TCK. nun 20/1. maddesi,
4 – Her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturması – TCK. nun 43. maddesi,
5 – Çek hesabı açtırma yasağı – TCK. nun 53. maddesi,
6 - Şikayet hakkının başlangıcı – TCK . nun 73/2. maddesi,
7 – Şikayetten vazgeçme halinde kamu davasının düşürülmesi – TCK. nun 73/3. maddesi,
8 – Yargılamanın değişik aşamalarında ödeme nedeniyle kamu davasının düşürülmesi,
9 – Uyarlama 5252 s. Yasaya göre mi, 5275 s. İnfaz yasasının 98. maddesine göre mi Yapılacaktır?
10 – Uyarlama kararı duruşmalı mı, Duruşmasız mı verilmelidir?
11 – Uyarlama kararı temyize mi, itiraza mı tabidir?

Yukarıda TCK. nun genel hükümlerine aykırı olabileceği düşünülen hususlar sıralanmış, ancak; bunların dışında, bizim aklımıza gelmeyen başka aykırılıkların olabileceği de öngörülmektedir.

Konuya başlamadan önce “5252 s. Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”a 5349 s. Kanunla eklenen “GEÇİCİ 1. MADDE ”sini iyi incelememiz gerekir.

GEÇİCİ MADDE 1. : “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır.”

Geçici maddede “AYKIRI HÜKÜMLER” den söz edilmektedir. Bu nedenle biz, öncelikle aykırılıktan ne anlamamız gerektini açıklığa kavuşturmalıyız.

Aykırı: 1. Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mügayir, 2. Çapraz, ters, Aykırı olmak; ters olmak, zıt olmak (T.D.K. Türkçe Sözlük)

Aykırı olmayı, yapılan bir genel düzenlemenin dışında o konuda başka bir düzenleme yapılamaz, yapılmış düzenlemeler uygulanamaz, sadece genel düzenlemede bulunan hükümler uygulanır şeklinde anlamamalıyız. Önceden yapılmış olan düzenlemelerden, genel düzenlemelere aykırı olmayan düzenlemelerin uygulanmasına devam edilmelidir.
Ancak; genel düzenlemeyi kısıtlayan, uygulanamaz hale getiren, genel düzenlemeyle çelişen başka bir düzenlemeye, aykırı düzenleme (aykırı hüküm) diyebiliriz.
Genel düzenlemeyle çelişmeyen, çatışmayan, kısıtlamayan ve uygulanamaz hale getirmeyen düzenlemeler (hükümler) aykırı düzenleme olarak kabul edilemez, TCK. nu yürürlüğe girmeden önce yürürlükte olan özel ceza kanunlarındaki düzenlemelerin uygulanmasına devam edileceği kanaatindeyim.
TCK. nun genel hükümlerinde bulunmayan bir konuda; özel ceza yasalarında düzenleme yapılabileceği gibi, bulunmakla birlikte bu genel hükmü kısıtlamayan, uygulanamaz hale getirmeyen değişik bir düzenleme de yapılabilir. Bu düzenlemeler, aykırı düzenleme (aykırı Hüküm) olarak kabul edilemez.

3167 s. Yasayı ve yukarıda sıra numaraları altında gösterilen sorunlar bu görüş çerçevesinde gene sırayla incelenecektir.

1 – Çek bedeli kadar Adli para cezası – TCK. nun 52/1. maddesi,
3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen nisbi nitelikteki “çek bedeli kadar adli para cezası” TCK. nun “Adli para cezası” başlığı altındaki 52. maddesine aykırıdır. Çünkü; 52. madde ile gün adli para cezası sistemi getirilmiş ve hesaplama yöntemi gösterilmiştir.
Bu durumda, karşılıksız çek keşide etmek suçundan adli para cezası; TCK. nun 52. maddesine göre gün adli para cezası olarak mı? Yoksa çek bedeli kadar adli para cezası olarak mı? tayin edilecektir. Ya da 3167 s. Yasanın 16/1. maddesinde düzenlenen suça verilecek ceza geçici madde ile ortadan kaldırılmıştır gerekçesiyle, sanığı cezasız mı bırakacağız?

a-) Kanaatimce, karşılıksız çek keşide etmek suçundan TCK. un 52. maddesi ile adli para cezası tayin edilemez. Çünkü bu uygulama TCK. nun 2. maddesinde düzenlenen “suçta ve cezada kanunilik ilkesi”ne aykırıdır.
Cezada kanunilik ilkesi gereğince, hiç kimse belli bir suçla ilgili olarak kanunda öngörülmeyen bir ceza ile cezalandırılamaz. Ayrıca, TCK. 2. maddesinin 3. fıkrasındaki kıyas yasağı nedeniyle de kıyas suretiyle ceza tayin edilemez. Kanunda suç olarak tanımlanan bir fiile nasıl bir cezai yaptırım uygulanabileceği, cezanın nevi ve miktarı kanunda açıkça gösterilmelidir. 3167 s. Yasada tanımlanan suçun, herhangi bir yollama yapılmadan, cezasının TCK. nun genel hükümlerine göre (52. m.) tayin edilmesi hukuki dayanaktan yoksundur.

b-) 5237 s. TCK. nu ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 s. Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5/2. maddesine göre; karşılıksız çek keşide etmek suçundan nispi nitelikte olan “çek bedeli kadar adli para cezası” verilmeye devam edilecektir.
Zira; adli para cezasının alt ve üst sınırlarının belirlendiği 5252 s. Yasanın 5. maddenin 2. fıkrasında, bu fıkra hükümlerinin nispi nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmayacağı belirtilmiştir. TCK. nun 52. maddesinde düzenlenen gün adli para cezası sistemine uymayan nispi nitelikteki “çek bedeli kadar adli para cezası” verilmesi, 5237 S. TCK. ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 s. Yasanın 5/2. maddesine göre TCK. nun genel hükümlerine aykırı olmayacağını düşünüyorum.


2 – Karşılıksız çek keşide etmek suçundan mükerrirlere hapis cezası verilmesi – TCK. nun 58. maddesi:

Yeni TCK. nunda tekerrür nedeniyle cezada artırım yapan sistemden vazgeçilmiş, tekerrür bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. 3167 s. yasanın 16/1-son cümlesindeki “bu suçtan mükerrirlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir” şeklindeki düzenleme, tekerrür nedeniyle özel bir infaz rejimi değil, suçun cezai yaptırımıdır.
3167 s. Yasanın 16/1 -son cümlesinde; yasa koyucu mükerrir sanık hakkında farklı bir infaz rejimi dahi öngörmeyerek doğrudan yaptırım belirlemiştir. Yasa koyucunun doğrudan yaptırım öngördüğü bir durumda TCK.nun genel hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması söz konusu olmayacaktır.
Ancak; bir yaptırım maddesi olan bu hüküm, mükerrirler hakkında TCK. nun 58. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmez. Başka bir suçtan mükerrir olan sanık hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan çek bedeli kadar adli para cezası veya hapis cezası verilmesi halinde TCK. nun 58. maddesinin uygulanması gerektiği kanaatindeyim.
3 – Tüzelkişilere ceza verilmesi – TCK. nun 20/1. maddesi,

TCK. nun 20/2. mad.: “Tüzel kişiler hakkında cezai yaptırım uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.”
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi tüzel kişiler hakkında çek bedeli kadar adli para cezası verilemeyecek, daha önceden verilip kesinleşen henüz infazı tamamlanmamış cezalar ortadan kaldırılacaktır.
Bu konuda herhangi bir tereddüt bulunmadığı kanaatindeyim.

4 – Her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturması – TCK. nun 43. maddesi,
3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen her çek yaprağının ayrı suç oluşturması, aynı anda birden çok çek keşide edilmesi halinde tek suç, aynı borç ilişkisi içerinde değişik zamanlarda farklı çek keşide edilmesi halinde zincirleme suç (TCK. 43. mad.) oluşturacağını hükme bağlayan TCK. nun genel hükümlerine aykırılık oluşturmaz.
Zira; 3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen her çek yaprağının ayrı suç oluşturacağı hususu bir suç tanımıdır. Bir suçu tanımlayıp yaptırıma bağlamak yasakoyucunun yetkisindedir.
Yasakoyucu, her çek yaprağını ayrı bir suç olarak tanımlamıştır.
Kaldı ki; TCK. nun 43. maddesinin 3. fıkrasında bazı suçlar yönünden zincirleme suça istisnalar getirilmiştir.
Burada genel yasa, özel yasa ilişkisi vardır. Özel yasada TCK. undaki suç tanımından farklı bir suç tanımına yer verilebilir. TC.K. nunda ve özel yasadaki suç tanımları farklı ise özel yasa uygulanacaktır. Bu nedenle her çek yaprağının ayrı suç oluşturması TCK. nun genel hükümlerine aykırılık teşkil etmez ve 3167 s. Yasa uygulamaya devam edilebilir.


5 – Çek hesabı açtırma yasağı – TCK. nun 53. maddesi,

Özel bir yasa olan 3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen çek hesabı açtırma yasağı bir güvenlik tedbiridir.
Güvenlik tedbirleri TCK. nun 53. maddesinde düzenlenmiş, ancak; bu maddede çek hesabı açtırma yasağına güvenlik tedbiri olarak yer verilmemiştir. TCK .nun 53. maddesinde güvenlik tedbiri olarak sayılmayan çek hesabı açtırma yasağı, 3167 s. Yasada bulunmasına rağmen uygulanmayacak mıdır?
Yani, 3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen çek hesabı açtırma yasağı TCK. nun 53. maddesine aykırı mıdır?
Çek hesabı açtırma yasağı, TCK. nun 53. maddesinin uygulanmasını kısıtlamakta ya da bu maddeyi uygulanamaz hale getirmekte midir? Ya da bu maddenin uygulanmasına engel teşkil etmeyen ve bu maddeye uygun bir güvenlik tedbiri midir?
Adı üstünde, özel yasalar özel durumlar ve özel suçlar için hazırlanıp yürürlüğe konulur.
Her özel yasada düzenlenen suçlar da özeldir ve özel suçların işlenmesini engellemek için özel yaptırımlar uygulamak gerekebilir. Özel suçlar için uygulanması gereken güvenlik tedbirleri de farklılıklar arzedebilir. Hangi özel suçlar için hangi güvenlik tedbirinin uygulanması gerektiği önceden öngörülemez, bu nedenle; bütün güvenlik tedbirleri, güvenlik tedbirlerini genel hatlarıyla düzenleyen TCK. nun 53. maddesinde tek tek sayılıp gösterilemez. TCK. nun 53. maddesiyle çatışmayacak, çelişmeyecek ve bu maddenin uygulanmasına engel olmayacak, yani bu maddeye aykırı olmayacak şekildeki güvenlik tedbirlerine özel yasalarda yer verilebilecektir kanaatindeyim.
Güvenlik tedbiri bir yaptırım türüdür. TCK. nun genel hükümlerine aykırı olmayacak şekilde özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlarda suç tanımı yapılıp suçun yaptırımı gösterilir. Özel ceza kanunlarında yaptırım olarak ceza ile birlikte güvenlik tedbiri de düzenlenebilir. 3167 s. Yasada güvenlik tedbiri olarak düzenlenen çek hesabı açtırma yasağı, TCK. nun 53. maddesine aykırı değildir ve uygulanması gerekir.
Ayrıca; karşılıksız çıkan çek tüzelkişi yararına keşide edilmiş ise tüzelkişiye adli para cezası verilmemekle birlikte güvenlik tedbiri olarak çek hesabı açtırma yasağı verilmesinde yasal engel bulunmadığını düşünüyorum.


6 - Şikayet hakkının başlangıcı – TCK . nun 73/2. maddesi,

Karşılıksız çek keşide etmek suçu, şikayete tabidir. 3167 s. Yasanın 16. maddesine göre şikayet hakkının başlangıç tarihi, TCK. nun 73/2. fıkrasındaki şikayet hakkının başlangıç tarihinden farklıdır. Şikayet hakkının başlangıç tarihi yönünden 3167 s. Yasanın 16. maddesindeki düzenleme TCK. nun 73/2. fıkrasındaki düzenlemeye aykırıdır.
Bu nedenle; 01.01.2009 tarihinden sonra işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarında şikayet hakkının başlangıç tarihi TCK. nun 73 /2. fıkrasına göre belirlenecektir. Buna göre, şikayet hakkının başlangıç tarihi çekin bankaya ibraz edildiği tarihtir.
Ancak; 01.01.2009 tarihinden önce işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarında şikayet hakkının başlangıç tarihi, hak kaybına neden olmaması için 3167 s. Yasanın 16. maddesindeki yönteme göre belirlenecektir.


7 – Şikayetten vazgeçme halinde kamu davasının düşürülmesi – TCK. nun 73/3. maddesi,
TCK. 73/ 4. mad. “Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.”
3167 s. Yasanın 16. mad. “ Hükmün kesinleşmesinden sonra şikayetten vazgeçildiğinde de, hüküm bütün cezai sonuçları ile ortadan kalkar.”
Şikayetten vazgeçme halinde kamu davası ortadan kalkar. Ancak, iki madde arasındaki fark hüküm kesinleştikten sonra şikayetten vazgeçme halinde kamu davasının ortadan kalkıp kalkmayacağı hususundadır.
TCK. nun 73/4. fıkrasındaki “kanunda aksi yazılı olmadıkça” ibaresi “ve” den sonraki cümle içinde geçerlidir ve 3167 s. Yasada aksi yazılı olduğu için karşılıksız çek keşide etmek suçundan verilen hükümler kesinleştikten sonra da vazgeçme nedeniyle ortadan kaldırılacaktır kanaatindeyim.



Tayyar Cem Eralp
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı

Adsız dedi ki...

HOŞGELDİN STRANGER KARDEŞ,HOŞGELDİN SONER ABİ 3434

Adsız dedi ki...

SAYIN 3434 BU İŞBİTTİĞİNDE İNŞ.HEPBİRLİKTE ACI BİR KAHVE İÇECEĞİZ...ŞÖYLE DENİZ KENARINDA...SİGARALARI DA TÜTTÜREREK...OKİ?..:))

Adsız dedi ki...

sn stranger

sayın savcının yazdığı yazının bir yerine bende çok önce takılmıştım.
o bölümü şu..

1 – Çek bedeli kadar Adli para cezası – TCK. nun 52/1. maddesi,
3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen nisbi nitelikteki “çek bedeli kadar adli para cezası” TCK. nun “Adli para cezası” başlığı altındaki 52. maddesine aykırıdır. Çünkü; 52. madde ile gün adli para cezası sistemi getirilmiş ve hesaplama yöntemi gösterilmiştir.
Bu durumda, karşılıksız çek keşide etmek suçundan adli para cezası; TCK. nun 52. maddesine göre gün adli para cezası olarak mı? Yoksa çek bedeli kadar adli para cezası olarak mı? tayin edilecektir. Ya da 3167 s. Yasanın 16/1. maddesinde düzenlenen suça verilecek ceza geçici madde ile ortadan kaldırılmıştır gerekçesiyle, sanığı cezasız mı bırakacağız?


bence evet naçizane fikrim kanunsuz ceza olmaz maddesiyle sanık cezasız kalmalı..çünkü adı üstünde sanık..mahkumiyet cezayı aldıktan sonra ortaya çıkıyor..

my way

Adsız dedi ki...

VALLA JENARDİ ABİ BU GİDİŞLE ANCAK KALONLANMIŞ DANA KESRSİN DANALARIN NESLİ TÜKENİR BU İŞ BİTMEZ GİBİ DURUYOR :)3434

Adsız dedi ki...

sayın arkadaşlar okumayanlar için bunlarda eralp in yazısına yorumlar


Mehmet Akif Bostancı 18.01.2009.19:54
sayın eralp katkılarınız için teşekkürler.çok güzel bir çalışma olmuş.elinize sağlık

fuat urman 18.01.2009.19:56
Sayın ERALP emeğiniz ve değerli görüşleriniz için teşekkürler .

Kurtuluş Tayanç Çalışır 18.01.2009.20:04
Emeğiniz için teşekkürler

Kenan Türk 18.01.2009.20:56
sayın eralp katkılarınız için teşekkürler.Bende sizinle aynı kanaati paylaşıyorum..

Aydın Başar 18.01.2009.20:57
Uygulamanın aynen devam edeceğini,sadece tüzel kişiliği olan şirketlere verilen adli para cezasının yasal bir dayanağının kalmadığını düşünüyorum.Sonuçta 3167 sayılı kanunda çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.Adli para cezasının gün olarak belirtilmemiş olması onun ceza niteliğini ortadan kaldırmaz.Kanun koyucu yeni bir yasa yapmayarak bu özel düzenlemeyi saklı tutmuştur.Yoksa karşılıksız çek keşide etme suçu ortadan kalkmıştır demek mümkün değildir

--------------------------------------------------------------------------------

Daha önceden yazmış olduğum görüşümü yukarıya aktardım.Bunun haklı,mantıklı ve yasal gerekçelerini ise Cem ağabeyin yazısı açıklıyor.Bu yönüyle yukarıdaki görüşlerin uygulamada kabul göreceğini düşünüyorum.Ayrıca aşağıda sunmuş olduğum çek kanunu tasarısında Çek suçları ile ilgili farklı düzenlemelere gidilmesi ve temel adli para cezasının tayininde çek bedelinin korunmuş olması bu görüşü doğrular niteliktedir.Çalışma için teşekkür ve saygılar..

--------------------------------------------------------------------------------

Yeni çek tasarısındaki ilgili hükümler..
Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 7- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, yüz günden binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezasının miktarı çek üzerinde yazılı miktardan az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına; bu yasağın bulunmaması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya düzenleyicinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu suçla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında tam olarak bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(4) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(5) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(7) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının,
a) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından;
b) Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi kararlarının kesinleşmesi hâlinde, mahkeme tarafından
kaldırılmasına karar verilir. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yedinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(9) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da yedinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.
Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 8- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, düzenleme tarihine nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında, kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. Bu sonuçlar, şikâyetten vazgeçme hâlinde de doğar.

Cemil Sandıkçı 18.01.2009.20:59
Çok değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler Sayın Eralp.Fethiye'den sevgiler...

Tayyar Cem Eralp 18.01.2009.21:04
değerli meslektaşlarım,
evet deyin gündemde kalsın, gündemden düşmesin.
Saygılarımla...

Mehmet Emin YALVAÇ 18.01.2009.21:11
Tayyar amca değerli bilgileriniz için çok teşekkür eder sevgi ve saygılarımı sunarım...

SEDAT ÜNAL 18.01.2009.21:24
Değerli büyüğümüz emeğiniz için çok tesekkür ederim. geçen haftamın neredeyse tamamına mal olan bu konuda bilgilerinizle ısık tuttunuz. konuyu böylece daha sağlıklı anlama fırsatı buldum. İste Adalet org'un faydası ve amacı olması gerekeni bu olsa gerek... Saygılarımla.

Selda Devrim Yıldırım 18.01.2009.21:42
Teşekkürler sayın Eralp.

Adsız dedi ki...

yorumların devamı arkadaşlar

5026 kez okundu. 41Cevap verildi.

Fatih Özaydın 18.01.2009.21:49
Sayın Eralp öncelikle değerli incelemeniz için çok teşekkür ediyor ve saygılarımı sunuyorum. Meslekte yeni bir meslektaşınız olarak yazınızda merak ettiğim hususları sormak ve düşüncelerimi belirtmek istedim:
5252 s. Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”a 5349 s. Kanunla eklenen GEÇİCİ MADDE 1. de : “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır.” dendiğine göre herhangi bir özel ceza kanununda TCK nun genel hükümlerine aykırı bir düzenleme varsa artık o hükmün uygulanmaması gerekir, uygulayıcılar olarak bir suçun artık cezasız kalıp kalmayacağı ve kanun koyucunun ihmalkarlığı dolayısıyla özel ceza kanunlarında genel hükümlere aykırı düzenlemelerin halen bulunuyor olması bizi ilgilendirmemelidir.
İncelemenizde belirttiğiniz gibi önceden yapılmış olan düzenlemelerden, genel düzenlemelere aykırı olmayan düzenlemelerin uygulanmasına devam edilmelidir. Bu cümlenin mefhumu muhalifinden, önceden yapılmış olan düzenlemelerden, genel düzenlemelere aykırı olan düzenlemelerin de artık uygulanmaması gerekir manası çıkmaktadır.
Yazınızda: “Ancak; genel düzenlemeyi kısıtlayan, uygulanamaz hale getiren, genel düzenlemeyle çelişen başka bir düzenlemeye, aykırı düzenleme (aykırı hüküm) diyebiliriz” dedikten sonra “TCK. nu yürürlüğe girmeden önce yürürlükte olan özel ceza kanunlarındaki düzenlemelerin uygulanmasına devam edileceği kanaatindeyim.” demişsiniz. TCK. nu yürürlüğe girmeden önce yürürlükte olan özel ceza kanunlarındaki düzenlemelerde genel düzenlemeyle çelişen başka bir düzenleme, dolayısıyla bir aykırı düzenleme varsa yine de bu aykırı düzenleme uygulanır demişsiniz anladığım kadarıyla. O zaman, “önceden yapılmış olan düzenlemelerden, genel düzenlemelere aykırı olmayan düzenlemelerin uygulanmasına devam edilmelidir- diğer manasıyla önceden yapılmış olan düzenlemelerden, genel düzenlemelere aykırı olan düzenlemelerin de artık uygulanmaması gerekir” teziyle bir çelişki doğmuş olmuyor mu?
Yine yazınızda: “3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen nisbi nitelikteki “çek bedeli kadar adli para cezası” TCK. nun “Adli para cezası” başlığı altındaki 52. maddesine aykırıdır. Çünkü; 52. madde ile gün adli para cezası sistemi getirilmiş ve hesaplama yöntemi gösterilmiştir.” dediğinize göre; açıkça genel hükümlere aykırı bu düzenlemenin uygulanmasına sırf 5237 sayılı TCK ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesi gerekçesiyle uygulanmasına devam edilmesi görüşünü; 5252 sayılı yasanın 5/2. maddesinde: “Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz” dendiğine, nisbi nitelikteki adli para cezasının da genel hükümlerde düzenlenen adli para cezası sistemine aykırı olması karşısında ve aynı yasanın geçici 1. maddesi bağlamında ayrıca çek kanunu tasarısında gün para cezası sisteminin getirilmesi karşısında anlayabilmiş değilim? Çek bedeli kadar uygulanan cezayı gün adli para cezasına çevirmek, dediğiniz gibi mümkün değildir ancak aykırı düzenleme nedeniyle sanığı cezasız bırakmak, kanaati acizanemce biz uygulayıcıların değil kanun koyucuların düşünmesi gereken bir olgudur diye düşünmekle acaba yanlış mı düşünüyorum?
Haddini bilmezlik ettiysem anlayışınızı bekliyor tekrar teşekkür ediyorum.


Mustafa Kaya 18.01.2009.22:01
Sayın Eralp,
Daha önce açmış olduğum sorularla ilgili olarak anlatmaya çalıştığım gibi büyük ölçüde benzer şekilde düşünüyoruz. Ancak aşağıda belirttiğim üç konuda henüz aynı görüşte değilim.

1- 5237 sayılı TCK’nin 20(2) “Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz.” Ve “60. maddesinin- “(1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir.
(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.
(3) Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hâkim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.
(4) Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hâllerde uygulanır.”
Hükümleri karşısında ve 60. maddedeki sınırlamalar nedeniyle karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı Tüzel kişiler için ne para cezası, ne de çek hesabı açtırma yasağı hükmedilemeyeceğini düşünüyorum.

2- 5237 sayılı TCK’nin 53/5. maddesinin, “Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, HÜKÜMDE BELİRTİLEN GÜN SAYISININ YARISINDAN BİR KATINA KADAR bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir….” hükmü karşısında, 3167 sayılı Kanunun 16/3. maddesinin “bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre…” şeklindeki düzenleme karşısında hükmedilecek çek hesabı açtırma yasağının süresi nasıl tayin edilecektir?

3- 5237 sayılı TCK’nin 73/4. maddesinin “(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.” hükmündeki “ KANUNDA AKSİ YAZILI OLMADIKÇA” ifadesi genel anlamda kovuşturma yapılması şikâyete bağlı suçlarda vazgeçmenin davayı düşüreceğini, kanunlarda aksi yazılı olduğu takdirde vazgeçme halinde dahi davanın düşmeyeceğini açıklamaktadır. Örnek isterseniz. Yürürlükten kalkmış olan 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunu’nun Şikâyetin Geri Alınması başlıklı 24. maddesini gösterebilirim (Kovuşturma yapılabilmesi dava veya şikâyete bağlı suçlarda, suçtan zarar gören kimselerin vazgeçmesi kamu davasını düşürmez. Ancak, yargılama sonunda suçun sabit olması halinde ceza uygulanmaz.” Bu Kanun yürürlükten kalkmış olsa da başka kanunlarda da benzeri hükümler olabilir.
Benim de katıldığım Çek Kanunu Tasarısı Komisyonu çekte ödeme ve şikâyetten vazgeçmeyi Sayın Başar’ın da belirttiği gibi hükmün keskinleşmesinden sonrası için de kabul etmiştir. Ancak yeni yasa çıkıncaya kadar ne olacak?
Sanırım bu üç konuda biraz daha düşünmek gerekiyor.
Saygılarımla


Ferhat GÜVEN 18.01.2009.22:04
Paylaşımınız için teşekkürler sayın Eralp.

Eray Temizkan 19.01.2009.0:12
Öncelikle Sayın Eralp'a olmak üzere, bilgi ve düşüncelerini paylaşan değerli üyelerimize teşekkürler.
Kolaylıklar olsun...

Hacı Murat Gökşen 19.01.2009.0:29
Sayın ERALP, açıklamalarınız için çok teşekkür ederim.Ancak bazı konularda sizden farklı düşünüyorum.Bu nedenle kendi görüşlerimide açıklamak istedim.Ayrıca yazınızda sayın Fatih Özaydın'ın dediği gibi çelişkilerde vardır.Özellikle TCK.nun 5.maddesinden ne anlaşılması gerektiği hususunda çelişkiler ortaya çıkmıştır.Şöyleki; bazı bölümlerde söylediğiniz gibi diğer kanunlarda TCK.nun genel hükümlerine aykırı düzenlemeler olabileceğini ve yine de uygulanacağını söylüyorsunuz.Ama bu ayrımı neye göre yaptığınıza ilişkin hiç bir açıklama yoktur.Ayrıca biz neden TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan kendi özel hükümlerini,5607 sayılı yasanın 3/18.maddesini,6136 sayılı yasayı,Orman Kanununu vs.yi tartışmıyoruz ve uygulamaya devam ediyoruzda sadece Çek Yasasını tartışıyoruz.Açıklamanızda bu sorunun cevabını bulamadım.Bazıları bu yasaların bir kısmı 5728 sayılı yasa ile değişti diyebilir.Ama değişiklikler genelde aleyhe olduğu için yine kanunun eski hali uygulanacaktır.(Tabiki suç tarihi eski olanlar için)Yani aynı sorunla yine karşılaşacağız.Bana göre öncelikle tespit edilmesi gereken şey TCK.nun 5.maddesinin ne anlama geldiği ve hangi hükümler hakkında uygulanacağıdır.

a-)TCK.nun 5.maddesi ne anlama gelir: TCK.nun 5.maddesi kendisinden önce yürürlüğe girmiş ve TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemeleri zımnen yürürlükten kaldırmış demektir.Yani TCK.ya aykırı hükümler bakımından aynen yeni bir yasa hükmü yürürlüğe girmiş gibi kabul edilerek uyarlama yapılması gerekir.Kesinleşen hükümler bakımından uyarlamanın nasıl yapılacağı hususunda ise önceki uygulama aynen geçerli olacaktır.Yani eğer yeni hüküm herhangi bir araştırma ve takdir yetkisinin uygulanmasını gerektirmiyorsa dosya üzerinden karar verilecek ve itiraza tabi olacaktır.Ancak duruşma açılmasını gerektiren durumlar var ise duruşma açılacak ve sonuç ta verilen karar duruma göre kesin nitelikte yada temyize tabi olacaktır.

b-)TCK.nun 5.maddesi hangi hükümleri yürürlükten kaldırmıştır:Daha başka bir ifadeyle TCK.nun 5.maddesinin kapsamı nedir? TCK.nun 5.maddesi kendisinden önce yürürlüğe girmiş ve yürürlüğü devam eden hükümlerin TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemelerini yürürlükten kaldırmış demektir.TCK ile aynı zamanda yada sonradan yürürlüğe giren hükümleri ise yürürlükten kaldıramaz.Örneğin TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan kendi özel hükümleri.BU NEDENLE 01/06/2005 TARİHİNDEN ÖNCE YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞ VE TCK.YA AYKIRI OLAN TÜM HÜKÜMLER TCK.NUN 5.MADDESİ GEREĞİNCE YÜRÜRLÜKTEN KALKMIŞ OLUR VE HİÇ BİR GEREKÇEYLE TCK.YA AYKIRIDA OLSA UYGULANABİLECEĞİ İDDİA EDİLEMEZ.Tartışma konumuz olan 3167 sayılı yasanın 01/06/2005 tarihinde ve sonrasında değiştirilmemiş olan tüm hükümleri TCK.ya aykırı olmak şartıyla TCK.nun 5.maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmış demektir. Bu nedenle hangi gerekçe gösterilirse gösterilsin TCK.ya aykırı olan hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

Bu açıklamalar doğrultusunda şunu söyleyebiliriz. 3167 sayılı yasanın ağır para cezası verilmesini öngören hükümleri 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5.maddesi gereğince değiştirilerek adli para cezasına dönüştürülmüştür.Bu nedenle sadece bu hükümler TCK.nun 5 ve 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamı dışındadır.Bu nedenle sadece bu hükümlerle ilgili aykırılık iddia edilemez ve uyarlama yapılamaz.Ancak TCK.ya aykırı olabilecek diğer tüm hükümleri TCK.nun 5 ve 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamındadır.Yani gerçekten TCK.ya yakırı ise artık hiç bir şekilde ve gerekçeyle uygulanması mümkün değildir.Çünkü TCK.nun 5.maddesi bu aykırı hükmü yürürlükten kaldırmış demektir.Değerlendirmeyi de buna göre yapmak gerekir.
Şimdi 3167 sayılı kanunun TCK,.ya aykırı olduğu iddia edilen hükümleriyle ilgili görüşlerinizi madde madde ele alacak olursak:

1-Karşılıksız çek keşide eden kişiye çek bedeli kadar adli para verilmesi hususu TCK.nun 5 ve 52.maddesine aykırıdır.(Ancak bana göre aykırılık sadece küsurattadır.Aslında 1 günün 100 TL olduğu kesin olduğu için gün para cezasına uygundur.Daha önceden açıklamıştım ama bu konuya girmek istemiyorum ve aykırı olduğunu varsayıyorum)Fakat kanunlardaki ağır para cezaları TCK ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5.maddesi ile adli para cezasına dönüştürülmüş ve alt ve üst sınırları gösterilmiştir.Bu ağır para cezası içeren tüm kanunlarda yapılmış bir değişikliktir.Bu nedenle halen geçerlidir.Sizin dediğiniz gibi TCKya aykırı olmadığı için değil, TCK.nun 5.maddesinin kapsamı dışında kaldığı için! Çünkü TCK.nun 5.maddesinin kendisiyle aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5.maddesi ile kanunlarda yapılan değişikliği yürürlükten kaydırma yetkisi ve gücü yoktur.TCK.nun 5.maddesine böyle bir gücü verdiğiniz takdirde bundan sonrada hiç bir kanunda TCK.ya aykırı hükümler kabul edilemez ve uygulanamaz.Halbuki kanunlarımızda TCKya aykırı bir çok düzenleme vardır.Örneğin Kaçakçılıkla Mücadele Yasanın 3/18.maddesi gibi.Yada bizzat TCK.nun kendi özel hükümleri. Buna itiraz edeler olabilir diye tek bir örnek daha vermek istiyorum.Bizim günlerdir tartışmamıza neden olan ve TCK ile aynı tarihte yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesinin bizzat kendisi TCK.nun 5.maddesine aykırıdır.Çünkü TCK.nun 5.maddesine rağmen TCK.nun genel hükümlerine aykırı olan düzenlemelerin 31/12/2008 tarihine kadar uygulanmasına yetki vermiştir.Eğer TCK.nun 5.maddesinin böyle bir gücü varsa o halde biz neden bu tarihi bekledik? Neden 01/06/2005 tarihinden itibaren TCK.nun 5.maddesini uygulamaya başlamadık? Kısacası çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi konusu TCK.nun 5.maddesi ile 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamı dışında kaldığı için aykırılık iddia edilemez ve uyarlama yapılamaz.Bu nedenle adli para cezasıyla ilgili görüşlerinize anlatmış olduğum bu değişik gerekçeyle katılıyorum.

2-Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz.Bu nedenle tüzel kişiler hakkında bundan sonra kesinlikle adli para cezası uygulanamayacağı gibi bundan önce verilmiş olan kararlarında mutlaka düzeltilmesi gerekir.Bu konuda zaten herkes aynı görüştedir.

3-Tekerrür nedeniyle adli para cezası yerine hapis cezası uygulanması kesinlikle TCK.nun genel hükümlerine aykırıdır.Çünkü 3167 sayılı yasanın 16/1 son cümlesi "mükerrir hakkında verilen ceza 1 yada 2 kat artırılır" şeklinde olsaydı biz ne yapacaktık?Bu hükmü kesinlikle TCK.nun 58.maddesine aykırı kabul ederek uygulamayacaktık.Çünkü TCK.nun 58.maddesi gereğince tekerrür nedeniyle herhangi bir artırım öngörülmemiştir.Buna göre tekerrür nedeniyle para cezasının artırılmasını TCK.ya aykırı kabul edip çok daha ağır sonuçlar meydana getiren "tekerrür nedeniyle para cezası yerine hapis cezası verilmesini" TCK.ya aykırı kabul etmemek bana göre çok yanlış olur.Adalet ve hakkaniyete de uymaz
Ayrıca kanun maddesinde tekerrür nedeniyle ayrı bir ceza öngörülmüş olması bunun bir artırım olmadığını göstermez.Çünkü bir suçtan mükerrir olmak kişinin asıl suçtan farklı başka bir suç işlediği anlamına gelmez.Bunun tersini düşünmek hukukun genel ilkelerine de aykırı olur.Ancak başka suç derken yanlış anlaşılmasın burada kastedilen sonradan işlenen ikinci suçtur.Yani birinci suç ile ikinci suçun aynı olması değildir.Örnek vererek anlatırsak daha iyi anlaşılabilir.Örneğin iki kişinin ruhsatsız silah taşımak suçunu işlediğini ancak bunlardan birisinin mükerrir olduğunu varsayalım.Bu durumda her iki şahsın işlediği suçta ruhsatsız silah taşımak suçudur.Yani aynı suçtur.Mükerrir olan daha ağır cezayı gerektiren farklı bir suç işlemiş değildir.Sadece kanunda hüküm varsa tekekrür nedeniyle cezası artırılabilir yada farklı bir ceza öngörülmüş ise o uygulanabilir.Yoksa aynı suçu işleyen iki kişiden mükerrir olan, mükerrir olmayandan farklı bir suç işlemiş değildir.Bu nedenle herhangi bir kanunda aynı suça tekerrür nedeniyle ayrı bir ceza öngörülmüş olması(Çek kanunundaki gibi) kişinin farklı bir suç işlediği anlamına gelmez.Sonuçta kanunlarda yer alan böyle bir hüküm dahi "ikinci kez suç işleyen kişi hakkında cezanın artırılması" anlamına gelir.Kısacası böyle bir hüküm tekerrür nedeniyle cezanın artırılmasıdır.Tartışma konumuz olan karşılıksız çek suçunun cezası nedir? Çek bedeli kadar adli para cezasıdır.Mükerrir olan hakkında ise hapis cezasıdır.Ancak mükerrir olan kişinin işlediği suçla mükerrir olmayan kişinin işlediği suç aynı suç değilmidir? O halde çek yasasındaki düzenleme tekerrür nedeniyle cezanın artırılmasıdır.Başka bir şey değildir.

Tersini düşünecek olursak; eğer 3167 sayili yasadaki tekerrür hükmü ile TCKdaki tekerrür hükmü birbirinden farkli ise yani tamamen farkli düzenlemeler olduğu için herhangi bir aykirilik yok ise o zaman karşiliksiz çek suçlarindan mükerrir olan kişi hakkinda 3167 sayili yasanin 16/1.maddesinin son cümlesi gereğince hem hapis cezasi verilmesi gerekecek hem de TCKnun 58.maddesi gereğince sanik hakkindaki hapis cezasinin �mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanin infazindan sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasina karar verilmesi gerekecektir.Acaba bugüne kadar bu niye uygulanmadi ve Yargitay uygulanmayan hükümleri neden bozmadi?Böyle bir şey mümkün olabilir mi? br />

4-Her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturmasıyla ilgili yorumunuza da malesef katılamıyorum.Çünkü TCK.nun 43.maddesinde açıkça "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir." deniliyor.Yani şartları varsa birden fazla suç bile işlense tek ceza verilir diyor.Bu kuralda kanunda açıkça sayılan istisnalar dışında tüm suçlar için geçerli bir kuraldır.(Bu konudaki sizin yorumunuz TCK.nun 5.maddesi kapsamına girmeyen yani 01/06/2005 ve sonrasında yapılacak olan değişiklikler hakkında geçerli olabilir) Örneğin aynı ticari ilişki nedeniyle aynı zamanda ve aynı kişiye karşı birden fazla karşılıksız çek keşide edilmesi halinde bana göre eylem tektir.Yani zincirleme suç dahi yoktur.Değişik zamanlarda keşide edilmesi halinde ise zincirleme suç vardır.Kanunun bu açık hükmünü göz ardı etmek mümkün mü?

Ayrıca her suça ve her eyleme ayrı ceza anlamına gelen yeni suç teorisinden bahsedebilmek için farklı suçların işlenmesi gerekir.Örneğin hırsızlık suçu ile birlikte işlenen konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar vermek suçları gibi.Aksi takdirde aynı yerden aynı zamanda çalınan her eşya ayrı bir hırsızlık suçu, mağdura atılan her bir yumruk ise ayrı bir kasten yaralama suçu olur. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Yargıtay kararlarıyla da sabit olan bir örnek vermek istiyorum. A isimli şahıs hırsızlık amacıyla bir eve girer ve 7-8 parça eşya çalar,ayrıca arabaya ait anahtarıda çalar.Dışarı çıkınca cadde üzerinde duran arabayıda çalar.Burada birden çok hırsızlık suçu işlenmesine rağmen tek bir hırsızlık suçu vardır.Oda haksız elde edilen anahtarla hırsızlıktır.Çünkü A aynı kasıt altında,aynı zamanda ve aynı kişiye karşı suç işlemiştir.Eylemide kesintiye uğramadığı için tek suç olur. 43.madde dahi uygulanamaz.Sadece alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir.Ama A evden hırsızlık suçunu tamamladıktan bir kaç gün sonra tekrar gelip arabayı da çalsa idi o zaman 43.madde devreye girerdi.Yani zincirleme suç olurdu.Yine birden fazla suç olmazdı.Buna göre aynı ticari ilişki nedeniyle aynı zamanda yada yakın zamanlarda aynı kişiye karşı keşide edilerek verilen her çek yaprağını ayrı bir suç saymak kesinlikle TCK.ya aykırıdır.
Sizin dediğiniz husus yazımın başında belirttiğim gibi TCK ile aynı zamanda yada daha sonra yürürlüğe giren değişikliklerle ilgilidir.Böyle bir durumda TCK.ya aykırı olan hükümler tabiki uygulanacaktır.Örneğin yeni Çek Kanununda aynı hüküm tekrar kabul edilebilir.Bu durumda TCK.ya aykırı olsa da yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar açısından mutlaka uygulanacaktır.Bu konuda zaten herhangi bir ihtilaf ta yoktur.Yoksa sizin yorumunuzda olduğu gibi "her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturması" hükmü TCK.ya aykırıda olsa uygulanması gerekir diyemeyiz.Çünkü eğer aykırı ise TCK.nun 5.maddesi bu hükmü yürürlükten kaldırmış demektir.O halde yürürlükten kalkan ve sanığın aleyhine olan bir hükmü hangi gerekçeyle uygulamaya devam edeceğiz?

5-Şikayet süresinin başlangıcı ile ilgili açıklamalarınıza katılmakla birlikte bir ayrıntıya dikkat çekmek isterim.Burda asıl önemli olan suç tarihi değildir.Tabiki 01/01/2009 tarihinden itibaren işlenen suçlarda yeni uygulama zorunludur.Fakat bu değişiklik yani TCK.daki hükmün uygulanması zorunluluğu hükümlü yada sanık durumunda olanların lehine olmakla birlikte geçmişe yönelik uygulanamaz.Çünkü şikayet süresinin başlangıcı ve süresi sadece bu yönüyle ilgili olarak usuli bir işlem niteliğindedir.Bu nedenle de derhal uygulanma ilkesi geçerlidir.Yani suç tarihi eskide olsa şu an şikayet süresini geçirmek üzere olanlar derhal şikayette bulunmak zorundalar.Aksi takdirde 3167 sayılı yasadaki sürenin geçmesini beklerlerse ibraz tarihinden itibaren geçerli olan 6 aylık şikayet süresini geçirebilirler.

6-Kesinleşmeden sonraki vazgeçme konusundaki yazdıklarınıza katılıyorum.Çünkü TCK.da ki �kanunda aksi yazılı olmadıkça� ibaresi bunuda kapsamaktadır.

7-Çek hesabı açtırmaktan yasaklanma yaptırımı ile ilgili açıklamalarınıza da katılıyorum.Çünkü bu konuda TCK.da benzer bir düzenleme yoktur.Olmayan bir şeyinde aykırılığından söz edilemez.Ancak TCK.nun 53.maddesi �TCK.nun 53.maddesinde sayılanlar dışında hiç bir hak ve yetkinin kısıtlanması mümkün değildir� şeklinde yorumlanırsa o zaman çek hesabı açmaktan yasaklanma yaptırımı da TCK.ya aykırı olur ve uygulanamaz.Bu durumdada karşılıksız çek suçları önödemelik hale gelir ve uyarlama yapılması şart olur.Ama böyle bir yorum bana göre yanlış olur. Ancak bu söylediklerimiz karşılıksız çek suçundan sadece para cezası verilmesi halinde geçerlidir.Eğer mükerrir olması nedeniyle hapis cezası verilmiş ise zaten TCK.nun 53.maddesinin ayrıca uygulanması gerekir ki garip bir durum ortaya çıkar.Çünkü hapis cezası verilmesi halinde TCK.nun 53.maddesinin uygulanması zorunludur.Hatta hükme yazılmasına bile gerek yoktur.Öte yandan 3167 sayılı yasanın 16/3.maddesi gereğince çek hesabı açtırma yasağı zaten uygulanacaktır.Her iki tedbir bir arada olabilirmi bilmiyorum ama sırf bu bile 3167 sayılı yasadaki tekerrür hükmünün TCK.ya aykırı olduğunu göstermeye yeter.

Selam ve saygılarımla...


Burhanettin GÜL 19.01.2009.8:29


Burhanettin GÜL 19.01.2009.8:48
teşekkürler

Akın DOMBAYCI 19.01.2009.9:17
Sayın ERALP paylaşımınız için teşekkürler. Pek çok hususta aynı şekilde düşünüyoruz. Başka bir başlık altında verdiğim ek kararı tekrar meslektaşlarımızın bilgisine sunuyorum. Saygılarımla...


T.C.
TAVAS
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
EK KARAR

DOSYA NO : 2007/150
KARAR NO : 2008/37

HAKİM : AKIN DOMBAYCI 42034
KATİP : MEHTAP ÇELİK 54439

DAVACI : K.H.
KATILAN : ….. , Altınova Köyü Tavas/ DENİZLİ
VEKİLİ : Av. ….., TAVAS
SANIK : …..
SUÇ : Karşılıksız çek keşide etme
SUÇ TARİHİ : 21/04/2007
KARAR TARİHİ : 14/02/2008
EK KARAR TARİHİ : 16/01/2009

Yukarıda açık kimliği yazılı bulunan sanık hakkında Mahkememizce verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesine müteakip infazı için Tavas C.Başsavcılığına verildiği, hükümlü …’ ın cezasının Yatağan C.Başsavcılığı tarafından infaz edildiği sırada 5252 sayılı TCK nun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun geçici 1. maddesi gereğince 3167 sayılı Çek kanunun 5237 sayılı TCK nun genel hükümlerine aykırı hükümlerinin en geç 31/12/2008 tarihine kadar uygulanacak olması ve bu sürenin dolması nedeni ile 5237 sayılı TCK nun 2, 5,7/2,45/1 ve 52/1 maddeleri de göz önünde bulundurularak kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi çerçevesinde 5237 sayılı TCK nun yukarıda sayılı maddelerine uygun bulunmayan mahkememizce verilen ilama konu para cezasının ortadan kaldırılması ve infazının durdurulması konusunda bir karar verilmesi talep edilmiş olmakla dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Sanık hakkında Tavas C.Başsavcılığının 2007/107 sayılı iddianamesi ile 3167 sayılı kanunun 16/1-3 maddeleri gereğince cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış, mahkememizce yapılan yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş, söz konusu kararın kesinleşmesine müteakip infazı için Tavas C.Başsavcılığına, buradan da sanığın ikametgah adresi olan Yatağan C.Başsavcılığına gönderilmiştir. Bu sırada 5252 sayılı kanunun geçici 1. maddesinde öngörülen sürenin (31/12/2008) dolması sebebi ile 3167 sayılı çek kanunun 5237 sayılı TCK nun genel hükümlerine aykırı hükümler içerdiği ve bu aykırı hükümlerin uygulanmaması gerektiği gerekçesi ile mahkememizden ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere karar verilmesi talep edilmiştir.
Öncelikle TCK nun 5. Maddesinin diğer kanunlar tarafından TCK nun genel hükümlerine aykırı düzenlemeler yapılmasına engel olmadığını belirtmek gerekmektedir. Zira kanunlar hiyerarşisinde kanunların tümü eşit kuvvettedir. Ancak Anayasa diğer kanunların üstündedir ve onlar için bağlayıcıdır. TCK nun 5. maddesi ile öngörülen özel ceza kanunları ve ceza içeren diğer kanunlardaki düzenlemelerin eksik kalan hususlarının TCK nu ile doldurulacağıdır. Yoksa TCK. kendisinden önce yürürlüğe giren ve bundan sonra yürürlüğe girecek ceza normu içeren kanunlar açısından Anayasa niteliğinde değildir. Bu itibarla 3167 sayılı Çek kanunu da halen bütün maddeleri ile birlikte yürürlüktedir. Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmediği veya TBMM tarafından yürürlükten kaldırılmadığı sürece de varlığını koruyacaktır. Çözülmesi gereken sorun 5252 sayılı kanunun 5/2 ve geçici 1.maddesinin ne şekilde yorumlanacağı ile ilgilidir. Söz konusu kanunun 1. Maddesinde, diğer kanunların 5237 sayılı TCK nun 1. Kitabında yer alan düzenlemelere AYKIRI hükümlerinin ilgili kanunlarla gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiştir. 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesinde öngörülen düzenleme bu anlamda 5237 sayılı TCK nun 1. kitabında yer alan genel hükümlerine AYKIRI bir hüküm değil, FARKLI bir hüküm içermektedir. Netice itibarı ile 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesinde de yaptırım olarak adli para cezası öngörülmüştür ve adli para cezası TCK nun genel hükümlerinde yer alan bir yaptırımdır. TCK nun 45. Maddesinin anlatımından da bu husus açıkça anlaşılmaktadır. Zira söz konusu maddede "suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır" denilmiştir. Adli para cezasının TCK nun 52/1 maddesinde de belirtildiği şekilde gün olarak belirtilmemesi onun TCK nun genel hükümlerine aykırı olduğu sonucuna varmayı gerektirmez.
Diğer yandan 3167 sayılı çek kanundaki "ağır para cezası" ibaresi 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesi gereğince TCK da düzenlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar "adli para" cezasına dönüştürülmüştür. Dolayısı ile yapılan bu değişiklik 5237 sayılı TCK nun yürürlük tarihi ile aynı tarihtir. Yapılan bu değişiklik TCK nun 5. Maddesine RAĞMEN yapılmış bir değişikliktir. Bu nedenle de ağır para cezasından dönüşen adli para cezaları TCK nun 52/2 maddesindeki düzenlemeye aykırı gibi görünse dahi uygulanması gerekir. Ayrıca 5252 sayılı kanunun 5/2 maddesinde TCK da belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılması için herhangi bir süre sınırlaması getirilmemiştir. Kısaca anlatılmak istenilen ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezalarının 5252 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi kapsamında olmadığıdır. Söz konusu madde TCK nun diğer genel hükümlerine aykırılıklar bakımından kabul edilmiştir. Bu nedenle 3167 sayılı çek kanunundaki çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi yaptırımı halen yürürlüktedir ve uygulanmasına devam edilmelidir.
Ayrıca 5275 sayılı kanunun geçici 1. Maddesinin halen yürürlükte olması göz önüne alındığında da 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesinde belirtilen ve gün karşılığı olmayan adli para cezalarının halen yürürlükte oldukları ve infaz kabiliyetlerinin bulunduğunu kabul etmek gerekmektedir.
Tüm bu nedenlerle ve konunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmemesi göz önünde bulundurularak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda Mahkememizin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen 14/02/2008 tarihli ilamında herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek görülmemiş ve aşağıdaki şekilde ek karar tesis edilmiştir.
H Ü KÜ M : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Hükümlü ….. hakkında mahkememizce verilen 2007/150 Esas, 2008/37 Karar sayılı, 14/02/2008 tarihli ilamın AYNEN İNFAZINA
2- İnfazın durdurulmasına yer olmadığına
3- Ek kararın hükümlüye ve katılan vekiline tebliğine
4- Karar kesinleştikten sonra bir suretin Yatağan C.Başsavcılığı ilamat şubesine gönderilmesine,
Dair; hükümlünün yokluğunda C.Savcısının mütalaasına uygun kararın hükümlüye tebliğinden itibaren 7 gün içinde Denizli Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/01/2009

Katip 54439 Hakim 42034


Mahmut Erdemli 19.01.2009.10:47
Konuyla ilgili tüm katkılara teşekkür ediyorum.

Değerli üstad Mustafa Kaya'nın 60. madde ile ilgili görüşlerinin ilginç bir saptama olduğu ve üzerinde düşünülmesi gerektiği görüşündeyim.

Yine sevgili Kaya'nın "5237 sayılı TCK’nin 53/5. maddesinin, “Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, .........sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, HÜKÜMDE BELİRTİLEN GÜN SAYISININ YARISINDAN BİR KATINA KADAR bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir….” hükmü karşısında, ........çek hesabı açtırma yasağının süresi nasıl tayin edilecektir?" sorusu ile ilgili olarak, "KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK" eyleminin 53(1) madde ve fıkrasındaki hangi hak ve yetkinin kullanılması suretiyle gerçekleştirildiği sorusunu sormak isterim?

Yine üstad sayın Kaya'nın "5237 sayılı TCK’nin 73/4. maddesinin “(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.” şeklindeki hükümle ilgili yorumuna katılıyorum. Burada şikayete bağlı suçlarda dahi vazgeçmeyle DAVANIN DÜŞMEYECEĞİ HALLER bulunabileceğinin belirtilmek istendiğini kabul etmek gerekir. NE VAR Kİ, bu kez değerli üstad sayın Eralp'in belirttiği üzere, 3167 sayılı Kanun'a aykırılık suçunun Türk Ceza Kanunun'da belirtilen genel suçlardan farklılığının bulunduğu ve Yasa'da bu suça özgü bir düzenleme yapıldığı hususunun da dikkate alınması geremektedir. Bununla birlikte, cezanın kesinleştikten sonra da düşebileceğine ilişkin hükmün "VAZGEÇME CEZANIN İNFAZINA ENGEL OLMAZ" şeklindeki 73. madde hükmü ile de açık çelişki oluşturduğu hususu da bir gerçektir. Lafzi bir yorumla çek suçlarında kararın kesinleşmesinden sonra vazgeçmenin CEZAYI DÜŞÜRMEYECEĞİ sonucuna varmak gerekmektedir. Bu konu sayın Kaya'nın
belirttiği üzere biraz daha düşünmeyi gerektirmektedir.

Bu arada, 31.12.2008 tarihinden önce işlenmiş ve bu tarihten önce veya sonra kesinleşmiş suçlarla ilgili olarak, VAZGEÇMENİN CEZAYI DÜŞÜRMEYECEĞİ SÖYLENEBİLİR Mİ? Bu sorunun da ayrıca değerlendirilmesini talep ederim.

Daha sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesi karşısında, daha önceden yürürlükte bulunan 3167 sayılı Kanun gereğince her bir çek yaprağının ayrı suç sayılmış olması, olayın özellikleri itibariyle aynı suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak işlenen suçlarda, 43. maddenin içeriğine giren hususta ayrı karşıt bir düzenleme sayılamaz mı sorusu üzerinde de kanaatimce düşünülmelidir.

ÇEK YASA TASARISINDA YUKARIDA SORUNLARIN TAMAMININ ÇÖZÜLMESİ GEREKMEKTEDİR.



Veli Kafes 19.01.2009.11:02
Sayın Eralp, değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım.
Toplam :41 cevap yazılmıştır <<<<----Önceki .. Sonraki--->>>>

Adsız dedi ki...

yorumların devamı



Akif Özgün 19.01.2009.11:11
TCK.73/4 maddesinde açıkça belirtilen genel hüküm artık tam uygulanmaktadır. Karar kesinleştikten sonra şikayetten vazgeçmenin hukuki geçerliliği yoktur. Bu yönüyle görüşe katılmıyorum.

Hacı Murat Gökşen 19.01.2009.11:36
Sayın ERDEMLİ,TCK.nun 60.maddesinin uygulanabilmesi için suçun izin verilen yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi gerekir.İzinden neyin kastedildiği ise kanunda açıkça yazmaktadır.Buradaki izin kavramı: kamu kurumunun vermiş olduğu şirket yada diğer tüzel kişilik olarak faaliyette bulunma iznidir.Karşılıksız çek suçu bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen bir suç değildir.Karşılıksız çek suçunda sadece çek hesabı açtırma hakkının kötüye kullanılması söz konusudur.

Ayrıca TCK.nun 60.maddesi gereğince sadece verilen iznin iptaline karar verilebilir.Yani şirket veya tüzel kişi olarak faaliyette bulunma izni iptal edilir.Karşılıksız çek suçunda ise tüzel kişinin faaliyette bulunma yetkisi değil sadece çek hesabı açtırma yetkisi kısıtlanmaktadır.Bu nedenle TCK.nun 60.maddesi ile 3167 sayılı yasanın 16/3.maddesi tamamen birbirinden farklı düzenlemelerdir.

Şikayetten vazgeçmeyle ilgili sorunuza gelince:kesinleşmeden sonraki vazgeçmenin artık geçersiz olduğu kabul edilse bile bu husus kişi aleyhine bir değişiklik meydana getirdiği için sadece 01/01/2009 tarihinde ve sonrasında işlenen suçlarda uygulanabilir.

Ahmet AVCI 19.01.2009.11:40
Çok teşekkürler.

emrah ünal 19.01.2009.11:42
sayın tayyar cem eralp beye teşekkürlerimi sunuyorum saygılarla

ülkü Nilşat divarcı 19.01.2009.12:17


Gamze Dülger 19.01.2009.13:19
Katılım sağlayan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Saygılarımla

Erdem Küçükbıçakçı 19.01.2009.14:14
Teşekkürler...

süleyman karabulut 19.01.2009.14:21
Teşekkürler.

Cihan Şahin 19.01.2009.16:06
Merhaba Arkadaşlar,
Az önce Yargıtay 10. Ceza Dairesi Üyesi Sn. Osman BAŞ ile yaptığım görüşmede, sayın üyemiz konuyu bugün görüştüklerini ve oyçokluğu ile karara bağladıklarını söyledi. Buna göre, 3167 sayılı yasanın 16. maddesi yönünden ikili bir ayrım yaptıklarını; tüzelkişiler yönünden TCK'nun 5, 20 ve 60. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tüzelkişileri cezaen sorumlu tutmanın mümkün olamayacağını, bunlar hakkında açılan davalarda BERAAT kararı verilmesi gerektiğini; gerçek kişiler yönünden de eski uygulamanın devam edeceğini söyledi. Yine aynı şekilde 3167 sayılı yasanın 13. maddesi yönünden eski uygulamaya devam edileceğini bu kararın da oyçokluğuy ile alındığını, muhalif görüşlerin de bulunduğunu söyledi.
Selam ve saygılarımla...

Ferşat Aydın 19.01.2009.17:45
Bende herkese teşekkür etmekle iktifa ediyorum. İyi bir zihin egzersiziydi.
Toplam :41 cevap yazılmıştır <<<<----Önceki .. Sonraki--->>>>

Adsız dedi ki...

ŞEKER ABLA BEN SİGARA İÇKİ FALAN DAHA İÇMEDİM HİÇ GÜNAH DİYE ÇOK KORKUYORUMN :)3434 AMA BİR ÇAY İÇERİZ BE OKİ 3434

Adsız dedi ki...

yorumların devamı



Nazan Yalvaç 19.01.2009.18:21
Sayın savcım değerli paylaşımınız için çok teşekkür eder, saygılarımı sunarım..

Hamit Sarak 19.01.2009.20:41
Karşılıksız çek suçu sanık ve hükümlülerine af (!) "teğet geçti" galiba...

Teşekkürler Cem abi ve diğer arkadaşlar...

emrah ünal 19.01.2009.22:22
sayın tayyar cem eralp teşekkürlerimi sunuyorum

Mahmut Erdemli 21.01.2009.8:35
Tüm katkılara ve sayın Gökşenin ilgisine teşekkür ederim.

Derya Konak 21.01.2009.18:47
Sayın Meslektaşlarım.
THS.'de bu konu ile ilgili görüşlerini açıklayan Sayın Av.Dr.V.SEVEN'in yazısını sitemize aktardım.Faydalı olması dileğiyle.
Ayrıca Muhterem Büyüğüm Sayın ERALP'e de çalışması ve paylaşımı için çok teşekkür ederim.
(Not:Yazınızı oyladım.)
___________*____________*____________*____________*____________*_____________*________________
31.12.2008 TARİHİ SONRASINDA, KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇUNA UYGULANACAK OLAN TÜRK CEZA KANUNU HÜKÜMLERİNİN KISA BİR DEĞERLENDİRMESİ

5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un Geçici 1. Maddesine göre;
“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
Bu hüküm çerçevesinde, belirtilen tarihten sonra, Türk Ceza Kanunu (TCK) dışındaki ceza hükmü getiren tüm ceza kanunları hükümlerinin, TCK’da öngörülen şekle uydurulması çerçevesinde, 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’unun (Çek Kanunu) uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanun’unda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) uygulama alanı bulması söz konusudur.
Ayrıca, 5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede aşağıda, Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçunu düzenleyen hükümler yerine uygulanması gerektiği düşünülen TCK hükümlerinin kısa ve acil bir değerlendirilmesi yapılmıştır.
1. 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu,
“Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.” Şeklinde olmak üzere, karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir.
Ancak, TCK’nın genel hükümleri uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır (TCK m. 21). Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezlandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Bunun yanı sıra belirtmek gerekir ki; TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen hafifletici durumların dikkate alınması gerekir.
2. TCK m. 20
TCK m. 20 uyarınca, ceza sorumluluğu şahsidir ve kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Ancak bu maddenin 2. fıkrasında, tüzel kişiler açısından ayrı bir düzenleme yapılmış ve tüzel kişiler bakımından –hiçbir suretle- ceza yaptırımı uygulanamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, bir tüzel kişi çek keşide ettiği takdirde, bu tüzel kişi hakkında artık ceza yaptırımı uygulanamayacaktır.
3. TCK m. 22
Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. Bu nedenle, taksirle işlenen bir fiilin cezandırılabilmesi için, açıkça düzenlenmiş olması gerekir. Oysa ki, karşılıksız çek keşide etme suçu için, taksirle işlenebileceği yönünde özel bir düzenleme kanunda yer almamaktadır. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme fiilini taksirle işlemek mümkün olmadığından, ceza yaptırımı da uygulanamaz.
4. TCK. m. 43
Bu hüküm, zincirleme suçu düzenlemektedir. Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Bu nedenle, karşılıksız çek keşide etme suçu bakımından, bir tek kişiye karşı (sıralı çek) işlenmiş birden fazla karşılıksız çek keşide etme suçunun “zincirleme suç” kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir.
Bunun sonucu olarak da, Çek Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen “Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur” hükmünün artık her durumda uygulanabilmesi mümkün değildir. Yapılan yargılamada, bu hükmün de değerlendirilmesi gerekmektedir.
5. TCK m. 52 – 61/8
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tütarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Verilecek para cezasının üst sınırı her yıl 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre artırılan miktarla sınırlıdır.
Ancak, TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi farklılaşacaktır.
Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Yargılama sonucunda verilen kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilmelidir. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece bu yolla gerçekleştirilebilecektir.
Bu noktada, yargılamada sanığın lehine olan hafifletici hükmün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme suçuna karşılık verilecek cezanın tayininde bu hükmün uygulanması gerekmektedir.
Burada karşılaşılacak bir başka sorun, karşılıksız çek keşide etme suçuna tayin edilecek cezanın tam gün karşılığının neye göre belirleneceğidir. Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir.
TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezasının hesaplanması ise, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılmalıdır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
6. TCK m. 73
Çek kanunu’na göre, karşılıksız çek suçundan dolayı kovuşturma yapılması şikayete bağlı tutulmuştur. Ancak bu şikayet hakkının kullanılma süresi Çek Kanunu’nun 16b maddesinin ikinci fıkrasında; “Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı, 8 inci maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyati tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar” olarak belirtilmiştir.
Fakat, TCK’nın genel hükümlerinden şikayet’i düzenleyen 73. maddesinin uygulamasıyla, karşılıksız çek suçunun kovuşturulmasına ilişkin usul de değişmektedir. Bu çerçevede, TCK’ya göre süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlayacak şekilde hesap edilmek üzere, 6 ay olarak belirlenecektir. Bu durumda, şikayetçinin fiili ve faili öğrenme tarihi, çekin ibraz tarihi olacağından (Çekin karşılıksız olduğunun öğrenildiği, bankaya ibraz tarihinde), şikayet hakkının başlangıcı daha geriye çekilmiş olacaktır. Kovuşturma ve yargılamada, bu durumun da dikkate alınması ve şikayet süresinin buna göre hesaplanması gerekmektedir.
7. 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.

halil ibrahim puran 22.01.2009.15:58
tüzel kişilere çek keşide etme yasağının TCK anlamında güvenlik tedbiri olduğuna dair Ceza Genel Kurulu'nun 22/11.2005 tarih 2005/10-140 Esas 2005/143 Karar sayılı içtihadı var.

Derya Konak 29.01.2009.20:52
31.12.2008 TARİHİ SONRASINDA, KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇUNA UYGULANACAK OLAN TÜRK CEZA KANUNU HÜKÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ


I- GENEL OLARAK

01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşıyan m. 5 “(1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” hükmünü getirmektedir.
Ceza hukuku kuralları hukuk düzenimizde esas olarak Ceza Kanunu adı verilen bir ana metinde toplanmıştır. Bunun dışında YTCK m. 5’in deyimiyle “özel ceza kanunlarında ve ceza içeren kanunlarda” yani örneğin, Çek Kanunu, İcra İflas Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Basın Kanunu gibi başka bazı yasalarda da ceza hukuku kurallarına yer verildiği görülmektedir.

TCK m. 5 hükmü eski TCK m. 10’daki düzenlemeden oldukça farklıdır. En önemli fark genel kanun olarak TCK’nın sadece özel kanunda bu konuda bir düzenleme bulunmaması halinde uygulanabileceği yönündeki sınırlamanın kalkmış olmasıdır. Gerçekten 765 s. TCK m.10’a göre herhangi bir özel ceza kanununda örneğin, teşebbüs, erteleme vb. konuda hüküm varsa o kanun hükmü uygulanmaktaydı. Yeni düzenlemeye göre ise özel ceza kanunlarında ya da ceza içeren kanunlarda YTCK’nın genel hükümleri içinde yer alan bir düzenleme varsa, artık YTCK’nın ilgili hükmü uygulanacaktır. Bu anlamda özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar sadece suç tipi ve yaptırım bakımından uygulanacak, teşebbüs, tekerrür, erteleme, çevirme, iştirak vb. hususlar bakımından ise YTCK uygulama alanı bulacaktır. O halde TCK dışında bulunan özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlarda yer alan sadece suç ve cezalar uygulanabilecek, bunun dışında kalan tüm ceza hukuku kuralları bakımından TCK’nın genel hükümleri uygulanacaktır.
Diğer önemli bir fark da YTCK’nın sadece özel ceza kanunlarından değil, ceza içeren kanunlardan söz etmesidir. Gerçekten ceza normuna yer veren her kanun özel ceza kanunu değildir. Esasen hükmün kapsamına giren kanunların çoğu ceza içeren kanunlardır. Örneğin, Vergi Usul Kanunu ceza içeren bir kanundur. Böylece kavram açıklığa kavuşturulmuş ve uygulama alanı genişlemiştir.

Bununla birlikte 11.5.2005 tarih ve 5349 sayılı Kanunla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici maddeye göre ;“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
Bu düzenlemeden çıkan sonuçlar şunlardır:
 Özel kanunlarda mevcut ve fakat YTCK’nın Birinci Kitabını oluşturan genel hükümlere aykırı düzenlemeler uygulanmaya devam edecektir. Bu durumda Çek Kanunu, İİK, FSEK, VUK gibi kanunlarda yer alan erteleme, teşebbüs, tekerrür, zamanaşımı vb. kurumlar bakımından getirilen hükümlerin uygulaması sürecektir. Eğer ilgili hükümlerde herhangi bir değişiklik yapılmazsa m. 5’in yürürlük tarihi 31.12.2008’e kadar ertelenmiş olacaktır.
 Yasakoyucu bu madde ile aslında diğer kanunlardaki düzenlemelerin YTCK’nın genel hükümleri ile uyumlu hale getirilmesini ve mevcut farklılıkların giderilmesini istemektedir.
 Söz konusu süre içinde ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılmaz ise bu durumda artık m. 5 gereği TCK hükümleri uygulanacaktır.
Söz konusu süre içinde değişiklik yapılmış olsa dahi bu değişiklik ile TCK’nın ilgili hükümleri arasında farklılık varsa, 31.12.2008 tarihi beklenmeksizin değişikliğin yapıldığı tarihten itibaren TCK hükümleri uygulanacaktır.
Bu değişiklikler 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile gerçekleştirilmiş (RG.: 08.02.2008-26781). Ancak söz konusu Kanun içeriğine bakıldığında 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’la ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Öte yandan 5237 sayılı TCK’nın uygulanmasını engelleyen geçici madde hükmünde bir değişiklik yapılmamış ve hükümde öngörülen süre uzatılmayarak 31.12.2008 tarihinde sona ermiştir. Bu durumda artık 5237 sayılı TCK m. 5 gereği 3167 sayılı Kanun bakımından TCK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

O halde 31.12.2008 tarihi sonrasında 5237 sayılı TCK m. 5 hükmü karşısında 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’unun (Çek Kanunu) uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanun’unda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) 3167 sayılı Kanun bakımından da uygulama alanı bulması söz konusudur.

Bilindiği üzere 3167 sayılı Kanun m. 16’da karşılıksız çek keşide etme suçu düzenlenmektedir. Buna göre;
“Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur. Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma kararı bütün bankalara duyurulmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir.
Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur.”
Bu çerçevede aşağıda öncelikle Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin olarak uygulama alanı bulabilecek TCK ve daha sonra CMK hükümleri değerlendirilecektir.


II- 5237 sayılı TÜRK CEZA KANUNU BAKIMINDAN

A- Manevi unsur
5237 sayılı TCK 765 sayılı TCK’da olduğu gibi temel kusur şekli olarak kastı aramıştır. Diğer bir deyişle, bir suçun işlendiğinden söz edilebilmesi için kural olarak kastın varlığı zorunludur. Nitekim TCK m. 21/1’e göre “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır”. “Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır” (TCK m.22/1).
O halde karşılıksız çek keşidesi suçunun da ancak kasten işlenebildiği kabul edilmelidir. Zira 3167 sayılı Kanun m. 16’da bu suçun taksirle de işlenebileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Kast ise suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmıştır (TCK m. 21/1). Bu durumda hakim karşılıksız çek keşidesi suçu bakımından failin çeki keşide ederken yeterli karşılığı bulunmadığını biliyor ve istiyor olmalıdır. Diğer bir deyişle failde karşılıksız çek keşide etme kastı bulunuyor olmalıdır. Bu çekin keşide edildiği sırada olabileceği gibi çekin bankaya ibraz anında da bulunuyor olabilir. Bununla birlikte ileri keşide tarihli (vadeli) çekin varlığı durumunda çekin üzerinde yazılı keşide (vade) tarihinden önce bankaya ibraz edilmesi ve karşılığı bulunmaması durumunda keşidecinin kastı bulunmadığından suçun oluştuğundan söz etmek de mümkün olmayacaktır.
Öte yandan 5237 sayılı TCK m.22 olası kastı ayrıca düzenlemiş ve buna önemli bir sonuç bağlamıştır. Buna göre “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kastvardır”. Bu halde “temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir” (m.22/2).
O halde bundan böyle hakim karşılıksız çek keşidesi suçu bakımından suçun kasten mi yoksa olası kastla mı işlendiği hususunu ayrıca araştırmalıdır.

B- Yaptırım: Adli para cezası
3167 sayılı Kanun m.16/1’e göre bu suçun işlenmiş olması durumunda fail “… çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası seksen milyar liradan fazla olamaz”.
Görüldüğü üzere 3167 sayılı Kanun nispi para cezası öngörmekte ve para cezasından adli para cezası olarak söz etmektedir. 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.5/2 “Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz“.
Yukarıda da ifade edildiği üzere 3167 sayılı Kanunda bugüne kadar herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu halde 01 Ocak 2009 tarihinden itibaren 3167 sayılı Kanun bakımından 5237 sayılı TCK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulacağına göre 3167 sayılı Kanunda öngörülen para cezasının da TCK m. 52 anlamında adli para cezasına dönüştüğü kabul edilmelidir.
Buna göre “(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir”.
Kanımızca kanunilik ilkesinin zorunlu bir sonucu olarak 3167 sayılı Kanun m. 16 yaptırım bakımından derhal değiştirilmelidir. Değişiklik gerçekleşene kadar hakim m. 52’yi esas almalı ve adlî para cezasını önce beş gün ile yediyüzotuz gün arasında tam gün sayısı belirlemeli daha sonra failin ekonomik ve kişisel durumu göz önünde tutularak bir gün karşılığı olarak takdir ettiği miktarı çarpmak suretiyle hesaplamalıdır. Bu halde verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz.

C- Tekerrür Bakımından
1-) Yasal düzenleme
TCK m. 58’e göre “(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez. (2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz … (6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. (7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir. (8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır”.

2-) Tekerrürün hukuki niteliği
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, 5237 sayılı TCK tekerrürün hukuki niteliğini değiştirmiştir. TekerrürYTCK’da artık bir güvenlik tedbiridir. Bu nedenle kanun koyucu failin cezasının artırılması yerine, failin cezasının infaz şeklinin değiştirilmesini öngörmüştür. Yeni kanuna göre mükerrir suçlular için cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır. Böylece mükerrir suçlu olmakla ortaya çıkan tehlikelilik hali klasik ceza hukuku öğretisinden farklı olarak cezayı ağırlaştıran bir durum olarak değil, failin ıslah edilmesi ve topluma yeniden kazandırılması gereken bir durum olarak kabul edilmiş olmaktadır.

3-) Tekerrürün koşulları
Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için;
- Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmiş olması
- Yeni bir suçun işlenmesi
gerekir.

4-) Tekerrürde süre
5237 sayılı TCK eskisinde olduğu gibi süreli tekerrür sistemini benimsemiştir. Yani tekerrürün söz konusu olabilmesi için yeni suçun kanunda öngörülen belli süreler içinde işlenmesi gerekir. Kanunun süre yönünden ikili bir ayrım yaptığı görülmektedir. Buna göre sonradan işlenen suçun;
a. 5 yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar için 5 yıl,
b. 5 yıldan az hürriyeti bağlayıcı cezalar için 3 yıl içinde işlenmiş olması gerekir.
5 ve 3 yıllık süreler CEZANIN İNFAZ EDİLDİĞİ TARİHTEN itibaren başlar. YTCK eskisinden farklı olarak cezanın infazı ve düşmesinden değil, sadece cezanın infazından söz etmektedir. O halde cezanın düşmesi halinde söz konusu sürelerin geçmesi beklenmeyeceğinden artık tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır.
Nihayet TEKERRÜR SÜRESİNİN BAŞLAYABİLMESİ İÇİN İNFAZ ŞARTTIR. Buna karşılık tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için infaz gerekli değildir. Bu durumda ceza infaz edilmediği sürece tekerrür hükümleri her zaman uygulanabilir. Dolayısıyla süre tekerrürün doğrudan koşulu değildir.

5-) Tekerrürün sonuçları
YTCK tekerrüre 765 s. TCK’dan oldukça farklı sonuçlar bağlamıştır. Buna göre tekerrürün 3167 sayılı Kanun bakımından önem taşıyan sonucu mükerrirlerin özel infaz rejimine tabi tutuluyor olmasıdır. Mükerrir suçluların cezaları bunlara özgü bir şekilde infaz edilecektir. Öte yandan mükerrirler infazdan sonra denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulur (YTCK m. 58/6).

6-) 3167 sayılı Kanun bakımından değerlendirme
3167 sayılı Kanun m.16/1 son cümleye göre “Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir”. Yukarıda da ifade edildiği üzere 5237 sayılı TCK tekerrüre önemli sonuçlar bağlamıştır. Tekerrür bir güvenlik tedbiri olup ancak infaz bakımından sonuç doğurabilir. Halbuki 3167 sayılı Kanun tekerrüre daha ağır olan hapis cezasına hükmedilmesi sonucu bağlamıştır. O halde karşılıksız çek keşide etme suçundan mükerrir olan failin cezasının hapis cezası olarak öngörülebilmesi mümkün değildir.

D- Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu
3167 sayılı Kanun m.16/2’ye göre “Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur. Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır”.
Bununla birlikte 5237 sayılı TCK m. 20’ye göre “Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır”.
O halde artık karşılıksız çek keşidesi suçundan dolayı tüzel kişiler hakkında para cezasına hükmedilmesi mümkün olamayacaktır. 3167 sayılı Kanun m. 16/2’nin hukuki bir geçerliliği kalmamıştır. Bu suç bakımından tüzel kişi hakkında 5237 sayılı TCK m. 60’da yer alan iki güvenlik tedbirinden birinin uygulanması mümkündür. Bunlar ise iznin iptali ve müsaderedir. Buna göre “Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir. Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır” (TCK m. 60/1, 2).

E- Zincirleme Suç Bakımından
3167 sayılı Kanun m. 16/4’e göre “Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur.”
Bu nedenle karşılıksız çek keşidesi suçu bakımından zincirle suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildi. 5237 sayılı TCK m.5’e göre 3167 sayılı Kanun bakımından da 5237 sayılı TCK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulacağına göre artık söz konusu düzenlemenin bir anlamı bulunmamaktadır. Bu nedenle 3167 sayılı Kanun bakımından da 5237 sayılı TCK m. 43’de yer alan zincirleme suç hükmü uygulanmalıdır. Buna göre; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir”. O halde hamilin aynı olması durumunda birden fazla karşılıksız çek keşidesi (sıralı çek) zincirleme suç hükmü nedeniyle tek bir suç sayılmalıdır. Ancak hamiller farklı ise bu halde zincirleme suç hükmünün uygulanması mümkün değildir.

F- Şikâyet Süresi Bakımından
3167 sayılı Kanun m.16b/2’ye göre “Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikâyet hakkı, 8 inci maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyatî tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyatî tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar”.
Hâlbuki 5237 sayılı TCK m.73/2’ye göre şikâyet süresi “şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar”. 5237 sayılı TCK m.5’e göre bundan böyle 3167 sayılı Kanun bakımından da bu Kanunun genel hükümleri uygulanacağına göre şikâyet süresinin başladığı anın m. 73’e göre belirlenmesi zorunludur.

G- Önödeme
5237 sayılı TCK m. 75/1’e göre “yalnız adlî para cezasını gerektiren” suçlar önödemeliktir. 3167 sayılı Kanunda öngörülen karşılıksız çek keşidesi suçu da yalnız adli para cezasını gerektiren suçlardan olduğundan artık önödemelik hale gelmiştir. Ancak burada sorun para cezasının belirlenmesi noktasında ortaya çıkacaktır. Zira artık 3167 sayılı Kanun bakımından da para cezası 5237 sayılı TCK m.52 hükmüne göre belirlenmelidir.

H- Lehe Kanun Uygulaması ve Davaların “Dirilmesi” Sorunu
Yukarıda açıklanmaya çalışılan 5237 sayılı TCK hükümleri lehe kanun uygulaması sorunu doğurmuştur. Bu nedenle bugüne kadar verilmiş kesinleşmiş ya da kesinleşmemiş tüm hükümler bakımından söz konusu dosyaların yeniden incelenmesi sorunu ortaya çıkmıştır. Bu da artık hükme bağlanıp kesinleşmiş dosyaların “Dirilmesi” sonucunu doğuracaktır.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Yazarlar: Doç. Dr. V. Özer ÖZBEK*/ Y. Doç. Dr. Vural SEVEN**
*(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı)
**(Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Ticaret Hukuku Anabilim Dalı – Avukat İzmir Barosu)

__________*___________*_____________*______________*_______________*____________*______________
Değerli Meslektaşlarım.
Yukarıdaki makale THS.'den sitemize,Sayın Y.Doç.Dr.Vural SEVEN'in e-mail ile bana göndermiş olduğu yazılı izni ile ve meslektaşlarımıza faydalı olması maksadıyla kopyalanmıştır.
İlgi ve bilgilerinize takdim ederim.
Selam ve saygılarımla.

Turabi Tomur 30.01.2009.13:17
Sayın Eralp'e katkıda bulunan diğer arkadaşlara teşekkürler.

Çek tasarısında katkı yapacak arkadaşların da buraya uğrayacak olması ihtimali ile bu fırsattan istifade ederek;

Bu kanunla amaç devletin para cezası yolu ile gelir elde etmesi değil de alacaklının alacağına kavuşması ise karşılıksız çek karşılığı para cezasının mutlaka çek bedelinden fazla bir bedel olması gerektiğini düşünüyorum. Zira infaz aşamasında borçlular gelerek çekin yarısına razı olmamız gerektiğini aksi takdirde para cezasını yatıracağını beyan etmekte ve gerçekten de miktarda indirim yapılmazsa para cezasını ödemektedirler. Eğer karşılıksız çek karşılığı para cezası örneğin çek bedelinin iki katı gibi bir miktar olursa bu şekilde ahlaksız teklifler söz konusu olamayacaktır.

Para cezasının hapse çevrilmesinde mutlaka hapis cezasının bir üst sınırı olmalıdır. Miktar ne olursa olsun, örneğin üç ay gibi bir üst sınır yeterlidir. Zira ödeyecek gücü olup da ödemeyenler için üç aylık bir hapis cezası bile yeterince korkutucudur. Kanunun amacı caydırıcı gücü ile alacaklının alacağına kavuşması amacına yönelik olmalıdır, bu amaç hiç bir şekilde ödeme gücü olmayanların hapse girse bile ödeyemeyecek durumda olanların meblağın büyüklüğüne bağlı olarak yıllar boyu hapiste kalması olmamalıdır.

ersin tosun 03.02.2009.11:02
Teşekkürler,saygılar...

Gamze Dülger 03.02.2009.18:06
Sayın meslektaşlarım,

Yargıtay 10 C.D.'nin 19.1.2009 tarihli kararı sitemize eklenmiş olup,"karşılıksız çek keşide etmek suçundan yargılanan sanığa ceza verilmesine dair karar " 19.1.2009 tarihinde oyçokluğu ile onanmıştır

http://www.adalet.org/cbekran.php?id=5652

Kararı siteye ekleyen Sn.hakim Alper Yüksel'e teşekkür ederim.

İlgilenen meslektaşlarımın bilgisine sunulur.

Saygılarımla
Toplam :41 cevap yazılmıştır <<<<----Önceki .. Sonraki--->>>>

Adsız dedi ki...

ve son yorum

kez okundu. 41Cevap verildi.

Hacı Murat Gökşen 04.02.2009.20:42
Sayın Tomur, önemli bir konuya değinmişsiniz. Gerçekten karşılıksız çek suçlarına uygulanacak en iyi yaptırım hapsen tazyiktir.(Disiplin hapside olabilir)Bence karşılıksız kalan her çek yaprağı için borç ödeninceye yada düzeltme hakkı kullanılıncaya kadar ve üç ayı geçmemek üzere hapsen tazyik yada disiplin hapsi yaptırımı uygulanmalıdır.Aksi takdirde hem yargılama sürecindeki hemde infaz sırasında karşılaşılan sorunlar bitmez.Ayrıca borç ödenince düşen bir adli para cezası olmaz.Bu tamamen hukuka aykırı bir uygulamadır.Fakat değişeceğini zannetmiyorum.Zira yeni tasarıda da yine çek bedelinden aşağı olmamak üzere adli para cezası öngörülmüştür

Adsız dedi ki...

sn stranger

sayın savcının yazdığı yazının bir yerine bende çok önce takılmıştım.
o bölümü şu..

1 – Çek bedeli kadar Adli para cezası – TCK. nun 52/1. maddesi,
3167 s. Yasanın 16. maddesinde düzenlenen nisbi nitelikteki “çek bedeli kadar adli para cezası” TCK. nun “Adli para cezası” başlığı altındaki 52. maddesine aykırıdır. Çünkü; 52. madde ile gün adli para cezası sistemi getirilmiş ve hesaplama yöntemi gösterilmiştir.
Bu durumda, karşılıksız çek keşide etmek suçundan adli para cezası; TCK. nun 52. maddesine göre gün adli para cezası olarak mı? Yoksa çek bedeli kadar adli para cezası olarak mı? tayin edilecektir. Ya da 3167 s. Yasanın 16/1. maddesinde düzenlenen suça verilecek ceza geçici madde ile ortadan kaldırılmıştır gerekçesiyle, sanığı cezasız mı bırakacağız?


bence evet naçizane fikrim kanunsuz ceza olmaz maddesiyle sanık cezasız kalmalı..çünkü adı üstünde sanık..mahkumiyet cezayı aldıktan sonra ortaya çıkıyor..

my way

Adsız dedi ki...

Sayın Myway ,

Makaleyi okudum aklıma şu soru geldi

Sözleşme Nedir ?

İki ya da daha fazla kişi arasında yapılan ve koşullarına uyulması yasayla desteklenmiş olan anlaşmalara sözleşme denir. aradım bu açıklamyı buldum.

Bu tanımdan yola çıkarsak;
Myway ile Rc arasında şu tarihte şu kadar parayı şu hesaptan çekip alabilirsin şeklinde düzenlenmiş olan çek benim şahsi fikrime göre bir nevi sözleşmedir.

Söz vermekten türemiş olan sözleşme kurallarına uygun olarak çekte bir tarih vardır , bir miktar vardır , bir veren bir alan vardır , bir adres (keşide yeri) vardır...Sonuçlarında hukuki yaptırımlarda vardır ben bu yorumla çekte bir sözleşmedir diye düşünüyorum fakat eklenen bir madde ile "çek özel bir havaledir" denmiş bizi yakmıştır.Bu kesinlikle Prof. Dr. Hayri Domaniç'in belirttiği gibi kendi çıkarları peşinde koşan bankaların yaptırımıyla eklenmiş bir cümledir aynen katılıyorum.

R.C

Adsız dedi ki...

ABİLERİM KÜÇÜĞNÜZ OLARAK SİZDEN BİR RİCAM VAR HAN DUVARLARI ŞİİRİ GİBİ UZUN ŞEYLERİ BURAYA KOYMASANIZ KAFAMIZ KARIŞIYOR SAYGILARIMLA KARDEŞİNİZ 3434

Adsız dedi ki...

AMAN İÇMEDE ZATEN..BU OLAY BAŞLADIĞI 31/12/2008 TARİHİNDEN BERİ GÜNDE NET 2 PAKET SİGARA İÇER OLDUM BEN...
HESAP ET BUGÜNE KADAR SADECE 116 PAKET SİGARA İÇMİŞİM YANİ...KAHRETSİN...BİZ BU İŞTEN KURTULACAZ AMA KURTULDUKMUDA ÖBÜR TARAFA YOLCU OLACAZ YANİ...ONUN İÇİN BİZE PEK FAYDASI OLMASADA İŞTE ÇOCUKLARA GELECEĞE FAYDASI OLSUN BARİ DİYE MÜCADELEYE DEVAM...:))

Adsız dedi ki...

SENET DE BİR SÖZLEŞMEDİR...AKİD DİR BUNLAR YANİ..ÇOK FAZLA TAKILMAMAK LAZIM ONA..DİYE DÜŞÜNÜYORUM..

Adsız dedi ki...

sevgili my way bişi sorucam..

acaba yargıtay, torba kanunundaki ''çekler 31,12,2009 a kadar vadesinde sorulur'' kanunundan önce vadesinden önce sorulan çeke BOZMA kararı verdimi?
bunla alakalı bir bilgiye sahipmisin?

jenardi

Adsız dedi ki...

sn r.c

tekrar bravo..bizi yakan türk ticaret kanunundaki çekin tanımında çek bir havaledir diyen cümlesi..

570000 kişi o cümle neticesinde bu çileyi çekti..

ertelemesi yok şartlı salıvermesi yok..yok.yok.yok..

bu da lobilerin güçlü baskısı..sonucu unutuldu dememin ısrarla sebebi bu aralıkta bütçe görüşmeleri falan aşırı yoğunluk vardı..

teşekkürler okuduğun için..

my way

Adsız dedi ki...

sn jenardi

sadece kendi bilgim ve mantığımla konuşuyorum..gününden önce yazılan çek madde resmi gazetede yayınlandıktan sonra bozma sebebi..

may way

Adsız dedi ki...

Birde şimdi Sayın stranger atmış tekrar bakmış oldum yorumlara en çok kafama takılan soru şu ;

Tüzel kişilere ceza veremiyecekleri söylüyorlar..Zaten tüzel kişiler dedikleri şirket defterleri , gayrımenkulleri , makineleri değilmi? Bunları hapise atsan ne olur atmasan ne olur? Tüzel kişiliklere verdikleri adli para cezaları hapise dönemez zaten..Tüzel kişi kendi kendine imza atamayacağı , düşünüp ticaret yapamayacağı için yetki ile imza atan kişiyi hapise attığınızda o binalar , defterler dile gelipte evet ben devraldım işlerimi diyecek?Bu kadarda saçma birşey olurmu? Yetkili zaten tüzel kişi yararına imza atmakta niye cezalandırıyorsun imza atanı? Tamam şuç katii olarak var , ama suç hapis olunca yetkili giriyor içeri , zaten tüzel kişiyide idam etmiş oluyorsunuz bunu idrak edebilmek bu kadar zormu acaba? yoksa bizmi çok mantıksız düşünen bir blog dolusu insanız


R.C

Adsız dedi ki...

ben 1-2 saate gelirim hoşcakalın

jenardi

Adsız dedi ki...

sn rc

aşağıdaki sorduğun sorunun cevabı..tck 2. maddezaten 52. maddede savunduğum da bu...

Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi

MADDE 2. - (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz


my way

Adsız dedi ki...

Sayın Jenardi ,
Mywayin dediğine harfien katılıyorum.Yasa resmi gazetede yayınlandıktan sonra Sayın şekerinde dediği gibi lehe olan hüküm geçmişe yürür ilkesi ile kesinlikle bir bozma sebebi olacaktır senin için.En en en kötü ihtimalle direkt iadeyi mahkeme istersin davan sıfırdan bidaha görüşülür ,ordada zamanaşımı devreye girermi girmezmi tartışılır bi ton ince olay çıkarılabilir bunun içinden.Ama bunlara gerek kalmaz sayın şekerin dediği gibi çek vasfı yitirilmiş oldugundan bahisle cezanın kaldırılması gerçekleştirilir diye düşünüyorum.

R.C

Adsız dedi ki...

sn iskender

burdamısınız?yargıtay kararlarından bir haber var mı?

my way

Adsız dedi ki...

arkadaşlar bakıyorumda girmişiniz bi çemberin içine dönüp duruyorsunuz...tam bir haftadır aynı konu aynı yorum,sıktı artık :=))))) rahat olun ya bekleyin yargıtay kararlarını

Adsız dedi ki...

arkadaşlar internetten gazetelere bakarsanız cumhurbaşkanının onaladığını göreceksiniz...

Adsız dedi ki...

Konunu ilerisi için bu iş bitince bence hiçbiriniz hemen rahatlayıp olayın peşini bırakmasın.Tek tek dosyalarınızı alıp inceleyin avukatınızın yanlışlarını baştan savmalarını bir görün.Edindiğimiz bu tecrübe ile hareket edin hatta bu blogdan fikir teyattisinde bulunalım birbirimize yardım etmeye devam edelim.2 akıl bir akıldan üstündür benim göremediğimi bir başkası görebilir.

Örnek olarak hakim dosyaya çek in aslını istedi görmek için alacaklı vekili çekin aslını ibraz edemedi ve 2 dosya bu şekilde düştü yaşanmış bir örnektir bu..Eğer avukatımız bunu daha önce istemiş olsaydı (hakim istemeden) dava daha erken sonuçlanacaktı.Yok hakim istemeseydi o davalardanda hüküm verilecekti.

R.C

Adsız dedi ki...

sn mağdur 07

senin daha ceza kesinleşmediğinden arada bir alanya sahillerinde stress atma şansın var ama...

bir çok insan aylardır 4 m 4 m bir odada yaşamını sürdürüyor..

my way

Adsız dedi ki...

arkadaşlar pervinin dediklerinde bir gerçeklik payı olsaydı yalan söyledi anlamında demiyorum. duyumunda bir gerçeklik olsaydı şimdi kokusu kesin çıkardı. bugün yine avukatımla telde görüştüm dünden beri benim için araştırmış sormadığı arkadaşı kalmamış ankaradan mezun kendisini hocalarını üstadlarını aramış ancak böyle bir karar veya karar dizisi olmadığını söylemişler. bu görüşme beş kadika önce olmuştur.

Adsız dedi ki...

Napalım Magdur kardeşim bitti şeklinde pozitif düşünme içerisindeyiz genel olarak.Pozitif düşünüp dua edip pozitif sonuç almak eğilimindeyiz bu aradada genel fikir alışverişinde bulunuyoruz bir bilenden kesin bir karar , acıklama gelene kadar.

R.C

Adsız dedi ki...

my way kardeşim,haklısın benim karar çıkmadı ,en erken kararda 2 sene sonra çıkar,şükür o zamana kadarzaten çalışır borçlarımı öderim,çok şükür öyle büyük bi batmışlığım yok,ama inan bu sitede çogunuzdan daha çok çırpınıyorum,ama aynı şeyleri söylemek yorumlamak istemiyorum o kadar,inanın sonuna kadar yanınızdayım...ben sadece kendiniizçok geriyorsunuz diyorum,rahat olun herşey bitecek...

Adsız dedi ki...

sn stranger

yargıtay sitesinde ki bozma kararlarının içeriğini görmeden bu konuda duyumlarla yapmak yanlıştır diye düşünüyorum..

my way

Adsız dedi ki...

herkes çey diyordu mesela daha düne kadar,eeee daha cumhurbaşkanı onaylamadı ya onaylamazsa .....işte oda onayladı,zaten yargıtay o onayı bekliyordu bence....

Adsız dedi ki...

haklısınız sayın my way

bekleyip göreceğiz ocak dedik şubat bitti marta geldik :) eğer haziran temmuzda yorum adeti 100.000 olduğunda gülmemek için kendimi zor tutarım :)

Adsız dedi ki...

sn stranger

benim şahsi fikrim şu....

kimseye ümit vermediğimi söylüyorum üstüne basa basa..

sadece kendi fikrim...

sn pervin doğru haber aldı ve p.tesi bu iş büyük ihtimalle netleşecek..ve 52. madde ki pervin hanımın dediğinden bu nu anladım bu iş çözülecek..

my way

Adsız dedi ki...

ŞEKER DER Kİ...
ÜZÜLMEYİN DOSTLAR..
ARTIK BU HAFTA BU İŞ BİTER...
AMA ÖYLE AMA BÖYLE...
ÖYLESİ DE LEHDE BİTER...
HERKES MUTLU OLUR...SAYGILAR..

Adsız dedi ki...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ekonomik krizi önlemeye yönelik bazı düzenlemeler içeren 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 5839 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'u onayladı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Gül'ün, kanunları yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdiği bildirildi.

Adsız dedi ki...

PAZARTESİ BİTERSE EĞER SAYIN MY WAY İN DEDİĞİ GİBİ..
SAYIN DÜNDARDA ŞU YORUMU YAPAR...
ESNAFIMIZ İLERİ GÖRÜŞLÜ SAYIN SEYİRCİLER.
ADAMLAR NE DEDİYSE O......:))

Adsız dedi ki...

ŞEKER ABLA PAZARTESİ GÜNÜ TRT2DE ÇEK KANUNU İLE İLGİLİ PROGRAM VAR ,VARSA BİRGELİŞME ORDA SÖYLER YOKSADA YOKTUR BURDADA NE KONUŞSAK BOŞTUR 3434

Adsız dedi ki...

sn şeker

zaten bu işin mücdesini uğur dündar dan siz alacaksınız..

azimli karakterinizle onunla bir röportaj yapacağınızdan kimsenin şüphesi olmamalı..

my way

Adsız dedi ki...

Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Hamilerin Korunması Hakkında Kanun'daki değişiklikle 31 Aralık 2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmesi için muhatap bankaya ibrası geçersiz sayılacak.

bu yasayı onayladı cumhurbaşkanı...geriside gelecek zaten ...

Adsız dedi ki...

ŞEKER ABLA ARTIK TV YE ÇIKARSAN HAVAMI BASARIM ARKADAŞLARA BEN BU ABLAYI TANIYORUM DİYE :)3434

Adsız dedi ki...

arkadaşlar ses tv yi açarmısınız canlı yayına katılına bilir

soner

Adsız dedi ki...

neredesiniz

soner

Adsız dedi ki...

Gül'ün onayladığı 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, ekonomik krize karşı bazı önlemler içeriyor.



Kanun, "Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresinin 6 aya çıkmasını ve miktarının yüzde 50 oranında artırılmasını,



Kablolu, kablosuz ve mobil internet servis sağlayıcılığı hizmetine ilişkin özel iletişim vergisinin yüzde 15'ten yüzde 5'e inmesini,



Yıl sonuna kadar çeklerin keşide tarihinden önce bozdurulamayacağını,



1979 veya daha eski model motorlu taşıtlardan, 30 Haziran 2010'a kadar hurdaya çıkarılanların vergi ve cezaların alınmamasını,



Emekli aylıklarının haczedilemeyeceğini hüküm altına alıyor.



Gül'ün onayladığı 5839 sayılı Yükseköğretim kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca da TOBB Üniversitesi, fen lisesi statüsünde özel ilk ve ortaöğretim kurumu açabilecek. Öğrencilerin yüzde 70'i burslu olacak.



Yasaya göre, İstanbul'da "Yeni Yüzyıl" ve Gaziantep'te "Zirve" adıyla, iki vakıf üniversitesi kurulacak.

Adsız dedi ki...

buyrun arkadaşlar size emsal......

Adsız dedi ki...

ses tv canlı yayın numarası 0312 591 33 26 sayın basın müşavirimiz şeker

sesiniz sesimiz olsun

Adsız dedi ki...

Adalet Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Adalet Komisyonu 20.2.2003
Esas No. : 1/433
Karar No. : 16
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Komisyonumuzun 30.1.2003 tarihli 9 uncu birleşiminde Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı, Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanlığı,
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı temsilcilerinin ve Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanının da katılmalarıyla görüşülen ve
geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilen ancak, maddelerin ayrıntılı bir biçimde
incelenerek düzenlenmesi amacıyla üç kişilik bir alt komisyona havale edilen “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı”, alt komisyonca etraflı bir
şekilde incelenerek yapılan çalışmalar sonucunda Komisyonumuza sunulan rapor ve metin dikkate alınarak
Komisyonumuzun 20.2.2003 tarihli 11 inci birleşiminde Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Bakanlık temsilcilerinin
katılmalarıyla incelenip görüşülmüş, maddeler üzerinde yapılan kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır.
Tasarının 1 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin son fıkrasının sonuna karşılıksız
çıkan çeklerde çek hamillerinin alacaklarına bir an önce ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla çekin karşılığının tamamen veya
kısmen bulunmaması halinde hamilin talebi üzerine keşidecinin bankaca bilinen adreslerinin kendisine verileceğine ilişkin bir
cümle ilave edilmiştir.
Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki “karşılık
istenmek” ibaresi daha açık bir şekilde ifade etmek amacıyla “karşılığı sorulmak” şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 4 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
Mevcut Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca bankalararası takas odalarında, bankaların karşılıklı olarak birbirlerine ibraz
ettikleri çekler için muhatap banka tarafından provizyon alınması sırasında kısmen karşılığı olduğunun tespit edilmesi halinde
bile, bu hususun önce çeki takasa getiren bankaya bildirilmesi ve daha sonra hamilin haberdar edilmesinin uzun süre alacak
olması, özellikle elektronik ortamda işlem yapılan bankalararası takas odalarında sistemin işleyişinin mutabakat esasına
dayanması nedenleriyle, muhatap bankaya doğrudan ibraz edilen çeklerde olduğu gibi, herhangi bir ödeme yapılması
mümkün olmamaktadır. Ancak, çek hamilleri takasta karşılıksız kalması nedeniyle tahsil edemedikleri çekleri için daha sonra
muhatap bankaya başvurmak suretiyle 10 uncu maddede belirtilen sorumluluk miktarı dahil çekin kısmî karşılığını tahsil
etme olanağına sahiptir. Bu husus dikkate alınarak ileride hukukî bir ihtilaf doğmaması açısından ve mevcut uygulama esas
alınarak Tasarının çerçeve 5 inci maddesiyle 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine eklenen fıkradan sonra; ibrazında kısmen
karşılığı bulunduğu belirlenen çek tutarının, muhatap bankaca hamile ödenebilmesi amacıyla hesapta bulunan kısmî karşılık
tutarının hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edileceğine ilişkin yeni bir fıkra eklenmiş ve çerçeve maddede bu doğrultuda
değişiklik yapılmıştır.
Tasarının 6 ve 7 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 9 uncu maddesindeki “düzeltme hakkının
kullanılamaz hale geldiği tarihten” ibaresi Merkez Bankası ile diğer bankaların karşılıksız çıkan çeklerden bir an önce
haberdar edilmeleri ve sistemin daha iyi çalışması amacıyla “ibraz tarihinden” olarak değiştirilmiştir.
Tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının başında yer
alan “üzerinde yazılı keşide gününe göre” ibaresi gereksiz bulunarak metinden çıkarılmış, bankaların sorumlu olduğu
“yüzellimilyon” lira az bulunarak “üçyüzmilyon” liraya çıkarılmış ve bu miktarın her çek yaprağı için olduğu hususuna
açıklık getirilmiştir.
Tasarının 10 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kadar” olan para cezası az bulunarak “birmilyar liradan beşmilyar liraya kadar”
şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 12 ve 13 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fkırasının başında yer
alan “Keşide gününe göre ibraz süresi içinde” ibaresi açıklık getirmek üzere “Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya
ibraz süresi içinde” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkranın sonuna yetkili temsilcisi tarafından yararına çek keşide edilen hesap
sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir cümle ilave edilmiştir.
Tasarının 15 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 16 ncı maddesiyle 3167 sayılı Kanuna eklenen 16b maddesinin birinci fkırasının son cümlesinde
müşteki ve mağdurların davalarını daha kolay ve çabuk takip etmelerini sağlamak amacıyla değişiklik yapılmış, dört ve
beşinci fıkraları metinden çıkarılmış, bu iki fıkra yerine yargılamada sürat sağlamak amacıyla bu suçlardan dolayı yapılan
yargılamada Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 225 inci maddesinin uygulanabileceğine ilişkin bir fıkra düzenlenmiştir.
Tasarının 17, Geçici 1, Geçici 2, Geçici 3, Geçici 4 ve Geçici 5 inci maddeleri ile yürürlüğe ilişkin 18 ve yürütmeye
ilişkin 19 uncu maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Çağdaş ceza hukukunda ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu bu ilişkilerden doğan ve netice itibarıyla
cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi nedeniyle
doğan, ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi uyarınca karşılıksız çek keşide etmek suçunu ilk defa işleyenlere hürriyeti
bağlayıcı ceza yerine çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası verilmesi, ancak çeke olan güvenin zaafa uğratılmaması ve
cezada etkinliğin arttırılması bakımından, bu suçtan mükerrirler hakkında hapis cezası verilmesi, bankaların çek defteri
verirken gerekli araştırma ve değerlendirmeyi yapması zorunluluğunun yanında, maddî anlamda sorumluluklarının artırılması
suretiyle çek hesabının açılması ve çek defterinin verilmesinde daha çok özen göstermeleri ayrıca, 3167 sayılı Kanunla ilgili
olarak açılan ceza davası sayısı nedeniyle gerek yerel mahkemelerin gerek Yargıtayın iş yoğunluğu ve kamuoyunun
beklentileri dikkate alınarak hazırlanan Tasarının, biran önce kanunlaşmasını uygun gören Komisyonumuz, İçtüzüğün 52 nci
maddesi gereğince Genel Kurulda öncelikle görüşülmesinin önerilmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur.
Başkan Başkanvekili Sözcü
Köksal Toptan Halil Özyolcu Ramazan Can
Zonguldak Ağrı Kırıkkale
(Toplantıya katılmadı) (Toplantıya katılmadı)
Kâtip Üye Üye
Hasan Kara Mehmet Ziya Yergök Feridun Fikret Baloğlu
Kilis Adana Antalya
(14. md. ile karşı oyum var.
Karşı oy ektedir)
Üye Üye Üye
Orhan Yıldız Semiha Öyüş Feridun Ayvazoğlu
Artvin Aydın Çorum
Üye Üye Üye
Muzaffer Külcü Mahmut Durdu Esat Canan
Çorum Gaziantep Hakkâri
(Toplantıya katılmadı)
Üye Üye Üye
Sadullah Ergin Recep Özel Ahmet Güryüz Ketenci
Hatay Isparta İstanbul
(Toplantıya katılmadı)
Üye Üye Üye
Mehmet Yılmazcan Hakkı Köylü Harun Tüfekçi
Kahramanmaraş Kastamonu Konya
Üye Üye Üye
Muharrem Kılıç Orhan Eraslan Ömer Kulaksız
Malatya Niğde Sivas
(9. ve 14. maddeye
muhalifim
gerekçesi eklidir)
Üye Üye Üye
Mehmet Nuri Saygun Zeyid Aslan Bekir Bozdağ
Tekirdağ Tokat Yozgat
(14. md. kısmen
muhalifim.
(Toplantıya katılmadı)
Karşı oyum ve muhalefet
açıklamam ektedir)
KARŞI OY YAZISI
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının 3167 sayılı yasanın 10 uncu maddesini değiştiren çerçeve 9 uncu maddesine ve 3167 sayılı yasanın 16 ncı
maddesini değiştiren çerçeve 14 üncü maddesine aşağıdaki gerekçelerle muhalefet şerhimi sunuyorum.
Tasarının çerçeve 9 uncu maddesi bankaların sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu maddenin düzenlenmesinde göz
önüne alınması gereken husus çekin niteliği, işlevi, çekten beklenen yarar ve çekte var olan keşideci, lehtar ve muhatabın
menfaatlerinin ve sorumluluklarının uzlaştırılması hususudur.
Bilindiği gibi çek bir ödeme vasıtası olması yanında bir anlamıyla yasayla koruma altına alınmış bu yönüyle de diğer
kambiyo senetlerine göre de güçlendirilmiş bir ekonomik enstrümandır. Bir anlamda ekonomiye konulmuş bir paradır. Çekin
ekonomiden ya da ticari hayattan çekilip alınması halinde ekonominin daha da küçüleceği tabiidir.
Diğer kambiyo senetlerine göre cezai müeyyideye bağlanması nedeniyle güçlendirilmiş, dolayısıyla tedavülü daha hızlı
hale gelen çekin ekonomide tutulmasında yarar vardır.
Bu nedenle çekin taraflarından biri olan muhatap bankanın sorumluluğunu yüksek tutmak bu faydayı temin etmekten
uzaktır. Çekin karşılıksız çıkması halinde en büyük kusur sahibi kuşkusuz ki çeki keşide edendir. Bankaların sorumluluğunu
her çek yaprağı başına 300 milyon TL’ye yükseltilmiş olmakla karşılıksız çek keşidecisinin kötü niyetini bankaya yüklemiş
olmaktayız. Yani sorumluluk adil olarak dağıtılmamaktadır. Uygulamada bu düzenleme sıkıntı yaratacaktır.
Şöyle ki bu düzenleme sonucunda iki durum ortaya çıkabilecektir. Birincisi ya, sorumluluğu çok ağır bulan bankalar
mudilerine çek vermeyeceklerdir. Ki o zaman çekten beklenen yararın doğması olanaksız hale gelecektir. Ekonomiye
koymuş olduğumuz böyle bir enstrümandan yoksun hale geleceksiniz, veyahut da karşılıksız çıkan on binlerce çekten
sorumlu buldukları miktarı ödeyen bankalar sarsıntı geçireceklerdir. Türk Bankacılık sisteminin bunu taşıma olanağı yoktur.
Anlatılan gerekçelerle bankaların sorumlu olduğu miktar olarak 300 milyonu yüksek buluyorum. Hükümet tasarısındaki
gibi sorumluluğun 150 milyon TL. olması gerekir. Eğer bankaların daha dikkatli çek hesabı açması amaçlanıyorsa her çek
yaprağı başına da 150 milyon TL.’nin yeterli olacağı kanısındayım.
Kanun tasarının çerçeve 14 üncü maddesi ile 3167 sayılı yasanın 16 ncı maddesinde yapılan değişiklikte 1. fıkranın son
cümlesinin “Bu suçtan mükerrirlere 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.” Kısmının “bu suç 1. defa işlendiğinde
yukarıdaki para cezası verilir, 1 defadan fazla karşılıksız çek keşidesi halinde 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir”
şeklinde düzenlenmesinin daha doğru olduğu kanısındayım.
Zira, bu suçtan mükerrirlere demekle 3167 sayılı yasadan hapis cezası fiilen çıkarılmış olmaktadır. Çünkü tekerrürün var
sayılabilmesi için T.C.K. 81 inci maddesine göre bu suçtan bir kişinin hüküm giymesi cezanın infaz edilmesi ve adli sicile
geçmesi ve 5 yıl içinde bu suçu tekrar işlemesi gerekmektedir. Bu durum uygulamada fiilen olanaksızdır. Şöyle ki aynı anda
onlarca karşılıksız çeki keşide eden kişi daha önceden böyle bir suçtan mahkûmiyeti bulunmadığı için mükerrir
sayılamayacaktır. Zaten yasa tasarısının çerçeve 8 inci maddesi karşılıksız çek keşide edenin bir daha çek keşide etme
hakkını elinden almış olmakla 5 yıl içeresinde yeniden çek keşide edemeyeceğinden fiilen hapis cezası kaldırılmış
olmaktadır. Oysa ülkemizin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle 3167 sayılı yasadaki hapis cezasının korunmasına ihtiyaç
vardır. Çünkü hukukun amacı güçsüzü ve mağduru korumaktır. Burada mağdur olan karşılıksız çek hamilidir. Karşılıksız çek
keşidecisi değildir. Ekonomik dalgalanmalar nedeniyle çek keşidecisinin bir defaya mahsus çekini ödemekte acze düşeceğini
var saysak bile, eğer keşideci iyi niyetli ise daha fazla karşılıksız çek keşide etmeme durumundadır. Çeki karşılıksız çıktıktan
sonra dahi veya karşılıksız çıkacağını bile bile yeni çekler keşide etmesi halinde keşidecinin iyi niyetli olduğundan
bahsedebilme olanağı yoktur.
Uygulamada bu düzenleme on binlerce üreticinin eline verilmiş karşılıksız çekler sonucu ürünlerinin dolandırılmasına
seyirci kalma sonucunu doğuracaktır. Bu nokta da hukuku korunması gereken yasa nedeniyle çeke güvenerek elindeki malını
ürününü veren çek hamilidir. Yoksa ödemeyeceğini bile bile çeki bir sebepsiz zenginleşme vasıtası sayan ve birden çok
karşılıksız çek keşide eden keşideci değildir.
Bu nedenle tasarının çerçeve 9 uncu ve 14 üncü maddelerine muhalif olduğumu arz ederim.
Orhan Eraslan
Niğde Milletvekili
KARŞI OY YAZISI
“Çekle ÖdemelerinDüzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı”nda çek keşide edenlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verileceğini düzenleyen 14 üncü maddesine
aşağıda belirteceğimiz gerekçelerle karşıyız. Şöyleki:
Tasarının 14 üncü maddesiyle 3167 sayılı Kanunun 16 maddesi değiştirilmiştir. Buna göre “Üzerinde yazılı keşide
tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle
kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller
saklı kalmak üzere çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezas


alıntıdır okuyalım öğrenelim..

my way

Adsız dedi ki...

karşılısız çek keşide etme
ARKADAŞLAR RAYKÖY ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN
VERMİŞ OLDUĞU ÇEK HAPİSİNDEKİ İNFAZIN DURDURULMASI KARARINI
BİLGİLERİNİZE SUNUYORUM......

SARAYKÖY
ASLİYE CEZA MAHKEMEİ
DOSYA NO :2007/176
KARAR NO :2007/201

HAKİM : GÜLPERİ GÜNEŞ 32147
C.SAVCISI : HÜSEYİN HÜR 107696
KATİP : MURAT AYRAL 97009


SANIK : AHMET GÜRKAN .....KAN.

SUÇ : KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME
SUÇ TARIHİ : 19/02/2007
ASIL KARAR TARİHİ : 25/09/2007
EK KARAR TARİHİ : 28/01/2009

HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN .........KAN IN 21/01/2009 ARİHLİ İNFAZIN DURDURULMASINA İLİKİN DİLEKÇESİ C. SAVCISININ YAZILI GÖRÜŞÜ ALINARAKİNCELENDİ.


GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜ:
HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN .....KAN HAKKINDA MAHKEMEMİZİN 25/09/2009 TARİH 2007/176-201 ESAS E KARAR SAYILI KARARI İLE KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDAN DAYI 60.000 TL ADLİ PARA CEZASI İL CEZALANDIRILMASIA KARAR VERİLDİĞİ, KARARIN 20/11/2007 TARİHİNDE KESİNLEŞEREK İNFAZA VERİLDİĞİ HÜKÜMLÜĞÜN ADLİ PARA CEZASNI ÖDEMEMESİ ÜZERİNE SARAYKÖY C.BAŞSAVCILIĞININ 29/01/2008 GÜNLÜ KARARI İLE HÜKÜMLÜYE VERİE ADLİ PARA CEZASININ 600 GÜN HAPİS CEZASINA ÇEVRİLDİĞİ VE 28/02/2008 TARİHİNDE İNFAZA BAŞLANDIĞI HÜKÜMLÜNÜN HALEN B CEZASINI İNFAZ TTİĞİ 5252 SAYILI ÜÇK NIN YÜÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDAKİ KANUNUN GEÇİCİ 1.MADDESİDE BELİRTİLEN DİĞEN KANUNLARIN TCK NIN GEEL HÜKÜMLERİNE AKRI OLAN MADDELERİNİN UYGULANMASINA DEVAM EDİLECEĞİNE İLİŞKİN HÜKMÜN 31/12/2008 TARİHİ İTİBARİYLE YÜRÜRÜKTE KALKTIĞI YASA KOYUCU TARAFINDAN 5728 SAYILI YASA İLE BİR ÇOK ÖZEL YASDAKİ CEZA HÜKÜMLERİ 5237 SAYILI YASAYA UYGUN HALE GETİRİLMESİNE RAĞMEN 3167 SAYILI YASA YÖNÜNDEN 31/12/2008 TARİHİNE KADAR HER HANGİ BİR DÜZENLEME YAPILMADIĞI 5252 SAYILI TCK NIN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KARARIN MADDESİ 5237 SAYILI TCK 45/1 52/1 MADELERİ İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRLDİĞİNDE BU GENEL URALIN BÜTÜN ÖZEL YASALARI BAĞLAYACĞI ÖZEL YASALARDAKİ AYKIRI HÜKÜMLRİN 31/12/2008 TARİHİNE KADAR UYGUNABİLECEĞİ BU TARİHE KADAR ÖZEL YASALARIN 5257 SAYILI TCK NIN GEEL KÜMLERİNE UYARLANMASININ ZORUNLU BULUNDUĞU ANCA 3167 SAYILI YASA AÇISINDAN HALEN BU UYARLAMANIN YAPILMAMIQŞ OLDUĞU ANLAŞILMAKLA HÜKÜMLÜNÜN MAĞDURİYETNE NEDE ALMAMAK AÇISINDAN 527 SAYILI ASANIN 98. MADDESİ UYARINCA İNFAZIN DURDURULMASINA KARAR VERMEKGEREKMİŞTİR.
HÜKÜM YUKARIDA AÇIKLANAN NEDENLERLE
HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN ......KAN HAKKINDA MAHKEMEMİZİN 25/09/207 TARİH 2007/176-201 ESAS VE KARAR SAYILI İLAMI İLE VERİLEN 60.000 TL ADLİ PARA CEZASINA İLİŞKİN İNFAZIN DURDURULMASINA.
HÜKÜMLÜNÜN BAŞKA BİR SUÇTAN TUTUKLU VEY HÜKÜMLÜ ULUNMAASI HALİNDE SALIVERİLMESİNE
KARARIN C.SAVCILIĞI ARACILIĞIYLA HÜKÜMLÜYE TEBLİĞİ
DAİR, DOSYA ÜZERİNDEYAPILAN İNCELEMESONUCUNDA İSTEME UYGUN V TEBLİĞ TARİHİNDEN İTAREN 7 GÜN İÇİNDE DENİZLİ NBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE İTİRAZ YOLU AÇIK OLMAK ÜZERERKARAR VERİLDİ
2801/2009

Adsız dedi ki...

hukukhatti@sestv.com.tr
arkadaşlar lütfen mail atalım

soner

Adsız dedi ki...

SONER KARDEŞ SES TV DE NE VAR 3434

Işık Erdemli dedi ki...

arkadaşlar ben kaçar

hadi ben yokken olumlu haber gelsin
şu işi bitirin arkadaşlar

sağlıcakla ve dışarıda kalın

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

bu çekyasası 4814 nolu yasa meclisten geçerken karşı oy kullanılmış çek bedeli kadar para cezasına....

bende sevindim o tarihte de buna karşı çıkan vekil olmuş diye...

iyice bakınca anladım...karşı oy sebebi bankaya yüklenen 300 tl yaprak başına sorumluluk yüklenmesini adil bulmamış..sayın vekil....

sorumluluğun çoğunu bankaya yükledik yaprak başına 300 yerine 150 lira bankaya yükleyelim demiş...

vay benim yurdum vekili vay...

my way

Adsız dedi ki...

sayın iskender birşeyler demişti bir saate kadar döneceğim size diye


tolga

Adsız dedi ki...

ARKADASLAR,tum gonderdıgınız yorum ve bılgılerı okudum.yanlız benım dıkkatımı ceken bu konuda (aralarındakı murat goksen benım esımın dosyasına ınfaz uygulayan savcı)hepsının tereddut ıcınde olmaları.sayın hoca gerekcelerı ve uygulamayı anlatıyor,fakat ona bıle celısıyorlar.yourmlarda kendı ıclerınde bıle acaba olan SAVCI ,HAKIM,AVUKAT ucgenınde olan bızlere oluyor.sımdı ben gıtsen sayın savcım sızın bıle tereddutunuz var nasıl uyguladınız bu ınfazı desem.ne olacak?hıc.mutlaka bırseyler soyleyıp benı kendı yazdıklarından dusunduklerınden caydırmaya calısacak.onların celısmesı demek adaletın bıle nekadar zor altında uygulandıgını gosterıyor.sonuc olarak sızlerınde soyledıgı gıbı ısımız yargıtay da.eger olumlu sonuc alırsak,bu celıskılı yorumları yapanların onu kesılıp,HAKKIMIZ GERI VERILECEK. okadar doldum kı yazarak dusuncemı paylasmak ıstedım.saygılar emır

Adsız dedi ki...

ARTIK ZATEN SONA GELİNDİ..KİMSENİN HUZURSUZ OLMASINA GEREK KALMAYACAK..YANİ ARTIK BU ÇELİŞKİLERDE ORTADAN KALKACAK...BU HAFTA İÇİ BEN SON NOKTANIN KONULACAĞINA İNANIYORUM...

Adsız dedi ki...

ıskender bey,noldu baktıracak bıze bılgı verecektınız.hayırlı haberlerı beklıyoruz. emır

Adsız dedi ki...

ÇOK FAZLA ESKİ YENİ COPY LER BİRBİRİNE KARIŞTI VE GÖRÜYORUM Kİ KAFALAR DA KARIŞTI..BAKIN HALA AYNI ŞEYİ SÖYLÜYORUM ÜZÜLMEYİN ARTIK BU İŞ MUTLAKA BU HAFTA BİTER...ZATEN BANA GÖRE BİTTİ BİLE...
ANCAK BURADA ESKİ TARİHLİ KARARLAR ESKİ TARİHLİ YORUMLAR İŞİ BOZUYOR...ADAM YORUM YAPMIŞ ANCAK 1/1/2009 DAN SONRA İŞLEYEN BİR SÜREÇ VAR..BUNLARI GÖZ ÖNÜNE ALAMAZLARDA ZAMAN İTİBARI İLE...ONUN İÇİN BİRAZ SAKİN SAĞFUYULU YAKLAŞALIM..NE DERSİNİZ...İZ BELLİ YOL AYDINLIK OLACAK İNŞALLAH...SAYGILAR..

Adsız dedi ki...

sayın seker,su kıs gunu umranıye kar altında.bır odada 30 kısı.camlar acık.bır hayat mucadelesı hakım,takdır edersınız c.evı ortamında.benım kaygım bundandır.yoksa cıksında 3haftada cıksın.herhaftaya yenı umut dıyoruz ama olmuyor.ınsallah umudumuz bu haftada.beklemekten baska care yok.allah yardımcıları olsun. emır

Adsız dedi ki...

eralp yorum yapmış ve hakimleri savcıları yönlendirmiş. bakın sayın emirinde eşine infazı o yorumu yapanlardan biri vermiş. bizim memlekette bir imam yeter isyan çıkarmak için. adamların kafası tam karışıkken eralp öyle bir yorum yapmasa aksi bir yorum yapsa bu hakim ve savcılar emin olun çoktan bu konuyu olumlu çözerlerdi. ya da eralp hiç yorum yopmasaydı kafaları karışık kalıp yargıtaya baskı yapacaklardı. yargıtayta işi kökten çözecekti. şimdi sayın imam eralp bakın nelere kadir oldu

Adsız dedi ki...

AMİN TABİKİ...
ANCAK ARTIK BU İŞİN OLMAZSA OLMAZI BU HAFTA..MÜSTERİH OLUN BENCE...
ŞARTLARINI TAJHMİN EDEBİLİYORUM...ALLAH YARDIMCILARI OLSUN YANİ...BU MÜCADELEMİZ NİYE VALLA YEMİN EDERİM YAPMADIĞIM KALMADI... BAKALIM DAHA DA GÜNDEMİMDE VAR ...ELİMDEN GELENİ YAPAYIM BEN DE ELBETTE SON KARAR "YÜCE RABBİMİZİN" saygılar..

Adsız dedi ki...

Arkadaslar merhaba. Simdi haberturkten izledim. 04.03.2009 gunu chp konya milletvekilinin dokunulmazlik ile ilgili karar sonuca baglanacakmis. Vekil davayi kazanmis hukumet itiraz etmis. Eger karar milletvekili lehine cikarsa, sonuc tum vekil ve burokratlari karsilayacak, dokunulmazlik zirhi dusecek. Sonuc boyle olursa bizi bosverin bunlar genel af cikartir.Haberler saat basi izleyebilirsiniz. nl

Adsız dedi ki...

yani şeker alba bazen buraya taş atıp kaçıyorlar. bakın pervin abla yok, iskender yok. neden taş atıp gidiyorlar bu kadar komik bir olay mı bu. herkesin sorunu olan bir konuda bu ayıp. bende kafama göre aklıma gelenleri yazsam uçururum bu siteyi

tolga

Adsız dedi ki...

AIHM karari verecek. Avrupa. nl

Adsız dedi ki...

sn şeker

bu eski dediğiniz yorumlar..

1 anayasa mahkemesi kararı 2002.

2 hayri domaniç in makalesi

3 çek yasası hakkında hükümetin genel görüşü

4 yasaya karşı oy kullananların görüşü

5 kanunun anayasaya neden aykırı olduğu

bunlar ve bunun gibi yorumlar,,( bişey çıkmaz diyen avukatlar karşısında) insanların bilerek kendilerini savunmalarını sağlayacak..

malum önce kendi avukatlarımızı aşmak zorundayız..

bilmem anlatabildim mi?

my way

Adsız dedi ki...

iyi akşamlar... bjk

Adsız dedi ki...

tolga cığım dün ben çıktıktan sonra neler olmuş neler yani..adsızlar ordusu işgal etmiş buraları...bi de tefeci lakaplı bi psikopat var..o tarumar etmişler burayı..bugün hatta artık girmeyecektim ama bu ucuz işlere pabuç bırakamadığım için geldim yani..bi de bi işi yarım bırakmamak adına tabiki...
sen sahip çıkmaz ben sahip çıkmaz isek teslim olmamız gerekir öyle değil mi? saygılar..

Adsız dedi ki...

arkadaşlar öyle herşeye belgesiz asılsız inanırsanız umutla beklersiniz tabii.sabredin herşeyede inanmayın sadece belgelere bakın.bakın ben size belgeli ispatlı emsal gibi bi karar atıyorum.dikkatli okuyun

Adsız dedi ki...

ya anladımda sayın my way.. yeni bişi olmadıkça copy etmemek gerekir..hıı biri sorarsa illaki derse bence mahsuru yok..ama bi biri bi biri zaten kimse de okumuyor yani...görüntü kirliliğinden başka işe yaramıyor...saygılar..

Adsız dedi ki...

tabi bu yorumların zaman ayırıp okunması lazım..o zaman sn emir gibi herkes içeriklerini anlayacak ve bunun bir lütuf değil hak arama olduğunu anlayacak...söylenen her şey her kes tarafından bilinecek..

my way

Adsız dedi ki...

karşılısız çek keşide etme
ARKADAŞLAR RAYKÖY ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN
VERMİŞ OLDUĞU ÇEK HAPİSİNDEKİ İNFAZIN DURDURULMASI KARARINI
BİLGİLERİNİZE SUNUYORUM......

SARAYKÖY
ASLİYE CEZA MAHKEMEİ
DOSYA NO :2007/176
KARAR NO :2007/201

HAKİM : GÜLPERİ GÜNEŞ 32147
C.SAVCISI : HÜSEYİN HÜR 107696
KATİP : MURAT AYRAL 97009


SANIK : AHMET GÜRKAN .....KAN.

SUÇ : KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME
SUÇ TARIHİ : 19/02/2007
ASIL KARAR TARİHİ : 25/09/2007
EK KARAR TARİHİ : 28/01/2009

HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN .........KAN IN 21/01/2009 ARİHLİ İNFAZIN DURDURULMASINA İLİKİN DİLEKÇESİ C. SAVCISININ YAZILI GÖRÜŞÜ ALINARAKİNCELENDİ.


GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜ:
HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN .....KAN HAKKINDA MAHKEMEMİZİN 25/09/2009 TARİH 2007/176-201 ESAS E KARAR SAYILI KARARI İLE KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDAN DAYI 60.000 TL ADLİ PARA CEZASI İL CEZALANDIRILMASIA KARAR VERİLDİĞİ, KARARIN 20/11/2007 TARİHİNDE KESİNLEŞEREK İNFAZA VERİLDİĞİ HÜKÜMLÜĞÜN ADLİ PARA CEZASNI ÖDEMEMESİ ÜZERİNE SARAYKÖY C.BAŞSAVCILIĞININ 29/01/2008 GÜNLÜ KARARI İLE HÜKÜMLÜYE VERİE ADLİ PARA CEZASININ 600 GÜN HAPİS CEZASINA ÇEVRİLDİĞİ VE 28/02/2008 TARİHİNDE İNFAZA BAŞLANDIĞI HÜKÜMLÜNÜN HALEN B CEZASINI İNFAZ TTİĞİ 5252 SAYILI ÜÇK NIN YÜÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDAKİ KANUNUN GEÇİCİ 1.MADDESİDE BELİRTİLEN DİĞEN KANUNLARIN TCK NIN GEEL HÜKÜMLERİNE AKRI OLAN MADDELERİNİN UYGULANMASINA DEVAM EDİLECEĞİNE İLİŞKİN HÜKMÜN 31/12/2008 TARİHİ İTİBARİYLE YÜRÜRÜKTE KALKTIĞI YASA KOYUCU TARAFINDAN 5728 SAYILI YASA İLE BİR ÇOK ÖZEL YASDAKİ CEZA HÜKÜMLERİ 5237 SAYILI YASAYA UYGUN HALE GETİRİLMESİNE RAĞMEN 3167 SAYILI YASA YÖNÜNDEN 31/12/2008 TARİHİNE KADAR HER HANGİ BİR DÜZENLEME YAPILMADIĞI 5252 SAYILI TCK NIN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KARARIN MADDESİ 5237 SAYILI TCK 45/1 52/1 MADELERİ İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRLDİĞİNDE BU GENEL URALIN BÜTÜN ÖZEL YASALARI BAĞLAYACĞI ÖZEL YASALARDAKİ AYKIRI HÜKÜMLRİN 31/12/2008 TARİHİNE KADAR UYGUNABİLECEĞİ BU TARİHE KADAR ÖZEL YASALARIN 5257 SAYILI TCK NIN GEEL KÜMLERİNE UYARLANMASININ ZORUNLU BULUNDUĞU ANCA 3167 SAYILI YASA AÇISINDAN HALEN BU UYARLAMANIN YAPILMAMIQŞ OLDUĞU ANLAŞILMAKLA HÜKÜMLÜNÜN MAĞDURİYETNE NEDE ALMAMAK AÇISINDAN 527 SAYILI ASANIN 98. MADDESİ UYARINCA İNFAZIN DURDURULMASINA KARAR VERMEKGEREKMİŞTİR.
HÜKÜM YUKARIDA AÇIKLANAN NEDENLERLE
HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN ......KAN HAKKINDA MAHKEMEMİZİN 25/09/207 TARİH 2007/176-201 ESAS VE KARAR SAYILI İLAMI İLE VERİLEN 60.000 TL ADLİ PARA CEZASINA İLİŞKİN İNFAZIN DURDURULMASINA.
HÜKÜMLÜNÜN BAŞKA BİR SUÇTAN TUTUKLU VEY HÜKÜMLÜ ULUNMAASI HALİNDE SALIVERİLMESİNE
KARARIN C.SAVCILIĞI ARACILIĞIYLA HÜKÜMLÜYE TEBLİĞİ
DAİR, DOSYA ÜZERİNDEYAPILAN İNCELEMESONUCUNDA İSTEME UYGUN V TEBLİĞ TARİHİNDEN İTAREN 7 GÜN İÇİNDE DENİZLİ NBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE İTİRAZ YOLU AÇIK OLMAK ÜZERERKARAR VERİLDİ
2801/2009

Adsız dedi ki...

evet haklısın şeker abla.
sanada katılıyorum mağdur 07 abi



tolga

Adsız dedi ki...

sonra çok uzun yani...adam 3 tane mahkeme kararı copy ediyor..artık bakın mahkeme kararı falan gerekmiyor..burada yargıtay kararının beklendiği herkes tarafından biliniyor..nedeni aynı konuda bi ton lehte aleyhte kararlar var..bunları bulup gelip burayı işgal etmenin anlamı yok yani..aynı suç ayrı 2 hatta 8 karar..bu lazım deil bize ..benfde bunu anlatmak istedim..yoksa elbette bilgi içerikli...işimizi kolaylaştıracak...önümüzü aydınlatacak her bilgiye sonsuz saygım var benim..burada bişiler ispat etmek için var deiliz..burada netice almak için varız...saygılar..

Adsız dedi ki...

sonra çok uzun yani...adam 3 tane mahkeme kararı copy ediyor..artık bakın mahkeme kararı falan gerekmiyor..burada yargıtay kararının beklendiği herkes tarafından biliniyor..nedeni aynı konuda bi ton lehte aleyhte kararlar var..bunları bulup gelip burayı işgal etmenin anlamı yok yani..aynı suç ayrı 2 hatta 8 karar..bu lazım deil bize ..benfde bunu anlatmak istedim..yoksa elbette bilgi içerikli...işimizi kolaylaştıracak...önümüzü aydınlatacak her bilgiye sonsuz saygım var benim..burada bişiler ispat etmek için var deiliz..burada netice almak için varız...saygılar..

Adsız dedi ki...

sn şeker

zaten okunmadan,mağdur 07 nin dediği gibi okunmadan bilmeden yapılan yorumlar ,biyere dayanmadığından anlaşılmayacak..

dolayısı ile insanlar herşeye şüpheyle bakacak..

soruyorum prof hayri domaniç in o tarihte yazdığı yazıy okuyan bir kişi buna bir AF diyebilirmi..

yada anayasa mahkemesi kararını..

my way

Adsız dedi ki...

ben o karara dosya sorgulamadan baktım emsal ve karar nolarını girdim çıkmadı. varlığı bile şüpheli

tolga

Adsız dedi ki...

2 defa tıklamışım hrld ..özür...

Adsız dedi ki...

asliye ceza mahkemesi kararları emsal olamaz ..bu tamam ..ama yargıtay dan dün çıkan kararlarda lehe bişey varsa emsal olur..

içeriğe bakmak lazım..

uzun olması okunmamasını gerektirmez..

my way

Adsız dedi ki...

hayri domaniç ne zaman yapmış yorumu taaa yılbaşında..arkadaşım süreç işliyor üzerinden nehirler geçiyor..hergün yeni bir gelişme oluyor bu 1 ..
ayrıca afla bizim ne ilgimiz var..biz kanun boşluğundan deil kanundaki gerçek haklarımızdan yola çıkıyoruz...
ona bakarsanız sayın prof adem sözüer yılbaşından önce uyardı ve söyledi...hani???
herkes içeride hala...
yani şunu anlatmak istiyorum burada yani..bize yargıtay kararı lazoım..gerisi boş...
inş ivedilikle çıkacak bu insanlar kurtulacak hapistekiler hürriyetlerine kavuşacak...sizi tenzih ederim bu yazdıklarımdanda sakın alınmayın...aykırı düşüyor olabilirizç..bu tartışma yaratmamalı hiçbirzaman...saygılar..

Adsız dedi ki...

sn my way bende biliyorum asliye mahkemesi kararlarının emsal olmayacagını,dikkat edersen cümlemin başında emsal gibi karar dedim,bu ne demektir,artık bi yandan başladılar beraat vermeye,bunun arkası gelecektir manasına dedim zaten...

Adsız dedi ki...

sn şeker hayri domaniç bu yorumu

......
KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI ANAYASAYA AYKIRIDIR
Prof. Dr. Hayri Domaniç

(Bu makale Legal Hukuk Dergisi'nin Kasım 2003/11. sayısından alınmıştır.) tarihinde yapmıştır.


o zaman yapmış okunmadığı ne demek olduğunu..

neden aykırılık olduğunu..

bilmeden sallamak anlamı taşır..

my way

Adsız dedi ki...

stranger abinin dediği gibi okudum yapılan yorumları şu eralp okumamış mı o yorumları yaparken domaniçin yazısını.okumuştur bence ama keşke eralp yerine domaniç yönlendirebilseydi hakim ve savcıları:(

tolga

Adsız dedi ki...

sn mağdur 07

ilk karar konya 6. asliye ceza mahkemesinden geldi..ve her asliye ceza mahkemesi istediği kararı vermekte özgürdür..

yargıtay kararları bağlayıcıdır..

my way

Adsız dedi ki...

hepinizin yorumlarına katılıyorum.sayın şeker hanım sizlerin çabasını anlıyorum.


şeker765

Adsız dedi ki...

biri yine ortalığı mı sulandırıyor
18.32 deki yazı bana ait değildir.

Adsız dedi ki...

gene sabatajlar başlıyor ben çıkıyorum..adıma yazı yazmaya başladılar gene..

my way

Adsız dedi ki...

tolga iyi misin kardeşim benim adımı yazıp altına tolga yazıyorsun?

Adsız dedi ki...

sayın stranger abi vallahi ben değilim o 18.32de yazan

tolga

Adsız dedi ki...

yahu yeter artık yorum yazıp bişeyler yapıştırıp durmayın adam gibi bekleyin .....

Adsız dedi ki...

Bakın benim dediklerime geldiniz ben buranın hakimiyim :)))

Adsız dedi ki...

Bakın benim dediklerime geldiniz ben buranın hakimiyim :)))

Adsız dedi ki...

Ben olmasan hepiniz bir hicsiniz

Adsız dedi ki...

şeker abla şaka bir yana sen mi yapıyorsun?

tolga

Adsız dedi ki...

tüh allah kahretsin...yok böle bişi ...ahlaksız adam ... adıma yazıyor arkadaşlar...bu ben deilim...saygılar..bi müddet de yazmayacağım zaten...

Adsız dedi ki...

Çeklere uygulanan hapis cezası kalktı mı?

30.01.2009
Caner Soner Göksel




--------------------------------------------------------------------------------

ÇEK, senet, kredi kartlarını ödemeyenlerle ilgili kanunlaşan sicil affının uygulanabilmesi için altı ay içinde borçluların borçlarını ödemesi halinde Merkez Bankası'ndaki kara listeden silinmiş olacaklar.
Bu yasanın borçlular lehine getireceği hiçbir avantaj yoktur. Çünkü çek, senet ve kredi kartı borcu olanların büyük bir bölümü (kötü niyetli olduğu için değil) parası olmadığı için borcunu bugüne kadar ödeyememiştir. Bugünden sonra da ödenmesini düşünmek saf dillik olur.
Çünkü iyi insanların borçlu yaşaması mümkün değildir. İşin psikolojisi böyledir. Borcunu yasadan önce ödeyenler ve yasanın verdiği zaman dilimi içinde ödemiş olsalar bile yeni bir kredi almak için kredi kurumlarına başvursalar dahi kredi alamayacaklarını hepimiz biliyoruz. Çünkü kredi kurumlarındaki listelerden silinmeleri mümkün değildir. Doksanlı yılların başında yapılan böyle bir uygulama borçlu adına hiçbir artı getirmemişti.
Affedilmeleri gerekir
BU köşede defalarca yazdım. Otuz yıl ticaret yapmış tecrübeli bir insan olarak söylüyorum. Bugün piyasalara canlılık getirmek istiyorsak... Önce vadeli çek alıp vermeyi yasak hale getirmek gerekir... Sonra çekini ödemeyenlere hapis cezası getiren yasaları ortadan kaldırmak şarttır. Gelişmiş ülkeler ve AB ülkelerinde bu uygulamalar yoktur.
Son günlerde birçok hukukçunun gündeme getirdiği 3167 sayılı çek kanununda yer alan kuralların birbirine uymadığı atıfta bulunarak ceza verilmesini düzenleyen kanunların TCK 'nın ilgili maddelerine uyumlu hale getirilmesi için kanun yapıcıya verilen süre 31.12.2008'de bitmiştir.
Yani çek kanununda ilgili değişiklik yapılmadığı için zaman aşımına uğramıştır... Bu sebeple çeklerini ödememiş olanların ve ceza alıp hapiste yatanların derhal affedilmesi gerekmektedir.
Hukukçuların görüşü
BU konuda hukukçular, 'Binlerce çek mağduru olduğunu ve mahkemelerdeki yüz binlerce dosyanın görüşülmekte olduğunu biliyoruz' diyorlar. Kanun koyucu beş yıl içinde uyum yasalarını Meclis'e getirmediğine göre çek yasasındaki hapis cezalarının kaldırılmasını meclis üyelerinin de istediklerini anlamaktayız.
1 Ocak 2009 tarihinde TCK'nın beşinci maddesi yürürlüğe girmiştir. Bu sebeple çek kanunundaki ceza hükümleri ilga edilmiştir görüşünü birçok hukukçu paylaşmaktadır.
TCK'nın hazırlanmasında emeği geçen Profesör Doktor Adem Sözüer ile yaptığım görüşmede çeklerdeki hapis cezalarının net olarak uygulanmamasının ve ceza almış olanların derhal serbest bırakılmasının gerektiği görüşünde olduğunu savundu.
Bu konunun Yargıtay'a intikal edeceği söylentileri var. Türkiye bir hukuk devletidir. Yargıtay'ın da bu konuda aksi bir karar vereceğini düşünmediğini ifade etmiştir.
Şimdi çek cezalılarının Türk hukukundan serbest bırakılmayı beklediklerini bilmek gerekir.

Adsız dedi ki...

ARKADAŞLAR
KANAL D HABERLERİ DİNLEYİN KRİZ ÖNLEM PAKETİ ÇANKAYADAN GEÇTİ DEDİ ÇEK E VADE Yİ KONUŞABİLİRLER BELKİ

BAHRİYELİ

Adsız dedi ki...

ARTALIGI KARIŞTIRAN PİSLİK ADAMA SÖYLÜYORUM BAŞKALARININ ADINA YAZAN ŞEREFSİZ ULAN ALLAH SANA ÖYLE Bİ DERT VERSİNKİ BURALARDA MİLLETLE UGRAŞAMAZ HALE GEL BİZİM SIKINTIMIZ BİZE YETER PİSLİK İNSAN

Adsız dedi ki...

my way abinin bahsettiği kararların içeriklerine ulaşan var mı?


tolga

Adsız dedi ki...

buraya en az yazı yazanlardanım,burada bulunan aynı kaderi paylaştığımız arkadaşlarımızın karakterlerini üslüplarını az çok neye ne tepki verebileceklerini bizler biliyoruz.bu siteyi karıştırmaya çamaçlayıp bizlerin nicleri ile yazı yazanlar size söylüyorum hevesiniz kursağınızda kalır.çünkü biz birbirimize güveniyoruz.ve yazdıklarınızı kale almıyoruz.nazik parmaklarınızı değerli zamanınızı boşa harcamayınız.kendine eğlenebileceğiniz balka bir yer bulup keyfinize bakınız.anlaşıldımı...

Adsız dedi ki...

bu kadar terbiyesizlik olmaz...bunlar kasıtlı gönderiliyorlar sitemize arkadaşlar...provakotörle bunlar...
buradan bişi çıksın istemiyorlar...ama merak etmesinler tokat gibi netice çıkacak buradan ...tokat...saygılar...

Adsız dedi ki...

Sayın Kader,
Dün akşam bize bildirmil olduğunuz şişli adliyesindeki beraat kararlarının dosya numaralarına ulaşabildiyseniz burayada yazabilirmisiniz.

Teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

şeker abla harikasın ağzından bal damlıyor ama ben biraz ümitsizim nedense içimden bir ses bunlar kılıfına uyduracaklar ve hepimizi yakacaklar diye düşünüyorum.

tolga

Adsız dedi ki...

Sistemde bir arızamı var?formun sonuna ulaşamıyorum.

Adsız dedi ki...

hukuk devletiyiz diyebiliyorlasa uydurulabilecek bir kılaf bulunmuyor kanunen.ha yok hukuk devleti değilsek her şey olabilir..

Adsız dedi ki...

sayın zaman sanırım sadece ikimiz varız şu an sitede


tolga

Adsız dedi ki...

sn arkadaşlar

yeni bir haber yok sanırım..bu dosyaları pazartesiye kadar görme imkanımız olmayacak..uğur dündara yanlışlıkla bağlanan şeker olsaydı keşke..

my way

Adsız dedi ki...

sn my way sn dündara neyazıyım birtürlü bulamıyorum ben sizin gibi anlatamıyorum derdimi bir yardımcı olun lütfen surya

Adsız dedi ki...

sn surya

sadece mağduriyetini ve içinden geçenleri yaz..yeterli en güzel kendin anlatırsın..

my way

seker765 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

ARKADAŞLAR,YARGITAYIN BOZMUŞ OLDUĞU MAHKEME KARARLARININ ÖNCESİNİ GÖREBİLECEĞİMİZ SİTE VARMI?

Adsız dedi ki...

ÇOK ŞÜKÜR YAZDIM GÖNDERDİM.şimdi bir tane dekendi adıma gönderiyim kendime güvenim geldi surya

Adsız dedi ki...

deminkini babamın adına gönderdim belki soyadı benzerlik dikkat çeker surya

Adsız dedi ki...

T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
E: 2007/3822
K: 2009/236
İlgili Maddeler:3167 S.K.M. Adli Para Cezası
İlgili Kavramlar:Adli Para Cezaları
TEMYİZ EDEN:Bakırköy Başsavcılığı
HÜKÜM(LER):Osman Kalbıyık
SUÇ(LAR): Karşılıksız Çek
TEBLİĞNAMEDEKİ İSTEK: BOZMA

TÜRK MİLLETİ ADINA Y A R G I T A Y İ L A M I


Karşılıksız çek keşide etmek suçundan çeşitli mahkemelerin ilamları ile hükümlü O.Kalbıyık hakkında verilen para cezalarının (İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 27.08.2007 tarihli ve 2007/213 müteferrik sayılı kararı ile içtima ettirilmesi sonucu bulunan 685.419 YTL adli para cezasının 1800 gün hapse çevrilmesi suretiyle infazı sırasında, 19.01.2009 tarihinde Bakırköy C. Savcılığınca düzenlenen hapis cezasının 5252 sayılı kanunun geçici 1. maddesinde öngörülen sürenin (31/12/2008) dolması sebebi ile 3167 sayılı çek kanunun 5237 sayılı TCK nun genel hükümlerine aykırı hükümler içerdiği ve bu aykırı hükümlerin uygulanmaması gerektiği gerekçesi ile İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin hükümlünün 2007/3822 dava dosyası üzerinden beraat kararı, hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 20.01.2009 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan çeşitli mahkemelerin ilamları ile hükümlü Osman Kalbıyık Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, "Sanık hakkında 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un kapsamında hükmolunan para cezalarının ödenmemesi sebebiyle yerine çektirilecek cezanın 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 5/11. maddesi gereğince ve 765 sayılı TCK'nın 77/4. maddesi gereğince birden fazla hükümle verilen para cezalarının toplanması sonucu bulunan 1800 gün ceza infaz edilirken mahkemenin beraat vermesi yerinde görülmemiş aşağıdaki hükümlere göre kararın düzeltilerek infazı gerektiği kararına varılmıştır.
1) 5252 sayılı kanunun 5/2 ve geçici 1.maddesinin ne şekilde yorumlanacağı ile ilgilidir. Söz konusu kanunun 1. Maddesinde, diğer kanunların 5237 sayılı TCK nun 1. Kitabında yer alan düzenlemelere AYKIRI hükümlerinin ilgili kanunlarla gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiştir. 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesinde öngörülen düzenleme bu anlamda 5237 sayılı TCK nun 1. kitabında yer alan genel hükümlerine AYKIRI bir hüküm değil, FARKLI bir hüküm içermektedir. Netice itibarı ile 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesinde de yaptırım olarak adli para cezası öngörülmüştür ve adli para cezası TCK nun genel hükümlerinde yer alan bir yaptırımdır. TCK nun 45. Maddesinin anlatımından da bu husus açıkça anlaşılmaktadır. Zira söz konusu maddede “suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır” denilmiştir. Adli para cezasının TCK nun 52/1 maddesinde de belirtildiği şekilde gün olarak 20 ila 100 YTL olarak belirlenmiş ve 730 günden fazla olamaz hükmü gereğince Sanığın TCK nun 52/1 maddesine göre cezalandırılması gerektiği
2)ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezalarının 5252 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi kapsamında olmadığıdır. Söz konusu madde TCK nun diğer genel hükümlerine aykırılıklar bakımından kabul edilmiştir. Bu nedenle 3167 sayılı çek kanunundaki çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi yaptırımı halen yürürlüktedir
3- Cezaların belirlenmesinde Her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturur hükmünün yürürlükte olduğu,
4- TCK nun 52/1 maddesinde de belirtildiği şekilde gün olarak 20 ila 100 YTL olarak belirlenen alt ve üst sınırların mukerrirlere özgü alt sınırdan hesaplanması gerektiği, her çek yaprağına karşılık gelen hapis cezasının 730 günü geçemiyeceği gerektiği.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde;
Şekerbank Merter şb ....... , ....,....,....,....,.....,.....,.....,no'lu Karşılıksız kalan 7 ayrı çeki toplamının 685.419 YTL olduğu ve her karşılıksız çek miktarının ayrı ayrı 3167 sayılı kanunun 16 maddesindeki 80.00 üst sınırdan fazla olduğu TCK nun 52/1 maddesindeki tanımlanan mükerirlere özgü 20 YTL alt sınırdan uygulandığından 730 gün üst sınırıda geçmesi gerekçesiyle üst sınır olan 730 gün hesabına uyulması, bu nedenle karşılksız kalan her çek yaprağının 730 gün karşılığı gelmesi gerektiği, dava konusu çeklerin 7 adet olduğu düşünüldüğünde Toplamda 5110 gün olarak belirlenmesi gerektiği, infaz kararı kesinleştikten sonra yapılacak ödemelerin infazı durduramıyacağı ve Adli para cezaların hapisle infazı sırasında şartl tahliye hükümlerinden faydalanamayacağı ve cezanın tam gün olarak çektirileceği ile hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde beraatine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Bakırköy Başsavcılığının bozma yönünde görüşü bu itibarla yerinde bulunduğundan hükmün (BOZULMASINA), 26.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

Adsız dedi ki...

bu ne oluyo şimdi??



2.maddeye göre kanun halen yürürlülüktedir diyo.

jenardi

Adsız dedi ki...

BU NE ŞİMDİ

Adsız dedi ki...

ümitlerimiz bitti anlaşılan............................................

Adsız dedi ki...

15 SENE HAPİS ÇIKMIŞ

Adsız dedi ki...

BU DÜZMECE
BURADA SAHTEKARLIK VAR.

Adsız dedi ki...

NEREDEN ÇIKMIŞ BU..CUMARTESİŞ GÜNÜ İNTERNETE VERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL EN BAŞTA.:
GEÇİNİZ BUNU GEÇİNİZ..YEMEZLER...
KİMSE ASLA ÜZÜLMESİN...PANİK YOK..BU KASITLI COPY EDİLDİ BURAYA

Adsız dedi ki...

İT VE O.P.ÇOCUĞU ÇOK BURADA.
BAKIN KESİN SÖYLÜYORUM YALAN BU.ALDANMAYIN

Adsız dedi ki...

ne oldu şimdi herşey iyiye gidiyordu eğer biri oyun yapıyorsa yalvarırım yapmasın surya

Adsız dedi ki...

KALIBIMI KOYARIM DÜZMECE.
VERSİN SİTEYE GİDİP GÖRELİM.TAMAMEN DÜZMECE

Adsız dedi ki...

allahım olmasın böyle bir şey ne olur gerçeği bulun surya

Adsız dedi ki...

AYNEN DÜZMECE OLDUĞU BELLİ.
ÇÜNKÜ BOZMALARIN İÇİNDE BAKIRKÖY SAVCILIĞINDAN GÖNDERİLMİŞ DOSYA YOK.

Adsız dedi ki...

BURAYA COPYALAYAN YAVŞAK VE G.T HERİF YAZSAYA ADINI DA ALTINA.ATSA YA İMZASINI.İB.E LİĞİN ALEMİ YOK.BURADAKİ İNSANLARIN ŞU DURUMLARIYLA OYNAMAK DÜNYANIN EN AŞAĞILIK İŞİDİR.
KORKMAYIN YEMİN EDERİM SAHTE BU.

Adsız dedi ki...

10. Ceza Dairesi
Esas No: 2009/236
Geliş Tarihi: 12/01/2009
Mahkemesi: Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi
Mahkeme Esas No: 2006/584
Mahkeme Karar No: 2006/887
Mahkeme Karar Tarihi: 07/12/2006
Dava Türü: 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet
Yargıtay dosya sorgulamada 2009/236 nolu dosya bilgileri yukarda
hangi gerizakalı copy etti bunu

Adsız dedi ki...

NEREDEYSE İDAMA MAHKUM EDECEK.O.P ÇOCUĞU SENİ.
ANANA KOPYALA ONU BELKİ.......... YAPAR..PİÇ.

Adsız dedi ki...

bunu yazan eğr şaka yapıyorsa insan olamaz

«En Eski ‹Eski   8401 – 8600 / 22646   Yeni› En yeni»

Yeni anayasa yapılmalı mı?

AKP'nin tavrı kürt sorununun çözümüne olumlu katkı yapıyor mu?

DTP'nin tavrı kürt sorununun çözümüne olumlu katkı yapıyor mu?