Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 33- (1) Suç ile ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiili gerçekleştirmesinden dolayı cezalandırılamaz ve kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
(2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da birinci fıkra uygulanır.
(3) Suçluluğu kesin mahkeme kararı ile hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(4) Hiç kimse, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(5) Ceza sorumluluğu şahsîdir.
(6) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı hürriyetinden alıkonulamaz.
(7) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
(8) Kamu İdaresi, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(9) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22.435 yorum:
«En Eski ‹Eski 10601 – 10800 / 22435 Yeni› En yeni»bunu mu yazıp vereceğiz abi
tolga
SUAN TUM YORUM YAPAN ARKADASLARA ,ARASTIRAN,BILGI AKISI SAGLAYAN,HERKESE TUM YORUM VE KATKILARI ICIN TESEKKURLER.ELINIZE SAGLIK.
ARKADAŞLAR İYİ GECELER
BENİMDE TÜZEL KİŞİLİKTEN İNFAZIM VAR AMA KARTAL ASLİYE CEZA İNFAZIMIN DURDURULMASINI REDDETTİ.ANADOLU YAKASINDAKİ BÜTÜN ADLİYELER YARGITAY DAN ÇIKACAK KARARA KİTLENMİŞ DURUMDALAR.BİRÇOK AVUKAT ARKADAŞIMLA YAPTIĞIM GÖRÜŞMEDE ORTAK KANAAT İNFAZLARIN DURDURULMASI GEREKTİĞİ.İNŞALLAH MUTLU SONA HEP BERABER ULAŞMAMIZ DİLEĞİYLE SAYGILAR SUNUYORUM.
hemen tolga
1 ederiz. . ASLİYE CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
ANKARA
ESAS NO : 2003 /….
KARAR NO : 2005 / ….
SANIK : ……. ……….
TALEP : Mahkemenizin kesinleşen 2003/… ESAS, 2005/…. KARAR sayılı ilamı ile öngörülen cezanın kaldırılması ve hükmün infazının durdurulması talebidir.
O L A Y L A R :
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un Geçici 1. Maddesine göre; “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
Bu hüküm çerçevesinde, belirtilen tarihten sonra, Türk Ceza Kanunu dışındaki ceza hükmü getiren tüm ceza kanunları hükümlerinin, TCK’da öngörülen şekle uydurulması çerçevesinde, 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) uygulama alanı bulması söz konusudur.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2005/90 sayılı kararında, çek suçları için TCK Genel Hükümlerindeki “uzlaşma” esaslarının uygulanmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mütalaasını, 3167 Sayılı Kanunda öngörülen davayı ve cezayı ortadan kaldıran sebeplere ilişkin düzenlemenin , TCK Genel Hükümlerindeki (m. 73/8) uzlaşma kurumuna açıkça aykırı olduğundan bahisle, bu aykırı hükümlerin de 31.12.2006 (bilahare yapılan değişiklikle 31.12.2008) tarihine kadar uygulanacağı gerekçesiyle reddetmiştir. Bir başka deyişle, Ceza Genel Kurulu, 3167 Sayılı Kanunda yer alan ve fakat, yeni TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddelerinin sırf bu sebeple 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmasının mümkün olmadığını açıkça belirtmiştir.
Ayrıca, 5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki (3167 SK) ve sonraki kanunların ( 1.1.2009’da yürürlüğe giren TCK madde 5) ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede aşağıda, Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçunu düzenleyen hükümleri yerine uygulanması gerektiği düşünülen TCK hükümlerinin kısa bir değerlendirilmesi yapılmıştır.
1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Şayet olayda kast yoksa yahut fiil objektif sorumluluk çerçevesinde mütalaa ediliyorsa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
Bu noktada dikkate alınması gereken en önemli husus şudur: Eski TCK 45. madde çerçevesinde “objektif sorumluluk” kapsamında mütalaa edilen karşılıksız çek suçuna verilen cezalar, yeni TCK 21. maddeye aykırıdır. Zira , şayet suçun manevi unsuru olarak “doğrudan kast” aranmıyor ve objektif sorumluluk esasına göre “olası kast”ın var olduğu kabul edilerek ceza tayin ediliyorsa, bu durumda TCK m.21/2 uygulanmalı ve “diğer suçlar” kapsamında, temel cezada üçte birden yarısına kadar indirime gidilmelidir. Eski TCK madde 45’e göre böyle bir indirim gerekmediğinden mahkemeler kanunda öngörülen cezayı aynen verebilmekteydiler. Oysa yeni TCK madde 21, objektif sorumluluk halinin kabul edildiği suçlarda, yani “olası kast”ın varlığı halinde, verilecek cezalardan indirim yapılmasını emredici olarak va’zetmiş bulunmaktadır.
Şu halde, karşılıksız çek suçlarında suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalı, yok eğer objektif sorumluluğa göre ceza tayin ediliyorsa, “olası kast”ın varlığı araştırılmalı ve olası kast varsa temel cezada kanunda belirtilen indirim uygulanmalıdır. Bunlar yapılmadan tayin edilen cezalar, 3167 Sayılı Kanunun uygulanması açısından 1.1.2009’da yürürlüğe giren 5252 Sayılı yeni TCK ‘nun 5nci maddesi dalaletiyle 21 nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir, bu sebeple de ortadan kaldırılmaları ve infazlarının durdurulması icap etmektedir. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 – 61/8 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi farklılaşacaktır.
Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Yargılama sonucunda verilen kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilmelidir. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece bu yolla gerçekleştirilebilecektir.
Bu noktada, yargılamada sanığın lehine olan hafifletici hükmün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme suçuna karşılık verilecek cezanın tayininde bu hükmün uygulanması gerekmektedir.
Burada karşılaşılacak bir başka sorun, karşılıksız çek keşide etme suçuna tayin edilecek cezanın tam gün karşılığının neye göre belirleneceğidir. Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir.
TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezasının hesaplanması ise, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılmalıdır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
K I S A C A : Bu değerlendirmeler ışığı altında mahkemenizce verilen ilgili karar, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanmalıdır. Şöyle ki:
1. İlgili karar tesis edilirken, karar tarihindeki kanun uygulandığı için “kasıt” unsuru aranmamıştır. Oysa 3167 SK bakımından yürürlüğe giren TCK genel hükümlerine göre, suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Anılan suçun “taksirli” hali de kanunda öngörülmediğinden ceza yaptırımı uygulanamayacaktır. Diğer taraftan, 18.02.2009 tarih ve 5838 Sayılı Kanunun 18nci maddesindeki düzenlemeye göre, artık çek bir havale aracı değil, üzerinde yazılı tarihte ödenmesi gereken bir bono/poliçe haline gelmiştir. Bu düzenleme de esasen TCK nun kastı düzenleyen maddesiyle uyumludur ve böylece karşılıksız çek suçu, yasama organının da iradesiyle artık “kasıtlı suç” haline gelmiştir. Kast unsuru aranmadan verilen cezanın infazının durdurulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, son düzenleme ile, geçici bir süre ile de olsa, “ibrazında ödenmesi” özelliği kaldırılmış olduğundan, havale ve ödeme aracı değil, bono/poliçe vasfı kazanmış olan çekin karşılıksız çıkmasından dolayı hapis cezası verilmesi uygulaması, Anayasanın 38nci maddesine eklenen son fıkrasına da aykırılık teşkil edecektir.
2. Tayin edilen adli para cezalarında TCK m. 52 ve m. 61/8 uygulanmalıdır.
N E T İ C E V E T A L E P :
Bu sebeplerle, sanık lehine olan TCK genel hükümlerinin davaya uygulanarak mahkemenizin ilgili kararında öngörülen cezanın ortadan kaldırılması ve infazın durdurulması hususunda hüküm tesis edilmesini arz ve talep
my way
merak ettiğim konu
mahkemeden uzlaşma talebi istenirse
uzlaşma için taraflara tebligat çıkması gerekir yani sil baştan davanın görülmesi
çıkan infazlarında durması anlamına gelmiyormu bu?
my way abi teşekkürler şimdi yarın ben bunu adliye adliye gönderip verdireyim mi yoksa biraz daha bekleyeyim mi ne tavsiye edersin?
tolga
sayın 21
saat 9 30 dan sonra ceza evinin kapısına arabamı çekeceğim
umuyorum
bu kadar bekledik ha pc başında ha kapısında ha içerde
BU YİTİK HAYATLARIMIZIN VE ANLARIMIZIN VE ÇEKTİKLERİMİZİN İNANIN SINAV YERİ AHİRETE KALMAZ
Allahıma şükürler olsun ki haftaya kalmadı yoksa yediğim küfürün ve hakaretin haddi hesabı olmayacaktı
bizler dürüst insanlarız sanal da olsak burda kişiliklerimizi koyduk kader lere şekerlere my waylere emirlere uludağlara hukukçulara
saygılarımla bundan sonra gun yok hızlı koşturan kazanır
tabi bu benim YORUMUM
kader
sn tolga
o karardı sn 21 sormuştu dilekçe en son attığım kararları mutlaka ekleyin..
malum banada haber verin ben hala veremedim dilekçeyi..
avukatım sağolsun..
my way
Sn kader
Son yazdığınızdan inanın gözlerim doldu
sn hakim ve savcılarımızın söylediği sözlert çok manidar şundan eminimki istisnalar belki vardır hiç bir avukat çek e cezanın kalkmasını istemiyor onlar sadece yapılabilecek klasik bir kaç itiraz varsa (yanlış veya eksik tebliğ vb gibi) bunlarıyapıyorlar ve çok büyük iş başarmış gibi ukalalık yapıyorlar
sn my way in dediği gibi dilekçeyi bile zorla veriyorlar dinleri imanları para olmuş bununda sayın savcı ve hakimler bilincinde
avukatlar böyle bir taraftan bizleri oyalarken diğer taraftanda çekteki cezanın devam etmesi için ellerinden geleni yapıyorlar
ama buradaki azmimiz birlikteliğimiz ve sabrımız bizi mutlu sona yaklaştırdıhepimiz tek vücut olduk ve herkes kendi kabiliyeti doğrultusunda siteye yardımda bulundu
emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler
bu arada siteye ilk girdiğinizde size karşı sarfettiğim kötü sözler oldu bunu içinde ayrıca özür dilerim sizinde taktiriniz olduğu üzere herkes gergin en ufak bir kıvılcım hepimizi çileden çıkarıyor
saygılar
sn cüneyt
bizim dilekçemizde 5. maddeyle ilgili taleplerimiz..uzlaşma talebimiz yok..
o zamanında 5. maddenin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanamayacağı gerekçesi ile talep edilen( o tarihte)uzlaşmanın reddedildiği cgk kararı..
şimdi 5. madde yürürlüğe girdi ve biz aykırı düşündüğümüz..kast...52.madde..vadeli çek..meselelerinin tck ya aykır olduğu ve 5. maddenin yürürlük kazandığı için uygulanması gerektiğini savunuyoruz..
my way
my wa abi kararları neresine ekleyeyim bu dilekçenin :) toparlada aynen vereyim
tolga
Arkadaşlar
İki gündür yoktum. Neler oldu? Umarım bir terslik yoktur. Dilekçeleri verebildiniz mi?
ANKARA HUKUKLU
sn ankara hukuklu
hoş geldiniz ..ben hala veremedim ama verenler var..emeğinize tekrar teşekkürler..
umarım sizdede güzel haberler vardır..
my way
my way
en son yorumda bir hakim soruyor
neden 10.ceza dairesi oy çokluğuyla onama kararı veriyor?""
verilen bir cevap yok şimdilik
yarın cevap verirler heralde
ne cevap verecekler bulamıyorlar belkide:)
Sayın my way
Özel bir problemim sebebiyle takip edemedim kaç gündür. Henüz bir gelişme yok.. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararını beklemek lazım nihai sonuç için.. Ancak dilekçeleri vermemiz de gerekiyor. Benim avukatım yurt dışında, döner dönmez 7 mahkemeye birden vereceğiz.
ANKARA HUKUKLU
sn cüneyt
belkide içtihat kararı çıktı..sn kader ondan dilekçeyi verdi..
tüyo veriyor baksana,bu gün son rahat uyuyun..diye inşallah dediği gibi olur..
my way
sn kader
inşallah 9.30 da oğlunuz sizin kolunuzda kızılayda tur atıyor olacaktır temenim o
bu sıkıntılarda unutulur.
sayın ankara hukuk hoşgeldiniz
Sayın my way
Özel bir problemim sebebiyle takip edemedim kaç gündür. Henüz bir gelişme yok.. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararını beklemek lazım nihai sonuç için.. Ancak dilekçeleri vermemiz de gerekiyor. Benim avukatım yurt dışında, döner dönmez 7 mahkemeye birden vereceğiz.
ANKARA HUKUKLU
sayın bir yudum huzur
dürüstlük hakkaniyetlik insan tabiatına aykırıdır insan bencilliğinden uzaklaştıkça dürüst olabilirsayın avukatlarda da benciliklerinden uzaklaşamamış olanlarda var tabiki bu ay 150 000 çek dönmüş buda 300 000 avukata iş çıktı demek dosya bası 1 000 + davayı kazanmaları halınde aldıkları paralar vs vs = 300 000 000 tl ve bu her ay neden yıkılmasınlarkı barolarıda bundan avukatların gelırlerı uzerinden aidat ve harç alıyor.
tabi bu benim YORUMUM
kader
sn ankara hukuklu
şişli asliyede çıkan beraat kararını okudunuzmu?
my way
my way
öyle bir karar çıksa en başta benim haberim olur istihbarat sağlam:)
vadeli çek beraatide yayınladım adalet.org da bakalım ne olacak:)
kıyamet yakındır:)
sn cüneyt
önsözü biz yazdık ..
sonsöz onların..))
my way
sn cüneyt
bravo o kararı attığın iyi olmuş..kavga çıkmasa bari..
my way
Bende yarın şişli adliyesine gidiyorum bakalım oradaki hava nasıl?
Okumadım Sayın my way
ŞİŞLİ 3.ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO: 2007/221
KARAR NO: 2008/167
HAKIM : YALÇIN HAYRET 30442
C.SAVCISI : HASAN OZDEMIRN 24633
YAZI ISLERI MÜDÜRÜ : SAADET ÖZOGUZ
SANIK : HACI ASLAN, ELBEYI ve SAHHANIM oğlu, 01/01/1965 REFAHİYE doğumlu ...................................... VSVS
SUÇ : KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME
SUÇ TARİHİ : 10/04/2006 , 24,04/2006
ASIL KARAR TARİHİ : 13/02/2008
EK KARAR TARİHİ : 02/03/2009
Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 02/03/2009 tarih ve 2008/10-4157 sayılı Müzekkeresi mahkememize gelmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Hükümlünün, 30/06/2006 keşide tarihli ve 8500 TL Bedelli, 30/04/2006 keşide tarihli ve 1600 Tl: bedelli, 30/05/2006 Keşide tarihli ve 5000 TL. Bedelli, miktarındaki çeklerle ilgili olarak, karşılıksız keşide etmek suçundan 3167 sayılı yasanın 16/1-3 maddeleri gereğince adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş İSE DE dava konusu bu çeklerin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibraz edilmiş olduğu anlaşılmakla, 3167 sayılı Yasaya, 28.02.2009 tarihinde yüyürlüğe giren 5838 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 18.maddesi ile eklenen Geçici. 2.Madde gereğince hükümlünün, 31.12.2009 tarihine kadar üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz olduğundan, TCK.nun 7/2 maddesi gereğince hükümlünün lehine olan bu düzenleme doğrultusunda, yeniden yapılan değerlendirme sonucunda, hükümlünün bu çekler ile ilgili olarak, kanunda suç olarak tanımlanmayan YÜKLENEN SUÇTAN BERAATİNE KARAR VERİLMİŞTİR.
arkadaşlar merhaba yeni girebildim okudugum kadarı ile güzel gelişmeler var. yanlız sayın ankara hukuklunun hazırladıgı dilekçe ile birlikte vermemiz gereken diger kararları bulamadım rica etsem blen arkadaşlarım tekrar copy edebilirmi eksik bişey yapmak istemiyorum bu saatten sonra
sayın kader siz sadece dilekçeyimi verdiniz
Sayın my way
Şayet düzmece değilse, güzel bir karar. Vadesinden önce yazılan çekler için iyi bir gelişme. Ama çoğunluğu ilgilendiren husus, keşide tarihinde süresi içinde yazılan çekler. Bu konuda mahkemelrin çoğu Yargıtay'ın görüşünü bekliyor.
Umarım iyi olur..
ANKARA HUKUKLU
iyi geceler arkadaşlar anladığım kadarıyla haberler iyiye gidiyor.Umudum yarının bu günden iyi olması sude76
Hukuklu
Düzmecemi değilmi yarın belli olur.
adalet.org da yayınladım
geçmişe yürür diye ısrarla savunan bir avukat vardı mail adresine gönderdim kararı o yayınladı...
my way nasıl fikir ama:)
sn ankara hukuklu elinize yüreğinize sağlık benim angut avukatım hayretle okudu itiraz dilekçenizi ama kendini beğenmiş tavrıyla okuyup inceleyeceğini ona göre hareket edeceğimizi söyledi ama sn kaderin aldığı tepkilerden olumlu sayılacak gelişmeden sonra kim takar avukatı.
ayrıca sn ankara hukuklu dilekçenin sonuna aşağıdaki gibi bir ekleme yapsam olurmu?
N E T İ C E V E T A L E P :
Bu sebeplerle, sanık lehine olan TCK genel hükümlerinin davaya uygulanarak mahkemenizin ilgili kararında öngörülen cezanın ortadan kaldırılması ve infazın durdurulması hususunda hüküm tesis edilmesini bunun kabul edilmemesi halinde dilekçemizin temyiz olarak değerlendirilerek dosyanın yargıtaya temyiz incelemesi için gönderilmesini ,kesinleşmenin kaldırılarak infaz evraklarının geri çekilerek yargılamanın yeniden yapılması yada temyiz isteğimizin kabulüne karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz. 05.03.2009
arkadaşlar lütfen cevap veri ank. hukuklunun hazırladıgı dilekçe yterlimi eşime göndericem
Teşekkürler Sayın Sudes76
Sayın Kader'in aldığı tepkiyi de şimdi okudum. Ona da teşekkür ederim ilettiği için... Umarım herkese yardımcı olur. Bu konuyu sadece şahsi problemim olarak görmedim. Toplumsal bir problemdir ve toplumun adalet duygusunu incitmektedir. O yüzden genele yayınladım dilekçeyi. Eksikleri olabilir ama mümkün olduğunca toparlamaya çalıştım. Avukatlarınızın da katkısıyla daha güzel birşey çıkabilir ortaya..
ANKARA HUKUKLU
Sayın Sudes76
Yanıltıcı olmak istemem ama benim yorumum şu: Bu bir temyiz dilekçesi değildir, yargılamanın yenilenmesidir ve itirazı kabildir. Bir kez temyiz edilmiş bir karar bir daha temyiz edilemez. Konu usul hukukuyla ilgilidir. Şu an yanımda Ceza Usul Kanunu yok. Bir ceza avukatı size daha sağlıklı bilgi verebilir.
ANKARA HUKUKLU
sayın hukuklu hazırladıgınız dilekçe itirazımız yeterlimi bari siz cevap verin eşim ceza evinde ve ona göndermek istiyorum bu dilekçeyi
Sayın sss
Bana göre yeterlidir .. Avukatınız varsa,bilgi ve tecrübesine de güzeniyorsanız bir de ona inceletin ve dilekçeyi verin..
ANKARA HUKUKLU
sn ankara hukuklu tebligat madde 35 e göre yapıldığından dava sonuçlandığında temyiz hakkımızı kaçırmıştık bu dosya temyize gitmedi.2ay önce tefecide olan ve infazda yakalma olarak görünen iki dosyaya madde 35 ten kendimizi savunma hakımızın bu yüzden mümkün olmadığından ve verilen çeklerin karşılığında bize teslim edilmesi gereken ürünlerin teslim edilmediğinden ve faturasını kesmedeiklerinden ve bir çok delilin varlığından vs..bahsederek yargının yenilenmesi talebinde bulunduk kabul edilmemesi halinde temyiz talebimizi ve bu süreçte inf.durdurulmasını istedik
Red edildi ama temyiz yolu açıldı infaz durdu.Bu dilekçe her hangi bir sonuç doğurmazsa yine aynı yolu izleyeceğim en azından infaz durur.saygılar
çok reşekkür ederim sayın hukuklu
malesef avukatlar bu kadar derin bilgiye sahip degiller yada işlerine gelmiyor tekrar teşekkürler
selam arkadaşlar,
bir süredir takip edemiyordum meseleyi.ama anladığım kadarıla somut gelişmeler var.zaten marka taklitçiliği davalarının düşürülmesi iyiye işaretti.bu arada tolga kardeş ben de bir 200 isterim.sen de rakamını yaz ki çıkarsa biz de ne vereceğimizi bilelim....
şu anda eşim için bir şeyler yapmaya çalışıyorum.İnfazı var kaçak yaşıyor ben oldummu yanında sorun yok bir tek uzun yola giderken jandarmadan çok korkuyorum.Emniyet mensubu çocuğuyum kimliğim var onun sayesine gbt ye baktırmıyorum.Ama ters birine denk geliriz diyede korkmuyorum dersem yalan olur.ALLAHIM BU SIKINTILARDAN BİZLERİ KURTARSIN ÇOK ZOR ÇOKKK.Çeken biliyor allah içerdekilere ve dışardaki yakınlarına sabır selmet versin
arkadaşlar herkese iyi geceler yarın hayırlı haberlerle görüşmek üzere saygılar teşekkürler
herkese GÜNAYDINLAR 3434
HERKESE GÜNAYDIN,HAYIRLI HABERLER İNŞALLAH,ekm2510
günaydın arkadaşlar
my way
sy.my way ben dilekçeyi nereye vereyim infaz büroyamı ablam cezaevinde de.yeni işten geldim akşam yazdıklarınızı okudum hadi hayırlısı.
aslı
YA MY WAY ABİ SEN HİÇ UYUMUYORMUSUN:)3434
sn aslı
ceza evinde olanlar için prosüdürü tam bilmiyorum,yanlış bilgi vermiş olmayayım.araştırmakta fayda var..
sn 3434
uykuda geçen zamanı kaybolmuş zaman olarak düşünenlerdenim..ama elbette uyuyorum..
my way
sy.my way bizim avukatımız çok iyi niyetli birisi tutukluluğun kaldırılması için ankaraya kadar gitti.saat 11:00 de yanına gideceğim nasıl yol izlemem gerekiyor sizce.bı işi tek başıma halletmye çalışıyorum 24 saaattir uyumadım
şimdiden tşk.,
aslı
sn aslı
1..- o dilekçeyi avukatınıza baştan sona okutun.ve size tek tek maddeler hakkında açıklama yapmasın sağlayın..
2....-yukarıdaki cgk kararını dilekçeye ekleyin..
3...-yukarıdaki anayasa mahkemesi kararını dilekçeye ekleyin..
sonra kabul görmesini beklemekten başka yapacak bişey yok..ben olsam kesin kabul ederdim..
my way
sizce sy.my way kader nasıl bir yol izledide saat 9-00 da cezaevinin önüne gideceğini söyledi.siz ne düşünüyorsunuz.nasıl bir duyum aldı sizce.
tşk.
aslı
MY WAY ABİ SİZCE DİLEKÇELERE GEREK KALMADAN BİR ÇÖZÜM YAKINDA MI 3434
sn aslı
benim düşüncem.artık asliye ceza mahkemeleri bu kararda direnmeyi bırakırlar..çünkü savunulacak bir tarafı kalmadı bu işin..en son çıkan vadeli çek meselesi bunu tam pekiştirdi.
sn kader de sanırım dün dilekçeyi verdiği hakimden bu ışığı aldı,büyük ihtimalle okuyan hakim yarın sizin işiniz tamam dedi..
ayrıca bizim bilmediğimiz bir yargıtay kararıda olabilir..
my way
sn 3434
yargıtay kararıda olsa her birey şahsi durumunu dilekçe vererek bitirecek..infaz durdurma ve gbt den düşürme konularını..
my way
Sn my way,umarım arkadaşlardan iyi bir haber gelir bugün
sn ekm2510
umarım öyle olur..ama en azından şunu biliyoruz.bu iş sona yaklaştı..
dün adalet org daki yorumlar bunun kanıtı..
my way
MY WAY ABİ MAHKEMELER BERAAT VERİRSE YARGITAYDA BUNA GÖRE BİR KARAR VERMEZMİ SİZCE 3434
EKM 2510 KARDEŞ ADALET .ORGDA KARŞILIKSIZ ÇEK ARTIK SUÇ DEĞİLMİ DİYR BİR YAZI VAR AÇILMIYOR SEN O YAZIYI OKUDUNMU KARDEŞİM 3434
sn 3434
yargıtay mahkemelerin kararlarını düzeltir..üst kurumdur yani..
doğru olanı yapar ve kararları bağlayıcıdır..bütün mahkemeler buna uymak durumunda olur..
my way
MY WAY ABİ SİZ OKUYABİLDİNİZNİ O YAZIYI ÜYELİK GEREKİYOR HERALDE3434
sn 3434
sn cüneyt yukarıya o yorumları attı..onları okudum..
my way
sn 3434
sn cüneyt yukarıya o yorumları attı..onları okudum..
my way
3434 ben okuyamadım.1-2 saate kadar ne olduğu belli olur
KARŞILIKSIZ ÇEK ARTIK SUÇ DEĞİL Mİ
başlığı altında savcı ve hakimlerin görüşü:
YARGITAY 7. Ceza Dairesi 2006/16811 Esas-2009/2220 Karar sayılı ve 11/02/2009 tarihli Karar.
Değerli Meslektaşlarım.
Kanaatimce Yargıtay'ın yukarıdaki emsal kararına göre 3167 sayılı Yasa'nın 16/1.maddesine göre CEZA VERİLEMEZ.
Görüş ve kanaatlerinizi açıklamanız dileğiyle.Selam ve saygılar. Yargıtay Savcısı Dr.S. Kaymaz
----------------------------------------------
Bencede ceza verilemez. tck 5 uyarınca bütün ceza kanunlarında tck genel hükümler uygulanacağına göre 3167 açısından eskiden aranmayan manevi unsur olan kast şimdi aranacak ,eskiden parayı bankada bulundurmamak başlı başına suçu oluşturyordu ancak şuan için parayı bankada bulundurmamanın kasıtlı olarak yapıldığının ispatı halinde ceza verilebilir. Adli para ceza sının uyarlamasında da çok sorun var onlara hiç girmeye gerek yok, kast olmayan yerde ceza olmayacağı açık. 11.C.D Üyesi S.BAKIC
-----------------------------------------------
Yüksek mahkeme KHK göre ceza verecekken 1.1.2009 tarihinde değişiklik yapılmadığından 5252 sK geçici md 1, TCK md.2,5 gereği karar vermiş. Öyleyse aynı uygulama 3167 sK md.16/1 içinde geçerlidir. Hakim M.Başman
-----------------------------------------------
Sayın Kaymaz.
Çok teşekkürler.Aynen dediğiniz gibi. Y.4.C.D. Üyesi K.KARACA
-----------------------------------------------
Yargıtayın konu hakkında ne düşündüğünü kesin bilen varmı , yargıtay daire kararına direnen yargıç varmı? serdal aycibin İstanbul
-----------------------------------------------
Ayrıca uzlaşma hükümleri konusunda bir Genel Kurul kararı var. Diyor ki, "31.12.2006 (sonra bu 2008 oldu) tarihine kadar gerekli değişiklikler yapılacağından bu tarihe kadar uzlaşma ilişkin hükümler uygulanmaz." Bu tarihte değişiklik yapılmadığına göre, uzlaşma hükümleri de lehe hüküm olduğundan yeniden yargılama yapılması gerekir. YCGK E:2005/10-84 K:2005/90 5.7.2005/
Yargıtay 10.C.D Üyesi E.OZGAN
----------------------------------------------
sayın aslı ,avukatınız mutlaka bılıyordur.ama dılekceyı ya cezaevı ınfaza yada cezayı kesen mahkemeye vereceksınız.mahkemeye vermek daha mantıklı.zaman acısından.....................................herkese gunaydın..hayırlı gunler...
Sn my way ,bu iş bitmiş yaaaa.gözümüz aydın diyebiliriz sanki,yinede temkinli olmak gerek
SAYIN EKM 2510 KARDEŞİM SAYIN CÜNEYTİN İNDİRDİĞİ YORUMLARI YENİ OKUDUM BU İŞ İYİCE KARIŞTI VALLA :)3434
EMİR ABLA SİZ YENİ BİLGİLER IŞIĞINDA YENİ BİR DİLEKÇE VERDİNİZNİ 3434
sn arkadaşlar
bu yorumlarda bizim ne derece haklı olduğumuzu kanıtlıyor..bencede bu iş bitti..
bitmeli..son rütuşlar yapılıyor..olay bu..
KANUNSUZ CEZA OLMAZ..
BU ÜLKE BİR HUKUK DEVLETİ..
my way
HERKESE GÜNAYDIN,HEMDE BÜTÜN GÜNLERDEN DAHA ÇOK GÜNAYDIN.
ARKADAŞLAR YAKINI CEZA EVİNDE OLANLAR SAYIN ANKARALI HUKUKÇUNUN YAZDIGI DİLEKÇEYİ MUTLAKA İÇERDEKİ YAKINLARINA ULAŞTIRSINLAR DİLEKÇE YETERLİ GÖRÜLDÜ ANCAK CEZAEVİ İNFAZLA GÖRÜŞTÜM BİZE ANCAK BUGÜN GELİR EN HIZLI YOL CEZAEVİ İNFAZ MÜDÜRLÜĞÜNDEN GEÇİYORMUŞ YANILMAMISŞIM BEN DÜN CEZAYI VEREN MAHKEME KALEMLERİNE VERMİŞTİM YAZII AMA EN HIZLI YOL CEZA EVİ İNFAZ MÜDÜRLÜĞÜNDEN GEÇİYOR EN AZ 4-5 YAZIŞMA SÜRECİNİ ATLIYORSUNUZ.
DİKKAT
BU DİLEKÇE ÇEKLERİNİ GÜNÜNDE ÖDEYEMEYENLER İÇİN SOMUT
YANIMDA DAVALARIN ESAS VE KARAR NOLARI YOKTU ONLARI YAZMAK İÇİN GERİ DÖNDÜM AMA SİZİDE BİLGİLENDİRMEDEN DURAMADIM
GBT Sİ OLANLAR İÇİN CEZAYI VEREN MAHKEMELERE DİLEKÇELERİNİ VERMELERİ GEREKİYOR ,
HEPİNİZE GEÇMİŞ OLSUN
SAYANADA SÖVENEDE UMUTLA SARILANADA,
KADER
ben henuz avukattan haber beklıyorum.maalesef ıkna olmadı.dunkı gelısmelerı ekleyıp gonderecegım bugun.bakalım eder herhalde bugun.
sn kader
geçmiş olsun..bir sorum olacak sizin dosya ankara kaçıncı asliye ceza mahkemesindeydi..
my way
Sn KADER artık müjdeli haberi kesin aldık diyebilirmiyiz....
ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR :)3434
Sn my way biliyorum kızacaksın ama yanlışlık yapmamak adına rica ediyorum.Diğer bir çok siteyide hareketlendireceğim dilekçe konusunda..Bana mahkemelere , infazlara yada cum. savcılıklarına verilecek dilekçeyi bir kez daha copy edermisin...saygılarımla
milleti yanlış yönlendirmeyeyim.Böylelikle ortalık daha hareketlenir.tşk ederim
sn ekm BÜYÜK BİR ZEVKLE..))
ESAS NO : 2003 /….
KARAR NO : 2005 / ….
SANIK : ……. ……….
TALEP : Mahkemenizin kesinleşen 2003/… ESAS, 2005/…. KARAR sayılı ilamı ile öngörülen cezanın kaldırılması ve hükmün infazının durdurulması talebidir.
O L A Y L A R :
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un Geçici 1. Maddesine göre; “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
Bu hüküm çerçevesinde, belirtilen tarihten sonra, Türk Ceza Kanunu dışındaki ceza hükmü getiren tüm ceza kanunları hükümlerinin, TCK’da öngörülen şekle uydurulması çerçevesinde, 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) uygulama alanı bulması söz konusudur.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2005/90 sayılı kararında, çek suçları için TCK Genel Hükümlerindeki “uzlaşma” esaslarının uygulanmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mütalaasını, 3167 Sayılı Kanunda öngörülen davayı ve cezayı ortadan kaldıran sebeplere ilişkin düzenlemenin , TCK Genel Hükümlerindeki (m. 73/8) uzlaşma kurumuna açıkça aykırı olduğundan bahisle, bu aykırı hükümlerin de 31.12.2006 (bilahare yapılan değişiklikle 31.12.2008) tarihine kadar uygulanacağı gerekçesiyle reddetmiştir. Bir başka deyişle, Ceza Genel Kurulu, 3167 Sayılı Kanunda yer alan ve fakat, yeni TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddelerinin sırf bu sebeple 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmasının mümkün olmadığını açıkça belirtmiştir.
Ayrıca, 5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki (3167 SK) ve sonraki kanunların ( 1.1.2009’da yürürlüğe giren TCK madde 5) ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede aşağıda, Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçunu düzenleyen hükümleri yerine uygulanması gerektiği düşünülen TCK hükümlerinin kısa bir değerlendirilmesi yapılmıştır.
1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Şayet olayda kast yoksa yahut fiil objektif sorumluluk çerçevesinde mütalaa ediliyorsa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
Bu noktada dikkate alınması gereken en önemli husus şudur: Eski TCK 45. madde çerçevesinde “objektif sorumluluk” kapsamında mütalaa edilen karşılıksız çek suçuna verilen cezalar, yeni TCK 21. maddeye aykırıdır. Zira , şayet suçun manevi unsuru olarak “doğrudan kast” aranmıyor ve objektif sorumluluk esasına göre “olası kast”ın var olduğu kabul edilerek ceza tayin ediliyorsa, bu durumda TCK m.21/2 uygulanmalı ve “diğer suçlar” kapsamında, temel cezada üçte birden yarısına kadar indirime gidilmelidir. Eski TCK madde 45’e göre böyle bir indirim gerekmediğinden mahkemeler kanunda öngörülen cezayı aynen verebilmekteydiler. Oysa yeni TCK madde 21, objektif sorumluluk halinin kabul edildiği suçlarda, yani “olası kast”ın varlığı halinde, verilecek cezalardan indirim yapılmasını emredici olarak va’zetmiş bulunmaktadır.
Şu halde, karşılıksız çek suçlarında suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalı, yok eğer objektif sorumluluğa göre ceza tayin ediliyorsa, “olası kast”ın varlığı araştırılmalı ve olası kast varsa temel cezada kanunda belirtilen indirim uygulanmalıdır. Bunlar yapılmadan tayin edilen cezalar, 3167 Sayılı Kanunun uygulanması açısından 1.1.2009’da yürürlüğe giren 5252 Sayılı yeni TCK ‘nun 5nci maddesi dalaletiyle 21 nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir, bu sebeple de ortadan kaldırılmaları ve infazlarının durdurulması icap etmektedir. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 – 61/8 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi farklılaşacaktır.
Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Yargılama sonucunda verilen kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilmelidir. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece bu yolla gerçekleştirilebilecektir.
Bu noktada, yargılamada sanığın lehine olan hafifletici hükmün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme suçuna karşılık verilecek cezanın tayininde bu hükmün uygulanması gerekmektedir.
Burada karşılaşılacak bir başka sorun, karşılıksız çek keşide etme suçuna tayin edilecek cezanın tam gün karşılığının neye göre belirleneceğidir. Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir.
TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezasının hesaplanması ise, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılmalıdır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
K I S A C A : Bu değerlendirmeler ışığı altında mahkemenizce verilen ilgili karar, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanmalıdır. Şöyle ki:
1. İlgili karar tesis edilirken, karar tarihindeki kanun uygulandığı için “kasıt” unsuru aranmamıştır. Oysa 3167 SK bakımından yürürlüğe giren TCK genel hükümlerine göre, suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Anılan suçun “taksirli” hali de kanunda öngörülmediğinden ceza yaptırımı uygulanamayacaktır. Diğer taraftan, 18.02.2009 tarih ve 5838 Sayılı Kanunun 18nci maddesindeki düzenlemeye göre, artık çek bir havale aracı değil, üzerinde yazılı tarihte ödenmesi gereken bir bono/poliçe haline gelmiştir. Bu düzenleme de esasen TCK nun kastı düzenleyen maddesiyle uyumludur ve böylece karşılıksız çek suçu, yasama organının da iradesiyle artık “kasıtlı suç” haline gelmiştir. Kast unsuru aranmadan verilen cezanın infazının durdurulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, son düzenleme ile, geçici bir süre ile de olsa, “ibrazında ödenmesi” özelliği kaldırılmış olduğundan, havale ve ödeme aracı değil, bono/poliçe vasfı kazanmış olan çekin karşılıksız çıkmasından dolayı hapis cezası verilmesi uygulaması, Anayasanın 38nci maddesine eklenen son fıkrasına da aykırılık teşkil edecektir.
2. Tayin edilen adli para cezalarında TCK m. 52 ve m. 61/8 uygulanmalıdır.
N E T İ C E V E T A L E P :
Bu sebeplerle, sanık lehine olan TCK genel hükümlerinin davaya uygulanarak mahkemenizin ilgili kararında öngörülen cezanın ortadan kaldırılması ve infazın durdurulması hususunda hüküm tesis edilmesini arz ve talep ederiz.
my way son durum nedir lütfen cevap verirmisin
soner
Arkadaşlar herkese öncelikle selamlar.
2 haftadır yazılan yazı ve yorumları takip ediyorum ilgi ve alakalı olan herkese teşekkürler.
bir kaç sorum olucak dilekçe ile ilgili
1. Dilekçeyi bir tanıdığımız bizim adımıza mahkemeye verebilirmi ? altında benim imzam olan dilekçeyi tabiki.. malum aranma olayları
2. Verilen dilekçenin sonucunu nasıl ? nerede ? ne zaman öğrenebileceğiz ? olumlu yada olumsuz
3. Dilekçe ekine Anayasa mah. ve şişli 3.asly.cez.mah. kararları dışında ek koymak gereklimidir ?
teşekkürler
tşk ederin Sn my way.Millet kuyruk oluştursun.Kamuoyu böyle olur sanırım.
sn zeytin
1...eşler verebiliyor diye biliyorum..ya da avukat..
2...aynı mahkeme karar veriyor..
3...cgk kararınıda eklemenizi tavsiye ederim ..yukarıda var..uzlaşma ile ilgili..gerekçesi bizi ilgilendiriyor..
my way
ne oldi kimse kalmadımı sitede yaaa
soner
yawww kader
helal sana. siteye girdiğin günden beri yazdıklarını okudum çoğunda güvenmemiştim ama ALLAH tuttuğunu altın etsin ilk defa yazıyorum 50 kişinin arkasında yer alan 5000 lerdenim yanıldığını hiçgörmedim ,inşallah bundada yanılmıyorsundur ne zaman ümitlerim kırılsa my way ve sen vardın allah tuttuğunuzu altın eylesin tez elden sevdiklerinize kavuştursun allah sizlerden razı olsun sizler bizleri en azından beni hayata bağladınız ben içeri girmenin onursuzluğunu ölmeyi yeğlemiş biri olarak yazıyorum.
aslında my way veya kader olmasaydı ölmüş biri
sayın my way ,saın kader ,sayın hukukçu,
siz anı kişimisiniz
hep umutların tükendiğinde , tutunacak dal değil yaprak ararken çıktınız
her kimseniz sağolun,
arkadaşlar nerelerdesiniz
soner
5252 Sayılı Yasanın geçici 1 nci maddesinde "Diğer
kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.", 5237 sayılı
TCK' nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1' inci maddesinde "Bu
Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki
suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında
bulunan 2' inci maddesinin birinci fıkrasında ise "Kanunun açıkça suç
saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz .. " hükümleri yer almaktadır.
Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren
özel bir hukuk düzenlemesi olup 5' inci maddede sözü edilen özel ceza
kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı
eylem, TCK' nın 2' inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu
duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK'nın 2' inci maddesinde
öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa
Mahkemesinin 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı kararıyla,
gerekçeleri arasında "... suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38'
inci madde Anayasanın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu
konudaki düzenlemelerin Kanun Hükmünde Kararname ile yapılması olanaklı
olmadığı gibi,BU EYLEMLERE CEZA ÖNGÖREN MADDENİN YASAYLA DÜZENLENMESİ DE BU SONUCU DEĞİŞTİRMEZ ... " şeklinde
görüşe de yer verilerek 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK'nin 9'
uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının b bentlerinin markaların
hukuki ve cezai korumasını bütünüyle ortadan kaldıracak şekilde kanunilik
ilkesine aykırılık nedeniyle iptal edildiği de bilinmektedir. Bu durum
karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK'nın 2' inci
maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5'inci maddesi birlikte
değerlendirildiğinde; 556 Sayılı KHK'nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle
zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının)
kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 Sayılı
KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır. Hakim ... .....
------------------------------------------------
Neden bu içtihatları göremiyoruz,
İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.
Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.... ....
----------------------------------------------------
“adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir… Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz../ ..... .....
--------------------------------------------
Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır. ... ....
------------------------------------------------
BENCE BU İÇTİHAT 3167 SAYILI ÇEK İLE İLGİLİ KANUN İÇİN DE GEÇERLİDİR,
İÇTİHATLARIN AYLAR SONRA TELİF HAKKI GİBİ SATILMASINI BENDE KABULLENEMİYORUM.... .... ..
-----------------------------------------------
Bu karar sanki sadece 7. Ceza Dairesini bağlıyor. Neden Çek suçlarına bakan 10. Ceza Dairesi eski uygulamanın devam edeceğine karar verdi anlamış değilim. Saygılarımla... ....
---------------------------------------------
Yorumlar devam ediyor
sn arkadaşlar
ben burdayım..dedim ya gemiyi en son terkedeceğim..ayrıca ben sn kader sn hukukçu değilim..
ben hepinize teşekkür ederim..benim umudum hiç tükenmedi 2009 yılı girdikten sonra ,,haklı olduğumuzu biliyordum..
ama yinede çok sıkıldığım anlarda sizlerle birlikte mücadeleyi sürdürdüm..hepinize teşekkürler..
my way
sayın my way,
lütfen soruma cevap verirseniz mutlu olurum,
bu en son gönderdiğiniz 10,37 de dilekçeyi bende verebilirmiyim biliyorsunuz benin ret gelmişti,sonra agır cezaya tekrar dilekçe verildi henüz bir cevap yok.
simdi avukatımı arıycam bu dilekceyi maille göndericem ne yapıyım lütfen cevap
ayça
cüneyt bey son durum nedir bir bilgi verirmisiniz
soner
çıkar kaosu yaşanıyor şu an kabullenemiyorlar
sn soner
Adalet org da hakim ve savcıların yorumları yazıldıkça buraya aktarmaya devam edeceğim
Bir birlerine girmişler yakında savaş çıkar
satın alınmış çok, yüz kızartıcı bir durum
cgk kararları hangisi
sn ayça
bu dilekçedeki vadeli çek meselesi yeni durum olduğu için dilekçeyi verebileceğinizi düşünüyorum..avukat ta bunu söyleyecektir..
sn soner
herşey lehimize gelişiyor..
sn cüneyt hoşgeldin..
yorumlara bir yorumda benden olsun..
neden yargıtay kararı bekleniyor..yasa açık bunu lise mezunu biri olarak ben anladığıma göre neden insanlar kendi kararlarını veremiyorlar..
my way
sayın cüneyt
çıkarlarıyla gerçekler çatışıyor sadece ben ce olumsuz bir yorum yok aktardıklarınızda
sn my way h.b.
Bozulan her karar hakimin sicilini etkiliyor o yüzden....!!
Yargıtayın durum ve tutumuna göre karar vermek mecburiyetinde kalıyorlar
rezalet bir durum
sayın my way
yasayı uygulayan cezaevi infaz müdürlükleri
İnfaz Hakimliği
sn cüneyt
bunu anlıyorum ama bu durumu bozacak bir merci yok ki..
3167 ÖLDÜ..
BİRAZ CESUR OLABİLMEK BU İŞİ ÇÖZER..BU RİSK OLMAKTAN ÇIKTI..
my way
bundan sonra yapılacak iş..3167 nin ruhuna fatiha okumak..
my way
my way
çıkar ve menfaatler yüzünden kaybolan yıllar bitmiş hayatlar!!
Birilerinin bunun hesabını vermesi gerekir..
Ama hesap soracak kim var?
Sayın My Way, Sayın Cüneyt,
Beklediğimiz bir şey var mı yoksa iş bitti mi?
Anfa
arkadaşlar hepinize günaydın...bakıyorumda yolun sonuna gelmişiniz:=)))) ama bu iş bitince bu siteden gitmek yok tamammı,burası artık dostluk sitesi olsun :=)))
magdur07 dogru diyorsunda bir duyumla sitede 1 saat ses çıkmadı eger gerçekten 3167 öldü ise öyleden sonra bu siteye giren olmaz gibime geliyor
soner
sn anfa
öyle görünüyor..bu akşam sitemize müracaat etmeye giden arkadaşlardan gelecek haberler netleştirecektir..
sn mağdur 07..en son ben gideceğim buna emin olabilirsin..daha dilekçe bile verdiremedim..
sn cüneyt..
haklısın..ama aihm e bu konuda başvuru yapılabilir diye düşünüyorum..sonuçta bu işin bir diyeti olmalı,ve bunu insanlar kazanmalı..
my way
SLM ARKADAŞLAR
SN MY WAY
SN CÜNEYT 7.DAİRENİN KARARI SANIRIM SİZLERDE VAR SİTEYE ATARSANIZ SEVİNİRİM ONUDA DİLEKÇE EKİNE KOYMAK İSTİYORUM.
DAHA ETKİLİ OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM
SN KADER
GEÇMİŞ OLSUN BEN SİZİ 9.30 DA KIZILAYDA BEKLİYORDUM GEÇ KALDINIZ
SAĞLIK OLSUN İNŞALLAH AKŞAMA
BİRAZDAN ŞİŞLİ ADLİYESİNE GİDİYORUM BAKALIM HAYIRLI HABER ALACAK MIYIM SAYIN MY WAY SİZ HİÇ MERAK ETMEYİN GEREKİRSE GELİR BEN VERİRİM SİZİN YERİNİZE DİLEKÇENİZİ ŞU HABERLER HAYIRLI ÇIKSIN YETERKİ.
sn Anfa
Bu konuda bir içtihat yayınlanması bu işi bitirir 7.ceza dairesinin içtihatı var bu hakimler için bağlayıcı en azından bir dayanak ama 10.ceza dairesi içtihat yayınlayacak ve bu bu aralar bekleniyor, çekte vade konusu ve genel durum hakkında. Bu içtihatla herkes rahat bir nefes alacak diye düşünüyorum..
my way
Yargıtayın bazı üyeleri ile, Banka ilişkisini çözmüş bulunmaktayım:)Yazılan Kitapların alımı dağıtımı!!
T.C
YARGITAY
7.Ceza Dairesi
Esas No:2007 / 14317
K A R A R
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 1 inci maddesi ve buna bağlı olarak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi sonucu ve aynı Kanunun 2 nci maddesi hükmü karşısında dava konusu eylemin atılı suç oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda sanığa atılı tescilli marka hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde;
11 Mayıs 1888 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 Sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve Kanunun 54 üncü maddesiyle Alameti Farika Nizamnamesi ile ek ve değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve tescilli markalarla ilgili cezai koruma hükümleri getiren 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4128 Sayılı Kanunla değişen 82 nci maddesiyle 551 Sayılı Markalar Kanunun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.
Tescilli markaların cezai korunması konusunda ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişikliklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde:
Sanık hakkında 556 sayılı KHK.nın 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu dava açılmıştır. Bu maddenin atıf yaptığı 61 inci maddede ise kararname hükmüyle suç tanımları düzenlenmiştir. 5252 Sayılı Yasanın geçici 1 nci maddesinde “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” 5237 sayılı TCK’nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1 inci maddesinde “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2 inci maddesinin birinci fıkrasında ise “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz...” hükümleri yer almaktadır.
Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup 5’inci maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK’nın 2 inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK’nın 2 inci maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı iptal kararı gerekçesinde Kanunsuz suç ve ceza konulamayacağını, Kanun Hükmünde Kararname hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğini açıkça vurgulamıştır. Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK’nın 2 inci maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5 inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 Sayılı KHK’nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 Sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.
./..
-2-
Öte yandan 556 Sayılı K.H.K ya göre suç oluşturmayan eylemin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun da bu noktada ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, 1474 üncü maddesi gereğince 01/01/1957 tarihinde yürürlüğe giren 6762 Sayılı TTK’nın 57 nci maddesinin 5 inci fıkrasında; başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, işaret gibi tanıtma vasıtaları haklarına tecavüzün yanında, tescilli ve tescilsiz ayırımı yapmadan marka hakkına tecavüz de haksız rekabet suçu olarak tanımlanmış ve cezası 64 üncü maddede belirtilmiştir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra 3 Mart 1965 tarihinde yürürlüğe giren 551 Sayılı Markalar Kanunu’nun 47 inci maddesinde de tescil edilmiş marka hakkına tecavüz halleri ayrı ayrı tanımlanmış ve yaptırımı da 51 ve 52 inci maddelerde belirtilmiştir. Her iki düzenlemede’de tescilli marka kullanma haklarına tecavüz halleri belirlenmekte ve yaptırıma bağlanmaktadır. Bu nedenle gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse 551 Sayılı Markalar Kanunundaki düzenlemeyle korunan ortak değer, marka kullanma hakkından doğan haklardır. Marka hakkına tecavüz fiillerinin unsurları her iki düzenlemede de aynıdır ve iki yasa birlikte uygulanamayacağından tam olarak oluşan yasa çatışması kuralları uyarınca sonradan yürürlüğe giren, tescilli markalara hukuki ve cezayi koruma getiren 551 Sayılı Kanundaki düzenleme TTK’nın 57/5 fıkra hükmünü tescilli markalarla sınırlı olmak üzere örtülü olarak yürürlükten kaldırmıştır. Bu kanun da (551 sayılı kanun) 556 Sayılı KHK’nın değişik 82 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan ve yürürlükten kalkan eski düzenlemeler canlanamayacağından sanığa atılı eylem haksız rekabet suçunu da oluşturmamaktadır.
El konulan dava konusu eşyanın müsaderesi ya da iadesi konusunun değerlendirilmesine gelince: Yukarıda açıklandığı şekilde atılı eylem 01.01.2009 tarihinden itibaren suç olmaktan, aynı tarih itibariyle bu tür eylemler nedeniyle el konulan eşyalar da suç konusu eşya olmaktan çıkmıştır. İnceleme tarihi itibariyle söz konusu eşyaların bulundurulmasını bizatihi suç sayan herhangi bir yasa hükmü de bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu eşyanın da iadesine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan bu gerekçelerle,………………………………………………….temyiz itirazları yerinde görüldüğünden mahkumiyet hükmünün BOZULMASINA, 5237 Sayılı TCK’nın 7/1 maddesi ve 5320 Sayılı Yasanın 8 nci maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’nın 322 nci maddesi uyarınca suç oluşturmayan atılı fiilden sanığın BERAATİNE, el konulan eşyanın sanığa İADESİNE 23 /20 /2009 gününde beraat yönü ile oybirliğiyle, eşyanın iadesinde oy çokluğu ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Muhalif
Not: Muhalefet şerhi eklenmemiştir. Eşyanın müsaderesi gerekir yönündedir.
Sayın Cüneyt,
Hepsinin ilişkisi yoktur umarım.
Anfa
"Türkiye'de hakimler var" dır umarım.
Anfa
yargıtay 10.ceza dairesi ile telfonda görüştüm eski düzen gidiyoruz her hangi bir gelişme yok dedi anlamadım bu işten bir şey
soner
şişli 4 asliye ceza ile görüştüm telefonla onlarda infazın aynen devamına diye karar veriyormuş hakime hanım.
soner
allah allah ne oldu yine mi patladık
tolga
Sitedeki olumlu havanın kaynağı ne o zaman?
Anfa
YARGITAY 7. Ceza Dairesi 2006/16811 Esas-2009/2220 Karar sayılı ve 11/02/2009 tarihli Karar.
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici I' inci maddesi ve buna bağlı olarak
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 5' inci maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi sonucu ve aynı Kanunun 2 nci maddesi hükmü karşısında dava
konusu eylemin atılı suç oluşturup oluşturmayacağı hususunun
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda sanığa atılı tescilli marka hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde;
11 Mayıs 1888 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 Sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve Kanunun 54' üncü maddesiyle Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği,
03.03.1965 tarihli 551 sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve Kanunun 54. maddesiyle Alameti Farika nizamnamesi ile ek ve
değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve tescilli markalarla ilgili cezai koruma hükümleri getiren 556
Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4128 Sayılı
Kanunla değişen 82' nci maddesiyle 551 Sayılı Markalar Kanunun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.
Tescilli markaların cezai korunması konusunda
ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişikliklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında 556 sayılı KHK.nın 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Bu maddenin
atıf yaptığı 61' inci maddede ise kararname hükmüyle suç tanımları
düzenlenmiştir. 5252 Sayılı Yasanın geçici 1 nci maddesinde "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.", 5237 sayılı TCK' nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1' inci maddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki
suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2' inci maddesinin birinci fıkrasında ise "Kanunun açıkça suç
saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz .. " hükümleri yer almaktadır.
Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup 5' inci maddede sözü edilen özel ceza
kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK' nın 2' inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu
duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK'nın 2'inci maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa
Mahkemesinin 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı kararıyla, gerekçeleri arasında "... suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38'
inci madde Anayasanın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin Kanun Hükmünde Kararname ile yapılması olanaklı
olmadığı gibi, bu eylemlere ceza öngören maddenin yasayla düzenlenmesi de bu sonucu değiştirmez ... " şeklinde
görüşe de yer verilerek 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK'nin 9' uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının b bentlerinin markaların
hukuki ve cezai korumasını bütünüyle ortadan kaldıracak şekilde kanunilik
ilkesine aykırılık nedeniyle iptal edildiği de bilinmektedir. Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK'nın 2' inci maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5'inci maddesi birlikte
değerlendirildiğinde; 556 Sayılı KHK'nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının)
kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 Sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.
---------------------------------------
Selam arkadaşlar hepinize habertürkte altyazı geçti şubatta karşılıksız çekler %52 artmış yazılar ulaştımı acaba :))...........???
MY WAY ABİ AZ ÖNCE ADANA KÜRKÇÜLER CEZAEVİNE SORDURDUM CEZAEVİ İNFAZINA DİLEKÇE VERMİŞLER AMA SONUÇ ALAMAMIŞLAR ACABA BURADAKİ Bİ PROBLEM Mİ ?3434
anlamıyorum abilerim ablalarım 7. daire ile 10. daire benzer konularda neden aynı kararı alamıyorlar
tolga
Yargıtay'da seçim heyecanı
Yedinci Hukuk Dairesi Başkanlığı'na İsmail Hakkı Asarlıoğlu seçildi
05.03.2009 11:29
Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesi Başkanlığı'na, İsmail Hakkı Asarlıoğlu seçildi.
Yargıtay Birinci Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca bugün yapılan seçim sonucunda, açık bulunan Yedinci Hukuk Dairesi Başkanlığı'na aynı daire üyesi İsmail Hakkı Asarlıoğlu getirildi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1972'de mezun olan Asarlıoğlu, Ordu hakim adayı olarak mesleğe başladı. Ankara-Gölbaşı ve Ankara hakimliği görevlerinde bulunan Asarlıoğlu, 25 Ocak 2002'de Yargıtay üyeliğine seçildi.
sn ncdt
kesin hepsi şubatta yasa çıkmadan vadesinden önce yazdırılmıştır..yasa nın çıkacağın duyan yazdırmıştır..
sn 3434
bu konu artık sona yaklaştı..tam netleşinceye kadar bunlar olacak..
my way
ne olduki yine vermeyelim mi dilekçeleri anlamadım
tolga
merhaba arkadaşlar
millet 711 yapacaktı ,kalkınca panik oldu bankalarda,yazmıştım.Millette para yokki ödesin...711 kalktı bana göre mart çeklerinde büyük patlama olur...
sayın my way
çek kanuna eklenen geçici madde dolayısıyla çeklerin senet olduğuna dair tespit davasında bahsemiştik dün
aldığım bilgiler bu konunun hukuk mahkemelerinda açılcağıdır
faaky hukuk mahlemelerinin alacakları kararlar ceza mahkemelerini etkilemeyeceğidir
ancak sözleşemeler le ilgili alacağı bir kararın etkisi olabileceği de yapılan araştırmalrın sonucudur
Değerli Arkadaşlar,
Şimdi son haberleri yazayım diye girdim siteye ancak görüyorum ki zaten pek çok arkadaşımız da ynı sonuçlara ulaşabilmiş...
Evet maalesef ki, Yargıtay 7. ceza dairesinin vermiş olduğu karar bizi ilgilendirmiyor... Bu karardan hareketle, adalet.gov sitesinde bir hakim ya da savcımız 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesini de bu kararla ilişkilendirirsek ceza uyğulamamamız gerekir demiş ve yoruma açmış...BU sadece yorumdan ibaret... Asıl olan ise, yargıtay 10. dairesi halen son sürat ve ara vermeksizin karçılıksız çek keşidecileri için hapis cezası ve adli para cezası kararlarını onamaya devam ediyor... Bizi ilgilendiren ise, ''karşılıksız çek suçuna bu tarihtan itibaren adli para cezası ve hapis cezası verilemez'' açık ve net kararını verecek bir yargıtay kararıdır...Lütfen aksi hiçbir asparagas haberi bu kadar hassas günlerde tutunacak dal arayan bizlerin önüne getirmesinler..
Saygılarımla
NICKMAN
MY WAY ABİ SENİN İÇİN 3167 nin ruhuna fatiha okuyorun bilmeyenler için buraya yazıyorım okuyun BİSMİLLAHİRAHMANİRAHİM, ELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL'ALEMİN ERRAHMANİ R'RAHİM MALİKİ YEVMİDDİN İYYAKE NA'BUDÜ VE İYYAKE NESTE'İN İHDİNESSIRATEL MÜSTAKİM SIRATELLEZİNE EN'AMTE ALEYHİM GAYRİLMAĞDUBİ ALEYHİM VE LEDDALİN AMİN 3434
ben hala daha bu konun açılığa kavuşmadığını düşünüyorum
keza eğer ki içimizden biri günüde yazılan çekten dolayı tahliye olana dek
anladığım kadrıyla sayın kader bugün oğlunun çıkmasını bekliyor
galiba gününde yazılmış onun çekleri
YA YİNEMİ İŞLER KARIŞTI NE OLUYOR ANLAMADIM VALLA 3434
SAYIN TLGERT BENİM ÇEKLER ZAMANINDA YAZILDI YANİ BANA BERAAT VERİRLERMİ KAFAM ALLAK BULLAK OLDU 3434
3434 cezaya razı olucaz yeterki idam etmesinler ama korkarım idam kararı çıkacak çek yazacağıma hırsızlık yapsaydım banka soysaydım şimdi ozgurduk mına um
işler karışmıyor
işler bıraktığımız yerden devam ediyor
7.yargıtay dairesi beraat kararını verdiği gün 23 şubattı
eğer hala 10 yargıtay onama veriyorsa işimiz infaz savcılarının eline kalıyor ki dilekçe öreneklerini vereceğiz
ama zannetmiyorum ki 10. dairede aksi bir kar versin
avukatla konuştum yargıtay göremediğimiz o karalar hakkında bilgi vermemiş kendisine
sn arkadaşlar
benim gördüğüm tek onama kararı var..sn.kınacı'nın karşı oy kullandığı karar..başka onama kararı var diyenler bu kararı atsınde 5.maddeyle ilgilimi bizde görelim..
my way
anlam veremediğim birbaşka konuda
zamaından önce yazılmış çekleri bundan sonra beraat verirlerse
şöyle bir durum çıkacak
zamanında yazılan çekler çektir
zamanından önce yazılanlar senettir
bir yargı harihası daha ortaya çıkacaktır
sn tlgerd
7. ceza dairesi kararında durumun farklı olduğunu birkaç kere yazmıştım..fakat bizi ilgilendiren konu 5. maddeye göre verilmiş olmasıydı..
my way
yargıtayın ceza verdiği konuya infaz savcısı beraat verse ne olacak bugun bırakır yarın geri alırlar
osman
Sn arkadaşlar habertürk ün bugünkü proğramları ekonomi üstüne akşamda saat 20.00 de teke tek var onun konusuda ekonomi..
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır.
KARARIN TAM METNİ AŞAĞIDA
Yargıtay 7. Ceza Dairesi
Esas Noo: 2006/16811
Karar No: 2009/2220
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici I' inci maddesi ve buna bağlı olarak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 5' inci maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi sonucu ve aynı Kanunun 2 nci maddesi hükmü karşısında dava konusu eylemin atılı suç oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda sanığa atılı tescilli marka hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde;
11 Mayıs 1888 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 Sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve Kanunun 54' üncü maddesiyle Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve Kanunun 54. maddesiyle Alameti Farika nizamnamesi ile ek ve değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve tescilli markalarla ilgili cezai koruma hükümleri getiren 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4128 Sayılı Kanunla değişen 82' nci maddesiyle 551 Sayılı Markalar Kanunun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.
Tescilli markaların cezai korunması konusunda ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişikliklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında 556 sayılı KHK.nın 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Bu maddenin atıf yaptığı 61' inci maddede ise kararname hükmüyle suç tanımları düzenlenmiştir. 5252 Sayılı Yasanın geçici 1 nci maddesinde "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.", 5237 sayılı TCK' nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1' inci maddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2' inci maddesinin birinci fıkrasında ise "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz .. " hükümleri yer almaktadır.
Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup 5' inci maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK' nın 2' inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK'nın 2' inci maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı kararıyla, gerekçeleri arasında "... suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38' inci madde Anayasanın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin Kanun Hükmünde Kararname ile yapılması olanaklı olmadığı gibi, bu eylemlere ceza öngören maddenin yasayla düzenlenmesi de bu sonucu değiştirmez ... " şeklinde görüşe de yer verilerek 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK'nin 9' uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının b bentlerinin markaların hukuki ve cezai korumasını bütünüyle ortadan kaldıracak şekilde kanunilik ilkesine aykırılık nedeniyle iptal edildiği de bilinmektedir. Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK'nın 2' inci maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5'inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 Sayılı KHK'nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 Sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.
Öte yandan 556 Sayılı K.H.K ya göre suç oluşturmayan eylemin Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun da bu noktada ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, 1474' üncü maddesi gereğince 01/01/1957 tarihinde yürürlüğe giren 6762 Sayılı TTK'nın 57'nci maddesinin 5' inci fıkrasında; başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, işaret gibi tanıtma vasıtaları haklarına tecavüzün yanında, tescilli ve tescilsiz ayırımı yapmadan marka hakkına tecavüz de haksız rekabet suçu olarak tanımlanmış ve cezası 64' üncü madde de belirtilmiştir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra 3 Mart 1965 tarihinde yürürlüğe giren 551 Sayılı Markalar Kanunu'nun 47' inci maddesinde de tescil edilmiş marka hakkına tecavüz halleri ayrı ayrı tanımlanmış ve yaptırımı da 51 ve 52' inci maddelerde belirtilmiştir. Her iki düzenlemede de tescilli marka kullanma haklarına tecavüz halleri belirlenmekte ve yaptırıma bağlanmaktadır. Bu nedenle gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse 551 Sayılı Markalar Kanunundaki düzenlemeyle korunan ortak değer, marka kullanma hakkından doğan haklardır. Marka hakkına tecavüz fıillerinin unsurları her iki düzenlemede de aynıdır ve iki yasa birlikte uygulanamayacağından tam olarak oluşan yasa çatışması kurallar uyarınca sonradan yürürlüğe giren, tescilli markalara hukuki ve cezayi koruma getiren 551 Sayılı Kanundaki düzenleme TTK'nın 57/5 fıkra hükmünü tescilli markalarla sınırlı olmak üzere örtülü olarak yürürlükten kaldırmıştır. Bu kanun da (551 sayılı kanun) 556 Sayılı KHK'nın değişik 82' nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan ve yürürlükten kalkan eski düzenlemeler canlanamayacağından sanığa atılı eylem haksız rekabet suçunu da oluşturmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle sanığın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden mahkumiyet hükmünün BOZULMASINA, 5237 sayılı TCK.nın 7/1.maddesi ve 5320 sayılı Yasanın 8' nci maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322'nci maddesi uyarınca suç oluşturmayan atılı fiilden sanığın BERAATİNE, atılı eylemin suç oluşturmaması nedeniyle suç konusu olmayan ve inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 5833 sayılı Kanunla değişik 556 sayılı KHK hükümlerine göre bulundurulması da bizatihi suç teşkil etmeyen dava konusu eşyaların sanığa iadesine, 11.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
sn kader
netice aldığı zaman bir haber alırız..umarım bir an evvel oğluyla birlikte gelir..
ve bize bir müjde verir..
my way
MY WAY ABİ SAYIN ŞEKER'DE KAÇ GÜNDÜR YOK ONU'DA MI ALDILAR NE !3434
sayın my way
bizi ilgilendiren de o bende biliyorum
dün akşamada sayın cüneyt le konuşuyordunuz ordaki birçok yorum lehteydi
bunu üniversiyeteyde sordum sizede söyledim emsal alabilirier diye
ordaki yorumlar da sanki alacaklar gibiydi
sn cüneyt
bu 7.daire kararı kanun hükmünde kararname ile ceza verilemeyeceğinin tesbiti bu tck2.maddeye aykırı ve bu yargıtay tarafından tesbit edildi.
my way
sn tlgerd
o zaman bizde diyeceğizki madem vadesinden önce yazılanlar çek değilde senettir
o zaman siz çekte vadeyi kabul etmiş oluyorsunuz mademki çekte vadeyi kabul ettiniz o zaman çek bir havale değildir
çek havale değilsede 3167 sayılı yasa geçersizdir
bu iş bittide son çırpınışlar yapılıyor
sn tlgerd
yorumlar lehimize ben hala diyorum bu iş çözülecek..çünkü onama kararı var diyenler bu kararın hangi konuda itiraz yapılarak onandığını ve 5.maddeyle itiraz edilip edilmediğini bize göstermedikleri müddetçe sorun yok demektir..
my way
sayın my way
katılıyorum size yerki herne şekilde 23 şubattan sonra 10 yargıtay onama vermesin benim tek korkum o
sn arkadaşlar
belkide emsal karar çktı biz göremiyoruz..sn cüneyt in bu gün attığı yorumlarda bunu hissetmemizi sağlıyorlar tekrar okuyun lütfen o yorumları..
my way
my way abi bence dilekçeleri hemen vermeyelim sayın kaderin bir durumu netleşsin öyle verelim ne diyorsunuz?
tolga
05.03.2009 10:58
Cuneyt dedi ki...
5252 Sayılı Yasanın geçici 1 nci maddesinde "Diğer
kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan
düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler
yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.", 5237 sayılı
TCK' nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1' inci maddesinde "Bu
Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki
suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında
bulunan 2' inci maddesinin birinci fıkrasında ise "Kanunun açıkça suç
saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri
uygulanmaz .. " hükümleri yer almaktadır.
Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren
özel bir hukuk düzenlemesi olup 5' inci maddede sözü edilen özel ceza
kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı
eylem, TCK' nın 2' inci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu
duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK'nın 2' inci maddesinde
öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa
Mahkemesinin 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı kararıyla,
gerekçeleri arasında "... suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38'
inci madde Anayasanın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu
konudaki düzenlemelerin Kanun Hükmünde Kararname ile yapılması olanaklı
olmadığı gibi,BU EYLEMLERE CEZA ÖNGÖREN MADDENİN YASAYLA DÜZENLENMESİ DE BU SONUCU DEĞİŞTİRMEZ ... " şeklinde
görüşe de yer verilerek 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK'nin 9'
uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının b bentlerinin markaların
hukuki ve cezai korumasını bütünüyle ortadan kaldıracak şekilde kanunilik
ilkesine aykırılık nedeniyle iptal edildiği de bilinmektedir. Bu durum
karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK'nın 2' inci
maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5'inci maddesi birlikte
değerlendirildiğinde; 556 Sayılı KHK'nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle
zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının)
kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 Sayılı
KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır. Hakim ... .....
------------------------------------------------
Neden bu içtihatları göremiyoruz,
İçtihatların tümünün en azından hukukçulara açık hale getirilmesi yönünde ki istemleri duymazdan gelen Yargıtayın adaletin pazarlanmasına bir şekilde araç olmasını bir hakim olarak kabullenemiyorum.
Örneğin bazı daire üyelerinin ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılarının kendi adlarına internet sitesi kurarak yada yazdıkları kitaplara kendi daireleri ile diğer dairelerin el altından aldıkları içtihatlarını koyarak pazarlamaları, en hafif deyimle yüz kızartıcı bir durumdur.... ....
----------------------------------------------------
“adalet” para ile alınıp satılan bir değer değil, yaşam biçimidir… Genel anlamda belkide hepimizin içinde olan ama bir türlü ifade edemediğimiz düşünceleri çok manidar bir şekilde dile getirmişsiniz../ ..... .....
--------------------------------------------
Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır. ... ....
------------------------------------------------
BENCE BU İÇTİHAT 3167 SAYILI ÇEK İLE İLGİLİ KANUN İÇİN DE GEÇERLİDİR,
İÇTİHATLARIN AYLAR SONRA TELİF HAKKI GİBİ SATILMASINI BENDE KABULLENEMİYORUM.... .... ..
-----------------------------------------------
Bu karar sanki sadece 7. Ceza Dairesini bağlıyor. Neden Çek suçlarına bakan 10. Ceza Dairesi eski uygulamanın devam edeceğine karar verdi anlamış değilim. Saygılarımla... ....
---------------------------------------------
Yorumlar devam ediyor
sn tolga
ben zaten hala avukatla uğraşıyorum..bu iş olmaz diyor..
ama külahıma bile anlatamaz..son çırpınışlar..biliyorum..
my way
biraz önce konuştum avukatla ben dün mahkumiyet karaı aldım diyor
yine fark etmez elimizde ne kadar çok lehimize olay varsa bu mahkumiyetler bana göre geçersiz
ama avukatlar mahkemede alık gibi syredeler hakimi kararı alır devam ederler
borçlu avukat dahi itiraz etmiyor
sn cüneyt
yeni yorum varsa bekliyoruz..
my way
ne kadar acı değilmi?
Tüm Yargıtay-Yanıştay-yüksek mahkeme kararları karar alındığı gün yüksek mahkemelerin web sayfalarında yayınlanmalıdır. ... ....
------------------------------------------------
BENCE BU İÇTİHAT 3167 SAYILI ÇEK İLE İLGİLİ KANUN İÇİN DE GEÇERLİDİR,
İÇTİHATLARIN AYLAR SONRA TELİF HAKKI GİBİ SATILMASINI BENDE KABULLENEMİYORUM.... .
tehlif hakkı gibi!!!!!!!!!!!!
bence bekleyeceğiz
23 şubat sonrası bir yagıtay kararı
bu kadar her nekadar khk ya göre beraat verdiysede
zten ahmet sözüer bu konuda acıklama yaparken marklarla beraber çek kanunu demişti hatırlarsanız
kasap et derdinde
koyun can derdinde..
my way
MY NET HABERDE SON DAKİKA KARŞILIKSIZ ÇEKTE PATLAMA OLDU GEÇEN YILA GÖRE %53,1 ARTTI :)3434
konuşmalardan da anlaşıyalacağı gibi
hakie sacılarında haberi yok yeni yargıtay karalarından
yani işlerine geldiği gibi yayınlıyorlar
belki 10 yargıtal lehe kara verdi
ama kimse bilmiyor keyfe keder
canı ne zaman isterse açıklayacak yuh diyorum
arkadaşlar dilekçeyi 1.derece akrabamın adına imzalayıp mahkemeye verebilirmiyim..aasaa
Ya arkadaş akşam başbakan diyorki işsizlik MEVSİMSEL miş bu zihniyetle bizde çözüm bekliyoz acaba bizimki hangi mevsim..!!
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır.
CHP'li Çöllü'den çek senet sorusu
ANKARA (ANKA)- CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, üç yılda karşılıksız çıkan çek ve protesto edilen senetlerin sayısını sordu.
CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına bir soru önergesi verdi. Karşılıksız çıkan çeklerin yıllara göre ayrı ayrı toplam parasal tutarını, protesto edilen senet sayısını ve toplam tutarının ne kadar olduğunu soran Çöllü, yine 2007-2008 ve 2009'un ilk iki ayında sözkonusu sebepten sicili bozulan vatandaş sayısı hakkında da bilgi istedi.
Çöllü, Devlet Bakanı Şimşek'e, “Karşılıksız çek ve protesto olan senet sayısındaki artış ile Başbakan'ın ‘kriz teğet geçecek', ‘kriz psikolojik', ‘kriz sanal' değerlendirmeleri örtüşmekte midir? Bir ekonomik kriz sözkonusu değil ise, karşılıksız çek ve protestolu senet sayısı neden artmaktadır? Size göre bu artışın nedeni nedir?” sorularını yöneltti.
Farkındamısınız,Önce çeklerde vade kavramı sona erdi...daha sonra 711 kaldırıldı....Bence yargıtayda olumlu bir karar var ama önce yukarıda saydığım şeylerin hallolması gerekliydi.Haksızmıyım.711 bitirilmeden 10. ceza dairesinin karar açıklaması saçma olurdu.
Karşılıksız çek sayısında patlama
Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı Şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 53,1 artarak 149 bin 186'ya çıktı.
Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek sayısı 2008 yılı Şubat ayında 97 bin 441 adet idi.
demekki 150 bine yaklaşmış şubatta..durmak yok yola devam..
my way
sn tlgerd
sizce sn altaylı ya kaç mail gitmiştir..bu çek sayısındaki patlamada bu gün açıklandı ,,bugün proğramın konusunun ekonomik kriz olduğundan acaba çek konusuna yer verir mi?
my way
Sn my way altaylının tanıtımında ekonomik kriz konusu işlencek haberlerde de sürekli karşılıksız çeklere vurgulanıyor.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır.
Herkese selamlar ,
Sayın My Way abicim
Son buldugumuz 10 daire onaması 26.01.2009 tarihli oda ya imza itirazından yada tebligattan dosyanın gidiş tarihi 2007.İçeriği tam olarak adalet.org ta yok sadece sonuç kısmı var.Oda TCK 5 madde ile ilgili değil tahminimce şu anda 31.12.2008 le alakalı bir onama daha göremedim.
Cıkacak cıkacak ama niye uzatılıyor anlamış değilim.Hakkımızda hayırlısı
R.C
MT WAY ABİ FATIH ALTAYLI BANKACILARDAN NEFRET EDİYOR BENCE BİZDEN YANA OLUR 3434
sn my way
tahminim 50 civarı gitti çümkü 2 gün üstüste gönderdik
şu kurbağa suratlı amcada yeni başladı yayına adı gelmedi aklıma
ona da mı atsak şu mailleri ne dersiniz
ARKADAŞLAR YOK MU İTİRAZ DİLEKÇESİNİN SONUCUNU ALAN SAYIN KADER ABİ NE YAPTI ACABA ÇOK MERAK EDİYORUM 3434
SAYIN TLGERD KURBAĞA SURATLI AMCA HANGİ KANALDA :)3434
yn 3434
cnntürk te başladı gece canlı yayın zannediyorum
reha muhtar hatıladım
haberturk sitesinde adalet bakanının açıklaması var "yasaya aykırılık durumu varsa yapılacak belli" diye
yorumları bırakın kamuoyu oluşturmak açısından iyidir
çek hapside yasaya aykırı gibi
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=132491&cat=110&dt=2009/03/05
http://www.cnnturk.com/servisler/bize.yazin/
burdan izleyici cnntürk tv yi seçin
bu adresten reha muhtarın programını seçip yazabilirsiniz mailleri buraya kopyala yapıştır
mail atmaktan daha kolay
ayrıca bütün programalar var orda ekonmiyle ilgili her programa defalarca atalım
sn arkadaşlar
umarım bin tane mail gitmiştir sn altaylı ya..ve gündeme getirir..
sn tlgerd telefon la öğrenme imkanın varmı haber türk ten..
my way
Kararları kesin olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Anayasa değişikliğinin ardından karşılıksız çek kesenlerin cezalandırılmalarının istendiği davalarda, mahkemelerin uyum yasalarının çıkmasını beklemesine karar verdi.
Ali Gök isimli vatandaşın 1 Eylül 2007'da kestiği çekin karşılıksız çıkması üzerine Ankara 1. Asliye Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, Çek Yasası'nın 16/1'inci maddesi uyarınca Gök'e 1 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca, sanığın 1 yıl süreyle çek kesmesini ve çek hesabı açtırmasını yasakladı. Sanığın temyizi üzerine konu bu kez Yargıtay 10'uncu Ceza Dairesi'nde tartışıldı. Yüksek mahkeme, Anayasa'nın 38'inci maddesinde yapılan değişiklikle sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle kişilerin hapis cezasına çarptırılamayacaklarına oy birliğiyle karar verdi.
Daire, şu gerekçeyle Selahattin Gök'ün cezasını bozmuştu:
"...yasal düzenlemenin ne olacağının belirlenmesi açısından acilen Uyum Yasası çıkarılması zorunluluğu da nazara alınarak, sonucun beklenilmesi ve buna göre yeniden takdir ve değerlendirme yapılarak, uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması isabetsizliğinden kararın bozulması
benimsendi."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, "Yasama organının gerekli düzenlemeyi yapacağı sürenin belli olmaması nedeniyle, Uyum Yasası'nın çıkmasının beklenilmesi söz konusu edilmemelidir. Aksi takdirde, dava uzunca bir süre sürüncemede kalmaya ve davanın zaman aşımına uğramasına neden olacaktır" gerekçesiyle 10. Ceza Dairesi'nin bozma kararına itiraz etti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bugünkü toplantısında Başsavcılığın itirazını görüşerek karara bağladı. Benzeri tüm davalarda bugünden itibaren, emsal oluşturacak karar uyarınca yerel mahkemeler bu gibi davaları karara bağlamak için uyum yasalarının çıkmasını bekleyecek. Ceza Genel Kurul'nun bu kararı 1'e karşı 23 üyenin oyuyla alındı.
arkadaşalr inanın mail atmaktan kolay
maillarinizi copy paiste yapın
programı secçin gönderin
sonra geriye gelin sayfaya başka programı secip attın
defalarca gönderebiliriz
sn şeker olsaydı hallederdi ama bizim haberimiz olurmuydu onu bilmem..
my way
ŞİŞLİ 3.ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO: 2007/221
KARAR NO: 2008/167
HAKIM : YALÇIN HAYRET 30442
C.SAVCISI : HASAN OZDEMIRN 24633
YAZI ISLERI MÜDÜRÜ : SAADET ÖZOGUZ
SANIK : HACI ASLAN, ELBEYI ve SAHHANIM oğlu, 01/01/1965 REFAHİYE doğumlu ...................................... VSVS
SUÇ : KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME
SUÇ TARİHİ : 10/04/2006 , 24,04/2006
ASIL KARAR TARİHİ : 13/02/2008
EK KARAR TARİHİ : 02/03/2009
Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 02/03/2009 tarih ve 2008/10-4157 sayılı Müzekkeresi mahkememize gelmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Hükümlünün, 30/06/2006 keşide tarihli ve 8500 TL Bedelli, 30/04/2006 keşide tarihli ve 1600 Tl: bedelli, 30/05/2006 Keşide tarihli ve 5000 TL. Bedelli, miktarındaki çeklerle ilgili olarak, karşılıksız keşide etmek suçundan 3167 sayılı yasanın 16/1-3 maddeleri gereğince adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş İSE DE dava konusu bu çeklerin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibraz edilmiş olduğu anlaşılmakla, 3167 sayılı Yasaya, 28.02.2009 tarihinde yüyürlüğe giren 5838 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 18.maddesi ile eklenen Geçici. 2.Madde gereğince hükümlünün, 31.12.2009 tarihine kadar üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz olduğundan, TCK.nun 7/2 maddesi gereğince hükümlünün lehine olan bu düzenleme doğrultusunda, yeniden yapılan değerlendirme sonucunda, hükümlünün bu çekler ile ilgili olarak, kanunda suç olarak tanımlanmayan YÜKLENEN SUÇTAN BERAATİNE KARAR VERİLMİŞTİR.
05.03.2009 01:14
NE SAYIN KADER NE SAYIN ULUDAĞ NE SAYIN ŞEKER NE SAYIN HUKUKÇU KİMSE YOK FASİT BİR DAİRE İÇERİSİNDE DÖNÜP DURUYORUZ 3434
5252 saylı TCK nun yürürlük ve uygulama şeklindeki geçici 1. maddesi 5237 sy TCK nun 2,5,7/2,45/1 ve 52 maddelderinden anlaşılacağı üzere özel yasalardaki aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği bu tarihten sonra 5237 sy TCK nun yukarıda bahsedilen maddelerinde ve genel hükümlerinde ceza nevi olarak hapis cezası ve gün para sistemi öngörüldüğü, bu durumda çek cezaları için düzenlenen para cezalarının uygulama kabiliyetinin kalmadığı, 5728 sy Temel Ceza Kanunlarına uyum amacı ile çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunda yapılan değişiklik ile çek yasasında değişiklik yapılmadığı, bu durumda çek yasasındaki müeyyidenin uygulama kabiliyetinin kalmadığı anlaşıldığından cezanın durdurulmasına kara vermek gerekmiştir.
Ancak 1999 yılından bu yana çıkarılan af yasaları ve TCK ile CMK nun tümü ile değiştirilmesi, uyarlama çalışmaları yapılması esnasında geriue yönelik olarak kanun haricinde Yargıtay kararları ve uyum asaları ile uygulama yapıldığından bu aşamada ortadan kaldırma kararı vermenin mevcut uygulmayaya aykırı düşeceği kanısı ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Hükümlü ........... ve ............ A.Ş. hakkında mahkememizden verilen ......... tarih ve .............. esas ve karar ile ilamatın ......... sırasında işlem gören İNFAZIN DURDURULMASINA
2) Bu aşamada ORTADAN KALDIRMA TALEBİNİN REDDİNE,
3) Karardan bir suretin Konya C. Başsavcılığı' na gönderilmesine
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 15.01.2009
KONYA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
2007 / 866 E., 2008 / 211 K. Ek karar tarihi 15.01.2009
*************************************************
sn 13.29
bu karar ne zaman çıktı..çok önemli..
my way
adsız 13:29 un yukarıda yazdığı olay bugunmu olmuş ? eğer bu yeniyse yerel seçimler sonrasına kalır bizim işler. demekki yargıtay hükümetin uyum yasalarını çıkarmasını bekleyecek buda nereden baksan 1-2 ay sonra olur
ARKADAŞLAR NE OLUR BİŞEYLER YAPIŞTIRIP DURMAYIN ŞAYET YENİ BİŞEY YOKSA ÇABNIZA TEŞEKKÜR EDERİZ AMA KAFAMIZ ALLAK BULLAK OLDU VALLA SAYGILARIMLA 3434
13:29
kim yazdı bu yazıyı kaynağı ne
daha öncede göndermiştim ama görmedininz herhalde
bu cgk kararı 2001 yılında alınmış..
my way
TEKE TEK VATANDAŞIN GÜNDEMİNİ TARTIŞMAYA DEVAM EDİYOR...
FATİH ALTAYLI,İŞİNDEN OLAN,MAAŞINI ALAMAYAN VATANDAŞIN DERDİNDEN, ESNAFIN, YATIRIMCILARIN YAPMASI GEREKENLERİ, TÜRKİYE İÇİN İYİ VE KÖTÜ SENARYOYU, ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİ TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ UZMANLARI İLE TARTIŞIYOR...
FATİH ALTAYLI SORUYOR,MERKEZ BANKASI ESKİ BAŞKAN YARDIMCISI ERCAN KUMCU, SOSYAL GÜVENLİK UZMANI ALİ TEZEL VE YAZAR ABDURRAHMAN YILDIRIM YANITLIYOR.
TEKE TEK BU AKŞAM SAAT 20:00'DA HABERTÜRK EKRANLARINDA...
FAXLARA E-MAİLLERE DEVAM ..TAM ZAMANI...KARŞILIKSIZ ÇEK HABERİDE HER GAZETELERDE VAR
sn 13-29 yargıtay cgk bu kararı hangi tarihte almış
arkadaşlar ya dikkatten kaçıyor yada ciddiye almıyorsunuz beni.bakın yorumlar ,copy ler mailler güzel,ama bizim mailleri en kısa zamanda okuyacak ciddiye alacak ,yerlere atmamız lazım.dün yazdım m.ali birant kendi anonsunu yaptı haber degeri taşıyan her ne konu olursa olsun...www.kanaldhaber.com.tr sitesindeki,sag üst sekmede bulunan haber verin sekmesini tıklayın haberinizi veya yorumuzu yazın ,degelendirmeye alalım ve yayınlayalım dedi....alın işte daha iyi ve daha garantili vede daha çabuk . bence şimdi sitedeki öncü arkadaş lar organizesi ile buraya yönlenelim..dd1dd2
USD 1.75
EURO 2.19
TEĞET GEÇİYOR.....
eğer yazı doğruysa
1 karşı23 oyla alınmış sadece aklı evvel bir savcı itiraz etmiş
bu şartlarda yazının bağlayıcılığı
çok önemli
infazların hepsi durur
sayım my way
eski karar mı bu cgk kararı
sn my way sn 13 -29 un göndermiş olduğu kararda 1 eylül 2007 tarihli çekten bahsediliyor dikkatinizi çekerim
cgk kararı 2001 kararı
insanların kafasını neden karıştırıyorsunuz adsız adsızı
karşılıksız çek 2007 tarihinde kesilmiş yeni gibi görünüyor bu karar
sn cüneyt yeni yorum varmı bi daha atsan ..
my way
Karşılıksız çek davalarında uyum yasası beklenecek
20/11/2001 (557 kişi okudu)
Kararları kesin olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Anayasa değişikliğinin ardından karşılıksız çek kesenlerin cezalandırılmalarının istendiği davalarda, mahkemelerin uyum yasalarının çıkmasını beklemesine karar verdi.
Selahatin Gök isimli vatandaşın 1 Eylül 1999'da kestiği çekin karşılıksız çıkması üzerine Ankara 1. Asliye Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, Çek Yasası'nın 16/1'inci maddesi uyarınca Gök'e 1 yıl hapis cezası verdi. Ancak, iyi hali nedeniyle bu ceza 10 ay hapis cezasına dönüştürüldü. Mahkeme ayrıca, sanığın 1 yıl süreyle çek kesmesini ve çek hesabı açtırmasını yasakladı. Sanığın temyizi üzerine konu bu kez Yargıtay 10'uncu Ceza Dairesi'nde tartışıldı. Yüksek mahkeme, Anayasa'nın 38'inci maddesinde yapılan değişiklikle sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle kişilerin hapis cezasına çarptırılamayacaklarına oy birliğiyle karar verdi.
Daire, şu gerekçeyle Selahattin Gök'ün cezasını bozmuştu:
"...yasal düzenlemenin ne olacağının belirlenmesi açısından acilen Uyum Yasası çıkarılması zorunluluğu da nazara alınarak, sonucun beklenilmesi ve buna göre yeniden takdir ve değerlendirme yapılarak, uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması isabetsizliğinden kararın bozulması
benimsendi."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, "Yasama organının gerekli düzenlemeyi yapacağı sürenin belli olmaması nedeniyle, Uyum Yasası'nın çıkmasının beklenilmesi söz konusu edilmemelidir. Aksi takdirde, dava uzunca bir süre sürüncemede kalmaya ve davanın zaman aşımına uğramasına neden olacaktır" gerekçesiyle 10. Ceza Dairesi'nin bozma kararına itiraz etti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bugünkü toplantısında Başsavcılığın itirazını görüşerek karara bağladı. Benzeri tüm davalarda bugünden itibaren, emsal oluşturacak karar uyarınca yerel mahkemeler bu gibi davaları karara bağlamak için uyum yasalarının çıkmasını bekleyecek. Ceza Genel Kurul'nun bu kararı 1'e karşı 23 üyenin oyuyla alındı.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=21616
sn cüneyt
bu kararıda bulabilirsen eski tarihli olsada cgk kararı kopyalayıp kaydedelim bulunsun..
sonuçta cgk ve karar kesin..
ayrıca yorum varsa yeni bekliyoruz..
my way
gerizekalının biri tarihlerde oynama yaparak bize sunuyor
kesinlikle bu kişi aşağılık kopleksi olan, ezik bu tip şeylerden zevk alan belkide .... neyse yazmaya gerek yok ama saplantısı olan şerefsizin biri olduğu kesin
ASIL KRİZ GELDİ BEYLER.....GENARAL MOTORS İFLASINI AÇIKLAMAK ÜZERE.
DOLAR 1.76
JENARDİ
my way
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2001/10-249
K. 2001/257
T. 20.11.2001
• BORÇTAN DOLAYI HÜRRİYETİN KISITLANAMAMASI ( Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçunun Bu Anayasal Kurala Aykırı Olması )
• KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇU ( Borçtan Dolayı Hürriyetin Kısıtlanamayacağına İlişkin Anayasa Hükmüyle Çelişmesi )
• SÖZLEŞMEDEN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜĞÜ YERİNE GETİREMEYEN KİŞİYE HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZA VERİLEMEMESİ ( Karşılıksız Çek Keşide Etmek )
• ANAYASAYA AYKIRILIK ( Karşılıksız Çek Keşide Eden Kişiye Hürriyeti Bağlayıcı Ceza Verilmesi )
3167-1/m.16/1
2709/m.38
6762/m.610
ÖZET : Çek anlaşması ( sözleşmesi ) her iki tarafa borç yükleyen bir akittir.
Karşılıksız çek keşide etmek suçu iradi olarak düzenlenen çekin bankaya ibrazında oluşan, yaptırımı özgürlüğü bağlayıcı ceza olan ve objektif sorumluluk esasına dayanan bir suç olduğundan, Anayasanın 38. maddesinin 9. fıkrasındaki kuralla çelişmektedir.
Üst norm olan ve lehe bulunan Anayasa hükmü ile çelişen bir kuralın uygulanabilirliğinden söz edilmesine olanak bulunmadığından, çelişkiyi gideren yeni bir yasal düzenleme yapılmasının beklenilmesinde ve buna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
DAVA : Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Mustafa'nın 3167 sayılı Yasanın 16/1 ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 1 yıl süreyle çek keşide etmekten ve çek hesabı açmaktan yasaklanmasına ilişkin ( Ankara Birinci Asliye Ceza Mahkemesi )nce verilen 6.4.2000 gün ve 1208/359 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Onuncu Ceza Dairesince 23.10.2001 gün ve 12536/22808 sayı ile;
"17 Ekim 2001 tarih, 24556 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen Anayasanın 38. maddesinin son fıkrası karşısında yasal düzenlemenin ne olacağının belirlenmesi açısından acilen uyum yasası çıkartılması zorunluluğu da nazara alınarak sonucun beklenilmesi ve buna göre yeniden takdir ve değerlendirme yapılarak uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması" isabetsizliğinden başka yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 31.10.2001 gün ve 70664 sayı ile;
"17 Ekim 2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen Anayasanın 38. maddesinin son fıkrası ile 3167 sayılı Çek Yasasının yürürlükten kaldırılması söz konusu değildir. Sözü edilen 38. maddedeki değişiklikle 3167 sayılı Yasanın 16. maddesinin anayasaya aykırı hale geldiğinin kabulü halinde dahi anılan hukuki düzenlemenin iptaline kadar uygulanması ya da itiraz yoluna gidilerek sonuç alınıncaya kadar dava dosyasının bekletilmesi gerekir. Ayrıca, yasama organının gerekli düzenlemeyi yapacağı sürenin belli olmaması nedeniyle uyum yasasanın çıkmamasının beklenmesi sözkonusu edilememelidir.
Aksi takdirde, Yüksek Onuncu Ceza Dairesinin kararındaki gerekçe, dava dosyasının uzunca bir süre sürüncemede kalmasına ve davanın zamanaşımına uğramasına neden olacaktır.
Anayasının değişik 38. maddesinin son fıkrasında "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz." hükmü öngörülmüştür. Burada belirtilmek istenen husus, sözleşmenin herhangi bir kimseye yüklediği "yerine getirme" eyleminin hangi nedenle olursa olsun ifa edilmemesidir. Aksi halde her türlü sözleşmede, sözleşme konusu olan sübjenin mal edinilmesi, değişik amaçla yok edilmesi gibi hallerde "güveni kötüye kullanma" suçlarında da bu hükmün uygulanması gerekecektir ki, kanun koyucunun amacının bu olmadığı açıktır. Kaldı ki; karşılıksız çekin verildiği anda keşidecinin bankada karşılığının bulunmadığını bilerek aldatma ve suç kastı ile hareket etmesi nedeniyle bir sözleşmeye dayanılamayacağı gibi, ciro suretiyle çeki devralan hamil yönünden de keşideci ile bir sözleşmeden bahsedilmesi hiç mümkün değildir. Çekin niteliği gereği istisnaları dışında, dayandığı hukuki ilişkinin araştırılması mümkün olmayacak ve karşılıksız çıkan çek nedeniyle 3167 sayılı Yasanın 16. maddesindeki suçun varlığı kabul edilecektir. Bu itibarla; 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesindeki mevcut düzenlemenin Anayasanın 38. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği düşünülmüştür." gerekçesiyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Sanığın karşılıksız çek keşide etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda çözümlenmesi gereken hukuki sorun, Anayasanın 38. maddesine 4709 sayılı Yasa ile 9. fıkra olarak eklenen, "Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonamaz" şeklindeki kuralın 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun, karşılıksız çek başlıklı 16. maddesinde, yaptırımı hapis cezası olan suç bakımından nazara alınıp alınmayacağı, diğer bir anlatımla çek keşide etmenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülük olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sorunun çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi için, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin, bunların TBMM'inde görüşülmesi sırasında yapılan görüşmelerin, öğretideki düşüncelerin, karşılıksız çek keşide etme suçunun ülkemizdeki tarihi gelişimi ve hukuki yapısının ele alınıp değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Çek, 1957 yılında yürürlüğe giren Türk Ticaret Yasasının kambiyo senetlerine ilişkin dördüncü faslının üçüncü kısmında 692 ila 735. maddeler arasında düzenlenmiş, poliçe ve bonodan sonra üçüncü bir ticari senet türü olarak kabul edilmiştir. Çek hukuki niteliği itibariyle poliçe gibi bir havaledir, ancak bu havalenin çek olarak vasıflandırılabilmesi için aynı zamanda bir banka üzerinde çekilmiş olması zorunludur. Bir bankada hesap bulundurmak mücerret çek keşide hakkını vermeyeceğinden ayrıca önceden bu hesap üzerinde çek keşidesi suretiyle tasarruf edebileceğinin de kararlaştırılmış olması gerekir. Bu durum keşideci ile muhatap banka arasında bir anlaşma olduğunu ortaya koyar. Genellikle "çek anlaşması", "çek sözleşmesi" olarak adlandırılan bu akit ile muhatap banka, keşideciye üzerine çektiği çekteki miktarı ödemeyi vaad eder, keşideci ise muhatap bankanın ödediği meblağları kendisine tediyeyi taahhüt eder. Böylece, muhatap banka meşru hamil veya cirantaya kendi mal varlığından ancak keşidecinin şahsında hukuki sonuç doğurmak üzere ödemede bulunma yetkisini elde eder.
Çek anlaşmasının muhatap banka ve keşideciye borç yükleyen bir akit olduğu hususunda öğretide tam bir kabul mevcut ise de, hukuki niteliği üzerinde görüş birliği bulunduğundan söz etmeye olanak yoktur. Çek anlaşmasının, hizmet akdi, vekalet akdi, iş görme akdi olduğu ileri sürüldüğü gibi bu anlaşmanın üçüncü şahıs yararına akit, infisahi şarta bağlı borç yüklenme, alacağın temliki teorileriyle de açıklanmaya çalışıldığı görülmektedir.
3167 sayılı Yasa yürürlüğe girinceye kadar mevzuatımızda, karşılıksız çek keşide edenleri cezalandıran özel bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bu nedenle 1926 yılında, 465 sayılı Türk Ticaret Yasasının 610. maddesine, karşılıksız çek keşide edenlerin cezalandırılması için bir fıkra eklenmesi hususunda yasa teklifi hazırlanmış, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17.1.1929 gün ve 471 sayılı Kararı ile karşılıksız çek keşide edenlerin koşulları oluştuğundan, dolandırıcılık suçundan dolayı cezalandırılacakları, bu nedenle ayrı bir yasaya gerek bulunmadığı gerekçesiyle bu teklif kabul edilmemiştir. O tarihten itibaren karşılıksız çek keşide edenlerin eylemleri, diğer ögelerinin de gerçekleşmesi halinde dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmiş, gerçekleşmediği hallerde faillerin cezalandırılamadığı ve çek hamillerinin korunamadığı görüşüyle bağımsız nitelikte yasa veya Türk Ceza Yasasına bir madde eklenmesine ilişkin yasa teklif ve tasarıları hazırlanmış, öğretideki, uygar toplumların tümünde terkedilmiş olan borç karşılığı hapis, dolaylı olarak hortlatılmaya çalışılıyor eleştirilerine rağmen ( ERMAN- Batider, Cilt 11, sayı 2 ) 3 Nisan 1985 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3167 sayılı "Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile karşılıksız çek keşide etme fiilleri bağımsız bir suç haline getirilmiştir.
Yasanın 16. maddesi ile de, ibraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ibraz edildiğinde yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çek keşide edenlerin 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülmüş, bu şekilde objektif sorumluluk esasına dayanan bir suç ihdas edilmiştir.
Bu düzenleme de öğretide eleştirilerek temel hedefinin, modern suç ve ceza siyasetiyle bağdaşmayacak şekilde mağdurun korunması ve çek bedelinin ödenmesini sağlamak olduğu, 14.1.1993 gün ve 3863 sayılı Yasanın 1.maddesi ile yapılan değişiklikle bu amaç da aşılarak borç ödememe halinde alacaklının iredesine göre hapis cezası öngören bir suç tipi yaratıldığı, özellikle uygulamada borçludan, keşide tarihi ödeme tarihi olarak gösterilen ileri tarihli çeklerin alınması ve borç ödenmediğinde keşideci hakkında hukuki yaptırımlarla birlikte özgürlüğü bağlayıcı cezaların da öngörülmesi nedeniyle mahkemelerin büyük oranda borç için ceza uygulama aracı haline getirildiği ileri sürülmüştür ( Prof. Dr. S. DÖNMEZER, Kişiler ve Mala Karşı Cürümler 16. Bası Sh. 478 ).
Çek suçlarının tarihi gelişimi ve hukuki yapısı bu şekilde irdelendikten sonra, Anayasanın 38. maddesine 9. fıkra olarak, 4709 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz." şeklindeki düzenlemenin kapsamı ve amacı, Meclisteki görüşmeler ve öğretideki görüşler ışığında ele alınıp değerlendirilmelidir. Anılan Yasa değişikliğinin Mecliste görüşülmesi esnasında, bir soru üzerine Anayasa Komisyonu Başkanı; "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Dördüncü Protokolünün 1. maddesi, borçlar hukuku ilişkisinden kaynaklanan borçlarını rızasıyla ödeyemeyen bir borçlunun bu yüzden hapis cezasıyla cezalandırılmasını yasaklamıştır.
Borcun ödenmemesi, ya borçlunun mal varlığı bulunmadığı için çaresizlikten veya buna rağmen kötü niyetten olabilir. Birinci halde, yani kendi ihmal veya kusuru olmaksızın borcunu ödemekte acze düşen kişi, bu yüzden hapis cezasına çarptırılamaz, ancak, borçlunun hileyle veya kasten borcunu ifa etmekten kaçınması halinde protokolün bu hükmünden yararlanması mümkün değildir."
Yine bir milletvekili, "Bir diğer nokta hiç kimsenin, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünün kısıtlanamayacağıdır. Biz Adalet Komisyonunda, geçen dönemlerde çek yasasını görüştük. O sene Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesinde 11300 çek davası olduğunu düşünürsek ve Türkiye'deki Adliyelerin esas ceza davalarının dörtte birine yakınının çek davası olduğunu düşünürsek işte popülist yaklaşımları önlemenin tek yolu budur."
Konuyla ilgili görüşünü bildiren bir diğer millekvekili ise; "en önemli husus kasıt unsurudur. Kendi ihtiyarında olmaması halinde yerine getirmemişse, ona cezai yükümlülük getimiyor, özgürlüğünü kısıtlamıyoruz. Eğer kasıtlı olarak sözleşmeden doğan borcunu veya bir edimini yerine getirmemiş, yükümlülüğünü yapmamışsa elbette cezalandırılacaktır." şeklinde açıklamalarda bulunmuşlardır.
Bu belirlemeler ışığında somut olay ele alınarak değerlendirildiğinde, çek sözleşmesinin taraflara borç yükleyen bir akit olduğu ve sözleşmeden kaynaklandığı konusunda bir kuşku bulunmamaktadır. Karşılıksız çek keşide etmek suçu özel kast ( saik ) aranmayan objektif sorumluluk esasına dayanan bir suçtur. İradi olarak düzenlenen çekin bankaya ibrazında karşılığının çıkmaması ile oluşur. Bu suç tipinde mevcut yasal düzenlemeye göre borçlunun, borcunu hangi nedenle yerine getirmediği veya getiremediğinin araştırılması olanağı bulunmamaktadır.
Karşılıksız çek keşide etme suçunda mevcut düzenleme, yaptırımı özgürlüğü bağlayıcı ceza olması nedeniyle Anayasanın 38. maddesinin 9. fıkrasındaki kuralla çelişmektedir. Üst norm olan ve lehe bulunan Anayasa hükmü ile çelişen bir kuralın uygulanabilirliğinden sözedilmesine olanak bulunmadığından çelişkiyi gideren bir yasal düzenleme yapılmasının beklenmesinde ve buna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk mevcuttur. Bu itibarla Özel Daire bozma kararı yerinde olup, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Üyelerden H. Cevheroğlu;
17 Ekim 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Yasanın 15. maddesi ile değiştirilen Anayasının 38. maddesi son fıkrası ile 3167 sayılı Çek Yasası yürürlükten kalkmamıştır. Sözü edilen değişiklikle 3167 sayılı Yasanın olayda tatbik gören 16. maddesinin Anayasaya aykırı hale geldiğinin kabulü halinde dahi mevcut hukuki düzenlemenin iptaline kadar uygulanması veya iptal davası sonucunun beklenmesi gereklidir.
Yargıtay'ın görevi; sanığın suçlandığı eylemin mevcut yasalar karşısında suç teşkil edip etmediği ve bu eyleme hangi yasa maddesinin uygulanacağı ile yargılamanın hangi usul kuralınca yapılacağı hususu olup, durumu mevcut mevzuata göre değerlendirilip, hukuka aykırılık yapılıp yapılmadığını tespit etmektir.
Olayımızda yapılması gereken şey; Anayasaya aykırılığın kabulü halinde, iptali için Anayasa Mahkemesine ilgili dairece müracaatla sonucunun beklenmesi olmalıdır. Bu durumun dışına çıkılarak mevcut olmayan bir yasanın "uyum yasası olarak" çıkacağı varsayımına dayalı kabul ile onun beklenmesini öngören bozmaya denetleme makamı yetkili bulunmadığından C. Başsavcılığının itirazını bu nedenle yerinde gördüğümden itirazın kabulü gerektiği inancı ile çoğunluk kabulüne muhalifim" görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının ( REDDiNE ), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 20.11.2001 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Yorum Gönder